Neden memleketin hayrina görüyorum?
Bu seçimde AKP üç nedenle bu kadar büyük bir çogunlukla iktidar oldu: Denenmemisti, kitleler onu düzen karsiti olarak algilamisti, lideri Tayyip Erdogan kimi kisilerce/makamlarca “mazlum” haline getirilmisti. Bizzat kendileri mazlum olan umutsuz kitleler de, sandiga gidip oylarini bastirdilar.
Evet, ben bu durumun ülkemizin hayrina olduguna inaniyorum.
Birçok kimse, “Gelsinler, boylarinin ölçüsünü alsinlar, insanlarin kafasinda alternatif olmaktan çiksinlar, bitsinler” diyor. Ben bu kanida degilim. Eger Tayyip Erdogan ve partisi basiretli çikarsa, olaylar bu memleketin çok lehine gelisebilir.
Neden olumlu düsündügümü sirayla anlatayim:
1) Bugün hangi parti gelirse gelsin, Türkiye’de iktisadi durumu orta vadede düzeltemez. Su anda bu memlekete bu konuda yapilabilecek en büyük (belki de tek) iyilik, hortumlamanin “kabul edilebilir” düzeylere indirilmesidir.
Iktisat kadrolari bulunmayan AKP iktisadi durumu hiç düzeltemez. Üstelik, simdi onun da hortumculari olusuverecektir; bunlarin Istanbul Belediyesinden tecrübe sahibi olduklari da düsünülebilir. Ama böylesine oy almis bir “Müslüman” partinin hirsizlik yapmasi/yaptirmasi, merkez-sag bir partinin yapmasina/yaptirmasina benzemez. Bu “tepkisiz”” ülkeden çok fena tepki görecektir. Üstelik, Türkiye’de mafya ilke olarak merkez-sag’a alisiktir; onunla rahat eder. Simdi bu mafya/hortumcular yeni kanallar bulmak zorundadirlar. Eger AKP basiretli çikar da bunu önlerse, büyük hizmet eder.
2) AKP iktisadi düzeltemez ama, Türkiye’nin insan haklari sorununu düzeltebilir. 3 nedenle: a) Iktisat konusunda yapacagi fazla bisey olmadigi için; b) Kendisinin de demokratiklesmeye ihtiyaci bulundugu için; c) Ortalikta cirit atan Huntington’cu teorilerin Islam’i bunca suçladigi bir dönemde, kendini Bati’ya simdiye kadarki iktidarlara oranla daha fazla begendirmek zorunda oldugu için. AKP bunu yaparsa, büyük hizmet eder.
Bu seçim sonucunun beni umutlandirmasi için baska nedenler de var.
Devletin Kürt sorununu PKK’yi ezmekle halledemeyecegi nasil açiksa, Islamcilara baskiyla da Islam sorununu halledemeyecegi o kadar açiktir. Türk seçmeninin yüzde 35 oyunu alip, Meclis’te anayasayi degistirecek kadar koltuk saglayan bu insanlarla devletin temel ilkelerini muhafaza ederek uzlasmaya gitmek, kaçinilmazdir. AKP’nin basarisinin bir de bu gerçegi gündeme getirmesi, bir hayr’dir. Buradan çikacak sentez bir hayr’dir. Örnegin, kamu hizmeti verdigi için memurenin asla basörtüsü takamayacagi, ama kamu hizmeti aldigi için üniversite ögrencisi kizin istedigini takabilecegini kabul etmek anlamsiz bir çekismeyi bitirerek bu ülkeyi kuvvetlendirecektir.
Böyle beklenmedik bir altüst olma vuku bulmasaydi, birbirinin “kardesi” olan siyasal partiler arasinda el degistirip durmaktan bu memleketin kurtulacagi yoktu. Kisir döngü halinde birbirini eyleyip duran köhnemis kadrolarin tasfiyesi bir hayr’dir. Çiller’in tasfiyesi bu hayr’larin belki en büyügüdür.
Tayyip’in yakin geçmiste bizzat yaptiklari ve söyledikleri (“minareler süngü”, “Elhamdülillah seriatçiyim”, vs.) kendisinin olumlu isler yapmasi için birer gerekçedir. Hasbelkader hocasi olmakla övündügüm Can Dündar, 5 Kasim tarihli Milliyet’te bunlar için enfes bir benzetme yapiyor: “Söhret olmus yildizlarin, gençliginde çektirdigi çiplak fotograflar” diyor. Tayyip Erdogan bu rezillikleri unutturmak için cidden degismek zorundadir.
Geçen hafta sözünü ettigim Baba Diyalektik burada da görevdedir. AKP öyle büyük bir oyla gelmistir ki, bu muazzam oy onun 1 numarali ayakbagi olacaktir. Çünkü bu yüzden AKP çok fazla göz önünde olacaktir. Çok olumlu degisiklikler yapmasi beklenecektir.
Peki, bütün bu beklentiler gerçeklesmezse ne olur? Ya parti bu olumlu degisiklikleri yalnizca kendi oy tabanini memnun etmek, yani popülizm (halk dalkavuklugu) için düsünürse? Gözümle gördüm, kulagimla dinledim: Tayyip Erdogan, seçim gecesi TV’de verdigi ilk demeçte kitlelerin ihtiyaçlarini sayarken insan haklarini is, konut, ulasimdan sonra dördüncü siraya koydu, Bu tutumunu devam ettirmeye kalkar veya insan haklarini yalnizca “Müslümanlar” için düsünürse? Aldigi oya güvenip de devletle uzlasmaya gitmezse? Kendi kadrolarinin hortumuna engel olmazsa? Kendi tabanini tatmin için saçma sapan laflari ve eylemleri sürdürürse? Ülkenin degil de kendi oy tabaninin istedigi degisiklikleri yapmaya kalkip popülizme (halk dalkavukluguna) girisirse? Kamu hizmeti verenlerin basörtüsü takmasini saglarsa? Bu memlekette “Türkiye devleti bir cumhuriyettir” ilkesinden bile daha önemli hale gelen 8 yillik egitimi geriye götürmeye kalkarsa?
O zaman, iste o zaman, en basta sözünü ettigim “birçok kimse”nin arzusu yerine gelir. AKP “biter”.
Böyle bir partinin bitmesinin de, bu ülke için devasa bir “hayr” olacagi kesindir.
Dostları ilə paylaş: |