T. C. İStanbul


Duruşmaya kısa bir ara verildi



Yüklə 327,15 Kb.
səhifə5/5
tarix23.01.2018
ölçüsü327,15 Kb.
#40646
1   2   3   4   5

Duruşmaya kısa bir ara verildi.

Duruşmaya kaldığı yerden devam olundu.

Bu arada bir kısım sanıklar müdafileri Av. Orhan Gürel, Av. Murat Bülent Hattatoğlu ve Av. Bülent Vural’ında geldikleri görülmekle huzurdaki yerlerine alındı.



Sanık Kemal Aydın sorgu ve savunmasına kaldığı yerden devamla

Sanık Kemal Aydın:”Efendim bir başka başlık 141, 142 ve 163. maddelerin kimler tarafından ve ne amaçla kaldırıldığı konusu hakkında yapılan yorum ve yazıların bulunduğu ifade. Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihinde geçmişteki Türk ceza yasasından kaldırılan maddelerdi bunlar. Kenan Evren’le birlikte Turgut Özal’ın Türk milletine en büyük kazık mı diyelim zararları mı diyelim hangi kelimelerle ifade edelim anlatmak mümkün değil. Biraz önce arz etmiştim bir önemli hukukçuyla 32 yılım beraber geçti asker hukukçu ve siyaset adamıyla 32 yılım beraber geçti. 141, 142 ve 163. maddelerin Türk ceza yasasından kaldırılması konularını gündeme geldiğinde merhum Turgut Özal döneminde pek tabi olarak işi ehline sorarsınız. Bu işi erbabına sorarsınız bende en yakınımda bulunan bilgi rehberlerinden de bir ağabeyim, bir büyüğümdü. Kendisine bu maddelerin kaldırılmasının Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleceğinde ne gibi etkiler yapacağını sormuştum. Bir hukukçu kimliğiyle hukuk bilgisine sahip bir insan olarak 141 ve 142. maddelerin kaldırılmasının Türkiye Cumhuriyeti devletinin tarihinde çok önemli yaralar açacağını söylemişti. Şöyle ki niçin abi böyle düşünüyorsunuz dedim? Dedi ki 141 ve 142. maddeleri Türk ceza yasasında Türk milleti şöyle yorumluyor, komünizmle ilgili komünizmin önündeki maddeler olarak komünizm tehlikesi önündeki maddeler olarak algılıyorlar ve ona dayanarak kaldırıyorlar dedi. Halbuki 141 ve 142. maddeler Türk siyasi hayatında Türkiye’nin geleceğinde komünizmin önündeki engel maddeler değildir derdi. 141 ve 142. maddeler Türkiye’deki olabilecek yaşıyoruz da zaten bir kısmını etnik azınlık ırkçılığının önündeki engel maddelerdir derdi. Eğer 141 ve 142. maddeler Türk ceza yasasından çıkarılırsa dedi etnik azınlık ırkçılığı temelinde Türkiye üzerine planların hadiselerin önüne geçemezsiniz dedi mani olamazsınız. Bu alır başını gider dedi o zaman Türkiye’nin bütünlüğü tehlikeye girer. Tabi yaşadığımız zaman içerisinde 1983’lerden 84’den sonra geldiğimiz nerdeyse 30 yıla yaklaşan bir zaman süresinde o büyüğümün söylediklerinin doğruluğunu yaşayarak gördüm. Bende bu bilgiler nedeniyle o aldığım bilgileri sizlerden de bir bilgi edinsem o bilgilerimde günün birinde not ederim kalsın diye yazılmayan şeylerin bilgilerin hayatta kalmasının mümkün olmadığını biliyoruz bize öyle öğrettiler. Bu bilgilerime aitti yazdığım şeyler 141 ve 142. maddelerle ilgili görüşlerdir onlar yazdım 163. maddenin kaldırılmasını da yine o hukukçu büyüğüm her ne kadar da 2002 yılından itibaren hukukumuzu tek taraflı ben kesmiş olsam da kendisine minnettarım çok şey öğrendim hayatta onun hukuk bilgisinden. 163. madde de Türkiye için hayati derecede önemlidir demişti. Niçin abi demiştim kendisine? Demişti ki, şimdi 163. maddeyi de insanların inanç hürriyetinin önündeki engel olarak gösteriyorlar yani 163. maddenin varlığına Türk ceza yasasındaki varlığına bağlı olarak insanlar inançlarını yaşayamıyorlar. Propagandası yapılıyor Türk milletine inanan insanlara ve bu kaldırılırsa yaşayacak bu çok tehlikeli bir şeydir dedi. Türkiye Cumhuriyeti devletinde 163. maddeye rağmen varlığına rağmen camilerde açıktır insanlar evlerinde de ibadet etmektedir ibadetin önünde engel yoktur dedi. Peki, abi tehlike nedir kendisine sorduğumda. Bana şunu söylemişti o zaman din siyasette alabildiğine alet edilir. Dini siyasette alabildiğine kullanırlar 163. maddede dinin inancın siyasete alet edilmesinin önündeki engeldir demişti bana. Bunu hiç unutma demişti bunun kaldırırlarsa o zaman Türkiye inancın müthiş şekilde parçalandığını ve o parçalara bağlı olarak da Türkiye’de kaos yaratıldığını görürsünüz dedi. İnşallah görmeyiz dedi ama yine o büyüğüm geçen 25 yılı aşkın bir zamanda haklı çıktı o hukukçu siyasetçi büyüğüm haklı çıktı. 163. maddenin kaldırılmasıyla da bugün işte cemaat adı altındaki şu bu adı altındaki yapılanmaların daha vahimlerini yaşadık geçmişlerde görmüştük. Onların yaşandığını gördük, onlara ait düşüncelerimi not almıştım. Takdir edersiniz ki insan düşünen bir varlıktır, gören bir varlıktır. Yazmalıdır, konuşmalıdır, söylemelidir, kimseye zarar vermeyecek şekilde biz de o düşüncelerimizi kaleme almıştık Saygıdeğer Başkanım Saygıdeğer Heyet o düşüncelerle ilgili hadiselerin yazıldığını ama tabi buraya yazılmasının bir maksadı olmalı bu iddianameye bunların tesadüflerle gelişi güzel yazıldığını düşünmüyorum kesinlikle. Çünkü benim o yorumlarımda şunlar da vardır. 141, 142. ve 163. maddeler Türk ceza yasasında Türk hukuk nizamında mutlaka yeniden yer bulmalıdır. Bugünleri de yaşanan özelikle etnik azınlık ırkçılığına dayalı sonra dinin cemaatleşmede kullanılarak siyasette etkin siyasetin malzemesi haline getirilmesi. İnanç özgülüğüne de inanca da inanılmaz darbe vurmuştur. Şimdi o kalkınca din istismar edilince siyasette sosyal hayatta bu defa herkes kendine göre din anlayışı yaratmaya başladı işin esasından koptu. En tehlikeli noktası da Türkiye’nin inanç noktasında dini inançlara bağlı bir çatışma yaşamasıdır Allah’ıma dua ederim böyle bir şeyin olmaması için yalvarırım. O zaman Türkiye bugün yaşadığı etnik azınlık ırkçılığı temelinde yaşadığı hadisenin bin katını yaşar çünkü insan hayatının taktir edersiniz ki Saygıdeğer Başkanım Saygıdeğer Heyet insanın en kuvvetli ve en zayıf olduğu nokta din noktasıdır insanın en kuvvet noktası da inanç noktasıdır en zayıf noktası da inanç noktasıdır ve bugün Türkiye üzerine oynanan oyunun en şedidi en ağır olanını bu nokta üzerine yoğunlaştırdılar. Allah Türkiye’yi Türk milletini bu büyük felaketten korusun dileğimden başka birde dilimiz döndüğü kadar insanlara anlattığımız şeylerdir onun dışında bu işlere mani olacak Türkiye Cumhuriyeti devletinin kendisidir devletin güçleridir ama devletin güçleri buna mani olacak güçleri Cumhuriyeti koruma görevi olan Sayın savcılarımızın bir hukuk geçmişte de Türk ceza yasasının maddeleri olan bu maddeleri böyle de defterimde yazılı olmasına rağmen kayıtlarımda buraya suç delili olarak koymalarını Yüce mahkemenin heyetinizin takdirlerine sunuyorum. Şimdi insanlık çeşitli zamanlarda darbeler yaşamıştır ihtilaller yaşamıştır yaşamaya da devam etmektedir. Ama bugün bizimde yaşadıklarımız düşüncelerimize yönelik bir siyasi darbedir. Benim düşüncelerimden dolayı yargılanıyorum. Öngörülerimden dolayı yargılanıyorum ancak insanlığın tarihinde biz bunların oluş biçimlerini yaşadık orda hep şunu gördük bu tür siyasi yöntemlerde darbe yapan anlayışlar hep sonunda hukukun paleti yok ama tankların paleti vardır. Sonunda bu yola girenler hep tankların paletlerine mağlup olmuşlardır. Onu Yüce mahkeme huzurunda özellikle arz etmek istiyorum. Düşüncelerimize bu şekilde darbe, saldırı siyasi iktidarın istediğidir diye ona muhaliftir diye Kemal Aydın düşüncelerinden dolayı yargılanması Kemal Aydın’ı yargıladığınızı, tutuklattırdığınızı, yok ettiğinizi, öldürdüğünüzü zannedersiniz ama devlet hayatında buna ilanihaye devam denmez paletli olan tanklar bu işi durdurur. Bunu Yüce mahkeme huzurunda Türk milletinin özelikle dikkatine sunuyorum bu böyle gitmez 12 Eylül 80 ihtilalinde de ben yaşamış bir insanım zatıalinizde sizlerde yaşadınız düşünmek suçtu. Düşünceleri söylemek suçtu 12 Eylül döneminde bunları gördük bunlar içinde ifadeler verdik ama 12 Eylül 80’dan bu güne 30 yıl geçti efendim 30 yıl. 30 yıl sonra ben aynı akıbeti darbe yapan ihtilal yapan zorla siyasi iktidarların düşüncelerinin yanlışlığını gördükleri için darbe yapmışlardır. 12 Eylül darbesi siyasi iktidarların yetersizliğinine karşıdır darbe? Peki bugün siyasi iktidarın yetersizliğine, yaptıklarına dur diyecek birileri çıkmaz mı? Bizde yaşadık 30 yıl öncesinde de yaşadık şimdi 60 yaşındayız aynı şeyleri yaşıyoruz. Ben mutlaka böyle olacağını düşünüyorum burada da kayıtlara girmesi açısından Yüce mahkeme huzurunda Türk milletinin özellikle de arz ediyorum. Temenni mi? Temennim değildir bakışım ama şu düşüncemi suç sayabiliriz misiniz kimse? Ben darbe de istiyor olabilirim darbe yanlısı da olabilirim. Benim darbe istiyor olmam düşünüyor olmam suçlanmamı, yargılanmamı gerektirmez ki. Onun eylemleri vardır kanunda suç sayılan fiilleri ortaya koymadığım sürece beni bu düşüncelerimden dolayı yargılayamazsınız. Beni suçlayamazsınız da ama onu fiiliyata geçiririm onun eylemlerine girerim. O zaman fillerimden ve eylemlerimden dolayı beni yargılayabilir kanun var yasalar yargılar yargılanırım. Ama Türkiye’nin içinde bulunduğu bu durumu çok üzüntü verici olarak görüyorum, buluyorum tabi biraz önce de arz ettim efendim sizde onu fark ettiniz zaten çok sağ olunuz ara verdirme gereği duydunuz hakikaten çok zor sanık kürsüsünde okuduğum baktığım şeylere okuyunca insanın ister istemez düşünce dünyasında dengesinde bozulmalar oluyor insan sinirleniyor üzülüyorsunuz ve ona bağlı hakikaten dinlemeye ihtiyacım varmış. Onun içinde heyetinize zatıalinize şükranlarımı sunuyorum. 141, 142 geçmişteki Türk ceza yasasında 163. maddelerin ben yeniden Türk siyasi hayatında hayat bulmasını temenni ediyorum, dilerim çok o zaman etnik azınlık ırkçılığı yapamazlardı bu boyutlara gelmezdi. Meclis kürsüsünde Türkiye Cumhuriyeti devletini koruma için yemin edenler Kürdistanın sınırlarını belirledik diyemezlerdi bu maddeler olsaydı diyemezlerdi. O büyüğüme buradan minnettarlığımı, şükranlarımı sunuyorum onun söylediklerinin hepsi oldu. Şimdi Kürdistanın sınırlarını belirledik diyor. Peki bu Türkiye Cumhuriyeti devleti için bundan daha vahim bir nokta olabilir mi? Saygıdeğer Başkanım Saygıdeğer Heyet Kürdistanın sınırları o zaman Türkiye Cumhuriyeti devleti yok. Bunları endişe duyup endişe edip bu meseleleri buraya getirip yazmak ve suç nedeni olarak da bu görüşleri iddianameye koymak Türkiye için bir talihsizlik ama devletlerin hayatında milletlerin hayatında hep bu nevi talihsizlikler, olumsuzluklar yaşanmıştır yaşana gelmiştir. Ben temennim bundan sonraki süreçte bizim evlatlarımızın bizden sonra gelecek nesillerin bizim bugün yaşadıklarımızı yaşamamalarıdır. Layık oldukları müreffeh bir Türkiye’de bu devletin varlığı altında hayatlarına bu devletin ebediyete kadar devamını dilerim Allah’tan. Davaya siyasi nitelikli gözüyle baktığım içinde efendim olabildiğince Türk milletinin burda Türk milletinin tarihinde bir sayfa yapılıyor, yazılıyor. Sizlerde görevlisiniz, bizlerde görevliyiz, devletimizin. Sizler devletin görevlileri bizler de milletin fertleriyiz. Olabildiğince doğru ve bilgilerimi doğru düşüncelerimi bildiklerimi Türk milletinin tarihinde kalması için olabildiğince arz etmeye çalışıyorum. Bütün bunları yaparken de bir savunma mantığı içerisinde arz etmiyorum tarihte doğru kalsın. Yarın nesiller doğru baksınlar düşüncelerimden dolayı onu da özellikle arz ediyorum. Efendim bir başka konu Sayın Genelkurmay Başkanı kimseye Sayın yazmıyorlardı ama Hilmi Özkök olduğu için Sayın yazabildiler benim iddianamemde. Demek ki Sayın Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök onlar için yazanlar için önem ifade ediyor onun için Sayın yazdılar. İddianameyi yazanların da özellikle düşüncesini anlatması bakımından önemli Sayın Genelkurmay Başkanı orgeneral Hilmi Özkök ibaresi ile başlayan Gaziosmanpaşa Ankara ibaresi ile çift nüshalı 6 sayfalık bilgisayar çıktısında yapılan incelemede diyor efendim Neriman Aydın isimli şahsın Genelkurmay başkanı Hilmi Özkök’e hitaben yazdığı mektupta kendisinin Türk olması nedeniyle şahsına karşı sistemli ve sistemleri kendi yazdıkları gibi okuyayım. Şikayetleri önemli ve acil önerilerinden bahsettiği, Kuvai Milliye ruhunun kazandırarak 11 Kasım 1938 yılında kaybedilen bağımsızlığın yeniden kazandırılması istenmekte Türk vatanının silahlı olmasa da işgal altında olduğu bu işgalden kurtulmak için başkomutan olarak kendisinin Türk soylular ile bağımsızlık mücadelesini başlatmasının istendiği Türk soylular olarak verilecek göreve hazır olduklarını belirtir şeklinde yazı olduğunu. Efendim şimdi bu mektubun muhatabı da benimle birlikte yargılanıyor tabi kendisi konunun çok daha güzel ifadelerle Yüce heyetinize, Yüce mahkemeye savunmasını yapacak düşüncelerini de arz edecektir ancak benimde konum olduğu için bende kendi düşünce dünyamla ilgili arz edeceğim ancak ben 02.09.2002 tarihinde Genelkurmay Başkanlığına yazılan Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök’e yazılan bu mektubu Yüce mahkemeye sunmak istiyorum çünkü buraya yazılanlarla buradakiler aynı şeyler değil. Mektup iddianamede tahrifatlara uğratılarak kaleme alınmıştır. Sayın Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök, özellikle tarihi sorumluluğu son derece ağır yeni görevinizde sizlere başarılar dilerken bir Türk vatandaşı ve genç bir Türk kadını olarak Atatürk’ün vasiyeti gereği Yüce Türk milletine zaman ayırmak. Kulak vermek, dinlemek ve örgütlemek zorunluluğunuzu dikkate alarak yapmak zorunda olduğunuzu düşündüğüm Türk olmam nedeniyle özellikle sizden isteme hakkına sahip olduğum aşağıda kaleme aldığım sitemleri, şikayetleri önemli ve acil önerilerimi dikkate, dikkatle okumanızı isterken acilen karşılık bulmasını bekliyorum. Siyasi ve ekonomik bağımsızlığını 11 Kasım 1938 sabahı kaybeden âli Türkiye Cumhuriyeti devletinin yeniden bağımsız olarak yaşam bulmaya çalıştığı yıllarda ve günümüzde egemen nüfusunun adını taşıyan ve adı Türkiye olan bu ülke üzerine süper güç ABD ve onun yamakları AB ülkeleri tarafından ezelden ebede oynanan oyunların, kurulan planların ve kumpasların akla hayale gelmez dediğimiz ancak işbirlikçileri ve ajanları sayesinde her devirde ve her defasında aklın sınırlarını zorlama boyutlarında gerçekleşen çirkin senaryoların farkında olan aklı başında imanı cebinde değil de kalbinde olan ülkemin ve milletimin devletimle birlikte yeniden bağımsız olduğunu ölmeden görmeyi, umut eden ve bunun için dua edip inanılmaz bir mücadele veren bürokrat ve siyasetçi denilen işbirlikçiler eliyle her gün görmek ve yaşamak zorunda kaldığımız Türk milleti, Türkiye Türk devleti ve Türk ülkesi aleyhine icraata geçirdikleri utanç verici tablo karşısında son derece üzülen buna şimdiye kadar sözlü tepki gösterdiği için ve de Türk soylu olduğu için ülke hizmetindeki küçücük memuriyet görevinde dahil meslekteki terfileri engellenen millet olma vasfının şuurunu 1923 yılında kazanmış gerçek bir Türk yurttaşı olarak ben Neriman Aydın’ın siz değerli büyüklerime ve devletimin asil sahiplerine Atatürk’ün soyum için yaptığı bir millet unsuru ( bir kelime anlaşılamadı) içinden çıkan kişiler tarafından idare edilmiyorsa, İzmihlal yok olmak mutlak ve mukadderdir. Başa geçireceğiniz insanların kanındaki cevharasinin Türk olmasına dikkat edeceksiniz Mustafa Kemal Atatürk vasiyet nedeniyle birkaç sitemi şikayeti ve yol gösterici nitelikli tavsiyesi olarak okumanızı ısrarla istirham ediyorum. Paşam huzurlarınızda bir kez daha saygıyla eğilirim, eğildiğim. Tanrının Türk insanına bir mucize olarak hediye ettiği asrın dahisi eşsiz insan Atatürk vasiyetleri göz ardı edilerek Türk soylu insanlar ve onların sahip olduğu bir zamanlar sömürge ve köle ülke ve uluslara rehber olmuş yegane bağımsız âli Türk devleti ve bir benzeri daha bulunmayan Türk yurdu bu şekilde heba edilsin diye size emanet edilmedi. Diğer vasiyetler Türk gençliğine hitabesi ve Bursa nutkunu buraya neşrederek fazla vaktinizi almak Türk dilinin özellik ve güzelliklerinden faydalanarak edebiyat yapmak istemiyorum. Paşam bağımsız Türk devletinin 1923-1938 yegane güvencesinin bugün sömürge de olsa hayatta oluş sebebinin Türk Silahlı Kuvvetleri olduğunun bilincinde aklı baliğ olduğundan beri ailemdeki her bir birey dahil olmak üzere bu saygın ve mevcudiyetin ülkem için zorunlu olduğu Atatürk’ün birbirine emaneti Türk soyu Türk Silahlı Kuvvetleri yaşama sebebimizi korumak kollamak ve savunmak adına hak ettiğimiz âli devletimin makamları bizden cemiyet ve cemaatler aracılığıyla hizmet ettirilen Siyonizm hakimiyetine meydan okuyan Türk soyundan uzak tutulmakta, böylece Atatürk’ten ve kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinden ve yeniden kimlik verdiği Türk milletinden intikam almayı başaranlar aynen Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde olduğu gibi sefil Türkleri her şeyden uzak tutacaksınız mantığı ve amacıyla Türk soylu ve milli olan biz Türklerin mevcut görevlerinden bir bir uzaklaştırıldığının farkında olduğumuzu bilmenizi istiyorum. Söz konusu dönemlerde perişan edilen asil sefil Türkler diye hakir görülerek köle yapılan Türk soyu daha ne kadar dayanacak daha ne kadar sizi savunmaya ve korumaya devam edecek sanıyorsunuz, elinizde bulundurduğunuz yetkilerin ve gücün 11 Kasım 1938-2002 tarihleri arasında geçen süre içerisinde ulus devlet özelliğimizin kırıntılarının havada uçuştuğu Türkü Türk yapan ulusal değerlerimizin bir kez daha törpülendiği Avrupa birliği sömürge yasalarının Türkiye Büyük Millet Meclisinden çıkarılarak Atatürk’te böyle istemişti şeklindeki yalan beyanlar ve iftiralar eşliğinde yürürlüğe girmesini engellemeye yetmediğimizi hep birlikte gördük. Şimdi tamamı Saygıdeğer Başkanım 6 sayfa yazarı burda devam eden 2002 tarihinde bu mektubun Genelkurmay Başkanlığına yazıldığı 2002 tarihinde de Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve partisi iktidarı değil o zaman kurulma aşamasındalar o zamanda bir başka hükümet var Türkiye’nin gündeminde. Aklı başında bir Türk evladı oturmuş kendi bilgileri ölçüsünde mektuplar yazmış, mektup yazmış Sayın paşam Hilmi Özkök’e. Esasında mektup doğru da şans bu ya mektubun yazıldığı insan yanlış. Türkiye Cumhuriyeti devletinin Türk Silahlı Kuvvetlerinin hayatında iki tane insan Türk milletine karşı vebal altındadır. Bunlardan birisi Sayın Kenan Evren birisi de Sayın Hilmi Özkök’tür. Her ikisinin de yaptıklarının sıkıntılarını Türkiye Cumhuriyeti devleti yaşamaktadır, bugün bizde yaşıyoruz. İnsanların düşünen insanların devletinin yetkili organlarına mektuplar yazması, düşüncelerini arz etmesi nasıl suç nedeni mesnedi yapılabilir? Savcılıklara da suç duyurusunda bulunuyoruz, gördüğümüz bir yanlışlığı adalet gereğini yapsın diye Savcılara da mektuplar yazıyoruz, zannediyorum kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendinin öyle de yazılmış mektupları olsa gerek hatırladığım kadarıyla. Bu mektupta kendisi zaten kendisinin de okumuş olduğu için daha detaylı cevaplayacaktır ancak bu mektubu buraya koyanlar Sayın Savcılarımız bu mektupları Neriman Hanım değil de Kemal Aydın yazdı, Neriman hanım Kemal Bey’e sekreterlik yapıyor düşüncesiyle koydular. Kadınımıza pek değer vermedikleri için düşünen insanlarımızın kadınları arasından da düşünen insan çıkacağını pek tahmin etmedikleri için koydular. Onu bu hususu da Yüce mahkemenin takdirlerine sunuyorum. Saygıdeğer Başkan Saygıdeğer Heyet, aziz kız Kardeşim 5 yaşından beri benim elimde yetişen Neriman Aydın hanımefendinin çalışma ve araştırmalarından alınan bazı konuların iddianamede benim bölümüme de yazıldığını böylece aynı konuların tekrarıyla sayfa sayısının arttırıldığını görmekteyim. Ağabey olduğum için bana yazılmıştır diye düşündüm ancak daha çok bana öncüm milli mücadele öncüm önderim rehberim mürşidi kabilim ağabeyim dediği için yazıldığını görüyorum. 5 yaşından beri benim elimde yetişen kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendinin özellikle kız çocuğu olduğu için yetişmesini özel bir önem verdim. Türk kültür tarihinde Türk kadınının yaratılışında varolan yüksek ilim yüksek medeni vasıflar yaşama geçirildiği asırlarda Türk milleti medeniyete en güzide katkıları koymuştur. Türk kadını yaşamın her noktasında uzak tutulduğu asırlarda Türk milleti için zelillikler rezillikler yönetimde yobazlıklar inançta bağnazlıklar yaşanmıştır. Bu nedenle ben kız kardeşim Neriman Aydın hanımefendinin Türk kültürüne yaratılış vasıflarına göre yetişmesine ve ilim görmesini ilim tahsil etmesine özel bir önem verdim. Benim rehberliğimde hayatın Allah’ın lütfettiği hayatın her anıyla ilgili yüzlerce binlerce kaynağı benim değerlendirmelerimle incelemiş her konunun esasına genç yaşlardan itibaren vakıf olmuş bir bilge insandır. Kendisine sonsuz minnettarlığımı sunuyorum inanılmaz bilgilerinden istifade ettim. Kız kardeşim olduğu için söylemiyorum, gerçeği söylüyorum. Ağabeyi olarak şahsımın rehberliğinde ve öncülüğünde araştırdığı üzerinde yıllarca çalışma yaptığı konulardan bir insanlık ailesi içinde Türk milletine ayıran öne çıkaran farklı kılan yaradılış vasıfları millet değerleri Allah’ın Türklüğü yaratmadaki murat ettiği insanlık değerleri Allah’ın Türk milletini neden asker millet olarak seçtiğini. Allah’ın kendine verdiği değeri ve kutluluğu neden Türk milletine de Türk kadını ile insanlığa gösterdiğini. Allah’ın devlet dediğimiz yüce yani tanrısal nimeti neden Türk milleti eliyle insanlığa ikram ettiğini. Türk milletine de yaradılış değerleri olan yurt toprağı sadakat ve saygının anaya ataya sevgi ve hürmetin, devletinin kültürüne ve kutsallığına namusunun teminatı olarak baktığının ve bu kutsiyetle davrandığının başka milletlerin emri ve hakimiyeti altında hiç yaşamadığının göstergesi olan hürriyete bağımsızlığa ve egemenliğe düşkünlüğünün. Bunlar için her asırda ölümü göze aldığının bütün bu değerlerin koruyucusu ve garantisi olarak ordusunu gördüğünü. Onunla hep paylaştığımız değerlerdi. O değerleri öyle gördüğü içinde en güvenilir makam olarak ordusuna taleplerini düşüncelerini arz etmede bir sakınca görmediğini de arz ediyorum efendim. Efendim bir başka konu yine yazılı notlardan, bu da not değil özür diliyorum yazılı not değil. Akşam gazetesi röportajı ile başlayan Nagihan Alçiyan Açiyan ibaresiyle biten dört sayfalık bilgisayar çıktısında yapılan incelemede demiş. Malumlarınız gazete sayfasında bir röportaj. O röportajda insanız bana da nereden geldi bilmiyorum. Neriman vermiş olabilir kardeşim. Ben almış olabilirim bir yerden bana verilmiştir. Çünkü bilgisayar kullanmasını daha önce de arz ettim bilmiyorum. Bir şekilde bana ulaşmıştır. Dikkatimi çeken ve 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ikinci 28 Şubat mesajı başlığı altındaki yaptığı röportajın bulunduğu bir konu efendim. Şimdi böyle bir gazete de yapılmış röportajın ve Türkiye Cumhuriyeti devletinin cumhurbaşkanlığını yapmış bir büyüğümüzle bir devlet yöneticiyle yapılmış bir röportajın bizde bulunuyor olmasının bende notlarım arasında bulunuyor olmasının suç delilleri arasında gösterilmesinin lütfen anla nereye koyuyum nasıl anlatalım. Suç delilleri arasında gazetede röportaj yapıyor. Türkiye de her gün yüzlerce insanla onlarca insanla röportaj yapıyor. Suç varsa ben onu alıp saklıyorum. Bunları saklamak görmek ne söylemiş Türkiye Cumhuriyeti devletinin otuz yıl siyasi hayatında aktif görev almış sonra da cumhurbaşkanı olmuş bir büyüğümüzün bir devlet büyüğünün ne söylediklerine bakmak ve ona ait bilgileri notlarınızda tutmak efendim nasıl suç olabilir. Nasıl suç delili olarak iddianameye koyulur. Onun için bu iddianamenin yazılış biçimini daha ilk yaptığım 2008’i 2009 yılındaki açılış duruşmaları başladığında yaptığım konuşmada akıllara ziyan demiştim. Onun için de suç duyurusunda bulunuldu savcılığa gittim onunla ilgili de ifade verdim. Şimdi ne diyelim buna yani. Bunları buraya koyuyorsunuz yazıyorlar iddianamede ne diyelim. Akıllara ziyan diyorum ne deyim yani. Saygıdeğer başkanım, bunun bir başka izahını bulamıyorum. Bunu takdirinize bırakıyorum. Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının vatan topraklarını satanların ve kadrolaşmalarının kuvai milliye tarafından izlendiği ve gereğinin yapılacağı gibi konularla birlikte, özür diliyorum. Türkiye artık bizim kontrolümüzde başlıklı bilgisayar çıktısında yapılan incelemede. Ülkeye ihanet edenlerin icraatlarının vatan topraklarını satanların ve kadrolaşmalarının kuvai milliye tarafından izlendiği ve gereğinin yapılacağı gibi konularla birlikte başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte Genelkurmay başkanı orgeneral bakınız Hilmi Özkök’e Sayın yazmışlardı hemen bir yönde Sayın Genelkurmay başkanıydı ama burada Yaşar Büyükanıt Sayın değil. Ayrıntıda gizli yani burada Genelkurmay başkanı Yaşar Büyükanıt Sayın değil. Yaşar Büyükanıt Genelkurmay başkanı orgeneral Yaşar Büyükanıt’ın yaptığı görüşme metni olduğu iddia edilen yazı ve bu yazıda başbakan ve Genelkurmay başkanı arasındaki gergin ortam ve konuşmaların bulunduğu metnin sonunda ise bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçük halini bile o küçük beyinlerden geçirenler şunu çok iyi bilmelidir ki kuvai milliye asla unutmaz, asla affetmez ibaresi yazılı olduğu. Almış koymuş yorumlamışlar. Esasında hatırladığım kadarıyla Sayın başbakan Recep Tayyip Erdoğan beyle Sayın orgeneral Yaşar Büyükanıt arasındaki bu görüşme, Yaşar Büyükanıt Genelkurmay başkanı değildi öyle hatırlıyorum Kara Kuvvetleri Komutanıydı. Metni efendim o metinden çok önemli olduğu için arz ediyorum. Burada tabi bir kuvai milliye diye de bir suçlama var. Kuvai milliye derneğinin de bu davayla ilgili ilişkisi olduğu için burada ilgile ilişkilendirme hadisesi söz konusu onun için sabrınıza sığınarak bu üç sayfalık metni yüce mahkemeye arz etmek istiyorum efendim. Bu esasında bu metin biz tutuklandıktan sonra devam eden süreçte Milliyet gazetesinde de yayınlandı ama Sayın başbakan tekzip etmediler. Hükümet yetkililerinden ve Sayın başbakandan bir tekzip de gelmedi biz tutukluyken bu dava devam ederken bu metin Milliyet gazetesinde konu olarak efendim yayınlanmıştı. Ama ben konu olduğu için yüce heyetinize arz ediyorum efendim yüksek müsaadelerinizle. Orgeneral Yaşar Büyükanıt Sayın başbakan Şemdinli iddianamesi kapsamında elde ettiğimiz istihbarat Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı hükümetinizin ve partinizin bir komplo içinde olduğunu gösteriyor. Bana ve Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı tavrınızı ve yaşa yönelik dış destekli oluşumu ve tezgahı kabul etmemizi ve sessiz kalmamızı bekleyemezsiniz. Eğer bu güne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri olarak sorumlu paşalar birçok tepkiyi anayasal platformda şahsınıza ve makamınıza iletmişsek ülkemizde bir kaosa malzeme edinmekten çekinmemizdendir. Türk Silahlı Kuvvetleri konuştu ekonomi çöktü dedirtmemek için kamuoyuna açık konuşmadık ama hükümetinizin ve partinizin dış destekli Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik hamlelerine çok fazla seyirci kalamayız. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşam korkmayınız Türk Silahlı Kuvvetleri konuştu diye Türkiye de ekonomik kriz çıkmaz. Dünyanın önde gelen finans kuruluşlarıyla anlaştık. Şemdinli iddianamesinde size ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yönelik araştırılması gereken ne varsa araştırılacak. Türkiye artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin kontrolünde bir ülke değil. Millet iradesinin hakim olduğu bir ülke olacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri de bir paşa da konuşsa ekonomide bir şey olmaz. Roke Feller gibi dünyanın en zengin en güçlü gruplarıyla birlikte hareket ediyoruz. Yaşar Büyükanıt Sayın başbakan bu üslup Türk hükümetinin başbakanına ait olamaz. Dünyanın önde gelen finans kuruluşlarıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinin anayasal sorumluluklarını yerine getirmesini engellemek için mi anlaştınız? Sayın başbakan Türkiye’ye karşı bir komplonun içerisindesiniz. Şemdinli de Türk askerine karşı girişilen linç hareketinin arkasında partinizi iktidara taşıyan dış güçlerin istihbarat servisleri vardır. Sayın başbakan Şemdinli araştırılırsa Türk Silahlı Kuvvetleri aklanır, ben aklanırım ama sizler bu işin altında kalırsınız. Sayın Genelkurmay başkanım soruşturmayı gerek görmeyerek beni değil bakınız burada da zaten benim arz ettiğim gibi efendim Sayın Genelkurmay başkanım soruşturmayı gerek görmeyerek beni değil Türk hükümetinin onurunu ve haysiyetini korudu. Dolayısıyla Kara Kuvvetleri Komutanıydı burada Genelkurmay başkanı olarak aldılar efendim onu arz etmek istiyorum. Şayet Şemdinli iyice soruşturulursa o işin ardından siz sizin müsteşarınız ve sizi destekleyenler dış güçler görülecekti. Hükümetinizin Türkiye Cumhuriyeti devletini temsil ettiğini unutuyorsunuz. Sayın başbakan siz Türkiye Cumhuriyetinin başbakanı değil Roke Feller’in başbakanı olmuşsunuz. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşam istihbaratınız yanlış. Şemdinli’deki hadisenin ardında Türk Silahlı Kuvvetlerindeki savaş lortları var. Yaşar Büyükanıt, o savaş lortları AKP’yi iktidara taşıyanların içinde. Sizin ve partinizin arkasında savaş lortları var. Bazı müttefiklerimiz partinizi ve sizi truva atı olarak kullanıyorlar. Siz Türkiye Cumhuriyeti devletinin hükümetinin başbakanı değilsiniz. Savaş lortlarının başbakanısınız. Çuval olayının Türk Silahlı Kuvvetlerini cezalandırmak için sizi iktidara getiren ABD içindeki güçlerle birlikte tezgahladınız. Saygıdeğer başkanım, Saygıdeğer heyet lütfen takdirlerinize sunuyorum. Kara Kuvvetleri Komutanı başbakana diyor ki, yalanlanmadı bu yani, diyor ki, çuval olayını Türk Silahlı Kuvvetlerini cezalandırmak için sizi iktidara getiren ABD içindeki güçlerle birlikte tezgahladınız. Şemdinli hadisesi sizi iktidarda tutmaya çalışan Siyonistler ve İngilizler kurguladı. Siz Türk milletine değil Siyonistlere güvenen bir korkaksınız. Türk Silahlı Kuvvetleri bu durumu eninde sonunda ortaya çıkaracaktır. Takdirlerinize sunuyorum Saygıdeğer başkanım önemli gördüğüm için çok önemli olduğu için arz ediyorum takdir edersiniz ki, Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye bizim kontrolümüzde Türk Silahlı Kuvvetleri de benim kontrolümde kimi istersem onu paşa yaparım kimi istersem onu Genelkurmay başkanı yaparım. Biz ABD ile anlaştık. Irak’a da İran’a da Suriye’ye de birlikte operasyon düzenleyeceğiz. Büyük Ortadoğu projesinde ABD bizi de ortak olarak görüyor. Sayın paşa Türkiye artık Türk Silahlı Kuvvetlerinin elinde değil. Yaşar Büyükanıt, Sayın başbakan bu ifadeleriniz sizi ve heyetinizi yüce divana götürür. İhaneti vataniyeden yargılanırsınız. Siz partiniz ve hükümetiniz açık bir ihanet içindesiniz. Ama burada ben yargılanıyorum bu ifadelerin olduğu Sayın Genelkurmay başkanı ben onun burada olmasını istemiyorum. Ama biz muhalefet ediyorum diye ben AKP hükümetinin muhalifiyim diye darbecilikle darbeye teşvikle yargılanıyorum. Yüce heyetiniz önünde bizi de bir rahatsızlık vermiyor. Ama Sayın başbakan bu ifadeleriniz sizi ve heyetinizi yüce divana götürür ihaneti vataniyeden yargılanırsınız. Siz partiniz ve hükümetiniz açık bir ihanet içindesiniz. ABD, İngiltere ve İsrail büyük Ortadoğu projesinin planlayıcıları BOP da Türkiye’nin fikri bile alınmadı. Siz ve dışişleri bakanı büyük Ortadoğu projesinin Türkiye’yi tarihten silecek stratejiler içerdiğini bildiğiniz halde intikam duygusuyla hareket ediyorsunuz. Recep Tayyip Erdoğan, paşam siz Genelkurmay başkanı olacaksınız. Burada daha açık Kara Kuvvetleri Komutanı olduğunu Saygıdeğer başkanım, Saygıdeğer heyet paşam siz Genelkurmay başkanı olacaksınız sizinle anlaşalım. Büyük Ortadoğu projesine evet deyiniz. Ortadoğunun asıl sahipleri kararlı onlarla birlikte hareket edelim Roke Feller ve Ro Şiltler bizi ihya ederler. Yaşar Büyükanıt, Sayın başbakan ben buraya Genelkurmay başkanlığı kulisi yapmaya gelmedim. Dünyanın önde gelenlerine kul olmak için de gelmedim. Ben buraya Türk Silahlı Kuvvetlerinin sorumluluk bilinci içinde geldim ve satılık değilim. Türkiye Türk milletiyle birlikte hareket ettikçe kazanacaktır. Bu teklifiniz gerçekten iğrenç. ABD, İngiltere ve İsrail adına birilerine makam ve para teklif eder pozisyonunuz kabul edilemez. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşam beni yanlış anladınız. Ben memleketimizin çıkarları için işbirliği yapalım önerisinde bulundum. Yaşar Büyükanıt, Sayın başbakan yaptığımız bu görüşmeyi Sayın Genelkurmay başkanına rapor etmek zorundayım. Sizler gerçek Müslüman olamazsınız. Sizler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olamazsınız. Bu haliniz apaçık bir ihanet. Milletin dini duygularını istismar ederek Türkiye’yi diğer dinlerin bahçesi diğer ülkelerin sömürgesi yapmak isteyen zihniyetle Türk milleti savaştı yine de savaşacaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerini din düşmanı Türk düşmanı gösterme çabaları hüsrana uğrayacaktır. Recep Tayyip Erdoğan, paşam bu sözlerin artık modası geçti. Türkiye artık bizim kontrolümüzde. Bizde birçok yerle anlaşmış durumdayız. Yaşar Büyükanıt, Sayın başbakan ihanetiniz cezasız kalmayacaktır. Şimdi bu ifadeler ortada bu ifadeleri söyleyen yargılanmıyor ama ben yargılanıyorum hükümeti devirmek meclisi engellemek cebir şiddet kullanmak. Sayın başbakan ihanetiniz cezasız kalmayacaktır. Bu millet sahte dincilerden sahte Atatürkçülerden sahte milliyetçilerden sahte demokratlardan çok çekti ama eninde sonunda hepsini cezalandırdı. Siz ve arkanızda bulunan güçler Türkiye Cumhuriyeti devletini, Atatürk’ü, Atatürkçülüğü, İslam’ı, Türklüğü bu topraklardan kazıyamazsınız. Allah size ve partinize lanet eder. Millet sizi lanetler. Bu görüşme giderek iğrençleşiyor. Türkiye Cumhuriyeti devletinin başbakanlığı demek ki işgal altında. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşa hiçbir şeye gücünüz yetmeyecek, Sayın paşa hiçbir şeye gücünüz yetmeyecek. Türkiye başka ellere geçti ve geçiyor. Her yere hakimiz. Size tavsiyem sizde bize katılınız. Yaşar Büyükanıt, Sayın başbakan ben Türk Silahlı Kuvvetlerinin Türk milletinin ve devletinin şerefli bir askeriyim. Sizler gibi ihanet içinde olamam. Şemdinli olayı araştırılacak ve arka planı millete açıklanacaktır. Çuval rezaletinin arkasında sizin ve hükümetinizin bulunduğu kanıtlanacak ve açıklanacaktır. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşam beni yanlış anladınız. Parantez içinde ayakta paşanın çıkmasını engellemeye çalışırken ben ve hükümetim ülkemiz için çalışıyoruz. Biz Şemdinli olayında savcıyı cezalandıracağız dikkatinize sunuyorum. Ben ve hükümetim ülkemiz için çalışıyoruz. Biz Şemdinli olayında savcıyı cezalandıracağız. Bazı cemaatler Türk Silahlı Kuvvetlerinin aleyhinde olabilir. Olayı onların uzantıları araştırdı. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Sayın Recep Tayyip Erdoğan Fethullah Gülen imanız bile iğrenç ve ispiyon kokuyor. Şunu unutma Sayın başbakan Türk Silahlı Kuvvetlerinin en üst komuta kademesi Fethullah Gülen’in arkasından gitmez. Türk Silahlı Kuvvetlerinde de Türk milletinin içinde de milyonlarca gerçek Müslüman var. Türk Silahlı Kuvvetleri ve Türk milleti kendi dini önderlerini üretir ve onlar başka ülkelere ve başka dinlere sığınmazlar. Türk Silahlı Kuvvetleri Fethullah Gülen’in ABD’ye kimler tarafından hangi komplo ve tezgahlarla gönderildiğini de ortaya koyacaktır. İktidarınız siz ve partiniz Türk milleti için gerçekten büyük faciasınız. Recep Tayyip Erdoğan, Sayın paşam vallahi beni yanlış anlıyorsunuz. Ben Avrupa birliği için yeni bir dönem için demokrat bir görüntü vermenin önemine dikkat çektim. Fethullah Gülen’i de ABD, İngiltere, İsrail ve Vatikan destekliyor ama onunla işbirliği içinde değiliz. Sayın paşam ben bireysel bir teklifte bulundum. Orgeneral Yaşar Büyükanıt, bu tavırlar ve yalakalıklar bir başbakana yakışmıyor. Bu iğrenç ortamdan çıkıyorum toplantı bitmiştir. Recep Tayyip Erdoğan bir takım telefon konuşması yapar çok sinirlidir, birini bul paşayı teskin etsin arkadaş çok büyük yanlış yaptık kim dediyse Yaşar Büyükanıt her türlü teklife açık diye bizi yanılttı onu bana bulun ismini verin emirleri ve azarları birbirini kovaladı diyor. Şemdinli’de PKK’lı katilin elini sıkarken askerimizi suçlayan ve binlerce şehidimizin katili olan PKK itlerine silahlı, silahı bırakın masaya oturalım çağrısında bulunan Türkiyeli Tayibi birileri fena faka bastırmış, her şey ortaya dökülüyor hiçbir şey gizli kalmaz ve yolun sonuna yaklaşıldı. Bu cennet vatana ihanet edenler ve ihanetin en küçücük halini bile o küçük beyinlerinden geçirenler şunu çok iyi bilmelidirler ki kuvai milliye asla unutmaz asla affetmez diyor. Ülkeye ihanet edenlerin icraatları her geçen gün ortaya dökülmeye başlandı hainlerin yaptığı en küçük ihanet bile kuvai milliye tarafından ortaya dökülecek ve gereği neyse o mutlaka yapılacaktır. Bu Yüce Mahkemeye arz ettiğim yazı bizim tutuklu olduğumuz zaman içerisinde Milliyet gazetesinde yayınlandı tekzip görmedi. Bir bilgisayar çıktısıdır zannediyorum bir haber sitesinde aziz kardeşim Ali Özoğlu beyde bunu kaleme almış yayınlamıştı diye biliyorum. Bana da oradan intikal etmişti takdir ederseniz ki hukuken dahi ifadeler Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından son derece vahim kabullenmesi mümkün olmayan bir tarafta Kara Kuvvetleri Komutanı diğer tarafta Türkiye Cumhuriyeti devletinin Başbakanı ifadeler insanın kanını donduracak nitelikte hangi ülkede yaşıyoruz, acaba yaşadığımız ülke bağımsız ülke midir diyebileceğimiz görüşüne bizi götüren çok vahim ifadelerdir, Yüce Mahkemeye arz ettim benim de evimdeki aldığım notlarımın arasında tutuyordum. Hatta çok insanla da paylaştığımı çevremde yakın dostlarımla okuyun buna bir anlam verdiğim bilge insanlarla paylaştığım çok oldu. Kaldıramayacak insanlara da söylememeye özen gösterdim efendim. Bu ifadeleri okuyan insanlar eğer sahip olduğu bilgiler kaldıramayacak noktadaysa bu ülkeye düşman olur. Bunları anlatamayız her şeyde anlatılmaz. Ama iddianamenin deliller hakkımızdaki deliller konusunda suç isnatlarında yapıldığı için Yüce Mahkemeye arz ettim bir kısımda kendi ifadelerimi yanına koyarak arz etmiş bulunuyorum takdiri Yüce Heyetinize bırakıyorum. Efendim bir başka konu, Fuat Veziroğlu Kıbrıs meselesi sayenizde bitmiştir başlıklı yazıda yapılan incelemede Ali Fuat Veziroğlu isimli şahıs tarafından zamanın Dışişleri bakanı Abdullah Gül’e yazdığı belirtilen mektupta Kıbrıs meselesi hakkındaki tutumundan ve verilen tavizler dolayısıyla zamanın hükümetine yönelik yapılan eleştirilerin konu edildiği denilmiş. Kendi yorumları yazanların Cumhuriyet Savcılarının yazmadığı da pek belli, polis ifadeleri olduğu belli ifadeler düşük. Fuat Veziroğlu Kıbrıslı 80 yaşlarında Kıbrıs mücadelesinde Denktaş ile birlikte bulunmuş bir soydaşımız Kıbrıs felaketini yaşamış bir insan. Sayın Recep Tayyip Erdoğan hükümeti döneminde Kıbrıs’a yönelik siyasetlerini ilgilendiren bir mektup kaleme alıyor o mektubu gönderiyor o mektup zaten kitabında da yazdı Kıbrıs meselesi kitabında da yayınlanmış. Bende mektubu elime geçmişti son derece önemli bulduğum 4 sayfadan oluşan içinde çok önemli bilgiler hakikaten Kıbrıs için bilmediğimiz bilgilerin de olan bir mektuptur. Terör örgütü Ergenekon silahlı terör örgütü suçlamasının suç belgesi olarak nitelendirilmesini anlamak elbette mümkün değil, takdirlerinize sunuyorum söylenecek çok şey var ama bu kadarla iktifa etmek istiyorum. Türkiye Cumhuriyeti devleti Türk milleti üzerine düşünce üreten insanların düşüncelerinin suç sayılmasını geldiğimiz bu asırda 2010 yılında nereye koyalım düşüncenin Dışişleri Bakanına mektup yazmış ve Kıbrıs Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin kuruluşunda görev almış orada meclis başkanlığı filan yapmış bakanlık yapmış bir insan yaşını başını almış 80 yaşına gelmiş bir insan, mektup yazmış. O yazdığı mektup mektupta değil mektup niteliğinin çok ötesinde bilgiler içeriyor ihtiva ediyor. Elinize geçmiş onu saklayıp bakmaz mısınız? Çocuklarınıza gelecek nesillere bakınız böyle şeyler oluyor burdan istifade ediniz demez misiniz? Bunu suç unsuru olarak iddianamenin sayfalarına koymanın efendim mantığını nereye koyalım ne diyelim? Onu da geçtik Saygıdeğer hanımlar başlıklı yazıda yapılan incelemede, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 21 Mart 1923 tarihinde Konya’da bayanlara hitaben yaptığı konuşmada konuşma metni ve bu konuşmada kadının toplumdaki yeri ve giyim kuşamı konusunda tespit ve önerilerde bulunduğu. Bu devletin kurucusu Yüce insan her konuda olduğu gibi kadınımız konusunda da Türk Kadını konusunda da en büyük hassasiyetleri göstermiş, kendisine minnettarız. Mustafa Kemal’in şahsında Türk kadınını değerini bilmeseydik belki karımın belki anamın belki kızımın değerini bilmeyecektim. Onun aziz hatırası önünde hürmetle eğiliyorum. Duygularım ona ifade edeceğim duyguları anlatamam onun yaptığı konuşmalarda onun Türk Kadınına gösterdiğinde ana sevgimin ananın ne demek olduğunu gördüm. Bir dönem kadının yok sayıldığı bir dönemi yaşadı Türkiye cum, Osmanlı devletinde Türk milleti Kadının yok sayıldığı. Oradan buraya geldik. Ve bu devleti kuran insanın bu devlete hayat veren bize her şeyimizi borçlu olduğumuz insanın Konya’da Türk kadınları da değildir hanım öğretmenlere yaptığı esası öğretmenlerdi hanım öğretmenler ama Türk kadınlarını da davet etmişler onlara yaptığı bir konuşmayı suç delillerimiz arasında yazma, Saygıdeğer Başkanım Saygıdeğer Heyet, bu Cumhuriyet savcısı ürünü olabilir mi, bu iddianame? Bu ifadelerin Mustafa Kemal’in yaptığı konuşmanın iddianame sayfasına yazılması Cumhuriyet Savcılarının ifadeleri olabilir mi? Elbette ki değil, elbette ki savcılar sadece altına imza attılar bilmiyorum imzaları da doğruysa sadece imza attılar. “

Mahkeme Başkanı:" Kemal Bey oraya bitirdiniz değil mi o bölümü?”

Sanık Kemal Aydın:”Bitti.”

Mahkeme Başkanı:" Nokta koyun.”

Saatin 17:30 olması karşısında sanığın sorgu ve savunmasının tespiti işlemine bugünkü oturuma mahsus olmak üzere son verildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Oturuma 04.05.2010 günü saat 09:00’da kaldığı yerden devam edilmek üzere ara verilmesine oybirliğiyle karar verildi. 03.05.2010



Başkan 20909 Üye 28298 Üye 37266 Katip 128041


Yüklə 327,15 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin