Üst Akıl İngiliz Derin Devletinin İçyüzü Cilt



Yüklə 2,09 Mb.
səhifə54/215
tarix09.01.2022
ölçüsü2,09 Mb.
#94361
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   215
Toplumsal ve siyasal eşitlik şöyle dursun, dinsel eşitliğe bile izin vermedik.224

Tarihçi Mark Curtis, İngiliz derin devleti himayesi altındaki bir kısım İngiliz büyüklerinin Afrika hakkındaki düşüncelerini ise şöyle ifade etmiştir:



İşçi Partisi'nden Dışişleri Bakanı Ernest Bevin 1948 yılında temel ihtiyacın "Afrika kıtasının… kaynaklarını herkese açmak" olduğunu söylüyordu. 1947'de Feldmareşal Montgomery "İngiliz Afrika'sında sınırsız gelişim olanakları olduğunu ve bu gelişimin, Büyük Britanya'nın yaşam standartlarını korumasına ve hayatta kalmasına olanak sağlayacak şekilde kullanılmasından" bahsediyordu ve "bu topraklar ihtiyaç duyduğumuz her şeye sahip" diyordu. Ayrıca İngiltere'nin kıtayı geliştirmesi gerektiğini bunun için "büyük bir tasarım" olması gerektiğini, çünkü Afrikalıların "tamamen vahşi olduklarını ve kendikendilerini geliştiremeyeceklerini" söylüyordu.225 (Tüm Afrikalıları tenzih ederiz)

İngiliz derin devleti, işte bu düşüncelerle Afrika'daki sömürü politikasını genişletmiş, bölgede hem kendi vahşet yöntemini kullanmış hem de halkları birbirine düşman etme yönündeki klasik politikasını da uygulamıştır. Bu yöntemle Afrika'da binlerce yıldır birlikte yaşayan kabileler birbirine düşmüş, halen devam eden iç savaşlar başlamıştır. Bu durum, İngiliz derin devletinin "böl, parçala ve sömür" stratejisini burada kolaylıkla uygulamasını sağlamıştır. Bu suni bölünmenin yarattığı trajedi, Afrika'da halen son bulmuş değildir.

İngiliz derin devletinin Afrika'daki hakimiyetini çeşitli ülkelerden örnekler vererek inceleyelim.

Mısır

1870'li yıllarda Hindistan, ithalatının % 80'ini İngiltere'den yapmaktaydı. Bu nedenle o dönemin ünlü İngiliz diplomatı Lord Cromer, Hindistan'a giden deniz yolunun geçtiği Süveyş Kanalı'nın ve dolayısıyla Mısır'ın daima İngiliz işgali altında tutulmasını istemiş ve savunmuştur. 1883'de İngiltere, Mısır üzerinde kendi idaresini kurmuş ve atadığı Başkonsolos Cromer ile İngiliz yönetimini burada kalıcı olarak tesis etmiştir.226

Mısır, resmen İngiliz kolonisi olarak ilan edilmemiş olmasına rağmen, teoride Osmanlı toprağı olan ve hidivlerle yönetilen bu bölgenin ekonomik ve politik yapısı tamamen İngiliz derin devleti tarafından kontrol edilmiştir.227 Yöneticilerin üzerindeki tüm denetim her zaman İngiliz valilerin ya da yüksek komiserlerinin elinde olmuştur.228 Ortadoğu'da Siyaset adlı akademik bir yayında Mısır'daki durum şu şekilde ifade edilmiştir:

Mısır, İngiliz işgali altında bulunduğu sürece İngiliz endüstrisi için pamuk yetiştiren bir ülke haline getirilmiştir. Mısır'ın siyasi, askeri ve kültürel (eğitim) yapısı da aynı şekilde bütünüyle İngiliz çıkarlarına göre biçimlendirilmiştir. Görünüşte Mısırlı bürokratlar tarafından yönetilen ülkede danışman sıfatıyla binlerce İngiliz görevli bulunmuştur.229

Bu noktada İngiltere'nin, aslında Osmanlı toprağı olan Mısır'a ticari bahanelerle girip, aşama aşama yönetimde söz sahibi olduğunu ve sonra bölgeyi ilhak ettiğini hatırlamak gerekmektedir. Söz konusu ilhak süreci, İngiliz derin devletinin zihniyetini ve Mısır üzerindeki planları anlamak bakımından önemlidir. Bu konu, elinizdeki kitabın 1. cildinde detaylı olarak işlenmiştir.

İngiltere, 1914 yılının Aralık ayında Mısır'da protektora kurduğunu ilan etmiştir.230 (İngilizler, tek taraflı bir karar ile koruma ve denetim altına aldıkları devletlerde kullandıkları hukuksal rejimi "protektora" olarak isimlendirmişlerdir.) Buna göre, Mısır'daki yüzlerce dönüm verimli toprak, fabrikalar, madenler, demiryolları ve sulama tesislerinin çoğu, İngiliz derin devletinin denetimi altına girmiştir.

Bu bölgedeki stratejik açıdan en kritik noktalardan biri olan Süveyş Kanalı Şirketi'nin ise %45 hissesi, İngiliz hükümetinin eline geçmiştir. İngiliz bankalarının, Mısır'a verdiği borçların yalnız yıllık faizleri dahi 4 milyon Pound'u bulmaktadır. İngiliz derin devleti yancıları olan bir kısım feodal toprak ağaları ile Mısır'ın bazı ileri gelenleri haricinde tüm halk mağduriyet içinde kalmıştır.231

İngiltere'nin 1922 yılında Mısır'a bağımsızlık verdiğini açıklamasına rağmen, uygulamada İngiliz işgal kuvvetleri, danışmanlar ve temsilciler olduğu gibi kalmıştır. 1923'te, Mısır Anayasası'nı İngiltere belirlemiştir. Kurulan hükümetler, daima İngiliz derin devletinin onayından geçen hükümetler olmuştur. Kurala uymayanlar ise İngiliz derin devleti tarafından darbelerle indirilmiştir.232

1936'da İtalya'nın Etiyopya'yı işgali ile bölgede dengeler kritik bir hal alınca, İngiltere, Mısır ile "İttifak Anlaşması" imzalayarak, limanlar ve havaalanları dahil tüm ulaşım araçlarını, doğrudan kendi emrine almıştır. Anlaşmada, 1882 yılından beri zaten İngiliz derin devletinin hakimiyetinde olan Süveyş Kanalı da hukuken İngiltere'nin emrine verilmiştir. Süveyş Kanalı'nda 10 bin İngiliz kara askeri, 400 pilot ve 4000 sivil personel vardır ki herhangi bir tehlike durumunda bu kuvvetlerin arttırılabileceği de Antlaşma'da belirtilmiştir.233



Ortadoğu'da Siyaset isimli yayında Mısır'daki bu yeni durum şu şekilde açıklanmıştır:

Mısır'ın işgalinin sona erdiğini bildiren 1936 Antlaşması, aslında İngiliz varlığını hukukileştiriyordu. Mısır daha 1922'de bağımsız ve egemen bir devlet olarak ilan edilmişti. Ama İngiltere'nin bu bağımsızlığı ciddi biçimde sınırlayan dört şartı, İngiltere'nin, yabancıları Mısır'ın içişlerine karışmaktan menetmeleri ve kapitülasyonların devam edecek olması bir bağımsızlık sözünü özden mahrum etmiş, Mısır bir çeşit protektora olmaktan kurtulamamış ve Mısır'ın de jure (hukuki) statüsü ile de facto (pratikte uygulanma) durumu arasında önemli farklar sürüp gitmişti.234

Mısır'da yaşananlar, İngiliz derin devletinin, kendi çıkarlarını korumak için bir ülkenin içyapısına ne denli sızabildiğini göstermektedir. İngiliz derin devleti, Mısır'da bugün halen etkindir. İngiltere eski Başbakanı Tony Blair'in Mısır'da bir darbe ile ele geçiren General Sisi'nin danışmanı olması bunun işaretlerinden biridir.235



Nijerya

İngiliz derin devleti, 1905 yılında işgal ettikten sonra kuzey ve güney olarak ikiye böldüğü Nijerya'nın güneyinin sömürülmesinde "eğitim" taktiğini kullanmıştır. Güney Nijerya'da açılmış olan çok sayıdaki Hıristiyan misyoner okulundan mezun olanlar, idari kadrolarda görevlendirilmişlerdir. Tamamen İngiliz derin devletinin güdümünde olacak şekilde yetiştirilmiş olan bu insanlar, elde ettikleri imkanları kaybetmemek için, kendi halkına karşı sömürgeci yönetimi destekleyen sözde "aydın" bir azınlık grubu oluşturmuşlardır.

Şu an Nijerya'yı kana bulayan Boko Haram terör örgütü, "Batı eğitimi haram" anlamına gelen isminden de anlaşılacağı üzere, söz konusu eğitim sistemine karşı bir hareket olarak doğmuştur. Fakat, sömürü altındaki ülkelerde ortaya çıkan tüm diğer terör örgütlerinde olduğu gibi bu örgütün de çıkış ve destek noktası, İngiliz derin devletidir. Bu konu, terör örgütlerinin konu alındığı bir sonraki ciltte detaylı işlenecektir.

İngiliz Koloni Yöneticisi Frederick Lugard tarafından işgal edilen Kuzey Nijerya'da ise İngiliz derin devleti, çok farklı bir taktik uygulayarak "dolaylı yönetim" denen bir sömürge sistemi yerleştirmiştir. Bu bölgedeki yerel yöneticiler, kendilerine gönderilmiş olan "Atama Mektupları"nda belirtilen direktiflere uymak zorunda tutulmuşlardır.236 Bu mektuplar doğrudan İngiliz derin devleti tarafından gönderilmiştir.

Eski sömürge politikalarının etkisi ile Nijerya'nın Biafra bölgesinde ayrılıkçı bir hareket ortaya çıkmıştır. İngiliz derin devleti hem bu hareketin ortaya çıkmasında hem de merkezi hükümetin bu hareketi bastırmasında büyük bir rol oynamıştır. Böyle ikili bir rol oynamak, bilindiği gibi, İngiliz derin devletinin sıkça kullandığı bir taktiktir.

Bu oyunda İngiliz derin devletinin tarafını belirleyen ana etken, bölgedeki petrol rezervleri olmuştur. Nijerya petrolünün büyük kısmı Biafra bölgesinde yer almaktadır. Bölgedeki en önemli üretici şirket ise İngiltere Hükümeti'ne aittir.

İngiliz derin devleti, II. Dünya Savaşı'ndan sonra resmi olarak Afrika'daki hakimiyetini sonlandırmışsa da fiili hakimiyetini sürdürmüştür. Afrika sömürüsü, gerek suni olarak çıkarılan iç çatışmalarla, gerekse finansal hakimiyet yöntemleriyle hala devam ettirilmektedir. Afrika toprakları, bugün de İngiliz derin devleti tarafından sömürülmekte; doğal kaynaklar bakımından zengin Afrika, hala açlıkla boğuşmaktadır.


Yüklə 2,09 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   50   51   52   53   54   55   56   57   ...   215




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin