Toplumsal sistem gerçekliĞİ


FEODALİZM NEDİR-BİLİŞSEL TOPLUM BİLİMİ VE FEODALİZM



Yüklə 2,28 Mb.
səhifə59/133
tarix18.03.2018
ölçüsü2,28 Mb.
#45872
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   133

FEODALİZM NEDİR-BİLİŞSEL TOPLUM BİLİMİ VE FEODALİZM

Bir Tarihsel Devrim gücü olan Cermen barbarlarıyla antik Roma arasındaki etkileşmeleri, bu etkileşmelerin sonunda ortaya çıkan sonuçları gördük. Bu, Cermen-barbarları açısından, Tarihsel Devrim yoluyla (fetih yoluyla) medeniyete (sınıflı topluma) geçiş olayıdır. Antik Roma ve onun köleci düzeni açısından ise, ölüm, yok olma olduğu kadar, aynı zamanda bir yeniden doğuştur. Etkileşme sonucunda ortaya çıkan ürün ise bir sentezdir. Feodal toplumsal düzen de bu sentezin adıdır. Roma’nın köleci üretim ilişkileriyle Cermenlerin aşiret ilişkilerinin etkileşmesinin çıktı’sıdır (output) bu.


YAPISAL OLARAK FEODAL SİSTEM

Sistem Teorisi açısından ele aldığımız zaman, feodal toplum, feodal bey (A) ile serf adı verilen köylüler (B) arasında, feodal üretim ilişkilerinden oluşan bir (AB) sistemidir. Hiyerarşik bir şekilde örgütlenmiş bulunan bu sistem bir bütün olarak ele alınırsa, en tepede, en büyük feodal bey olan Kral bulunur. Ama Kral sadece en büyük feodal bey olmakla kalmaz, o, aynı zamanda, sistemin merkezi varoluş instanzını temsil eden unsurdur da.


Sistem, “feodal beylikler” adı verilen bir çok alt sistemlerden oluşur. Her alt sistem, kendi içinde bir (AB) sistemi olup, dışa karşı sistemin dominant kutbu olan feodal bey (A) tarafından temsil olunur. Almancada “Kronvasall” denilen bu feodal beyler, feodal toplum hiyerarşisinde Kraldan sonra gelen en önemli kişilerdir. Duruma göre, bir “Kronvasall’ın” başında bulunduğu bu alt sistemler de, gene aynı ilkelere göre, kendi içlerinde daha küçük alt sistemlere ayrılabilirlerdi. Yani bir “Kronvasall” da kendi altında bir “Vasall” atama yetkisine sahipti. Ama, aynı yetkiyi bir Vasall kullanamazdı artık.
Her alt sistem ancak içinde bulunduğu üst sisteme karşı sorumluydu. Örneğin, bir Vasall için onun bağlı olduğu feodal bey kendi Kronvasall’ı idi, onun Krala karşı hiçbir sorumluluğu yoktu. Bu durumda, Krala direkt olarak bağlı olanlar sadece Kronvasall’lardı.53
Her alt sistem kendi içinde otonom bir yapıya sahipti. Sistemi dışa karşı temsil eden feodal bey, sistemin Krala karşı olan feodal bağlılığını da kendi şahsi varlığıyla temsil ediyordu. Ortada yazılı bir anlaşma falan yoktu. Bir el sıkışma töreni ve verilen sözlerle bitiyordu herşey. Ama buna rağmen, tarafların biribirlerine karşı görev ve sorumlulukları çok açıktı. Kral, herşeyden önce bir üst koruyucu şemsiye rolünü oynarken, feodal bey de savaş zamanı orduya belirli bir miktar asker göndermekle yükümlü idi.
Sistemin dominant-egemen unsuru olan feodal bey, kendi beyliğinin sınırları içinde tek egemen unsurdu, bu alanda Krala ait bütün yetkilere sahipti. Adalet mekanizmasının kurulması ve işletilmesinden, gümrük sistemine, vergi sisteminden, silahlı güç oluşturmaya kadar bütün yetkiler onun elindeydi.54
Feodal bey genellikle, kendisine ait toprakların savunma açısından uygun bir yerinde, etrafı surlarla, ya da su kanallarıyla (hendek) çevrili bir şato’da otururdu. Serf adı verilen köylüler de çalıştıkları tarlaların yakınında bulunan kulübemsi evlerde otururlardı.

FEODAL ÜRETİM İLİŞKİLERİ

Bir (AB) sistemi olarak tanımladığımız feodal toplumda feodal beyle serfler arasındaki üretim ilişkilerine gelince: toprağın ve üretim araçlarının sahibi tabii ki feodal beydi. Bu bey, serf adı verilen köylülere işlemeleri için belirli bir miktar toprak veriyor, bunun karşılığında da, her yıl elde edilen ürünün büyük bir kısmın onlardan alıyordu. Serf, daha önceden tesbit edilen bu ürünü çıkarmak ve beye teslim etmek zorundaydı. O yıl havalar iyi gitmemiş, ürün az olmuş yoktu! Böyle bir durumda, belirli bir süre gene beye ait işlerde zorunlu olarak çalışarak borcunu ödemek zorundaydı. Serf toprağa bağlı olduğu için bulunduğu yeri bırakıpta başka bir yere gidemezdi. Atacağı her adım için beyden izin almak zorundaydı. Köleden tek farkı, onun sınırlı “özgürlüğü” anlamına gelen, kendisine ayrılan toprakta çalışıyor olmasıydı. Bütün bunlara karşılık, feodal bey de onları, yani kendi serflerini-köylülerini korumakla yükümlüydü.


İşte, feodal toplumda üretim süreci içinde oluşan ve sistemi birarada tutan bu “üretim ilişkileri”dir ki, biz bunlara feodal toplumun kendi içinde sahip olduğu temel BİLGİ hazinesi diyoruz. Bir tür toplumsal DNA yani!

SİSTEM NASIL ÇALIŞIYOR

İNFORMASYON İŞLEME SÜRECİ-ÜRETİM SÜRECİ

Feodal toplumu bir (AB) sistemi olarak ele aldık. Sistemi bir arada tutan “üretim ilişkilerini”, yani sistemin kendi içinde barındırdığı temel BİLGİYİ de gördük. Şimdi soru şu: Sistem nasıl çalışıyor? Ama bu soruya Bilişsel Bilim açısından, İnformasyon İşleme Bilimi açısından cevap verebilmemiz için önce bir noktayı daha açıklığa kavuşturmamız gerekecektir.


Feodal toplum dediğimiz şey, elementlerini insanların oluşturduğu bir sistemdir. Ama bu sistem de, çevreyle (doğayla) ilişki-etkileşme içinde oluşuyor. Yani, aynı anda, bir de Çevre-Toplum sistemi var faaliyette olan. Çevreyi (A) olarak gösterirsek, toplumun da (B) olarak içinde yer aldığı çevre-toplum sistemi. Ve bu bütünlük içinde, her toplum, son tahlilde iki temel soruya verilecek cevapla birlikte gerçekleşiyor-varoluyor. Birincisi: o toplumun neyi ürettiği, ikincisi de, nasıl ürettiğidir. Bu iki soru ve bunların cevapları biribirine bağlıdır tabi. Ve bu da tarihsel olarak belirleniyor. Bilişsel Toplum Bilimi’yle Bilişsel Tarih arasındaki bağ da bu noktada kuruluyor zaten. Çünkü her toplum tarihsel olarak var olan bir gerçeklik. Yani, insanların tarihsel evrimi sürecinin belirli bir basamağına denk düşüyor her toplumsal varlık
Bir toplumun neyi ürettiğinin bilgisi çevre-toplum sistemine ait temel bir bilgidir. Toplumlar da, tıpkı bir çocuğun kendisini var eden DNA larıyla birlikte doğması-varolması gibi, kendilerini var eden bu bilgilerle birlikte doğarlar-oluşurlar. Örneğin, hayvanları ehlileştirme bilgisi oluştuğu an, bu bilgiyi işleyerek var olan orta barbar toplum da doğmakta-gerçekleşmektedir. Ve bir toplum, belirli bir bilgiyle birlikte birkere varolduktan sonra, yeni bilgiler üreterek daha ileri bir toplumsal varoluş aşamasına geçene kadar artık bu bilgileri üreterek gelişir-varlığını sürdürür. Sistemi (yani çevre-toplum sistemini) birarada tutan bağ enerjisi de bu bilgiyle birlikte oluşmaktadır zaten.
İnsanlar, çevre-toplum sistemine ait olan bilgiyi hafızalarına kaydederek ona sahip çıkarlar. Feodal toplum söz konusu olunca, bu bilgi, herşeyden önce tarımsal üretimle ilgili bilgilerdir. Madencilikle ilgili o döneme ait bilgiler, el zanaatları vs. yani o aşamada yapılan üretim faaliyetine ait toplam bilgilerdir bunlar. İnsanların çevreyle etkileşme süreci içinde o aşamaya kadar ürettikleri toplam bilgiler yani. Toplam bilgilerden kasıt, her toplumsal aşamaya ait bilginin kendisinden önce gelen bütün toplumsal aşamalara ait bilgileri kendi içinde alt sistemler olarak ihtiva etmesidir. Örneğin, barbarlığın orta aşamasında üretilen hayvanların ehlileştirilmesine ait bilgilerle, yukarı aşamada yapılan tarımsal faaliyete ilişkin bilgiler, bütün bir köleci aşama boyunca elde edilen bilgiler, bunların hepsi, feodal toplum aşamasında sahip olunan bilginin içinde mevcutturlar.
Bu bilgilere sistem-toplum sahip çıkıyor dedik. Şimdi geliyoruz ikinci soruya, üretimin nasıl yapıldığı sorusuna. Toplum (ki burada bir sınıflı toplumdan bahsediyoruz) bir sistem ve bu sistem de tarihsel olarak oluşuyor. Sistemin, sistem merkezini temsil eden bir dominant-egemen kutbu var, bir de motor sistemi. Bir an için toplumu bir insana benzetirsek (bir sınıflı toplum insanına tabi), bilgiye sahip çıkan, çevrenin karşısında organizmal bir bütünlük olarak varolan insan olduğu halde, bilgi insanın beyninde kayıt altında tutulduğu için, sistemin içinden bakınca o (yani bilgi) sanki sadece merkezi temsil eden kutba-beyne ait bir özellikmiş gibi görünür! Organizmanın dominant kutbu olan beyinde ortaya çıkan merkezi varoluş instanzı-“benlik”- bilgiye sahip çıkarak “benim” der! Bu durumda, insanın eli ayağı vs. gibi diğer organları, bilgiyi-merkezden gelen emirleri- işleyen, hayata geçiren, organizmanın motor sistemine ait önemsiz unsurlarmış gibi görülürler.55 Aynı durum toplum için de geçerlidir. Sistemin dominant kutbu olan unsur sisteme ait bilgiye sahip çıkarak onu temsil eden konumunda olduğu için, üretim faaliyeti esnasında bu bilgiyi işleyerek hayata geçiren diğer insanlar da (köylüler, serfler), motor sistemi unsurları olarak sanki ikinci derecede önemli unsurlarmış gibi görünürler!
Çevre, belirli bir bilgiyi temsil eden bir unsur-“hammadde”- olarak toplumu etkiliyor56. Toplum da, “dışardan” alınan bu hammaddeyi ( ve onun taşıdığı informasyonu) kendi içindeki bilgiyle değerlendirerek bir üretim modeli oluşturuyor. Sonra da bunu, üretici gücüyle-motor sistemiyle işleyerek hayata geçirip, bir çıktı olarak ürünü oluşturuyor. Sistemin işleyiş mekanizması böyledir. Feodal bey serflere neyi nasıl üreteceklerini söylüyor, onlar da bunu gerçekleştiriyorlar. Mekanizma olarak aynen, masada duran bardaktaki suya uzanıp onu içmemiz gibi! Suyu içme düşüncesi, nöronal bir faaliyet modeli olarak kafamızda oluşuyor, sonra da bir aksiyonpotansiyeli şeklinde kolumuza iletilerek onun bardağa uzanmasına neden oluyor...

Yüklə 2,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   55   56   57   58   59   60   61   62   ...   133




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin