Özetle "Abdullah Öcalan henüz emekli olmamıştır ve emekliliğede kendisini hazır h issetm em ektedir ". Yazdığı görülmüştür.
"7) CHP'NİN PKK'LAŞTIRILMASI" başlığı altında;
Türkiye'nin PKK'nm CHP'lileştirilmesi girişiminde bulunmadığı, fakat Pentagon merkezli AB destekli uzmanların CHP'yi PKK'lılaştırmayı akıl edebildikleri belirtilmiştir.
"8) OPERASYON" başlığı altında;
Abdullah ÖCALAN'm yargı süreci içinde gerçekleşebilecek olan bu operasyonun temel hareket noktasmın, PKK yönetim kadrolarının başarısızlık nedeniyle tasfiye edilerek, yerlerine Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarmdan seçilecek olan genç, donanımlı ve uygun subayların atanmasından ibaret olduğu, böylece Pentagon merkezli AB destekli PKK terör örgütünü tümüyle dış güç odaklarının kontrol ve yönetiminden arındırılmış olacağı,
Kontrol altına alınmış PKK terör örgütünün yanı sıra aynı uygulamanın HADEP kadroları içinde gerçekleştirilebileceği,
Bu operasyon sonucu Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni parçalamaya yönelik Kürt hareketine son verilebileceği gibi Kuzey Irak bölgesinde kurulmaya çalışılan kukla Kürt devletinin de önüne geçileceği belirtilmiştir.
TBMM'ne Pentagon emrinde ve AB güç odaklarının desteğinde girecek olan PKK uzantısı HADEP'in Türk Silahlı Kuvvetleri eliyle girmesinde, milli egemenlik ve ulusal çıkarlar adına yarar olduğu belirtilmiştir.
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;
Ferit İLSEVER ile görüşmesinde Veli Albayı anlattığını, Ferit İLSEVER'inde Veli KÜÇÜK'ü "Yüzbaşı MİT subayı" diye ilk keşfeden kişi olduğunu söylediğini, Doğu PERİNÇEK in yasaklı olduğu dönemde Sosyalist Parti nin Güneydoğu' da propaganda yaptığını, Ferit İLSEVER Sosyalist Parti başkanıyken Abdullah ÖCALAN ve Doğu PERİNÇEK'in ittifak yaptıklarını öğrendiğini,
Veli KÜÇÜK'ün karadenizde, Giresun'da görev yaptığı dönem içersinde, DEHAP'm Dursun KARATAŞ'la arasının iyi olduğunu, Abdullah ÖCALAN' lada arasının iyi olduğunu, bunun başında da Meral KIR' isimli bir bayanın olduğunu ve ceza evinde yattığını, bu bayanın kitaplarının da bulunduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu bayana haber göndererek "Meral, Dursun'a söyle, benim bölgemde PKK ile yapmış olduğu ittifakı bozsunlar" dediğini,
Daha sonradan Veli KÜÇÜK'ün kendisine; Meral KIR'm Dursun KARATAŞ'a mektup göndererek, "Dursun, Veli Paşa'nın olduğu bölgede ben eylem yapmam. Siz bu hatayı Bedri YAĞAN ile beraber yapmıştınız, ben örgütümün helak olmasını istemiyorum" dediğini anlattığını, Veli KÜÇÜK ile Meral KIR'm sık sık görüştüğünü,
Kendisinin bir dönem Suriye'ye gittiğini, Kilis Öncüpmar kapısından girerken polislerin kendisine ait çantayı aradıklarını ve Doğu PERİNÇEK ile Abdullah ÖCALAN' m birlikte çekilmiş fotoğraflarını bularak aldıklarını, bunlan Hanefî AVCI'nın gazetelere verdiğini, Veli Paşanın, Hanefi AVCI'yı hiçbir zam§n#yme3iğini,
Doğu PERİNÇEK ile PKK terror örgütünün ittifakının halen devam ettiğini, Abdullah ÖCALAN'm Suriyeden çıkması sonrasında, onun avukatı olan Doğan ERBAŞ'm Doğu PERİNÇEK'e gelerek Türk Askerleriyle işbirliği yapmak istediğini ve Apo'nun teslim olacağını söylediği, Doğu PERİNÇEK'in de bunu kendisine anlattığını, kendisinin bu konuyu Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, Veli paşanın talimatı ile İşçi Partisi lideri Doğu PERİNÇEK'in odasında Doğan ERBAŞ'la görüşme yaptıklannı, bu görüşmede Adnan AKFIRAT'mda bulunduğunu, Doğu PERİNÇEK'in kısa bir sure kaldığını, bu görüşmede Abdullah ÖCALAN'm hangi şartlarda teslim olacağının konuşulduğu, Avukatla üç kez görüşme yaptıklannı, hatta teslim olduktan sonra Abdullah ÖCALAN'm sorgusuna kimin gireceği, sorguda Doğu PERİNÇEK ve diğer birçok ilişki konusunda temkinli davranılması konulannm konuşulduğu, Abdullah ÖCALAN'ın General Veli KÜÇÜK'e iletilmek üzere "bir muhatap anyorum" isimli kitabının verildiğini, kitabın en arkasına basılmış vaziyette Veli paşaya bir mektup olduğunu söylediklerini,
Abdullah ÖCALAN'm şartlan arasında;
-Avrupa dan banş heyetleri gelecek, bunlann kabul edilmesi,
-Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın bir kısmı itirafçı olarak gelecek, bunlara göz yumularak köylerine dönücekler,
-Murat KARAYILAN, Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticiler, yurt dışına gidecekler,
-Yurt dışında teröre silahlı propagandaya karışmamış öbür eğitim gönüllüleri Türkiye ye banş gönüllüleri adı altında teslim olacaklar,
-Kamplann kısaltılacağı, İran da bir kampın kalacağı, Suriye deki kampı, FKÖ ye Filistin Kurtuluş Örgütü ne verileceği,
-PKK nın Kuzey Irak ta kalması, bu üyelerin, Türkiyenin üçüncü kol gücü olarak faaliyetine devam etmesi,
-Talabani ve Barzani ye kurulan seyyar karakollara, silahlı gerillann yerleşmesi,
-Silahlı gerilla sayısını üç bin (3000) e düşürülmesinin teklif edildiğini, bu görüşmeleri Veli KÜÇÜK'e ilettiğini, onunda yukanyla bu konuyu görüşeceğini söylediğini, ilerleyen dönemde Veli Paşanın, bu işi Doğu PERİNÇEK'in takip etmesini, Doğan ERBAŞ'ın MİT ve Özel Kuvvetler tarafından takip edildiğini anlattığını, kendilerinin geri çekildiğini,
Bir dönem K.Irak'a gitmek üzere Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Habura gittiklerini, altlannda Beş yirmi (5.20) İ BMV koyu yeşil cırtlak bir araba olduğunu, haburda Gümrük Baş Muhafızı Müdürü
Cemal ? in adamlannın kendilerini karşıladığını, daha öne gümrükte Veli KÜÇÜK'ün
adamı ve Jitemde çalışan Ali Balkan METE olduğunu, aynca Veli paşanın Cemal ?'i de
tanıdığını, arkalannda konteynırlı iki arabanın daha olduğunu, bunlann içinde silah olduğunu Habur Hac konaklama tesislerinde Yaşar....? isimli şahıstan öğrendiğini, JİTEM den gelen elemanlannda yanlannda olduğunu, araçlara arap plakası takıldığını, Gümrük Müdürü Cemal'in pasaport işlemlerini hallettiğini,
K.Irak'a geçtikten sonra Zahoya, daha sonro Dohok'a gittiklerini, bir hafta kadar kaldıklanm ve Erbile geçtiklerini, orada altlannda bulunan BMW'nin alındığını, başka bir araç verildiğini, Kürdistan Başkanı Kosret RESUL ile görüştüklerini, orda kaldığı dönemlerde, Jitem subaylanyla silahlardan onikibin (12000) adetini Barzaniye, (12000) adetinin Talabaniye verildiğini, ancak Kosret RESUL'un kendilerine altı bin (6.000) adet silah verildiğini söyleyerek "Tamer hep bize böyle şeyieB-yapıyor" dediğini, geriye kalan altı bin (6.000) silahın ise Talabaninin adamlan ve Binbaşı Tamer ve diğer subaylann, Kale Dizar
denilen Komisin Parti binasında PKK'lı Cemil B A YIK'a teslim ettiklerini, Cemil B AYIK'm bu silahların, Doğu PERİNÇEK in organizesinde, yani üst kadro içindeki "cunta" hareketinden geldiğini bildiğini,
K.Irakta muhatap olduğu şahıslann kendisini, "Doğu PERİNÇEK'in referansıyla Ankara'dan Aydınlık Dergisinden geliyor" şeklinde tanıdıklannı, zaten yanında Aydınlık dergisi Paris muhabiri Doğan DYANIN da bulunduğunu,
Doğu PERİNÇEK'in bir dönem PKK ile ittifakı bozduğunu söylediğini, ancak bu ittifakın devam ettiğini, Türk gladyosunun içinde Doğu PERİNÇEK Ömer SÜRÇİ gibi, Irak Küdistan Kominist partisi ve PKK gibi örgütlerin ilişkilerinin devam ettiğini,
Daha sonraki dönemlerde, Kmkkale Silah Fabrikasında büyük bir patlama olduğunu, Veli KÜÇÜK'ün bu patlamayla ilgili kendisine haber yapmasını söylediğini, Veli paşanın, Çevik BİR paşayı CIA nm adamı olarak gördüğünü, bu yüzden talimatlan ile bu patlama olayını Çevik BİR gurubunun üzerine yıktıklannı, bu yönde haber yaptıklannı, haberlerin kendi istekleri doğrultusunda Aydınlık ve Hürriyet gazetesinde çıktığını, neden bu şekilde haber yapıldığını bilmediğini ancak Veli Paşanın Karadeniz den Elçibey'e giden silahlann ortaya çıkmasından korktuğunu, Kuzey Irak'a giden silahlardan korkmadığını, çünkü orasının çok kanşık olduğunu, fabrikaya yapılan sabotajı kimin yaptırdığını bilmediğini beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in bu iddialan ile ilgili araştırması yapılabilecek konularda araştırmalar yapılmış ve elde edilen sonuçlar Tuncay GÜNEY'in doğruluğunu göstermiştir. Diğer taraftan Tuncay GÜNEY'in bu iddialan usulünce Veli KÜÇÜK'e sorulduğunda yine Tuncay GÜNEY'in anlatımlannı doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur. Şimdide sırası ile bu hususlar anlatılacaktır.
Tuncay GÜNEY bir dönem Ayşe ÖNAL, Bengüç...?, Doğan DUYAN (Aydinlik Dergisi Paris muhabiri) isimli şahıslarla Kuzey Iraka gitmek için Habura gittiklerini, burada
Gümrük Muhafaza Baş Müdürü Cemal ? in adamlannm kendilerini karşıladığını, daha
önce buradaki gümrük Müdürünün Veli KÜÇÜK'ün adamı Ali Balkan METE olduğunu, fakat Veli KÜÇÜK'ün Cemal'i de tanıdığını, sının gece saatinde geçtiklerini, fakat Cemal'in gündüzden Pasaport işlemlerini Polislere yaptırdığını beyan etmiştir.
Habur Sınır kapısındaki Gümrük müdürü Cemal... Veli KÜÇÜK'e ifadesinde sorulduğunda;
Gümrük Muhafaza müdürü Cemal KARAHAN'ı tanıdığını, bu şahsı 1983 yılında Edime Gümrük Muhafaza müdrü iken tanıdığını,
Aynı yerde görev yaptığı iddia edilen Ali Balkan METE sorulduğunda, bu şahsı da tanıdığını, gümrük görevlisi olduğunu, bir dönem Habur sınır kapısında da çalıştığını, bildiği kadanyla şuanda da Ankara Gümrük Muhafaza Müdürü olduğunu beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY, Veli KÜÇÜKLE birlikte olduğu dönemde, Doğu PERİNÇEK'İN referansıyla aydınlık dergisinden bazı muhabirlerle K.Irak'a gittiklerini, Haburda JİTEM den subaylannda yanlanna geldiğini, arkalannda silah yüklü araçlann olduğu öğrendiğini, gümrük geçişlerini müdür Cemal... in yaptığını, JİTEM subaylan ve gazeteci arkadaşlanyla birlikte K.Irak'a geçtiklerini iddiası sorulduğunda Veli KÜÇÜK, Tuncay GÜNEY'in Kuzey Irak'a bir defa gittiğini bildiğini, K.Irak'a gittiği zaman kendisini telefonla aradığını, kendisini Mesut BARZANİ ile görüştürmek istediğini, ancak kendisinin böyle bir görüşme yapmak istemediğini, Tuncay GÜNEY'e kendisini 15-20 dakika sonra aramasını söylediğini, bu arada Milli İstihbarat Teşkilatında görevli Mehmet EYMÜR'ü aradığını ve bu konuyu istihbari bilgi açısından kaydetmelerini ve takip etmelerini söyle&ğ^ni^ir süre sonra Tuncay GÜNEY'in
tahmin etmediğini, Tuncay GÜNEY'in o bölgede kendisini havalı göstermek için böyle bir faaliyete girdiğini tahmin ettiğini, Tuncay GÜNEY'in konu ile ilgili diğer iddialarının yalan olduğunu beyan etmiştir.
Fakat Tuncay GÜNEY'in ikametinde yapılan aramalarda Tuncay GÜNEY'in Barzani ile yan yana çekilmiş fotoğrafları ele geçirilmiştir.
Dolayısıyla Veli KÜÇÜK Tuncay GÜNEY'in iddialarını tamamen yalanlamamakla birlikte iddialar içersindeki satır aralarını tamamen doğrular nitelikte beyanlarda bulunmuştur.
Tuncay GÜNEY'in bahsettiği silahlan inkar ederken, giriş-çıkış kayıtlanndan Kuzey Iraka gittiğinin tespit edilebileceğini düşünerek Tuncay'ın Kuzey Iraka gittiğini ve kendisini telefonla aradığını ve hatta Barzani ile görüştürdüğünü fakat görüştüp kişinin BARZANİ olamayacağını beyan etmiştir.
Tuncay GÜNEY'in, PKK terör örgütü lideri Abdullah ÖCALAN'm Suriyeden çıkması sonrasında, Veli KÜÇÜK'ün talimatı ile, Abdullah ÖNCALAN'm avukatı Doğan ERBAŞ ile Doğu PERİNÇEK'in odasında görüştükleri iddiası Doğu PERİNÇEK'e sorulduğunda;
"Bu görüşmeyi Adnan AKFIRAT bilir. Benim odamda kesinlikle bir görüşme yapılmamıştır. Benim ismimin kanştınlması dahi Tuncay GÜNEY'e ifadelerin yazdmldığını gösterir. O zaman hatırladığıma göre, Abdullah ÖCALAN'm İmralı'da Atatürk devrimini savunan açıklamalar yaptığını, bazı yayın organlannda okumuştum, hatta PKK yaymlannda da Aponun Türkiye'nin birliği içinde Atatürkçü bir çözüm savunduğu yer almıştı. Adnan AKFIRAT Aydınlık Haber Müdürü olarak bunu yanlış haber yapmamak için Apo ile görüşen avukatı Doğan ERBAŞ'tan sormuştu. Aynntıyı AKFIRAT bilir. Kaldıki Doğan ERBAŞ bir avukattır. Onunla görüşmek suç değildir" şeklinde cevaplamıştır.
"Veli KÜÇÜK, Doğu PERİNÇEK ve Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN'm avukatı Doğan ERBAŞ'm aralannda yapmış olduklan toplantı da Abdullah ÖCALAN'm şartlan arasında sayılan; Avrupa dan banş heyetleri gelmesi ve bunlann kabul edilmesi, Kuzey Irak tan bir kısım gerillanın itirafçı olarak geleceğini ve bunlara göz yumularak köylerine dönmelerini, Yurt dışında teröre silahlı propagandaya kanşmamış öbür gönüllülerin Türkiye'ye banş gönüllüleri adı altında teslim olacaklan şeklinde beyanda bulunması üzerine;
Bölücübaşı Abdullah ÖCALAN'm avukatı İrfan DÜNDAR'ın 26.10.1999 tarihinde vermiş olduğu dilekçesinde Abdullah ÖCALAN'm çağrısı üzerine Avrupadan (8) kişilik bir grubun 29.10.1999 tarihinde teslim olacağını belirtmesi üzerine, 29.10.1999 tarihinde kendilerini sözde banş heyeti olarak kabul eden Haydar ERGÜL, Dilek KURT, Aysel DOĞUN, Yusuf KIYAK, Ali Şükran AKTAŞ, Aygül BİDAV , Hacı ÇELİK ve İmam CANPOLAT isimli şahıslar İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüne teslim olmuşlardır. Şahıslar ifadelerinde özetle PKK/KONGRA-GEL terör örgütü mensubu olduklannı ve bundan dolayı pişman olmadıklannı, Abdullah ÖCALAN'm çağrısı gereği banş heyeti olara teslim olduklannı beyan etmişlerdir. Abdullah ÖCALAN'm avukatı Doğan ERBAŞ, Veli KÜÇÜK ve Doğu PERİNÇEK'in kendi aralannda alman kararlann hepsinin birebir uygulandığı anlaşılmaktadır.,
Terör örgütünün 1 Eylül 1998 tarihinde tek taraflı olarak ateşkes ilan ettiği, örgütün kırsal alanından ve yurtdışından iki grubun iyi niyet göstergesi olarak Türkiye'ye geldiği, Abdullah ÖCALAN'm sözde banş için gereken koşullan kamuoyuna açıkladığı, örgütün üst düzey yöneticileri olan Murat KARAYILAN ve Cemil BAYIK gibi üst düzey yöneticilerin yurt dışına çıktıklan tespit edilmiştir.
Abdullah ÖCALAN yakalandıktan sonra gerçekleştirilen ilk kongre olan örgütünün sözde 7. kongresinde alman kararlara bakıldığında; Kapsamlı bir banş projesinin hazırlanması, Abdullah ÖCALAN'a siyasal çalışma özj^Jüöü ve sözde Kürdistan'a banş şianyla genel bir kampanya başlatılması ve kongrede bant^proj esinin hazırlanmasının
istenmesi Abdullah ÖCALAN'm Veli KÜÇÜK'ten istedikleri arasında bulunan maddelerden olduğu ve Abdullah ÖCALAN'm talimatlarının birebir örgüt tarafından yerine getirildiği görülmektedir.
15 Şubat 1999 tarihinde Kenya 'da yakalanarak Türkiye getirilen Abdullah ÖCALAN İmralı Cezaevine konmasına rağmen, 15 Şubat 1999 tarihinden bugüne kadar avukatları aracılığıyla örgütü yönetmeye devam ettiği yukarıda bulunan avukat görüşme notlarından anlaşılmaktadır.
Abdullah ÖCALAN yakalandığı zaman "benim annemde Türk'tür, eğer bir imkân verilirse seve seve hizmet ederim" demesine rağmen örgütü istediği gibi yönlendirmesi ve örgütün her kademesine vermiş olduğu talimatların birebir yerine getirildiği tespit edilmiştir.
Dostları ilə paylaş: |