Münafıkların
50
Alameti
Te’lif;
Ebu Abdullah Abdurrahman Bin Ali Bin Hasen el-Arûmî
Tercüme;
Ebu Muaz Yücel Seyfullah Erdoğmuş
بسم الله الرحمن الرحيم
Mütercim’in Takdimi
Şüphesiz hamd yalnız Allah'adır. O'na hamd eder, O'ndan yardım ve mağfiret dileriz. Nefislerimizin şerlerinden, amellerimizin kötülüklerinden Allah'a sığınırız. Allah'ın hidayet verdiğini kimse saptıramaz. O'nun saptırdığını da kimse doğru yola iletemez. Şehadet ederim ki, Allah'tan başka hiçbir ilâh yoktur. O, bir ve tektir, O'nun ortağı yoktur. Yine şehadet ederim ki, Muhammed Allah'ın kulu ve Rasûlüdür.
"Ey iman edenler! Allah'tan nasıl korkmak gerekirse öyle korkun ve siz ancak müslümanlar olarak ölünüz." (Al-i İmran 103)
"Ey insanlar! Sizi tek bir candan yaratan ve ondan da eşini var eden, her ikisinden birçok erkek ve kadın türeten Rabbinizden korkun. Kendisi adına birbirinizden dileklerde bulunduğunuz Allah'tan ve akrabalık bağlarını kesmekten de sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde tam bir gözetleyicidir." (Nisâ 1),
"Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve dosdoğru söz söyleyin. O da amellerinizi lehinize olmak üzere düzeltsin, günahlarınızı da mağfiret etsin. Kim Allah'a ve Rasûlüne itaat ederse büyük bir kurtuluşla kurtulmuş olur." (Ahzâb 70-71)
Bundan sonra,
Şüphesiz sözlerin en güzeli Allah’ın Kelam’ı, yolların en hayırlısı Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan çıkarılanlarıdır. Her sonradan çıkarılan şey bid’attir ve her bid’at sapıklıktır. Her sapıklık ta ateştedir.
Müellif bu kitabı Kuran ayetleri ve hadisi şeriflerde anlatılan nifak sıfatlarını derleyerek hazırlamış, sonunda da nifak hasletlerinden kurtuluşa dair ipuçları vermiştir.
Gerek toplum bazında münafıklar, gerekse ferdî planda içteki nifak hasletleri; Allah’ın emri ve rızasına göre yaşama melekesini zayıflatırken, insanlar ve şeytanlardan oluşan dış düşmanların kabiliyetlerini güçlendirmektedir. Rabbimiz Azze ve Celle’den hem ferdî hem de içtimaî olarak bütün Müslümanları nifaktan ve münafıkların şerrinden korumasını ve kurtarmasını, bu kitabı da bu amaca bir vesile kılmasını dileriz.
Ebu Muaz Yücel Seyfullah Erdoğmuş
Çubuk/Ankara -15 Receb 1427
Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamd, rasullerin en şereflisi, güvenilir ve doğru sözlü olan Muhammed Bin Abdullah salât ve selam olsun.
Bundan sonra;
Bütün peygamberler, Allah’a ve rasullerine iman etmeyen, Allah’ın haram kıldığını haram ve helal kıldığını helal saymayan kavimleri Allah’a davet yoluna yönelmişler, peygamberlerin davetinin önünde de peygamberlere eziyet eden, onları öldüren ve iman edenlere zulmedenler engel teşkil etmişleridir. Diğer taraftan ahiretleri karşılığında dünyalarını satanlar, canlarını, mallarını ve zamanlarını Allah için harcamışlardır. İnsanlar; kâfirler ve müslümanlar olmak üzere iki fırka idi. Her bir fırka diğerinin karşısında olmuştu.
Peygamberimiz Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e gelince, o, bu iki fırkadan ayrı kendi başına bir fırka daha taksim etti. Bu fırka Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in asrında münafıklar diye isimlendirilen, iman etmiş gibi gözüken ama içlerinde küfür ve zındıklık gizleyen, İslam adı altında İslam’a tuzak kuran, Müslümanların ortasında, ümmet bedenini içten kemiren bir kurt gibi yaşayan fırkadır.
Onlar hakkında Kuran ayetleri inmiş, onların vasıflarını ve özelliklerini, müminlere açıklamıştır. Zira şüphesiz, günler ve geceler devam ettikçe nifak da devam edecektir. Her gün düşmanlıkları şiddetlenmekte, gizledikleri ortaya çıkmakta, İslam zayıfladıkça, içlerinde gizledikleri küfür ve zındıklıkları kuvvetlendiği zaman bunlar zuhur etmektedir. Müslümanların zayıfladığı şu günlerde bunların düşmanlık ve nefretleri belirginleşmekte, alenen ilan etmektedirler. Kâfirlerle el ele verip, korkmadan ve umursamadan sadık, ihlâslı Müslümanları tahrik ediyorlar ve yeryüzünde fesat ile kötülük yapıyorlar.
Huzeyfe radıyallahu anh der ki; “Bugün aranızda bulunan münafıklar, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in zamanındaki münafıklardan daha kötüdür.”
“Nasıl olur bu?” dediler. Dedi ki;
“Onlar Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında nifaklarını gizlerlerdi. Bugün ise izhar ediyorlar.”
El-Hattabî dedi ki; “Bunun anlamı şudur; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanındaki münafıklar müslüman olmuş değillerdi. Sadece riya ve nifak olarak İslam’ı izhar ediyor, kalplerinde küfrü gizliyorlardı. Bugün ise İslam yayılmış, insanlar İslam toprakları içinde dünyaya gelmiş, münafık olanlar tevatür ile bilinmiştir. İslam’ı izhar eden ve içinde bunun zıddını gizleyen mürteddir. Zira onun nifakı küfür nifakıdır. Bu, dini ve imanı kabul ettikten sonra meydana gelmiştir.
Allah Huzeyfe’ye rahmet eylesin, bu onun asrında böyle ise, ya bizim zamanımızda halleri nasıldır?! Şeksiz şüphesiz, onlar bu ümmete karşı başka düşmanlardan daha şerli ve daha tehlikelidirler.
Bu yüzden Allah Teala, Kitab’ında münafıkların sıfatlarını yeteri kadar ve apaçık bir şekilde açıklamıştır. Bunları okuduğunda ve Müslümanların çoğunun durumları ile karşılaştırdığında elbette okuduklarında sana ne kadar şiddetli bir uyarı olduğunu göreceksin ve bakışların gerçekten çok tehlikeli bir şeye yönelecektir. Dikkat et! O, Müslümanlardan büyük çoğunluğunun bütün münafıklık sıfatlarına sahip olmasalar da, onların pek çok sıfatlarıyla vasıflanmalarıdır!
Bu, Müslümanların çoğunun, münafıkların sıfatlarını, nifakın neticelerini ve nifak riskini, gerek umursamamaları sebebiyle ve gerekse bilmemeleri sebebiyle gafil kaldıkları bir meseledir. Bu kitapta geniş bir şekilde münafıkların Kitap ve Sünnet’te geçen sıfatlarından çoğunu bir araya getirdim. Pekiştirme ve takviye gibi büyük bir fayda sağlayacağı için bazen diğer bir sıfat ile müşterek olan sıfatlar ayrı sayılmış ve detaylı anlatılmıştır. Bazen de, bunları içlerinde gizleyip şüphe eden bazı insanları, münafıkların bazı sıfatlarına karşı uyarmak için sözü uzattım.
Bu sıfatlar Müslümanlardan; hâkimler, facirler, fasıklar, suçlular gibi belli bir tabakaya yönelik değildir. Bilakis bunlar aynı şekilde abidlere ve zahidlere de yöneliktir. Herkes kendisinde nifak veya nifak sıfatı bulunduğundan korkmalıdır. Ancak bir münafık kendisini bundan güvencede hisseder.
Ey sevgili kardeşim! Konunun ciddiyetinden dolayı, vefasızlık etmemeni umuyorum. Kitapta küçük ya da büyük okuduğun sıfatları kendi durumunla karşılaştır. Nefsinde bu hastalığın isabet etmiş olduğunu görürsen, derhal çare bulmaya ve tedavi etmeye koş. Kendinde bu sıfatların bir kısmını bulursan, acele et ve Allah’ın Kitabı ve Rasulünün sünnetinde bunun şifasını araştır, bu sıfatı terk etmek için mücadele et. Eğer nifaktan uzak isen – bir kimsenin bunu söyleyeceğini düşünmüyorum – bu nimeti için Allah’a hamd et, Allah katında derecenin yükselmesi için ve nifaktan korunma olması için salih amellerini artır.
Ve ey nifakın tehlikesinden ve nifakın, münafıkların sıfatı olduğundan gafil olan kimse! Bu satırlar sana bir kısmından veya tamamından gafil olduğun şeyi açıklamaktadır. Allah Azze ve Celle’den, kulakları açmasını, göğüsleri genişletmesini, azı faydalı ve bereketli kılmasını, bizleri nifaktan ve nifak ehlinden korumasını ve ayıplarımızı bize göstermesini dilerim. Şüphesiz bunda Veli ve Kadir olan O’dur. Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamd olsun.
Dostları ilə paylaş: |