Ülke raporu etüd-Araştırma Servisi Mart 2008 İÇİndekiler giRİŞ III kaynakçA 32



Yüklə 375,03 Kb.
səhifə3/5
tarix30.07.2018
ölçüsü375,03 Kb.
#64179
1   2   3   4   5

Kaynak: İran Tarım Seferberliği Bakanlığı.
Son beş yılda tarım ürünleri üretimi %37'lik artışla 88 milyon 730 bin tona, canlı hayvan üretimi %20'lik artışla 9 milyon 349 bin tona, zirai mahsuller üretimi %11'lik artışla 44 milyon 712 bin tona, su mahsulleri üretimi %11'lik artışla 470 bin tona ulaşılmıştır.

Tarım sektöründeki yatırımlarda bir artış söz konusudur. Tarımsal üretimindeki liberalleşme, paketleme ve pazarlama alanındaki gelişmeler yeni ihraç pazarlarının yaratılmasına olanak tanımaktadır. Geniş ölçekli sulama programlarıyla birlikte çiçek ve fıstık gibi ihracata yönelik tarımsal mal gruplarında artan üretim bu alanda İran'da hiçbir sektörde olmadığı kadar sağlıklı bir ekonomik yapı ortaya çıkarmıştır.

İran’da sıklıkla uygulanan iç fiyatları düşürme amaçlı gıda mamulleri ihraç yasaklarına rağmen 2000 yılında tarımsal ürün ihracından 147.8 milyon dolarlık gelir elde edilmiştir. Diğer taraftan, buğday, arpa, mısır, şeker, pirinç, çay, et, kimyasal gübreler, tarım makineleri ithalatta önemli yer tutan kalemler arasında yer almaktadır.

İstatistikler İran'ın yıllık tarımsal üretiminin %30’ları aşan bölümünün ziyan olduğunu göstermektedir. Uygun işleme imkanlarının artırılmasıyla iç talebin sınırlılığı sebebiyle elde kalan ürünlerin ihraç edilmesi mümkün olacaktır.

İran Merkez Bankası verilerine göre 2004–2005 yılında tarımın gayrı safi yurt içi hâsıladaki payı 155.471 milyar Riyal ile %11,2 olup, 2005–2006 yılında bu rakam 175.891 milyar Riyal ile %10,4 düzeyinde kalmıştır. 2003–2004 yılında yatırım harcamalarında 7.322 milyarı Riyali inşat, 4.689 milyar riyali teçhizat olmak üzere toplam 12.011 milyon Riyal tarım sektörüne tahsis edilmiştir. Döviz Rezervleri Fonundan 2003–2004 yılında 2,7 milyon Dolar, 2004–2005 yılında 4 milyon Dolar ve 1984 yılında ise 16,4 milyon Dolar tarım sektörüne aktarılmıştır.

2.2.2. Sanayi

Uzun yıllardır bir petrol ülkesi profili çizen İran özellikle “III. Beş Yıllık Kalkınma Planı” çerçevesinde ekonomisini petrole bağımlılıktan kurtarmayı ve ihracatını çeşitlendirmeyi öncelikli hedef olarak belirlemiştir.Bu amaçla yabancı yatırımların ülkeye çekilmesinin yanı sıra, kambiyo mevzuatı, bankacılık, ithalat-ihracat mevzuatı alanlarında değişiklikler yapmaya başlayan ekonomi yönetimi dış ticarette belli ölçüde bir liberalleşme öngörmektedir.

İran’da ekonomik faaliyetlerde temel amaç ülke halkının ihtiyaç duyduğu her türlü nihai ürünün (düşük yerel bileşen oranıyla da olsa) ülke içinde üretilmesi olmuştur.Günümüzde İran’da çeşitli ürünler üretilmekle birlikte, ağırlıklı sektörler petro-kimya, demir-çelik, gıda, tekstil ve otomotiv sektörleridir. İran'da 168 adet, 50'den fazla kişinin çalıştığı geniş ölçekli gıda işleme tesisleri bulunmaktadır. Bu tesislerde yıllık ortalama 9 milyar Riyal değerinde üretim gerçekleştirilmektedir.

Ancak üretim özellikle kalite ve çeşitlilik açısından ülkemizin 70’li yıllardaki üretim yapısıyla benzerlik göstermektedir. Sektörlerin çoğunda (özellikle makine-ekipman, taşıt araçları ve elektrik-elektronik) montaja dayalı düşük yerli katkıya sahip, düşük kaliteli ve son kullanıcı tatmini açısından yetersiz, ihracat imkanı sınırlı bir üretim yapısı görülmektedir.Kapasite kullanım oranlarının düşük olmasının nedenleri arasında:



  • Eski teknoloji, makine ve ekipman,

  • Firmalarda doğrudan veya dolaylı devlet mülkiyeti (KİT’lerin kronik sorunları),

  • Dış rekabetin olmayışı ve düşük iç rekabet düzeyi, sayılabilir.

Petrol ürünleri ve enerjideki sübvansiyonlara ve ucuz işgücü imkanlarına rağmen İran imalat sanayii genelde geri teknolojilerle üretim yapmaktadır. Ekonomi yönetimi yeni teknolojilerle kaliteli ürünler üretmek, ürün çeşitliliği ve kapasitedeki yetersizlikleri aşmak ve istihdam yaratmak amacıyla yabancı yatırımcılara yönelik yatırım teşviklerini III. Beş Yıllık Kalkınma Planı ile birlikte uygulamaya koymuştur.

Hidrokarbon rezervlerinin günün birinde tükeneceği fikrinden hareketle yola çıkan Tahran ekonomi yönetimi, Plan çerçevesinde öncelikli olarak petro-kimya, ilaç, otomotiv, ağır sanayi makinaları (traktörler, tarımsal makinalar ve iş makinaları), dayanıklı tüketim ürünleri, tekstil, işlenmiş gıda ve yapı malzemeleri üretimine öncelik vermiştir. Ülkede çeşitli fabrikalar açılmış, istihdam yaratılmış ve çeşitli ürünler üretilir olmuştur. Bugün İran petrol sanayii dışında otomotiv, beyaz eşya, petro-kimya, ilaç, tekstil-hazırgiyim, deri, agro-endüstri, makine-ekipman, temizlik ürünleri, mobilya, aydınlatma ekipmanı, yapı malzemeleri gibi temel endüstrileri kurmuştur ve geliştirmeye çalışmaktadır.

Ekonominin %80-85’inin dolaylı ya da devlet kontrolünde olduğu İran’da ekonomi yönetimi imalat sanayiine bir yandan ihracat gücü kazandırmaya çalışırken, diğer yandan Dünya Ticaret Örgütü’ne olası bir üyelik durumunda yerli sanayii güçlendirmek için üretimde standardizasyon, kalite ve tüketici tercihlerine ağırlık vermektedir. Son iktisadi planın bir ayağı da neredeyse tamamıyla bir kamu-devlet ekonomisi görüntüsünde olan İran ekonomisini özelleştirme yoluyla serbestleştirmektir.

2.2.2.1. Petro-Kimya Sanayii

İran'da devlet yatırımlarının büyük bir bölümü petrol sektörüne gitmektedir. Özelleştirme uygulamaları ve 1990'ların ortalarındaki yüksek dış borç giderlerinin ödenmesi sonucu petrol dışındaki sanayi sektörlerine yeterli düzeyde döviz rezervler aktarılamamış ve bunun sonucunda söz konusu sektörler gelişmemiştir.

İran petrolden elde edilen gelirlerin bir kısmını petro-kimya sanayi gibi diğer birtakım alanlara aktararak petrol sektörüne olan bağımlılığı azaltmaya çalışmaktadır. İran'ın sahip olduğu 11 petro-kimya kompleksi, Basra Körfezi'nin petro-kimya üretiminin %13'ünü karşılamaktadır. Son yıllarda İran'ın petrol dışı gelirlerinde de bir artış göze çarpmaktadır.

İran Ulusal Petro-kimya Şirketi (UPŞ) 2013 yılına kadar toplam 20 milyar dolar yatırım gerektiren 30 tesisi hizmete açmayı planlamaktadır. UPŞ Yetkilileri şirketlerinin üretim hacminin 2000 yılında 11.8 milyon ton olan üretim hacminin 2006 yılında 25 milyon tona ulaştığını açıklamıştır. Aynı şekilde petro-kimya ihracat hacmi de 2000 yılında 580 milyon dolar iken, 2006 yılında 4.3 milyar dolara ulaşmıştır.






2005-2009 yıllarını kapsayan Dördüncü Beş yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde bu sektördeki üretimin 56 milyon tona çıkarılması hedeflenmektedir. Bu çerçevede, 11 milyar dolar tutarında 26 projenin hayata geçirilmesi gerekmektedir. Petro-kimya alanındaki önemli projelerin çoğu Körfez kıyısında bulunan Fars Özel Ekonomik Bölgesinde yer almaktadır.



2.2.2.2. Otomotiv ve Yan Sanayii

İran halihazırda Ortadoğu’daki en büyük otomotiv üreticisi konumundadır. İran otomotiv sektörü, standardizasyon ve ürünlerin kalitesi ile ilgili sorunlarını henüz tam aşamamış ve ülkemizin otomotiv sektörü gibi küresel seviyeye ulaşamamış olmasına rağmen kurulu kapasite, önemli sayılabilecek bir kısmı karşılanamayan talep ve İran ekonomi yönetiminin sektöre verdiği büyük önem nedeniyle İran’ın orta vadede Ortadoğu’nun otomotiv devi olacağı çeşitli sektör kaynaklarınca belirtilmektedir.


İran otomotiv sanayi, ülke otoritelerince kilit sektör olarak görülmektedir. Otomotiv sektörü son beş yılda %30 oranında büyüyerek en hızlı büyüyen sektör olmuştur. Sektörün İran GSMH’ ye katkısı %2,5 oranındadır ve ülkede üretilen toplam mal katma değerinin %18’i sektöre aittir.

İran’ın yıllık 1 milyon adet olduğu tahmin edilen otomotiv talebi ülkeyi, son yıllarda en parlak pazarlar olarak nitelenen Hindistan ve Çin’den daha büyük bir Pazar haline getirmektedir. İran’da otomobil satışları 1996’dan bu yanan ortalama olarak yıllık %32 oranında artmaktadır.

Otomobil talebi arttıkça, buna paralel olarak otomotiv yedek parça ihtiyacı da artmaktadır. İran’da hemen her türlü oto yedek parçası üretilmesine rağmen tüketici tarafından özellikle kalite açısından tatmin edici bulunmamakta ve alım gücü olan tüketiciler ithal parçalara ilgi göstermektedir. Diğer yandan Türk mali yedek parçaların kaliteli ve güvenilir oldukları yönünde genel bir kanı vardır. Ancak İranlı oto yedek parça tüketicisi ülkemiz menşeli ürünlerin Avrupalı eşdeğerlerine göre fiyat yönünden daha uygun olması gerektiğini düşünmektedir.

İran otomotiv sanayii dış rekabet karşısında yüksek vergi oranları ve kotalar ile korunmaktadır. Fakat, devlet tekelinde olan bu sektör, teknoloji transferi amacıyla son yıllarda yabancı ortaklıklar yoluyla yeni model araçların üretimine başlamıştır. Başta Nissan (Japon), Peugeot (Fransa, Renault (Fransa) ve Kia (Güney Kore) firmaları olmak üzere birçok ortaklık anlaşması imzalanmıştır. Ayrıca İran’da kalite ve rekabeti artırmak amacıyla hazır binek araç ithalatına müsaadeler verilmeye başlanmış olup, bu izinler çerçevesinde BMW ve Mercedes gibi binek araçlarının da ithalatı ve satışı gerçekleştirilmeye başlamıştır. Bu gelişmeler çerçevesinde, İran dünya genelinde en fazla otomobil üreten 11. ülke konumuna gelmiştir.
2.2.2.3. Gıda Sanayi

Özellikle son yıllarda tarım ve gıda ürünlerinde ithalatın azaltılması ve ihracatın artırılması için gıda sanayi üretiminin desteklenmesine büyük önem verilmiştir. İran’da gıda sanayiine ham madde oluşturabilecek çok çeşitli ürünlerin üretilmesi bu destekte önemli rol oynamıştır. Bunun sonucunda yaratılan katma değer açsından gıda sanayii kimya sanayiinden sonra ikinci önemli sektör olmuştur. Gıda işleme sanayiinde kullanılan girdilerde ithalata bağımlılık oranı %10’un üzerindedir.

İran’da genel olarak gıda sanayiinin bütün dallarında üretim söz konusudur. Ancak gerek sayısal olarak ve gerekse üretim kapasiteleri dikkate alındığında makarna ve bisküvi gibi unlu mamuller, şeker ve şekerli mamuller, sebze ve meyve işleme, beyaz et ve bitkisel yağlar üretim tesisleri ön plana çıkmaktadır.

İran’da 168 adet, 50’den fazla kişinin çalıştığı geniş ölçekli gıda işleme tesisi bulunmaktadır. Bu tesislerde yıllık ortalama 9 milyar riyal değerinde üretim gerçekleştirilmektedir. İran’da modern anlamda gıda işleme tesislerinin kuruluşu nispeten yeni bir aktivite olup, özellikle son yıllarda modern gıda sanayilerinin teşviki yoluna gidilmektedir. İran’da gıda işleme sanayiinin tüm birimlerinde yabancılar için yatırım imkanı mevcut olmakla birlikte özelikle tesislerin modernizasyonu, tesislerin çevre ile bütünleşmesinin sağlayacak yatırım düzenlemeleri, ambalajlama yatırımları ve ayrıca hasat kayıplarını önleyici yatırımlar ön plandadır.

Bununla birlikte bu alanda üretim ve ürün geliştirme düşük seviyede kalmaktadır. Bugün sektör iç talebi karşılayacak seviyeye ulaşmıştır, ancak ihracata yönelik üretim sınırlıdır. İhracatın artması için bu sektördeki ürün kalitesinin artırılması ve paketlemeye yönelik yatırımların yapılması önem kazanmaktadır.
2.2.2.4. Tekstil

İran’da sanayi üretimi içinde önemli yeri olan tekstil sektörü günümüzde büyük sıkıntılarla karşı karşıya olup, makine parkının ve üretim teknolojisinin çok eski olması nedeniyle bu sektör iflas eşiğine gelmiş bulunmaktadır. Tekstil sektörüne özellikle makine ve teknoloji yenileme konusunda yatırım yapılması gerekmektedir. Bu çerçevede, 2002 yılının Haziran ayı içerisinde yasalaşan yabancı sermayeyi teşvik mevzuatının yabancı yatırıcı lehine önemli oranda avantajlar içermesi nedeniyle, 2003 yılından başlamak üzere bir çok sanayi dalında yatırım ve teknoloji yenilenmesi ile verimlilik artışı sağlayacak yatırımların artması beklenmektedir.

Daha önceki yıllarda İran Avrupa ülkelerine pamuk ihraç eden bir konumdaydı. Ancak, İran pamuğunun zaman içerisinde uluslararası piyasalarda fiyat olarak yüksek kalması, İran’da işçilik ücretlerinin nispeten yüksek olması gibi sebeplerle ihracat yok denecek seviyeye inmiştir. Bunun için tekstil sektöründe hükümetin öncelikli hedefi iç talebin karşılanması olup, ihracat ikinci planda kalmaktadır.

İran’da tekstil ürünleri ithalatı ise yaklaşık 450-500 milyon ABD Doları hacmi ile en önemli ithal kalemleri arasındadır. Sektör Türkiye’nin ihracatında önemli bir yere sahiptir. Türkiye’den pamuklu mensucat ve polyester iplik ithalatı dikkat çekici boyutlardadır. Son yıllarda Türk tekstil ürünlerinde yaklaşık 70 milyon ABD Doları civarında bir talep olduğu ancak bu rakamın geçek potansiyelin çok altında olduğu görülmektedir.


2.2.3. Madencilik

Ekonomisi içerisinde ciddi bir yer tutmamasına rağmen İran sadece petrol ve doğalgaz rezervleri bakımından değil aynı zamanda birçok maden bakımından da zengin bir ülkedir. İran dünyanın en büyük çinko rezervlerine sahiptir. Ayrıca dünyanın ikinci en büyük bakır rezervleri ve dokuzuncu büyük demir rezervleri İran'da bulunmaktadır. İran; kromit, uranyum, kurşun, manganez, kömür ve altın rezervleri bakımından da avantajlı bir ülkedir. Bununla birlikte, İran'da madencilik sektörünün yeterince geliştiği söylenemez. Madencilik ülke GSMH’sının sadece %0,6’sına tekabül etmektedir.

İran’da madencilik alanında özellikle demir-çelik sektörü önemlidir. Bilinen 800 milyon ton rezervi ile dünyadaki en büyük dokuzuncu demir rezervine sahip olan İran, Ortadoğu’daki en büyük çelik üreticisi olup, dünyada 22. sırada yer almaktadır. Çelik sektöründe 1998 yılında 5,6 milyon ton/yıl olan üretim kapasitesi, 2004 yılı sonunda 8,5 milyon ton/yıla ulaşmıştır. Önde gelen çelik tesisleri İsfhan, Ahfaz ve Mübarekeh’te bulunmaktadır. İran, dünyadaki en büyük demir rezervlerinden birine sahip olmasına ve Ortadoğu’daki en büyük demir-çelik üreticisi olmasına rağmen demir-çelik ürünleri ithal etmektedir. Demir-Çelik ürünleri ithalatı 2 milyar ABD doları dolayındaki hacmiyle önemli boyutlardadır. İthalat daha çok yassı ürünlerde yoğunlaşmaktadır.

Maden yataklarının geliştirilmesi Hükümetin öncelikleri arasında yer almakta ve bu nedenle sektörde yatırımlar Hükümet tarafından teşvik edilmektedir. Ekipman, "know-how" ve yatırım imkanı sağlayan yabancı firmalar için önemli imkanların mevcudiyetinden söz edilebilir. Bu sektörden Sanayi ve Madenler Bakanlığı sorumludur ve birçok devlet ulusal şirketleri aracılığıyla faaliyet göstermektedir.

Önemli rezervlerin varlığına karşılık İran'ın dünya maden üretimindeki yeri %1,5'in altındadır ve bu nedenle madeni varlıkların İran ekonomisine kazandırılabilmesi için yabancı teknoloji ve sermayeye duyulan gereksinim sadece yabancı değil, İranlı otoritelerce de dile getirilmektedir. Yetkililer tarafından İran'ın dünya piyasalarında rekabet edebileceği ürünlerin ihracına yönelmesi gerektiği belirtilmektedir.

2006 yılında 16 Milyon ton olarak tahmin edilen çelik ihtiyacının sadece 10,5 milyon tonunu üretmeyi hedefleyen İran, önümüzdeki 4 yıl içerisinde çelik üretimini 17 Milyon tona çıkarmak için İran Çelik Projesini başlatarak dünyadaki çelik üretimini 21.sıradan 17. sıraya yükseltmeyi plânlamıştır.


2.2.4. Petrol Sektörü

İran OPEC’in ikinci en büyük petrol üreticisi ülkesidir ve dünya petrol rezervlerinin yüzde 9’unu ve doğal gaz rezervlerinin yüzde 15’ini elinde bulundurmaktadır. İran 130 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervine sahiptir. İran’ın ham petrol rezervlerinin önemli bir bölümü Irak sınırı yakınındaki Kuzistan’da bulunmaktadır. İran toplamda 40 kadar petrol alanına sahip, petrol alanlarının 27 tanesi karada ve 13 tanesi off-shore. İran 2006 yılında günlük petrol üretimi 4.2 milyon varildir. (3.9 milyon varili hampetrol). İran, günlük 4 milyon 200 bin varil ham petrol üretme kapasitesine sahip olup, günlük ham petrol üretimi 4 milyon 106 bin varil civarındadır. Hazar denizinde yeni petrol kuyuları açma çalışmalarına da başlanmıştır.

İran ekonomisi, toplam ihracatın yüzde 80-90 arasındaki kısmının petrol ve gaz ürünlerinden olması ve devlet bütçesinin yüzde 40-50 arasındaki gelirlerinin de petrol ve gaza endeksli olması nedeni ile kaderi tamamen petrol ve gaza dayalı bir ekonomidir. 1998 sonrasındaki düşük fiyat döneminden sonra, petrol ve gaz fiyatlarının bugün yeniden yükselmesi nedeni ile İran ekonomisi de önemli ölçüde rahatlamıştır. İran bu nedenle 2005-2006 yıllarında yüzde 5 üzerinde bir ortalama reel büyüme sağlamıştır. Enflasyonu da aynı dönemde ortalama yüzde 15 civarındadır. Ancak bu dönemde iç petrol tüketimi fiyatları çok düşük tutulduğundan (Parlamento kararı ile 2005 yılında 2003 yılı düzeyinde sabitleştirilmiş) iç petrol tüketimi hızla yılda yüzde 10 civarında artmakta ve İran kullandığı benzinin üçte birini de ithal etmek zorunda kalmaktadır. Halka verilen bedelsiz hizmetler ve sübvansiyonlar da göz önüne alındığında yapısal bir bütçe açığı yaşanmaktadır. Bu arada İran ürün çeşitlendirmek için petrokimya yatırımları da yapma çabasında ve finansman gereksinmesi giderek artmaktadır. İran petrol fiyatlarında dalgalanmaların iç ekonomiye etkisini frenlemek için 2000 yılında bir 'Petrol Stabilizasyon Fonu' kurmuştur. Ama son önemde bu fonun birikimi de iç popülist politikalar için kullanılmaktadır.

Petrol sektörüne yapılacak yatırımlarla üretim kapasitesini artırması mümkündür. İran 1974’te günde 6 milyon varil petrol üretirken 1979 Devrimi’nden bu yana yıllık bazda bu seviyeyi aşamamış hatta üretimi düşmüştür. Petrol Bakanlığı tarafından açıklanan bilgiye göre petrol sahalarının modernizasyon ve yenileme ihtiyacı nedeniyle üretimin her yıl günde 250-300 bin varil azaldığı ifade edilmektedir. Varolan sorunlara rağmen, İran 2010 yılına kadar petrol üretimini günde 5.6 milyon varil ve 2020 yılına kadar 7.3 milyon varil seviyesine çıkarmayı planlamaktadır. Diğer taraftan, petrolün iç tüketimi de oldukça fazladır. Bu hacim gelişmekte olan ülkelerin tüketiminden yüzde 50 oranında daha fazladır.


TABLO 5. Ham Petrol ve İşlenmiş Petrol Üretimi




2000

2001

2002

2003

2004

2005

Ham Petrol Üretimi

(bin varil/gün)



3818

3730

3414

3999

4081

4049

Rafine Petrol

Kapasitesi

(bin varil/gün)

1574

1574

1574

1584

1624

1684

Petrol Rezervi

(milyar varil)



99,5

99,1

130,7

133,3

132,7

137,5

Kaynak : BP Statistical Review of World Energy, 2006
Konunun uzmanları, Azadegan ve Bangestan adlı petrol alanları devreye sokuluncaya kadar İran'ın üretiminin azalmak zorunda kalacağı görüşündedirler. ABD Bilimler Akademisi'nin yayınladığı raporda İran'ın petrol üretim kapasitesinin her yıl azalmakta olduğu ve 2015'den sonra da ancak kendi iç piyasasına cevap verebileceği belirtilmiştir. Şu andaki mevcut kuyular yılda yüzde 8-13 arasında doğal azalma temposunda ürün vermektedirler. Uzun zamandır yatırım yapılmaması ve bu nedenle ortaya çıkan teknoloji sorunları dolayısı ile, İran yüzde 24-27 arasında bir çıkartma oranı ile çalışmaktadır, halbuki dünya ortalama normu yüzde 35’tir


İran ham petrol ihracatı için dört terminale sahiptir. Rafine edilmiş ürün ihraç eden de iki terminal bulunmaktadır Ancak bu terminallerin birçoğu da İran-Irak savaşında önemli ölçüde tahribat görmüştür. Tabii önemli bir sorun da rafine kapasitesi sorunudur. 2005 yılında bakıldığında İran 1979 öncesi yapılmış, eskimiş ve toplam kapasitesi günde 1.47 milyon varil olan, yani yetersiz dokuz rafineriye sahiptir. Üstelik petrol ürünü tipi de arzu edilen tip değildir. Yılda yüzde 9 hız ile artan iç benzin talebini karşılamak bu nedenle mümkün olamamaktadır. Bu nedenle de İran 1982 yılından beri rafine edilmiş petrol ürünleri ithal etmektedir.

2006 yılında, İran ile Çin arasında değeri 100 milyar doları bulan petrol ve gaz anlaşmaları imzalanmıştır. Çin özellikle Yadavaran Petrol Bölgesi ile ilgilenmektedir. Tamamlandığında Çin İran’dan 25 yıl boyunca günlük 150,000 varil ham petrol ve 250 milyon ton sıvılaştırılmış doğalgaz alacaktır. Rusya ise, Rusya, İran, Türkmenistan, Özbekistan, Ukrayna ve Belarus’un üye olduğu OPEC benzeri bir karteli doğalgaz için oluşturmayı düşünmektedir. Bu amaçla üst düzey Rus yetkililer İran’la temasa geçmişlerdir.


2.2.5. Doğal Gaz

Rusya’dan sonra dünyanın en büyük doğal gaz rezervine işaret etmektedir. İran’ın doğal gaz rezervleri tek bir bölgede bulunmamaktadır. Bu rezervler büyük ölçüde geliştirilmemiş sahalardır ve bu nedenle büyük bir potansiyel mevcuttur.



Artan iç tüketime rağmen İran aynı zamanda önemli bir doğal gaz ihracatçısı olmaya adaydır. İran 2005 yılında 87.0 milyar m³ doğal gaz üretmiştir. Bugün toplam enerji ihtiyacının yüzde 44’ünü doğal gazdan karşılamaktadır. Hükümet Beş Yıllık Kalkınma Planı döneminde doğal gaz sektörüne milyarlarca dolarlık yatırım planlamaktadır.
TABLO 6. İran Doğal Gaz Üretimi, Tüketimi ve İhracatı (Milyar metre küp/yıl)




2002–2003

2003–2004

2004–2005

2005–2006

Yurt içi Tüketim

76,0

86,6

97,7

106,7

Yakılan*

10,8

13,7

14,7

15,8

İhracat

1,3

3,4

3,5

4,8

Diğer**

8,0

11,7

9,4

7,4

Üretim***

96,1

109,6

119,4

130,6

*Doğalgaz çıkarmak maksadı ile yakılan gaz.

**Bölgesel (yerel) tüketimde kullanılan yakıcı gazlar ve sıvı gazları kapsar.

***Petrol kuyularına enjekte edilen gazlar dahil edilmemiştir.

Kaynak: İran Merkez Bankası
Ülkenin güneyinde bulunan ve 8–13 trilyon m3 doğalgaz rezervi olduğu tahmin edilen Güney Pars Sahası'nın geliştirilmesine yönelik projenin bazı aşamaları, ihraç edilmek üzere sıvılaştırılmış doğalgaz üretimine ayrılmıştır. Bu saha yabancı sermayeye açılmış ve aşamalar halinde çeşitli uluslararası konsorsiyumlar ile doğalgaz kaynak araştırılması ve geliştirilmesi çalışmaları hızlandırılmıştır. Güney Pars doğalgaz sahası Basra Körfezinde İran ile Katar arasında paylaşılan ''offshore'' bir alandır. İran, kendi payı üzerinde 28 safhada geliştirme projelerini yürütmekte ve bu amaçla yabancı sermayeyi çekmeye gayret etmektedir. Özellikle Güney Pars Doğalgaz Sahası'na ilişkin yatırım projelerinin tamamlanması halinde 2010 yılında 5 milyar m3 satışla net ihracatçı konumuna gelmesi öngörülmektedir.

Zengin doğal gaz rezervlerine rağmen üretim açısından 12 ülke arasında 8. sırada bulunan İran, şu anda sadece Türkiye’ye doğal gaz ihraç etmektedir. Türkiye 2002 yılından itibaren İran’dan yılda 10 milyar m³ doğal gaz almaya başlamıştır. İran’dan Türkiye’ye doğal gaz akışında iç tüketimdeki artış nedeniyle kış aylarında sıkıntı yaşanmaktadır. İran ayrıca, Bulgaristan üzerinden Avusturya’ya doğal gaz ihraç etmeyi hedeflemektedir.

İran ile Ermenistan arasında daha önce enerji alanında yapılan anlaşmalar çerçevesinde İran Ermenistan’a doğal gaz ihraç etmeye başlayacaktır. İki ülke arasındaki doğal gaz boru hattı projesinin tamamlanması ile İran’ın Ermenistan’a ilk günlerde günlük 1 milyon metreküp gaz vereceği, daha sonra bu miktarın 3 milyon metreküpe ulaşacağı belirtilmektedir.

İran’ın diğer potansiyel doğal gaz pazarları Ukrayna (İran-Ermenistan-Gürcistan-Kırım üzerinden geçecek bir boru hattı ile), Avrupa, Pakistan, Hindistan, Tayvan, Güney Kore ve Çin’in kıyı bölgesidir. Bu ihracatın boru hatları ile ya da LNG tankerleri ile gerçekleştirilmesi mümkündür.

İran 1993 yılında Hindistan ile bir boru hattı inşasına yönelik olarak bir memorandum imzalamış, ancak 2,600 kilometre uzunluğundaki boru hattıyla ilgili 1994’te başlanan görüşmeler, anlaşmazlıklar yüzünden tamamlanamamıştı. Bununla birlikte 2007 Ocak ayında İran, Pakistan ve Hindistan İran gazının 7 milyar dolarlık boru hattıyla taşınması için bir fiyat formülü üzerinde anlaşmıştır.

LNG piyasasında yabancı firmalar arasındaki rekabet hızlanmıştır. Bu çerçevede; İtalyan ENI, İngiliz BG ve Agip firmaları ile anlaşmalar imzalanmıştır. Bu anlaşmalar uyarınca Hindistan’da ve Güney Avrupa’da terminali bulunan BG’nin bu bölgelere LNG ihraç etmesine karar verilmiştir. Ayrıca 3 LNG projesi de 2008’de faaliyete geçecek şekilde halen gündemdedir.

Doğal gaz ihracatı yanında İran esas doğal gaz rezervlerinin bulunduğu güney bölgesinden uzakta kalan kuzey bölgelerinde kullanılmak üzere Azerbaycan’dan doğal gaz ithalini düşünmektedir. Halen Türkmenistan’dan bir miktar doğal gaz ithal edilmekte ve bu bölgede kullanılmaktadır.


Yüklə 375,03 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin