10- Yalan Haberler Yaymak:
Bundan amaç; müminleri korkutmak, karışıklık çıkarmak ve toplumda güveni sarsmaktır. Böylece her türlü yalan haber arkasında dine ve dindarlara hakaretlerle birlikte girer. Bu yüzden Allah Azze ve Celle şöyle buyurmuştur;
“And olsun, ikiyüzlüler, kalplerinde hastalık bulunanlar (fuhuş düşüncesi taşıyanlar), şehirde kötü haber yayanlar (bu hallerinden) vazgeçmezlerse, seni onlara musallat ederiz (onlarla savaşmanı ve onları şehirden sürüp çıkarmanı sana emrederiz); sonra orada, senin yanında ancak az bir zaman kalabilirler.”(Ahzab 60)
İbn Kesir, Tefsir’inde “Şehirde kötü haber yayanlar” ifadesini açıklarken der ki; “Yani onlar; “Düşmanlar geldi, savaşlar geldi” derler. Hâlbuki bu iftiradır ve yalan bir yaygaradır.”
11- Zelil, Korkak ve Zayıf Olmalarına Rağmen Müminlere Karşı Kuvvet İzhar Ederler;
Buhari’de ve başka kitaplarda rivayet edilmiştir ki; Abdullah Bin Ubeyy şöyle dedi; “And olsun ki Medine’ye dönersek şerefli ve kuvvetli olanlar, zayıf olanları oradan muhakkak çıkaracaktır.” Hadis uzunca devam eder. Bunun üzerine Allah şu ayeti indirdi;
“Onlar: And olsun, eğer Medine'ye dönersek, üstün olan, zayıf olanı oradan mutlaka çıkaracaktır, diyorlardı. Hâlbuki asıl üstünlük, ancak Allah'ın, Peygamberinin ve müminlerindir. Fakat münafıklar bunu bilmezler.”(Münafıkun 8)
Abdullah Bin Übey, kuvvetli, cesur ve atılgan olan Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in zelil, kendisinin ise aziz olduğuna inanıyordu. Hâlbuki şüphesiz zelil olan kendisi idi. Nitekim Allah Azze ve Celle pek çok yerde onu kınamış, onun korkaklığını, zilletini ve alçaklığını haber vermiştir. Münafıkun suresinin başlarında şöyle buyurmuştur; “Her gürültüyü kendi aleyhlerine sanırlar.”(Münafıkun 4) başka yerlerde de şöyle buyurmuştur;
“Lakin onlar korkan bir toplumdur.”(Tevbe 56)
“Eğer sığınacak bir yer yahut (barınabilecek) mağaralar veya (sokulabilecek) bir delik bulsalardı, koşarak o tarafa yönelip giderlerdi.”(Tevbe 57)
“Onların içlerinde size karşı duydukları korku, Allah'a olan korkularından daha şiddetlidir. Böyledir, çünkü onlar anlamayan bir topluluktur.”(Haşr 13)
“Bunlar, düşman birliklerinin bozulup gitmedikleri evhamı içindedirler. Müttefikler ordusu yine gelecek olsa, isterler ki, çölde göçebe Araplar içinde bulunsunlar da, sizin haberlerinizi (uzaktan) sorsunlar. Zaten içinizde bulunsalardı dahi pek savaşacak değillerdi.”(Ahzab 20)
İşte onların hakikati; zayıflık, korkaklık ve zillet! Lakin İslam’ın şevketi zayıftır. Yardımcıları azaldığı zaman cesur kahramanlar yetişmeye başlar. Şüphesiz her müminin kalbinde dağlardan şiddetli ve kayadan kuvvetli cesaret vardır. Allah yolunda her şey önemsizdir. Allah Teala için can feda edilir. Allah müminleri şöyle vasfeder;
“Allah yolunda cihad ederler ve hiçbir kınayanın kınamasından korkmazlar.”(Maide 54)
“Bir kısım insanlar, müminlere: "Düşmanlarınız olan insanlar, size karşı asker topladılar; aman sakının onlardan!" dediklerinde bu, onların imanlarını bir kat daha arttırdı ve "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir!" dediler.”(Al-i İmran 173)
Ama münafıklara gelince, şüphesiz onlar savaşı işittikleri zaman kalpleri korkudan erir; “İman etmiş olanlar: “Keşke cihad hakkında bir sure indirilmiş olsaydı!” derler. Ama hükmü açık bir sure indirilip de onda savaştan söz edilince, kalplerinde hastalık olanların, ölüm baygınlığı geçiren kimsenin bakışı gibi sana baktıklarını görürsün. Onlara yakışan da budur! (Onların vazifesi) itaat ve güzel sözdür.”(Muhammed 20-21)
12- İki Yüzlüdürler:
Allah katında insanların en kötüsü birine bir yüzüyle, öbürüne diğer yüzüyle gelen ikiyüzlülerdir. Münafıklar da bu şekildedir. Onların bu çirkin sıfatları hakkında uyarılar gelmiştir. Bunun örnekleri şu şekildedir;
Allah Teala buyuruyor ki; “(Bu münafıklar) müminlerle karşılaştıkları vakit "(Biz de) iman ettik" derler.” Diğer yüzleri de şudur;
“(Kendilerini saptıran) şeytanları ile baş başa kaldıklarında ise: “Biz sizinle beraberiz, biz onlarla (müminlerle) sadece alay ediyoruz” derler.”(Bakara 14)
İbn Ömer radıyallahu anhuma; ikiyüzlü kişinin münafık olduğunu açıklıyor! Buhari’de şöyle rivayet edilir;
“İnsanlar dediler ki; “Biz yöneticilerin yanına girip konuşuyoruz ve onların yanından çıkınca da bunun zıddını konuşuyoruz.” İbn Ömer radıyallahu anhuma dedi ki;
“Biz Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem zamanında bunu nifak sayardık.”
Bu günlerde toplumun bu minval üzere olduğunu görüyoruz. Hak ile batılı, hidayet ile sapıklığı bir araya getirmek istiyorlar. Müminlerle birlikte oldukları zaman; “Siz haklısınız” diyorlar, başkalarıyla birlikte olduğu zaman da; “Siz haklısınız” diyorlar. Ve her iki yerde de diğer grubu kötülüyorlar.
Bu gruplar arasında ya bir menfaat amaçlarlar yahut onlardan korkarlar ki genelde bu olur. Bunun neticesini bilmezler. Buhari, Edebul Müfred’de Ammar Bin Yasir radıyallahu anh’den rivayet eder; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle derken işittim;
“Kim dünyada ikiyüzlü olursa onun kıyamet gününde ateşten iki dili olur.”
13- Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e Söz ve Fiil İle Eziyet Etmek:
Birisi çıkıp; “Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat ettiğine göre ona artık eziyet edilemez, bu sıfatı zikretmeye gerek yok” diyebilir.
Cevap; Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e vefatından sonra da ona hakaret ederek, onunla alay ederek, ona kusur bularak veya sünnetlerine karşı savaş açarak eziyet edilmesi söz konusu olmaktadır. Bizler biliyoruz ki, hayatta iken veya vefatından sonra Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e eziyet etmek münafıkların sıfatlarındandır. Nitekim müşrikler ona şiddetli eziyetler yapmışlardı. Allah Teala buyurur ki; “(Yine o münafıklardan:) O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır.”(Tevbe 61)
Muavvizat’ın (Felak ve Nas surelerinin) nüzul sebebi, münafıkların Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e düşmanlıklarını kınamaktır. Nitekim Sahihayn’de geçtiği gibi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e içinde küfrü gizleyip, İslam’ı izhar eden münafıklardan biri sihir yapmıştı. Buyurmuştu ki;
“Ey Aişe! Anladın mı, sorduğum hususta Allah bana ne fetva verdi? İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine:
"Bu zatın rahatsızlığı nedir?" dedi. Öbürü:
"Büyüdür!" dedi. Önceki tekrar sordu:
"Kim büyüledi?" Diğeri:
"Lebîd İbnu'l-Asam -Benî Züreykli bir Yahudi müttefiki - " diye cevap verdi. O adam bir münafık idi. Allah Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’e eziyet verenleri, lanet ve can yakıcı azap ile tehdit etmektedir;
“Allah ve Rasûlünü incitenlere Allah, dünyada ve ahirette lânet etmiş ve onlar için hor kılıcı bir azap hazırlamıştır.”(Ahzab 57)
Onların işi Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem’i öldürmek haddine ulaşmış, ona tuzak kurmuşlar, Allah peygamberine onları bildirmiş, Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların isimlerini Huzeyfe radıyallahu anh’e sır olarak vermiştir.
Dostları ilə paylaş: |