Tc. İStanbul 13. AĞIr ceza mahkemesi başkanliği beşİktaş / İstanbul



Yüklə 291,66 Kb.
səhifə6/7
tarix01.06.2018
ölçüsü291,66 Kb.
#52302
1   2   3   4   5   6   7

Sanık Vatan Bölükbaşoğlu vekili Av. Mahmut Yaşar söz istedi , verildi:Müvekkilim Türk Ceza Kanunu 314/2 maddesi gereğince yargılanmaktadır, müvekkilimin alacağı kanundaki suç bellidir, yattığı sürede belirlidir, bize göre

Esas No: 2008/209 sayfa:33

iddianamedeki suçları işlememiştir, müvekkilim sadece 03.02.2008 tarihinde sanık Veli Küçük’ün tutuklanması esnasında MSN öbür deyimiyle emesemde TC.Ergenekon ismini kullanarak yaptığı kendi arkadaşlarıyla yaptığı ismini dahi bilmediği arkadaşlarıyla geyik muhabbeti nedeniyle tutuklanmış huzurunuza getirilmiştir, yattığı süre belirlidir, yaklaşık 9 aydır yatmaktadır, suç vasfı değişme ihtimali vardır, müvekkilim sabit ikametgah sahibidir, sabıkası yoktur, bihakkın tahliyesini talep ediyorum, dedi.l

Av. Ceyhan Mumcu söz istedi, verildi;Şimdi söz istediğim müvekkillerim sayın Doğu Perinçek İşçi partisi genel başkanıdır, sayın Nusret Senem İşçi partisi Genel sekreteridir, sayın Serhan Bolluk işçi Partisi merkez karar kurulu üyesidir, sayın Adnan Akfırat İşçi partisi merkez karar kurulu üyesidir, sayın Hikmet Çiçek işçi partisi genel merkez basın bürosu başkanıdır, sayın Hayati Özcan’da işçi partisi İzmir Ulusal strateji merkezi üyesidir, şimdi meslektaşlarımın genel eğilimi ve yasa gereği iddianamenin okunmasına geçilecektir , hepimizin başvurduğu yöntem iddianamenin okunması ve sanıkların sorgularından evvel bizimde varsa soruşturmanın genişletilmesi taleplerimiz ve önceliklede tahliye taleplerimiz geleneği iyi biçimde yürümekteydi ancak Dünya Adalet tarihinde rekor denecek bir iddianame okunmaya başlanacaktır, sayfa adedi ve hacmi yönünden bu kadar kalın bir iddianame bırakın Ülkemizi Dünya Adalet tarihinde de rastlanmamıştır, mahkemeniz bunu okuyacaktır, bu okuma bittiği zamanda Dünya Adalet tarihinde bir rekoru bu Silivri’deki kırmış olacağız , genç kuşaklar, genç hukukçular bunu okuyacaklar, işte bu nedenle ve bu ihtiyaçla usul ve erkan ve adaba göre iddianamenin okunması ve sanıkların sorgularının tamamlanmasından sonra yapmamız gereken tahliye talebini bizde bu yüzden yapıyoruz, tutuklamayla ilgili söylem ve edebiyata mahkemeniz çok değerli bir katkıda bulunmuştur, bu da Türk tarihindeki en önemli katkılardan biridir, partimin mensubu bir genci tutuklama istemini mahkemeniz reddederken Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan siyasal parti üyesi olan şüphelinin siyasal faaliyetlerini sürdürebilmesinde toplum yararına açıkça belirten bu da tek bir örnek karardır, bu uygulandığı takdirde benim müvekkilim Doğu Perinçek örneğini vermek istiyorum , benim liseden bir arkadaşım olan Doğu Perinçek 12 Mart olayında yurt dışındaydı, hakkında açılan soruşturmayı öğrendi, Ülkemize geldi ve tutuklandı, 12 Eylül’de yine bir raslantı, 12 Eylül öncesi sayın Doğu Perinçek yurt dışındaydı, hakkında bir soruşturma açıldığını öğrendi ayağıyla geldi ve tutuklandı, son olarak İsviçre’de bize sayın Doğu Perinçek’in Türkiye’de talimatla ifade vermesini aksi halde İsviçre’de 8 ay bir hapis cezası ile karşı karşıya kalabileceğini İsviçre Büyükelçiliği söyledi vize alırken, göndermeyin müvekkilinizi bizde sıkıntıya düşebiliriz Türkiye’de bir parti genel başkanını tutuklama olasılığı vardır Ermeni soykırımı Uluslar arası bir yalandır sözcüğü o ülkede bir suç kabul edilmiş ama buna rağmen müvekkilim Doğu Perinçek 8 ay hapis cezasının infazını göze alarak ayağıyla Lozan’a gitti, beraber gittik, böyle bir kişinin kaçma kuşkusu olduğunu iddia etmek yaşamın akışına tersttir, geçmişin örneklerine terstir, kanıtlarsa partinin genel merkezinde , il merkezinde Atatürk’ün bütün eserleri merkezinde, Atatürk’ün söylevleri , konuşmaları dahil olmak üzere ve Aydın dergisi ve Ulusal kanalda ve müvekkillerimin evlerinde bütün kanıtlar alınmış ve toplanmıştır artık başka bir kanıtta kalmamıştır, bu yüzden iddianame okunması ve sorgulardan sonra yapacağımız tahliye talebini şimdiden yapmak mecburiyetinde kaldık, bu talebimizin heyet kurulunuzca dikkate alınması ve zamanından önce yapılmış olarak değerlendirilmesini diler saygılarımı sunarım, dedi.

Sanık Abdullah Arapoğlu müdafii Av. Cengiz Kurter söz istedi, verildi:Müvekilim ilk operasyonda alınan sanıklardan biridir, güvenlik kolluk kuvvetleri dahil bunun tutuklanmasının büyük ihtimalle olmayacağına dair beyanlarda bulundular şifaen bize ama sonradan gördük ki tutuklandı, sözde kalan söylemleri neticesinde
Esas No: 2008/209 sayfa:34

tutuklanmıştır, 17 aydır tutukludur, bu iddianamenin okunması ve sorguların yapılması uzun bir süre alacağından tahliye talebimizi şimdiden yapıyoruz, dedi.

Sanık Kahraman Şahin vekili Av. Süleyman Erbaşı söz istedi verildi; Bu mahkeme her halükarde tarihe geçecektir, bunun aksini düşünen arkadaşımın olacağını zannetmiyorum, ama nasıl geçeceğine dair şekli mahkeme tayin edecek, benim müvekkilim 10 aydır tutuklu iddia Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini yıkmak, okudum, çok zor elde ettim iddianame ve eklerini yedi defa Beşiktaş’daki adliyeye gittim, en son hakim bey bana Sabah Com tr’de var niye gelip gelip gidiyorsun dedi, bende Sabah’ı okumadığımı söyledim, böyle bir şey yok, güçlükle aldık, iyi hazırlanamadık, ben kendi adıma söylüyorum, iddianameyi iyi inceleyemedim, dosyayı iyi inceleyemedim ama buna mahkeme hakiminin tututumuda rol oynadı, bu nedenle bu görev zaten sizin omuzlarınızda bunu bihakkın yerine getireceğinizi düşünüyorum, iddia büyük ama burada dinledik iki tane bu kadar sanığın içerisinde geliri olan var, diğerinin tamamı buradan bıraksanız İstanbul’a gidemeyecek kadar yoksul, Türkiye Cumhuriyeti bu kadar acizmi , 30 senedir PKK’yla , Amerika’yla , Avrupa ile çarpışıyor bunlar mı yıkacak, bunlar bu Ülkenin öz evlatları ,devletinin, milletinin kölesi, bu bir yalan bunu söyleyenler yazanlar zaten bu yalanın sahipleri, bu davada ölenler oldu, yatarken öleceklerde var anladığım kadarıyla bir evvelki celsede solumda oturuyordu avukat arkadaşım dün gece televizyonda izledim, göz altına alınmış , büyük bir ihtimalle bir iki arkadaşımız daha bundan sonraki celsede olmayabilir önemli değil, bu yola çıkanlar her türlü şartları göz önüne almışlardır, mahkeme çok söylendi fiziki şartlar uygun değil, bir başka şey daha geliyor, yarın kar yağınca buraya gelip gitmek hepimiz için işkence ve ızdırap olacak birde dış şartlar var, ben Kahraman Şahin’in üniversite imtihanını kazandı, aylardır tutuklu, telefon görüşmelerine baktım, hükümeti , devleti yıkacak olanların arasındaki iki konuşmayı nakdedeceğim,bir , “ Niye aramıyorsun ulan” “Nasıl arayım kontörüm yok” devleti yıkacak, “ Niye gelip gitmiyorsun arkadaş” “ Nasıl gelip gideyim otobüs biletim dolmuş param yok” bunlar devleti falan yıkamaz , yık diye emretseniz dahi yıkamaz ama bunlar zaten devletine milletine saygılı insanlar , delikanlı üniversiteyi kazandı, çektirdiğimiz işkence yeter ben tüm sanıklarla beraber Kahraman Şahin’in de tahliyesinin gerektiğini düşünüyorum, dedi.

Sanık Erkut Ersoy müdafii Av. İsmet Koç söz istedi, verildi: Değerli Başkan,Sizin iddianameyi okumuş olmanız bize güvence verdi, yargılamanın başladığından buyana söz almış olan avukat arkadaşlarım meslektaşlarım heyecanını yenemedi, bende o heyecanı yenemeyenlerdenim, söylenecek çok şey var ama şuradan başlamak istiyorum, Erkut Ersoy müvekkil tutuklu ve üye hakiminiz tarafından 25.01.2008 tarihinde tutuklandı neden, Erkut Ersoy vatandaşlık görevini yaptığı için tutuklandı, ne yaptı, İnternet sitesinde kendisine özel büro adı altında bir site kurdu ve bu siteye aynı görüşü paylaşan basında veya çevrede duymuş oldukları bilgileri aktaran birbirlerine yardımcı olan bir grup oluştu, bu bilgileri Erkut Ersoy bir vatandaşlık bilinci içerisinde asla hukuka aykırı Bir şey yapmadan hem bu topladıkları bilgileri Milli istihbarat teşkilatına , Genel Kurmay Başkanlığına, Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Bilişim Büro müdürlüğüne Dinçer Ay ve Fatma hanıma bunları bildirdi, soruşturmanın her safhasında ben müdafii olarak yanında bulundum, neden itiraz etmedik biliyormusunuz, ciddiye almadık bu iddiaları hani Bir şey çıkacağından değildi ama ciddiye almadık tutuklamaya itiraz etmedik, şimdi biraz evvel arz ettiğim gibi iddianameyi okuduktan sonra siz değerli başkan, ozaman yüreğimiz bizim dağlandı, burada iddianamenin o soruşturmanın o safhasında Erkut Ersoy’un verdiği bilgiler, ifadeler ,savcılık ve hakimlik huzurunda verdiği ifadelerde hiçbir değişiklik yok ve bu ifadelere istinaden düzenlenen iddianamede aynen şöyle diyor, Kuvayi Milliye yasal olarak kurulmuş olan dernekler statüsündeki Kuvayi Milliyenin yasallığını teyit ediyor benim müvekkilim ayrıca PKK ve diğer şey örgtülerinin istihbari bilgilerini de verdiğini

Esas No: 2008/209 sayfa:35

bu biraz evvel saydığım kurumlara verdiğini söylüyor, Kuvayi milliye derneğinin başkanı sanıklardan Fikri Karadağ Albay emeklisi , onunla görüşüyor bu suçmudur , Kemal Kerinçsiz beyle görüşmüş , bir başka kişi ile Hüseyin Görüm ile görüşmüş,bu görüşmeler hukuka aykırı bir şey mi Kuvayi milliye derneğinin ergenekonun bir şey kuruluşu olduğu yönünde bir mütalaa var, bunu nasıl böyle somut delillere dayandırmadan nasıl iddianamenin içine koyarda Erkut Ersoy sende bu derneğin başkanlığıyla görüştün, sende bu derneğin istihbarat biriminin başındasın, böyle bir iddia olmaz, bu hukuk dışı bir şey , 25.01.2008’den beri tutuklu, itiraz ettirmedim, yazılı savunmada verdirtmedim, şimdi huzurunuzda yazılı savunmasını kendi el yazısıyla verecek ve hazırlık safhasında verdiği ifadeleri genişleştilmiş şekilde verecek aynısını ver dedim, burada suç unsuru yok, yazıktır, diğer söylenecek şeyleri diğer meslektaşlarım söyledi, bu Ulusumuzu aştı, Ulus dışına çıktı, yurt dışına çıktı bu yargılamanın boyutları , noluyor , biz Cumhuriyet çocuğuyuz, benim müvekkilim Kemalist , Cumhuriyete saygılı, Ülkesine bağlı bir insan olarak yetiştirildi, annesi öğretmen emeklisi tanırım, babası rahmetli Aydın’ı tanırım, aynı memleketin çocuğuyuz, yazıktır , günahtır, saygılar sunuyorum, takdir sizin, dedi.

Sanık Mehmet Fikri Karadağ müdafii Av. Nevzat Çetin söz istedi, verildi: Müvekkilim silahlı terör örgütü kurma suçu ile yargılanmaktadır, iddianamenin 46. sayfasında örgütün kuruluş bölümünde bu örgütün 1952 yılında Nato tarafından kurulduğu belirtilmektedir, müvekkilim 1953 doğumludur, yani bu örgüt kurulduğunda doğmamıştır, doğmayan bir kişininde bir örgüt kurması mümkün değildir, eğer 29 Ekim 1999 tarihinde örgütün yeniden yapılanma gibi bir takım ifadeler geçiyor , o tarihten itibaren eğer örgüte dahil oduğu söyleniyorsa , o tarihte de müvekkilim İstanbul 3. Kolordu Kurmay Başkanlığı gibi ağır bir görevi yerine getirmektedir ve daha sonrada yine Harp akademelerinde öğretim başkanlığı yapmaktadır, bu haliyle bu örgütün kuruluşuna ve faaliyetlerine iştirak etmesi mümkün değildir, müvekkilim 10 aydır tutukludur, müvekkilimin evinde ve dernekteki kendi odasında , masasında yapılan aramalarda mahkumiyetine yetecek hiçbir suç delili bulunamamıştır, Yalnız teknik takip sonucundaki bir takım telefon konuşmaları delil olarak ibraz edilmiş buna dayanarak ta tutuklanması , tutuklanma olayı gerçekleştirilmiştir, bu telefon konuşmaları müvekkilimin kendisinden ziyade, kendisinin dışındaki kişiler arasında yapılandır, kendisinin yaptığı konuşmalarda herhangi bir suç yoktur, müvekkilim kendisi tansiyon hastasıdır, Gümüşsuyu Askeri hastanesinden aldığı tam teşekkülü devlet hastanesinden aldığı bir raporu dosyaya ibraz ettik, bu raporda hayati tehlike olduğu açıkça söylenmiştir , fakat mahkemeniz bu raporu ya gözden kaçırdı, okuyamadı ve yahut tahliyesi için yeterli görmedi ve bu konudaki talebimiz o zaman kabul edilmemişti, biz şimdi aynı talebi tekrar yineliyoruz, müvekkilim 14 kilo vermiştir, tansiyonu artmıştır, Tekirdağ cezaevindeyken hastaneye giderek tedaviye başlamışkan kendisi Silivriye alınmak suretiyle tedvaside yarım kalmıştır, müvekkilim her an ölüm tehlikesi veya felç olma tehlikesiyle karşı karşıyadır, bu durumda bu raporun yeniden gözden geçirilerek müvekkilimin tahliyesine karar verilmesini talep ediyorum, dedi.

Sanık Hayrettin Ertekin vekili Av. Taner Uzun söz istedi, verildi: Her ne kadar müvekkilime isnat edilen suçlar nedeniyle müvekkilim Hayrettin Ertekin tutuklanmış ise de, müvekkil Hayrettin Ertekin böyle iddia edilen suçların hiçbirini işlemiş değildir, isnat edilen suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin , inandırıcı ve birbirlerini destekleyen deliller mevcut değildir, bilindiği gibi şüphe sanık lehine yorumlanır, yine Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinin 2. fıkrasında öngörülen masumiyet yani suçsuzluk karinesinin doğal sonucu olarak ceza davalarında bir kimseye suç isnadında bulunan şahıs veya makamın iddiasını kanıtlaması gerekir, sanık, şüpheli, ilke olarak suç işlediğini , suçsuz olduğunu kanıtlamakla yükümlü değildir, sanığın suç işlediğini gösteren yeterli delil yoksa kanaate , inanca dayanılarak mahkumiyet kararı verilemez, yine Avrupa İnsan Hakları

Esas No: 2008/209 sayfa:36

Sözleşmesinin 6. maddesinin 2. fıkrasında diğer hususların yanı sıra bir mahkeme veya heyetinin görevini yaparken işe, sanığa isnat edilen suçu işlemiş olduğu konusunda ön yargıyla başlamasını gerektirmez, mahkememizi bundan tenzi ederiz ama İnsan Hakları sözleşmesinin 6. maddesinin 2. fıkrasında aynen böyle der, yani isnat yükü burada iddia makamındadır, var olan her türlü kuşku sanık lehine yorumlanmalıdır yani isnat yükünün iddia makamından savunmaya aktarıldığı durumda masumiyet karinesi çiğnenmiş demektir, bununla ilgili verdiğimiz tahliyeyle ilgili verdiğimiz 34 sayfadan ibaret elinizdeki klasörde bununla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararları mevcut, buradan onları okumak istemiyorum, takdir mahkemenin, hal böyleyken eldeki mevcut delillere göre müvekkil Hayrettin Ertekin’in tutuklanmasını gerektirecek tutukluluk halini devamı etmesini gerektirecek her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı ve birbirlerini destekleyen delil Ya da deliller mevcut değildir, var olan her türlü kuşku sanık lehine yorumlanmalıdır, yine müvekkil Hayrettin Ertekin şeker hastasıdır , belki raporu vardır dosyada belki yoktur ama şeker hastasıdır, müvekkil Hayrettin Ertekin kalp hastasıdır, kalbinde pil takılıdır, cezaevinde olması sağlığı açısından son derece tehlike arz etmektedir, bu dosyadan daha önceden cezaevinde kalıp da yeterli tedavilerini yaptıramadığından ve vefat etmiş olan tutuklu şüpheliler vardır,müvekkilimin sağlık sebepleri nedeniyle de çünkü müvekkil Hayrettin Ertekin hayati tehlike içerisinde olduğu kanaat ve düşüncesindeyiz, müvekkilimin sağlık sebepleri nedeniyle de tahliyesine karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederiz yine yukarıda arz ve izah ettiğimiz sebeplerle müvekkil Hayrettin Ertekin’in ileride beraat etmesi kuvvetle muhtemeldir, tutuklamanın şüpheli sanığı koruyan bir tedbir olmasına , tutuklamadan beklenen amacın gerçekleşmiş olmasına, müvekkilimizin sabit ikametgah sahibi olmasına ve iş adamı gerek yurt içinde gerek yurt dışında büyük iş adamlarından olmasına ve tüm dosya münderacatına göre tutuklu şüpheli müvekkil Hayrettin Ertekin’in bihakkın altını çiziyorum Bihakkın Ya da adli kontrol tedbiri karşılığında Ya da uygun görülecek kefalet ile tahliyesine karar verlmesini saygıyla arz ve talep ederim , dedi.

Sanık Abdulmuttalip Tonçer vekili Av. Fatih Büyükyurt söz istedi, verildi:Müvekkilim sahip olduğu bir silah sebebiyle ifade vermiş, altı gün sonra da suç üslenmek bu silah sebebiyle suç üslenmek iddiası ile tutuklanmıtır, bu itibarla iddiaya veya vakaya göre nereden bakarsak bakalım müvekkilin pozisyonunun münferit olduğu dolayısıyla 314. maddeylee ilişkilendirilemeyecek bir hadise olduğu bu açıdan da bakıldığında zaten infazını da tamamlamış olduğu kanaatindeyiz ayrıca biraz evvel size bir dilekçe arz ediyordu, adresi kesinlikle sabittir, deşifre olmamak için açıklamasak daha iyi devletin ilgili birimlerinde herzaman olacaktır, tutukluluğun devamı tamamiyle mağduriyetine sebep olacağından tahliyesini talep ediyoruz, dedi.

Sanık Hüseyin Görüm müdafii Av. Mithat Gökçeli söz istedi, verildi:İddianamenin 2143 sayfasını ve sevk maddesinin üstündeki paragrafı okuyorum, Örgütün amaç ve ilkelerine aykırı davrandığını düşündüğü yönetimi askeri bir müdahalenin sağlanmasını temin edip , hukuk dışı yoldan yönetimden uzaklaştırabilmek için askerleri emir ve komuta zinciri dışında hareket etmeye teşvik ettiği yönünde görüş olduğu ve hakkında kamu davasının açılmasına haklı kılacak derecede şüphe oluşturan delillerin bulunduğu anlaşıldığından sevk maddelerini döküyor sayın savcımız, İnsanlar toplum halinde yaşar, buda bir sisteme dayanır, yani toplum halinde yaşayabilmemiz için toplumsal bir sistemimiz bulunması gerekiyor bu toplumsal halde yaşadığımızı zedeleyen bir cümledir, arz ederim 2143. sayfaya bakarsanız bu hangi anlama geliyor birde Hüseyin Görüm yedi kere ergenekon terör örgütünün üyesi olduğu belirtiliyor , burada yakınmalarımız CMK yakınmaları ve davaya pek çok şeyi sokamadığımız yakınmalarında bulundu meslektaşlarım katılıyorum tabiki , burada CMK’da yani soruşturma ve kovuşturma ayrılmadığından ve genel kurul tutanaklarında komisyonlarda tartışıldığında bir maddenin atlandığı Ya da

Esas No: 2008/209 sayfa:37

kaçırıldığı Ya da gözden kaçırıldığı gerekçesiyle Anayasaya aykırılık dilekçemide sunacağım takdirlerinize, bu yakınmaların nedeni odur , yani biz bütün Avrupa müktesabatını Anayasayı böyle dile getiriyoruz, bir katalog suç haline alıyor yani örneğin Vatan kolluk birimine alındığımızda şimdi pek çok arkadaş var CMK’dan görevlendirildiğimizde bu arkadaşlarla tabi biz ne olduğunu bilmiyoruz bir görüşme yapıyoruz, bu arkadaşlarla beni tanıyorlardır şimdi ellerini kaldırabilirler delil toplamamız gerekiyor ve ifadede savcılık makamında evet efendim gülünecek bir durum sayın savcım heralde bu arada da bizide ikaz ediyorlar orada bizim yaşımız 67 şu var bu var diye kim var yani sayın savcımızda izliyor diyorlar , bu arada arabalarımızda denize ayaklarımızı soktuğumuzda Yeniköyde asayiş birimlerince alınıyor bunlara girmiyeceğim pardon efendim, sadece bu davanın sonucunda İlhan abinin de belirttiği gibi sayın Selçuk’un belirttiği gibi toplum olma ve geriye doğru gitme evresi başlayabilir kaşkısıyla ,

Sayın Hüseyin Görüm müdafii Av. Mithat Gökçeli yaptığı savunma sırasında müvekkilinin aşırı derecede tepki göstermesi , değişik tarzda laflar söylemesi üzerine salondan ayrıldı,

Sanık Hüseyin Görüm müdafii Av. Mithat Gökçeli devamla; Hüseyin ‘in sağlık durumuda şizofrenik belirtileri var paranoya belirtileri var ,Sağlık durumu nedenleriyle bütün sanıklarla birlikte bütün meslektaşlarıma katılıyorum, tahliyelerini talep ediyorum, dedi.

Sanık Murat Çağlar müdafii Av. Mehmet Bahattin Belen söz istedi, verildi: Müvekkilime yönelik tek somut iddia üzerinde bulunan bir silahtır, 6136 sayılı yasaya göre hakkında soruşturma yürütülürken önce serbest bırakılmıştır daha önce işini , ticari faaliyetini yürüttüğü Antalya’nın Kaş ilçesinden zorla getirilerek yargılamaya tutuklanarak katılmıştır, suçlamanın temelini dayandırdığı ilişkilerin hiçbiride yoktur, dosya çok açık ve nettir, tutuklu kaldığı sürede yüklenen suçlama 6136 sayılı yasaya muhalefet olduğu için tutuklandığı süre yarı mahkumiyeti halinde bihakkın tahliyesine yeter bir süredir, münferit eylemi ilişkilendirilmeye çalışılmışsa bile sabit değildir, bu nedenle tahliye edilmesi gerektiği kanısındayım bu arada usule ilişkin bir şey söylemek istiyorum silahların eşitliği ilkesi gereğince iddianamenin eklerine sanık avukatları olarak nasıl ulaşılacağı yönünde herhangi bir ön çalışma yapılmamıştır, adeta iddianame bizim elimize verilmiştir, Gayya kuyusuna bir fenerle girer gibi dosya içeriğinde diğer belgelere ulaşma imkanımız yoktur, bunun bir şekilde usul ekonomisi açısından çözülüp en azından diğer bütün belgelerinde bir şekilde kopyalanarak meslektaşlarıma sunulması gerekir eğer silahların eşitliği ilkesine göre rahat bir savunma yapabileceksek bu temel hakkımız , dedi.

Sanık Oğuz Alparslan Abdulkadir vekili Av. Oktay Bozkurt söz istedi, verildi:Müvekkilim derneğin, Kuvayi Milliye 1919 derneğinin yönetiminin görevi bırakması neticesinde iki aylık bir toplam üyelik süresi söz konusu olmuş , bu süreç içerisinde adam yokluğunda kendisi Kuvayi milliye genel sekreteri olarak hasbel kader seçilmiş, bu aldığı görevi yürüttüğü süreç içerisinde de dernek tüzüğünü okumuş, bu tüzüğe uygun yönetim oluşturabilme amacıyla bazı kişilerle telefon görüşmeleri ve yüz yüze görüşmeler yapmış, bu esnada telefon takibatına kendisi takılmış, sayın iddia makamı da bu görüşmelere tabiri yerindeyse cımbızla çekmek suretiyle farklı anlamlar yüklemiş ve suç isnat etmek suretiyle tutuklanmasını sağlamıştır, arama el koyma tutanaklarında elde edilen delillerden hiçbir somut delil sağlanamamış zaten iddia makamı müvekkilimle ilgili hazırladığı kısımda bu konuda açıkça değinmiş bir suçlama yapamamış , tek suçlamayı yaklaşık 5 Ya da 6 konuşmada geçen ama konuşmanın bütününü ele aldığınızda suç teşkil etmeyen ama cümle bazında ele aldığnızda suç unsuru olarak her insanın ya bu suç unsuru teşkil eder gözüyle baktığı suçlamaya maruz kalmış, ihtilal tabiri mesela kullanılmış, 300 küsürüncü sayfada ihtilali Türkiye Cumhuriyeti Devletinde ihtilal yapmak olarak sayın iddia makamı yorumlamış , 1000’li

Esas No: 2008/209 sayfa:38

sayfalarda daha sonra bilahare o tam sayfa numaralarını arz edeceğim şuan sayfa numaralarına bakamıyorum, orada halkı silahlı isyana teşvik etmek amacıyla ihtilal tabirini kullandığını söylemiş, terörist eylem olarak kabul edilecek hiçbir eylemde bulunmamış, tamamıyla soyut deliller , telefon konuşmalarıyla suçlanan müvekkilimin bu aşamada tahliyesini talep ediyorum, yazılı savunmamı da sunmuştum, dedi.

Sanık Kemal Kerinçsiz müdafii Av. Mehmet Tolga Akalın söz istedi, verildi: Sanırım yok’u ıspat mükellefiyeti altında kalmak bir savunmanın içine düşebileceği en trajikomik hal ve huzurunuzdaki tüm savunma kurumları bu yok’u ıspat mükellefiyeti altında savunma ve müdafiilik görevlerine devam ediyorlar , ne yazık ki bu soruşturma aşamasıyla beraber Türkiye’de ve Dünya’daki çok evrensel bir ilke olan şüpheden sanık yararlanır ilkesi Türkiye’deki bireysel veya saha uygulamasını bırakmış, şüpheden kamunun yararlandığı yeni bir döneme girilmiştir, bu amiyane tabirle “ya ben senden kıllandım sen bir masum olduğunu ıspat et” mantalitesinin insanlığın ta Ortaçağda bıraktığı bir mantalitenin yeniden hukuk düzenimiz içerisinde yeri gelmesidir, bir şeyi kabul etmek durumundayız, insanlık bir hukuk ilkelerini günlük köşe sohbetlerinde elde etmedi, ve insanlık tarihi ve hukuk ilkelerini elde edebilmek için yüzbinlerce insanını yüzbinlerce kendi bireyini bedel olarak ödemek zorunda kalmak suretiyle otoriteye karşı bu hukuk ilkelerini elde etti, dolayısıyla bu ilkelerin tatbiki meselesi bir tercih meselesi değildir, tüm hukukçular açısından bir zaruriyet meselesidir, bizim yüksek mahkemenizden önemle üzerinde durması gereken husus daha olduğunu söylüyorum, bireysel bir noktada 20. yüzyılda insalar iple asılmak suretiyle idam ediliyorlardı ancak 21. yüzyıl posmodern bir çağ olarak ne olduğumuzun değil nasıl algılandığınızın yüzyılı , bu dönemde insanların imajı ellerinden alınmak, kamu oyu karşısında güvenirlikleri yok edilmek suretiyle aslında insanlar itlaf ediliyor artık yeni öldürme biçimi hukuk üzerinden de olabilecek olan öldürme biçimi imajın itibarın ve güveniliğin almasıdır, tutukluluk her halukarda bir şüphe halidir, bu şüphe hali bu insanlar üzerinde durduğu sürece bugüne kadar mahkeme bekliyorlardı, bu şüphe hali bu insanlar üzerinde durduğu müddetçe adil bir mahkeme karşısında dahi tutuklanmalarının devam etmesi durumunda kamu oyundaki önden kanaat oluşturma gerekçesi veya gerçekliği ortaya çıkacak Ee bişey olmasa mahkeme salardı noktasına gelecektir dolayısıyla bu iddianamenin çok önemli bir özelliği vardır , içeriği içinde söylemiyorum iddianame sosyal psikoloji anlamında çok önemli bir iddianamedir, bu iddianame bir bütün savunmaya yok’u ıspat mükellefiyeti altına sokabilecek kadar kabiliyet ve maharetle hazırlanmış bir iddianamedir, bu Ülke 1919’da Beyazıt meydanında bir Kemal’i astı, aynı Kemal’i 1935’de Mecliste milli şehit payesi verdi, müvekkilim Kemal Kerinçsiz İstanbul Üniversitesi Hukuk fakültesini 120 yıllık tarihi içerisinde bu fakülteyi 100 ortalama ile bitiren hatta bir dersinden 103 diye bir not alabilen bir hukukçudur, böyle bir hukukçunun isyan şartlarının ve isyan meşrutiyetinin oluşabilmesi için önce bu hukukçunun iç dünyasında ve yaşam dünyasında hukuka ait bütün atılımlarının birileri tarafından engellenmesi gerekir, oysa daha tutuklandığı dönemde ve tutuklanmasından önceki dönemde bu Ülkenin Başbakanına karşı üç kuruşluk dava açtı ve bu Ülkenin mahkemeleri bu davayı kabul ettiler, yani haklarını Devletin mahkemeleri karşısında velev bireysel haklarını velev çeşitli sivil toplum teşekkülleri haklarınıbu kadar rahat kullanan bir avukatın birilerini isyan ettirebilmesi için herşeyden önce isyanın kendi bünyesinde meşrulaşması gerekir, biz savcılıktan sorguya yönetici sıfatıyla geldik, sorgudan huzurunuza üye sıfatıyla geldik, sayın başkanım bir omuzda siz verirseniz buradan Vatandaş Kemal olarak çıkıp gideriz, dedi.

Yüklə 291,66 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin