"MAFİA" İSİMLİ DOKÜMAN
MAFİA isimli doküman şüpheliler Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiş olup (30) sayfadan oluşmaktadır.
Dokümanın yapılan incelemesinde özetle; Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere dünyanın bütün ülkelerindeki organize suç örgütlerindeki sayısal patlamalann birçok bağımsız araştırma komisyonlannm araştırmasına konu olduğu ve bu araştırmalar sonucunda ortaya konan bilimsel ve kriminal raporlannda sonuç olarak;
Tüm ülkelerdeki organize suç örgütlerinin "state organized erime" yani devletçe örgütlenmiş suç örgütleri olarak anılması gerektiği belirtilmiştir.
Bu tür suç örgütlerin ortaya çıkış sebepleri olarak sosyal, ekonomik, siyasal, toplumsal vb. sebeplerin aynntılı bir şekilde anlatıldığı, bu sebepler arasında en önemli etkenin ülkelerin sahip olduklan farklı etnik gruplann varlığı olarak gösterildiği, mafyanın yani organize suç örgütlerinin finansal kaynağını ise NARKO/EKONOMİ/POLİTİK unsurun oluşturduğu belirtilmiştir.
Aynca Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli sorununun MAFİA oluşumlannm kökünün kazınması olmadığı, asıl sorunun emperyalizm karşısında Kurtuluş Savaşıyla başlayan ve halen sürmekte olan "entrika savaşları"^ olduğu, bu savaşı sürdürürken Türkiye'deki mevcut tüm oluşumlann teker teker ele alınarak yeniden değerlendirilmesi, deneyimli grup ve liderlerinin tasfiye edilirken''onlardan azamı ölçüde yararlanılması ve
narko/ekonomi/politik yapının 21.yüzyıla uygun ve sağlıklı bir biçimde yeniden yapılandırılarak şifrelendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Dünya üzerindeki ilk MAFİA'nın Sicilya'da ezilen yerel halkın uğramış oldukları sosyo-ekonomik baskı, adaletsizlik ve otorite boşluğu sonucu ortaya çıktığı,
Devamında bu yapının diğer dünya ülkelerine yayılması, gelişimi ve zaman içerisinde devletçe örgütlenmesine ayrıntılı olarak değinildiği, özellikle ABD'nin etnik gruplardan oluşan yapısına dikkat çekilerek MAFİA'nın bu ülkedeki gelişiminin anlatıldığı,
Amerikan MAFİA'sının İtalyanlar, Fransız'lannkini Korsikalılar gibi horlanmış ve ezilmiş etnik grupların oluşturduğu, ABD'ye göç eden Sicilyalıların "Kara El", İrlandalıların "Beyaz El" isimli MAFİA gruplarını oluşturduğu, ABD'ye göç eden ve dünyanın en çok aşağılanan ırkı Yahudilerin ise MAFİA'nın cinayet şirketini oluşturduğu, bu grupları içersinde İtalyanm Sicilya bölgesinden Amerika'ya göç eden Salvatore Luciano liderliğindeki suç örgütünün 10 yıl içersinde binden fazla ipucu bırakmayan cinayet işlediği belirtilmiştir.
Türkiye'de ise MAFİA gruplarının Laz, Arnavut ve Arap gibi etnik gruplardan oluştuğu, Kürt Salih, Arnavut Sami, Büyük Recep, Arap Sadri ve Oflu İsmail gibi isimlerin Türk MAFİA' sının efsaneleşmiş örnekleri arasında yer aldığı,
Bu gün Türkiye Cumhuriyeti mevcut rejimi ve Kemalist ideoloji, etnik ve fundamentalist terör örgütleriyle çepeçevre sarmalanmış ise bunun nedenleri arasında Türk MAFİA yapılaşmasının önemli bir faktör olduğu belirtilmiştir.
Pentagon'un MAFİA'nın şifresini çözdüğü, bir yandan MAFİA'yı çökertip yok etmek için çaba gösterirken, diğer taraftan da kendi elleriyle yepyeni bir MAFİA lideri oluşturduğu ve ulusal çapta örgütlediği, özellikle 2.Dünya Savaşında bu MAFİA örgütünden her alanda büyük ve sayısız yararlar elde ettiği belirtilmiştir.
Pentagon Komünizme karşı giriştiği savaşta NATO şemsiyesi altında yer alan tüm ülkelerde oluşturulan ve adına "GLADİO" denilen yapılardan çok iyi bir şekilde yararlandığı belirtilmiştir.
MAFİA'nın şifresini çözen Pentagon'un, etnik terör örgütlenmesinin temellerini Amerikan MAFİA'sıyla attığı, tüm dünya ülkelerinde MAFİA oluşumları içinde yer alan üyelerin etnik gruplardan seçildiği, süreç içinde güçlenen MAFİA liderinin mensubu bulunduğu etnik yapının efsanevi halk kahramanına dönüştüğü ve MAFİA grubunun bir anda etnik terör örgütüne dönüştüğü belirtilmiştir.
Yahudi MAFİA liderlerinin, Arap Filistin topraklan üzerinde kurmaya çalıştıklan İsrail devletini koruyabilmek için Filistin Halk Kurtuluş Ordusu lideri Yaser ARAFAT ile uzun süreli bir danışıklı dövüş oyunu kurduklan ve etnik terörün yeşertilebilmesi için gerilla kamplannın kapılannı etnik gruplara açarak destek verdikleri belirtilmiştir.
"Globalleşme" olarak ifade edilen "Yeni Dünya DüzenP'nin Masonik Bilderberg grubunun ortaya attığı ve tüm ülkelerin, bağlı olacağı "Dünya Hükümeti" eli ile yönetilmesi planı olduğu, bu planın temellerinin Pentagon'un Amerikan MAFİA'smı oluşturmasıyla atıldığı belirtilmiştir.
Sovyet Rusya karşısında Amerikan rüyasını üstün kılan unsurun ne uzay yansında öne geçişi nede teknolojik başanlann olduğu, en önemli unsurun Pentagon'un kurduğu Amerikan MAFİA'sı olduğu belirtilmiştir.
Şu halde Türk MAFİA'sının çökertilmesi, yok edilmesi yerine re-organize edilebilmesinin Türkiye'nin çakarları için gerekli olduğu belirtilmiştir.
Bu nedenle öncelikle bir zamanlar Pentagon'un yaptığı gibi Türk Genelkurmay' inin denetiminde yepyeni bir MAFİA örgütlenmesinin yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Türkiye'de MAFİA'nın yeniden yapılandmlmasmın mutlaka askeri bir girişim olarak ele alınması gerektiği, Türk MAFİA'sının dağılan Sovyet Rusya örneğinde görüldüğü gibi istihbaratçılardan oluşturulmasının Türkiye'yedir" vereceği, Türkiye'de istihbarat birimlerince kurulan tüm örgütlerin başansız olduğ^efirtilmfşjî&\
Türkiye'de doğrudan sözde "Genelkurmay"a bağlı "sivil bir kurul" tarafından MAFİA yapılanmasının oluşturulması gerektiği, bu "sivil kurul" üyelerine yasalar önünde kaldırılması olanaksız bir dokunulmazlık zırhı verilmesi gerektiği, oluşturulacak "sivil kurul" üye sayısının 3 kişi olması gerektiği, bu üyelerden birisinin "kurye", birisinin "teorisyen", diğerinin ise "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği, bu kişinin kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
MAFİA dokümani Veli KÜÇÜK, Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK ve Ümit OĞUZTAN'dan ele geçirilmiştir. Veli KÜÇÜK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin
üzerinde el yazısı ile " " Yazdığı görülmüştür. Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'den ele
geçirilen MAFİA belgesinin üzerinde de el yazısı ile " " yazdığı ve her iki yazı
karakterinin aynı yazı karakteri olduğu görülmüş ve birbirinin fotokopileri olduğu anlaşılmıştır.
Dolayısıyla Mehmet Zekeriya ÖZTÜRK'ten ele geçirilen MAFİA belgesinin Veli KÜÇÜK'ten fotokopi çekilmek suretiyle çoğaltıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda şahısların aynı amaç doğrultusunda birlikteliğini ortaya koymaktadır.
MAFYA kelimesinin hukuki çevrelerdeki karşılığı çıkar amaçlı suç örgütüdür. Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütlerine bakıldığında, bölgesel, ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösterenler olarak üçe ayrılırlar.
Bu suç örgütlerinin bir kısmı çek-senet tahsilatı, haraç, adam öldürme, adam yaralama ve benzeri faaliyetler gösterirken bir kısmı da uyuşturucu kaçakçılığı, İnsan Ticareti, Mazot kaçakçılığı ve diğer kaçakçılık faaliyetlerini yürütürler. Suç örgütlerinin oluşum şekli ise genel olarak, Aile tipi mafya, hemşericilik tipi mafya, cezaevi arkadaşlığı mafyası, olarak üçe ayrılırlar.
Ülkemizde faaliyet gösteren çıkar amaçlı suç örgütleri hakkında, bu güne kadar defalarca işlem yapılmış ve yapılan işlemler sonucu bir kısmının yargılaması sonuçlanıp hüküm giyerken bir kısmının da tutuklu olarak yargılanmaları devam edilmiştir. Yapılan bu işlemler sırasında, bir kısım MAFYA gruplarının ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticileri ile ilişki içersinde olduğu, fakat bu ilişkilerin gizli ve şifreli olması nedeniyle içeriklerinin anlaşılamadığı görülmüştür.
Bu ilişkiler "ERGENEKON" terör örgütüne yönelik yapılan soruşturma kapsamında değerlendirildiğinde, birçok suç örgütünün ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı ve örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket eden birer yapılanma içersinde olduklan anlaşılmıştır.
ERGENEKON terör örgütünün yönetici kadrosu, genelde emekli askerler oluşmaktadır. Örgüt bu durumdan istifade ederek kendisini Türk Silahlı Kuvvetleri içersinde bir yapılanma imiş gibi lanse etmektedir. Böylelikle bir taraftan sözde devlet adına hareket ediyor imajı verip örgütü güçlü göstermeye çalışırken diğer taraftan da değerli Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kamuoyu nezdinde yıpranmasına ve yanlış algılanmasına sebebiyet vermektedirler.
Bu hususiyetlerini de DERİN DEVLET olarak adlandınp örgütü gizemli kılmaya ve yaptıklan kanunsuzluklan perdelemeye çalışırken diğer taraftan da eylem yaptırdıklan tetikçi şahıslara devlet adına yaptıklanna inandırarak hunharca ve canice yaptıklan eylemleri masumane göstermeye çalışırlar.
İşte ERGENEKON terör örgütünün bu özelliğini, bünyesinde faaliyet yürüten çıkar amaçlı suç örgütleri de çok iyi kullanırlar ve birçok yerde kendilerinin DERİN DEVLET olduklannı yada DERİN DEVLETE çalıştıklannı dile getirerek bir taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağlamaya diğer taraftan da güçlü göstermeye çalışırlar.
Yapılan soruşturma çerçevesinde ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinden Veli KÜÇÜK, Muzaffer TEKİN, M^fönet^keriya ÖZTÜRK ve Mehmet
Fikri KARADAĞ'ın birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişki içersinde olduklan tespit edilmiştir.
Fakat mafya gruplan ile ilişkileri ve bu suç örgütlerinin yönlendirilmesini ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına daha ziyade Veli KÜÇÜK ve Muzaffer TEKİN'in sağladığı anlaşılmıştır.
Bu güne kadar elde edilen delillerden, ülkemizde ulusal ve uluslar arası düzeyde faaliyet gösteren ve liderliğini Sami HOŞTAN, Sedat PEKER, Ali YASAK, Semih Tufan GÜLALTAY yaptığı çıkar amaçlı suç örgütlerinin ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNE bağlı hareket ettikleri anlaşılmıştır.
Bu kişilerden Sami HOŞTAN Susurluk çetesi davasından ceza alıp hüküm giyen şüphelilerdir. Ali YASAK ise Susurluk davasında ismi geçtiği halde ceza almadan kurtulmayı başarmıştır. Susurluk davasında Veli KÜÇÜK'ün ismi de defalarca geçmiş olmasına rağmen yargılanmadığı gibi Meclis araştırma komisyonuna ifade bile vermemiştir. Dolayısıyla Veli KÜÇÜK'ün MAFİA bağlantılannm Susurluk kazası öncesine dayandığı, sonrasında da geliştirerek devam ettiği görülmektedir.
Örgüt yöneticisi Veli KÜÇÜK emekli bir generaldir, fakat elde edilen delillere göre adı geçen tüm mafya liderleri ile ilişki içersinde olduğu görülmüştür. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda açıklayıcı beyanlarda bulunamamış, bilakis verdiği cevaplarla öne sürülen deliller çelişmiştir.
Şüpheli Veli KÜÇÜK Sami HOŞTAN'ı 1983 yılından beri tanıdığını, kumarcılık yaptığını öğrendikten sonra uzaklaştığını, sadece birkaç sefer telefon görüşmesi yaptığını, fakat uyuşturucu işi yaptığını bilmediğini, zaten son bir yıldırda herhangi bir ilişkisinin olmadığını beyan etmiştir.
Fakat Sami HOŞTAN'm kumar işini 1996 yıllannda yaptığını bildiği halde, ilişkisinin bugünlere kadar geldiği ve 2007 yılında Sami HOŞTAN'm yaşadığı sıkmtılan Veli KÜÇÜK ile paylaşacak kadar samimiyetlerinin devam ettiği görülmüştür.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK, kumarcılık yaptığı için uzaklaştığını söylediği Sami HOŞTAN'm, Susurluk kazasından hemen sonra kendisini aradığını, olayla ilgili bilgi verdiğini, bunun üzerine de kendisinin Balıkesir Emniyet Müdürünü aradığım beyan etmiştir. Dolayısıyla nasıl bir ilişkidir ki uzaklaştığı ve samimi olmadığı Sami HOŞTAN ülkenin gündemine bomba gibi düşen bir kaza olayını öncelikle ve derhal Veli KÜÇÜK ile paylaşmış, bilgilendirmiş ve hemen akabinde de olay bölgesine gitmiştir. Nitekim Kutlu SAVAŞ'm resmi belge olarak hazırlamış olduğu Susurluk raporunda, Sami HOŞTAN'm 1996'da yedi ay içinde Veli KÜÇÜK ile 34 kez görüştüğü belirtilmiştir.
Öte yandan da bu kadar ilişki içersinde olduğu Sami HOŞTAN'm uyuşturucu kaçakçılığı suçundan (2) defa hapis cezası aldığı halde bu işi yaptığını bilmediğini söylemesi de düşündürücüdür.
Kaldıki Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN ile olan ilişkilerini anlatan birçok tanık ve şüpheli beyanı vardır. Bu ifadeler ilerleyen bölümlerde ayrıntılı olarak anlatılacaktır.
Diğer taraftan Veli KÜÇÜK'e Sedat PEKER ile olan ilişkisi sorulduğunda, babası vasıtasıyla tanıdığını, babası rahmetli olduktan sonra birkaç kez görüştüğünü ve başka da bir bağlantısının olmadığını, 5-6 yıldırda görüşmediğini beyan etmiştir.
Fakat 2004 yılında Sedat PEKER'e yönelik yapılan soruşturmada Veli KÜÇÜK ile Sedat PEKER'in çok sayıda telefon görüşmelerinin olduğu, bu görüşmelerde Sedat PEKER'in Veli KÜÇÜK'e hitaben "Siz nasıl emir buyurursanız" şeklinde hitap ettiği Veli'nin de "Sedatım" şeklinde hitap ederek aralanndaki samimiyeti ve ilişkinin boyutunu ortaya koyduğu, diğer taraftan telefonda birçok konuda uzun uzun sohbet ettikleri Veli KÜÇÜK'ün yaptığı birçok faaliyetleri Sedat PEKER'e anlattığı, Sedat'ın da fikirlerini ve düşüncelerini dile getirdiği, aynca Sedat PEKER Veli- KÜÇÜK'ün gıyabında konuşurken
"Veli Abi beni on sene evvel uyarmıştı" "Veli baba bana demişti ki" şeklinde bahsederek Veli KÜÇÜK'e olan bağlılığını ve sadakatini ortaya koyduğu görülmüştür.
Bunların yanı sıra Sedat PEKER Veli KÜÇÜK'ün katılacağı bir konferansla ilgili, görüştüğü bir adamına "Birde Veli Paşa bir konferansa katılacak sen Veli Paşayla görüş, konferansa kalabalık bir grup yaparsın dinlemeye giderken böyle öğrenci gençlerde olursa da olur" diyerek Veli KÜÇÜK'ün vereceği konferansın kalabalık görünmesiyle dahi ilgilendiği, yine bu telefon konuşmalarında Veli KÜÇÜK'e şoförlük yapan Emin Caner YİGİT'i bizat Sedat PEKER'in temin ettiği ve maaşını verdiği tespit edildiği halde Veli KÜÇÜK ifadesinde, Emin Caner YİĞİT'in yanma nasıl geldiğini hatırlayamadığını beyan etmiştir.
Sedat PEKER'in Harun ÇAKIR isimli bir albayla yaptığı telefon görüşmesinde de, Harun ÇAKIR'ın "Bizim ağabeyimizle berabersiniz herhalde zaten" diye sorması üzerine Sedat'ın "Doğrudur ağabey" diyerek Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket ettiğini açıkça ifade etmektedir.
Öte yandan alman ifadelerden şüpheli Veli KÜÇÜK'ün Susurluk davasında adı geçen Ali YASAK ile tanıştıkları ve değişik zamanlarda görüştükleri, bunların yanı sıra ele geçirilen örgütsel dokümanlardan da Ali YASAK'ın örgüt ilişkisi tespit edilmiştir.
Başka bir suç örgütü olan ve uzun yıllardır tutuklu bulunan NURİŞLER ÇETESİ Uşak cezaevi isyanı sırasındaki "Biz bu devlet için mermi sıktık! hem de sizin için, hem de asker için, bu devlet bana Mustafa DUYAR'ı öldürttü, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum Veli abi'yi ara Veli KÜÇÜK'ü ara. bizi sor! başka bir şey söylemiyorum" şeklinde söylemleri ile Veli KÜÇÜK ile aralarındaki ilişkiyi ortaya koydukları anlaşılmıştır.
Şüphelilerden Emin GÜRSES'in yaptığı bir telefon konuşmasında, karşısındaki şahsa Veli KÜÇÜK'ün Sami HOŞTAN aracılığı ile yeğenlerinden 7 Milyon dolar haraç istediğini söylediği, bu görüşme ifadesinde sorulduğunda, aynen doğruladığı ve kendisinin müdahale etmesi üzerine yeğenlerini kurtardığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla örgüt içersindeki Emin GÜRSES dahi Veli KÜÇÜK'ün MAFİA yapılanmasını ve faaliyetlerini açıkça ifade ettiği görülmüştür.
Şüpheli Veli KÜÇÜK alman ifadesinde, Semih Tufan GÜLALTAY'ı tanımadığını beyan etse de Semih Tufan GÜLALTAY'ın 2007 yılı içersinde Azerbaycanla ilgili Taksimde düzenlediği gösteriye örgütün diğer yöneticileri Muzaffer TEKİN, Sevgi ERENEROL ve örgüt üyesi Kemal KERİNÇSİZ ile birlikte katıldığı tespit edilmiştir.
Elde edilen delillerden Semih Tufan GÜLALTAY ile ilişkileri daha ziyade Muzaffer TEKİN'in sağladığı, fakat Veli KÜÇÜK'ün de ilişki içersinde olduğu anlaşılmıştır.
Semih Tufan GÜLALTAY Akın BİRDAL'm yaralanması olayı ile ilgili tutuklu bulunduğu dönemde, Muzaffer TEKİN'in bizzat kendisi ve ailesi ile ilgilendiği ve her türlü desteği sağladığı bilinmektedir. Diğer taraftan Semih Tufan GÜLALTAY cezaevinden tahliye olduktan sonra da sık sık görüştükleri, hatta Muzaffer TEKİN ile birlikte Sevgi ERENEROL'un toplantılarına katıldığı kamera görüntüleri ile de sabittir. Bunların yanı sıra 4-5 ay kadar Semih Tufan GÜLALTAY'ın yanında kalıp sonrada ciddi mağduriyetler yaşayan müşteki Esra Feride GÖKÇİMEN, yaşadığı mağduriyetlerin yanı sıra, Danıştay saldırısından iki gün önce Muzaffer TEKİN'in 4-5 kişilik kalabalık bir grupla Semih Tufan GÜLALTAY'ın yanına gelip saatlerce toplantı yaptığını, aynca Danıştay saldınsı faili Alparslan ARSLAN'm da olaydan önceki tarihlerde kalabalık bir grupla Semih Tufan'm ofisine geldiğini beyan etmiştir.
Öte yandan Muzaffer TEKİN'in uyuşturucu kaçakçısı olarak bilinen ve 2003 yılı içersinde Almanya da öldürülen Ertuğrul YILMAZ ile çok eskiye dayalı ilişkisinin olduğu, hatta Ertuğrul YILMAZ'a ait Doğuş Factoring şirketine ortak olduğu, 2002 yılı içersinde Doğuş Factoringe ait Ümraniye Duduluda 7.300 metrekare arsanın Muzaffer TEKİN'in üzerine yapıldığı, Doğuş Factaringin avukath^^^anfşlasf. saldınsı faili Alparslan
ARSLAN'm yaptığı tespit edilmiştir.
Ertuğrul YILMAZ'm cenaze töreni kayıtlan incelendiğinde Muzaffer TEKİN ile birlikte yeraltı dünyasından birçok simanın cenaze törenine katıldığı, o dönemde cezaevinde tutuklu bulunan Sedat PEKER törene katılamasa bile çelenk gönderdiği, fakat adamlan ve avukatlannın birçoğunun katıldığı görülmüştür.
MAFİA dokümanında, MAFİA yapılanmasını oluşturacak "sivil kurul" üyelerinden birisinin "ulusal mafya liderliği" rolünü üstlenecek kişi olması gerektiği ve bu kişinin kısa zamanda uluslararası MAFİA ailesinde yer alabilmesi gerektiği belirtilmiştir.
"ERGENEKON" terör örgütüne bağlı çıkar amaçlı suç örgütü liderlerinden Sami HOŞTAN'm ilişkilerine bakıldığında "Ulusal mafya liderliği" koltuğuna oturan kişi olduğu, bu nedenle de Veli KÜÇÜK'ün birçok MAFYA grubunu Sami HOŞTAN üzerinden kontrol ettiği düşünülmektedir.
Yukanda isimleri belirtilen Ergenekon terör örgütüne bağlı suç örgütleri de dahil olmak üzere, ülkemizde faaliyet gösteren birçok suç örgütü liderinin Sami HOŞTAN'a abi diye hitap ettiği ve saygı duyduğu, suç örgülerinin aralannda yaşadıklan anlaşmazlıklar ve problemleri Sami HOŞTAN'a getirilerek hakemlik yapmasını istedikleri, dolayısıyla Sami HOŞTAN'm MAFYA dünyasında etkinliğinin ve otoritesinin her şekilde hissedildiği, tüm bu verilerin Sami HOŞTAN'm Ulusal mafya lideri olduğunu gösterdiği anlaşılmaktadır.
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA gruplannm, örgütten aldıklan güçle kendilerini DERİN DEVLET olarak lanse ettikleri, böylelikle bir taraftan çevrelerine korku salıp çıkar sağladıklan, bir taraftan da gerçekleştirdikleri bazı eylemleri devlet adına yaptıklarına inanarak hunharca gerçekleştirdikleri eylemleri masumane göstermeye çalıştıklannı belirtmiştik.
Semih Tufan GÜLALTAY liderliğindeki suç örgütünün telefonlan dinlenirken örgüt üyelerinden Günkan TEMELLİ İle konuşan Savaşhan TOSUN "Oğlum bunlar hep yanlış yollara bulaşıyorlar ya." "Şimdi bizim yeğene BİZ DERİN DEVLETİZ hesabına bazı hareketler yapmış EMRE (EMRE GÜLAYTAY'ı kast ediyor)" dediği ve telefonu yanında bulunan Nuh Celal YAYLA'ya verdiği, görüşmenin devamında Nuh Celal'in Emre GÜLALTAY'dan yaşadığı mağduriyeti anlattığı ve telefonu tekrar Savaşhan'a verdiği, Savaşhan TOS UN'un da "Muzaffer abiye gidiyorum.. TEKİN'e oraya gelecekler hepsi, ben sana söylim." "Benim yiğenime böyle tahsilat olurmu ya. Muzaffer TEKİN'e çağıracam EMRE'yi ... bunuda çağıracam böyle bişey olurmu oğlum ya" diyerek bir taraftan Emre GÜLALTAY'm kendisini DERİN DEVLET olarak lanse ettiğini, diğer taraftan da Emre GÜLALTAY'm yaptığı tehdit olayını adli mercilere bildirmek yerine Muzaffer TEKİN'e bildireceklerini söylemeleri, Muzaffer TEKİN'in bu MAFYA grubu üzerindeki etkisinin hangi boyutta olduğunu açıkça gösterdiği anlaşılmaktadır.
Sedat PEKER'in 2004 yılında Güler KÖMÜRCÜ ile yaptığı bir telefon görüşmesinde, Korkut EKEN'den bahsederken "Bide bunlar cahil. Bide tutar bi kahve mahve tarattırırlar. Bi iki genç çocuğun eline verip" dediği, bu cümlelerden kısa bir süre sonra "On sene evvelinde olan olayların içinde Güler aklı başında insanlar vardı. DEVLET KARARI, HÜKÜMET KARARI VARDI" "Polis işini yapamıyordu. Adliyeler yapamıyordu. Mecburen eskinden bişeyler oluyodu" dediği,
Diğer taraftan (9) nolu gizli tanığın beyanlannda 1995 yılında Gazi mahallesindeki kahvehanenin taranması olayıni Veli KÜÇÜK ile birlikte hareket eden Osman GÜRBÜZ'ün gerçekleştirdiğini, aynı oluşum içersinde Sedat PEKER'in de bulunduğunu beyan ettiği,
Bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat PEKER'in bir dönem gerçekleştirdikleri illegal eylemleri DEVLET KARARI ile yaptıklanna inandıklan, dolayısıyla ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ yöneticilerinin aldıklan kararlan DEVLET ADINA yapıyor havası oluşturarak kendilerini_DERİN DEVLET şeklinde lanse
Çıkar amaçlı suç örgütü lideri Sedat PEKER bu duruma o kadar çok inanmış olacak ki, GEBZE ilçesinde düzenlenen bir açılış törenine gönderdiği çelengin törene katılan KAYMAKAM tarafından kaldırtılması karşısında, devletin resmi kamu görevlisi KAYMAKAM hakkında burada ifade edilemeyecek kadar aşağılayıcı ve hakaret edici sözlerle tepki gösterdiği görülmektedir.
Başka bir çıkar amaçlı suç örgütü yöneticileri Nuri ERGİN ve Vedat ERGİN Uşak cezaevi isyanı sırasında "BU DEVLET BANA MUSTAFA DUYART ÖLDÜRTTÜ, ben öldürttüm, şimdi canlı söylüyorum" BİZ BU DEVLET İÇİN MERMİ SIKTIK! hem de sizin için, hem de asker için!" "VELİ ABİ'Yİ ARA VELİ KÜÇÜK'Ü ARA. BİZİ SOR! başka bir şey söylemiyorum" sözleri ile ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜ adına gerçekleştirdikleri kanlı ve hunharca eylemlerini DEVLET adına yaptıklarını zannettikleri anlaşılmaktadır.
Şimdi de "ERGENEKON" terör örgütün MAFYA yapılanması ile ilgili genel deliller anlatılacak, sonrasında da örgüt bünyesinde faaliyet gösteren MAFYA liderleri tek tek anlatılacaktır.
Dostları ilə paylaş: |