T. C. İStanbul 16. AĞIr ceza mahkemesi (cmk 250. Maddesi İle görevli) dosya no



Yüklə 6,09 Mb.
səhifə66/79
tarix29.10.2017
ölçüsü6,09 Mb.
#20885
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   79

B- DOLANDIRICILIK SUÇU

Sanıkların üzerine atılı kamu kurum ve kuruluşlarının araç olarak kullanılması suretiyle nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçudur.

5237 sayılı TCK.nun mal varlığına karşı suçlar başlıklı 10. bölümünün içinde düzenlenmiş olan dolandırıcılık suçu kaynağını hırsızlıktan alan, ticaret ve sanayideki çağdaş ve aynı zamanda küresel, karmaşık ekonomik ilişkilerin ortaya çıkardığı bir suç tipinin basit hali TCK.nun 157. maddesinde, bir kişi kandırabilecek nitelikle hile ve desiseler yaparak hataya düşürüp onun veya başkasının zararına kendisine veya başkasına haksız menfaat sağlamak şeklinde tanımlanmıştır. Bu suçun oluşabilmesi için;

a)Hile ve desise yapılması,

b)Hile ve desisenin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olması,

c)Mağdurun veya başkasının zararına, kendisi veya başkasına haksız yarar sağlanması koşullarının gerçekleşmesi gerekir.

Hile ve desise; suçun maddi öğesi bir kimseyi kandırabilecek nitelikteki hile ve desiselerde haksız yararın sağlanmasıdır.

Hile ve desisenin bir kimseyi kandırabilecek nitelikte olması; yasamızda bu husus açıkça “bir kişiyi kandırabilecek nitelikte” ibaresi ile ifade edilmiştir. Hile ve desisenin kandırıcılık niteliği, yöneldiği kişi veya kişilerin aldanma yeteneği diğer bir deyişle sübjektif durumları itibari ile olaysal olarak değerlendirilmelidir. Objektif bir değerlendirme ile kandırıcılık niteliği belirlenmeye çalışıldığı takdirde herkes için genel ve objektif bir ölçütün bulunmasındaki zorluk yanında daha çabuk kandırabilecek zeka seviyesine sahip insanlar hukuki korunmadan yoksun kalacaklardır. Bu nedenle hile ve desisenin kandırıcılık niteliğine ulaşıp ulaşmadığı her somut olayda, olayın özelliği, mağdurun durumu, faille olan ilişkisi, kullanılan hile, desise v.b kriterler ayrı ayrı ele alınarak yargıç tarafından değerlendirilmelidir. Bu bağlamda “geometrik silsile” gereğince artış dolayısıyla vaat edenin bir süre sonra yükümlülüklerinin yerine getirememesi halinde dolandırıcılık suçunun oluşup oluşmayacağı öğretide tartışılmış, vaat edenin gelecekte yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği kaçınılmazsa, hayali bir girişim söz konusu olduğundan, hayali bir girişim söz konusu olduğundan, yükümlülüğün yerine getirilemediği anda dolandırıcılık suçunun oluşacağı kabul edilmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17/06/2003 tarih, 2003/10-166 Esas karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere “ dolandırıcılık suçlarında hile ve desisenin kandırıcılık niteliği, olayın özelliği, failin durumu, mağdurla olan ilişkisi ve kullanılan hilenin şekli gibi ölçütler nazara alınarak olaysal olarak saptanmalıdır” şeklinde ilamları olduğu bilinmektedir.

C-RESMİ VE ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK SUÇU

TCK nun 204.maddesinde bir resmi belgeyi sahte olarak düzenleyen kişinin cezalandırılacağı öngörülmüştür. Resmi belge, bir kamu görevlisi tarafından görevi gereği olarak düzenlenen yazıyı ifade etmektedir. Bu itibarla, düzenlenen belge ile kamu görevlisinin ifa ettiği görev arasında bir irtibatın bulunması gerekir.

Söz konusu suç, seçimlik hareketli bir suç olarak tanımlanmıştır. Birinci seçimlik hareket, resmi belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Bu seçimlik hareket ile resmi belge esasında mevcut olmadığı halde mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. Sahtelikten söz edebilmek için düzenlenen belgenin, gerçek bir belge olduğu konusunda kişiyi yanıltıcı nitelikte olması gerekir.

İkinci seçimlik hareket, gerçek bir resmi belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmektir. Bu seçimlik hareket ile esasında mevcut olan resmi belge üzerinde silmek veya ilaveler yapmak suretiyle değişiklik yapılmaktadır. Mevcut olan resmi belge üzerinde sahtecilikten söz edebilmek için, yapılan değişikliğin aldatıcı nitelikte olması gerekir.

Üçüncü seçimlik hareket ise, sahte resmi belgeyi kullanmaktır. Kullanılan sahte belgenin, kişinin kendisi veya başkası tarafından düzenlenmiş olmasının bir önemi yoktur.

TCK nun 207.maddesinde de özel belgede sahtecilik suçu tanımlanmış ve suçun konusunun özel belge olduğu belirtilmiştir.

Söz konusu suçu oluşturan hareketlerden biri özel belgeyi sahte olarak düzenlemektir. Özel belge esasında, mevcut olmadığı halde mevcutmuş gibi sahte olarak üretilmektedir. Suç gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştirmek suretiyle değiştirebilir. Suçun tamamlanabilmesi için, bu iki seçimlik hareketten birinin gerçekleşmesinin yanı sıra düzenlenen sahte belgenin kullanılması gerekir.

Sanıkların üzerlerine atılı suçlarla ilgili olarak nazari bilgiler kısaca yukarıda anlatıldığı şekildedir.



Sanık Haldun Şenman İfadesinde: Menajerlik sınavıyla ilgili bir yetkisinin bulunmadığını, soruların kendisine hiç ulaşmadığını ifade ederek suçlamaları reddetmiştir.

Sanık Talat Emre Koçak İfadesinde:Olgun Peker isimli kişiyi iki ay önce tanıdığını, bir avukat dostunun Olgun Peker'in ofisinde arama yapıldığını söyleyerek gidip gidemeyeceğini sorduğunu, kendisinin de avukat olarak aramaya nezaret ettiğini, daha sonra da bir kez Belçika'da görüştüğünü, Olgun Peker'in şirketinin vekaletnamesinin kendisinde olduğunu, bir ay önce bir icra takibi için aldığını, Haldun Şenman'ı ve Özcan Üstüntaş'ı tanıdığını, 2011 yılı Mart ayında yapılan menajerlik sınavının sorularının çalınmasıyla bir ilgisi olmadığını, şahıslar ile soru cevap alışverişinde bulunmadığını, Sami Dinç'i uzun süredir tanıdığını, görüşmelerde geçen sınav konusunun üniversite de yaptığı sınavla ilgili olduğunu, kendisinin Bahçeşehir Üniversitesinde öğretim üyeliği yaptığını, sınavların cevap anahtarında yanlışlık yaptığını görüşmelerin bununla ilgili olduğunu, suçlamayı kabul etmediğini, maddi menfaat temin etmediğini, Brüksel'de Olgun Peker ile görüşmesinin katıldığı ofis aramasıyla ilgili olduğunu belirterek suçlamaları kabul etmemiştir.

Sanık Sami Dinç İfadesinde:Olgun Peker ile menajerlik yaptığı için irtibatı olduğunu, Galatasaray Kulübünden alacağının takibi için vekaletini aldığını, rüşvet konusuyla ilgisinin olmadığını, Volkan Bahçekapılı ve Mahmut Güneş'in avukatlığını yaptığını, kendilerine geçmiş yıllarda çıkan soruları verdiğini, ancak son yapılan sınavla ilgili soru temin etmediğini, rüşvete aracılık yapmadığını beyan etmiştir.

Sanık Olgun Peker İfadesinde: Soruları sınavdan bir gün önce Abdullah Cila isimli kişiden aldığını ancak sorular karşılığında herhangi bir ücret ödemediğini, kimseye rüşvet vermediğini, atılı özel belgede sahtecilik suçlamasını kabul etmediğini, nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs iddialarını da kabul etmediğini, kanun değişikliği sonucu menajer olabilmek için lise mezunu olmak ve sınav zorunluluğu getirildiğini, kendisinin eğitim düzeyinin orta okul terk olduğunu, Bulgaristan'dan gelen bir Türk vatandaşının oradaki okul için yardım talep ettiğini, kendisinin de yardımda bulunduğunu, şahsın daha sonra sana diploma çıkaralım dediğini, kendisinin de kabul ettiğini, şahsa fotoğraf verdiğini, daha sonra bir diploma gönderildiğini, bu diplomayla müracaatta bulunduğunu, diplomanın sahte olduğunu bilmediğini, Haldun Şenman'ı tanıdığını, kendisine para veya sair menfaatte bulunmadığını, kopya çekmediğini beyan etmiştir.

Sanık Abdullah Cila İfadesinde: Sınav sırasında etrafında oturan ve tanımadığı kişilerden kopya çektiğini, Mart 2011 tarihinde yapılan futbol temsilciliği sınavına katıldığını, ancak başarılı olamadığını sınav sorularının sınav öncesinde ele geçirildiğine dair bilgisinin olmadığını, sınav sorularını almadığını, olayı sonradan medyadan duyduğunu beyan etmiştir.

Sanık Mahmut Güneş İfadesinde: Hakkındaki tüm suçlamaları reddetmiştir, Talat Emre Koçak ve Sami Dinç'i tanıdığını, Olgun Peker'i bir menajerlik sınavında gördüğünü, bu kişinin örgüt lideri olduğu konusunda bilgisi olmadığını, kendisinin örgüt üyesi olmadığını, menajerlik sınavında sahtecilik yapmadığını, cevap anahtarının kendisine ulaştırılmadığını, sınav cevaplarının diğerleri ile aynı olmasının tesadüf olduğunu, adayların birbirine çok yakın oturduklarını, telefon görüşmelerinden tespit edilen görüşmeleri kabul ettiğini beyan etmiştir.

Sanık Volkan Bahçekapılı İfadesinde: Telefon görüşmelerini hatırlamadığını,  Mart 2011 tarihindeki menajerlik sınavına katıldığını, ancak sınavı kazanamadığını, kimsenin kendisine sınav sorusu vermediğini, kendi bilgisi dahilinde soruları çözdüğünü, ancak sınavı kazanamadığını, iddiaları kabul etmediğini beyan etmiştir.

Sanık Serdar Berkin İfadesinde: Telefon konuşmasında sınav sorularıyla ilgili " Hallederim diyor" şeklindeki konuşmasını " Halaoğlu" dediğini ifade ederek açıklamış, diğer telefon görüşmeleriyle ilgili bilgisinin bulunmadığını, Özden Aslan'ın sınavdan önce soruları ve cevapları ele geçirdiğini, hakkındaki tüm suçlamaları reddetmiştir.

Sanık Erman Ertaş İfadesinde: Suçlamaları reddetmiş, soruların Özden Aslan tarafından ele geçirildiğini, sınavdan önce Özden Aslan'la birlikte Haldun Şenman ile buluştuklarını, “... arkadaşı olan Özden Aslan'ın bu sınava gireceğinden haberinin olduğunu, sınav sorularının dağıtılması veya satılması hakkında bir bilgisinin olmadığını, sadece Özden Aslan'ın savcılıktan alacağı belgede problem oluştuğu için onunla ilgili konuşma geçtiğini, kendisine, ifadesini alan polis memurlarının 17.500 dolar karşılığı soruların dışarıya sızdırıldığını söylediklerini, bunun üzerine cevap verdiğini, emniyet aşamasındaki ifadesini kabul etmediğini, sınav sorularının dışarıya para karşılığı ve ücretsiz olarak sızdırılması hakkında herhangi bir bilgisinin olmadığını beyan etmiştir.

Sanık Özden Aslan İfadesinde: Hakkındaki tüm suçlamaları reddetmiş, menajerlik sınavına 31 Mart 2011 tarihinde girdiğini, sınavı kazandığını ancak sınavın iptal olduğunu söylediklerini, 31 Mart 2011 tarihinde sınavdan önce sınav sorular konusunda herhangi bir kişiyle görüşme yapmadığını, ancak ortalıkta sınav sorularının para karşılığında temin edilebileceği şeklinde söylentilerin dolaştığını, bunun üzerine Serdar Berkin'i telefonla aradığını ve ona telefonda 17.500 dolar karşılığı sınav sorularının temin edilebileceği şeklinde söylentiler duyduğunu, kendisinin bu miktarda parayı verebilecek kadar delirmediğini, sınava kendisinin girip yapabildiği kadar soru yapacağını, kazanırsam kazanırım, kazanamazsan kazanamam şeklinde söylediğini, Serdar Berkin'in de kendisine “sen aklı başında bir insansın en güzeli de odur” diye söylediğini, sabıka kaydının gerektiğini, kendisinin aldığı sabıka kaydında " Sabıka kaydı yoktur arşiv kaydı vardır" şeklinde ibare olunca federasyonda müdür olan Haldun Şenman'ın bu şekilde sınava giremezsin dediğini, sınav soruları karşılığında 17.500 dolar istediklerini, ancak bu konuda yani soruları kimin vereceği konusunda kendisine bilgi verilmediğini, daha sonra bu parayı kimseye vermediğini ve soruları almadığını, bu şekilde sınava girdiğini ancak bu soruları kimin vereceğini de öğrenemediğini, sınav sorularını kesinlikle sınavdan önce almadığını, belki espri mahiyetinde konuşmuş olabileceğini, telefon görüşmelerinde ismi geçen Sami Dinç ve Emre isimli şahısları tanımadığını, Uşak'ta 25.000 TL kredi çektiğini, kayınbiraderinin Münih'te ev alması sebebiyle 23.000 TL'sini kayınbiraderine gönderdiğini, 31/03/2011 tarihinde İstanbul Sheraton otelde sınava girdiğini, yaklaşık 130 kişinin bu sınava girdiğini, sınav ortamının çok serbest olduğunu, sınava girenlerin kendi aralarında konuşup sınav sorularını ve cevaplarını birbirlerine verdiklerini, kendisinin, sınav sorularının önceden para karşılığı verilmesi ile ilgili bilgisinin olmadığını, sınav sorularını sınavdan önce temin etmediğini,

Etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istediğini, sınavdan bir veya iki gün önce sorulardan 15 tanesini Haldun Şenman isimli şahıstan aldığını, ancak parasının olmadığını söylediğini ve Haldun Şenman'a para vermediğini, Haldun Şenman'ı oyuna getirdiğini, istersen beni vur param yok dediğini, soruların doğru cevaplarını belirtmediklerini, sorular üzerinde çalışıp araştırma yaptığını, soruları da buna göre cevapladığını, Almanya'da yaşadığı için İstanbul'u pek iyi bilmediğini, ancak Levent tarafında bir yerde sokakta akşam karanlığında Haldun'un getirip soruları bizzat kendisine verdiğini, bu belgeleri alan yüzlerce kişi olduğunu duyduğunu, bu işe girdiğime pişman olduğunu belirtmiştir.



Sanık Ümit Aydın İfadesinde: Hakkındaki tüm suçlamaları reddederek sadece sınav esnasında yanında bulunanların cevabına baktığını, Mart 2011 tarihinde yapılan futbol temsilciliği sınavına girdiğini, ancak bu sınavda başaralı olamadığını, bu sınavın sorularının önceden kendisine verildiği yönündeki iddiayı kabul etmediğini, sınavın bir otelde yapıldığını, yan taraftaki bir salondan gürültü ve uğultuların geldiğini, gerçek bir sınav ortamının ve sessizliğin olmadığını, sınav sırasında bazı yardımlaşmaların olduğunu ancak belirttiği gibi soruların önceden alınıp alınmadığını bilmediğini, kendisine soruların verilmediğini beyan etmiştir.

Sanık Tarık Özaslan İfadesinde: Futbol temsilciliği sınavı sorularının önceden alınarak kendisine verildiği iddiasını kabul etmediğini, sınav sorusunun verilmediğini, yapılan sınavı toplam 20 soru üzerinden 14 doğru yapmak suretiyle kazandığını, Sınav yerinin oldukça dar olduğunu ve insanların birbirine çok yakın oturduklarını, bu nedenle birbirininden cevapları görmüş olabileceklerini, ancak kendisinin yoğun çalıştığını, sınav kağıdı üzerinde yapmış olduğu karalamaların da bu soruların çözümüne yönelik çalışmalar olduğunu, bu soruları kendisinin çözerek yaptığını göstermekte olduğunu, emniyette sorulan iletişim tespit tutanaklarıyla ilgili verdiği cevapların doğru olduğunu ve suçsuz olduğunu beyan etmiştir.

Tanık Billur Tuğba Kakışım beyanında: T.F.F hukuk müşavirliğinde avukat olarak görev yaptığını, futbolcu temsilciliği sınavıyla ilgili tüm işlemlerin Profesyonel İşler Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü, FİFA tarafından hazırlanan 15 sorunun Ömer Bedük tarafından avukat Levent Polat'a gönderildiğini, bu soruların Levent Polat tarafından NPU tercüme bürosunda görevli Tuğrul Ökten'in mail adresine gönderildiğini, tercüme bürosundan tercümelerin 28/03/2011 günü kendisinin ve Ömer Bedük, Murat Aygörmez, Hazer Akil ve Ergin Akçay isimli avukat arkadaşlarının mail adreslerine de düştüğünü, daha sonra tercümelerin kontrolünü yaptıklarını, yine avukat arkadaşlarıyla T.F.F tarafından hazırlanması gereken 5 soruyu hazırladıklarını, daha sonra tüm soruların kitapçık halinde basıldığını, soru kitapçıklarını Başhukuk Müşaviri Prof. Dr. İlhan Helvacının odasında bulunan çelik kasaya koyduklarını öğrendiği kadarıyla FİFA tarafından gönderilen sınav sorularının posta yoluyla 25/03/2011 günü T.F.F 'ye geldiğini, bu olaydan Genel Sekreter Vekili Ali Parlak tarafından bu postanın 01/04/2011 günü (sınavdan bir gün sonra) Ömer Bedük'e teslim edilmesi üzerine haberi olduğunu, Ömer Bedük'e teslim edilen bu postanın kapalı zarf içeresinde olmadığını, açık bir şekilde bulunduğunu, hatta bahse konu sorulara evrak kayıttan geçirilerek evrak kayıt numarası verildiğini gördüğünü, 31/03/2011 günü sabahı soruları kasadan Levent Polat, Hazer Akil ve Engin Akçay ile birlikte aldıklarını ve 09:30 civarında federasyon binasından çıkarak sınavın yapılacağı Maslak Sheraton Oteline gittiklerini, sınavın 31/03/2011 günü saat: 10:00'da başlayacağını adaylara bildirilmiş olmasına rağmen sınav salonunun hazırlanmasındaki gecikme nedeniyle 10:20'de başladığını, toplam 90 dakika sürdüğünü ve saat 11:50 'de sona erdiğini, sınava katılan 118 adayın isim alfabetik sırasına göre her bir masada tek bir aday oturacak şekilde sınav salonuna yerleştirildiğini, adaylara sınav soru kitapçığı dışında sınavda yapacakları hesaplamalarda kullanmak üzere ayrıca bir müsvedde kağıt dağıtılmadığını ve kullanmalarına izin verilmediğini, çözümlerin sınav kitapçıklarının boş yerlerine yapılabileceğinin belirtildiğini, adaylara sadece doğru seçeneklerden bir tanesini tükenmez kalem ile işaretlemelerini, duyurduklarını, sınavda 4 tanesi Hukuk Müşavirliği Spor Hukuk Avukatı ve 3 tanesi Profesyonel İşler Departmanı çalışanı olmak üzere toplam 7 kişinin gözetmen olarak görev yaptıklarını, sınavdan sonra saat: 12:30 civarında soru kitapçıklarıyla beraber federasyona geldiklerini ve soru kitapçıklarını Prof. Dr. İlhan Helvacı'nın odasındaki çelik kasaya kilitlediklerini, kasanın anahtarının Engin Akçay'da kaldığını, 01/04/2011 cuma günü akşam saatlerinde soruların cevaplarının FİFA tarafından Ömer Bedük'ün mail adresine faks yoluyla geldiğini, cevapların gelmesinden hemen sonra Hukuk Müşavirliği Spor Hukukunda görevli avukat arkadaşları ile birlikte değerlendirildiğini, bu değerlendirmenin sonucunda sınava giren adayların kaç puan aldıklarını tespit ettiklerini, sınav kitapçıklarını değerlendirirken bazı adayların soru kitapçıklarında hiç bir hesaplamanın bulunmamasının dikkatlerini çektiğini, çünkü bazı soruların matematiksel hesaplama yapılmadan çözümünün mümkün olmadığını, sınav sonuçları ilan edildikten sonra 13 doğru cevap veren ve başarılı olamayan 3 adayın benzer içerikli üç ayrı itiraz dilekçesi ile itiraz ettiklerini görmeleri üzerine, şahısların soru kitapçıklarına bakıldığında FİFA'dan gönderilen 15 soru içerisindeki aynı üç soruya aynı yanlış cevapları işaretleyerek hata yaptıklarını anladıklarını, tüm adayların sınav kitapçıkları üzerinde ayrıca bir inceleme yapma gereği duyduklarını, bunun üzerine Hukuk Müşavirliği Spor Hukuku Bölümü avukatları tarafından kazanan 38 adayın kitapçıkları üzerinde ayrıntılı bir inceleme yapıldığını, şüphelerin artması üzerine tüm kitapçıklarda sınav komisyonu tarafından ayrıntılı bir inceleme yapıldığını ve ayrıntılı bir rapor hazırlandığını, bu rapor çerçevesinde sınavda FİFA'dan gelen 15 sorunun belirlenen 7 aday tarafından ele geçirilmiş olabileceği kanaati oluşması üzerine yönetim kurulu tarafından karar alınarak sınavın iptal edildiğini, beyan etmiştir.

Tanık Ömer Bedük beyanında:T.F.F Hukuk Müşavirliğinde Spor Hukuk Bölümünde Baş Hukuk Müşavir Vekili olarak görev yaptığını, yılda iki kez futbolcu temsilciliği sınavı yapıldığını, bu sınavda toplam 20 soru sorulduğunu, bu sorulardan 15 tanesinin FİFA tarafından dünyadaki 202 üye federasyona gönderildiğini, her federasyonun da 5 soruyu kendi mevzuatları çerçevesinde hazırladıklarını, toplam 20 sorudan 14 tanesini doğru cevaplayan adayın başarılı sayıldığını, FİFA tarafından gönderilen soruların her sene faks veya posta yoluyla veya her iki yolla federasyona ulaştığını, 24 Mart 2011 günü önce faks ardından da 25 Mart 2011 günü DHL kargo ile bu soruların gönderildiğini, gönderilen kargonun Genel Sekreter Vekili Ali Parlak tarafından 25 Mart 2011 günü teslim alınarak sekreteri tarafından evrak kayda kayıt ettirildikten sonra kasasında muhafaza altına alındığını bildiğini, Ali Parlak tarafından bu soruların sınavdan bir gün sonra kendisine teslim edildiğini, soruların teslim edildiğinde kapalı zarf içerisinde olmadığını, hatta evrak kayıt numarası bile verildiğini, soruların bu şekilde kargo ile geldiğini de sınav sonrası teslim edildiğinde öğrendiğini, o zamana kadar soruların kargo yolu ile Futbol Federasyonuna gelmiş olduğunu bilmediğini, sınav sonrasında soruların Makedonya Futbol Federasyonundan temin edilmiş olabileceğini ve Türkiye'de bir avukata çözdürüldüğünü duyduğunu beyan etmiştir.

Tanık Aybars Canbay beyanında: T.F.F'de bilgi işlem sorumlusu olarak görev yaptığını, sorumlusu olduğu bölüm gereği, Federasyonun Profesyonel Futbolcu Tescil bölümünden Haldun Şenman'ın isteği ve Genel Sekreter Vekili Ali Parlak'ın talimatı ile FİFA tarafından sınav sorularının gönderileceği faks numarasını, Hukuk İşleri Departmanında görevli Ömer Bedük'e atadığını, bildiği kadarıyla FİFA'nın sınav sorularını göndermek için güvenli bir faks numarasını federasyondan talep ettiğini, bu süreçten sonra Profesyonel Futbolcu Tescil İşlemleri departmanı gerekçe göstermeden Bilgi İşlem bölümünden güvenli bir faks numarası talep ettiğini ve bu hattın kim tarafından görülebileceğini belirttiğini, daha önce hiç kullanılmayan ancak federasyona ait bir faks numarasını belirtilen isme atadıklarını, bu numaraya mail olarak gelen faksları görmekle yetkili olan kişinin numarayı atadıkları görevli olduğunu, bu görevlinin bilgisi haricinde hiçbir kimsenin teknik olarak bu iletileri göremediğini, ancak söz konusu kullanıcının mail şifresini bilmesi gerektiğini yada bilgisayarını kullanması gerektiğini, söz konusu güvenli faks atandıktan hemen sonra yine federasyonda kullanılan bir diğer fakstan deneme yapmak için faks gönderip ilgili kişi ile irtibat kurarak çalışıp çalışmadığını kontrol ettiklerini, numara ile gerekli işlemlerin yapıldığını öğrenmelerinden sonra da numaranın tahsis edildiği görevliye iptal ettirilip ettirilmeyeceğini sormak sureti ile atamayı iptal ettiklerini, 2011 yılının Mart ayı sonlarında Profesyonel Futbol Tescil İşlerinde Haldun Senman'ın mail atarak güvenlik faks numarasını istediğini ve bu numarayı Hukuk İşleri'nde Ömer Bedük'e atanmasını istediğini, kendisinin de numarayı Ömer Bedük'e atadığını genel işleyiş olarak bu tür atanan numaralara gelen faksların mail ortamında geldiğini, ilgili kişinin kendisinden başka birisinin bu iletileri görmesinin mümkün olmadığını, Federasyonda kullanılan güvenlik sisteminde, çalışanlara ait mail şifrelerinin dışarıdan yada kullanıcı tarafından yanlış girilmesi halinde sistem tarafından otomatik kaydedilen bir log sistemi olduğu, ancak bu olayda Ömer Bedük'e ait mail şifresinin yanlış girilmesi olayı yaşanmadığını beyan etmiştir.

Tanık Hazer Akil beyanında: Futbolcu Temsilciliği sınavının TFF tarafından iptal edilmesi üzerine FİFA ile yaptığı telefon görüşmesinde, sınav sorularının sadece güvenli faks numarasına gelmesini beklerken aynı zamanda kargo yoluyla da gönderilmesinin sebebini sorduğunda, faks gönderilerinde sorun yaşanması halinde herhangi bir talebe mahal vermeden soruların kargo yoluyla da gönderildiği bilgisinin alındığı, FİFA'nın bu genel uygulamasına dönük T.F.F 'dan bir talep gidip gitmediğini bilmediğini, ancak soruların faks yoluyla ilk gelişinde sorunlar yaşanması nedeniyle Profesyonel İşler Müdürlüğünden Evrem Tarlığ'ın sınav sorularının tekrar fakslanması için bir kaç sefer FİFA'yı aradığı, yaptığı görüşmelerde FİFA'da görevli şahısların da kendisine soruların başka Federasyonlardan sızmış olabileceği yönünde bilgi verdiklerini beyan etmiştir.

Tanık Kamil Yıldız İfadesinde:T.F.F İdari İşler ve Muhaberat Şefi olarak görev yaptığını, T.F.F tarafından gerçekleştirilen futbolcu temsilcisi sınavına ait soruların FİFA tarafından DHL kargo ile T.F.F 'nin İstinye'de bulunan binasına gönderildiğini, gelen evrakların ilk kendisine ulaştığını, gelen evrakları açmadan DHL kargo firmasının gönderim kod numarası ile zimmet defterine kayıt yaparak gelen evrakları açmadan kapalı bir şekilde aynı bina içinde bulunan Futbol Federasyonu Genel Sekreterliğine gönderdiğini beyan etmiştir.

Tanık Levent Polat İfadesinde:Billur Tuğba Kakışım ile aynı doğrultuda beyanlarda bulunmuş, Başhukuk Müşaviri Prof. Dr .İlhan Helvacının odasında bulunan çelik kasaya sınav sorularının konulmasının ardından, odanın anahtarının kendisinde, kasanın anahtarının ise avukat Ergin Akçay'da kaldığını beyan etmiştir.

Tanık Pınar Tapan İfadesinde:T.F.F'de Genel Sekreter Asistanı olarak görev yaptığını, Futbolcu Temsilcisi Belirleme sınav sorularının DHL kargo ile T.F.F. Muhaberat Bölümüne 25/03/2011 günü geldiğini, muhaberat bölümünün gelen evrağı açmadan Cihan Ünal vasıtasıyla kendisine gönderdiğini, kendisinin de gelen evrağı açarak evrak kayıt defterini imzaladığını, evrağı açtığında FİFA tarafından gönderilen Futbolcu Temsilcisi Belirleme sınav soruları olduğunu gördüğünü, açmış olduğu zarfı içinde bulunan sorularla beraber Cihan Ünal'a vererek Muhaberattan Kamil Yıldız'a götürüp hemen kayda almasını ve geri getirmesini istediğini, bunun üzerine Cihan Ünal'ın evrağı Kamil Yıldız'a götürerek kayda alınmasını sağladığını ve 5 dakika içinde sınav sorularının bulunduğu evrağı geri getirdiğini, gelen evrağı imza atıp teslim aldığını, hemen T.F.F Genel Sekreter Vekili Ali Parlak'a götürdüğünü Ali Parlak'ın gelen evrağın sınav soruları olduğunu gördüğünü ve evrağı kasaya koyacağını söylediğini, daha sonra sınav sorularının kasaya konup konmadığını bilmediğini, Ali Parlak'ın gelen sınav sorularını T.F.F Profesyonel Futbolcu Tescil İşleri Müdürü Haldun Şenman'a göndermesi gerektiği, Ali Parlak'ın sınav sorularını Haldun Şenman'a verip vermediğini bilmediğini beyan etmiştir.

Eyleme ilişkin İletişim Tespit Tutanaklarında:

15.03.2011 günü saat:14.39’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı :

Özden: “Erman’ı aradım demin,..ben dedim kağıt işini hallettim dedim,…bugün dedim alırlar büyük ihtimalle dedim, bugün Haldun’u aradım dedi konuştuk dedi işte soruları ben görürsem tamam demiş Haldun,…giden para hiç önemli değil dedim benim için bu namus oldu dedim, …bu soruları zaten Haldun görmüyor mu”, Serdar: “O gün geliyormuş”, Özden: “Alanlar nasıl alıyor,…işi yapanlar nasıl yapıyor”

23.03.2011 günü saat:13.33’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “Avukat, hemen sildirmeye 3 milyar istiyor,…yoksa 1 ay sürüyor,…Erman’da 10.000 diyor şimdi, en az diyor, lira değil euro”, Serdar: “Federasyona o parayı vermenden yani değilmi bi kere”, Özden: “Bu öyle de sildirilecek böyle de sildirilecek”,Serdar: “Gireceksin kendin kazanacaksın abi”, Özden: “Zaten verecek param yok ki nasıl vereceğim,…ben bi şartla veririm dedim zaten ..o da dedim de transfer zamanı veririm dedim,…Erman ben hallederim onu dedi ya, güya soruları dışardan alacakmış ”, Serdar: “Dışardan alamaz”, Özden: “Bak bunları ben Erman’a söylemeni istemiyorum aramızda kalsın,…bu 10.000 lirayı ikimiz paylaşalım abi dedi yarısını ben kredi çekeyim dedi”

28.03.2011 günü saat:22.40’da Serdar Berkin’in, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “Sana bişey desem inanır mısın,…Erman halletti işi,…yarın akşam İstanbul’a gidiyoruz iş tamam dedi”, Serdar: “O işlerin vardır bi oluru o yüzden ordan halletmiştir”, Özden: “Kaydı yokturu filan orjinalini verdiydik oraya,…ordan kapattı mı acaba Haldun,…yarın akşam İstanbul’a gidiyoruz dedi parayı vermeye dedi,…sorular değişme imkanı filan olmaz demi cevap...”, Serdar: “Olmaz, peki o veriyor mu, o söylediği şeyi,… anladın mı sen benim dediğimi şimdi”, Özden: “Ben bu belgeyi alacağım demi o zaman şimdi”, (Serdar’ın hangi gün gideceğini sorması üzerine), Özden: “Perşembe”

28.03.2011 günü saat:22.55’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı;

Özden: “Erman aradı şimdi,…ne kadar eksik var dedi 5.000 lira dedim tamam yarın ben vereyim sana dedi”, Serdar: “İyi o zaman”, Özden:“28.000 lira yapıyor 17.500 euro biliyor musun,…kaç para eksik var dedi 5.000 lira dedim iyi yarın ben vereyim dedi,…beraberiz dedi bu işte dedi ben vereyim yarın dedi”

28.03.2011 günü saat:23.23’de Serdar Berkin’in, Özden Aslan’ı aradığı ;

Özden: “Erman’ı aradı.. hani sen sor dedin garanti mi diye dedin ya,…garanti dedi ya oraya gerek yok dedi”, Serdar: “Hiç verme o zaman”, Özden: “Verir miyim vermem sadece teşekkür ettim,…hiç dedi borcun harcın yok dedi,…yarın akşam gidiyoruz Erman’la”

30.03.2011 günü saat:10.34’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “Geldik buraya sorular var cevaplar yok, sorulara karşılık 17.500 dolar yatıracağız, onlarda cevap almaya bakacaklar bugün olursa olacak olmazsa olmayacak bende dedim kusura bakmayın ben sorulara karşılık 17.500 dolar veremem verecek olduktan sonra dedim kendim karambole girerim yaparsam yaparım yapamazsam çeker giderim dedim, öyle demi”, Serdar: “O soruları ne zaman veriyor sana”, Özden: “Hemen veriyor,… Sınav yarın”, Serdar: “Cevapları bellidir ya”, Özden: “Bilmiyorlar ki cevapları,…Erman çözmeye çalışacak,…soruyu veren adam cevabı bilmez mi ya”, Serdar: “Ayrı bi zarfta olabilir” Özden: “Onu almaya uğraşıyorlar bilmiyorum bakalım, ben vermedim parayı”

30.03.2011 günü saat:15.07’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “Hasan Belek diyor ki…oyalıyorlar seni diyor imtihana giriyorsun diyor, karalıyorsun çıkıyorsun diyor (Haldun Şenman’ı kastederek) Haldun diyor kağıdı değiştiriyor diyor kazanıyorsun diyor”, Serdar: “Erman değil mi orda”, Özden: “Erman İzmir’de,…benle geldi beraber işte (Haldun Şenman’ı kastederek) yemek yedik beraber Haldun filan…parayı istedi ben vermedim, soruyu vereceğim dedi vermedim ben, sabah da dediğim gibi niye vereceğim ki dedim, 17.500 dolar bu, 5.000 lirasını Erman verdi hatta,…28.000 lira tuttu bozdurdum dolar cebimde vermedim benim dedim belgemi vereceksiniz parayı alacaksınız dedim,…yada garantiyi vereceksin parayı alacaksın dedim yada cevabı vereceksin parayı alacaksın dedim,…Erman dedim konuş cevabı getirsin yada işi yapsın alsın parayı dedim, şimdi haber bekliyorum diyor…Hasan da diyor ki öyle bişey saçma bi olay yok diyor sen giriyorsun sınava diyor yapsan da yapmasan da diyor Haldun kağıdı değiştiriyor diyor geçiyorsun diyor”, Serdar: “Dur bakalım işte görüceğiz diyorum”, Özden: “Olmazsa da sabahleyin kendim gireceğim,…20 sorunun 14’ünü cevaplamak zorundaymışım”

30.03.2011 günü saat:21.45’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı;

Özden: “Çağırdılar cevapları almaya gidiyorum,…nasıl yapacağım onları Serdar abi”, Serdar: “Al da ondan sonra”, Özden: “Alınca parayı öyle vereceğim değil mi,…sınavda nasıl yapacağım onları ben”, Serdar: “Onları şimdi bu gece bi şey yap”, Özden: “Parmaklarımın arasına yazayım mı”, Serdar: “Öyle bişey yaptığın zaman olmaz ya,…sana kim getiriyor onu”  Özden: “Aydın”, Serdar: “Onunla bi konuş bakalım ne diyecek sana”,

30.03.2011 günü saat:22.32’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “15 cevap, zaten 14 geçiyormuş,…öbür 5 soruyu da öyle salla dedi yanlış doğruyu götürmüyormuş,…nasıl yapacağız şimdi bunu”, Serdar: “Uzun mu cevaplar”, Özden: “Ne cevabı la şık şık,…A, B, C, D,…sıralı verdi bana zaten 1, 2, 3, 4, 5, 15’e kadar,…15 sorunun cevaplarını verdi”, Serdar: “Tamam onu ezberleyeceksin işte”, Özden: “Garanti olsun diye parmaklarımın arasına yazayım mı,…nasıl ezberleyeceğiz”, Serdar: “Heyecanlanacak bi şey yok,…kaç tane A var kaç tane C var ne var”

30.03.2011 günü saat:22.22’de Olgun Peker'e, Abdullah Cila’nın gönderdiği mesajda;

"Gelmedi mi?" yazdığı 

30.03.2011 günü saat:22.22’de Olgun Peker'e, V. Bahçekapılı’nın gönderdiği mesajda;

"Kesin abi yarin yine salonda gorusuruz yakin oturalim bugun gecen seneki sorulara baktim beraber yapariz abi" yazdığı

30.03.2011 günü saat:22.23’de Olgun Peker'e, Abdullah Cila’nın gönderdiği mesajda;

"Tam 23.de bulusucaz" yazdığı

30.03.2011 günü saat:22.42’de Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “5 tane A var,..7 tane C var,..3 tane B var,..A’ları yazacaksın,..ondan sonra B’leri yazacaksın sonra C’leri yazacaksın”, Serdar: “1’in cevabı A mesela 1 yazacağım,.. 3’ün ki A mesela 1 yazacağım”, Özden: “Hayır,..mesela 1,3,4,5,6’ysa A onları yazacaksın”, Serdar: “Öbürkileri de öbür şekilde yazacağım demi,..şimdi birazda ezberleyeyim onu ben”, (31.05.2011 günü yapılan menajerlik sınav cevaplarının sınav yapılmadan önce sızdırılarak dağıtıldığını göstermektedir.)

30.03.2011 günü saat:22.59’ da Serdar Berkin’i, Özden Aslan’ın aradığı ;

Özden: “Bende spor ayakkabısı var abi beyaz, içi dediğim iç ayakkabının içi değil de, iç kısmısına rakamlarla yazdım hepsini sol ayağımı hafif dışa kıvırdığım zaman hepsini okuyabiliyorum, ordan onu görmezler,(devamında gireceği sınavdaki görevlileri kastederek) …o kadar da sıkı değil..zaten FİFA’dan adam gelmiyormuş Türk 2 tane avukat giriyormuş, hemen yapıp çıkmayayım demi, zaten ilk 3 soruyu ezbere biliyorum, ilk 3 soru C,A,A,”,  Serdar: “İyi dikkat et”,

01.04.2011 günü saat:23.28’de M. Özgener’i Yunus Egemenoğlu’ nun aradığı ;

Yunus: “Hayırdır hayır mı anladım hayır değil başkanım şöyle bu saatte aramamdı yoksa şimdi bu şeyle ilgili futbolcu menajerliğiyle ilgili sınavı yaptık biliyorsunuz, ettik geldi bu arada Haldun hep etraflarda dolaşıyor ne olacak bunlar işte Olgun Peker giriyor benim bildiğim Olgun Peker bu soruları alır siz istediğiniz kadar, bu arada Haldun .. şey Haldun konuşuyor falan hiç yaklaştırmıyoruz sadece Ömer ve Levent’e teslim edildi sorular Ömer’in zaten güvenliğinden biliyoruz özellikle saklıyorlar biz bir şekilde soruları hazırladık gerekli olan tercümeleri yaptırdık güvenilir yerden daha öncede çalıştığımız yani her zaman çalışmadığımız öyle söyleyim, şimdi telefon açtılar 35’e gelmişler Olgun Peker’in sınav kağıdını açıyorlar en çok merak edilenlerden biri Haldun’un devamlı geldiği, 20 soruda 15 soru yapmış Haldun” dediği ve menajerlik sınavı ile alakalı soruların evrak kayıt bölümünden dışarıya uçtuğunu belirttiği, Mahmut’un: “Tamam abi iptal et,…” dediği,

02.04.2011 günü saat:17.33’de Olgun Peker'i, Abdullah Cila’nın aradığı ;

Olgun: “Ne olmuş geçmişiz galiba", Abdullah: "Sen geçmişsin Volkan’la biz kalmışız, birimiz 12 puan birimiz 13 puan ben bu işi hiç anlamadım (aynı cevapları işaretlediklerini kastederek) aynı şeyleri yatırdık nasıl oluyorsa sen tam 15 puan 15 mi 16 mı almışsın sen", Olgun: “Hayırlısı, konuşuruz"

02.04.2011 günü saat:17.44’te Sami Dinç’in, Talat Emre Koçak’ı aradığı ;

Sami: “Volkan, çok ilginç bir şey söyledi o Haldun’u pazartesi sabahı çağıralım, Olgun buna, sınav öncesinde gel kardeşim demiş, ben sana vereyim demiş cevapları aldım diyor, bire bir aynısını sizin verdiğiniz diyor, belli ki Haldun ona da servis etmiş çağıralım söyleyelim, vermeyelim parasını”, Emre: (Mahmut Güneş’i kastederek) “Ben Mahmut’a da sordum o da kafasına göre işaretlemiş”, Sami: “Olgun 15’ini gösteriyorsa herhalde, elinde sadece 15’i var”,Emre: “Gelen sorular biraz silikti Faruk’a da gönderdikten sonra”, Sami: “Ya ağır abi aynı cevaplarla geçti”, Emre: “Bizim söylediğimiz adamlar niye aynı şıkları işaretledi ben onu anlamadım (Ümit Aydın ve Mahmut Güneş’i kastederek) Ümit’e öyle dedim Mahmut’a öyle, belli ki Haldun gitti oraya da sattı, abi Volkan’da Makedonya’dan aldım demiş, verdiklerimizden bir tanesi geçmiş dedim nitekim doğru verdiklerimiz, Özden, Olgun dolayısıyla bizden çıkanlarda geçtiler sonuçta biz vermiş olsak ta”, Emre: (15 tane menajerlik sınav sorularından 13 tanesini yapabildiğini kastederek) “Ben yaptım elimden geleni oturdum soruları temin ettim 15’ten 13 çıkmış olduysa da yani yapabileceğim bir şey yok”, Sami: (Tarık Özaslan’ı kastederek) “Tarık kimin cevabıyla geçti, bizden cevabı gece 10’da aldı abi Barış 9 buçukta mı 10’ damı ne aldı, o saatten sonra herkese servis etmiş olamaz”, Emre: “Sabah 7’de bunu şey kadın aramış bende var beraber şey yapalım bende gece aldım demiş”, Sami: (Haldun Şenman’ı kastederek) “O zaman bu herif 100 bin dolar falan kaldırdı yani”

Sami Dinç: “5 değil yani, hata mı yapmışsın sen 2 tane” Emre Koçak: 2 tane, hepsi 13 almış, 2 tane hata yapmışım demek ki...“ Sami Dinç: “Çok kötü oldu be”, Emre Koçak: “Özden Aslan 14 başarılı”, Sami Dinç: “Haldun verdi abi ona”, Emre Koçak: “Bizim elemanların hepsi 13 almış, abi vermemiz lazım yani paralarını çok ayıp bir şey, ...”, Sami Dinç: “Haldun'u bi arayıp konuşsana abi”, Emre Koçak:” abi yok be 15 ten 13 yapıyorsun abi, 20 de olsa 18, bir tane çıkaramıyor olmaları çok enteresan, belli ki Haldun gitti oraya da sattı... Haldun para ile veriyordu eskiden beri, yeni bir şey değil”

Şeklinde sınav öncesi ve sınav sonrası telefon konuşmalarının olduğu anlaşılmıştır.

Sanıkların savunmaları, Türkiye Futbol Federasyonundan alınan belgeler üzerinde yapılan incelemeler, hesap inceleme tutanakları, sanık Haldun Şenman'ın ve sanık Talat Emre Koçak'ın ofislerinde yapılan aramalar, telefon detay dökümleri üzerinde yapılan incelemeler, fiziki takip tutanakları, olaya ilişkin iletişim tespit tutanakları, tanık anlatımları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;

Sanık Olgun Peker'in, 2002 yılında sanık Özcan Üstüntaş ile birlikte Beşiktaş ilçesinde Refleks Menajerlik Şirketini kurduğu ve bir çok futbolcunun futbolcu temsilciliğini üstlendiği, 2003 yılı içerisinde Türkiye Futbol Federasyonu tarafından kabul edilen futbolcu temsilciliği talimatıyla menajerlik yapmanın bazı koşullara bağlandığı ve usulsüz menajerlik yapanlara yaptırımlar getirildiği, 2003 yılı Haziran ayından sonra yetkisiz şekilde menajerlik yapılmasının yasaklandığı, ancak buna rağmen uygulamada karşılaşılan bazı sorunlar nedeniyle yetkisiz menajerlik faaliyetlerinin devam ettiği,

Yasal düzenlemenin yetkisiz menajerlik faaliyetlerini önlemede etkisiz kalması üzerine T.F.F'nun 2010 yılı Mart ayında Futbolcu Temsilciliği talimatında değişiklik yaptığı, öngörülen cezaların ağırlaştırıldığı bu kapsamda yeni ek cezalar getirildiği, hatta yetkisiz futbolcu menajerleriyle çalıştıkları tespit edilen futbolcu ve kulüplere ceza uygulandığı, Olgun Peker'in ortağı olduğu Refleks Menajerlik şirketi hakkında da yasal işlem yapıldığı,

Yapılan yasal düzenlemeler ve ağırlaştırılan cezalar nedeniyle yetkisiz menajerlik faaliyetlerinin güçleştiğini gören Olgun Peker'in menajerlik yapabilmek için yetki belgesi almaya karar verdiği, ancak ilkokul mezunu olması nedeniyle eğitim durumu yeterli olmadığından üçüncü kişiler eliyle Bulgaristan ülkesinden, Bulgaristan devletine ait sahte lise diploması temin ederek T.F.F tarafından düzenlenen Futbolcu Temsilciliği sınavına başvuru yaptığı bir taraftan da sınavda çıkacak soruları temin etmeye çalıştığı, dosyada mevcut bulunan iletişim tespit tutanaklarından da anlaşılacağı üzere, sanık Haldun Şenman ile irtibata geçtiği, sorulara ulaşma konusunda avukat Sami Dinç ve Talat Emre Koçak'la görüşmelerinin olduğu,

Menajerlik sınavına girmek için lise mezunu olma şartı arandığı, sanık Olgun Peker'in ise, lise mezunu olmadığı halde sınava girebilmek için Bulgaristan Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Tenço Hubenov Mekanik ve Teknik Lisesi Elektrik Bölümünce hazırlanan B-0 0014326 Seri, 0116/04.07.1992 kayıt numaralı, Olgun Peker adına düzenlenen sahte diploma ile başvuru yaptığı, Bulgaristan makamları ile yapılan yazışmalarda böyle bir diplomanın bulunmadığı ve diplomada yer alan 7301224652 birey vatandaşlık numarasının Reni Alyoşeva İvanova isimli bayan şahsa ait olduğu, mahkememizce yapılan gözlemde de bu diplomanın aldatıcılık yeteneğine sahip olduğu, kaldı ki sanık Olgun Peker'in bu sahte lise diplomasını kullanarak 31/03/2011 günü yapılan menajerlik sınavına katıldığı, böylelikle sanığın sahte diplomayı sınava girişte kullanmak suretiyle resmi belgede sahtecilik suçunu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar sanıklar Sami Dinç ve Talat Emre Koçak hakkında da, sanık Olgun Peker ile fikir ve eylem birliği çerçevesinde hareket ederek resmi belgede sahtecilik suçuna yardım suçundan sanık Haldun Şenman'ın da, bu suça aynı şekilde feri olarak iştirak ettiğinden bahisle cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de, sanıklardan Haldun'un sanık Olgun Peker'in diplomasının sahte olduğunu bilerek alıp kabul ettiğine ve suç işlemek kastı ile hareket ettiklerine ilişkin delil elde edilemediğinden, atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.

Her ne kadar sanıklar Sami Dinç, Talat Emre Koçak ve Haldun Şenman'ın, sanık Olgun Peker liderliğinde kurulan silahlı suç örgütü içerisindeki hiyerarşik yapıya dahil olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım etme suçundan dolayı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de, sanıkların avukatlık görevini ifa ettikleri, sanık Olgun Peker ile müvekkil-avukat içerisinde hukuksal danışma niteliğindeki bilgi paylaşımlarının suç olarak kabul edilemeyeceği, sanık Talat Emre Koçak ve Sami Dinç'in avukatlık mesleğinin kural ve gereklerini yerine getirdikleri, hukuksal konularda kendilerine sorulan sorulara yanıtlar verdikleri, atılı suçu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.

Sanıklar hakkındaki rüşvet suçlamaları ile ilgili olarak ise, mahkememizce sanıkların çelişkili savunmaları ve tanıkların beyanları, fiziki takip tutanakları değerlendirildiğinde menajerlik sınavı sorularını para karşılığında TFF Profesyonel İşler Müdürü Haldun Şenman'dan satın aldığı ve sanık Haldun Şenman'ın TFF Profesyonel İşler Müdürü olduğu, TFF görevlilerinde kamu görevlisi sayılmaları nedeni ile sanığın yapmaması gereken bir işi yapması ve görevinin gereklerine aykırı davranmak suretiyle sanık Özden Aslan'dan menfaat temin ettiği kanaatine varılmıştır.

Sanık Özden Aslan'ın kolluk aşamasında, Savcılık aşamasında ve mahkeme aşamasındaki ifadeleri incelendiğinde, birbiri içinde açık çelişkiler taşıdığı, hatta Cumhuriyet Savcılığı ifadesi içeriğinde de çelişkili beyanları olduğu, Savcılık aşamasında ilk başta suçlamaları kabul etmediğini ve sınav sorularını kesinlikle sınavdan önce almadığını, espri mahiyetinde konuşmuş olabileceğini, sınav sorularını önceden para karşılığı sınava gireceklere verilmesi ile ilgili bilgisi olmadığını, sınav sorularını para karşılığı veya ücretsiz olarak temin etmediğini, sınavdan önce görmediğini, kimin bu işleri organize ettiğini bilmediğini beyan etmiş ise de, Savcılık sorgusunun ilerleyen aşamalarında “ben etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istiyorum, ben sınavdan bir veya iki gün önce sorulardan 15 tanesini Haldun Şenman isimli şahıstan aldım. Ancak param olmadığını söyledim ve kendisine herhangi bir para vermedim, kendisini oyuna getirdim istersen beni vur param yok dedim, soruların doğru cevaplarını belirtmemişlerdi, ben sorular üzerinde çalışıp araştırma yaptım, soruları da buna göre cevapladım... Levent tarafında bir yerde sokakta akşam karanlığında Haldun getirip soruları bizzat bana verdi, bu işe girdiğime pişmanım” şeklindeki açık, net ve samimi ikrarı gözetildiğinde, mahkememizce sanık Özden Aslan'ın soruları Haldun Şenman'dan para karşılığında satın aldığı  değerlendirilmiştir.

Her ne kadar sanık mahkememizde duruşma sırasında yine birbiriyle çelişen ve günlük hayatın olağan akışına aykırı bir biçimde olayları anlatmış olduğu ifadesinde, bu ikrarından vazgeçerek soruları başka yerden temin ettiğini beyan etmiş ise de, Klasör 8 dizi 88'de sanık Özden Aslan'ın sanık Serdar Berkin ile 30 Mart 2011 tarihinde “ sorulara karşılık 17.500 dolar yatıracağız...... çağırdılar cevapları almaya gidiyorum” şeklindeki soruları para karşılığında aldığı yönündeki ikrarı, soruları alabilmek için 17500 Dolar temin etmek için bankadan kredi çektiği, Özden Aslan'ın hesap hareketlerinin incelenmesinde 30/03/2011 günü Türkiye İş Bankası Zincirlikuyu İstanbul şubesinde 23.000 TL para çektiğinin tespit edildiği, Özden'in Serdar ile görüşmesinde “yemek yedik beraber, Haldun filan... parayı istedi, ben vermedim, soruyu vereceğim dedi, 17500 Dolar bu belgemi vereceksiniz parayı alacaksınız dedim” diyerek Haldun Şenman ile menajerlik belgesini almak karşılığında 17.500 Dolara anlaştıklarını söylediği, aynı gün saat 21:45 sıralarında Özden'in sınav sorularını almaya gittiği ve FİFA'nın hazırlamış olduğu 15 soruyu Haldun'dan alması karşısında, savunmalarının kendisinin suç ve cezadan kurtarmaya yönelik savunma sadedinde beyanlar olduğu ve savunmalarına itibar edilmemesi gerektiği kanaatine varılarak atılı rüşvet verme eylemini işlediği hususu sübuta ermiştir.

Her ne kadar sanık Haldun Şenman kolluk ifadesinde manejlerlik sınavıyla ilgili bir yetkisinin bulunmadığını, soruların kendisine hiç ulaşmadığını beyan etmiş ise de sanık Serdar Berkin kolluk ifadesinde soruların Haldun Şenman tarafından görüldüğünü belirtmiş sanık Erman Ertaş'da sınavdan bir iki gün önce İstanbul'da Haldun Şenman ile bir restaurantta buluştuklarını Özden Aslanı ın bu buluşma sırasında sınav sorularını ele geçirdiğini bildiğini,  Haldun Şenman dan almış olabileceğini belirtmiş, sanık Özden Aslan ise savcılık ifadesinde sınav sorularını sanık Haldun Şenman dan aldığını itiraf etmesi karşısında sanık Haldun'un bu savunmalarının gerçeği yansıtmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yargılamanın devamı sırasında sanık Haldun Şenman ve sanık müdafileri, sanığın TFF profesyonel işler müdürü olması nedeniyle kamu görevlisi sayılamayacağı ve sanık açısından rüşvet suçunun işlenemez suç olduğunu iddia etmiş iseler de, yukarıda nazari kısımlar bölümünde anlatıldığı üzere TCK nun 6/1-c maddesi gereğince kamu hizmetlisi kavramının geniş olarak yorumlandığı, 3289 ve 5894 Sayılı Yasa hükümlerinden de TFF çalışanları ve üyeleri ceza hukuku uygulamalarında kamu görevlisi sayılacağı yönündeki yargıtay içtihatları gözetildiğinde, TCK nun 252/4 maddesininde kamu yararına çalışan meslek kuruluşlarının bünyesindeki şirketlerin ve kamu yararına çalışan dernekleri de sayarak kamu görevlisi kavramını genişlettiği ve 3289 Sayılı Yasanın Ek 9.maddesinin son cümlesi gereğince “Federasyon faaliyetlerinde görevi bulunanlar görevleri ile ilgili suçlarda kamu görevlisi sayılırlar” hükmü karşısında bağımsız futbol federasyonunun ceza yargılaması açısından özel hukuk hükümlerine tabi olmadığı kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar sanık Haldun Şenman ve sanık müdafileri, sanığın eyleminin olsa olsa TCK nun 255.maddesinde düzenlenen yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama başlıklı maddenin uygulanma olasılığının bulunduğunu beyan etmiş ve bu hususta savunma yapmış iseler de, mahkememizce TFF ile yapılan resmi yazışmalardan ”sanık Haldun Şenman'ın 31/03/2011 tarihi itibariyle federasyonda profesyonel futbolcu tescil işleri müdürü olarak görev yaptığı, sanık Haldun Şenman'ın müdürlüğünü yaptığı birimin profesyonel futbolcuların tescil işlemlerinin ve futbolcuların dosyalarının tutulması ile lisanslı futbolcu temsilcilerinin özlük dosyalarının tutulması, lisans işlemlerinin yapılması, temsilcilerin futbolcu ve kulüplerle yaptıkları sözleşmelerin tescili, temsilci sınavlarının duyurulması ve organizasyonu, sınava girecek adayların başvurularının alınması ve sınavı kazanan adayların FİFA'ya bildirilmesinden sorumlu olduğu” şeklindeki yanıtı karşısında temsilci sınavlarında sanık Haldun Şenman'ın görevli ve yetkili olduğu anlaşılmıştır.

T.F.F. özerk bir kuruluş olmakla birlikte, kanunla kurulması, disiplin cezası verebilmesi, işlemlerini kamu gücünü kullanarak yerine getirmesi dikkate alındığında, ceza hukuku uygulamasında kamu kurumu niteliğinde bir yapılanmasının olduğu, görevlilerinin yürüttükleri faaliyetlerin de, kamusal faaliyet mahiyetinde olduğu, dolayısıyla çalışanları ve üyelerinin kamu görevlisi sayılacağı kanaatine varılmıştır.

TFF Kamu kuruluşu değildir, dolayısıyla sanık Haldun Şenman da memur değildir ancak, kamu görevinin gereği sınav güvenliğini sağlamak ve temsilci sınavlarının duyurulması ve organizasyonu, sınava girecek adaylarının başvurularının alınmasıyla görevlidir. Somut olayda sanık Haldun Şenman'dan görevinin gereklerine aykırı bir iş yapılması için maddi menfaat temin etmektedir. Dolayısıyla sanık Haldun Şenman'ın eylemi, mahkememizce TCK nun 252.maddesinin 3.fıkrasında tanımlanan “bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı bir işi yapması veya yapmaması için kişi ile vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır” suç tipine uygunluk arz ettiği ve sanık Haldun Şenman'ın rüşvet almak, sanık Özden Aslan'ın ise rüşvet vermek suçunu işlediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Sanıklar Olgun Peker, Abdullah Cila, Ümit Aydın, Mahmut Güneş, Tarık Özaslan ve Volkan Bahçekapılı hakkında para karşılığında menajerlik sınavı sorularını ele geçirdikleri ve rüşvet verdikleri iddiasıyla kamu davası açılmış ise de, sanıkların bu soruların temini ve ele geçirilmesi karşılığında herhangi bir kişiye miktarı belli bir rüşvet verdiklerine ilişkin dosya içerisinde cezalandırılabilmelerine yeterli somut delil elde edilememiştir. Şöyle ki, telefon kayıtları, mesaj içerikleri, fiziki takipler incelendiğinde ve sanık Olgun Peker'in samimi ikrarından da anlaşıldığı üzere sanık Olgun Peker'in sınavdan bir gün önceki gün olan 30/03/2011 günü gece saat 23:00 sıralarında sınav sorularını Abdullah Cila isimli sanıktan almış olduğu hususu sabittir. Ancak gerek sanık Olgun Peker, gerekse sanık Abdullah Cila'nın savunmalarında bu soruları maddi menfaat karşılığında veya bir yarar temini kastıyla sanık Abdullah Cila'nın Olgun Peker'e sağladığı yönünde cezalandırılabilmesine yeterli şüpheden uzak, kesin ve kuşku boyutunu aşan delil elde edilemediğinden atılı suçtan her iki sanığın ayrı ayrı beraatine karar vermek gerekmiştir. Diğer sanıklar Ümit Aydın, Mahmut Güneş, Tarık Özaslan ve Volkan Bahçekapılı'nın atılı rüşvet vermek suçunu işlediklerine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden üzerilerine atılı suçlardan ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.

Sanıklar Talat Emre Koçak ve Sami Dinç'in dosyaya menajerlik sınavı öncesi yansıyan telefon tapeleri, kullanmış oldukları telefon detay dökümleri üzerindeki yapılan incelemeler fiziki takip tutanakları birlikte değerlendirildiğinde sanık Sami Dinç ile Talat Emre Koçak arasında geçen telefon tapesinde “ 13'te kalmış. Attıkları tutmamış. Bu odunlara ayıp olmuş. Parasını vermemiz lazım” şeklindeki kısmi ikrarları gözetildiğinde rüşvete aracılık yapan ve bu surette menfaat temin eden sanıklar Sami Dinç ve Talat Emre Koçak'ın suçun işlenmesinden önce veya işlenmesi sırasında yardımda bulunarak icrasını kolaylaştırma suretiyle yardım etme suçunu işledikleri sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Sanık Erman Ertaş'ın sınav öncesi Haldun Şenman'a rüşvet vererek soru cevapları temin eden, Özden Aslan'ın sorulara ulaşabilmek için Altayspor Genel Müdürü Erman Ertaş ile beraber hareket ettiği, sanık Erman Ertaş'ın 01/03-25/04 tarihleri arasında telefon ile 101 kez irtibat kurduğu, Erman Ertaş'ın Haldun Şenman ile ve Özden Aslan ile sınav günü beş kez irtibatta olduğu, Erman Ertaş'ın kullandığı 0533-650.15.98 nolu telefonun sınavdan önce 29/03/2011 günü İzmir Gaziemir ilçesinde sinyal verdiği, daha sonra 29/03/2011 günü İstanbul ilinde sinyal vermeye başladığı, 30/03/2011 günü İstanbul'da son telefon baz sinyalini verdiği, akabinde de İzmir Gaziemir ilçesinde sinyal vermesi karşısında İzmir'den İstanbul iline gidip geldiğinin anlaşıldığı, sınavdan bir gün önce gece yarısı gelip soruları alıp sabah geri döndüğü ve böylelikle sanık Özden Aslan'a suçun nasıl işleneceği hususunda yol gösterdiği, atılı rüşvet suçuna yardım suçu sübuta erdiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar sanık Serdar Berkin hakkında 31/03/2011 günü yapılan menajerlik sınavı öncesi rüşvet verme eylemine yardım ettiğinden bahisle cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de, atılı suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delil elde edilemediğinden sanığın üzerine atılı suçtan beraatine karar vermek gerekmiştir.

Sanıklar Olgun Peker, Özden Aslan, Abdullah Cila, Ümit Aydın, Mahmut Güneş, Volkan Bahçekapılı ve Tarık Özaslan hakkında sınavda kopya çekmek suretiyle özel belgede sahtecilik suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası yönünden; sanıklar Olgun, Özden, A. Cila, M. Güneş, Ü Aydın, V. Bahçekapılı'nın aydın birebir 15 soruda aynı şıkkı işaretledikleri, 12 soruya doğru, 3 soruya yanlış cevap verdiklerini, yine sanıkların sınav sonrasında verdikleri dilekçelerinin birebir aynı olduğu, sanıkların hesaplama gerektiren soruların çözümünde hiçbir karalama yapmadıkları veya not yazmadıkları hususu sabittir.

Bahse konu sınavın Türkiye Futbol Federasyonu tarafından yapıldığı, sanıkların sınava bizzat girdikleri, sınav kağıtlarını kendi adlarına imzaladıkları anlaşılmakla; sanıkların eyleminin ceza yargılaması anlamında suç teşkil etmediği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Sanıklar her ne kadar sınavda gayri ciddi, laubali ve rahat ortamın olduğunu, birbirlerinin sınav kağıtlarına kolaylıkla bakabildiklerini, kopya çektiklerini kabul ve ikrar etmiş iseler de birbirlerinin kağıtlarına bakmaları özel belgede sahtecilik suçunun unsurlarını oluşturmamaktadır. Yargıtay uygulamalarında kişinin kendisinin sınava girip kopya çekmesinin anlaşılması karşısında suç oluşmadığı sadece sınavın iptaline karar verilmesi gerektiği yönünde kararları mevcuttur. Anılan sınavı Öğrenci Seçme Yerleştirme Merkezi tarafından yapılması halinde 6114 sayılı yasanın 10. maddesinin 3. fıkrasının uygulanma olasılığı gündeme gelebilecektir. Ancak somut olayda sınavın TFF tarafından yapılması ve bu sınav türünün örnekseme yoluyla genişletilemeyeceği kuralı karşısında atılı özel belgede sahtecilik suçunun tüm sanıklar yönünden unsurları oluşmaması nedeniyle ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.

Sanıklar Olgun Peker, Haldun Şenman, Sami Dinç, Talat Emre Koçak, Özden Aslan, Abdullah Cila, Ümit Aydın, Mahmut Güneş, Volkan Bahçekapılı, Tarık Özaslan ve Erman Ertaş ve Serdar Berkin'in sınav sonrası manejlerlik yapabilme yetkisini elde etme, bu suretle futbol kulüpleriyle futbolcular arasında transfer sözleşmeleri yapma ve taraf sıfatını kazanma ve bu suretle haksız menfaat temin etme amacı taşıdıkları ve eylemlerinin nitelikli dolandırıcılığa teşebbüs suçundan dolayı cezalandırılması istemiyle açılan kamu davası yönünden ise;

Bildiğini gibi dolandırıcılık suçu hileli davranışlarla bir kimseyi aldatıp onun veya başkasının zararına olarak kendisine veya bir başkasında yarar sağlanması olarak tarif edilmiştir. Sanıkların suça teşebbüsten cezalandırılabilmesi için TCK 35/1 maddesinde belirtildiği üzere, yasada " doğrudan doğruya icraya başlama" kriteri esas alınmıştır. Bu düzenlemeye göre, failin işlemeye kastettiği fiille ilgili olarak icra hareketlerinin belirli bir gerçekleşme aşamasına gelmesi yani failin suçu, doğrudan doğruya işlemeye başlamış olması gerekir. Hazırlık hareketleri ayrıca suç oluşturmuyorsa cezalandırılamaz.

Bu nedenle her ne kadar sanıklar hakkında kamu kurumunu dolandırıcılığa teşebbüs suçundan dolayı cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmış ise de sanıkların üzerlerine atılı suçun yasal unsurları oluşmadığından ayrı ayrı beraatlerine karar vermek gerekmiştir.


Yüklə 6,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   62   63   64   65   66   67   68   69   ...   79




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin