Münafıkların 50 Alameti


Nifakın Fert ve Topluma Tehlikesi



Yüklə 324,53 Kb.
səhifə3/16
tarix30.07.2018
ölçüsü324,53 Kb.
#63458
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16

Nifakın Fert ve Topluma Tehlikesi


Gerçekten nifakın bu ümmetteki ferde ve bütün topluma tehlikesi büyüktür. Onların sıfatlarını hatırladığımızda bunun fert ve topluma tehlikelerini ve kötü etkilerini açıkça göreceğiz. Allah onları Tevbe suresinde ayıpladığı gibi, bir sure onlara izafetle “Münafıklar” adını almış, pek çok Kuran suresindeki ayetlerde münafıklardan sakındırılmış veya onların bazı sıfatları hatırlatılarak tehdit edilmiştir. Allah Azze ve Celle Bakara suresine müminlerin sıfatlarını zikrederek başlamış, sonra kâfirlerden bahsetmiş, sonra müminler ve kâfirler hakkındaki ayetlerden daha çok ayetler ile münafıklardan bahsetmiştir. Bu da onların sıfatlarını tanıtmak, onlardan ve onların amellerine benzemekten, onlarla dostluktan sakınmak açısından konunun ehemmiyetini göstermektedir. Şayet nifak ve münafıkların zikredildiği ayetleri iyi düşünürsek, şu meseleleri bulacağız;

1- Allah, münafıkların kendileriyle düşmanlık ve mücadeleye, dine iyilikten uzak bir şekilde düşmanlık etmelerinin önünde durmaya daha layık olduklarına ikaz etmektedir. Münafikun suresinde Allah Teala şöyle buyurur; “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider, konuşurlarsa sözlerini dinlersin. Onlar sanki duvara dayanmış kütükler gibidir. Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar. Düşman onlardır. Onlardan sakın. Allah onların canlarını alsın. Nasıl bu hale geliyorlar?”(Munafikun 4)

Bu ayette Allah onları kendilerinden sakınılması gereken düşman olarak zikrediyor, onların tuzaklarına, hilelerine ve kâfirlerin iyiliği için Müslümanlara kulak vermelerine ikaz etmektedir.

Tevbe ve Tahrim surelerinde; “Ey Peygamber! Kâfirlere ve münafıklara karşı cihad et, onlara karşı sert davran. Onların varacağı yer cehennemdir. O gidilecek yer ne de kötüdür!”(Tevbe 73, Tahrim 9) buyrulmuştur. Bu ayette peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’e münafıklarla ve kâfirlerle cihad etmesi emrediliyor. Vahiy, özellikle peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’i onların tuzaklarına ve hilelerine karşı uyarıyor. Bize gelince, bunu dikkate almaz, sakınmaz ve uyanık olmazsak vahyin yönü bu değildir. Her müslümanın özellikle Müslümanların önünde zorlama onlara ait, hüküm onların hükmü, söz onların sözü olduğu münafıklar devleti asrında münafıklarla getirebildikleri her kuvvetle mücadele etmesi gerekir. Önceki iki ayetten anlaşılmıştır ki, düşman olmaları hasebiyle münafıklar tehlikelidir. Allah onlarla cihadı, ancak fert ve topluma kötülükleri ve tehlikeleri sebebiyle emretmektedir.

2- Şüphesiz onlar, toplumlarda büyük fesat çıkarır, yeryüzünde kötülük ederek bozgunculuk yaparlar, hak ehline hesap vermeden ve ceza görmeden dinde yiyicilik yaparlar. Onlara; “Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın” denildiği zaman; “Biz gelişmeyi, ümmeti cahillikten ve karanlıktan ilme ve aydınlığa, geri kalmışlıktan ilericiliğe çıkarmayı istiyoruz. Biz ancak ıslah edicileriz” derler. Yalan söylüyorlar. Dikkat edin! Onlar ancak bozgunculardır lakin anlamazlar. İşte bu onların yalancı ağızlarından işittiğimiz dayanaklarıdır. Dinden çıkarlar ve yeryüzünde çeşitli şekillerde, itikadi, fikrî, iktisadî, siyasi, askeri ve içtimai bozgunculuk türleriyle fesat çıkarırlar.

Bundan dolayı onlar engellediği zaman kendileri engellenilmez. Günümüzde onlardan işittiğimiz delilleri; “Bizler ıslahçı, sizler bozguncularsınız. Biz hak, siz batılsınız. Biz anlayışlı, siz ahmak ve gericilersiniz” demeleridir. İnsanları fıtratlarından çıkararak fesat ve küfre sürüklerler. “Biz ancak ıslah edicileriz” sözü sancaklarıdır. Ey Müslüman kardeşim! Bana katılıyor musun, münafıklar bu günlerde bu şiarlarını yükseltmektedirler. Bu onların fert ve topluma tehlikelerini bildirmektedir. “Şunu bilin ki, onlar bozguncuların ta kendileridir, lâkin anlamazlar.” (Bakara 12) Müslümanların arasında şüpheler atıp dinlerinden şüpheye düşürmek, itikad ve ibadetin feyzinden alıkoymak için kötü âlimleri, sultan âlimleri ve mason âlimleri yetiştirirler, üniversiteler, okullar açar, kendi amaçlarına hizmet eden gazete ve dergiler yayınlarlar. Onlara Yahudi ve Hıristiyanların, bu ümmetin münafıklarının yardım eli uzanır, Allah’ın nurunu söndürmek, insanları hak hususunda şüpheye düşürmek isterler ve bu yolda mücadele ve düşmanlık ederler. Ömer radıyallahu anh; “İslam’ı âlimin hatası, münafığın tartışması ve saptırıcı imamlar yıkar” derken doğru söylemiştir.


Münafıkların Sıfatları


Allah Azze ve Celle, Kitabında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem de hadislerinde bu konuda şüpheye mahal bırakmayacak şekilde münafıkların sıfatlarını açıklamışlardır. Özellikle bu ayetlerde, onların sıfatları, şiddetli azap ile tehdit edildikleri zikredilmiştir. Bütün Müslümanlara gereken şey, Kitap ve Sünneti okumaları, münafıkların sıfatlarını kendi nefislerinden başlayarak detaylı bir şekilde düşünmeleri, bu sıfatlarla mücadele ederek kendilerinden uzaklaştırmaları ve tedavi etmeleri gerekir. Müslümanlardan pek çoğu münafıkların bu sıfatlarından gafil olduğu için her sıfatı, mesele iyice açıklığa kavuşuncaya kadar bazı açıklamalarla zikretmek istedim. Allah’tan bu sayılanları ve okunmasını faydalı kılmasını dilerim. Yardımcımız Allah’tır.

Münafıkların sıfatlarından bazıları;


1- Müslümanları Bırakıp Müşriklere Yardım Etmek:


Ruhlar, derlenmiş ordular gibi olup, ülfet ettiğini tanır, ihtilaf ettiğine karşı çıkar. Münafıkların kalpleri de kâfirlerle ülfet eder, onları iyi bilir. İçleri dışları onlarla bir olur. Lakin peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanında münafıklar bu ülfetlerini, İslam’ın kuvvetinden dolayı izhar edemiyorlardı. Ama şu günümüzde münafıklarla kâfirlerin kalpleri aynı eğilimdedir. Onlar öncüleri gibi İslam’ı yıkmak üzere yardımlaşıyorlar. Fakat onlar şu an bunu insanların önünde açıkça yapıyorlar. İnsanlardan her biri elini diğerinin eli üstüne koymuştur. Şekil değiştiği veya durum şiddetlendiği zaman bu, Müslümanların Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem zamanında yaşadığı şekle dönmektedir. İşte Uhud savaşında Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem’i ordunun üçte birini çevirerek terk eden münafıklar! Münafıkların ilk terk ettikleri Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem olmuştu. Bunu başkaları izledi. Allah Azze ve Celle bu konuyla ilgili olarak şu ayetlerini indirdi;

Hem de münafıkları belli edeceği için ki, bunlara "Gelin, Allah yolunda savaşın veya savunma yapın!" denilmişti. Onlar: "Savaşmayı bilsek arkanızdan gelirdik" dediler. Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar, ağızlarıyla kalplerinde olmayanı söylüyorlardı, Allah onların kalplerinde ne sakladıklarını en iyi bilendir.”(Al-i İmran 167)

Eş-Şevkanî, “Onlar, o gün imandan çok küfre yakındılar” kavli hakkında dedi ki; “Yani; onlar müminleri terk ettikleri o gün, onları Müslüman zannedenlerden küfre daha yakındılar. Zira onlar durumlarını açığa çıkarmış, perdelerini yırtmış, nifaklarını ortaya koymuşlardı. Ayetin anlamı hakkında denildi ki; onlar o gün yardım bakımından küfür ehline, iman ehlinden daha yakındılar.”

Allah müminleri bu gibi fiillerden sakındırarak buyuruyor ki; “Ey iman edenler! Sizler, inkâr edenler ve yeryüzünde sefere çıkan veya savaşan kardeşleri hakkında: "Eğer bizim yanımızda kalsalardı ölmezler, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın.”(Al-i İmran 156) Sonra Müslümanları terk ettikleri için mazeret sunma şekli az bir gelişmeyle başka bir konuda geçtiği gibi farklı bir şekil alıyor;

Allah'ın Rasûlüne muhalefet etmek için geri kalanlar (sefere çıkmayıp) oturmaları ile sevindiler; mallarıyla, canlarıyla Allah yolunda cihad etmeyi çirkin gördüler; "bu sıcakta sefere çıkmayın" dediler.”(Tevbe 81) Allah onlara şöyle cevap veriyor; “De ki: "Cehennem ateşi daha sıcaktır!" Keşke anlasalardı!”(Tevbe 81)

İlk zamanlardaki bu şekil zamanımızda, Müslümanları en şiddetli tehlikede terk etmek hususunda en yüksek nifak üsluplarına ulaşıncaya kadar gelişmeye devam etti. Bu günlerde güven içinde yaşamak veya korkutulmamak için Müslümanları terk etmelerinden dolayı özür diliyorlar. Korkutulmaktan maksatları Allah yolunda cihad veya mustaz’af Müslümanlara yardım edersek, kâfir devletleri bize karşı çıkar, bize ekonomik ambargo uygularlar gibi yeni şekillerle nifakı ortaya koyuyorlar. Zira bu Müslümanları terk etmektir. Yeryüzünün çeşitli yerlerinde manevî de olsa yardım ve desteğe muhtaç nice Müslümanlar vardır. Lakin terk etmek nedir? Münafıkların Müslümanları terk etmeleri sebebiyle koşuşturma durdurulmaz, aksine kâfirlerin yardımı Müslümanlara ulaşıncaya kadar beklenir. İşte onlar Allah Teala’nın şu kavlinde belirtildiği gibi bunu açıklayanların ilk önderleridir;

Münafıkların, kitap ehlinden inkâr eden dostlarına: “Eğer siz yurdunuzdan çıkarılırsanız, mutlaka biz de sizinle beraber çıkarız; sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız…” dediklerini görmedin mi?” (Haşir 11)

İbn Cerir, “Münafıkları görmedin mi” kavli hakkında der ki; “Allah Teala peygamberi Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e hatırlatarak buyuruyor ki; “Ey Muhammed! Kalp gözünle bakıp münafıkların; Abdullah Bin Ubeyy Bin Selul, Nevfel’in iki oğlu Vedia ve Malik, Süveyd ve Dais’in söylediklerini görmedin mi?

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem savaş için Nadir oğullarına gittiği zaman münafıklar bunlara adam göndererek yerlerinden ayrılmamalarını, müstahkem mevkilerinde kalmalarını, onları kimseye teslim etmeyeceklerini, savaşırlarsa onlarla beraber savaşacaklarını, Medine'den çıkarılırlarsa onlarla beraber çıkıp gideceklerini söylemişlerdi. Bu vaatleri bekleyen Yahudiler, münafıklardan hiç­bir destek görmemişlerdir. Allah bunların kalplerine korku salmış ve develeri­nin götürebileceği kadar mal alıp şehri terk etmek istemişler, Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem de onlara müsaade vermiştir. “sizin aleyhinizde kimseye asla uymayız” yani; sizi tek başınıza bırakmamızı isteyen hiçbir kimsenin sözüne itaat etmeyiz. Bizler sizinle beraberiz.

El-Kurtubî, “Münafıkları görmedin mi” kavli hakkında der ki; “Yahudilerin, münafıkların herhangi bir din ve kitaba inanmadıklarını bilmek­le birlikle, kendilerine verdikleri yardımcı olmak sözüne aldanmış olmaları­nın hayret edilecek bir husustur.”

Zamanımızdaki münafıklar, Müslümanlara karşı savaşta kâfirlerle beraber tek safta duruyorlar. Maslahatları hakkındaki korkuları hüccet olur mu? Kanuni parçalama!! Şiddeti kaldırma… ve saire. Önceki münafıkların ve onlara katılanların – Allah onları çoğaltmasın – misyonu pek çok yerde Müslümanları yalnız bırakmak ve kâfirlere yardım etmektir. Bu terk ediş ve kâfirlere yardımın hissî veya manevî olması fark etmez, neticede aramızda bunu bize izhar etmektedirler. Yardımcımız Allah’tır.


Yüklə 324,53 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   16




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin