5-NAYLON TERÖR GRUPLARI OLUŞTURULARAK TERÖR DÜNYASINA YÖN VERİLMESİ VE TERÖR ÖRGÜTLERİNİN KONTROL ALTINDA BULUNDURULMASI,
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN PKK TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI
PANZEHİR
ETNİK/BÖLÜCÜ OPERASYONLARIN TASFİYESİ DOKÜMANI Abdullah Öcalan faktörü başlığı içinde "Abdullah Öcalan henüz
emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır hissetmem ektedir". Yazdığı
görülmüştür.
"ERGENEKON" dokümanında "TERÖR" başlığı altında; 21 Yüzyılda en önemli sorunlardan birisinin terör olacağı, bu nedenle terör gruplarının kontrol altında tutulması gerektiği, gerektiğinde "NAYLON TERÖR GRUPLARI" oluşturularak terör dünyasına yön verilmesi ve güçlü istihbarat örgütlerinin kurguladığı oyunun içinde mutlaka yer alınması gerektiği belirtilmiştir.
Örgüt yöneticileri "ERGENEKON" dokümanında belirtilen örgütün bu yöntemini gerçekleştirebilmek için "PANZEHİR" dokümanının hazırlanmasını sağlamıştır.
"PANZEHİR" dokümanının içeriğinden ve soruşturma kapsamında elde edilen diğer delillerden "ERGENEKON" terör örgütünün birçok terör örgütünü yönlendirdiği ve kontrol altında tuttuğu yönünde ciddi deliller tespit edilmiştir.
Bu nedenle öncelikle "PANZEHİR" dokümanının kısa özetinden bahsedilecek, sonrasında da konu ile ilgili elde edilen deliller sıralanacaktır.
Söz konusu doküman Veli KÜÇÜK ve Ümit OĞUZTAN dan ele geçirilmiş olup 15 sayfadan oluşmaktadır. Söz konusu dokümanın yapılan incelemesinde özetle;
"1) AMAÇ VE KAPSAM" başlığı altında; Kürtlerin tarihsel süreç içersinde Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti'ne ihanet etmedikleri, Osmanlı'nın çöküşü ve parçalanışı döneminde, ayn ve bağımsız bir devlet olma girişiminde bulunmadıklan, Kıbns Banş Harekatı sırasında ülkedeki tüm Askerlik Şubelerinin önünde gönüllü vatandaşlann uzun kuyruklar oluşturduğu, Güneydoğu Bölgesinde de aynı şeylerin yaşandığı belirtilmiştir.
Türk Ulusu karşısında yenilgiye uğrayan emperyalizmin Kürt vatandaşlan içersinde bölücülük fikrini aşılayarak devlete karşı ayaklanmalannı sağlamaya çalıştıklan, aynı güçlerin Türkiye'yi parçalamak için Ulusal Devleti ortadan kaldırmanın yolu olarak "FEDERATİF MODEL" önerisini sunduklan belirtilmiştir.
"2) EMPERYALİZMİN ETNİK / AYRILIKÇI TERÖR SAVAŞI" başlığı altında; Emperyalist güçlerce uzun yıllar sürdürülen sinsi ve inatçı çalışmalar sonucunda, PKK terör örgütünün oluşumunun sağlandığı ve böylelikle bir "Kürt Hareketi"nin sahneye konduğu,
Emperyalist güçlerin PKK terör örgütü taşeronluğunda, önce Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bölmeyi, daha sonra da yıkmayı planladığı, fakat Türk Silahlı Kuvvetlerinin gösterdiği direncin emperyalist güçleri hayal kınklığma uğrattığı belirtilmiştir.
"3) KUZEY IRAK VE KUKLA KÜRT DEVLETİ" başlığı altında;
Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği'ne bağlı ülkeler ve Rusya, Türkiye'de sahnelenen etnik/aynlıkçı programa destek verdikleri, bu destekler sonucu PKK terör örgütünün oluştuğu, geliştiği ve sonuçta "Siyasallaştmlmak istenen Kürt Hareketi" sorununun ortaya çıktığı,
Ortaya çıkan tabloda, Kuzey Irak bölgesinde bir Kürt devleti oluşturularak ABD ve AB'nin çıkarlanna hizmet edecek bir üs oluşturma.; Çabası olduğu, böylelikle Avrasya bölgesi yeraltı kaynaklannm ele geçirilmesinin hedeflendiğîT)elirjtihmştir.
"4) DEMOKRATİK CUMHURİYET PROGRAMI" başlığı altında;
Türkiye'yi parçala ve böl taktiği ile parçalamaya çalışan emperyalist güçlerin ilk hedeflerinin Türk Kültürü olduğu, süreç içinde demokratik sivil toplum örgütlerinin emperyalizmin ülke içersindeki istihbarat, provokasyon ve terör bürolarına dönüştüğü,
2000 yılında CHP'nin "Demokratik Cumhuriyet Programı" ile CHP-PKK ittifakının aynı şeyler olduğu, burada satır arasında ikinci Cumhuriyet programının amaçlandığı belirtilmiştir.
Bu nedenle Türkiye'nin yıllardır savaş verdiği cephelerde, yasal siyasi partilerin ya da hükümetlerin alacağı kararlarla savaşın kazanılmasının mümkün olmadığı,
Milli egemenlik ve ulusal çıkarların korunması her ne kadar halkın kendisine emanet edilmiş ise de; siyasi kadrolar, bürokratlar ve teknokratlara emanet edilmeyecek kadar önemli ve kutsal olduğu, bu kutsal emanetin korunması görevinin Türk Silahlı Kuvvetleri ile Türk Gençliğine emanet edildiği belirtilmiştir.
"5) KÜRT AYRILIKÇILIĞI ÜZERİNDE İKTİDAR HESAPLARI" başlığı altında;
Sözde ulusal çıkarlar, ulusal banş ve Türk - Kürt kardeşliğinin yeniden tesis edilmesi, iç banş ve huzurun sağlanması adına hareket eden siyasi kadrolann asıl amaçlannm oy avcılığı olduğu, bu amaç doğrultusunda üretilen politikalann çok sakıncalı olduğu,
Sonuç olarak; siyasi kadrolann PKK terör örgütü ile diyalog içinde olduklan ve uzlaşma arayışlanna yöneldiklerinin gözlemlendiği belirtilmiştir.
"6) ABDULLAH ÖCALAN FAKTÖRÜ" başlığı altında;
PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm bir savaş esiri olmadığı, dış istihbarat örgütlerinin güdümünde cinayet ve katliamlardan sorumlu, ihanet ve cinayet şebekesinin azmettiricisi olduğu,
Fakat ÖCALAN'm sanki bir savaş suçlusu gibi muameleye tabi tutulduğu, bu nedenle eylemleri ve söylemlerinin siyasal zemine oturtulmak istendiği, bu durumun son derece sakıncalı olduğu ve vahim sonuçlar doğuracağı,
Emperyalizme karşı mücadeleye yönelen ve kurtuluş savaşını başlatan Mustafa Kemal için idam karan verildiğinin bilindiği, bu idam karanmn Türk halkının Mustafa Kemal'e olan bağlılığını artıran bir faktöre dönüştüğü, ancak Mustafa Kemal Paşa'nın sonuç olarak egemenliği ortadan kaldınlmaya çalışan bir ulusun ve parçalanma sürecine itilen Osmanlı İmparatorluğu'nun değerli bir generali olduğu, oysa Abdullah ÖCALAN için böyle bir özellikten bahsedilemeyeceği belirtilmiştir.
Yargı süreci devam ederken Abdullah ÖCALAN'm PKK ve HADEP'e yönelik talimatlannm medya aracılığı ile kamuoyuna sıkça yansıtılıyor olması, kamu viCDanmda yararlar açtığı ve dış dünya kamuoyunda da halen önemli bir gücün lideri konumunda olduğu imajı verdiği, bu nedenle ÖCALAN'm medya aracılığı ile mesaj iletmesine imkan verilmesi yerine, bu anlamdaki çalışmalarda ÖCALAN'm yazılı mesajlannın güvenilir kuryeler aracılığı ile iletiminin sağlanmasının çok daha akılcı bir yöntem olacağı belirtilmiştir.
Imralı yargı sürecinin beraberinde etnik aynlıkçı terör olgusunun dünya siyaset platformunda siyasallaşması sürecini doğurduğu, fakat İmralı yargı süreci içinde tutuklu bulunan Abdullah ÖCALAN faktörünün iyi ve verimli bir biçimde değerlendirilemediği,
Abdullah ÖCALAN'm İmralı Cezaevindeki tutukluluk ve yargı sürecinden yararlanılarak, PKK başkanlık konseyi içinde yer alması sağlanacak kadrolar ile PKK'nm ABD ve AB üyelerinin kontrol ve hamiliğinden kurtanlarak doğrudan Türkiye Cumhuriyeti'ne bağlanmasının sağlanabilmesi gerektiği,
Abdullah ÖCALAN'm tutukluluk sürecinden yararlanılması ve PKK başkanlık konseyi kadrolarının süratle tasfiye edilerek yerlerinin elde edilmesi gerektiği, bunu Abdullah ÖCALAN' m gerçekleştirebileceği belirtilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |