TüRKÇe ses Bılgısi ve Yazım Kuralları ses biLGİSİ


İdari İşlemlerdeki Sakatlıklara Uygulanacak Müeyyideler



Yüklə 1,07 Mb.
səhifə13/14
tarix26.08.2018
ölçüsü1,07 Mb.
#74790
növüYazı
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14

İdari İşlemlerdeki Sakatlıklara Uygulanacak Müeyyideler:

  1. Yokluk: Alınan idari karar yok hükümdedir.
    İstisnaidir ve kamu düzenini ilgilendiren konularda
    idari işlem yoklukla maluldür. Belli başlı yokluk
    hallep: Görev gasbı, yetki gasbı, ağır ve bariz olmak
    kaydıyla yetki tecavüzü gibi...

  2. Hükümsüz Kılınma: Bu sakatlıklar hakim
    tarafından kendiliğinden göz önüne alınamaz.
    Menfaati olan kimseler belii süre içinde dava
    açmazlarsa işlem kendiliğinden geçerli hale gelir. Bu
    sakatlıklar ya geri alınmayla ya da iptal davasıyla
    giderilir.

İptal davası: Menfaati ihlâl edilmiş kişiler, idari yargı mercileri önünde bir idari işlemin ortadan kaldırılmasını talep ederler. İptal davasında genel süre yazılı bildirimden itibaren kural olarak 60 gündür.

Geri alma: Sakat bir idari kararın, idarenin alacağı başka bir idari kararla hükümsüz hale getirilmesi, alındığı tarihten itibaren hukuk aleminden silinmesidir.

78-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-







CEVAPLI KAVRAMA


Devlet faaliyetlerinin belirliliği ilkesi

Teme! hak ve özgürlüklerin güvence altına

alınmış oiması

Kanuni idare ilkesi



Devlet faaliyetlerinin sürekliliği ilkesi

idarenin yargısal denetimi


1. Aşağıdakilerden hangisi gereklerinden biri değildir?

A) B)


C) D) E)

hukuk devletinin

4. Tüzük çıkarma yetkisi aşağıdakilerden hangisine tanınmıştır?

  1. Bakanlar Kurulu

  2. Cumhurbaşkanı

  3. Bakanlar Kurulu ve Bakanlıklar

  4. Kamu Tüzel Kişileri

E) TBMM


2. Yetki Genişliği İlkesi ile ilgili olarak verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

  1. Yalnızca il idaresinde uygulanır.

  2. Merkeze ait olan yetki vali tarafından kullanılır.

  1. Yetkiyi kullanan amir (vaü) merkezi idarenin
    hiyerarşisine tabi değildir.

  2. Yürüten hizmetin giderleri genel bütçeden
    karşılanır.

E) Yetki, milli bir kamu hizmetinin yürütülmesi için
kullanılır.

Aşağıda tüzük ile ilgili verilen bilgilerden hangisi yanlıştır?

  1. Tüzük çıkarma yetkisi sadece Bakanlar Kuruluna
    verilmiştir.

  2. Tüzük tasarılarının Danıştay incelemesinden
    geçirilmesi zorunludur.

  3. Kanunun henüz düzenlemediği bir alanda tüzük
    çıkarılamaz.

  4. Tüzükler, Resmi Gazetede yayımlanır.

E) Tüzük çıkarılması için, bunun önceden kanunda
açıkça öngörülmüş olması gerekir.


3. Aşağıdaki düzenleyici işlemlerden hangisi Anayasada düzenlenmiştir?

  1. Kararname

  2. Yönetmelik

  3. Karar

  4. Genelge

E) Tebliğ

6. Aşağıdakilerden hangisi yönetmelik

çıkaramaz?

  1. Bakanlıklar

  2. Bakanlar Kurulu

  3. Diyanet İşleri Başkanlığı

  4. Yüksek Öğretim Kurulu

E) Sosyal Sigortalar Kurumu Genel Müdürlüğü

-TEMEL YURTTAŞLIK BİLGİSİ-

79


7. Aşağıdakilerden hangisi yargı denetimi dışında değildir?

  1. Cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler

  2. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları

  1. 657 Sayılı Kanuna tabi kamu personüii
    hakkındaki uyarma ve kınama cezaları

  1. Yüksek Askeri Şura kararları

E) 657 Sayılı Kanuna tabi kamu personeli
hakkındaki aylıktan kesme cezası

11. İdarenin, bir başka devlet organının görev alanı içine giren konularda işlem tesis etmesi nedeniyle ortaya çıkan yetki sakatlığına ne ad verilir?

A) B) C) D) E)

Yetki tecavüzü Görev gasbı Yetki saptırması Yetkisizlik Yetki gasbı


8. Belli bir kişiyi veya nesneyi, hukuk kurallarınca önceden düzenlenmiş bulunan nesnel ve kişilik dışı bir hukuki duruma sokan işlemlere ne ad verilir?

  1. Düzenleyici idari işlemler

  2. Şart işlemler

  3. Subjektif işlemler

  4. Yapıcı idari işlemler

E) Karma işlemler

12. "Yetki saptırması" durumunda idari işlem hangi öğesi bakımından hukuka aykırıdır?

A) Sebep öğesi



B)

Konu öğesi

C)

Yetki öğesi

D)

Maksat öğes

m E)

Şekil öğesi

5




Jd




(/>

m a.




1










9. Aşağıdakilerden hangisi şart işlem türünde bir idari karar değildir?

  1. idari sözleşmeler

  2. Memurluğa atama

  3. Emekliye sevk işlemi

  4. Okula kayıt işlemi

E) Tahsis işlemi

10. Kişi yönünden yetki kurallarına aykırılık veya kişi yönünden yetkisizlik hangisi ile ifade edilir?

A) B) C) D) E)

Fonksiyon gasbı Yetki gasbı Görev gasbı Yetki tecavüzü Yetki saptırması


TESTİCEVAPANAHTARİ

1.

D

2.

C

! 3.

B

| 4. A

5.

E

6.

C

7.

E

8. B

9.

A

10

.B

111

.B

| 12. D

80-

-GENEL YETENEK GENEL KULTUR DERGISI-










GÜNCEL | Türkiye'nin Sosyo-Ekonomik Yapısına Genel Bakış (EKONOMİ) 1

Günümüz Türkiye'sinin ekonomik yapısını daha iyi anlayabilmek için Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne kadar yaşanan gelişmelere ve bazı önemli ekonomik terimlere kısaca değinelim.

Gerileme dönemini yaşayan Osmanlı Devleti'nde diğer tüm kurumlar gibi ekonomi de çöküş içindeydi.

Bunun nedenlerinden bazılarını aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

» Ülke ekonomisi büyük ölçüde tarıma dayalıydı ve Batıdaki sanayi devrimi ülkeye gerekli şekilde getirilemedi.

» Sermaye birikimi yabancı ve azınlıkların elindeydi. Dolayısıyla bankacılık sistemi de tamamen aynı kişilerin elindeydi.

» Yoğun olarak yaşanan savaşlar ve isyaniar

Bu olumsuz gidişi durdurmak için Tanzimat Dönemi'nde bazı girişimler yapıldıysa da başarılı olunamadı. Sürekli borçlanmayla kapatılan gelir-gider dengesizlikleri 1881 yılında kamu maliyesinin Duyun-u Umumiye İdaresi'nin kontrolüne girmesiyle sonuçlandı. Bu durum ise sadece ekonominin değil, ülke bağımsızlığının ve devletin de sonunu yaklaştırmıştır.

Yıllarca süren savaşlardan sonra çok zorlu koşullar altında kurulan Türkiye Cumhuriyeti, henüz Cumhuriyeti ilan etmeden Şubat 1923'te İzmir İktisat Kongresi'ni düzenlemiştir. İlk yıllarda ekonomi özel sektör üzerine bina edilmek istenmiş, ama başarılı olunamamıştır. Dolayısıyla "Devletçilik İlkesi" ekonomi alanında da uygulanmış ve özel sektör yerine kamuya bağlı bir ekonomik sistem kurulmuştur.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonominin özel sektöre yüklenememesinin sebepleri şöyledir:

» Özel sektörün sermaye yetersizliği >> Alt yapı yetersizliği »Teknik bilgi yetersizliği

| Duyun-u Umumiye

| Ekonomik çöküntüye giren Osmanlı Devleti, 1854!


| yılından itibaren dış borçlar almaya başladı.:
| Borçlar ödenemedi ve sürekli yeni borçlar alındı.j
l Bunun sonucu devletin farklı ülkelere olan j
| borçlarını bir merkezde toplayan Duyun-u j
j Umumiye idaresi kuruldu. Devletin bazı mallar j
| üzerinden aldığı vergiler Türkiye Maliye Nezareti I
jyerine Duyun-u Umumiye tarafından tahsil |
; edilecekti. Yani devlet içinde bağımsız ikinci biri
I Maliye Bakanlığı kurulmuş oldu. Ancak bu yeni \
| bakanlığın 7 üyeden oluşan idare meclisinin ikisi |
İ Türk, beşi ise yabancı idi. (Yabancı üyelerden biri |
| İngiliz, biri Fransız, biri Alman, biri Avusturyan ve |
Ibiri de İtalyandı. Duyun-u Umumiye idaresininl
| başkanı ise sadece İngiliz veya Fransız üyeleri
\ arasından seçilebilmekteydi.) j

| Duyun-u Umumiye'ye verilen gelirler şunlardır: j


[ Tütün, tuz ve ipek vergileri, damga pulu ve balıkj
| resimleri. Duyun-u Umumiye idaresinde 1912!
I yılında 8931 memur çalışıyordu. Bu personelin İ
| tayin ve azli doğrudan doğruya Duyun-u Umumiye |
I idaresine aitti. |

Bu dönemdeki temel strateji "sanayileşme"dir. Devlet eliyle yürütülen bu sanayileşme yurtiçinde üretilen hammaddelere dayalıdır ve yurtiçindeki ihtiyacı karşılamaya yöneliktir. Cumhuriyetin ilk otuz yılındaki ekonomik yapıyı; "devletçi, dışa kapalı ve sanayileşmeye dönük" olarak özetleyebiliriz. 1929'a kadar olan dönem, "dışa kapalı olma" açısından bir istisnadır. Lozan Antlaşmasının iktisadi hükümleri yeni Cumhuriyet'i bağlayıcı hükümler içermekteydi. Lozan, dışa açık politikaların benimsenmesini istemekte; Osmanlı gümrük tarifelerinin bir müddet daha yürürlükte kalmasını ve yeni yasaklar getirilmemesini öngörmekteydi. Bu nedenle, 1929 yılına kadar gümrük tarifelerinde artışlar yapılamamıştır.

İzmir İktisat Kongresi'nde alınan kararlarda ülkenin siyasi bağımsızlığının iktisadi bağımsızlıkla

-GUNCEL: TURKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARI-

81



güçlendirilmesi ve milli girişimciliğin geliştirilmesi hedefleniyordu.

1927'de yapılan ilk nüfus sayımına göre 13,6 milyon kişi olan nüfusun %48'ini çiftçiler, %3,7'sini sanatkarlar, ve %2,8'ini de tüccarlar oluşturuyordu. Ülke nüfusunun yarısı tarım alanında çalışıyordu ama verimlilik yoktu, ilkel yöntemlerle tarım çalışmaları yapılıyordu ve elde edilen ürünü işleyecek fabrika da yoktu. Tarım alanındaki reformiardan en önemlisi, mahsulün onda birinin vergi olarak ödenmesi anlamına gelen "aşar vergisi" nin 1925'te kaldırılmasıdır.

1925'te çıkarılan bir kanunla köylülere bedelini 20 yılda ödemek üzere toprak dağıtılmıştır. Zirai araç ve makinelerin kullanımını artırmak için de teşvikler uygulanmıştır.

| Dovlot İetatistik Enstitüsü (DİE) !

| "Türkiye İstatistik Kurumu" (TÜİK) !

11926 yılında Cumhuriyetin ilanından sonra;


| Atatürk'ün direktifleri ile Başbakanlığa bağlı |
| Merkezi İstatistik Dairesi olarak kurulmuştur. |

| İlk Genel Nüfus Sayıımı DİE'nin kuruluşunun ikincii


: yıhnda (1927) yapılmıştır. |

I Devlet İstatistik Enstitüsü (DİE) yerine, Kasım I


J2005'te "Türkiye İstatistik Kurumu" (TÜİK)İ
| kurulmuştur. Kurum Başkanı 5 yıl süre ile Bakanlar;
| Kurulu Kararıyla atanır. |

| Türkiye İstatistik Kurumunun görevleri:


|» Resmî İstatistik Programını hazırlamak. |

|» Program ile belirlenen istatistikî faaliyetlerin |


| yürütülmesini organize etmek ve uygulanmasını |
| sağlamak. !

j» Ülkenin ekonomi, sosyal, demografi, kültür,j | çevre, bilim ve teknoloji alanları ile gerekli görülen j j diğer alanlardaki istatistiklerini derlemek, \ \ değerlendirmek, analiz etmek ve yayımlamak. i

1927 yılında sanayi kuruluşlarının teşviki ve korunması amacı ile, Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarılmıştır. Bu kanunla yerli sanayi sektörüne ucuz devlet arazisi tahsisi, çeşitli vergi muafiyetleri, taşıma ve ulaştırma indirimleri gibi teşvikler ve muafiyetler getirilmişti. Milli ekonomi anlayışı ile milli tüccar ve milli sanayici oluşturulmaya çalışılmıştır. Yerli sanayinin korunması için, 1929 yılından itibaren, ulusa! sanayinin dışarıdan gelenlerin rekabet güçlerine karşı korunması için yüksek gümrük tarifeleri uygulanmaya başlanmıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında devlet, temel tüketim ve ara malları alanında dışa bağımlı kalmamak amacıyla un, şeker, pamuk ile kömür, demir ve akaryakıt üretimine özellikle öncelik vermiştir. Bu temel malların yurt içinde üretilmesi ve dışa karşı bağımlılığın kırılması hedeflenmiştir. Sanayileşmede önceliklerden olan şeker üretimi için çok önemli adımlar hızla atılmıştır. 5 Nisan 1925'de şeker fabrikalarının kurulması ve ayrıcalıkları hakkında kanun kabul edildi. Cumhuriyetin ilk onbir yılında dört şeker fabrikası açıldı: Alpullu Şeker Fabrikası (1926), Uşak Şeker Fabrikası (1926), Eskişehir Şeker Fabrikası (1933) ve Turhal Şeker Fabrikası (1934). Aynı dönemde açılan diğer fabrikalar şunlardır: Bursa dokumacılık fabrikası (1927), Bünyan dokuma fabrikası (1927), Ankara çimento fabrikası (1928) ve Ford Şirketi ile bir otomobil montaj fabrikası (1929).

Bu dönemde açılan diğer yeni kurumlar şunlardır: Türkiye Teyyare Cemiyeti (1925), Ankara'da Gazi Çiftliği (1925), Başvekalet İstatistik Genel Müdürlüğü (1930), Tekel Genel Müdüriüğü (1931), PTT Genel Müdürlüğü (1933), Hava Yolları İşletmesi (1933), Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürlüğü (1935), Elektrik İşleri Etüd İdaresi (1935), Maden Tetkik Arama Enstitüsü (1935), Tapu Kadastro Umum Müdürlüğü (1936), Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü (1937). Yeni Cumhuriyet finans sektörüne de önem vermiş ve bir çok yeni milli banka kurulmuştur: Türkiye İş Bankası (1924), Türkiye Sanayi ve Maadin Bankası (1925), T.C. Merkez Bankası (1930), İller Bankası (1933), Sümerbank (1933), Etibank (1935) ve Halk Bankası (1938).

Atatürk ulaştırma sektörüne özel önem vermîş ve özellikle demiryollarının geliştirilmesi için çalışmalarda bulunmuştur.

Cumhuriyetin kuruluşu ile Osmanlı döneminde yabancı şirketlerin yönetiminde bulunan demiryolları satın alınarak devletleştirilmiş ve bir yandan da yeni demiryollarının yapımına önem verilmiştir. Bu amaçla, 1924!de Anadolu demiryollarınm devletleştirilmesi hakkındaki kanun kabul edilmîştir. Bu kanun uyarınca, öncelikle Haydarpaşa-Eskişehir-Konya- Yenice-Mersin hattı (1928), daha sonra da diğer hatlar satın alınma yolu ile devletleştirilmiştir.

Cumhuriyetin ilk on yılında Batı, İç ve Doğu Anadolu, demiryolu ile birbirine bağlanmıştır. 1923'de 1.378 km. olan demiryolu, 1938'de 6.656 km.ye çıkanlmıştır.



82-

-GENEL YETENEK GENEL KÜLTÜR DERGİSİ-




Ulaştırma alanında yapılan diğer önemli atılımlar da denizcilik sektöründedir. Osmanlı Devleti, verilen imtiyazlar nedeni ile kabotaj hakkına sahip değildi ve bir çok limanın işletilmesi yabancıların elindeydi. 1926'da 'Kabotaj Kanunu' çıkarıimış ve kabotaj hakkının tam olarak uygulanarak, Türk deniz ticaretinin ve taşımacılığının gelişmesi sağlanmıştır. 1933'de Denizyolları İşletmesi kurulmuştur. 1933'de İzmir Rıhtım Şirketi ve 1935'de İstanbul Rıhtım Şirketi satın alınarak devletleştirilmiştir. Ayrıca, 1937'de deniz işletmeciliği ve bankacılık işletmelerine yardımcı olmak amacı ile Deniz Bank kuruimuştur. Havacılık alanında da gelişmeler yaşanmıştır. 6 Ekim 1926 Kayseri'de açılan uçak fabrikası, 1934'de 6 avcı uçağı üretti ve bu uçaklardan biri 50 dakikada Ankara'ya uçtu. 1929'da İstanbul- Berlin arasında tarifeli uçak seferleri başlamıştır. Yurt içinde ise ilk olarak, 1933'de Ankara-İstanbul arasında tarifeli uçak seferleri başlamıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında iletişim alanında da çalışmalar yapılmıştır. 11 Eylül 1926'da Ankara'da otomatik telefon hizmete girmiştir. 1929'da İstanbul-Ankara ve 1937'de de Ankara-Adana arasında telefon görüşmeleri başlamıştır.

q

1950'li yıllarda devletçilik anlayışı değişmeye başlamış, ekonomide özel girişime destek verilmeye başlanmıştır. Liberal ekonominin uygulanmaya £ çalışıldığı bu dönemde ekonomi ayrıca dışa açılmış, § ithalat büyük oranda (%75) serbest bırakılmıştır. ©

Bu dönemdeki gelişmeleri maddeler halinde şöyle ^ sıralayabiliriz.

>> Sanayileşme yerine tarıma ağırlık verilmiştir.

>> İthalat serbest bırakılmış, bunun sonucunda ithalat patlaması yaşanmıştır.

» Liberal ekonomi uygulanmaya çalışılmıştır.

Bu dönemin ilk yıllarında büyük bir bolluk ve refah yaşanmış ancak 1954'ten sonra olumlu gelişmeler yerini olumsuz gelişmelere bırakmıştır. Fiyatlar genel düzeyi hızla artmış ve ülke enflasyonla tanışmıştır. Liberal ekonomi kısa sürede yerini müdahaleci ekonomiye bırakmıştır. Serbest bırakılan ithalata yeni kotalar (sınırlamalar) getirilmiş, kar oranları sınırlandırılmış, dış finansman sağlanmış (yurt dışından borç alınmış) ve enflasyon durdurulmuştur. Yaşanan bu sskıntılardan sonra 1960 yılında DPT (Devlet Planlama Teşkilatı) kurulmuş ve planlı kalkınma dönemi başlamıştır. 1963'te beş yıllık kalkınma planları uygulanmaya başlamıştır. Bu dönemde sanayi ve hizmet

sektörlerine ağırlık verilmiştir. Hedeflenen büyüme oranlarına büyük ölçüde ulaşılmıştır.
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT): Ülke | kaynaklarının verimli kullanılması ve kalkınmanın | hızlandırılması amacıyla ülkenin ekonomik, sosyal ıve kültürel planlama hizmetlerinin bir bütünlük \ içerisinde etkin, düzenli ve süratli olarak I görülebilmesi için kurulmuştur. Devlet Planlama

Teşkilatı Başbakana bağlıdır.



DPT'nin görevleri kısaca şunlardır:

» Ülkenin doğal, beşeri ve iktisadi her türlü kaynak ve imkanlarını tespit ederek, takip edilecek iktisadi, sosyal ve kültürel politika ve hedeflerin belirlenmesinde Hükümete müşavirlik yapmak,

» Hükümetçe belirlenen amaçlar doğrultusunda kalkınma planları ile yıllık programları hazırlamak,

» Bakanlıkların ve kamu kurum ve kuruluşlarının | iktisadi, sosyal ve kültürel politikayı ilgilendiren) faaliyetlerinde koordinasyonu sağlamak, | uyguiamayı etkin bir biçimde yönlendirmek ve bu konularda Hükümete müşavirlik yapmak,

» Bölgesel veya sektörel bazda gelişme programları hazırlamak.

19801i yıllara gelindiğinde Türkiye'nin en önemli sorunu % 20 düzeyine ulaşan işsizliktir.

1980'li yıllarda ekonomide yeni bir döneme girilmiştir. Bu dönemin özelliklerini şu şekilde sıralayabiliriz:

»İhracata dönük bir büyüme hedeflenmiştir. »Sınai üretimin yükseltilmesi hedeflenmiştir.

»Ekonomik ve sosyal yapının geliştirilmesi esas alınmıştır.

»Serbest pazar ekonomisi benimsenmiştir.

Bu dönemde yüksek büyüme hızı yakalanmış fakat enflasyon aşırı şekilde yükselmiştir.

-GÜNCEL: TÜRKİYE'NİN SOSYO-EKONOMİK KONULARI-

83



EKONOMİYLE İLGİLİ ÖNEMLİ KAVRAMLÂR

Ekonomi (İktısaî): Sınırsız olan insan ihtiyaçiarının sınırlı kaynaklarla nasıl karşılanacağını inceleyen bir sosya! biümdir. Ayrıca ekonomi, bir toplumda gerçekleşen ekonomik faaliyetlerin (üretim, tüketim, bölüşüm) bütününü kapsayan bir kurumdur.



Enflasyon: Günlük deyimde "genel fiyat seviyesindeki yükselme eğilimi" olarak bilinmesine karşın, ekonomide eğilimin nasıl hesaplanacağı tartışılmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumunun her ay açıkladığı Toptan Eşya Fiyat Endeksi (TEFE) artış oranı enflasyon rakamı olarak belirleniyor.

Devalüasyon: Bir ülkenin para biriminin ulusal sınırlar içerisinde enflasyon nedeniyle değer yitirmesi sonucu, ulusal paranın yabancı paralar karşısındaki değerinin azalmasını ifade eder. Örneğin, Türk Lirasının ABD doları karşısındaki değerinin 1.20 YTL'den 1.40 YTL' ye düşmesi, YTL'nin 0,20 YTL değer kaybetmesi (ABD dolarınm 0,20 YTL değer kazanması) anlamındadır. Ülkemizde ilk devalüasyon 1946'da uygulanmıştır. Eylül 1946'da gerçekleştirilen Cumhuriyet tarihindeki ilk devalüasyon Kararı, bir istikrar programından çok, savaş sonrası döneme ve yeni ekonomi politikalarına uyum sağlamaya, ithalatı kısmaya, ihracatı artırmaya yönelik önlemleri kapsamıştır. Ancak hedeflenenin aksine ihracat azalmış, ithalat artmıştır. 1958 yılında ikinci devalüasyon uygulanmıştır. 1970-1980 arasında 4 defa, sonra 1994 ve son olarak da Şubat 2001'de devalüasyon uygulanmıştır.

Yüklə 1,07 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   6   7   8   9   10   11   12   13   14




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin