Peşaver geceleri



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə29/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   185

Dua-yı Tevessül


Allahumme inn’i es’eluke ve eteveccehu ileyke binebiyyike nebiyy’ir- rahmeti Muhammed’in sallallahu aleyhi ve âlihi, ya Ebe’l- Kasım, ya Resulellah, ya İmam’er- rahmeti, ya seyyidena ve mevlana, inna teveccehna vesteşfa’na ve tevesselna bike ilellahi ve kaddemnake beyne yedey hacatina, ya vecihen indellah işfa’ lena indellah.

Ya Ebe’l- Hasan, ya Emir’el- Muminin, ya Aliyyebne Ebi Talib’in, ya hüccetellahi ala halkihi, ya seyyidena ve mevlana, inna teveccehna vesteşfa’na ve tevesselna bike ilellahi ve kaddemnake beyne yedey hacatina, ya cecihen indellahi işfa’ lena indellahi...”

Bu dua önce Hz. Resulullah (s.a.a), sonra Hz. Ali (a.s) ve Hz. Fatıma (a.s)’la başlayıp daha sonra O’nların on bir masum evladına hitap ederek devam etmektedir. Ancak onlara hitap edilirken “Ey Allah’ın yaratıklara olan hücceti” diye tek-tek onların isimlerini getirerek tevessül etmekteler. Sonunda onların hepsine tevessül edilerek;

Sizin vesilenizle Allah’tan şefaat diliyoruz ve diyoruz ki sizler Allah’ın yanında itibarı olan insanlarsınız, Allah’ın yanında bana (ki hiç itibarım yoktur) şefaat edin...” deniliyor.

(Seyyit Abdülhayy duayı okurken meclisteki muhterem ve edebiyat ehli olanlar sürekli olarak; “La ilahe illallah, subhanellah! Meseleyi nasıl bize yanlış aktarmışlardır” deyip ellerini ellerinin üstüne vuruyorlardı. Bu arada ben söze girerek şöyle dedim:)

İnsafla söyleyin, bu duanın neresinde şirk vardır? Acaba duanın her yerinde Allah-u Teala’nın mübarek adı yok mu? Nerede O’nları Allah’a şirk kıldık? Neden bize iftira ediyorsunuz? Neden muvahhid Müslümanlara gali ve müşrik diyorsunuz? Neden Müslümanların arasında düşmanlık tohumları ekiyorsunuz? Meseleyi birbirine karıştırarak gerçekten haberi olmayan insanların, neden din kardeşlerine karşı kafir gözüyle bakmasına sebep oluyorsunuz?

Birçok mutaassıp ve gerçeklerden habersiz insan var ki, zavallı şiaları kafir diye öldürmekte, kendilerini cennet ehli zannetmektedirler. Bunun günahı siz alimlerin boynundadır.

Acaba şimdiye kadar bir şianın bir tane dahi olsa bir Sünni’yi öldürdüğünü duydunuz mu? Bizim alimlerimiz hiçbir zaman böylesi zehirleyici şeyleri, halkın arasına sokmamışlardır. Onlar Şia ve Sünni’lerin arasına düşmanlık tohumları ekmezler. Bizim alimlerimiz insanı katletmeyi büyük günahlardan sayarlar.

Sünni ve Şia arasındaki ihtilafları, ilim ve mantıkla halka anlattığımız zaman şunu da kesinlikle söyleriz ki; Sünniler bizim Müslüman kardeşlerimizdir, onlara düşmanlık etmeyin, kin beslemeyin. Aksine onlarla kardeşçe beraber olalım ve “La ilahe illallah” bayrağını yüceltelim.

Ama mutaassıp Sünni alimlerine bir bakın, Ebu Hanife, Malik bin Enes, Muhammed bin İdris ve Ahmed bin Hanbel’in usul ve füruda o kadar çok ihtilafları olmasına rağmen bu dört mezhep imamının peşinden gidenlere kardeş gözüyle bakıyor ve onlar her yerde özgürce amel ediyorlar. Ama Peygamber (s.a.a)’in Ehl-i Beyt’inden olan Ali bin Ebi Talib ve Cafer bin Muhammed (aleyhum’es- selam)’in takipçilerine müşrik, kafir ve gali diyorlar. Böylece şiaların mal ve canlarını, Sünnilerin yaşadığı bölgelerde tehlikeye atıyorlar. Şia’nın nice ilim ve takva ehli olan birçok insanları, Sünni alimlerinin fetvasıyla şehit olmuştur.

Ama Şia alimleri tarafından böyle bir şey gerçekleşmediği gibi, alim olmayanlar tarafından da gerçekleşmemiştir. şiaların ister alimleri olsun, ister alim olmayanları, Sünnilere karşı (ister alim olsun, ister olmasın) hiçbir zaman bu şekilde davranmamışlardır. Sizin alimleriniz genellikle Şialara lanet ederler. Ama Şia alimlerinin, kitaplarının hiçbirinde Sünnilere lanet ettikleri görülmemiştir.



Hafız: Haksızlık ediyorsunuz. Hangi Şia alimi Sünni alimlerinin fetvalarıyla öldürüldüler? Neden hisleri tahrik ediyorsunuz? Hangi alimimiz şialara lanet okuyor?

Davetçi: Alimlerinizin ve alim olmayanlarınızın (avamın) yaptıklarını söylemeye kalksam, bu bir toplantımızda bitmez. Bunun için aylarca oturup konuşmamız gerekir. Ben iddiamı ispatlamam için sadece onlardan tarihte yazılmış olanlardan bazılarına, hisleri tahrik etmek istemediğimi bilmeniz ve söylediklerimin birer gerçek olduklarını öğrenmeniz için değineceğim.

Eğer siz mutaassıp büyük alimlerinizin kitaplarına dikkatle bakacak olursanız, nasıl lanet okuduklarını görürsünüz. Örneğin, İmam Fahr-u Razi yazdığı tefsirde, nerede eline fırsat geçmişse şialara lanet okumuştur. Mesela, velayet ayeti, ikmal ayeti, vb. ayetleri tefsir ederken sürekli olarak; “ve emma er- refzatu la’nehumullah...” (Rafızilere gelince, Allah onlara lanet etsin...), “Haula’ir- refzatu la’nehumullah...” (Bu Rafıziler, Allah onlara lanet etsin...), “Emma kavl’ur- refaviz la’nehumullah...” (Rafızilerin sözlerine gelince, Allah onlara lanet etsin...) diye lanet etmektedir. Ama hiçbir Şia alimlerinin kalemi, Ehl-i Sünnet kardeşlerin ne alimlerine, ne de onların geneline karşı asla böyle bir şey yazmamıştır.


Şehid-i Evvel’in (Birinci Şehidin) Burhanuddin-i Maliki Ve İbn-i Cemaat’in Fetvasıyla Şehit Edilmesi


Sünni alimlerin, Şia alimlerinin ilim ve amel iftiharlarına karşı yaptıkları feci amellerden birisi, Şam’ın iki büyük kadısı olan “Burhanuddin Maliki” ve “İbad bin el-Cemaat eş- Şafii”nin fetvalarıdır. Bu iki kadı, Şia’nın büyük fakihlerinden olup ilim, takva ve zühtte kendi zamanının ileri gelenlerinden olan Ebu Abdullah Muhammed bin Cemaluddin-i Mekki el-Amili (Şehid-i Evvel)’nin katledilmesi için fetva sadır etmişlerdir.

Bu büyük fakihin yedi günde yazdığı “Lüme” adlı eseri, (ki yanında Muhtasar-ı Nafi adlı kitabın dışında hiçbir fıkhi kitap olmadan yazmıştır) onun fıkıh ilmindeki gücü ve derinliğini göstermektedir. Hanefi, Maliki, Şafii ve Hanbeli mezhebinin alimleri onun ilminden çok faydalanmışlardır.

Sünnilerin aşırı baskıları yüzünden takıyye edip şialığını açıklamamasına rağmen Şam’ın büyük kadısı İbad bin el-Cemaat, bu rabbani alime haset ederek onu Rafızi ve şialık suçuyla Şam Valisi (Beydemir)’ne şikayet edip zindana attırdı. Zindanda bir yıl işkenceye tabi tutulduktan sonra Hicri 786. yılın Cemadi’ul- Evvel ayının dokuz veya on dokuzunda, o iki Sünni kadı (İbn’ul- Cemaat ve Burhanuddin)’nın fetvasıyla önce kılıçla öldürüp sonra bedenini darağacına astılar. Daha sonra onların tahrikiyle, müşrik ve Rafızi birisi darağacına asılmıştır diye avam halk tarafından taş yağmuruna tutulmuştur. Daha sonra cesedini darağacından indirip yakarak külünü rüzgarda savurmuşlardır. 78


Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   25   26   27   28   29   30   31   32   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin