Mustafa Akgün



Yüklə 452,17 Kb.
səhifə8/12
tarix07.01.2022
ölçüsü452,17 Kb.
#89183
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12
Prof. Baskin Oran:
Anladim. Peki. Şimdi, bu birlikte yasamanin kosullarini siz nasil tercüme ediyorşunuz, bilmiyorum ama, sizin söylediginizi ben kendime göre tercüme edeyim.
Diyorşunuz ki, tekrar oturulsun, Türklerle Kürtlerin nasil bu devleti yeniden kuracaklari düsünülsün. Ona göre mesela, pratik olarak söylüyorum, mesela Kürtce ikinci resmi dil haline gelsin, çok büyük olasilikla bunlari söylüyorşunuz.
Şimdi ben size söyle söyleyeyim. Siz direkt olarak ikinci kategoriye giriyorşunuz. Şimdi, şunu unutun. Bunlar tatsiz seyler, bosverin onlari. Siz, direkt olarak ikinci kategoriye giriyorşunuz. Bu tabii tanri kelami değil bu şema ama, bu şema all inclusive, herseyi kucaklayan bir şema. Su anda söylenmis olan her seyi kucaklayan bir şema.
Biraz önce söyledigim gibi, devleti kim kurduysa, temel birtakim simgeleri de o koyuyor. Bunu sadece devleti kurarken ileri sürebilirsiniz. Yani, böyle olmasi gerektigi için söylemiyorum. Ben, şimdiye kadar olani söylüyorum, olani anlatiyorum. Sübjektif bir degerlendirme yapmiyorum. Bunu, bu söylediginizi, yani örnegin, Kürtcenin ikinci resmi dil olmasi gerektigini siz 1923`de, daha doğrusu 1923 Temmuzunda, cünkü devlet Lozan’da kuruldu, 1923 Ekiminde kurulan devlet değildir, rejimdir, devlet Lozan’da kurulurken ileri sürecektiniz. O zaman ileri sürmeyip de, 82 yil sonra ileri sürmek, bir anakronizmadir (tarihini şaşırmadır), biraz zordur bu. Anlatabiliyor muyum?
Onun içindir ki, siz direkt olarak ikinci kategoriye girersiniz. Bir de tabii, Bekir Saydam beyin söyledigiyle, daha doğrusu sordugu ile yakin iliskili bir soru sizinki. Buna karsi şunu söyleyebilirim bir de: Hic kusku yok ki, bu ülkede çok sayida etnik gurup varken, bunlarin içinden ikinci önem sirasinda olanin kendi dilinin, hep dil örneginden gidiyoruz, yoksa baska seyler de var, tabii ki, kendi dilinin ikinci resmi dil olmasi ve oy vermenin orda kapanmasi bir ayricalik istemektir. Oysa, acaba biz, ayricaliklarin talep edildigi bir toplum mu kurmaliyiz, yoksa yasaklarin kaldirildigi bir toplum mu kurmaliyiz? Bence ikincisini yapmaliyiz. Mesela, Zazaca, Kürtce, Çerkezce, bilmemnece dillerinin, egitimde, konuşmada, , seçim propagandasinda yasaklanmasini mi kaldirmaliyiz, yoksa anayasaya seçim propagandalari Kürtce de yapilabilir, diye bir madde mi koymaliyiz?
Ben, birincisini savunuyorum ve esitlik istiyorsaniz, sizin de birincisini, yani yasaklarin, bütün yasaklarin kaldirilmasini savunmamiz lazım. Zaten ikinci soruyu soran, Kürtce soran arkadasimizin söyledikleri de büyük bir katkidir burda. Devletin ne istedigi belli, maalesef. Ama, Kürtlerin ne istedigi belli değil, cünkü birden çok Kürt gurubu var.
Ikinci soruyu soran, Riza Algül: ”Osmanli imparatorlugu niye teritoryal yöntemi izledi, demokrat oldugu için mi?” dedi. Hayir efendim, imparatorluk oldugu için izledi. Cünkü, imparatorluklarda, kimin ne yedigine, ne ictigine, ne giyindigine, ne konustuguna, ne yazdigina karisilmaz. Zaten karisilmadigi için imparatorlugu sürdürmek mümkün olur. Imparatorluklarda bir tek kural vardir. Bu, Bizans, Roma, Osmanli, hic fark etmez. Tek bir kural vardir: Imparatora sadakat. Imparatora sadakat olduktan sonra, artik bireyi denetlemez devlet. Birey özgür müdür? Haşa, onu kendi cemaati denetler. Iste, modernizmin, daha doğrusu, Türkiye Cumhuriyetinin yaptigi olay sudur: Devletle birey arasinda bir cemaat vardir, bu cemaati kaldirdi. Devletle birey direkt temasa gectigi için, devlet bireyin her bir seyine, yedigine de, giydigine da karismaya basladi. Olay bundan ibaret. Daha önce cemaat karisiyordu. Bu nedenden dolayi. Osmanli Imparatorlugu demokrat memokrat oldugu için değil, bir imparatorluk oldugu için, Kürtlerin yedigine, ictigine, bilmemnesine karismadi.
Insan olma kimligi yok mudur? Tabii yani, insanin sübjektif kimliklerinden bir tanesi de, insan olma kimligidir. Bakiniz, objektif kimlik/sübjektif kimlik dedim. Laf uzamasin diye bunlari tanimlamadim, sunlari tanimladigim halde. Aslinda Türkiye bunlari sadece bir bucuk yildir ögrendi ve onun için henüz çok iyi anlasilamadigi için, o konuda çok tartisma var. Objektif kimlik, insanin sudan havaya ciktigi zaman getirdigi kimliktir. Yani, annesinin rahminden çıktığı zaman getirdigi kimliktir. Eger Kürt anadan babadan dogmussa, objektif kimligi Kürttür, Yahudi ana babadan dogmussa, objektif kimligi Yahudidir. Sübjektif kimlik, akil baliğ olduktan sonra, kendi özgür iradesi ile sectigi kimliktir. Bu acidan, objektif kimligi çok fazla müdafaa etmek zordur. Bu bir parça ilkel bir kimliktir. Önemli olan sübjektif kimliktir. Akil baliğ olduktan sonra, objektif kimligi Kürt olan kisi: “Ben Kürdüm!” derse, onun hem objektif kimligi, hem sübjektif kimligi Kürttür. Fakat, “Ben Türküm!” derse, mesela, onun sübjektif kimligi Türktür ve artik ona karisamazsiniz. Bunun adinin, gönüllü asimilasyon oldugunu ve kendi kimligini müdafaa etmek kadar saygi görmesi gerektigini, birey acisindan, daha önce arzetmistim. Iste, bu sübjektif kimligi, siz Türk olarak da ifade edebilirsiniz, dünya vatandasligi olarak da ifade edebilirsiniz, Kürt olarak da ifade edebilirsiniz. Hepsi ayni derecede saygindir. Neden? Cünkü bireyin özgür iradesidir. Bu kadar basit.
Ali Riza arkadasimiz: “Aleviler azinlik midir?” diyerek zurnanin zirt dedigi deligi buldu. Şimdi efendim, burada azinlik nedir? Azinlik iki bicimde tanimlanabilir. Bir: Sosyolojik olarak. Iki: Hukuki olarak. Fakat ben şimdi fazla ayrintiya girmeden, azinligin unsurlarini sayayim. Azinligin var oldugunu söylemek için bes tane unsur vardir. Bir: Cogunluktan farkli bir gurup olacak. Iki: Cogunlukla yaklasik esit sayida olmayacak. Yani biri yüzde ellibes, biri yüzde kirkbes olmayacak. Ama, cogunluktan az olacak. Üc: Dominant olmayacak. Cünkü, dominant oldugu zaman azinlik/cogunluk sorunu yoktur, demokrasi sorunu vardir. Nerdeki gibi? En tipik olarak, 1995`lere kadar Güney Afrika Cumhuriyetinde oldugu gibi. Ayrica Suriye, Irak örnekleri de verilebilir ama, en radikal örnek Güney Afrika Cumhuriyetidir. Dördüncüsü: Vatandas olacak. Cünkü vatandas olmazsa, yabanci olur. O azinlik değildir, o yabancidir. Besincisi: Azinlik bilinci olacak. Eger gönüllü asimilasyon gecirmis birisi ise, azinlik bilinci yok demektir. “Ben azinligim!” diyebiliyorsa, azinliktir. Azinlik bilinci budur.
Şimdi, Ali Rizanin sordugu soru, dikkat ederseniz, ilk dört kriteri, ki bu ilk dört kritere biz objektif kriterler deriz, ilk dört kriteri mükemmelen karsiliyor. Kürtler, 70 milyon içinde, 20 milyon olmak hasebiyle, sayica azdir.

Publikum: Aleviler



Yüklə 452,17 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin