Güzel Bir Öğüt
Ey aziz! Şimdi henüz fırsat vardır. Değerli ömrünün sermayesi senin elindedir. Allah’a doğru seyr-u sülûk yolu ve Hakk’ın rahmet kapıları açıktır. Organlarının kuvvet ve esenliği yerindedir. Mülk aleminin tarla yurdu bakidir. Bir himmet et, bu ilahi nimetin değerini anla, onlardan istifade et, ruhani kemalleri ezeli ve ebedi saadetleri elde et. Semavi Kur’an-ı Kerim’in ve ismet Ehl-i Beyt’inin karanlık tabiat yeryüzü genişliğinde yaydıkları ve alemi ilahi parlak nurlarla aydınlattıkları bütün bu marifetlerden nasiplenmeye çalış. Karanlık tabiat yerini ilahi nurla aydınlat. Göz, kulak, dil ve diğer zahiri ve batini organlarını Hakk’ın nuruyla nurlandır. Bu zülmani yeryüzünü nuranî yeryüzüne, hatta aklani gökyüzüne çevir:
“Yeryüzü başka bir yeryüzüne dönüştüğü gün.1
“Yeryüzü Rabbinin nuruyla aydınlanır.”2
O gün eğer senin yeryüzün başka bir yeryüzü olmazsa ve Rabbinin nuruyla aydınlanmamış olursa, zulmetler, karanlıklar, vahşetler, baskılar, zilletler ve azaplar içinde olursun.
Şu anda bizim zahiri ve batınî kuvvelerimiz şeytani zulmetlerle kararmıştır. Bu hal üzere baki kalacak olursak, yavaş yavaş bu fıtrat nuruna sahip yeryüzümüzün, fıtrat nurundan uzak, karanlık zindan yeryüzüne dönüşmesinden ve bütün ilahi fıtrat hükümlerinden örtülü kalmasından korkuyorum. Bu da arkasında saadetin olmadığı bir mutsuzluk, nuraniyetin olmadığı bir zulmet, itminan yüzü görmeyen bir dehşet, ardında rahatlık olmayan bir azaptır.” Allah kimin için bir nur kılmamışsa onun nuru yoktur.”3 Şeytani gururlardan ve kötülüğü emreden nefisten Allah’a sığınırım.
Büyük peygamberlerin en büyük amacı, hükümlerin tesisinin amacı, semavi kitapların nüzul sebebi, özellikle de sahibinin ve o temiz nurun kaşifinin son peygamber olduğu kapsamlı Kur’an-ı Kerim'in nazil olma sebebi, ilahi marifetler ve tevhidi yaymak, küfür ve şirki ortadan kaldırmaktır. Kalbi ve kalıbi bütün ibadetlerde tevhid ve tecrit sırrı caridir. Arif ve kamil şeyh Şahabadi (ruhum ona feda olsun) şöyle buyuruyorlardı: “İbadetler; kalp batını tarafından beden mülkünde tevhidin icra edilmesidir.”
Özetle ibadetlerin istenilen sonucu; marifetler elde etmek, tevhidi ve diğer marifetleri kalbe yerleştirmektir. Bu hedef ise sâlikin, ibadetlerin kalbi nasiplerinden faydalanması, suret ve kalıptan, hakikat ve öze ulaşması dünya ve kabuğunda durmamasıyla hasıl olur. Zira bu işlerde durmak, insanlık sülûkunun yolunda bir diken konumundadır. Salt surete davet eden, insanları batınî adablardan alıkoyan, şeriatın bu suret ve kabuktan başka bir mana ve hakikatinin olmadığını söyleyen kimseler Allah yolunun şeytanları ve insanlık yolunun dikenleridir. Onların şerrinden Allah’a sığınmak gerekir. Zira onlar marifet, tevhid, velayet ve diğer marifetlerin nuru olan fıtratullah nurunu insanda söndürmekte, üzerlerine taklit, cehalet, adet ve evhamlar perdesini geçirmekte, Allah’ın kullarını dergaha ulaşmaktan ve cemilin cemaline vuslattan alıkoymaktadırlar. Marifetlerin yolunu kapamakta, Hak Teala’nın kendi cemal ve celal eliyle mayasına marifet tohumunu gizlediği Allah’ın kullarının saf kalplerini ve gelişmesi ve terbiye olması için semavi kitapları ve büyük peygamberleri gönderdiği gönüllerini; dünyaya, süslerine ve maddi/cismani boyutlarına yöneltmektedirler. Onları ruhaniyetten ve akli saadetlerden uzak düşürmektedirler. Gayb alemlerini ve vaadedilmiş cennetleri hayvani yiyeceklere, içeceklere, nikahlara ve diğer hayvani şehvetlere has kılmaktadırlar.
Bunlar, Hak Teala’nın bütün bu alemi yaratmasının, bunca kitap nazil kılmasının, büyük melekler indirmesinin, yüce peygamberler göndermesinin sebebinin sadece karın ve cinsel organı idare etmekten ibaret olduğunu sanmaktadırlar. Onların marifetinin nihayeti ahirette şehvetlerine ulaşmak için dünyada karnını ve tenasül organını korumaktır. Beş yüz yıllık cinsel ilişkiye önem verdikleri kadar, tevhid ve nübüvvete önem vermemektedirler. Onlar, bütün marifetlerin, karın ve tenasül organını imar etmenin bir mukaddimesi olduğunu sanmaktadırlar. Eğer ilahi bir filozof veya rabbani bir arif Allah’ın kullarına rahmet kapılarından birini açmak isterse ve ilahi hikmetten bir sayfa okumayı arzularsa, onun hakkında her türlü kötü sözü söyler, onları tekfir ederler. Bunlar öylesine bir dünyaya gömülmüş, karın ve tenasül organının şehvetlerine önem vermişlerdir ki, farkında olmadan hayvani şehvetler dışında hiçbir saadetin tahakkuk diyarında olmamasını istemektedirler. Oysa eğer alemde akli saadet varolacak olursa, onların karnına ve tenasül organına bir zararı da olmaz.
Ama bizim gibi hayvanlık sınırını aşamayan kimseler için, cismani cennetten, karın ve tenasül organının idaresinden başka bir şey yoktur, ona da Allah-u Teala’nın lütfüyle ulaşmamız ümit edilir. Lakin saadetin bundan ibaret olduğunu sanmıyorum. Hak Teala’nın cenneti bu hayvani cennetten ibaret olamaz. Hak Teala için hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir kalbin içinden geçirmediği alemler vardır. İlahi muhabbet ve marifetullah ehli kimseler, bu cennetlerden hiç birine itina etmemiş, gaybe ve şahadet alemine teveccühte bulunmamıştır. Onlar için lika cenneti söz konusudur.
Eğer Kur’an ayetlerini ve ismet Ehl-i Beyt’inden nakledilen hadisleri burada zikretmeye çalışırsak, bu kitabın hacmine aykırı davranmış oluruz. Bu miktarı bile kalemin tuğyanından zikredilmiştir. Bizim başlıca amacımız Allah’ın kullarının kalbini, yaratıldıkları amaca yönlendirmektir ve o da bütün saadetlerden üstün olan marifetullahtır. O olmaksızın hiç bir şey olmaz. Sülûk yolunun dikeni olan kimselerden maksadımız ise İslam’ın büyük alimleri ve Caferi mezhebinin yüce fakihleri değildir. Aksine bazı cehalet ehli kimseler, hata ve inat ile değil, cehalet ve kusur yoluyla ilim elde ettiğini sananlardır. Onlar Allah’ın kullarının yol eşkıyası durumundadırlar. Kalemin tuğyanının kötülüğünden bozuk niyetten ve batıl maksattan Allah-u Teala’ya sığınırım. Başta da, sonda da, zahirde de ve batında da hamd Allah’a mahsustur.
Üçüncü Kısım
Dostları ilə paylaş: |