AK Parti olarak, kadına karşı şiddetle mücadelede “sıfır tolerans” ilkesini gözetiyoruz. Bu çerçevede aile içi şiddetin, töre ve namus cinayetlerinin engellenmesi için hukuki alt yapıda büyük ilerlemeler sağladık. Toplumsal ve kurumsal bilinç ve duyarlılığı geliştirmek için çalışmalara hız verdik. Nitekim 2005 yılında yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu’nda töre cinayetleri faillerinin en yüksek ceza ile cezalandırılması kabul edilmiştir.
Kadına yönelik şiddetin engellenmesi için “Çocuk ve Kadına Yönelik Şiddet Hareketleri ile Töre ve Namus Cinayetlerinin Önlenmesi için Alınacak Tedbirler” başlıklı Başbakanlık Genelgesi yayınlanmış, çok sayıda kurumsal eylem hayata geçirilmiştir.
“Kadının ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Teklifi” Mart 2011 itibariyle TBMM gündemine sunulmuştur. “Ailenin Korunmasına Dair Kanun”da 2007 yılında değişiklik yapılarak Kanunun kapsamı genişletilmiş, 2008 yılında yürürlüğe giren Yönetmelik ile Kanunun uygulama çerçevesi netleştirilmiştir.
Şiddete uğrayan kadın ve çocuklara danışmanlık hizmeti veren ALO 183 hattı ülke genelinde 24 saat hizmet esasına göre çalışmalarını sürdürmektedir. Şiddete uğrayan kadınlara hizmet vermek amacıyla nüfusu 50 bini geçen belediyelere sığınma evi açma yükümlülüğü getirilmiş, SHÇEK, belediye ve il özel idareleri aracılığıyla sağlanan gelişimle kadın konukevi sayısı 63’e ulaşmış olup, birçoğunun yapım süreci devam etmektedir.
AK Parti iktidarı olarak, eğitim imkânlarının hakça yaygınlaşması, kız çocuklarının olduğu kadar kadınlarımızın da niteliklerinin geliştirilmesi için çok önemli icraatler yaptık. Dar gelirli annelerin hesabına çocukların eğitim giderlerine destek amacıyla her ay nakdi yardım yatırmaya başladık. Yatırılan miktarı da kız çocukları için daha yüksek tuttuk.
“Haydi Kızlar Okula Kampanyası” ile eğitim imkânından yoksun bırakılan 350 bin çocuğumuzu okullu yaptık. “Ana-Kız Okuldayız Kampanyası” ile 3 milyon kadının okuma yazma öğrenmesini hedefliyoruz. Bu gayretler neticesinde okuma yazma bilmeyen kadınlarımızın oranı 2000 yılında %19,4 iken, 2009 yılında %11,6’ya düşürülmüştür. Aynı yıllarda yüksek okul ve fakülte bitiren kadın oranı %5,4’ten (üniversitelerde yaşanan başörtüsü sorununa rağmen) %7,3’e yükselmiştir.
Kadınların işgücüne katılma oranı, 2000 yılında kentlerde % 17,2 iken kırsalda % 40,2’dir. 2009 yılına gelindiğinde kent için bu rakam % 22,3’e yükselirken, kırsalda % 34,6’ya geriledi. İktidarımızın 2008 yılında kadın ve genç istihdamını artırmaya yönelik teşvik uygulamasıyla, dünyada yaşanan krize ve işsizliğe rağmen bu verilere ulaşıldı.
Gelir Vergisi Kanunu’nda 2007 yılında yapılan değişiklik ile kadınların ev içinde imal ettikleri ürünleri işyeri açmaksızın kamu kurum ve kuruluşlarınca geçici olarak belirlenen yerlerde satışa sunmaları halinde elde edilen gelirleri vergiden muaf tutulmuştur.
Dostları ilə paylaş: |