T. C. İStanbul cumhuriyet başsavciliğI (cmk' nun 250 Maddesiyle Görevli ve Yetkili Birim)


ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI



Yüklə 3,64 Mb.
səhifə480/570
tarix05.01.2022
ölçüsü3,64 Mb.
#74820
1   ...   476   477   478   479   480   481   482   483   ...   570
ERGENEKON TERÖR ÖRGÜTÜNÜN HİZBULLAH TERÖR ÖRGÜTÜ BAĞLANTISI
2001 yılında yakalanan Tuncay GÜNEY yapılan mülakatta konu ile ilgili özetle;

Veli KÜÇÜK le olan birlikteliği sırasında, şahsı anlamaya çalıştığını, Veli KÜÇÜK'ün çok geniş kapsamlı ve profesyonel ç^h^ıgmu'Veli KÜÇÜK'ün anlaşılabilmesi için, Veli KÜÇÜK tarafından kendisine verilen/ALAMUT'KACESİ ve DAĞLARIN ŞEYHİ



HASAN SABBAH isimli kitapların okunması gerektiğini, şahısla birlikte olduğu dönem içersinde edindiği tecrübe ve bahsi geçen kitaplan okumasından sonra Hizbullah'm da Teoman KOMAN Paşayla Veli KÜÇÜK tarafından kurduğunu anladığını, örgütlenmenin Teoman KOMAN paşa tarafından yapıldığım,

Bir dönem Doğu PERİNÇEK'in adamı olan ve Güneydoğu-Diyarbakır muhabiri Halit GÜNGÖR'ün, Jandarma Genel Komutanlığında Hizbullahçı İlimcilerle Menzilcilerin eğitilmesini fotoğrafladığim, Hizbulkontrayı ortaya çıkardığını, fotoğraflan Doğu PERİNÇEK'e gönderdiğini, ancak yayınlanmadan Halit GÜNGÖR'ün öldürüldüğünü, o dönemde Adnan AKFIRAT'm da Halit GÜNGÖR'Ü Türk Gladyosunun öldürdüğünü söylediğini, daha sonraki dönemde "Kemalist-Sosyalist" ismi ile bir ittifak yapıldığını beyan etmiştir.

Tanık Emekli İstahbarat Daire Başkam Bülent ORAKOĞLU ise 28.02.2008 günü alman ifadesinde özetle;

Kendisinin 12 Mart 1997 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı görevine getirildiğini, göreve geldiği dönemin 28 Şubat sürecinden hemen sonraki süreç olduğunu, o dönemde hükümete karşı ihtilal yapılacağına ilişkin ciddi bilgiler elde ettiklerini, o dönem Batı Çalışma Grubunun (BÇG) Devletin bütün görevlilerini, siyasileri ve özel kişileri irticacı olduklan gerekçesiyle fişlediklerine dair bilgiler elde ettiklerini, bunlann yanı sıra bazı askeri şahislann PKK'nın üst düzey yöneticileri ile görüşmeler yaptığını, üçüncü olarakta NESİM MALKİ cinayetinin yabancı servislerle olan irtibatlannı tespit ettiklerini,

Yaklaşık 3,5 ay sonra Türkiye'de hükümetin devrildiğini, kendisinin hükümet devrilmeden kısa bir süre önce Amerika'ya dış göreve gönderildiğini, bu arada kendisiyle ilgili çok ciddi haberler yayınlanmaya başlandığını, hatta birçok gazetecinin kendisini arayıp "SAKIN TÜRKİYE'YE GELME,GELİRSEN HAKKINDA İDAM SEHPASI HAZIRLANDI" şeklinde tehditler mesajlan gönderdiğini, ancak kendisinin yaptığı görevin kanun dışı olmadığından Türkiye'ye geldiğini, gelir gelmez de BATI ÇALIŞMA GRUBU ile ilgili yukanda belirttiği kanunsuz ve herhangi bir resmiyeti olmayan belgeleri alıp görev gereği İçişleri Bakanlığına verdiğinden dolayı Askeri Mahkemece tutuklandığını, 58 gün tutuklu kaldığını, daha sonra bu davalann hepsinden beraat ettiğini,

Görev yaptığı dönemde ERGENEKON'la alakalı bazı olaylara vakıf olduğunu, o dönem içeriği olarak tam bilinmeyen ancak son zamanlarda basma yansıdığı kadanyla da her türlü kanunsuz işi yapmayı kendilerine görev bilmiş ERGENEKON örgütünün de bu 28 Şubati organize etmiş olduklannı anlamış bulunduğunu, aynı dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı Yardımcılığımda bulunan HANEFİ AVCI'nın bazı askeri şahpıslann PKK ile görüştüğü tesptini 32 Gün isimli programda açıkladığı için tutuklandığını,

İstihbarat Daire Başkanlığı görevinden öncede il Emniyet Müdürlüğü, Terörle Mücadele ve İstihbarat Müdürlüğü yaptığını, Hatay İl Emniyet Müdürlüğü görevini sürdürdüğü dönemde tahminen 1991 yılı içerisinde Adana Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral TEMEL CİNGÖZ ve İl Jandarma Alay Komutanı VİCDAN BAŞARAN olduğu halde şehir klübünde bir yemek yediklerini, bu yemekte Bölge Komutanının yanında bulunan ve önceleri emir eri olduğunu zannettiği sivil giyimli şahsın daha sonra İstanbul'da Hizbullah Operasyonunda ölü ele geçirilen Hizbullah lideri HÜSEYİN VELİOĞLU olduğunu öğrendiğini, orada tanıdığı kadanyla HÜSEYİN VELİOĞLU Devlet görevlilerine çok saygılı, bir bekçi önünde dahi önünü ilikleyerek konuşan bir kişi intibaanı uyandırdığını, bu şahsın Hizbullah örgütünün lideri olarak İstanbul'da polisle girdiği çatışmada polise ve Devlete silah çekmesi ve örgüt liderliğinin arkasında başka arka perdeler olduğu kanaatinde olduğunu, emekli olduktan sonra 28 Şubat Türevi bir takım yasadışı illegal eylem ve faaliyetlerle psikolojik harekatlarla Türkiye'de mevcut ıktıdan--illegal olarak düşürmeye çalışan ERGENEKON yapılanmasının sağcı ve milliyetçi kesimi kullandığı gibi aşın sol örgütleri ve



Hizbullah örgütünü de naylon terör örgütü olarak kurdurduğu kanaatine vardığını, bir taraftan PKK'ya karşı Hizbullah örgütünün ERGENEKON tarafından kurularak Türkiye'de bir iç savaş yaratma Kürt-Türk çatışması yaratma stratejilerini uygulamaya çalıştıklarını düşündüğünü, Hizbullah terör örgütünü de yukarı da söylediğim gibi ERGENEKON tarafından kurdurulduğu ve eğitildiği kanaatini taşıdığını beyan etmiştir.


Ergenekon dokümanında belirtilen "NAYLON TERÖR ÖRGÜTLERİNİN OLUŞTURULMASI" yöntemi şüpheli Doğu PERİNÇEK'e sorulduğunda,

"Naylon terör örgütleri kurmak bizim bazı istihbarat örgütlerimizin ABD ve CIA ve Mossaddan öğrendiği vahim uygulamalardır. PKK yı 1975 yılında acıdır ki MİT kurmuştur. Ve yine acıdır ki Hizbullah denen örgütü kullandıklarını MİT Müsteşarı kamuoyu önünde açkılamıştır ve basında yer almıştır. Peki nerede kullanmışlardır? Bu örgütlere binlerce insanımızı öldürtmüşlerdir. PKK 1975-1980 arasında benim Güneydoğu bölgesindeki en değerli il başkanlarımı ve yöneticilerimi şehit etmiştir, yine Hizbullah benim en değerli arkadaşlarımı şehit etmiştir. Bu Amerikan icatlarını onaylamak ihanet anlamına gelir. Belgenin kimler tarafından yazıldığını bilmiyorum" şeklinde cevap vermiştir.


30.05.2008 günü 2007/1536 soruşturma kapsamında gizli tanık Ahmet isimli şahsın vermiş olduğu ifadesinde; Kendisinin uzun yıllar Hizbullah Terör örgütü içerisinde yer aldığını, Daha sonra örgüt içerisinde görmüş olduğum yanlışlıklar ve yaşadığı bir takım olayların etkisi ile örgütten ayrıldığım,

HÜSEYİN VELİOĞLU'nun 1979 tarihinde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının sendika seçimlerine Petrol iş sendikasının başkanı olmak amacı ile seçimlere katıldığını, bu seçimler döneminde o dönemde Batman' da yüzbaşı olarak görev yapan TEMEL CİNGÖZ ile görüşmüşlüğü, konuşmuşluğu olduğunu,bu görüşmenin olduğunu HÜSEYİN VELİOGLU ve İSA ALTSOY(örgütün üst düzey sorumlularından) söylediklerini, TEMEL CİNGÖZ'ÜN, HÜSEYİN VELİOĞLU'na bizim onayımız olmadan hiç kimse sendika başkanlığını kazanamaz dediğini, neticede seçimleri PKK temsilcisi olarak gördükleri bir kişinin kazandığını, TEMEL CİNGÖZ'ün o dönemde bildiği kadarı ile Batman komando taburunda görev yapmakta olduğunu, HÜSEYİN VELİOGLU ile tanışıklığını hatta görüşmüş olduğunu bildiğini, sonraki süreçte TEMEL CİNGÖZ ile HÜSEYİN VELİOGLU' nun ilişkisinin nasıl geliştiği hakkında bilgisinin olmadığını,

1980 ihtilali olduğu zaman HÜSEYİN VELİOGLU' nun birkaç arkadaşı ile beraber İran' a gittiklerini amaçlarının ise darbe sonrası olabilecek bir operasyona karşı tedbir amaçlı olduğunu İran' da Humeyni'ye yakın kişilerle ilişki kurduklarını bildiğini,

HÜSEYİN VELİOGLU ve arkadaşlannm 1981 yılında Türkiye' ye döndükten sonra Diyarbakır' da HÜSEYİN VELİOGLU, EDİP GÜMÜŞ ve İSA ALTSOY ile birlikte İlim Kitapevini kurduklannı, Kitapevini 12 Eylül sonrası oluşturmayı çalıştıkları örgütsel yapının merkezi olarak belirlemiş olduklannı,

Kitapevi kurulduktan sonra HÜSEYİN VELİOGLU ve arkadaşlan bölgede molla olarak bilinen şahıslar, tarikat liderleri, aşiret liderleri ve önde gelen kişilere giderek İslami bir hareket oluşturmaya çalıştıklannı, bu hareketin o dönem çok aktif olan Milli görüş çizgisinin dışında devletten bağımsız bir hareket olduğu yönünde propaganda yapıp taraflar kazanmaya çalıştıklannı, o dönemde kitapevinin her gün onlarca yüzlerce ziyaretçi ile dolup taşmaya başladığını, Gelip giden bu şahıslardan uygun olanlar ile beraber HÜSEYİN VELİOGLU' nun belirlenmiş olduğu evlerde toplantılar yapılıp cemaatleşme sürecinin nasıl oluşturulacağı üzerinde fikir planlı tartışmalar yapıldığını,

Tamda bu dönemde HÜSEYİN VELİOĞLU'nun AYDA BİR ORTADAN KAYBOLDUGUNU,BİR HAFTA SONRA DA GELJDİOİ^İ, kendisinin nereye gittiği ve ne yaptığı sorulduğunda İstanbul' a İran' lılarla görüşmeye gittim dediğini, Örgütte kaldığı uzun



yıllar içerisinde elde etmiş olduğu tecrübelerden HÜSEYİN VELİOGLU' nun bu kaybolmalarının söylendiği gibi İran' Ularla görüşme değil kendisini yönlendiren gizli güçlerle bir araya gelmesi olarak değerlendirdiğini, Ancak bu güçlerin kim olduğu hakkında somut bir bilgiye sahip olmadığını

1983-1984 yıllarında bu grup içerisinde faaliyet yürüten daha sonra açmış olduğu Menzil Kitapevi ile adı menzilciler olarak bilinecek olan grubu oluşturan FİDAN GÜNGÖR ve arkadaşları HÜSEYİN VELİOGLU'ndan ayrıldıklarını, Bu tarihten birkaç yıl sonra da ilim grubu içerisinden yine kamuoyunda İslami Hareket olarak bilinen EKREM BAYTAP, MEHMET ALİ BİLİCİ önderliğindeki tekbirci grup ayrıldığını, bu grubun Batman' da EKREM BAYTAP' ın çalıştırdığı Cem kitapevini kurduklarını ve bu kitapevi etrafında örgütlenmeye başladıklarını,

1988 yılında cemaatin isteği ile HÜSEYİN VELİOGLU önderliğinde bir grubun (HÜSEYİN VELİOGLU, EDİP GÜMÜŞ, İSA ALTSOY, ABDÜLAZİZ TUNÇ, NUSRETTİN GÜZEL, MOLLA İHSAN YEŞİLIRMAK ve ismini şu an hatırlayamayacağım 2 kişi daha vardı.) İran'ın Tahran kentine giderek yaklaşık 2 ay siyasi ve askeri eğitim aldıklarını, Askeri eğitimde silah tanımı ve silah atışı, teorik bilgi olarak da örgütlenmenin nasıl olacağına dair eğitim alındığını,

Türkiye' ye dönüldükten bir süre sonra Batman' da bir otelde birkaç hafta kalan Yahudilere yönelik bombalı eylem yapılacağını ancak yapılmadığını, başlangıçta bu eylemi çok önemseyen ve mutlaka yapılmasını isteyen HÜSEYİN VELİOGLU eylem gerçekleşmeyince sebebi sorulduğunda açıklama yapmadığını

1994 yıllarında Hizbullah İlim- Menzil çatışmalarının olduğu bir dönemde bölgede MOLLA MANSUR GÜZELSOY olarak bilinen kişi sohbet ettiği 10-15 kişilik gruba hitaben kendisinin öğrenci olduğu dönemde Ankara' da HÜSEYİN VELİOGLU ile birlikte aynı evde kaldıkların, HÜSEYİN VELİOGLU' nun sürekli olarak MİT' den diye bahsettiği 2 istihbaratçının ziyarete geldiklerini, HÜSEYİN VELİOGLU' nun bu şahıslarla sürekli ilişki içerisinde olduğunu anlattığını, MOLLA MUNSUR GÜZELSOY'un bu anlatımlarından yaklaşık 15 gün sonra Diyarbakır' da bir sabah namazı çıkışı HÜSEYİNE VELİOGLU' na bağlı İlim grubu mensuplarınca sopalarla dövülerek öldürüldüğünü,

Örgütte kaldığım uzun yıllar içerisinde şunu gözlemlediğini, Örgüt kurmak, yönetmek, örgüt mensuplannm sorunlanna çözüm bulmak, yeni stratejiler üretmek, örgütü sevk ve idare etmek öyle bir kişinin tek başına yapabileceği, altından kalkabileceği iş olmadığını, liderin ne kadar eğitim alırsa alsın bütün bunlan yapmasının çok zor olduğunu, mutlaka kendisini yönlendiren, yöneten birilerinin olması gerektiğini, Hizbullah örgütünde de aynı durumun söz konusu olduğunu, Hatta HÜSEYİN VELİOGLU' nun bazen ben bu işin içerisine nereden girdim, bıktım usandım, bu işi bıraksak mı acaba şeklinde beyanlanna şahit olduğunu, Kaldı ki HÜSEYİN VELİOGLU' nun yapısı, karakteri, eğitimi göz önüne alındığında Hizbullah gibi büyük bir örgütü kurması ve idare edebileceğini tahmin etmediğini,

Örgütün İranlılarla ilişki içerisinde olduğu 1990 ' lı yıllara kadar İran' lılar tarafından yönlendirildiğini, bu dönemde Iran'hlann dışında bir gücün HÜSEYİN VELİOGLU üzerinden Iran' da faaliyet gösteren Türkler hakkında bilgi toplamaya çalıştığını fark ettiğini, Çünkü HÜSEYİN VELİOGLU İran' da iken mesaisinin çoğunu o bölgeye gelip giden Türklerin kim olduğun tespite harcadığını,

Örgüt İran ile ilişki içerinde iken örgütteki Sünni kişilerin bile şia mezhebine
sempati duyduklannı, hatta ibadetlerini onlann yaptığı tarzda yaptıklannı, Örgüt tarafından
takip edilen eserlerin genelde İranlı yazarlann (Ali Şerati, Mutaharri vb.) yazarlann kitaplan
olduğunu, Ancak 1991 yılında PKK - Hizbullah çatışmalan başladıktan sonra örgütün İran ile
ilişkisini keserek Sünni anlayışa tekrar döndüğünü, kendisinin bu değişimin normal bir süreç
olarak gerçekleştiğini zannetmediğini, Burada öj|p&Hff*^rileri tarafından yönlendirildiği
izlenimine sahip olduğunu, " - «s \

HÜSEYİN VELİOĞLU'nun ilişkileri sorgulanması gereken bir kiş olduğunu, kimseye haber vermeden hacca gittiğini ve orada örgüt mensuplarından bir tanesi tarafından görüldüğünü, HÜSEYİN VELİOĞLU'nun örgüt mensubunu fark edince yanındaki kişilerle birlikte görülmesinden çok rahatsız olarak örgüt mensubuna sıkı sıkı tembih ederek kimseye kendisini burada gördüğünü söylememesini tembihlediğini, bir başka tarihte de Ingiltere-Londra'da Pakistan' lı bir grubun lideri olan (KERİM SIDDIKİ olabilir) bir şahsın yapmış olduğu bir toplantıya katıldığını,

PKK-Hizbullah çatışmasında birçok PKK' lı ve Hizbullah ilim grubu mensubunun öldüğünü, 1995 yılında Hizbullah' ı temsilen İSA ALTSOY'un Irak' da PKK temsilcileri ile görüşerek karşılıklı ateşkes karan aldıklannı, bunlann ise nasıl bir araya geldiklerinin örgütte daima soru işareti olarak kaldığını,

Örgütün kendi mensuplannı zaman zaman devlete çalışıyor diyerek kaçınp sığmakta sorguluyor ve kendince suçlu bulduklannı ise öldürdüğünü, devletin örgüt için bir düşman olduğunu, ancak kendisinin örgütün devlet kurumlanna karşı bir eylem yaptığına veya planladığına şahit olmadığını, HÜSEYİN VELİOĞLU' nun öldürülmesinden sonra ise polisle çatışmaya girdiklerini, bu çatışmalann sebebinin ise HÜSEYİN VELİOĞLU' nun öcünü alma düşüncesi ile gerçekleşmiş olabileceğini,

HÜSEYİN VELİOĞLU' nun kendisine çok yakın olan üst düzey mensuplann bir arada olduğu ortamda devlet görevlilerinden bazılannm kendilerine ajanlık teklif edebileceğini beyan ettiği, bu beyandan birkaç hafta sonra bazı görevlilerin bu toplantıda olan kişilerden bazılanna görev teklif ettiklerinin bilindiği, burada anlaşılmaz olan ise, HÜSEYİN VELİOĞLU'nun bu durumu nasıl bildiği ve o söyledikten kısa süre sonra o teklifler nasıl geldiğidir. Bu teklifin yapıldığı şahislann çok sıkı bir şekilde saklanan HÜSEYİN VELİOĞLU ile düzenli olarak bir araya gelen kişiler olduğunu, kendisinin bu kişilere görev teklif edildiğine göre bu kişilerin örgüt içerisindeki durumlannm da bilindiğini varsaydığını, dolayısıyla düzenli olarak HÜSEYİN VELİOĞLU ile görüşen bu kişilerden örgütün liderine ulaşılmasının hiç zor olmayacağını değerlendirdiğini,
Hizbullah örgütünün faaliyetleri ve yapısına bakıldığında HÜSEYİN VELİOĞLU' nun böyle bir örgütlenmeyi oluşturabilecek ve yönetebilecek kapasitede birisi olmadığını düşündüğünü, Çünkü HÜSEYİN VELİOĞLU' nu çocukluğumdan beri tanıdığını, örgüt içerisinde 10 yılın üzerinde birlikte faaliyetlerinin olduğunu, örgütten aynlmasmda yukanda anlatmış olduğu konulann etken olduğunu, beyan etmiştir.


Yüklə 3,64 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   476   477   478   479   480   481   482   483   ...   570




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin