TüRKİye diyanet vakfi 5 İSLÂm ansiklopediSİ (25) 5



Yüklə 1,44 Mb.
səhifə38/52
tarix27.12.2018
ölçüsü1,44 Mb.
#87599
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   52

KAYITBAY

Ebü'n-Nasr Seyfüddîn Hâdimü'l-Haremeyni'ş-şerîfeyn el-Melikü'!-Eşref Kâyıtbay ez-Zâhirî (ö. 901/1496)

Memlûk sultanı (1468-1496).

Çerkez asıllı olup826'da(1423) Kafkas­ya'da doğdu. On üç yaşında iken Mısır'a getirildi ve Sultan Barsbay tarafından sa­tın alındı. Daha sonra Sultan Çakmak el-Melikü'z-Zâhir'in memlüklerinden oldu. Çakmak tarafından azat edilerek haseki­ler arasına alındı ve ardından devâdâr-ı sagîr tayin edildi. Hoşkadem zamanında önce tablhâne emirliğine, da­ha sonra binbaşılık rütbesine yükseltildi. Tahtını ancak iki ay koruyabilen Yelbay döneminde sultanın muhafız birliklerinin kumandanlığına getirildi, tahta çıkma­sında etkili olduğu Temürboğa onu ata-beg yaptı. Bu sırada Hayırbay'ın neticesiz kalan isyanının bastırılmasında önemli rol oynadı. Ardından arkadaşlarının ısrarı üzerine orduda fazla taraftan bulunma­yan Temürboğa'nın yerine onun da rızâsı ile tahta oturdu.600

Otuz yıla yakın bir müddet saltanat süren ve Burcî Memiükleri'nin en büyük sultanı sayılan Kayıtbay'ı uğraştıran en önemli mesele Osmanlılarla mücadelesi oldu. Fâtih Sultan Mehmed'in hac güzer-gâhındaki su yollarının bakımı ve yeni ha­vuzlar inşa etme teklifinin el-Melikü'l-Eş-ref Seyfeddin İnal tarafından reddedil­mesi yüzünden başlayan gerginlik, Kara-manoğulları ve Dulkadıroğulları'na bey tayini ve bu devletleri nüfuzları altına al­ma mücadelesiyle giderek dolaylı da olsa çatışmaya dönüşmüştü. Kâyıtbay tahta çıktığında Osmanlılar'ın desteklediği Dul-kadıroğulları Hükümdarı Şehsuvar Bey Memlükler'le savaş halindeydi. Bu sırada Memlükler de Osmanlılar'a karşı Karama-noğullarfnı destekliyordu. Osmanlılar'la ilişkileri düzeltmek isteyen Kâyıtbay, Karamanogullan'nı desteklemekten vazgeç­ti ve Fâtih'e bir elçi gönderip ondan Mem­lûk kuvvetlerini yenilgiye uğratmış olan Şehsuvar Bey'e yardım etmemesini rica etti. Onun Karamanoğulları'na destek vermekten vazgeçmesinden memnun ka­lan ve Karaman seferine katılmadığı için de Şehsuvar Bey'e kızgın olan Fâtih bu teklifi kabul ederek askerî desteğini çekti. Devâdâr Yeşbek kumandasındaki Mem­lûk kuvvetleri yalnız kalan Şehsuvar Bey'i önce Antep'te yendi ve onu Zamantı Ka-lesi'nde kuşattı. Bağlılık bildirip teslim olmak zorunda kalan Şehsuvar Bey Kahi-re'ye getirildi ve kendisine eman verilmiş olduğu halde idam edildi (877/1472).

Şehsuvar'm yerine Kâyıtbay, önceden beri desteklediği Şahbudak'ı ikinci defa Dulkadırlı Beyliği'nin başına getirmişti. Fâtih Sultan Mehmed ise Dulkadırlı Bey­liği için Alâüddevle Bey'İ destekledi. Os­manlı kuvvetlerinin yardımıyla Alâüddevle kardeşi Şahbudak'ı yenerek tahtı ele ge­çirdi (885/1480). Gerek bu gelişmeler ge­rek ikihükümdar arasında teati edilen mektuplar ve elçi kabullerinde teşrifata aykırı davranışlar Memlükler'le Osmanlı­lar' savaşın eşiğine getirdiyse de Fâtih'in ölümü Osmanlı-Memlûk savaşını bir sü­re erteledi.

Kayıtbay'ın diğer bir tehlikeli komşusu Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan'dı. Ancak onun 1473'te Otlukbeli'nde Os-manlılar'a yenilmesi bu tehlikeyi azalt­mıştı. Fakat Uzun Hasan'ın 882'de (1478) ölümünden sonra yerine geçen Yâkub Bey zamanında iki ülke arasında önemli bir savaş yapıldı. Yeşbek kumandasındaki Memlûk ordusu, Hama naibini Öldürdük­ten sonra Akkoyunlu ülkesine kaçan Ha­ma bedevîlerinin liderini takip ederek onun sığındığı Ruha şehrini kuşatmıştı. Ruha Valisi Bayındır, bu sırada ani bir sal­dırıya geçerek Yeşbek kumandasındaki Memlûk kuvvetlerini hezimete uğrattı. Başta Emîr Yeşbek olmak üzere Memluk ordusu çok büyük kayıp verdi. Kâyıtbay bunu sineye çekmek zorunda kaldı ve Ak-koyunlular'dan intikam almak yerine ba­rış yolunu tercih etti. Zira bu sırada Os­manlı tahtına geçmiş olan II. Bayezid'i önemli bir tehdit olarak görüyor ve baş­ka bir cephe açmaktan çekiniyordu.

II. Bayezid'e karşı taht mücadelesi ve­ren Cem Sultan'i Kayıtbay'ın ülkesine ka­bul ederek ona yardımcı olması iki devle­ti savaşın eşiğine getirdi. Çok geçmeden aynı zamanda II. Bayezid'in kayınpederi olan Dulkadırlı Beyi Alâüddevle Memlükler'in elindeki Malatya'yı kuşattı ve Kayıt-bay'ın kendisine karşı gönderdiği kuvvet­leri bozguna uğrattı (889/1484). Kâyıtbay. bu durum karşısında bir elçilik heyetiyle Bayezid'e barış teklifinde bulundu. An­cak elçileri Osmanlı başşehrinden elleri boş döndü. Osmanlı kuvvetleri daha on­lar ülkelerine ulaşmadan sınırı geçerek Memlûk topraklarına girdi (890/1485). Biri Tarsus ve Adana'yı işgal eden, diğeri Malatya önlerine gelen iki Osmanlı ordu­suyla Memlûk orduları arasında başlayan savaşlar, 895 (1490) yılına kadar sürdü. Bu savaşlar sırasında Adana ve Tarsus bir­kaç defa el değiştirdi. 8 Ramazan 893'te (16 Ağustos 1488) Adana civarındaki (Ağa-çayın) savaşı kazanan Memlükler şehri tekrar ellerine geçirdiler. Dulkadırlı Beyi Alâüddevle'nin MemlüKler'e iltihakı onla­rın işini kolaylaştırmış, Çukurova'da cere­yan eden bu savaşlarda üstün gelen ta­raf genellikle Memlükler olmuştur.

Kâyıtbay, 895te (1490) Osmanlılar'la barış yapmak için yeni bir heyet gönder­diyse de bu yeni bir savaşa yol açtı. Kâyıt­bay, Emîr Özbek'e Osmanlı ülkesine saldı­rı emri verdi. Kayseri üzerine yürüyerek karşısına çıkan Osmanlı birliklerini mağ­lûp eden Özbek, Osmanlı kuvvetlerinin yaklaştığını duyunca muhasarayı kaldırdi. Gülek'e çekilirken Niğde, Karaman ve Ereğli civarını yağmaladı. Çukurova sa­vaşlarında daha başarılı olmasına rağmen Kayıtbay, askerî İhtiyaçları temin husu­sunda karşılaştığı zorluklar sebebiyle ba­rış için Tunus Hafsî sultanı başta olmak üzere bazı hükümdarların aracılığına baş­vurdu. Sonuçta Osmanlılar'Ia on beş yıl süreli bir barış imzalandı (896/1491). Dul-kadıriı Beyi Alâüddevle de bundan sonra iki tarafla dostane ilişkiler kurmaya çalış­tı. Kayıtbay ertesi yıl, Endülüs'teki son İs­lâm devleti olan Nasriler'in (Benî Ahmer) yardım talepleri karşısında ülkesindeki hıristiyanları cezalandırmaya veya hı-ristiyanların Suriye ve Filistin'e girme­sini yasaklamaya yönelik neticesiz ka­lan birtakım tehditler dışında bir şey yapamadı. Zira o sırada devletinin güçlü bir donanması da bulunmuyordu. Kayıt­bay 27 Zilkade 901'de (7 Ağustos 1496) vefat etti.

Saltanatının son dört yılını savaşsız geçiren Kayıtbay, gerek savaş masraflarını gerekse sayılan büyük rakamlara ulaşan eserleri için yapılan büyük harcamalar yü­zünden iyice bozulan ekonomiyi düzelt­mek amacıyla çok gayret göstermişti. Kaynaklarda, mevcut gelirlerin yetme­mesi üzerine Kayıtbay'ın para toplamak hususunda zora başvurduğu, zenginlen sıkıştırıp mal müsaderelerinde bulundu­ğu, vakıf veya şahıslara ait gayri menkul­lerden vergiler aldığı, hububat tacirleri üzerine ağır vergiler koyduğu ve yine bir nevi ihtiyat kuvveti olan evlâdü'n-nâsı cepheye göndermekten muaf tutmak karşılığında vergiye bağladığı belirtilir. Onun saltanat dönemi bazı tarihçilerce Burcî Memlükleri'nin en parlak devri sa­yılır.

Kaynaklarda âdil, cesur, ileri görüşlü, ilme ve ilim adamlarına değer veren bir hükümdar olarak tanıtılan Kayıtbay pek çok imar hareketinde bulunmuştur. Ül­kesindeki maddî sıkıntılara rağmen Mı­sır, Hicaz ve Suriye'de pek çok cami, med­rese, tekke, köprü ve kale inşa ettirmiş­tir. Yangın geçiren Mescid-i Nebevî'yİ ye­nilemiş. Mekke ve Medine'de Harem'e ba­kan birer medrese yaptırmıştır. Bu eser­lerden bazıları günümüze ulaşmıştır. Bunlar arasında özellikle türbesinin de içinde bulunduğu Kahire kapısındaki ca­misi en tanınmış olanıdır. Bu külliye, sa­dece Memlûk mimarisinin değil aynı za­manda İslâm mimarisinin en güzel ör­neklerinden sayılır.601 Seyahati seven Kayıtbay Dicle ve Fırat boylarına kadar seyahatler yaptı. Bu arada hac görevini de ifa ederek Burcî Memlükleri döneminin bu görevi yerine getiren tek sultanı olma Özelliğini ka­zandı. Kayıtbay, hayatı boyunca tek bir kadınla evli kalması ve tahttan indiril­miş sultanlara, yakınlarına ve isyan eden bazı emirlere iyi davranmasıyla da tanı­nır.

Bibliyografya :

İbn Ecâ. el-c!râk beyne'l-Memâtîk ue'l-'Oş-mâniyyîne'l-Etrâk ma'a rıhleti'l-emir Yaşbek min Mehdi ed-Deuâdâr (nşr M. Ahmed Deh-mân|, Dımaşkl406/1986;Âşıkpaşazâde. Târih, s. 210-217; Sehâvî. ed-Dau'ü'Mâmı1, V, 201-211; Şehâbeddin İbnü'l-Cey'ân, el-Kavlü 'i-müs-tazraffi seferi mevlana'l-Meliki'l-Eşref fnşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Trablusşam 1984; İbnü'ş-Şıhne. el-Bedrü'z-zâhir fi nuşrati'l-Meli-kİ'n-Nâşır (nşr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Beyrut 1403/1983, s. 35-44; Abdülbâsıt el-Ma-lati, fiüzhetii'l-esâtîn fi mert üeliyeMışrmine's-sclâün (nşr. M. Kemâleddin izzeddin Ali), Kahi­re 1987, s. 143-146; İbn İyâs. Bedâ'i'u'z-zühûr, İM, 3-332; Hoca Sâdeddin. Tâcü 't-teuârilı (nşr. is­met Parmaksızoğlu), İstanbul 1979,111, 208, 242-243, 250, 266-273; Ahmed b. Yûsuf el-Karamâ-nî, Ahbârü'd-düuel ve âşârü'l-üuel fi't-târth (nşr. Ahmed Hutayt-FehmîSa'd), Beyrut 1412/ 1992, III, 37-42; Gazzî. el-Keuâkİbü's-sâ'ire, 1, 297-300; Şevkânî. el-Bedrü'L-tâli', il, 55-56; Sa-îd Abdülfettâh Âşûr. el-Eyyûbiyyûn ue'l-Memâ-lik, Kahire 1990, s. 286-291; İsmail Yiğit, Siya-sî-Dinî-Kültürel-Sosyal İslâm Tarihi: Memlük-/er, İstanbul 1991, V][, 120-123; G. Wiet, "Deux princes ottomans a la cour d'Egypte", BIE, XX (1938). s. 137-150; M. C. Şehabeddİn Tekindağ, "II. Bayezid Devrinde Çukur-Ova'da Nüfuz Mücadelesi", TTK Belleten, XXX1/123 (1967), s. 345-373; İsmail Ahmed İsmail. "Medresetü's-Sultân KâyıLbay fi Mescidi'l-Harâm", el-'Arab, XIV, Riyad 1979-80, s. 82-95; Sobernheim, "Ka-yıtbay". M, VI, 462-464; a.mlf. -[E. Ashtor], "Kâ3it Bay", B2 (Fr.), IV, 483-484; Refet Yınanç, "DulkadıroğuIIan", DM, IX, 553-557. İsmail Yiğit




Yüklə 1,44 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   34   35   36   37   38   39   40   41   ...   52




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin