ŞEKİl listesi tablo listesi ekiP ÖzgeçMİŞleri ÖNSÖzler 6 araştirmanin amaci ve kapsami 11 araştirmanin yöntemi 13


Türkiye’de Tarımsal Pazarlama Kanalları



Yüklə 0,75 Mb.
səhifə16/29
tarix29.10.2017
ölçüsü0,75 Mb.
#20947
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   29

Türkiye’de Tarımsal Pazarlama Kanalları

Türkiye’de tarımsal üretim, istihdamı artırması ve milli ekonomiye katkı sağlaması nedeni ile günümüze değin önemini korumuştur. Pazarlama, üreticiden tüketiciye ulaşana kadarki aşamaların tümüne verilen addır. Pazar koşulları, pazarlanan ürünün kalitesinin yüksek, aynı zamanda fiyatının olabilecek en alt değerlerde olması koşuluyla mükemmel dengeyi sağlar.


Dünyadaki hızlı gelişen ticaret hacmi ile üreticiler ve satıcılar açısından rekabet artış göstermiştir. Bu süreçte, ticaretin önündeki engellerin kaldırılma çalışmaları ile pazarlama sistemlerinin etkinleştirilmesi ve güçlendirilmesi, rekabet gücünün artırılması hedeflenmektedir. Dünya ticaret örgütlenmelerinin önündeki engeller çeşitli politikalar vasıtasıyla engellenmeye çalışılırken, öte yandan Türkiye’de üretim ve pazarlama açısından yapısal sıkıntılar içinde olan tarım sektörü, dünya pazarında olan gelişmeleri yakından takip etmekte zorlanmaktadır. Türkiye’deki bu yapısal zorluklar, tarıma ait firma ve kuruluşları küçük ölçekte olması, altyapı eksiklikleri, modern teknoloji ile organik bir bağ oluşturamamaları ve en önemlisi finansal kaynakların dar olmasından ileri gelmektedir. Bunun yanı sıra, Türkiye’de üretici örgütlenmelerinin yeterli olmaması ve kurumsal eğitim, destek eksiklikleri üreticiler arasında sistemli bir işbirliğini zorlaştırırken, pazarlama alanında Türkiye’nin yeterince gelişememesi durumunu açıklamaktadır.
Tarım ürünlerinde pazarlama sistemleri ürün yapısına göre farklılık göstermektedir. Kamu ve özel sektör pazarlama faaliyetlerini sürdürmekte ancak bu sektörler arasında pazarlama yöntem ve koşulları açısından farklılıklar bulunmaktadır. Kamu sektörü, tahıl, çay, tütün, et ve mamullerinin üretim ve pazarlanması görevini yürütürken, özel sektör ve kooperatifler çok daha geniş bir ürün yelpazesi ile pazarlama faaliyetlerini sürdürmektedir. Kamuya ait olan Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), Et ve Balık Kurumu A.Ş. (EBK), Süt Endüstrisi Kurumu (SEK) ve ÇAYKUR tümden ya da bir kısmı özelleştirilmek suretiyle piyasa faaliyetlerine katkı vermeye devam eden kurum ve kuruluşlara örnek teşkil etmektedir.
Tarım ürünlerinin Türkiye pazarlama sistemi içindeki işlem görme durumu genel yapı itibariyle şu şekildedir:

Şekil . Tarım Ürünlerinin Pazarlama Sistemi İçindeki Durumu




Ürünün yapısından dolayı, kimi ürünlerin tamamı bir sistem içinde yer alabilirken, kimi ürünler sistem içinde birçok pazarlama kanalı içinde yer alabilmektedir.

Görüldüğü gibi, kamu sektörü, tarımsal ürünlerin pazarlanma sistemi içinde tahıllar, tütün, çay, et ve mamulleri gibi ürünlerde yer alırken, özel sektör ile kooperatiflerin tarımsal ürün pazarlaması içinde ürün çeşidi olarak daha fazla yere sahip oldukları görülmektedir. Nitekim mevcut duruma göre, toplam tarımsal ürün arzının ortalama %20’si borsalarda işlem görmektedir.


Türkiye’de üretim alanı açısından büyük bir yer tutan tahıl ve baklagiller üretiminin pazarlanması endüstri bitkileri, meyve ve sebze üretimine göre farklılıklar göstermektedir. Tahıllar pazara 3 ayrı yolla ulaşmaktadır. Bunların pazarlanması Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO), tüccarlar ve özel sektör kuruluşları tarafından gerçekleştirilmektedir.
Yaş meyve ve sebzenin belediye sınırları veya mücavir alanlar içerisinde, perakende satışının yapılabilmesi için mutlaka toptancı hallerinden satın alındığının belgelenmesi gerekmektedir. Bu şekilde ürünün hale girmeden, halden çıkarma işleminin yapılması önlenerek, yaş meyve ve sebze ticaretinin kayıt altına alınması hedeflenmiştir. Ayrıca, organik olarak üretilen yaş meyve ve sebzenin farklı bir pazarlanma sistemi bulunmaktadır. Bu ürünlerin çok büyük kısmı dış pazara sunulmakta, bir kısmı doğrudan tüketilmekte, bir kısmı ise normal mamul ürünlerin karışımlarında yer almaktadır.
Türkiye’de üretilen önemli endüstri bitkileri olarak pamuk, ayçiçeği, şekerpancarı ve tütün sıralanabilir. Bu bitkilerin pazarlanması aşaması her biri için farklılık göstermekle birlikte, genel olarak kooperatifler ve kamu iktisadi teşebbüsleri pazarlama kanallarında yer almaktadır.
Türkiye’deki işletmelerin büyük bir kısmının küçük ölçekli olması ve hayvansal üretimin genelde bitkisel üretimle birlikte sürdürülmesi nedeniyle elde edilen canlı hayvanlar ise işletme içinde ya da işletme çevresinde oluşan hayvan pazarlarında satılmaktadır. Türkiye’de tarım işletmelerinin üretim hacimlerinin küçük ve dağınık oluşu, işletmelerde nakit para ihtiyacı gibi nedenler, pazarlama kuruluşu özelliği olmayan yerlerdeki satışın oldukça fazla olmasına yol açmaktadır. Buradaki alımlar daha çok, besici, tüccar ve toplayıcılar tarafından yapılmaktadır. Belirli bir kırsal alandan pek çok işletmeden az sayıda yapılan bu alımlarda geleneksel pazarlama hizmetleri yürütülmektedir. Bu şartlarda fiyatlar gerçek rekabet koşullarına göre oluşmamaktadır. Yetiştiricilerin ve hayvan toplayıcılarının canlı hayvanları pazarlamak için götürdükleri pazarlama kuruluşları; yerel hayvan pazarları, hayvan panayırları ve canlı hayvan borsalarıdır.
Tarımsal üretim sektörü için öncelikli pazarlama ve tanıtım kanalları şunlardır:

Kooperatifçilik:

1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesine göre tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif adı verilmektedir.


Türkiye’de kooperatifçilik hareketinin Mithat Paşa'nın kurmuş olduğu Memleket Sandıklarıyla başlamış olduğu kabul edilmektedir. Mithat Paşa'nın 1863'de kurmuş olduğu Memleket Sandıkları Türkiye de kurulmuş ilk kooperatifler olduğu gibi, teşkilatlı zirai kredinin de başlangıcı olmuştur. 1883'de Memleket Sandıkları adı Menafi Sandıkları olmuş ve 1888'de bu sandıklar kaldırılarak bunların yerine Ziraat Bankası kurulmuştur.
Tarımsal Kalkınma Kooperatiflerinin Amaçları:


  • Ortaklarının her türlü bitkisel, hayvancılık, ormancılık konularındaki istihsalini geliştirmek ve ihtiyaçları ile ilgili temin, tedarik, işletme, pazarlama, değerlendirme faaliyetlerinde bulunmak,

  • Ortakların ekonomik ve sosyal yönden gelişmelerine yardımcı olmak, iş sahası temin etmek,

  • Ortakların ekonomik gücünü arttırmak için tabii kaynaklardan faydalanmak, el ve ev sanatları ile tarımsal sanayinin gelişmesini sağlayıcı tedbirler almak.


Kooperatiflerin Yararları:


  • Verimlilik, ucuz girdi, ürünün değer fiyatına satışı, katma değer, vergi muafiyetleri, tarım dışı etkinliklerden sağlanan yararlar, mevcut kaynakların değerlendirilmesi ve yeni kaynak temini, tüketim mallarının daha ucuza sağlanması, devlet yardımı ve sübvansiyonlardan yararlanma, sigorta yoluyla risklerin karşılanması ve hukuki kolaylıklar.

  • Sağlık, beslenme ve mesleki eğitim gibi çeşitli alanlarda sağlanan destek ve iyileştirmeler.

  • Aracı ve tefeci bağımlılığının ortadan kalkması ile bağımsızlık ve kendine güvenin sağlanması, genel ekonomik durumun düzelmesi ve sosyal dayanışmanın güçlenmesi, tarım dışı etkinlikler ve mesleki hareket yeteneğinin artması, ortaklar arasında eşitlik ve adalet duygularının gelişmesi, kültürel yaşamın zenginleştirilmesi.

Kısaca iyi yönetilen, başarılı çalışmalar yaparak halkın desteğini kazanan kooperatifler bulundukları çevreye kooperatif hizmetlerinin yanı sıra birçok sosyal-kültürel etkinlikler de getirmekte ve ülke kaynaklarının etkin bir şekilde kullanılmasına yardımcı olmaktadır.


Türkiye’de son istatistiklere göre 10.000’in üzerinde tarım kooperatifi olduğu bilinmekte, kooperatiflerin ortak sayısı 5 milyonu bulmaktadır.22 Bu sayılar Türkiye’deki kooperatifçiliğin henüz yeteri kadar gelişmediğini gözler önüne sermekte, Türkiye’deki kooperatifçilik geleneği hakkında ipuçları vermektedir. Türkiye’deki kooperatifçilik, üye sayılarının artırılmaması, altyapı eksiklikleri nedeniyle pazar paylarını artırma konusunda sıkıntılar çekmekte, piyasa içerisinde rekabet eder konuma gelmekte zorlanmaktadır.

Üretici Birlikleri:

Tarımsal Üretici Birlikleri Kanunu’na göre tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında ve gönüllülük esasına dayalı olarak kurdukları, tüzel kişiliklere üretici birliği adı verilmektedir. Üretici Birlikleri, ağırlıklı olarak hayvansal üretim, meyve – sebze ve süs bitkileri, tarla bitkileri, organik üretim ve su ürünleri pazarlaması ile ilgili kurulan kuruluşlardır. Ancak birliklerin yeterli gelir kaynaklarına sahip olmayışı hedeflenen pazarlama başarılarının önündeki en büyük engeldir.


Tarımsal üretici birliklerinin görevleri şunlardır:


  • Üyelerinin ürettikleri ürünlerle ilgili piyasa araştırmaları yapmak ve yaptırmak.

  • Üyelerinin ürünlerine pazar bulmak, ürünlerin pazara arzını düzenlemek.

  • Üyelerine üretim teknikleri, hasat, depolama, paketleme konularında teknik destek sağlamak.

  • Üyelerine girdi temininde yönlendirici yardımlarda bulunmak.

  • İç pazara ve ihracata uygun çeşitlerin üretilmesini sağlamak.

  • Eğitim ve yayım hizmeti vermek, danışman hizmeti sağlamak.

  • Ürün kalitesini iyileştirici tedbirler almak ve ürün standartlarını uygulamak.

  • Çiftlik düzeyinde yapılan tarımsal uygulamaları izlemek, kayıtlarını tutmak ve belge düzenlemek.

  • Paket ve ambalajlarla ilgili standartların uygulanmasını sağlamak.

  • Çevreyle uyumlu üretim tekniklerini yaygınlaştırmak.

  • Üyeleri adına ürün depolanmasına, gerektiğinde bu amaçla depo kiralanmasına yardımcı olmak.

  • Ürünlerin tanıtımıyla ilgili faaliyetlerde bulunmak.

  • Ürünlerle ilgili her türlü kaydı tutmak.

  • Uluslararası ürün veya ürüne özgü ortak piyasa düzenlemelerinin gerektirdiği görevleri yürütmek.

  • Sözleşmeli üretim kapsamında, üyeleri adına örnek tip sözleşmeler düzenlemek ve bununla ilgili faaliyetleri koordine etmek.



Ticaret Borsaları:

Türkiye’de ticaret borsacılığı, Avrupa borsalarından 300 yıl sonra, yani 1891’de “İzmir Ticaret ve Sanayi Borsası” adıyla kurulmuştur. Türkiye’nin ilk borsası olarak kayıtlara geçen İzmir Ticaret Borsası’nın temeli, 1891 yılında tarım ürünlerinin pazara çıkma koşullarındaki sağlıksızlık ve bu durumun ticari yaşama olumsuz etkileri bu ihtiyacı ortaya çıkarmıştır.


Ticaret borsaları; borsaya dahil maddelerin alım satımı ve borsada oluşan fiyatların tespit, tescil ve ilânını gerçekleştirmek üzere kurulan kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlardır. Ticaret borsalarını kısaca, tarım ürünlerinin işlem gördüğü ve belli bir düzen içinde fiyatlarının belirlendiği pazar yerleri olarak tanımlamak mümkündür.
5174 Sayılı Kanun’a göre ticaret borsalarının bazı önemli görevleri şöyle özetlenebilir:



  • Borsaya dahil maddelerin, borsada alım satımını düzenlemek ve tescil etmek,

  • Borsaya dahil maddelerin borsada oluşan günlük fiyatlarını usulüne göre tespit ve ilân etmek.

  • Alıcı ve satıcının, teslim ve teslim alma ile ödeme bakımından yükümlülüklerini, işlemlerin tasfiye şartlarını, fiyatlar üzerinde etkili şartları ve anlaşmazlık durumunda ihtiyari tahkim usullerini gösteren ve Birliğin (TOBB) onayıyla yürürlüğe girecek genel düzenlemeler yapmak.

  • Yurt içi ve yurt dışı borsa ve piyasaları takip ederek fiyat haberleşmesi yapmak, elektronik ticaret ve internet ağları konusunda üyelerine yol göstermek.

  • Borsaya dahil maddelerin tiplerini ve vasıflarını tespit etmek üzere laboratuar ve teknik bürolar kurmak veya iştirak etmek,

  • Bölgeleri içindeki borsaya ilişkin örf, adet ve teamülleri tespit etmek, Bakanlığın onayına sunmak ve ilân etmek.

  • Borsa faaliyetlerine ait konularda ilgili resmî makamlara teklif, dilek ve başvurularda bulunmak; üyelerinin tamamı veya bir kesiminin menfaati olduğu takdirde bu üyeleri adına veya kendi adına dava açmak.

  • Rekabeti bozucu etkileri olabilecek anlaşma, karar ve uyumlu eylem niteliğindeki uygulamaları izlemek ve tespiti halinde ilgili makamlara bildirmek.

  • Üyelerinin ihtiyacı olan belgeleri vermek ve bunlara ilişkin gerekli hizmetleri yapmak.

  • Yurt içi fuarlar konusunda yapılacak müracaatları değerlendirip Birliğe teklifte bulunmak.



Toptancı Halleri:

552 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’de toptancı hallerinin kuruluş amacı; yaş meyve ve sebze ticaretinin kalite, standart ve sağlık kurallarına uygun olarak serbest rekabet sistemi içerisinde yapılmasını sağlamak, üretici ve tüketiciler ile yaş sebze ve meyve ticaretini meslek edinenlerin çıkarlarını dengeli ve eşit bir şekilde korumak ve toptancı hallerini modern ve çağdaş bir altyapı sistemine kavuşturmak olarak belirtilmektedir.


Toptancı halleri; büyükşehir belediyesi, büyükşehir belediyesi bulunmayan yerlerde ise belediyeler ve/veya gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulabilmektedir. Toptancı hallerinin yaş meyve sebze sektöründeki rolü ve önemini aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür.


  • Üretici ile tüketici arasındaki ürün akışının temel aktörleri olması,

  • Serbest rekabet piyasasının oluşumunu ve sağlıklı bir şekilde yürümesini sağlaması,

  • Piyasada hâkim durum yaratılmasını önlenmesi

  • Piyasa fiyatlarının dengelenmesi,

  • Kayıt dışılığın önlenmesi,

  • Üreticilerin garantörlüğünü üstlenmesi,

  • Yaş meyve ve sebzelerin istenen kalite, standart ve sağlık kuralları çerçevesinde piyasaya sürülmesinin sağlanması.



Lisanslı Depoculuk:

Lisanslı Depoculuk, belli standartlar çerçevesine alınabilecek tarım ürünlerinin, ürün özellikleri göz önünde bulundurularak saklanması ve depo edilmesi faaliyetidir. Üretici ürün senedi karşılığında bu depolara ürünlerini bırakarak saklanmasını talep etmekte, ürün senetleri ile kredi imkânlarından yararlanmaktadır. Depoculuk faaliyetleri ile ürünlerin uygun saklama koşullarında uzun süreli olarak saklanması faydası gözetilmektedir. Depoculuk, söz konusu ürünün fiyatlarının yükselme eğiliminde olduğu dönemlerde ürünlerin pazara sürülerek maksimum kazanç imkânı sunmaktadır. Lisanslı depolarda saklanan ürünlerin standardizasyon, kalite sorunu ve ürünlerin pazarlama koşullarına uyum sorunu ortadan kalkmaktadır.


Ürün İhtisas Borsaları ise belirli ürünlerde uzmanlaşma ve o ürünlerin pazarlanması faaliyetini sürdürme amacıyla kurulmuştur. Bu borsalar vasıtasıyla bir yandan ürün alım satımı gerçekleştirilirken, öte yandan lisanslı depoculuk ve VOB tarafından satışa çıkartılan üretim senetlerinin alım satım işlemleri yürütülmektedir. Bu yönüyle ürün ihtisas borsaları, VOB ve lisanslı depoculuk birbirleri ile etkileşim halinde çalışmalarını sürdürmeleri nedeni ile tarım ürünleri piyasasında hacmi genişletebilecek kuruluşlardır.

Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları:

Vadeli İşlemler ve Opsiyon Borsaları (VOB) ile ürün ihtisas borsalarını birbirinden ayıran temel fark VOB tarafından fiziki alım satım işlemlerinin yürütülmüyor olmasıdır. Menkul kıymetler borsası mantığında işleyen VOB, yalnızca ürünlerin senetlerinin alım satım işlemlerinin gerçekleştirildiği bir borsa alanıdır. Üreticiler, ürünlerin gelecekte kazanacağı değer ve satış göreceği fiyat üzerinden karar mekanizmalarını oluşturmakta, ekim yapacakları ürünleri buna göre belirlemektedir.


Vadeli işlem piyasaları, bünyesinde taşıdığı özellikler ile kullanıcılarına büyük kolaylıklar sağlayan günümüzün en fazla rağbet edilen finans ve risk aktarma araçlarının başında gelmektedir. Ekonomik kararları alan merkez ve piyasa güçlerinin en çok bilmek istedikleri konu olan gelecekteki fiyat konusu, vadeli işlem piyasalarının uygulandığı alanlarda otoritelere bir fikir vermektedir. Serbest piyasada bugünkü fiyatı belirlemede gösterilen başarı gelecek fiyatlarının belirlenmesinde gösterilememektedir. Vadeli işlem piyasalarının devreye girmesi piyasada yaşanan bu belirsizliği bir nebze olsun giderebilecektir.

Vadeli işlemlerin başarısı bu işlemlerin yapılacağı borsaların teknik yapıları ve iletişim imkanlarının geliştirilmesi, sistemin işleyişi, faaliyetlerinin çerçevesini belirleyen sağlam hukuksal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ve oyuncuların yeterli biçimde aydınlatılarak belirli bir toplumsal altyapının oluşturulmasıyla mümkün olabilecektir. Vadeli işlem piyasalarının başarılı olabilmesinde en önemli unsurlardan birinin de ekonomik istikrar olduğu akıldan çıkarılmamalıdır.


Bir diğer önemli nokta da piyasaların geniş tabanlara yayılarak sığlıktan, dolayısıyla sert fiyat hareketlerinden ve kolay manipülasyonlardan etkilenmesinin önlenmesidir. Ayrıca, piyasanın istikrar ve güven içinde işleyebilmesi için denetim mekanizmasının kurulması şarttır. Bu denetim mekanizması gerek borsa dışı denetim gerekse borsa içi otokontrol şeklinde örgütlenmelidir.

Altyapısıyla, teknik kapasitesiyle, eğitilmiş elemanlarıyla, istikrarlı denetimiyle, standartlarıyla geniş bir tabana yayılmış sağlıklı bir vadeli işlemler piyasasının Türkiye açısından önemli ekonomik işlevler üstleneceği şüphe götürmez bir gerçektir.




Yüklə 0,75 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   12   13   14   15   16   17   18   19   ...   29




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin