T. C. Adalet bakanliği eğİTİm dairesi başkanliğI



Yüklə 3,56 Mb.
səhifə36/44
tarix04.11.2017
ölçüsü3,56 Mb.
#30680
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44

HÜKÜM

A. Başvurunun,

1. Adil yargılanma hakkının ihlali iddiası yönünden “açıkça dayanaktan yoksunluk”,

2. Sözleşmeden doğan bir yükümlülüğün yerine getirilmemesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamama yasağının ihlali iddiası yönünden “açıkça dayanaktan yoksunluk”

nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde bırakılmasına,

12/2/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.




Başkan

Serruh KALELİ



Üye

Mehmet ERTEN



Üye

Hicabi DURSUN












Üye

Erdal TERCAN



Üye

Zühtü ARSLAN





[R.G. 22 Şubat 2013 – 28567]

—— • ——



Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başvuru Numarası : 2012/832

Karar Tarihi : 12/2/2013

Başkan : Alparslan ALTAN

Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR                   

Engin YILDIRIM

Celal Mümtaz AKINCI

Muammer TOPAL



Raportör : Serhat ALTINKÖK

Başvurucu : G. S.

Vekili : Av. Adem DEMİR

  1. BAŞVURUNUN KONUSU

  1. Başvurucu, yetkili amirin kararıyla hakkında herhangi bir mahkeme kararı bulunmaksızın oda hapsi cezası verilmesinin eşitlik ilkesini, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkını ve hak arama hürriyetini ihlal ettiğini ileri sürmüştür.

  1. BAŞVURU SÜRECİ

  1. Başvuru, 29/11/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine şahsen yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

  2. İkinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

  1. OLAY VE OLGULAR

  1. Olaylar

  1. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:

  2. Başvurucu, TCG (Türkiye Cumhuriyeti Gemisi) Gaziantep Komutanlığı’nda topçu astsubay kıdemli çavuş olarak görev yapmaktadır.

  3. Başvurucu, 6 ila 8 Nisan 2012 tarihleri arasındaki “nöbet vardiya topçu astsubaylığı” görevini ve 6/4/2012 tarihinde 16.00 ila 20.00 saatleri arasında “güverte nöbet astsubaylığı” görevini talimat ve yönergelere uygun olarak icra etmediği gerekçesiyle, 30/5/2012 tarihinde 15/6/1930 tarih ve 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 171. maddesi uyarınca disiplin amiri tarafından 6 gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmıştır.

  4. Başvurucunun, 1632 sayılı Kanun’un 188. maddesi uyarınca aynı gün yaptığı itiraz ise 15/6/2012 tarihinde reddedilmiştir.

  5. Başvurucuya verilen oda hapsi cezası 30/10/2012 ila 5/11/2012 tarihleri arasında Aksaz Disiplin Ceza Tutukevinde infaz edilmiştir.

  1. İlgili Hukuk

  1. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 76. maddesi, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 171 ve 188. maddeleri.

  1. İNCELEME VE GEREKÇE

  1. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 29/11/2012 tarih ve 2012/832 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

  1. Başvurucunun İddiaları

  1. Başvurucu, hakkında hiçbir mahkeme kararı bulunmaksızın yetkili amirin kararıyla 6 gün süreyle kişisel özgürlükten yoksun bırakıldığını, disiplin tecavüzü ve kabahatlere karşı bir ay içinde ceza verilmesi gerekirken bu süre geçtikten sonra kendisine ceza verildiğini, bu tür cezaların yargı makamlarınca verilmesi gerektiğini ve bu nedenle Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinin, 19. maddesindeki kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ve 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüş ve tazminat talebinde bulunmuştur.

  1. Değerlendirme

  1. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın geçici 18. maddesinde uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ila 51. maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

  2. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

  1. Anılan Anayasa ve 6216 sayılı Kanun hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine ilişkin bu düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihaî işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir.

  2. Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012)

  3. Başvuru konusu olayda başvurucu 30/5/2012 tarihinde 1632 sayılı Kanun’un 171. maddesi uyarınca disiplin amiri tarafından altı gün oda hapsi cezası ile cezalandırılmış, anılan Kanun’un 188. maddesi uyarınca aynı gün yaptığı itiraz ise 15/6/2012 tarihinde üst disiplin amiri tarafından reddedilmiştir. Başvurucu hakkında verilen ceza, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara ilişkin zaman bakımından yetkisinin başladığı tarihten önce kesinleşmiştir.

  4. Başvurucu hakkında verilen oda hapsi cezası Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi başladıktan sonraki tarih olan 30/10/2012 ila 5/11/2012 tarihleri arasında infaz edilmiş ise de infazın verilen cezanın kesinleşmesi üzerinde herhangi bir etkisi bulunmamaktadır.

  5. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu işlemin 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemezliğine karar verilmesi gerekir.

  1. HÜKÜM

Başvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.


Başkan

Alparslan ALTAN



Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR



Üye

Engin YILDIRIM












Üye

Celal Mümtaz AKINCI



Üye

Muammer TOPAL

















[R.G. 22 Şubat 2013 – 28567]

—— • ——



Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

İKİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başvuru Numarası : 2012/947

Karar Tarihi : 12/2/2013

Başkan : Alparslan ALTAN

Üyeler : Serdar ÖZGÜLDÜR

Engin YILDIRIM

Celal Mümtaz AKINCI

Muammer TOPAL



Raportör : Selami ER

Başvurucu : Hasan TAŞLIYURT

Vekili : Av. Hüseyin Özgür GÜLSEVEN

  1. BAŞVURUNUN KONUSU

  1. Başvurucu, 27/7/1967 tarih ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu’nun geçici 32. maddesine dayanarak işe iade talebiyle açtığı davada verilen ret kararı nedeniyle kanun önünde eşitlik ilkesinin, hak arama hürriyetinin ve mülkiyet hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür

  1. BAŞVURU SÜRECİ

  1. Başvuru, 6/12/2012 tarihinde Anayasa Mahkemesine şahsen yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

  2. İkinci Bölüm İkinci Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

  1. OLAY VE OLGULAR

    1. Olaylar

  1. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:

  2. Başvurucunun, astsubay statüsünde görev yapmakta iken Milli Savunma Bakanlığı tarafından 4/11/1981 tarihinde tesis edilen işlemle Türk Silahlı Kuvvetlerinden (TSK) ilişiği kesilmiştir.

  3. 10/3/2011 tarih ve 6191 sayılı Sözleşmeli Erbaş ve Er Kanunu’nun 10. maddesinin (7) numaralı fıkrası ile 926 sayılı Kanun’a eklenen geçici 32. madde, 12/3/1971 tarihi sonrasındaki yargı denetimine kapalı idari işlemler veya Yüksek Askerî Şûra kararlarıyla TSK’dan ilişiği kesilenlere bazı haklarının iadesinin sağlanması amacıyla idareye başvuru imkânı getirmiş ve bu hükümden yararlanabilmek için 6191 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden itibaren 60 gün içinde Milli Savunma Bakanlığına başvurulması gerektiği hükme bağlanmıştır.

  4. Başvurucu bahsedilen düzenlemeden faydalanmak amacıyla 10/5/2011 tarihli dilekçeyle Milli Savunma Bakanlığına başvurmuştur.

  5. Milli Savunma Bakanlığı 30/9/2011 tarihli işlemle başvurucunun TSK’dan ilişiğinin kesilmesi işleminin yargı yolu açık olarak yapıldığı gerekçesiyle, başvurunun 926 sayılı Kanun’un geçici 32. maddesi kapsamı dışında kaldığını belirterek başvuruyu reddetmiştir.

  6. Başvurucunun Milli Savunma Bakanlığı tarafından tesis edilen işlemin iptali talebiyle 9/11/2011 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde açtığı dava, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Dairesinin 13/9/2012 tarih ve E.2011/3095, K.2012/1726 sayılı kararı ile reddedilmiş, karar düzeltme yoluna gidilmediği için karar bu tarihte kesinleşmiştir. Karar, başvurucuya 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.

    1. İlgili Hukuk

  1. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası, geçici 18. maddesinin yedinci fıkrası, 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrası, geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası, 4/7/1972 tarih ve 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 63. maddesi.

  1. İNCELEME VE GEREKÇE

  1. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucunun 6/12/2012 tarih ve 2012/947 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

    1. Başvurucunun İddiaları

  1. Başvurucu, 4/11/1981 tarihinde tesis edilen işlemle yargı yolu açık olarak TSK’dan ilişiğinin kesildiğini, ancak yargı yoluna başvurmak için yasal olarak engel bulunmasa da fiili engellerin bulunduğunu, işten çıkarılmasının 12 Eylül döneminde meydana geldiğini ve bu dönemde kışla içinde görev yaptığını, hakkını aramak üzere savcıya gittiğinde savcının kendisini tehdit ettiğini, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin de yargı yolu şeklen açık olsa bile olağanüstü dönemlerde yapılan işlemlere karşı başvuruları kabul ettiğini belirterek işe iade talebinin reddedilmesi nedeniyle Anayasa’nın 10. maddesindeki eşitlik ilkesinin, 35. maddesindeki mülkiyet hakkının ve 36. maddesindeki hak arama hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

B. Değerlendirme

  1. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü fıkrası ile 6216 sayılı Kanun’un 45. maddesinin (1) numaralı fıkrasında herkesin, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabileceği hükmüne yer verilmiştir. Anayasa’nın geçici 18. maddesinin yedinci fıkrasında bireysel başvuruya ilişkin düzenlemelerin iki yıl içinde tamamlanacağı ve uygulama kanununun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bireysel başvuruların kabul edileceği, 6216 sayılı Kanun’un 76. maddesinin (1) numaralı fıkrasında ise Kanunun 45 ilâ 51 inci maddelerinin 23/9/2012 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.

  2. 6216 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin (8) numaralı fıkrası şöyledir:

Mahkeme, 23/9/2012 tarihinden sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılacak bireysel başvuruları inceler.”

  1. 1602 sayılı Kanun’un 63. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları şöyledir :

“ Daireler ve Daireler Kurulu kararları kesin olup, kesin hükmün bütün hukuki sonuçlarını hasıl eder. Bu kararlar aleyhine, ancak bu kanunda yazılı kanun yollarına başvurulabilir.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, altmış gün içinde işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.”

  1. Anayasa ve 6216 sayılı Kanun’un anılan hükümleri uyarınca Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlangıcı 23/9/2012 tarihi olup, Mahkeme, ancak bu tarihten sonra kesinleşen nihai işlem ve kararlar aleyhine yapılan bireysel başvuruları inceleyebilecektir. Bu açık düzenlemeler karşısında, anılan tarihten önce kesinleşmiş nihai işlem ve kararları da içerecek şekilde yetki kapsamının genişletilmesi mümkün değildir. Mahkemenin zaman bakımından yetkisine ilişkin bu düzenlemelerin kamu düzenine ilişkin olmaları nedeniyle, bireysel başvurunun tüm aşamalarında resen dikkate alınmaları gerekir.

  2. Öte yandan, Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisi için kesin bir tarihin belirlenmesi ve Mahkemenin yetkisinin geriye yürür şekilde uygulanmaması hukuk güvenliği ilkesinin bir gereğidir. (B. No: 2012/51, § 18, 25/12/2012)

  3. Bir hükme karşı başvurulabilecek kanun yolunun kalmaması veya baştan böyle bir yolun bulunmaması ile hüküm şeklî anlamda kesinleşir. Kesinleşme olağan kanun yollarının tüketilmesi veya tüketilmesi için öngörülen zamanın geçmesi ile gerçekleşmektedir.

  4. 1602 sayılı Kanun’un 63. maddesi uyarınca, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin daireleri veya Daireler Kurulu kararları verildikleri tarihte kesin olup kesin hükmün bütün sonuçlarını doğurur. Dolayısıyla kararın tebliğinin hükmün kesinleşmesi üzerinde bir etkisi bulunmayıp tebliğ tarafların kararlardan haberdar olmalarını sağlar.

  5. Başvuru konusu olayda, 4/11/1981 tarihinde tesis edilen işlemle TSK’dan ilişiği kesilen başvurucu, 10/5/2011 tarihli dilekçeyle Milli Savunma Bakanlığına başvurmuş, dilekçesinin reddedilmesinin ardından işlemin iptali talebiyle 9/11/2011 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmış ve dava Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Dairesinin 13/9/2012 tarih ve E.2011/3095, K.2012/1726 sayılı kararı ile reddedilmiş, başvurucu karar düzeltme yoluna gitmediği için karar bu tarihte kesinleşmiştir. Karar, başvurucuya 7/11/2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.

  6. Açıklanan nedenlerle, başvuru konusu kararın Anayasa Mahkemesinin zaman bakımından yetkisinin başlandığı 23/9/2012 tarihinden önce kesinleşmiş olduğu anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

  1. HÜKÜM

Başvurunun, “zaman bakımından yetkisizlik” nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA, yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde bırakılmasına, 12/2/2013 tarihinde OY BİRLİĞİYLE karar verildi.



Başkan

Alparslan ALTAN



Üye

Serdar ÖZGÜLDÜR



Üye

Engin YILDIRIM












Üye

Celal Mümtaz AKINCI



Üye

Muammer TOPAL





[R.G. 22 Şubat 2013 – 28567]

—— • ——



Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:

BİRİNCİ BÖLÜM

KARAR

Başvuru Numarası : 2012/1027

Karar Tarihi : 12/2/2013

Başkan : Serruh KALELİ

Üyeler : Mehmet ERTEN

Hicabi DURSUN

Erdal TERCAN

Zühtü ARSLAN



Raportör : Şebnem NEBİOĞLU ÖNER

Başvurucular : Necati GÜNDÜZ (Birinci Başvurucu)

Recep GÜNDÜZ (İkinci Başvurucu)



Vekili : Av. İsmail YAŞAR  

I. BAŞVURUNUN KONUSU

  1. Başvurucular, haklarında açılan tazminat davasında, ilk bilirkişi raporundan farklı bir kusur oranı içeren ikinci bilirkişi raporuna dayanılarak aleyhlerinde tazminata hükmedildiğini belirterek, Anayasa’nın 35., 36., 41. ve 19. maddelerinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

  1. Başvuru, 17/10/2012 tarihinde Balıkesir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi vasıtasıyla yapılmıştır. Dilekçe ve eklerinin idari yönden yapılan ön incelemesinde Komisyona sunulmasına engel bir eksikliğin bulunmadığı tespit edilmiştir.

  2. Birinci Bölüm Üçüncü Komisyonunca, 25/12/2012 tarihinde başvurunun karara bağlanması için Bölüm tarafından ilke kararı alınması gerekli görüldüğünden, Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 33. maddesinin (3) numaralı fıkrası uyarınca, kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına, dosyanın Bölüme gönderilmesine karar verilmiştir.

III. OLAYLAR VE OLGULAR

A. Olaylar

  1. Başvuru dilekçesindeki ilgili olaylar özetle şöyledir:

  2. Birinci başvurucuya ait olup, ikinci başvurucunun sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı çift taraflı trafik kazası sonucunda, kazaya karışan diğer araç sürücüsü hayatını kaybetmiştir.

  3. Olay nedeniyle başvurucular aleyhine Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 2006/389 sayılı dosyasında tazminat davası açılmıştır.

  4. Edremit 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin E. 2006/389 sayılı dosyasında yürütülen yargılama esnasında mahallinde keşif icra edilmiş, emekli trafik başkomiseri sıfatını haiz teknik bilirkişi tarafından sunulan raporda, başvuruculardan Recep Gündüz’ün kazada 2/8 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.

  5. Mahkemece dava dosyası kusur oranı yönünden değerlendirme yapılmak üzere Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilmiştir.

  6. Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince tanzim edilen 16/4/2007 tarihli raporda, ikinci başvurucunun kusur oranının %50 olduğunun tespit edildiği belirtilmiştir.

  7. Mahkemece ikinci bilirkişi raporuna dayanılarak yaptırılan tazminat miktarına ilişkin bilirkişi incelemesi neticesinde, toplam 38.583,91 TL destekten yoksun kalma tazminatının başvuruculardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

  8. İkinci başvurucunun temyiz talebi üzerine, söz konusu karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25/9/2012 tarih ve E. 2011/11954, K. 2012/13518 sayılı kararı ile onanmıştır. Taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmamıştır.

B. İlgili Hukuk

  1. Olay tarihinde yürürlükte olan 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41 ila 44. maddeleri, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 3 ve 85. maddeleri.

IV. İNCELEME VE GEREKÇE

  1. Mahkemenin 12/2/2013 tarihinde yapmış olduğu toplantıda, başvurucuların 17/10/2012 tarih ve 2012/1027 numaralı bireysel başvurusu incelenip gereği düşünüldü:

A. Başvurucuların İddiaları

  1. Başvurucular, birinci başvurucuya ait olup ikinci başvurucunun sevk ve idaresinde bulunan aracın karıştığı çift taraflı ve ölümlü trafik kazası nedeniyle açılan tazminat davası sonucunda aleyhlerinde 38.583,91 TL tazminata hükmedildiğini, yapılan yargılama sırasında kusur oranına ilişkin olarak iki ayrı bilirkişi raporu alındığını ve raporların farklı kusur oranı tespitleri içerdiğini, mahkemece raporlar arasındaki çelişki giderilmeksizin tazminata hükmedildiğini belirterek, Anayasa’nın 35., 36., 41. ve 19. maddesinde tanımlanan haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.

B. Değerlendirme

  1. Anayasa’nın 148. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkraları şöyledir:

Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.

Bireysel başvuruda, kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz”

  1. 30/3/2011 tarih ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un “Bireysel başvuru hakkı” kenar başlıklı 45. maddesinin (1) ve (2) numaralı fıkraları şöyledir:

(1)Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye’nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir.

(2) İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ve yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekir.”

  1. 6216 sayılı Kanun’un “Bireysel başvuruların kabul edilebilirlik şartları ve incelenmesi” kenar başlıklı 48. maddesinin (2) numaralı fıkrası şöyledir:

Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvurular ile açıkça dayanaktan yoksun başvuruların kabul edilemezliğine karar verebilir.”

  1. 6216 sayılı Kanun’un “Esas hakkındaki inceleme” kenar başlıklı 49. maddesinin (6) numaralı fıkrası şöyledir:

Bölümlerin, bir mahkeme kararına karşı yapılan bireysel başvurulara ilişkin incelemeleri, bir temel hakkın ihlal edilip edilmediği ve bu ihlalin nasıl ortadan kaldırılacağının belirlenmesi ile sınırlıdır. Bölümlerce kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlarda inceleme yapılamaz.”

Yüklə 3,56 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   32   33   34   35   36   37   38   39   ...   44




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin