Cumhuriyet Dönemi
İmparatorluğun son çağında Batı'yla bir anlamda bütünleşen semtlerin büyümesi ve yenilenmesine karşın suriçinin terk edilmişliği hüzün vericidir ve bu terk e-dilmişlik 1950'lerden sonra, bütün tarihi doku ve ahşap mimari karakteri koruyan mahallelerin, hemen tümüyle yok olmasına neden olmuştur.
İstanbul, Cumhuriyet'in ilk 10 yılında fazla bir değişikliğe uğramamıştır. 1930' lardan sonra, Beyoğlu, Ayaspaşa, Nişantaşı, Şişli gibi semtlerde, başka bir deyişle eski prestij mahallelerinde Cumhuriyet döneminin yeni zenginleri, o zaman moda olmakta devam eden apartmanlar(->) yaptırmışlar; hükümet de, halkevleri türünden birkaç bina yaptırmış; kentin eski görüntüsüne yeni bir not getiren belki de tek yapı, Galata Yolcu Salonu olmuştur. Tek tuk binalar yapılmış olsa bile II. Dünya Savaşı kesin bir yokluk ve kemer sıkma dönemi olarak önemli bir değişmenin ol-
madiği ve son dönem Osmanlı kentinin henüz yaşamakta olduğu dönemdir.
Cumhuriyet'ten sonra kentlerin planlı büyümesi gerekliliğinin bilincine varılmıştır. II. Dünya Savaşı'ndan önce, İstanbul' un geleceği konusunda hiçbir projeksiyon yapma olanağı olmayan bir dönemde bazı yabancı uzmanlar belediyeye danışman olarak getirilmiştir. Bunların içinde, kentin sonraki yıllardaki gelişmesini en çok etkileyeni, ünlü Fransız şehirci Henri Prost'tur(-«). Prost, kentin kendi dinamiği içindeki gelişmeleri düzenlemeye çalışmıştır. Gavand'ın Abdülaziz dönemindeki önerilerini anımsatan bir önerisi, hiçbir zaman gerçekleşemeyen, Yenikapı'ya büyük bir liman ve gar inşasıdır. İstanbul'un II. Dünya Savaşı'ndan sonra başına dert a-çan Halic'in sanayi bölgesi olarak kabulü de onun önerisidir. Fakat H. Prost tarihi İstanbul'a bir iyilik yapmıştır. Topkapı Sarayı ve Sultanahmet bölgesini arkeolojik park olarak vurgulamış ve kent içinde 40 kotu üzerinde üç katı geçen yapı yüksekliği sınırı getirerek kentin tarihi çekirdeğinin siluetinin bozulmasını engellemiştir. Ancak o sırada kentsel koruma düşüncesi çok yaygın olmadığı için, tarihi yapının korunmasına ilişkin fazla bir çalışma yapılmamıştır.
İki dünya savaşı arasında, bütün dünya ile birlikte Türkiye'nin ekonomik durumu İstanbul'da önemli bir imar etkinliği yapılmasına olanak vermemiştir. II. Dünya savaşı sonrası İstanbul'u, I. Dünya Savaşı sonrası İstanbul'undan çok farklı değildi. Fakat çokpartili rejim, Amerikan yardımı, kente göç ve yeni rejimin her zaman olduğu gibi, iman politik ve simgesel a-maçlarla kullanmak istemesi; tarihi İstanbul'la ilişkisi çok azalmış, kontrol edilemeyecek büyüklükte yeni bir İstanbul yaratmıştır. (İstanbul'un 1950 sonrası kentsel gelişimi için bak. Metropoliten İstanbul)
Bibi. M. Aktepe, "istanbul'da Nüfus Mesele
sine Dair Bazı Vesikalar", TD, EK/15 (1958),
1-30; Ayverdi, Mahalleler; G. Dagron, Nais-
sance d'une capitale, Paris, 1974; Kömürciyan,
İstanbul Tarihi; Ergin, Mecelle; Evliya, Seya
hatname, I; S. Eyice, "Tarih İçinde istanbul
ve Şehrin Gelişmesi", Atatürk Konferanstan
VII, Ankara, 1980, s. 89-182; P. Gilles, De to-
ppgraphiae Constantinopoleos, Lyon, 1561,
(ingilizce yb The Antiquities of Constantinop-
le, Neıv York, 1988); Guilland, Etudes; "Boğa
ziçi", İA; "istanbul", İA; İnciciyan, istanbul;
Janin, Constantinople byzantine; D. Kuban,
"İstanbul'un Tarihi Yapısı", Mimarlık, S. 5
(1970), s. 26-48; C. Mango, Le Developpement
urbain de Constantinople, Paris, 1985; R.
Mantran, istanbul; E. Oberhummer, Konstan-
tinopel unter Suleiman dem Grossen, Münih,
1902; R. Stewig, Byzanz, Konstantinopolis,
istanbul, Kiel, 1964; Ziya, İstanbul ve Boğa- (
ziçi. „ *-*••
DOĞAN KUBAN
Dostları ilə paylaş: |