Saint-Simon ve “Bilgi Toplumu”: Güncel Bir Kavramın Tarihsel Perspektiften Eleştirisi Hakan Yüksel1



Yüklə 48,62 Kb.
səhifə4/9
tarix07.01.2022
ölçüsü48,62 Kb.
#89085
1   2   3   4   5   6   7   8   9
2. Ağlar, Akışlar ve Toplumsal Yapı
Bell, sanayi toplumunun belirişini ve kayboluşunu teknolojinin niteliğindeki gelişmelere bağlayıp, yeni toplumun ana ekseni olarak “fikri (intellectual) teknolojiyi” ve EİT’leri gösterdiği gibi sanayi toplumunun farklı dönemlerini farklı altyapılarla/ağlarla ilişkilendirir [3]. Bilgi toplumunun günümüzdeki en güçlü savunucusu Castells ise çok alıntılanan eserinin sonucunda EİT’lerle gerçekleşen enformasyon akışlarının toplumsal yapı üzerindeki belirleyiciliklerini, ağ yapısının toplumsal eylemi öncelemesini vurgular [5].

Saint-Simon da 1802 tarihli ilk eseri Lettres d’un habitant de Genève’de (Cenevre’de Oturan Birinin Çağdaşlarına Mektupları) toplumsal yapıyı biçimlendiren bilgi, para ve rıza akışlarından bahseder ve siyasal iktidarın akışları kendi hesabına saptırmasından yakınır [18, 19, 20]. Aydınları boyunduruk altına alarak kendisini tasdikleyen bilgiler ürettiren iktidar böylece yönetilenlerin rızasının kendisine doğru akmasını sağlayarak tahakkümünü sürdürmekte ve para akışını kendine çevirerek haksız zenginleşmektedir. Literatürde sıkça vurgulanan Newton Konseyi [15, 17, 18, 19, 20], Saint-Simon’un bu soruna bulduğu çözümdür. Konseydeki aydınların özerkliklerini sağlayacak şekilde yönetenler ve yönetilenlerden aldıkları abonelik ücretiyle bilgi üretmeleri, akışlardaki sapmayı düzeltirken yönetenler-yönetilenler ayrışması yerini aydınlar-insanlık ayrımına – daha doğrusu ittifakına – bırakacaktır [18, 19]. Bilgiyi aydınlarla, parayı yönetenlerle, rızayı yönetilenlerle ilişkilendiren Saint-Simon’a göre denetim altındaki aydınlarla yönetenlerin ittifakı despotizme, aydınlarla yönetilenlerin ittifakı anarşizme yol açmaktadır [18, 19].


Toplumsal yapıyı belirleyen akışların çatışmasına dair girizgâhta bulunan Saint-Simon sonrasında sosyolojik düşünceye damgasını vuracak şekilde kavrayışını keskinleştirir. 1807-1808 tarihli L’introduction aux travaux scientifique du XIXe siècle’de (19’uncu Yüzyılın Bilimsel Çalışmalarına Giriş) sadece yaşadığı dönemi değil, tüm tarihi akışların diyalektiği perspektifinden okuyarak “tüm fenomenler katılar ve akışkanlar arasındaki çatışmanın sonucudur” yasasını getirir ve şöyle der: “Herhangi bir olayın başlangıcında akışkanların katılar üzerinde baskın gelen bir eylemi varken, orta vadede katıların eylemi hâkim gelmekte ve sonrasında onların eyleminin üstünlüğü giderek daha mutlak olmaya dönüşmekte, ta ki sonunda fenomenin durmasına yol açana kadar” [17, 18, 19, 20]. Tarihteki toplumsal değişimleri/dönüşümleri akışların çatışması perspektifinden okumak bir yandan da akışların düzeninin ve toplumsal değişimin/dönüşümün doğru yoluna dair bir sorgulamayı gündeme getirir. Bu nedenle Saint-Simon, insan vücudunu bir ağ olarak ele alıp incelemeye başlar. İnsan vücudunu – yani organizmayı – kendisini çevreleyen ağlar içinde paranteze alınmış kendi başına bir ağ olarak görür ve burada akışkanların serbestçe dolaşımını vurgular [19]. Bu durum daha sonra organizmayı hem akışları incelemek için bir analiz nesnesi, hem de toplumsalı çözümlemek ve buradaki akışları yönlendirmek için kullanılacak bir yöntem olarak ele almasına yol açar.
1813’te Mémoire sur la science de l’homme’u (İnsan Bilimi Üzerine Düşünceler) yazan Saint-Simon, organizmayı akışkanlar-katılar diyalektiğinden çıkacak rasyonel bütün olarak açıklar. Damarlardan ve sinirlerden oluşan ağ yapısıyla organizmanın akışların dolaşımına izin veren en üst organizasyon biçimi olduğunu, bir bünye/toplum ne kadar organizeyse o kadar çok çeşitli ağa sahip olduğunu ve çevresine o kadar çok faydalı etkide bulunacağını belirtir, en faydalı etki de yeni ağlar inşa etmek olduğundan kendi organizasyonunu geliştireceğini vurgular [18, 19, 20, 21]. Ağda sürekli bir yapılaşma söz konusudur. Bu noktada Saint-Simon’un ilgisi yeniden toplumsala kaymaktadır zira organize olanın kendisini daha organize kılacak şekilde ağ inşası yapay ağların inşasını gündeme getirir [18]. Bu nedenle Saint-Simon Avrupa toplumlarının geleceğini tartışırken mühendisler sayesinde yapay ağların (yollar, kanallar, köprüler, vs...) kurulmasını ister [15, 18].
Saint-Simon ve takipçilerinin sıkça vurgulanan demiryolları ve kanallara düşkünlüğünün nedenleri burada aranmalıdır. Saint-Simon, sanayi toplumuna kafa yormaya başlamadan önce doğal ve yapay ağların bilgisini edinecek şekilde Paris’teki mühendislik ve tıp okullarında vakit geçirmiştir [17, 18, 19]. Daha öncesinde de ilk olarak Amerika kıtasında Atlas Okyanusu ve Büyük Okyanusu birleştirecek bir kanal önerdiği, ardından da İspanya’da başkent Madrid’i okyanusa bağlamayı düşündüğü vurgulanır [17, 18, 19]. Önemli bir kısmı banker, iş adamı ve mühendis olan takipçileri de Fransa’da demiryollarının geliştirilmesinde önemli rol oynamışlar ve Süveyş Kanalı projesine destek vermişlerdir [10, 12, 13, 14, 17, 18, 19, 21].


Yüklə 48,62 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin