5- Müminlerin Musibetine Sevinmeleri ve Zaferlerinden Dolayı Üzülmeleri:
Bu hususta Allah Azze ve Celle şöyle buyuruyor; “Size bir iyilik dokunsa, bu onları tasalandırır; başınıza bir musibet gelse, buna da sevinirler. Eğer sabreder ve korunursanız, onların hilesi size hiçbir zarar vermez. Şüphesiz Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.”(Al-i İmran 120)
Bu ayet münafıkların Müslümanlara düşmanlık ve kinlerinin şiddetli olduğunu göstermektedir. Tarihte de onlar bu şekilde devam etmiş olup günümüzde de düşmanlıklarını öncekilerden daha açık ve daha kuvvetli surette ortaya koymaktadırlar. Onlardan biri Müslümanların cihad alanlarında başarı kazandığını yahut mescidler ve ilim medreseleri yaparak Allah’a davette öne geçtiklerini veya insanların hak davete icabet ettiklerini işittiği zaman suratları buruşur, dillerinden çirkinliklerini dökmeye başlarlar.
Buna bir örnek vermek gerekirse; Bu günlerde Müslümanlarla Ruslar arasında Dağıstan bölgesinde savaş vardır. Savaşın başlarında müslümanlar pek çok yeri ele geçirmişti. Bazı Müslümanların Rusya’nın başına gelenlere şiddetli bir şekilde üzüldüğünü, Allah’tan Ruslara yardım etmesi temennisinde bulunduklarını işittik. Delilleri de onların hezimete uğramasının Amerika’nın işine geliyor olmasıydı. Bu kimseler ister siyasetçilerden, ister liderlerden yahut halktan olsunlar fark etmez, bunun – Müslümanların zafer kazanarak kâfirlerin yenilmesine üzülmek - nifakın ta kendisi olduğunu bilmiyorlar. Bunun pek çok örneğini hatta daha beterini anlatmak zor değil. Müslümanların düştüğü bu durumları yaşadığında Allah’ın merhamet ettikleri dışında herkes bu çirkin sıfata düşmektedir.
“Eğer sana bir iyilik erişirse, bu onları üzer. Ve eğer başına bir musibet gelirse, "İyi ki biz daha önce tedbirimizi almışız" derler ve böbürlenerek dönüp giderler.”(Tevbe 50) Bunlara cevap şu ayettedir; “De ki: Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize asla erişmez. O bizim mevlâmızdır. Onun için müminler yalnız Allah'a dayanıp güvensinler.”(Tevbe 51)
6- Kötülüğü Emreder ve İyiliği Yasaklarlar:
Allah Teala buyuruyor ki; “Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil), birbirlerindendir. Onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyar ve cimrilik ederler. Onlar Allah'ı unuttular. Allah da onları unuttu! Çünkü münafıklar fâsıkların kendileridir.”(Tevbe 67) Şüphesiz iyiliğin ikamesi ve onun emredilmesi onları öfkelendirmektedir. Zira bu, dinin ikamesi anlamına gelmektedir. Onlar ise bunu asla istemezler. Onlar sadece kötülüğün türlü çeşitlerini emrederler. İbadette Allah’a şirk koşmayı ve O’ndan başkasına ibadet etmeyi emrederler. Namazı terk etmeyi emrederler ve ondan nefret ettirirler. Akrabalık bağlarını koparmayı ve ana babaya isyanı emrederler. Hırsızlığı, zinayı, livatayı emrederler. İman edenler hakkında çirkin şeyler yaymak isterler. Yayın araçlarıyla Müslümanların evlerine fesatlarını sokarlar, iffetten fuhşa çıkarırlar. Gece kulüpleri, tiyatrolar ve sinemalar kurarak müslümanlar arasında fitnelerin ateşini tutuştururlar. Ta ki, İslam’a çağıran bu eller hiçbir direk dikemesin.
Bunların her birini yaparken bazen kendilerini temize çekmek için ilerleme, çağ atlama, gibi örümcek ağından zayıf gerekçeler öne sürerler. Kadın erkek eşitliği, ortak yaşam, toplumsal özgürlük ve buna benzer şeyler, dürüst toplumda yaşamaya güç yetiremeyen münafık laiklerin ve onların taraftarlarının propagandalarıdır. Onların hayatları rezil ve çirkin toplumlarda olup kalpleri bununla tatmin olur, nefisleri bununla rahat eder. Onların tehlikesi kötülükleri emretmekle durmamıştır, hayır! Aksine iş, iyilikleri yasaklamaları haddine varmıştır. Bazen dînî şiarlar ikame edilmesi zorlarına gider, şiddet uygularlar, tesettürü engellemeye çalışırlar. Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyi yasaklayarak yavaş yavaş milletleri mahveder ve dağıtırlar. Savaşların ve fitnelerin ateşini tutuştururlar. Konferans ve derslere engel olmak, davetçilerin nefeslerini kesmek, dini sonsuzluğa gömmek zorundadırlar. Allah’ın emrettiği ve teşvik ettiği her iyiliği değiştirip yok etmek için engel oluştururlar. Öyle ki bunların dine sarılma hakkında yaydıkları yalan ve iftiralardan ötürü Müslümanların çoğu, ibadetlerde, muamelelerde ve görünüşte şiarları izhar etmekten korkar hale gelirler. İşte bu onların hevesleridir ve hayatları bundan ibarettir. Kötülüğü emreder, iyiliği yasaklarlar.
7- Müminlerin Namuslarını Lekelemek:
Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında münafıklar, tehlikeli bir hâdise çıkarmayı amaçladılar. Bu ifk hadisesine dalmak, müslümanlar arasında iftirayı yayarak karışıklık çıkarmak böylece Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e şiddetli hamleler ile saldırmak idi. Münafıkların ve bazı sahabelerin daldığı İfk hadisesi ile münafıklar Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i lekelemeyi hedefliyorlardı. Bunu başardıkları takdirde bu onun için dinde ve risaletinde bir yara olacaktı. Onların Aişe ve Safvan Bin Muattal’a hakaret etmede asıl hedefi insanlar gözünde Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i tahrip etmek yoluyla dini yıkmak idi. Neredeyse sahabe arasında fitne çıkacaktı. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kalktı ve buyurdu ki;
“Şimdi ailemi itham eden bazı kimseler hakkında bana yol gösteriniz. Vallahi ben ailem hakkında hiçbir kötülük bilmiyorum ve olacağına da ihtimal vermiyorum. Bir kişiyi itham ettiler ki vallahi onun üzerinde de bir kötülük olacağına ihtimal vermiyorum. O kimse ben olmadan evime girmiş değildir. Hangi savaşa çıktımsa benimle beraber çıkmıştır.”
Bunun üzerine Sa’d bin Muâz kalktı ve; “Ey Allah’ın Rasûlü! Bana izin ver onların boyunlarını vuralım.” Dedi. Arkasından Hazrec’den bir adam kalktı -Hassân bin Sabit’in annesi o kimsenin kabilesindendi- ve şöyle dedi;
“Yanıldın! Allah’a yemin olsun eğer o kimseler Evs kabilesinden olsalardı onların boyunlarını uçurmak hoşuna gitmezdi.” Neredeyse mescid içersinde Evs ve Hazreç arasında kötü bir olay çıkacaktı. Müslümanları sıkıntıya sokan hadiseler tam bir ay sürdü. Allah’ın korudukları dışında bu hadiseye dalan daldı. Allah Müslümanları, münafıklarla aralarında çıkacak bir fitneden korudu. Allah’ın kelamı, onları kınayıcı ve onlardan sonrakileri sakındırıcı olarak nazil oldu;
“(Peygamber'in eşine) bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir guruptur.”(Nur 11)
Bu hadislerin aynısı günümüzde de tekrar etmektedir. Münafıklar, bu ümmetin davetçilerden veya salihlerden birini gördükleri zaman yayın harbi ilan etmeye başlarlar. Zira onlar harp ateşini tutuşturmayı bir an bile ertelemezler. Allah’tan korkmazlar ve mümine acımasızca davranırlar. Falan zina eder, falan lutilik yapar, falan şöyle şöyle yapar demek onlara kolaydır. Yeryüzünde rahatça fesat ekebilmek için âlimlerin ve salih davetçilerin güvenilirliğini sarsıncaya kadar toplum ortasında yalan ve iftiralarını saçarlar.
Ey Müslüman! Delilsiz olarak bir müslümanın namusunu ve şerefini lekelemek hususunda dikkat et! Münafıklar hakkında inen ayetleri düşün ve onlardan biri olmaktan sakın! Haberleri tespit ve araştırmak şiarın olsun; “Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”(Hucurat 6)
İfk hadisesine dalan sahabelere gelince, onların maksadı münafıklarınki gibi değildi. Allah’ın sakındırdığı bir günaha girmişlerdi. Allah Ebu Bekir’e Mistah’ı affetmesini emrederek şöyle buyurdu; “bağışlasınlar; feragat göstersinler”(Nur 22) münafıklar hakkında ise şöyle buyurmuştur;
“Onlardan (elebaşlık yapıp) bu günahın büyüklüğünü yüklenen kimse için de çok büyük bir azap vardır.”(Nur 11) Allah’ım! Bizleri Müslümanların namusları hakkında konuşmaktan koru.
Dostları ilə paylaş: |