Birey olmak zor istir
Tabii ki bunlari 1970’lerde söyleyemezdim. Bir kere, söyleyecek bilgim yoktu. Ikincisi, söyleyecek cesaretim yoktu. Bunlari söyleyebilmek için “birey” olmak gerekiyordu, oysa ben birey degil solcu örgüt mensubuydum. Daha önceki yazimda söyledigim gazete makalesini (“kizli-oglanli bira içilemeyen yerde üniversite kurulmaz”) taa 81’de yazdigimda dostlarim neler demislerdi, anlatmistim.
Maalesef “cemaat” sadece dinsel olmuyor. Kimi durumlarda etnik veya solcu da olabiliyor. Tamam: hiçbir birey haklarini örgüt olmadan alamaz; örgüt sarttir. Aksi halde ulus-devlet veya cemaat birey'i çitir çitir ve çig çig yer, yutar. Ama bu örgüt Birey’in dogru bildigini kalkip söyleyebilmesi ortamini üyelerine haram ediyorsa, artik bir cemaattir.
Birey’i engelleyen iki sey vardir dünyada: Ulus-devlet ve cemaat. Zaten, insan haklari bu ikisinden kazanilan arsa üzerine insa edilir.
63 yasindayim. Biraz dogru-dürüst birey olmaya baslayali daha 10 yil oldu-olmadi. Ve olay sürüyor.
Dün komünist derlerdi. Bugün Kürtçü, Ermenici, daha bilmem neci diyeceklermis. “Neoliberal” diyeceklermis. Hadi canim sen de.
1970’lerde, Türk Ceza Kanunu’nda 141-142. maddeler varken çikip sosyalizmi savunacaksin, ama kendi örgütünün hatalari varsa söyleyeceksin - söyleyebilirsen.
2000’lerde, Kürt konferanslarinda konusacaksin, ama “Türkler sizleri kisaladi, siz de Ermenileri ve Süryanileri” demekten çekinmeyeceksin. Yurtdisinda Ermeni konferanslarina katilacaksin, ama “Türkler için Sevr Paranoyasi neyse, Soykirim söylemi de sizin için odur” diye konusabileceksin. Böyle giderse kamu üniversitelerinde egitimin batacagini söyleyeceksin. Hata varsa, önceden haber vereceksin - verebilirsen.
Aydin dedigimiz yaratigin görevi budur efendim.
Dostları ilə paylaş: |