Peşaver geceleri


Şehristani’nin Yanıltmaları



Yüklə 3,04 Mb.
səhifə53/185
tarix27.05.2018
ölçüsü3,04 Mb.
#51853
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   185

Şehristani’nin Yanıltmaları


Onların dünyaca ünlü nice kitapları var, ama ilmi yönden yazarı herhangi bir değere sahip değildir. Örneğin Muhammed Abdulkerim Şehristani’nin (Ö: 548 h.k) “Milel ve Nihal” adlı kitabı ünlü olmasına rağmen araştırmacı alimlerin gözünde beş paralık değeri yoktur.

Bu kitabı açıp okuduğunuzda Şiilere ne iftiralar atmamış ki?! Hz. Ali’ye tapmak, tenasüh ve teşbihten tutun, aklın ve şeriatın kabul etmediği ve Şiilerin ruhunun bile haberi olmadığı birçok hurafeyi Şialara nispet veriyor. Bu şahsın, gerçekleri anlama idrakinin olmadığı açıkça bellidir. Tarihi olaylar hakkında da her hangi bir bilgisi olmadığı açıktır. Dünyanın bir köşesinde oturmuş kim ne demişse, yeterli araştırma yapmadan başlamış hepsini yazmaya. Adını da “Milel ve Nihal” (Milletler ve İnançlar) koymuş!

İnsan, bu kitabın bazı yerlerindeki yalanları görünce, öteki bölümlerde yer alan sözleri de gözden düşüyor. Sonra, öteki bölümlerin yalan ve hayal ürünü olarak yazılmadığı nereden belli? diye düşünüyor insan. Okuyucuların, kitabın mahiyetini ve yazarının nasıl bir şahsiyete sahip olduğunu bilmeleri için sadece tarihi bir olayı örnek olarak aktaracağım: İsna Aşeriyye’nin (yani Şiilerin) durumunu anlatırken şöyle yazıyor:

İmam Muhammed Taki’den sonra, mezarı Kum’da olan İmam Ali bin Muhammed Naki...”



Halbuki ister alim olsun ister cahil, ister dost olsun ister düşman, ister büyük olsun ister küçük, Hz. Hadi (İmam Ali Naki) (a.s)’ın mezar-ı şerifinin Samerra’da oğlu İmam Hasan Askeri (a.s)’ın yanında olduğunu herkes biliyor. Büyük bir haremi olup altından yapılmış büyük bir kubbesi de vardır. Kacar şahlarından Nasıruddin Şah onu tezhip etme iftiharına nail olmuştur.

Yeter, sözü fazla uzatmak istemiyorum. Bunlar binlerce örnekten biriydi. Artık sayın Şeyh; Şiiler yalan söylüyor, iftira atıyor, demesinler. Görüyorsunuz sizin kendi büyük alimleriniz bu işi yapıyorlar. Ebu Hureyre’ye iftira atıp hakaret etmediğimin bilinmesi için de, Ehl-i Sünnet’in büyük alimlerinin onun içyüzü hakkında yazdıkları sözlerden bazılarına değineceğim.


Ebu Hureyre’yi Yeren Haberler ve Onun Durumu


İbn-i Ebi’l- Hadid-i Mütezili “Şerh-i Nehc’ul- Belağa”nın 1. cildinin 358. sayfasında ve 4. ciltte, üstat ve şeyh-i imam Ebu Cafer İskafi’den şöyle naklediyor:

“Muaviye bin Ebi Süfyan, sahabe ve tabiinden bir grubu toplayıp onlardan Hz. Ali (a.s)’ı yeren hadisler uydurmalarını ve bunları halkın arasında yaymalarını istedi. Onlar da bu işle meşgul olmaya başladılar. Ebu Hureyre, Amr bin As ve Muğeyre bin Şube, Hz. Ali (a.s)’ı yeren hadisleri uyduran kimselerdendiler.”

Olayı sayfa 359’a kadar genişçe anlattıktan sonra, aynı sayfada A’maş’tan şöyle rivayet ediyor: “Ebu Hureyre, Muaviye ile beraber Kufe camisine geldi. Halkın kendisine büyük bir ilgi gösterdiğini görünce ayağa kalktı ve . (Halkın dikkatini çekmek için) iki eliyle başına vurmaya başladı. Sonra şöyle dedi: “Ey Irak halkı! Benim Allah ve Peygamberinin adına yalan söyleyip cehennem ateşini satın alacağımı zannediyor musunuz? Peygamber’den duyduğum o şeyi benden duyun (yani duyduğumu size naklediyorum) Peygamber’in şöyle buyurduğunu duydum. “Her peygamberin bir haremi vardır; benim haremim de Medine’dir. Kim orada bir olay çıkarırsa, Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun. Allah’ı şahit tutuyorum ki, Ali Medine’de olay çıkardı.” (O, bu sözüyle, halkı Hz. Ali’ye lanet etmeye davet etti.)

Muaviye bunu (yani Ebu Hureyre’nin hem de Hz. Ali (a.s)’ın hilafet merkezinde kendisine böyle bir hizmette bulunduğunu) duyunca, onu çağırtıp hediyeler verdi ve Medine’nin valisi yaptı onu.

Bunlar, onun merdut (reddedilmiş) olduğuna delil değil mi? Muaviye’nin hoşuna gitmesi için, Hulefa-i Raşidin’den, hatta onların en faziletlisi, en kâmili ve en şereflisi olan biri hakkında böyle konuşan bir adam, birkaç gün Resulullah (s.a.a)’in sahabesi oldu diye övülmeye layık mıdır?

Şeyh: Onun melun ve merdut olduğuna dair Şiilerin elinde ne gibi deliller vardır?

Davetçi: Elde çok birçok delil vardır. Bu delillerden birisi şudur: Kim Hz. Peygamber (s.a.a)’e sebbederse, o her iki fırkaya (Şii ve Sünni) göre, kesinlikle melun, merdut ve ateş ehlidir.

Daha önce aktardığım ve sizin büyük alimlerinizin de naklettiği hadislerde Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:

Kim Ali’ye sebbederse, bana sebbetmiştir; kim bana sebbederse, Allah’a sebbetmiştir.”

Ebu Hureyre, mevlamız ve muvahhidlerin mevlası Emir’ul- Müminin Hz. Ali (a.s)’a sebb ve lanet edenlerden birisidir. O, sahte hadisler uydurarak halkı da, Hz. Ali (a.s)’a sebbetmeye zorluyordu!!


Ebu Hureyre’nin Busr Bin Ertat’la Müslümanlar Hakkındaki Zulüm ve Katliamları


Bir başka delil şudur: Taberi, İbn-i Esir, İbn-i Ebi’l- Hadid, Allame Semhudi, İbn-i Haldun, İbn-i Hallakan, vs.. tarihçileriniz şöyle yazarlar: Muaviye bin Ebi Süfyan, hunhar ve zalim Busr bin Ertat’ı Yemenlileri ve Mevlamız Emir’ul- Mümininin Şiilerini katletmesi için 4. bin Şamlı savaşçıyla beraber Medine yolundan harekete geçirdi. Onlar, Medine, Mekke, Tâif, Tebale (Tehame bölgesinde bir şehir), Necran, Erhab kabilesi (Hemdan kabilelerinden biri), Sen’a ve Hazar Mevt’ta akıl almaz katliamlar yaptılar. Ben-i Haşim ve Emir’ul- Mümininin Şiilerini yaşlı-genç demeden kılıçtan geçirdiler. Hatta Peygamber-i Ekrem (s.a.a)’in amcası Abbas’ın oğlu ve Yemen valisi Ubeydullah’ın çocuklarına bile rahm etmeyip başlarını kestiler. O melunun emriyle öldürülenlerin sayısını 30 binin üzerinde yazmışlardır!!

Emevi ve onların takipçilerinin bu amelleri insanı pek şaşırtmıyor. Çünkü onlar böyle şeyleri devamlı yapıyorlardı. İnsanı şaşırtan şey, sizin başınızın üzerinde tuttuğunuz Ebu Hureyre’nin de, Busr bin Ertat’la birlikte bu sefere çıkıp onun feci katliamlarını görmesi ve orada bulunmasıdır.

Özellikle, Cabir bin Abdullah Ensari, Ebu Eyyub Ensari ve diğer birçok sahabelerin olduğu Medine-i Münevvere’nin savunmasız ve günahsız halkına yapılan zulümleri kendi gözleriyle görüyordu. Sahabeler korkularından ya Medine’den kaçmış veya evlere saklanmışlardı. Ebu Eyyub Ensari gibi Resulullah (s.a.a)’in has sahabelerinin evlerini yakıyorlardı. Ebu Hureyre, bütün bunlara ses çıkarmadığı gibi, yeri geldiğinde bu zulümlere yardımcı da oluyordu.

Medine’deki katliamlardan sonra, bu zulüm ordusu Mekke’ye doğru hareket ederken, Ebu Hureyre orada onların vekili olarak kaldı. Daha sonra Muaviye, onun bu hizmetleri ve Ebu Busr’a yaptığı yardımları karşılığında onu Medine’ye vali tayin etti.

Allah aşkına insafla söyleyin, bu dünya perest insan üç yıl94 Resul-u Ekrem (s.a.a)’ın sahabesi olmasına rağmen, bu müddet zarfında nasıl oluyor da beş bin hadis nakledebiliyor? Peki, her iki fırkanın kabul ettiği ve Allame Semhudi “Tarih’ul- Medine”de, Ahmed bin Hanbel’in “Müsned”de, Sibt bin Cevzi’nin “Tezkire”nin 163. sayfasında ve daha başka alimlerin Resul-u Ekrem (s.a.a)’den naklettikleri şu meşhur hadisi duymadı mı?:

Kim Medine halkını zulümle korkutursa, Allah da onu korkutacaktır; Allah’ın, meleklerin ve bütün insanların laneti onun üzerine olsun; kıyamet günü, Allah Teala, ondan hiçbir şeyi kabul etmeyecektir. -Benim Medine’mi korkutana Allah’ın laneti olsun- Kim Medine halkına kötü kasıtta bulunursa, Allah Teala onu, kurşunun ateşte eridiği gibi eritecektir.”

Durum bu iken, Medinelileri korkutup onca zulüm yapan bir orduya nasıl katılabiliyor? Ayrıca, sahte hadisler uydurarak Resulullah (s.a.a)’in vasisi, hak halifesi ve pak Ehl-i Beyt’ine karşı geliyor ve insanları öyle birine sebb ettiriyor ki, ona sebb etmeyi Peygamber (s.a.a) kendisine sebb edilmiş sayıyor. İnsafla söyleyin, Resulullah (s.a.a) adına yalan hadis uyduran böyle birini Allah ve Resulü reddetmez mi?

Şeyh: Resulullah (s.a.a)’in en güvenilir sahabesine dinsiz ve hadis uyduran diyerek haksızlık ediyorsunuz.


Yüklə 3,04 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   49   50   51   52   53   54   55   56   ...   185




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin