Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə23/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   193

Sırbistan’ın Makedonya’da güçlü bir kilise örgütlenmesi olmamıştır. 1830’lu yıllardan beri kendi kendini yöneten bir Ortodoks kilisesi olan Sırbistan ilk zamanlar Bulgar kilisesi ile pek sorun yaşamamıştır. Fakat 1880’lerde Sırplar’ın Bulgar kilisesine olan tutumları değişmiştir.101 Bunun en önemli nedeni, Bulgarların 1870 yılında elde ettikleri kilise kurma hakkı sayesinde güçlerini arttırmaları, diğeri ise 1878 Berlin Antlaşması sonucu -her ne kadar Ayastefanos’tan daha az kazançlı olsa da- politik durumlarını sağlamlaştırmış olmalarıdır. Böylece Bulgarlar, dini ve politik güçlerini sağlamlaştırdıklarından dolayı artık Makedonya’da daha etkili olabilecek konuma gelmişlerdi. Osmanlı Devleti’nin, Sırpları Bulgar etkinliğinin artması karşısında denge unsuru olarak kullanma yönündeki politikasına da uygun olarak, Sırplar’ın isteği olan Makedonya’da bir Sırp Piskoposluğu kurma fikri hayata geçirilmiştir.102 Böylece Makedonya’da kilise savaşlarında Sırplar da etkili olmaya başlamıştır. Ayrıca Belgrat-Selanik arasındaki demiryolu inşaatı da 1880’lerden sonra Sırpların bölgedeki etkinliğini arttırmıştır.103

Sırpların kurduğu bu örgütte emekliye ayrılmış subaylar, profesörler, banker ve hatta kralın yeğeni bile yer almıştır. Zenginler, banker ve tüccarlar örgüte mali yardımda bulunmuşlardı.104 Ayrıca St. Sava örgütü açılan Sırp okullarında propagandalarını yayacak öğretmenlerin yetiştirilmesine de önem vermiştir.105

Sonuç olarak, Makedonya sorunu Doğu sorununun bir parçası olarak Osmanlı Devleti’nin çöküşünün net göstergesi olsa da, bu sorundan en çok Makedonya halkı etkilenmiştir. Makedonya halkının ise sadece Hıristiyan kesimi kendilerine taraf olacak bir Balkan devleti ve Avrupa devletlerinin desteğini bulduğu için örgütlerin etkili olanları da bu kesim arasından çıkmıştır. Osmanlı Devleti ise siyasi ve ekonomik güçsüzlük içinde olduğundan, Müslüman halkına destek olamadığı gibi Hıristiyan halkının da kontrolünü kaybetmiştir. Böylece 19. yy. sonunda Makedonya’da ayrılıkçı örgütlenmeler artmıştır.


DİPNOTLAR

1 Eric J. Hobsbawm, 1780’den Günümüze Milletler ve Milliyetçilik (İstanbul, 1995), s. 126.

2 Baskın Oran, “Balkan Müslümanlarında Dinsel ve Ulusal Kimlik” Ankara Üniv. SBF Derg., c. 48, no1-4 (Ocak-Aralık 1993), s. 109.

3 Nuray Bozbora, Osmanlı Yönetiminde Arnavutluk ve Arnavut Ulusçuluğunun Gelişimi (İstanbul, 1997), s. 169-170.

4 Stefanos Yerasimos, Milliyetler ve Sınırlar (İstanbul, 1995), s. 19.

5 Coşkun Üçok, Siyasal Tarih (Ankara, 1961), s. 230.

6 M. S. Anderson, The Eastern Question 1774-1923 (New York, 1966), s. 173-274; Ergün Aybars, “Orta-Doğu, Emperyalizm, Petrol ve Türkiye” Beşinci askeri Tarih Semineri Bildirileri (İstanbul, 1995), s. 540.

7 Yavuz Ercan, “Bloklararası Çatışmalarda Osmanlı Topraklarının Stratejik Önemi” Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri (İstanbul, 1995), s. 118.

8 Şevket Süreyya Aydemir, Enver Paşa (1860-1908) (İstanbul, 1992), s. 409.

9 Fikret Adanır, “Osmanlı İmparatorluğunda Ulusal Sorun İle Sosyalizmin Oluşması ve Gelişmesi: Makedonya” Osmanlı İmparatorluğunda Sosyalizm ve Milliyetçilik (1876-1923) (İstanbul, 1995), s. 35.

10 Fikret Adanır, “Macedonian Question: The Socio-economic reality and Problems of Historiographic Interpretation” International Journal of Turkish Studies, 1984-1985, c. 3, s. 44.

11 George Castellan, Balkanların Tarihi 14-20. yy (İstanbul, 1995), s. 364.

12 F. Adanır, “Macedonian Question…”, s. 43-44.

13 Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi c. 8 (Ankara, 1988), s. 148.

14 F. Adanır, “Osmanlı İmparatorluğunda Ulusal…”, s. 36.

15 Macedonia Documents and Material (Sofia, 1978), s. 418.

16 Leften Stavros Stavrianos, Tha Balkans 1815-1914 (New York, 1963), s. 96-97.

17 1856 Paris Antlaşmasından önce dini vergilere dayanan bu gelir daha sonra tüm kilise görevlilerine düzenli aylık ödeme haline getirilmiştir. Bkz. William Smith Murray, Tha Making Of The Balkan States (New York, 1967), s. 99.

18 Castellan, a.g.e., s. 365.

19 Adanır, “Macedonian Question…”, s. 43.

20 Adanır, “Macedonian Question…”, s. 52.

21 Nükhet Adıyeke, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908) (basılmamış doktora tezi), s. 263-264.

22 Graham Stephenson, Russia From 1812 To 1945 (New York, 1969), s. 261-262.

23 H. N. Brailsford, Macedonia Its Races And Their Future (New York, 1971), s. 298.

24 Stavrianos, a.g.e., s. 102; Anderson, a.g.e., s. 261.

25 Aydemir, a.g.e., s. 426-427.

26 1870’te Ekzarhhane’nin kurulmasında Bulgarların isteği yanısıra Rusya’nın Panslavist politikası da etkili olmuştur. Bkz. M. Hüdai

Şentürk, Osmanlı Devleti’nde Bulgar Meselesi 1850-1875 (Ankara, 1922), s. 221; Brailsford, a.g.e., s. 298.

27 F. Adanır, “Makedonya Sorunu ve Dimitar Vlahof’un Anılarında II. Meşrutiyet” Birikim, c. 2, S. 9, Kasım 1995, s. 15; Macedonia Documents and Material, s. 416.

28 Stavrianos, a.g.e., s. 416; Murray, a.g.e., s. 192; Castellan, a.g.e., s. 367.

29 Hugh-Seton Watson, The Decline of Imperial Russia 1855-1914 (Boulder, 1985), s. 170; Anderson, a.g.e., s. 269-270; Murray, a.g.e., s. 192-193.

30 Murray, a.g.e., s. 192; F. Adanır, “…Dimitar Vlahof’un…”s. 15.

31 Anderson, a.g.e., s. 269-270.

32 Stavrianos, a.g.e., s. 99-100.

33 Nikos Svoros, Çağdaş Hellen…s. 28; Konstantin Çukalas, Yunanistan Tarihi (İstanbul, 1970), s. 13; Adanır, “Macedonian Question…”s. 53.

34 Stavrianos, a.g.e., s. 97-98.

35 Adanır, “Osmanlı İmparatorluğunda Ulusal…”s. 42-43, 46-47.

36 Adanır, agm, s. 43, 47, Stavrianos, a.g.e., s. 98-99.

37 Macedonia Documents anad Material, s. 456.

38 Duncan Mc Vicer Perry, The Macedonian Cause: A Critical History Of Macedonian Revolutionary Organization 1893-1903 (London, 1988), s. 63; Ömer Turan, The Turkih Minority In Bulgaria (1878-1908) (Ankara, …) s. ? 87; Anderson, a.g.e., s. 270-271; Stavrianos, a.g.e., s. 99.

39 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, c. 1, (İstanbul, 1988), s. 509.

40 Ferdinand Schevill, History Of The Balkan Peninsula (New York, 1966), s. 172-173.

41 William Milligan Sloane, Bir Tarih Labaratuarı Balkanlar (İstanbul, 1987), s. 172-173.

42 Osmanlı Devleti’nde her milletin kendi dini ve eğitim kurumu olmasına yasal izin verilmiştir. Ancak elbette devletin devamlılığına zarar verecek yöntemlere izin verilmemiştir. Bu tür yapılanmanın nedeni, Osmanlı Devleti’nin zayıflamış olmasıdır.

43 Herkül Millas, “Jön Türkler ve Makedonya (1908-1912)” Tarih ve Toplum, c. 21, S. 123, Mayıs 1994, s. 62-63.

44 Perry, a.g.e., s. 35-37.

45 Adanır, “…Dimitar Vlhaof’un…”, s. 15.

46 Perry, a.g.e., s. 49.

47 Perry, a.g.e., s. 48.

48 Tunaya, a.g.e., s. 511.

49 Mete Çetik, “Osmanlı Solundan Bir Portre: Yane Sandanski” Tarih ve Toplum, Ağustos 1994, c. 22, S. 128, s. 13; Castellan, a.g.e., s. 369; Brailsford, a.g.e., s. 120.

50 Anderson, a.g.e., s. 270.

51 Perry, a.g.e., s. 38.

52 Stavrianos, a.g.e., s. 98.

53 Perry, a.g.e., s. 65; Macedonia Documents and Material, s. 419.

54 Castellan, a.g.e., s. 369; Turan, a.g.e., s. 87; Watson, a.g.e., s. 195.

55 Aydemir, a.g.e., s. 423-424; Tunaya, a.g.e., s. 512; Brailsford, a.g.e., s. 119.

56 Stavrianos, a.g.e., s. 98-99.

57 Douglas Dakin, The Greek Struggle In Macedonia 1897-1913 (London, 1966), s. 47.

58 Aydemir, a.g.e., s. 423-424.

59 Schevill, a.g.e., s. 434; Adanır, agm, s. 15.

60 Aydemir, a.g.e., s. 419-422.

61 Adanır, agm, s. 15.

62 Perry, a.g.e., s. 40.

63 Perry, a.g.e., s. 40.

64 Castellan, a.g.e., s. 370-371.

65 Perry, a.g.e., s. 65.

66 Macedonia Documents and Material, s. 419.

67 İsmet Görgülü, Veli Yılmaz, Ali Erdinç, Makedonya (İstanbul, 1993), s. 79.

68 Macedonia Documents and Material, s. 420.

69 Perry, a.g.e., s. 65-66.

70 Tunaya, a.g.e., s. 529; Görgülü…, a.g.e., s. 79; Macedonia Documents and Material, s. 420, 422.

71 Perry, a.g.e., s. 66; Macedonia Documents and Material, s. 420.

72 Macedonia Documents and Material, s. 420.

73 Perry, a.g.e., s. 66-67; Macedonia Documents and Material, s. 420.

74 Perry, a.g.e., s. 66.

75 Macedonia Documents and Material, s. 422.

76 Perry, a.g.e., s. 68.

77 Bu altı devrim bölgesi Selanik, Manastır, Üsküp, Shitip, Strumitsa-Gorna Dzhumaia ve Veles-Tikvesh idi. 1895 yılında Edirne vilayeti de eklenmiştir. Bkz. Perry, a.g.e., s. 66-67.

78 Leften Stavros Stavrianos, The Balkans Since 1453 (New York, 1961), s. 520-521; Perry, a.g.e., s. 16.

79 1894 yılında Bulgaristan’da Makedonyalı mülteciler tarafından Makedonya Komitesi kurulmuş, daha sonra Yüksek Makedon Komitesi adını almıştır. Bkz. Adanır, “…Dimitar Vlahof’un…”s. 16.

80 Barabara Jelavich, The Establishment Of Balkan National States 1804-1920 (Seattle, 1986), s. 211.

81 Turan, a.g.t, s. 87.

82 Turan, a.g.t, s. 87.

83 Anderson, a.g.e., s. 270-271.

84 Stavrianos, The Balkans 1815-1914, s. 99.

85 Aydemir, a.g.e., s. 419-422.

86 Perry, a.g.e., s. 43.

87 Perry, a.g.e., s. 44.

88 Stavrianos, The Balkans 1815-1914, s. 99; Turan, a.g.t, s. 87-88.

89 Aydemir, a.g.e., s. 419-422.

90 Brailsford, a.g.e., s. 118.

91 Perry, a.g.e., s. 50.

92 Perry, a.g.e., s. 53.

93 Perry, a.g.e., s. 52.

94 Murray, a.g.e., s. 192.

95 Perry, a.g.e., s. 16.

96 Tunaya, a.g.e., s. 544-545.

97 Stavrianos, The Balkans Since 1453, s. 520; Görgülü, a.g.e., s. 80-81.

98 Stavrianos, The Balkans 1815-1914, s. 100; Stavrianos, The Balkans Since 1453, s. 520.

99 Perry, a.g.e., s. 16.

100 Perry, a.g.e., s. 17.

101 Nevil Forbes, The Balkans (New York, 1970), s. 119; Perry, a.g.e., s. 16.

102 Anderson, a.g.e., s. 269-270; Görgülü, a.g.e., s. 75-76.

103 Castellan, a.g.e., s. 367-368.

104 Erol Ulubelen, “İngiliz Dış Politika Dökümanlarında Türkiye” Yön, 6 Ocak 1967-5 Mayıs 1967, yıl 6, S. 197-214, s. 8.

105 Stavrianos, The Balkans 1815-1914, s. 99-100.
KAYNAKLAR
ADANIR, Fikret, “Macedonian Question: The Socio-economic Reality and Problems of its Historiographic Interpretation”, International Journalof Turkish Studies, 1984-1985, cilt 3, ss. 43-64.

ADANIR, Fikret, “Makedonya Sorunu ve Dimitar Vlahof’un Anılarında II. Meşrutiyet”, Birikim, cilt 2, sayı 9, Kasım 1995, ss. 14-26.

ADANIR, Fikret, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Ulusal Sorun ile Sosyalizmin Oluşması ve Gelişmesi: Makedonya”, Osmanlı İmparatorluğu’nda Sosyalizm ve Milliyetçilik (1876-1923), der. Mete TUNÇAY, Eric Jan ZÜRCHER, İSTANBUL: İletişim yay., 1995.

ANDERSON, M. S., The Eastern Question 1774-1923, NEW YORK: Mc. Millan, 1966.

ADIYEKE, Ayşe Nükhet, Osmanlı İmparatorluğu ve Girit Bunalımı (1896-1908), İZMİR: Dokuz Eylül Üniv. Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi Enstitüsü (Doktora tezi), 1994.
AYBARS, Ergün, “Orta-Doğu, Emperyalizm, Petrol ve Türkiye” Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri I Beşinci Dünya Dengeleri İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan Türkiye, (İSTANBUL, 23-25 Ekim 1995), ss. 509-543, ANKARA: Genelkurmay Basım evi, 1996.

AYDEMİR, Ş. Süreyya, Makedonya’dan Orta Asya’ya Enver Paşa (1860-1908), İSTANBUL: Remzi Kitabevi, 1992.

BOZBORA, Nuray, Osmanlı Yönetiminde Arnavutluk ve Arnavut Ulusçuluğu’nun Gelişimi, İSTANBUL: Boyut Kitapları, 1997.

BRAILSFORD, H. N., Macedonia Its Races and Their Future, NEW YORK: Arno Press, 1971.

CASTELLAN, Georges, Balkanların Tarihi 14. -20. yy., çev. Ayşegül YARAMAN BAŞBUĞU, İSTANBUL: Milliyet yayınları, 1995.

ÇETİK, Mete, “Osmanlı Solundan Bir Portre: Yane Sandanski” Tarih ve Toplum, Ağustos 1994, c. 22, S. 128, s. 13-17.

ÇUKALAS, Konstantin, Yunanistan Tarihi, çev. Şeyla, İSTANBUL: Ant yay., 1970.

DAKIN, Douglas, The Greek Struggle in Macedonia 1897-1913, LONDON: Institute for Balkan Studies, 1966.

ERCAN, Yavuz, “Bloklararası Çatışmalarda Osmanlı Toprakları’nın Stratejik Önemi”, Beşinci Askeri Tarih Semineri Bildirileri I Beşinci Dünya Dengeleri İçinde Askeri ve Stratejik Açıdan Türkiye, (İSTANBUL, 23-25 Ekim 1995), ss. 116-123, ANKARA: Genelkurmay Basım evi, 1996.

FORBES, Nevill vd., The Balkans A History of Bulgaria, Serbia, Greece, Rumania and Turkey, NEW YORK: AMS Press Inc., 1970.

GÖRGÜLÜ, İsmet, Veli YILMAZ, Ali ERDİNÇ, Makedonya, İSTANBUL: Harp Akademileri Basımevi, 1993.

HOBSBAWM, Eric J., 1780’den Günümüze Milletlerve Milliyetçilik Program, Mit, Gerçeklik, çev. Osman AKINBAY, İSTANBUL: Ayrıntı, Nisan 1995.

JELAVICH, Barbara, The Establishment of the Balkan National States 1804-1920, SEATTLE: University of Washington Press, 1986.

KARAL, Enver Ziya, Osmanlı Tarihi, cilt VIII, ANKARA: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1988.

Macedonia Documents and Material, SOFIA: Bulgarian Academy of Sciences, 1978.

MILLAS, Herkül, “Jön Türkler ve Makedonya (1908-1912)” (kitap tanıtımı), Tarih ve Toplum, Mayıs 1994, cilt XXI, sayı 123, ss. 62-63.

MURRAY, William Smith, The Making of The Balkan States, NEW YORK, ?, 1967.

ORAN, Baskın, “Balkan Müslümanlarında Dinsel ve Ulusal Kimlik (Yunanistan, Bulgaristan, Makedonya ve Kosova Üzerine Karşılaştırmalı Bir İnceleme)” Ank. Ü. S. B. F. Dergisi, cilt 48, sayı 1-4, Ocak-Aralık 1993.

PERRY, Duncan Mc. Vicer, The Macedonian Cause: A Critical History of the Macedonian Revolutionary Organization, 1893-1903, LONDON: Duke University Press, 1988.

SCHEVILL, Ferdinand, History of The Balkan Peninsula, From Earliest Times to The Present Day, NEW YORK: F. Ungar Pub. Co., 1966.

SLOANE, William Milligan, Bir Tarih Laboratuarı: Balkanlar, İSTANBUL: Süreç yay. 1987.

STAVRIANOS, Leften Stavros, The Balkans, 1815-1914, NEW YORK: Hold Rinehart and Winston, 1963.

STAVRIANOS, Leften Stavros, The Balkans Since 1453, NEW YORK: Hold Rinehart and Winston, 1961.

STEPHENSON, Graham, Russia From 1812 to 1945, NEW YORK: Praeger publishers, 1969.

SVORONOS, Nikos, Çağdaş Hellen Tarihine Bakış (çev. Panayot Abacı), İSTANBUL: Belge yay., 1988.

ŞENTÜRK, M. Hüdai, Osmanlı Devleti’nde Bulgar Meselesi 1850-1875, ANKARA: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1992.

TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasal Partiler, cilt 1, İSTANBUL: Hürriyet Vakfı yay., 1988.

TURAN, Ömer, The Turkish Minority In Bulgaria (1878-1908), LEUVEN: Katholieke Universiteit Leuven, doktora tezi, 1993.

ULUBELEN, Erol, “İngiliz Dış Politika Dökümanlarında Türkiye”, Yön, 6 Ocak 1967-5 Mayıs 1967, yıl 6, sayı 197-214.

ÜÇOK, Coşkun, Siyasal Tarih, ANKARA: Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Basımevi, 1961.

WATSON, Hugh Seton, Britain in Europe, 1789-1914, A Survey of Foreign Policy, NEW YORK: The Nac Millan Company, 1937.

YERASIMOS, Stefanos, Milliyetler ve Sınırlar Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu, İSTANBUL: İletişim yay., 1995.


Türklerin Afrika ile İlişkilerinin

Kısa Tarihçesi

Numan Hazar

Büyükelçi / Türkiye

1. Genel

Türklerin Afrika ile ilişkileri aslında Osmanlı Devleti ile başlamamıştır. İlk önce, Türklerin kurduğu Tolunoğulları Devleti Mısır’da egemen olmuştur. Daha sonra, çoğunluğu Türklerden oluşan Memlukların (Kölemenler) Mısır’da devlet kurduğunu görüyoruz. Bu devletlerin, Trablusgarp dahil Tunus’a kadar uzanan coğrafyada ilişki kurdukları bilinmektedir.

Ancak, Türklerin Afrika kıtası ile ilişkileri Osmanlı Devleti zamanında yoğunluk kazanmıştır. Bugün bağımsız birer devlet olan Afrika ülkelerinin kimi bütünü ile kimi de bir bölümü ile Osmanlı Devleti içerisinde yer almışlardır.

Amaç, esas olarak, Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerini aydınlatmak olduğu için, ayrıntılı tarih bilgileri vermek yerine, özetle Türklerin Afrika’daki etkilerine değinilmesi yeğlenmiştir.

Osmanlı Devleti’nin ilk etkisi coğrafya dolayısıyla, Kuzey Afrika üzerinde olmuştur. 16. yüzyılda, Osmanlı Devleti’nin bugünkü Mısır, Libya, Tunus, Cezayir ile Doğu Afrika’da Sudan’ın ve Etyopya’nın kıyılarında egemen olduğu görülmektedir.1

Kuzey Afrika

Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethettiği sırada, Kuzey Afrika’ya göz attığımızda, Mısır’da Memlukların egemen olduğunu görüyoruz. Suriye ve Hicaz da Memluk Sultanlarının yönetiminde idi. Ayrıca, Anadolu’daki Dulkadır Türkmen Beyliği ile Adana ve Tarsus’taki Ramazanoğulları Türkmen Beyliği de Memlukların egemenliği altında bulunuyordu.

Yine bu tarihte, Kuzey Afrika’nın Tunus ve dolaylarında Beni Hafs, Batı Cezayir’de Beni Zeyan ve Doğu Cezayir’de Beni Mürin devletleri vardı. Ancak, bu devletler Hıristiyan Avrupa devletlerinin faaliyetleri karşısında güçsüz ve etkisiz hale düşmüşlerdi.2

Mısır’ın Osmanlı Devleti

Tarafından Alınması

Fatih Sultan Mehmet zamanında dahi Osmanlılar ile Memluklar arasındaki ilişkilerde gerginlik yaşanmıştır. Bunun sebebi, Anadolu’daki bazı beyliklerin Memluk Devleti’ne bağımlı olmaları idi. Bu durum iki devlet arasında savaşa yol açmış, Memluklar bu sırada Karaman ve Kayseri’ye kadar gelmişlerdi. Osmanlıların, Adana ve Tarsus’u alma girişimleri sonuç vermemişti.3 Savaşın ardından 1490 yılında yapılan anlaşma bir mütareke niteliğini taşımaktaydı. Görünüşte, iki ülke arasındaki ilişkilerde bir dostluk olduğu izlenimi mevcut olmakla birlikte, Osmanlılar o zaman Memluklara karşı başarısız olmayı sindirememiştir.

O sırada, Mısır’daki Memluklar açısından iki tehlikeli hasım bulunuyordu. Bunlardan birisi Osmanlı Devleti, öteki de İran’daki Safevi Şahlığı idi. Osmanlılar ile İran arasındaki mücadele ve Osmanlıların Çaldıran Savaşında İran’ı yenilgiye uğratmış olması, Sünni olan Memlukları da sevindirmişti. İran seferi öncesinde Osmanlılar, Memlukların tarafsızlığını sağlamak ve güven vermek için girişimde bulunmuştu.

Yavuz Sultan Selim, bu politika ile, Memluklar ile Safeviler arasında bir ittifakı da önlemeyi amaçlamıştı. Ancak, Memluklar, Osmanlılar ile İran arasındaki mücadelenin sürmesinden memnundu. Bu şekilde, ülkelerinin tehlikeden korunduğu inancı mevcuttu.

Bununla birlikte, Osmanlıların Memluklara güven duymadıkları bilin-

mektedir. Bu nedenle, Yavuz Sultan Selim, 1516’da Mercidabık ve 1517 Rıdaniye Savaşlarında Memluk ordularını yenerek, aynı yıl Mısır’a girmiştir. Selim, böylece, Dulkadıroğulları Beyliğini, Ramazanoğullarına ait Adana ve Tarsus bölgesini, Suriye, Hicaz ve Mısır’ı Osmanlı topraklarına katmıştır. Osmanlı Devleti’nin Mısır seferi ile Doğu Akdeniz’i denetimi altına almak istediği ve İran’a yönelik bir seferde, İstanbul’dan deniz yolu ile Doğu Akdeniz’e asker sevk edebilmek için deniz güvenliğini sağlamayı amaçladığı belirtilmektedir.

Mısır’da sekiz ay kalan Selim, Mısır’daki Abbasi halifesinden halifeliği de almış ve halife ve akrabalarını, din bilginlerini, bazı mimar ve mühendisleri, bazı sanat eserlerini ve kütüphanelerdeki eserleri deniz yolu ile İstanbul’a naklettirmiştir.4

Profesör Dimitri Kitsikis, bu gelişmenin Osmanlı Devleti’nin geleceğini yaşamsal bir şekilde etkilediğini ileri sürmektedir. Kitsikis, Osmanlı devlet yönetiminde, Roma-Bizans geleneğinin egemen olduğunu, Yavuz Sultan Selim’in Mısır ve Arap ülkelerini fethetmesinden ve Halifeliği almasından sonra fanatik dini etkilerin arttığını kaydetmektedir. Kitsikis, Osmanlı Devleti’nin çöküşünün 1566’da Kanuni Sultan Süleyman’ın ölümü ile başladığının belirtildiğini, oysa çöküşün ondan 50 yıl önce Yavuz’un hükümdarlığı sırasında başladığını, bu bakımdan, Osmanlı Devleti’nde dini etkilerin artması açısından, Yavuz Dönemi’nin bir dönüm noktası oluşturduğunu ve bunun da Osmanlı Devleti’nin sonunu hazırladığını, onun bu yanlışını ise Mustafa Kemal Atatürk’ün düzelttiğini ifade etmektedir.5

Kitsikis’in bu görüşlerini değerlendirmek, kuşkusuz tarihçilerin görevi olmakla birlikte, konumuz açısından, Yavuz Dönemi’nden önce Avrupa’da rönesans ve reform hareketleri ile sanat, düşünce ve dinde özgür bir ortamın oluştuğunu, bunu coğrafi keşiflerin, sanayileşmenin, aydınlanma çağının ve milli devletlerin kurulmasının izlediğini anımsamakta yarar vardır. Coğrafi keşiflerin ve sanayileşmenin de sömürgeciliği özendirdiğini, Afrika’nın da bu şekilde özgürlüğünü yitirdiğini görüyoruz.

Sömürgecilik, belirtildiği gibi, ekonomik gelişme ve sanayileşme ile ilintili olduğundan, Osmanlı Devleti’nin hiçbir zaman bir sömürgeci devlet olmadığını da kabul etmek gerekmektedir. Osmanlı Devleti, modern gelişmeleri izleyememiş, Roma ve Bizans imparatorlukları gibi bir barış düzeni geliştirmiştir (Pax Ottomanica).6 Bu düzende, çeşitli milletlerin mevcut olduğu kabul edilmiştir. Bu bakımdan, Osmanlı Devleti’nin Asya ve Afrika’da sömürge düzeni kurduğu yolunda, özellikle bazı Arap yazarlar tarafından ileri sürülen görüşlerin ekonomik, sosyolojik ve tarihsel gerçekler ışığında bir değeri yoktur. Osmanlı Devleti’nin kendisi Avrupa Devletleri tarafından sömürge haline getirilmek istenmiştir. Böyle bir gelişmeyi de Atatürk’ün önderliğinde tarihte ilk ulusal bağımsızlık savaşını yapan Türk milleti önlemiş ve bununla da Asya ve Afrika halklarına örnek olmuştur.

Nitekim, Cezayirli yazar Mahfoud Kaddache, Osmanlı Devleti’nin Doğu ve Batı Akdeniz’de Hıristiyan devletlere karşı İslam dünyasını koruduğunu, özellikle Cezayir’in Türkler sayesinde bir felaketten kurtulduğunu, aynı dönemde, İspanya’nın işgal ettiği Güney Amerika’daki devletlerin başına gelenler göz önüne alındığında, Cezayir’in maruz kalacağı felaketin boyutlarının daha iyi anlaşılabileceğini belirtmektedir. Yazar, ayrıca, Osmanlı egemenliği altındaki üç yüzyılda, Cezayir Devleti’nin ortaya çıktığını, sınırlarının belirlendiğini, modern Cezayir geleneğinin bu dönemde başladığını, Osmanlı Devleti’nin merkeziyetçi bir imparatorluktan çok bir uluslar topluluğu olduğunu ifade etmektedir. Benzeri görüşlere Tunus ve Libya’da da rastlanmaktadır.

Osmanlı Devleti’nin Mısır’ı fethetmesinin Batı Asya ve Kuzey Afrika açısından önemli sonuçları olmuştur. Bu gelişme, Osmanlıları, Akdeniz’de deniz yollarını denetim altına almaya ve öteki Kuzey Afrika ülkelerini fethetmeye yöneltmiştir. Ayrıca, Müslümanlığın kutsal kentleri Mekke ve Medine’yi ele geçirmekle, Osmanlı Devleti İslam dünyasında prestij kazanmıştır.7

Osmanlı Devleti’nin Irak’ta ve Mısır’da yerleşmesi, ayrıca, Hindistan yolu üzerinde etkide bulunmasına da kuşkusuz yol açmıştır. Irak’ı alan Osmanlı Devleti, Basra Limanı’na sahip olarak stratejik bir avantaj sağladığı gibi, bu durum, Portekiz tehtidi karşısında Hindistan’dan gelen çağrılar üzerine, Osmanlıların, Hindistan yolunun güvenliğini sağlamak için Kızıldeniz’e deniz seferleri düzenlemesine sebep olmuştur. Daha önce, Mısır’da egemen olan Memluklar, Ümit Burnu’nu dolaşarak Hindistan yolunu ele geçirmeye çalışan Portekizlilerin yarattığı tehdidi önlemede yardımcı olması yolundaki çağrılara yanıt vermekle birlikte başarı sağlayamamıştı.

Osmanlı Devleti sonuç olarak, Avrupalıların Asya’ya girmelerine engel olamamakla birlikte, Doğu Afrika’ya (bugünkü Sudan ve Etyopya kıyılarına, Somali, Eritre ve Cibuti’ye) yerleşmiştir. Kuşkusuz, bu gelişmede Osmanlı Devleti’nin Mısır’da egemen olması rol oynamıştır.

Cezayir, Tunus ve Trablus’un

Osmanlı Devleti’nin Yönetimi

Altına Girmesi

Osmanlı Devleti’nin 1453’te İstanbul’u fethetmesi ve daha sonraki yıllarda yeni ülkeleri de fethederek, Doğu Avrupa ve Orta Doğu’da büyük bir güç haline gelmesi ile eş zamanlı olarak Avrupa’nın batısında da bunun tersine bir gelişme oluyordu. Başka bir deyimle, İslam, Avrupa’nın Doğusunda bir güç haline gelirken, Batıda,

İspanya Endülüs Emevi Devleti’ni yıkıyor ve İberik yarımadasında İslam’ın mevcudiyetini yok ediyordu. Bu gelişme, daha sonra özellikle Kuzey Afrika’yı etkileyecek ve burada Osmanlı Devleti ile İspanya ya da Müslümanlık ile Hıristiyanlık arasında bir çatışmanın doğmasına yol açacaktır.

İspanyollar 1492’de İberik yarımadasının yeniden fethedilmesini sağlayarak, eski İspanyol topraklarını ele geçirmiş, buradaki Arap varlığına son vermiştir. İspanyollar İslam’a karşı mücadelelerini sürdürmeyi ve bu mücadeleyi Akdeniz’in karşı kıyılarına Kuzey Afrika’ya yaymayı kararlaştırmışlardır. İspanyolların bir amacı dini nitelikte idi: İslam’a karşı mücadeleyi sürdürmek. Bir diğer amaç da Endülüs’ten kaçan sığınmacıları kabul eden Mağrep ülkelerini ve İspanya’da kalan Müslüman asilere yardım eden Mağrep’teki Müslüman korsanları cezalandırmak idi. Tüm Mağrep halkı ve özellikle Cezayir İspanya’nın gerçek bir tehdidi altında bulunuyordu. Bu durumda, Cezayirliler, İspanyollara karşı direnmek için Türk korsanlarına, Barbaros kardeşlere başvurmuştur.8


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   19   20   21   22   23   24   25   26   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin