T. C. Yargitay hukuk genel kurulu e. 2011/4-58 K. 2011/176


T.C. YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ



Yüklə 414,6 Kb.
səhifə11/24
tarix21.08.2018
ölçüsü414,6 Kb.
#73371
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24

T.C.

YARGITAY

8. HUKUK DAİRESİ

E. 2010/5330

K. 2011/3103

T. 26.5.2011

• YABANCI UYRUKLU EŞLER ( Arasında Edinilmiş Mala Yapılan Katkı Payı Alacağı ve Ecrimisil Talebi/5718 S.K Olayın Çözümünde Göz Önünde Tutulacağı - Tarafların Milli Hukuka Göre Gerekli Bilgi ve Belgelerin Türkçe Örneklerinin Sağlanacağı/Tarafların Milli Hukukunun Göz Ardı Edilemeyeceği )

• KATKI PAYI ALACAĞI ( Tarafların Alman Olduğu - 4721 S.K. Göre Karar Verilemeyeceği )

• UYGULANACAK HUKUK ( Yabancı Uyruklu Taraflar Arasında Edinilmiş Mala Yapılan Katkı Payı Alacağı ve Ecrimisil Talebi/5718 S.K Olayın Çözümünde Göz Önünde Tutulacağı - Tarafların Milli Hukukunun Göz Ardı Edilemeyeceği/4721 S.K. Göre Karar Verilemeyeceği )

• MİLLİ HUKUK ( Tarafların Alman Olduğu/Edinilmiş Mala Yapılan Katkı Payı Alacağı ve Ecrimisil Talebi - 5718 S.K Olayın Çözümünde Göz Önünde Tutulacağı/Gerekli Bilgi ve Belgelerin Türkçe Örnekleri Sağlanacağı )

• BİLİRKİŞİ RAPORU ( Yabancı Uyruklu Eşler Arasında Edinilmiş Mala Yapılan Katkı Payı Alacağı ve Ecrimisil Talebi - Devletler Hususi Hukuk ve Medeni Hukuk Konusunda Uzman Akademisyenlerden Rapor Alınacağı )

5718/m. 1, 2, 5, 15, 21


Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi m. 1 vd.

ÖZET : Dava, edinilmiş mala yapılan katkı payı alacağı ile davacı- davalı tarafından eve yapılan müdahalenin önlenmesi ve ecrimisilin tahsili isteğine ilişkindir. Taraflar Alman vatandaşı olduklarına göre mal rejimleri konusunda kendilerine ait milli hukuklarında yer alan hükümlerin uygulanması gerekir. 5718 sayılı MÖHUK m. 1, 2, 5 ve 15. maddelerinin olayın çözümünde göz önünde tutulması, tarafların milli hukukuna göre gerekli bilgi ve belgeler ile kanun maddelerinin Türkçe örnekleri sağlandıktan sonra Devletler Hususi Hukuk ve Medeni Hukuk konusunda uzman akademisyenlere verilmek suretiyle olayın çözümüne ve tarafların milli hukukuna uygun rapor alınması, ondan sonra oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, tarafların milli hukuku göz ardı edilerek Türk Medeni Kanununa göre hüküm kurulmuş bulunması hukuka aykırıdır.

DAVA : Davacı-karşı davalı Eva ile davalı-karşı davacı K.Robert aralarındaki katkı payı alacağı, elatmanın önlenmesi ve ecrimisil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ( Silifke İkinci Asliye Hukuk Mahkemesi )'nden verilen 08.07.2010 gün ve 135/154 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı-karşı davacı K.Robert vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR : Davacı Eva vekili, dava dilekçesinde tarafların 1973 yılında evlendiklerini, bu tarihten itibaren gerek kendi adlarına ve gerekse başka kişilere ait iş yerlerinde çalıştıklarını, Almanya'da bir ev, bir araba ve bir işyeri sahibi olduklarını, daha sonra Türkiye'ye yerleşmeye karar verdiklerini, taraflar Türkiye'ye gelirken Almanya'da birlikte edindikleri tüm mal varlıklarını ve Adana Karataş'taki yazlıklarını satarak paraya çevirdiklerini, bu paralarla Silifke Taşucu kasabasında bir adet duplex mesken, bir adet araba ve bir adet tekne satın aldıklarını, satın alınan malların davalı koca adına kayıtlı bulunduğunu bu mallardan teknenin 90.000 TL'ye satıldığını elde edilen paranın davalı koca adına bankaya yatırıldığını, Eva adını verdikleri başka bir tekne daha satın alındığını, bu teknenin de davalı adına kayıtlı olduğunu, arabanın da davalı koca tarafından satıldığını, vekil edeninin davalı eşi tarafından evden kovulduğunu, 6900 parselde kayıtlı ortak evin davalının birlikte yaşadığı kadına devretme durumunun söz konusu bulunduğunu, oysa ortak gelirlerle alınan ev olup, yarı payının vekil edenine ait olduğunu açıklayarak evin tapu kaydının 1/2 oranında iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline, bu olmadığı taktirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla evin değerinin 1/2'nin vekil edenine ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

Davacı K.Robert vekili 12.10.2004 havale tarihli dilekçesiyle 6900 parselde bulunan eve davacı-davalı Eva tarafından yapılan müdahalenin önlenmesi ve 1.750.000.000 TL ( 1.750 TL ) ecrimisilin tahsili için Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtıkları dava anılan mahkemenin 29.09.2005 gün ve 2005/147 esas, 2005/408 sayılı kararı ile, eldeki dava ile birleştirilmesine karar verilmiş ve iki dava birlikte yürütülmüştür.

Mahkemece, davacı Eva tarafından açılan davanın kabulü ile 16.959,84 TL katkı payı alacağının dava dilekçesinde belirtilen kısım yönünden dava tarihinden, ıslah dilekçesiyle arttırılan miktar bakımından ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı K.Robert'ten tahsiline, davacı K.Robert tarafından açılan müdahalenin önlenmesi davası konusuz kaldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına ve anılan kişi tarafından açılan ecrimisil davasının reddine, taşınmaz üzerinde bulunan tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar sürdürülmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı-davacı K.Robert vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tarafların evlilik süresi içerisinde satın aldıkları ve davalı-davacı adına tapuda kayıtlı bulunan edinilmiş mala yapılan katkı payı alacağı ile davacı- davalı tarafından eve yapılan müdahalenin önlenmesi ve ecrimisilin tahsili isteğine ilişkindir.

Mahkemece, yazılı gerekçe ile Türk hukuk sisteminde kabul edilen mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilen mala yapılan katkı nedeniyle istenen katkı payı alacağı biçiminde yorumlanarak ve uzman bilirkişiden alınan rapora dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulmuş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Taraflar Alman vatandaşı olup 27.07.1973 tarihinde Almanya'da evlenmişler. Almanya'da Worms Sulh Hukuk Mahkemesinde 5 F 19/03 esası ile açılan boşanma davasının kabulü ve 25.09.2004 tarihinde kesinleşmesiyle boşandıkları belirlenmiştir. Alman mahkemesi kararının tercüme edilmesine ilişkin evrak dosya arasındadır. Yine tarafların 26.03.2002 tarihinden beri ayrı yaşadıkları Alman mahkemesi kararı ile sabittir.

Taraflar Türk vatandaşı olmadıklarına, dosyadaki bilgi ve belgeler ile Alman vatandaşı olduklarına göre mal rejimleri konusunda kendilerine ait milli hukuklarında yer alan hükümlerin uygulanması gerekir.

O halde davada; hukuki ilişkinin tarafları ( öznesi ) yönünden, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki Kanunda düzenlenmiştir. ( MÖHUK m. 1 )

Hakim Türk Kanunları İhtilafı kurallarını ve bu kurallara göre yetkili olan yabancı hukuku re'sen uygular. ( MÖHUK m. 2/1 )

Türk Medeni Kanununa göre yasal edinilmiş mallara katılma rejimi ve mal ayrılığı rejimi döneminde edinilen taşınmazlar bakımından 07.10.1953 tarih ve 1953/8 E., 1953/7 K. sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu Hukuk Bölümü Kararı uyarınca ayın ( mülkiyet ) istenemez. Ancak şahsi hak niteliğinde bulunan alacak istenebilir. Davacı-davalı önce evin mülkiyetinin 1/2'sini istemiş, olmadığı taktirde alacak isteğinde bulunmuştur.

Almanya'da 18.06.1957 tarihinde yürürlüğe konulan "Eşit Haklar Kanunu ( Gleichberechtigungsgesetz ) ile Alman Medeni Kanununun ( Bürgerliches Gesetzbuch, BGB: 1363-1413. ) paragraflarında" yapılan değişiklikle "Kazanç Ortaklığı" ( Zugewinngemeinschaft ) rejimi yasal mal rejimi olarak kabul edilmiştir. ( Prof. Dr. Ahmet Kılıçoğlu Medeni Kanunumuzun Aile-Miras-Eşya Hukukuna Getirdiği Yenilikler, Ankara 2004 bası, s: 174 ) Tarafların vatandaşı oldukları Alman Medeni Kanunu Kazanç Ortaklığı rejimini, yasal mal rejimi olarak kabul ettiğine göre uyuşmazlığında tarafların milli hukuku olan Alman Medeni Kanununa göre çözümlenmesi gerekmektedir. Ne var ki, tarafların, dava tarihindeki vatandaşlıkları esas alınarak yetkili yabancı hukukun uyuşmazlığa uygulanacak muhtevası denetime elverişli bir biçimde belirlenmemiştir. Hakim, yetkili yabancı hukukun muhtevasının tespitinde tarafların yardımını isteyebilir. ( 5718 SK m. 2/1 )

Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkındaki 5718 sayılı Kanununun 15. maddesinde; Evlilik Malları başlığı altında, "Evlilik Malları hakkında eşler evlenme anındaki mutad mesken veya milli hukuklarından birini açık

olarak seçebilirler; böyle bir seçimin yapılmamış olması halinde evlilik malları hakkında eşlerin evlenme anındaki müşterek milli hukuku, bulunmaması halinde evlenme anındaki müşterek mutad mesken hukuku, bununda bulunmaması halinde Türk hukuku uygulanır, ikinci bendinde ise malların tasfiyesinde, taşınmazlar için bulundukları ülke hukuku uygulanır" denilmektedir. Sözü edilen madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere tarafların evlenme anındaki müşterek milli hukuku mevcut olup, davacı alacak istediğinde bulunduğundan Türk hukukunun somut olayda uygulama olanağı bulunmamaktadır. Ancak, Türk kamu düzenine aykırılık ve taşınmazın Türkiye'de olması durumunda Türk hukuku uygulanır. ( MÖHUK m. 5, 15/2. bendi ve m. 21 )

O halde mahkemece yapılacak iş; öncelikle tarafların kendi milli hukukunda bulunan konuya ilişkin tercüme edilmiş kanun maddeleri, ilgili bilgi ve belgeler ile olayın çözümü için gerekli olan tüm dokümanları mahkemeye sunmaları için taraflara süre ve imkan tanınması, gerekirse Yabancı Hukuk Hakkında Bilgi Edinilmesine Dair Avrupa Sözleşmesi hükümlerinden de yararlanılması, bundan ayrı Adalet Bakanlığı, Uluslararası Hukuk ve Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünden Alman Medeni Kanununda yer alan yasal mal rejimiyle ilgili tüm kanun maddeleri ile bilgi ve belgelerin mahkemeye gönderilmesinin istenmesi, bu konuda anılan genel müdürlüğe yöntemine uygun bir biçimde yazı yazılması, 5718 sayılı MÖHUK m. 1, 2, 5 ve 15. maddelerinin olayın çözümünde göz önünde tutulması, tarafların milli hukukuna göre gerekli bilgi ve belgeler ile kanun maddelerinin Türkçe örnekleri sağlandıktan sonra dosya tomarıyla birlikte Devletler Hususi Hukuk ve Medeni Hukuk konusunda uzman iki akademisyene verilmek suretiyle olayın çözümüne ve tarafların milli hukukuna uygun gerekçeli tarafların ve Yargıtay'ın denetimine açık rapor alınması, ondan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, tarafların milli hukuku göz ardı edilerek Türk Medeni Kanununa göre yapılan inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve kanuna aykırıdır.

Davalı-davacı vekilinin müdahalenin önlenmesi ve ecrimisil isteklerine yönelik temyiz itirazlarının yapılan bozma nedeni karşısında şimdilik incelenmesine yer olmadığına.



SONUÇ : Davalı-davacı K.Robert vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulüyle yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca ( BOZULMASINA ) ve peşin harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya iadesine, 26.05.2011 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY :

Toplanan deliller tüm dosya kapsamından; özellikle 07.10.1953 tarih 1953/8 Esas, 1953/7 Karar sayılı Yargıtay İnançları Birleştirme Kurulu kararı uyarınca tarafların evli olmaları durumu gözönünde bulundurularak yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belge dosyasına sunulduğu taktirde davanın her türlü delille ispatlanabileceği bu durumda iptal ve tescile karar verilmesinde hukuka aykırı bir durum söz konusu olmayacağından Dairenin değinilen tevhidi içtihadı dar yorumlayarak yazılı olduğu şekilde iptal ve tescile karar verilmesinin doğru olmadığı biçimindeki çoğunluk görüşüne açıkladığım gerekçelerle katılmam mümkün değildir.

Bu nedenlerle çoğunluk görüşünün bozma kararının sadece bu bölümüne katılmam mümkün olmamıştır. Diğer bozma gerekçelerine aynen iştirak ediyorum. Değinilen sebeplerle de bozma yapılması gerektiği kanaatindeyim.



Yüklə 414,6 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   7   8   9   10   11   12   13   14   ...   24




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin