Rıza Kardan Çeviri: Kadri ÇELİk tatbik ve Tashih Mecme-i Cihani-i Ehl-i Beyt (a s.)


- Acaba Hz. Ali (a. s.) İnfak edecek bir yüzüğe sahip miydi?



Yüklə 0,76 Mb.
səhifə25/43
tarix26.07.2018
ölçüsü0,76 Mb.
#59402
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   43

5- Acaba Hz. Ali (a. s.) İnfak edecek bir yüzüğe sahip miydi?


Meşhur olduğu üzere Hz. Ali fakir ve yoksul biri idi değerli bir yüzüğe sahip değildi.

Cevap


Hz. Ali fakir bir kimse değildir. Buna tarih ve hadislerde şahitlik etmektedir. Hz. Ali kendi eli ve çabasıyla bir çok çeşmeler ve hurma ağaçları ihya etmiştir. Ama o kendisi için bir mal biriktirmiyor bütün mallarını Allah yolunda infak ediyordu.

6- Acaba yüzük infak etmek kalp huzuruyla uyumlu mudur?


Hz. Ali tam bir kalp huzuru ile namaz kılıyordu, böyle bir halete ve kalp huzuruna sahip olan bir kimse atık başkasının sözünü işitemez. Buna rağmen fakirin yardım talebini duyduğu ve yüzüğünü bu fakire verdiği infakta bulunduğu söylenemez.

Cevap


Hz. Ali doğal olarak namazda sahip olduğu kalp huzuru sebebiyle başkalarının sözlerine teveccüh etmiyordu ama kalpleri değiştiren Allah’ın onun teveccühünü yoksul kimse yardım dilerken yoksula yönlendirmesi ve bu vesileyle değerli bir ibadet olan sadakada bulunarak hakkında ayetin nazil olma şerefine erişmesi hususunda hiçbir engel yoktur. Dolayısıyla da bu ayet Hz. Ali hakkında nazil olmuştur. Bir bölümünü zikrettiğimiz nüzul sebeplerini beyan eden hadisler de Hz. Ali’nin (a. s.) Yoksula o durumda teveccüh ettiğini ve mezkur sadakayı onun eliyle gerçekleştirdiği yer almıştır.

7- Acaba infak etmek namazın görüntüsünü bozmaz mı?


Yüzüğünü infak etmek namazın zahiri suretini bozmaktadır bu yüzden Hz. Ali’nin (a. s.) Böyle bir davranışta bulunduğu söylenemez.

Cevap


Namazın zahiri suretini bozan şey fil-i kesirdir (yani çok ve sıkça yapılan hareketlerdir. ) Böylesine yapılan küçük hareket namazın zahiri suretini bozma. Şii ve Sünni fakihlerde bu tür bir şeyin namazı bozmayacağını ifade etmişlerdir.

Ebu Bekir Cassas Ahkam’ul Kur’an1 adlı kitabında “bab’ul Amel’il yesir fi’s Selat” başlığı altına ayet-i kerimeyi söz konusu etmiş ve şöyle demiştir: “Eğer ayet-i kerimeden maksat rüku halinde sadaka vermek ise bu ayet cüzi ve az işleri namazda yapmanın mubah olduğuna delalet etmektedir. Peygamber (s. a. a.) Bu tür cüzi ve az şeylerin caiz olduğu hususunda bir takım hadisler rivayet edilmiştir. Örneğin bazı hadislere göre Peygamber (s. a. a.) Ayakkabılarını namazda çıkarmış ve sakalını sıvazlamıştır, eliyle bir yere işaret etmiştir. O halde ayet-i kerime de açık bir şekilde namazda sadaka vermenin caiz olduğuna delalet etmektedir. Kurtubi ise Cami’ul Ahkam’il Kur’an2 da şöyle diyor: Taberi şöyle demiştir: “Hz. Ali’nin (a. s.) Namazda yüzüğünü sadaka vermesi az işlerin ve hareketlerin namazı batıl kılmadığına delalet etmektedir. Zira Hz. Ali (a. s.) Namazda iken yüzüğünü sadaka olarak vermiştir ve bu hareketi namazının batıl olmasına da neden olmamıştır.



8- Acaba müstahab sadakaya da zekat denmekte midir?


Fahr-u Razi’nin dediğine göre zekat kelimesi farz olan zekat için geçerlidir. Müstahap sadakaya zekat denmemektedir zira Allah-u Teala bir çok hususta şöyle buyurmuştur: “Ve zekat veriniz” Bu emir vücub ve farza delalet emektedir.

Oysa zekat sadece farz sadaka sayılmamaktadır. Eğer Ali (a. s.) Namazda rüku ederken farz zekatı yerine getirmiş olsaydı bu durumda birinci vacibi vaktinden ertelemiş olurdu bu da bir çok alimlere göre günah sayılmaktadır. Bu yüzden bunu Hz. Ali’ye isnat etmek mümkün değildir ama eğer, “Zekattan maksat Müstahap zekattır” denilecek olursa bu da asla aykırıdır. Zira “Zekat veriniz” ayetinden zekat unvanına sahip olan her sadakanın farz olduğu istifade edilmiştir.



Cevap


Evvela ayet-i kerimeden yer alan zekat kelimesi şüphesiz müstahab zekattır. Nüzul sebebi olan hadislerde bu konuyu tekit etmektedir, “Zekat veriniz” ifadesindeki zekattan maksat farz olan zekattır, o halde hakkında zekat kullanılan her şey farzdır sözünün doğru olmadığı apaçık ve aşikardır. Zira bir taraftan “zekat veriniz” cümlesinde farz olduğuna delalet eden “veriniz” ifadesi mevcuttur ve zekatın mahiyeti dışında da kullanılmamıştır. Zekat farz ve müstahap diye ikiye ayrılmaktadır ve bu ayrılma hiçbir delil olmaksızın gerçekleşmektedir ve bu da farz ve müstahap olmanın bu lafzın sınırları ötesinde olduğunun kanıtıdır. Öte yandan Şia ve Sünni fakihlerinin fetvalarında ve hadislerinde de zekatın farz ve müstahap olarak iki çeşit olduğu yer almıştır. O halde, “zekat olan her şey farzdır” ifadesi bu kullanıma terstir.

İkinci olarak söz konusu ayet-i kerimede, “veriniz” ifadesi yoktur ve “yu’tune'z zekat” (zekat verirler) cümlesi ise inşa-i değil ihbari bir cümledir. Ayet-i kerimede yer alan sadakanın ise müstahap bir sadaka olduğu bizzat Ehl-i Sünnetin bazı müfessirleri ve fakihleri tarafından da onaylanmıştır.

Cassas Ahkam’ul Kur’an’da şöyle diyor: “yutune'z zekat vehum rakiun” (Rüku halinde zekat verirler) ifadesi müstahap sadakanın da zekat olarak adlandırıldığına delalet etmektedir. Zira Hz. Ali yüzüğünü müstahap sadaka olarak infak etmiştir ve şu ayette de aynı şey geçerlidir. “Allah'ın rızasını dileyerek verdiğiniz zekata gelince, işte onlar, malları kat kat artmış olanlardır.1

Zekat kelimesi hem farz sadakayı ve hem de müstahap sadakayı kapsamaktadır. Zekatta hem farz ve hem de müstahap zekatı içermektedir. Nitekim salat kelimesi de sadece farz olan namazlara özgü değildir aksine müstahap olan namazları da kapsamaktadır.”2



9- Acaba rüku halinde zekat vermek övgüye değer bir şey midir?


Eğer rükudan maksat namazın rükusu ise bu övgüye değer bir hareket değildir zira rüku halinde infakın namazın diğer haletlerindeki infaktan hiçbir farklılığı yoktur.

Cevap


Ayet-i Kerimede rüku haletinin Müminlerin Emiri Hz. Ali’nin zekatı için “zarf” karar kılınması bu durumda infakın özel bir övgüyü gerektirdiği anlamında değildir. Aksine sadece dilencinin Hz. Ali’nin rüku halinde yardım talep etmesi mülahazasıyladır. Usul alimlerinin ıstılahınca bu durumda önerme harici bir önermedir ve rüku unvanı özel bir hususiyete sahip değildir. Övülmesi ise o durumda Hz. Ali’nin ibadi görevini yapması sebebiyledir. Eğer Hz. Ali rüku haletinde bu infakı yapmamış olsaydı o yoksul kimse mahrumiyet içinde camiden dışarı çıkmış olacaktı.


Yüklə 0,76 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   21   22   23   24   25   26   27   28   ...   43




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin