Tolunoğulları



Yüklə 15,01 Mb.
səhifə78/110
tarix17.11.2018
ölçüsü15,01 Mb.
#83146
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   110

Bîrûnî’nin günümüze gelen ve haklarında bilgi sahibi olduğumuz diğer eserlerinden bazıları şunlardır. Makâle fî İstihrâci’l-Evtâr fi’d-Dâire bi-Havâssı’l-Hatti’l-Münhanî fîhâ;93 İfrâdü’l-Makâl fî Emri’z-Zılâl;94 Temhîdü’l-Müstakar li Tahkîki Ma’ne’l-Memer;95 fî Râşikâti’l-Hind;96 Hikâyetü’l-Âleti’l-Müsemmât bi’s-Südsi’l-Fahrî;97 Makâle fî Hikâyeti Tarîki Ehli’l-Hind fî İstihrâci’l-Umr;98 Tercemetü Kitâb-ı Batencel fî’l-Halâs mine’l-İrtibâk;99 Ğurretü’z-Zîcât;100 Kitâb fî İstiâbi’l-Vücûhi’l-Mümkine fî Sana’ti’l-Usturlâb;101 Makâle fi’n-Niseb elletî beyne’l-Filizât ve’l-Cevâhir fi’l-Hacm102 Makâle fî Seyri Sehmâyis-Saâdeti ve’l-Ğayb;103 Kitâbü Tastîhi’s-Suver ve Tebtîhi’l-Küver;104 Kitâbü’l-Müsâmere fî Ahbâri’l-Harezm;105 fî Teshîli’t-Tashîhi’l-Asturlâb ve’l-Amel bi Mürekkebâtihî mine’ş-Şimâlî ve’l-Cenûbî; 106 Kitâb-ü Nüzheti’n-nüfûs ve’l-Efkâr fî Havassi’l-Mevâlîdi’s-Selâseti’l-Me’âdini ve’n-Nebâti ve’l-Ahcâr;107 el-Es’ile ve’l-Ecvibe108

Bîrûnî’nin haklarında bilgi verdiği eserlerinden bazıları da şöyledir:

Kitâbü’l-İstişhâd bi ihtilâfi’l Arsâd: Bu eseriyle ilgili verdiği bilgilerden kitabın güneşin yıllık dönüşü ile ilgili bilgiler ihtiva ettiği, yani bir astronomi kitabı oluğu anlaşılmaktadır. Güneşin yıllık dönüşünün doğru hesaplânmasıyla ilgili konuyu bu kitabında geniş bir şekilde ele aldığını belirtmektedir.109 Bu eseri için, “bir kimse devirler konusunda, Batlamyus’un veya modern astronomların hesaplarının üzerine bir şeyler ilave edecekse Muhammed b. İshak b. Üstat Bündâd es-Serahsî, Ebi’l-Vefa Muhammed b. Muhammed el-Buzcânî ve benim bir çok eserimde, özellikle “Kitâbü’l-İstişhâd bi İhtilâfi’l-Arsâd” adlı kitabımda yaptığım gibi iyi bilinen metotlar üzerine bina etmeli.”110 demektedir. Bu kitap Hacı Halife’nin Keşfü’z-Zünûn adlı eserinde de bahsedilmektedir.111

Kitâbü’t-Tenbîh alâ Sınâati’t-Tamvîh: Bu kitabı yıldızların insan ömrünü uzatması ile ilgili konuyu tartışmak için yazdığını belirtmektedir. Verdiği bilgiden eserin astrolojiye dair olduğunu söyleyebiliriz.112 Bu eser Hacı Halîfe tarafından da zikredilmektedir.113 Muhtemelen günümüze gelmemiştir.

Kitâbü’l-Erkâm: Bu kitabında satranç hesaplama metotlarını açıklayacağını belirtmektedir.114 Günümüze gelmeyen eserlerindendir.

Ahbâru’l-Mübeyyiza ve’l-Karamita: Tarih kitabı olduğu anlaşılan bu eserinde Mukanna’nın hayatını Arapçadan Farsçaya çevirdiğini belirtiyor.115 Yine aynı eserinde İbn Ebî Zekireyye’nin hayatını işlediğini belirtmektedir.116 Günümüze gelmemiştir.

Bîrûnî’nin tercüme ettiğini belirttiği bazı eserleri de şöyledir:

Patañjali: Konusunu ruhun vücut prangasından kurtuluşu olarak tarif ettiği Patañjali kitabını Sanskritçeden Arapçaya tercüme ettiğini belirtmektedir.117

Pañçatatra: Bîrûnî, Mâ li’l-Hind adlı eserinde, bizce “Kelile ve Dimne” olarak bilinen Pañçatatra adlı eseri keşke tercüme etseydim demekte, ayrıca hakkında bilgi vermektedir.118

Samkhaya: Bîrûnî tarafından Sanskritçeden Arapçaya çevrilmiştir. Eser, yaratıkların tasviri hakkındadır.119

Jâtaka: Mâ li’l-Hind’de Varâhamihira’nın küçük ve büyük olmak üzere iki tane Jâtaka yazdığını bunlardan büyüğünü Balabhadra’nın izah ettiğini, küçüğünü ise kendisinin Arapça’ya çevirdiğini söylemektedir.120

Siddhanta: Mâ li’l-Hind’de Pulisa ve Brahmagubta’nın Siddhantalarını tercüme etmeye başladığını fakat henüz bitiremediğini belirtmektedir.121

Bilim Dallarıyla İlgili Bazı

Orijinal Buluşları

Siyasî, ilmî ve kültürel öneme sahip bir bölgede dünyaya gelmiş olan Bîrûnî’nin, ömrü saraylarda sultanların koruması altında, meşhur âlimlerle arkadaşlık yaparak geçmiştir. Bu imkânlara azmi, araştırıcı ruhu ve bilime karşı düşkünlüğü de eklenince Bîrûnî gibi bir deha ortaya çıkmıştır.

Bîrûnî kendine özgü bir bilim anlayışına sahiptir. Milletlerin din, kültür ve bilimleriyle ilgili yaptığı çalışmalar ve değerlendirmelerin yanında, milliyet ayırımı yapmaksızın bütün bilim adamlarından faydalanmakta, hepsine eşit mesafede durmaktadır. Bu durum onun bilimi evrensel boyutta düşündüğünü ve ele aldığını göstermektedir. Ona göre bilim, kendinde olan güzelliğinden dolayı sevilir; ve insan bilgiyi elde etmek zorundadır.122

Nitekim insanın diğer varlıklardan üstün olmasının sırrı da bilgiyi elde etmeye açık olmasıdır.123 Diğer taraftan ele aldığı konularda araştırma ve orijinalliğe önem vermesi, verilerini deney ve gözleme dayandırması, tartışmaya açık olması, yorumlarında objektif bir tavır sergilemesi ve her türlü taassuptan kaçınması sahip olduğu bilimsel metodolojiyi ortaya koymaktadır.124

Bu bölümde Bîrûnî’nin bilim dallarında neler takdim edebildiği sorusunun cevabı araştırılmaya gayret edilmiştir. Ancak hepsini ele almamız çalışmanın sınırlarını çok aşacağı için sadece fizik, matematik coğrafya ve astronomi ile ilgili bazı orijinal düşünce ve buluşları takdim edilmeye çalışılmıştır. Ghulam Rabbani Aziz,

Bîrûnî’nin bilim dünyasına katkılarını genel olarak şöyle özetlemektedir.

a. Bir açının üç eşit parçaya bölünmesi ve bazı kompleks problemlerin açı ölçer ve cetvel olmaksızın çözümünü göstermiştir.

b. Çok sayıda yerin enlem ve boylamlarını doğru bir şekilde ölçmüştür.

c. Amerika kıtasının varlığına işaret etmiştir.

d. Sind vadisinin bir zamanlar su altında olduğu fakat zamanla coğrafik değişimlerle kuruduğu teorisi onundur.

e. Kaynakların akışını suyun kendi düzlemini bulduğu prensibiyle açıklamıştır.

f. 18 tane değerli taşın özgül ağırlığını belirlemiştir.

g. Işığın sesten daha hızlı hareket ettiğini ispatlamıştır.

h. Yerçekimi gücünü izah etmiştir.

i. Çok sayıda değerli taşı teşhis etmek için metotlar icat etmiştir.

j. Güneş tutulması esnasında ortaya çıkan ateşin izâhını yapmıştır.

k. Çeşitli yüksek ağaçlar hakkında faydalı görüşler belirtmiştir.

l. Dünyanın kendi ekseni etrafında dönüp dönmediği konusunda tartışmalar yapmıştır.

m. Çiçeklerin dâimâ 3,4,5,6, veya 8 taç yaprağa sahip olduğunu hiçbir zaman bu sayının 7 veya 9 olmaması ile ilgili tabiat kanununun izâhını yapmıştır.

n. Küresel trigonemetriyi kullanarak dünyanın çapını ve çevresini ölçmüştür.

o. Güneşin meyil ve zirve hareketini belirlemiştir.125

A. Fizik

Bîrûnî’nin fizik bilimiyle ilgili ilginç teori ve icatlarından bazıları şunlardır:

Yüksek Yerlere Su çıkarma Projesi: Bîrûnî yüksek yerlere, hatta dağların zirvelerine bile suyun mekanik metotlarla çıkarılabileceğini belirtmekte ve şöyle izâh etmektedir:

“Eğer suyun içinden geçtiği kabı, boş bulduğunda suyun yerini alabilecek herhangi bir maddeden uzak tutabilirsen, şüphesiz su senin istediğin yere, hatta dağın tepesine bile çıkarılabilir. Suya doğal fonksiyonu içerisinde bir âlet görevi üstlenecek zorlayıcı bir şeyle yardım edilebilir ki bu âlet de havadır. Bu uygulama delinmesi mümkün olmayan dağların ortasına rastlayan kanalların suyunu bu dağdan aşırmak için icra edilen bir metotdur.”126

Bîrûnî, dağların üzerinden suyun aşırılması metodu ile ilgili “su hırsızı” adı verilen bir aletten bahsetmekte ve şöyle tarif etmektedir: “Bu aleti su ile doldurur iki tarafını iki kaba sokarsan iki tarafındaki su aynı seviyeye ulaşır ve iki taraftaki kaba akmaksızın uzun süre durur. Çünkü kaplardan birisi suya diğerinden daha yakın değildir. Suyun iki kaba eşit bir şekilde akması mümkün değildir. Çünkü bu durumda âletin suyu boşalmış olacaktır. Şimdi, boşluk, bazı filozofların iddia ettiği gibi ya “gayrimevcut ya da diğerlerinin iddia ettiği gibi cisimleri çeken mevcuttur. Dolayısıyla boşluk suyu tutar ve yerine bir başka madde geçmedikçe akmasına izin vermez. Eğer iki uçtaki kaplardan birisini daha düşük bir konuma getirirsen su hemen bu tarafa akmaya başlar. Çünkü daha aşağıda olan kap yerin merkezine daha yakındır. Su atomları birbirlerine yapışık olarak bu kap tarafına sürekli akmaya başlar. Kaptaki su bitinceye veya iki tarafta eşit oluncaya kadar akmaya devam eder. Bu metotdan insanlar dağlarda faydalanır.”127

Güneş Işınları İle İlgili Görüşleri: Bîrûnî güneş ışınları konusunda devrindeki bilim adamlarının yanında kendi görüşlerini de aktarmaktadır. Günümüz bilgisi ile kıyaslandığında bunlardan bazıları bir değere sahip görünmezken, özellikle kendine ait bazı düşünceleri ilginç olduğu kadar günümüzde hâlâ orijinalliğini devam ettirmektedir

Bîrûnî, ısıyı, “güneşin kendinden kopup dünyaya ulaşan ışınlar”128 olarak değerlendirmektedir. Bu düşüncesiyle, güneş ışınlarının kesiksiz olarak değil, kesikli dalgalar halinde geldiğini belirtmektedir. Nitekim güneş ışınlarının kesikli dalgalar halinde geldiği artık teori olmaktan çıkmış ispatlanmış bir bilgidir.

Bîrûnî’ye göre, “güneş ışınları çok hızlı hareket etmeleri sebebi ile zamansızdır. Yani bu ışınlar zamana bağlı değildir.”129 Yine ona göre, “ışından daha hızlı bir şey olmadığı için ışının hızı ölçülemez.”130

Biruni zamanında tartışılan “ışığın hızı” konusu XX. asırda Einstein tarafından İzafiyet Teorisinde ele alınarak açıklanmıştır. Bu teoriye göre, Einstein ışıktan daha hızlı bir hız olamayacağını ifade ederek formüle etmiştir. Fakat daha sonra ışığın hızı ölçülmüştür.

Güneş ışınlarındaki ısı meselesinde Bîrûnî’nin görüşleri geçerliliğini hâlâ devam ettirmektedir. O, bazılarının güneş ışınlarındaki ısının, ışınların yansımalarının açılarının keskinliğine bağladıklarını ancak bu teorinin bu konuyu açıklamadığını belirttikten sonra konuyu, “ısı ışınların tabiatında/kendisinde mevcuttur” şeklinde açıklamaktadır.131

Cümledeki ısı kelimesi enerji olarak ele alınabilir. Bu durumda on asır önce ifade ettiği bu görüşüyle ışığın tabiatı hakkında çok önemli bir bilgi vermekte, kendisinden asırlar sonra ispatlanacak olan fizik bilimine ait bir gerçeği çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır. XX. yüzyılın başına kadar fizikçiler ışığın enerjisinin ışığın şiddetine bağlı olduğunu söylüyorlardı. Ancak 1905 yılında Albert Einstein foto elektrik olayını keşfetmesiyle, ışığın enerjisinin, ışığın tabiatında mevcut bulunduğunu yani ışığın enejisisinin ışığın frekansına bağlı olduğunu ispatlamış ve E=hn şeklinde formüle etmiştir. Burada E: Plânk sabiti değeri h=6,62 x 10-27 J.S n: ışığın frekansıdır. Böylece Bîrûnî’nin on asır önce ışığın tabiatı hakkında söylediği teorinin XX. yy. da Einstein tarafından ispatı yapılmıştır.

Genel Çekim Kanunu: Bîrûnî’nin fizik bilimiyle ilgili enterasan görüşlerinden birisi de genel çekim yasası ile ilgili ifadeleridir. Fizik biliminin önemli konularından birisi olan dinamiğin temel prensiplerinden Newton’un genel çekim yasasının on asır önce onun tarafından ifade edildiğini görüyoruz. Çekim kanununu ifade eden cümleleri şöyledir: “Mevcut olan cisimlerin hiçbiri doğal yerinde değildir. Onların hepsi istihdam edilen bir güç sebebi ile yerlerinde bulunmaktadırlar ve bu gücün mutlaka bir başlangıcı olmalıdır. Yani her şeyi yerinde tutan gücün ezelî olması imkansızdır.” 132

Bîrûnî, bu ifadesiyle, uzaydaki cisimlerin rastgele değil bir düzen içinde bulunduklarını diğer taraftan bu düzeni sağlayan bir kuvvet bulunduğunu, bu kuvvetin de kainatın yaratılmasıyla birlikte var olduğunu açıkça belirtmektedir. Bîrûnî’nin bahsettiği bu kuvveti Newton/Sir Isaac Newton 1642-1727 genel çekim kanununda, “herhangi iki cisim biribirini kütlelerinin çarpımıyla doğru ve aralarındaki uzaklığın karesi ile ters orantılı bir kuvvetle çeker” şeklinde ifade ederek şeklinde formüle etmiştir.

Burada G: Genel çekim sabiti G = 6, 62 x 10-11 Nm2/kg2, m1 ve m2: iki cismin kütlesi, R: İki cisim arasındaki mesafedir.

Maddelerin Özgül Ağırlıklarıyla İlgili Buluşları: Özgül ağırlık mefhûmunun açık bir şekilde ortaya çıkması ve inkişâf etmesi İslâmî Orta Çağ’da olmuştur. İslâm dünyasında bu konudaki en eski çalışmayı da Bîrûnî’nin yaptığı anlaşılmaktadır. Bîrûnî özgül ağırlıkların tayini için, modern piknometre’nin en eski örneği olarak kabul edebileceğimiz hususi bir âlet icat etmiştir. “Mahrûtî alet” adını verdiği bu alet vasıtasıyla çeşitli maddelerin özgül ağırlıklarını, zamanındaki şart ve imkanlara göre büyük bir dakiklik ve hassaslıkla tayin etmiştir. Sıcak su ile soğuk suyun özgül ağırlıkları arasında 0,051 oranında bir fark tespit etmiş, ayrıca 16 maddenin özgül ağırlıklarını teker teker belirlemiştir. İcat ettiği aletin, kullandığı metodun hassaslığı ve diğer taraftan labaratuvar tekniğinde gösterdiği başarı hakkında bir fikir edinmek maksadıyla Bîrûnî’nin bulduğu değerlerle zamanımızda kabul edilen değerler mukayeseli olarak aşağıya aktarılmıştır: 133

Bîrûnî’nin Bulduğu Değerler Modern Değerler

Altın Esas Alınarak Civa Esas Alınarak

Altın 19,26 19,05 19,26

Civa 13,74 13,59 13,9

Bakır 8,92 8,83 8,85

Pirinç 8,67 8,58 8,4-yaklaşık değer

Demir 7,82 7,74 7,9

Kalay 7,22 7,15 7,29

Kurşun 11,40 11,29 11,35

Zümrüt Esas Alınarak Kuarts Esas Alınarak

Safir 3,91 3,76 3,90

Yakut 3,75 3,60 3,52

Zümrüt 2,73 2,62 2,73

İnci 2,73 2,62 2,75

Kuarts 2,53 2,58 2,58

B. Matematik

Bîrûnî’nin asrında Müslüman âlimlerin ilgilendiği bilim dallarından birisi de matematiktir. Ona göre, “insanın, değerli eşyaları biriktirmeye düşkünlüğünün yanında, miras veya mübadele yoluyla birinden diğerine geçen malların miktarını kontrol etme ihtiyacı da vardır. İşte insanın mal varlığını kontrol etmek için icat etmek zorunda kaldığı bilime matematik adı verilir. Matematik, geometri biliminin içinde gelişmiştir.”134

Bîrûnî’nin diğer ilimlerin yanında matematikle de çok erken yaşlarda ilgilendiği Ebu Said adlı bir tanıdığına yazdığı mektuptan anlaşılmaktadır. Aydın Sayılı’nın verdiği bilgiye göre, Leiden’de Lugduno Batavae Akademisi kitaplığında 1007 numarada kayıtlı olan ve bir Arapça yazma risaleler koleksiyonu cildinde sayfa 134b’den 136a’ya kadar dört sayfalık bir kısmı işgal eden bu mektup, Ebû Nasr Mansûr b. Ali b. Irak’ın trigonometri’ye bazı katkılarını haber verip gün ışığına çıkarmaktadır. Ebû Nasr’ın bu katkısı kendisinin sinüs kanunu ispatıdır ve bu ispat, daha doğrusu ispatlar, bu kanun kapsamına giren bütün özel hallere ilişkin teoremlerin tümünü içine almaktadır.135 Sayılının verdiği bilgilere göre, bu kanunların Bîrûnî veya hocası Ebû Nasr Mansûr b. Ali b. Irâk tarafından keşfedilmemiştir. Bununla birlikte bu mektup iki şeyi anlamamız bakımından önemlidir. Birincisi, matematik biliminin Müslüman âlimlerin ilgi odağı olduğu, bu konuya ağırlık verdikleri, diğeri ise Bîrûnî’in çok erken yaşlarda matematikle uğraşmaya başladığı gerçeğidir. Nitekim sayılı bu mektubu Bîrûnî’nin yirmi üç yaşında kaleme aldığını belirtmektedir.136

Satranç Problemleri: Bîrûnî satranç problemleriyle de ilgilenmiş ve çözümü için iki temel kural ortaya koymuştur.

Birinci Kural: Satranç tahtası üzerindeki herhangi bir hanenin içine konması gereken tanelerin sayısının karesi, bu hanenin birinci haneye olan uzaklığının sayısı kadar; kendinden sonra gelen hanenin içine konması gereken tanelerinin sayısına eşittir. Örneğin 5. hanenin sayısı 16’dır. 162 = 256’dır. 5. hanenin 1. haneye uzaklığı 4 hanedir. 5. haneden 4 hane sonraki yer 9. hanedir. 9. haneye konması gereken buğday tanesi sayısı 256’dır.

İkinci Kural: Satranç tahtası üzerinde herhangi bir hanedeki buğday tanelerinin sayısının 1 (bir) eksiği bu haneden önce bulunan hanelerdeki buğday sayılarının toplamına eşittir. Örneğin: 7. hanedeki buğday tanelerinin sayısı = 64’tür. 6. haneye kadar (6. hane dahil) buğday tanelerinin sayılarının toplamı 1 + 2 + 4 + 8 + 16 + 32 = 63 olarak bulunur.

Bîrûnî birinci kuralı kullanarak satranç tahtası üzerindeki herhangi bir haneye kaç buğday tanesi konması gerektiğini kolayca hesaplamıştır. İkinci kuralı kullanarak satranç tahtası üzerinde bütün hanelerin içindeki buğday tanelerinin toplamını kolaylıkla bulmuştur. Bunun için satranç tahtasında 64 hane olmasına rağmen hayali bir 65. haneyi göz önüne aldı. 65. haneyle birinci hane arasındaki orta nokta 33. hanedir. 33. hane ile 1. hane arasındaki orta nokta 17. hanedir. 17. hane ile 1. hane arasındaki orta nokta 9. hanedir. 9. hane ile 1. hane arasındaki orta nokta 5. hanedir. 5. hane ile 1. hane arasındaki orta nokta 3. hanedir. 3. hane ile 1. hane arasındaki orta nokta 2. hanedir.

(2)2 = 4 =3. hanedeki buğday tanesi sayısı

(4)2 = 16 = 5. hanedeki buğday tanesi sayısı

(16)2 = 256 = 9. hanedeki buğday tanesi sayısı

(256)2 = 65536 = 17. hanedeki buğday tanesi sayısı

(65536)2 = 4.294.967.296 = 33. hanedeki buğday tanesi sayısı

(4.294.967.296)2 = 18.446.744.073.709.551.616 = 65. hanedeki buğday tanesi sayısı

Satranç tahtası üzerinde bulunan bütün hanelerdeki buğday sayılarının toplamı = 65. hanedeki buğday tanesi sayısı -1’dir.

Toplam buğday tanesi sayısı = 18.446.744.073.709.551.615 olarak bulmuştur (Yedi tane matematik işlem yapmak gerekiyor).

Bîrûnî bu kuralları bulmadan önce bu problem 1+2+22+23+……….+263 geometrik dizisinin toplamı olarak bulunuyordu (yani bu sonucu elde etmek için 127 tane matematik işlemi yapmak gerekiyordu). Bîrûnî bu problemi oldukça kolay bir metotla yedi matematik işleme indirerek çözmüştür.137

Çiçek Yapraklarında Simetri ve Gauss Teoremi: Bîrûnî, çiçek yapraklarındaki ilginç simetri konusunda şöyle demektedir. “Çiçeklerin şaşırtıcı özelliklerinden birisi de yaprak sayılarıdır. Çiçekler açtıklarında tepeleri matematik kurallarına uygun bir biçimde bir daire oluşturur. Bir çok durumda çiçeklerin yaprakları geometri kanunları arasında bulunan kiriş sistemine uygundur, konik seksiyona değil. Çiçeklerin yaprakları hemen hemen hiç 7 veya 9 yapraklı olmaz. Çünkü 7 veya 9 yaprak geometri kanunlarına göre bir daire içine yerleştirilemez.”138 Bîrûnî’nin bu tespiti Gauss Teoremi ile açıklanabilir:

Simetrik n-yapraklı çiçeğin çizilebilmesi, düzgün n-genin çizilebilmesine denktir. Bu da n-doğal sayısının aşağıdaki biçimde çarpanlara ayrılması gerekir.

Gauss Teoremi: p0=3, p1=5, p2=17, p3=257 ve p4=65537 Fermat asalları olmak üzere (pi= i22i + 1) düzgün n-gen çizilebilir 2k3k15k217k3257k465537k5 (burada k bir doğal sayı ve k1, k2, k3, k4, k5 sadece 0 veya 1 değerini alabilir.) Buna göre ilk 20 düzgün çokgenin çizilip çizilemeyeceğini görelim:

3 = 31 Çizilebilir 12 = 22. 31 Çizilebilir

4 = 22 Çizilebilir 13 = 131 Çizilebilir

5 = 51 Çizilebilir 14 = 21.71 Çizilemez

6 = 21. 31 Çizilebilir 15 = 31. 51 Çizilebilir

7 = 71 Çizilemez 16 = 24 Çizilebilir

8 = 23 Çizilebilir 17 = 171 Çizilebilir

9 = 32 Çizilemez 18 = 21. 32 Çizilemez

10 = 21.51 Çizilebilir 19 = 191 Çizilemez

11 =111 Çizilebilir 20 = 22. 51 Çizilebilir

Yukarıdaki açık ifadeden anlaşılacagi gibi Bîrûnî’nin yapmış olduğu tespitler, yaklaşık olarak 7 asır sonra Gauss tarafından genelleştirilmiştir.

C. Coğrafya

Diğer bilim dallarının yanında coğrafya ile de ilgilenmiş olan Bîrûnî’nin bu alanda kıymetli eserler verdiğini müşahede ediyoruz. Örneğin, Kânûnü’l-Mes’ûdî adlı kitabında matematik coğrafya ile ilgili birçok problem tartışıldığı gibi Tahkîk-u Mâ li’l-Hind’i de bölgesel ve fizîkî coğrafya ile ilgili çok sayıda kıymetli bilgi ihtiva etmektedir. Diğer bir eseri Kitâbü’t-Tefhîm kozmolojik, astronomik ve coğrafik konuları içermektedir. Coğrafya ile ilgili kıymetli bilgiler veren bir diğer kitabı da Kitâbü’t-Tefhîm ve İhtirâb’dır.139 Bîrûnî’nin bu alandaki ilginç tespitlerinden bazılarını aşağıdaki başlıklar altında inceleyebiliriz.

Tarihî Coğrafya: Bîrûnî’nin eserleri coğrafya, özellikle tarihi coğrafya çalışacak araştırıcılar için değerli bilgiler ihtiva etmektedir. Dünya ve okyanusların yanında ülkeler, sıra dağlar, çöller, ırmaklar, ovalar, göller ve şehirler hakkında bilgi vermektedir. Şehirlerin enlem, boylamlarının ve birbirlerine göre uzaklıklarının tespitinin yanında nüfusu, dilleri, inaçları vb. özelliklerinden de bahsetmekte ve her yönüyle yaşadığı devrin coğrafik ve kültürel bir haritasını çıkarmaktadır. Örneğin Hindistan’la ilgili verdiği bilgiler ilginçtir. Hindistan’ın jeolojik yapısını tarif ettikten sonra, Kanoc/Kanoj şehrinden başlayarak çevresindeki yerleşim birimleri, dağlar, nehirler, denizler ve ülkeleri Kanoc’a olan uzaklıklarıyla beraber planlı bir şekilde kaydetmektedir.140

Atol: Okyanus dibindeki kırıklardan yüzeye çıkan mağma zamanla soğuyarak bir ada oluşturur. Bu adanın çevresi daha sonra mercanlarla kaplanır. Böyle bir adada bazen Hindistan cevizleri de yetişir. Okyanus dibindeki kırık, yer değiştirdiği için tekrar yüzeye çıkan mağma ilk adanın biraz uzağında ikinci bir ada oluşturur. İlk ada ise, okyanus dibindeki kırık yer değiştirdiği için yavaş yavaş çöker. Sonunda adanın sadece daire şeklinde mercanlardan oluşan dış çevresi kalır. Ortası suyla kaplanır. Bu oluşumlara atol veya mercan ada adı verilir. Atollerin büyüklükleri değişiklik arz etmektedir. Çok küçükleri olduğu gibi, 1000 hatta 2000 km2 büyüklükte olanlar da vardır. Atoller özellikle denizaltı volkanizma faaliyetlerinin fazla olduğu Büyük/Pasifik okyanusta görülür. Örneğin Tahiti adası ve Tonga adası bunlardandır. Bîrûnî bu oluşuma Hint ve Atlas Okyanusu’ndaki adaları anlatırken şu ilginç cümleleriyle dikkatimizi çekmektedir:

“Çin’e Hindistan’dan daha yakın olan adalar, Zâbec/Zâbaj adalarıdır. Bu adalar Hintliler tarafından Süverendîb/Suvarna-Dvîpa olarak isimlendirilir ki anlamı altın adalarıdır. Bu okyanusun batısındaki adalar, Zenc/Zanj adaları, ortadaki adalar ise Remm ve Dîcât adalarıdır. Bunlar aynı zamanda Kumîr/Kumâir adalarına bağlıdır. Dîva adaları ise yavaş yavaş yükselirler. Önce okyanusun yüzeyinde bir kum izi şeklinde görünür, daha sonra gittikçe yükselir ve sonunda sağlam bir toprak oluncaya kadar her yönden genişler. Bu arada diğer adalar ise yumuşar ve dağılırlar ve sonunda okyanusa batarak kaybolurlar.”141

Meskûn Dünya/el-Me’mûre: Bîrûnî’nin verdiği bilgilerden dünyanın genel şeklini ve kendi zamanında insanların yaşadığı dünyayı şöyle özetleyebiliriz:

Asrında henüz Amerika kıtası bilinmemekle beraber o, Avrupa ve Afrika’nın batısındaki Atlas Okyanusu’nun varlığından haberdardır. İnsanların ağırlıklı olarak yaşadığı yerler dünyanın kuzey çeyreğidir. Güneydeki okyanus Meskûn dünyayı tam olarak birbirinden ayıran sınır değildir. Meskûn dünya bu okyanusun içerisinde daha güneye doğru uzanmaktadır. Bîrûnî, Avustralya, Madagaskar, Yeni Gine, Borneo adalarına işaret ettiği gibi Afrika kıtası, Arabistan yarımadası, Kızıl deniz, İran ve Hint körfezini açıkça tarif etmektedir. Pirene Dağların’dan başlayıp Alp Dağları, Apeninler, Dinar Dağları, Karpatlar, Toros Dağları, Kuzey Anadolu Dağları, Doğu Karadeniz Dağları, Kafkas Dağları, Zagros Dağları ve Himalayalar gibi Avrupa ülkelerinden başlayıp Türkiye üzerinden geçen ve Asya kıtasını boydan boya kesen dağ silsilelerini bildirmektedir. Diğer taraftan Hindistan’ın bir zamanlar deniz olduğunu belirtmektedir.142 Bîrûnî, yaşadığı çağdaki bilinen dünyayı gösteren bir dünya haritası da çizmiş,143 Tahdîd adlı eserinde dünyayı yedi iklim/bölgeye ayırarak içinde yaşayan milletleri göstermiştir.144

Ekvator: Bîrûnî’nin ekvatorla ilgili tesbitleri günümüzde de kabul edilen gerçekler olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin o, Azâr ayının özelliklerinden bahsederken “bu ayın 17 ve 18. günlerinin ilk ekinoks tarihi olduğunu belirtir. Diğer taraftan Azâr ayının 17. ve 18. günlerinin aynı zamanda Farslıların ilkbahar ve Çinlilerin sonbahar aylarının ilk günü olduğunu iddia eden görüşe itiraz eder. Çünkü Bîrûnî’ye göre ekvator kuşağındaki ülkeler hariç, evatorun kuzey ve güney yarım küresinde dört mevsim belirli bir sıraya göre birbirlerini takip etmektedir. Bu sebeple, Farslıların ilkbahar ve Çinlilerin sonbahar aylarının ilk günü’nün aynı tarihte vaki olması mümkün değildir.145 Bîrûnî bu iddiasıyla ekvator konusunda modern bilgi ile uyum içerisinde olan iki görüş belirtmektedir.

Birincisi, ekvator kuşağında mevsimlerin değişmediği konusundaki görüşü günümüzdeki ekvator bilgisi ile uyum içerisindedir.

İkincisisi ise, ekvator kuşağının kuzey ve güneyindeki enlemler iklim olarak birbirlerine zıt bir karakter göstermektedir. Güneş ışınlarının geliş açısına bağlı olarak kuzey yarım kürede yaz mevsimi yaşanırken güney yarım kürede kış mevsimi hüküm sürmektedir; veya bu olayın tersi olarak güney yarım kürede yaz mevsimi yaşanırken kuzey yarım kürede kış mevsimi görülmektedir. Ekvatorun kuzeyindeki iki ülkede aynı anda yaz ve kış ayları yaşanamadığı gibi, güneyindeki ülkelerde de aynı anda yaz ve kış aylarının görünmesi mümkün değildir. Buna göre, Azâr ayının 17. ve 18. günlerinin aynı zamanda Farslıların ilkbahar ve Çinlilerin sonbahar aylarının ilk günü olduğunu iddia eden görüşe itiraz ederken Bîrûnî’nin bu gerçekleri bildiği ve ifade ettiği açıktır.146


Yüklə 15,01 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   74   75   76   77   78   79   80   81   ...   110




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin