BAŞLARKEN,
Kelebek bir defa kanatlandı mı, bir daha asla tırtıl haline gelmez.
COLİN WİLSON
ÇOCUĞUMUZ OKULA BAŞLIYOR…
Öğretmenlerin dikkatini çeken önemli bir nokta, okula alışma ya da okul korkusu çeken çocukların birçoğu uyumlu, ailesine bağımlı ve başarma kaygısı olan çocuklardır. Her taşın altına elini sokan, sürekli bir şeyler araştıran, yerinde duramayan çocuklar daha az yeni ortamlara alışma kaygısı yaşarlar.
Önemli bir diğer konu, yaşanılan sorunun gidilen yerle ilgili olmaması bırakılan kişi ile ilgili olmasıdır. Kimden ayrılma korkusu ? Cevap : ANNE !
Eğer sorunu doğru tespit ettiysek, çözüm de kolaydır. Annemizin okula başlamadan önce çocuğa okulu anlatması, güzel duygularla ve örneklerle paylaşması. Çocuğun neden okula gitmesi gerektiği onun anlayabileceği kelimelerle anlatılmalı, anne-babanın bu süreçte neden işe gitmesi gerektiği de anlatılmalı. Ama her şeyden önemlisi, atılacak her adımda anne-baba aynı düşüncede, davranışta ve kararlılıkta olmalıdır. Kararlı adımlar çok dikkatli atılmalı, dakikalarca ayrılma seremonisi yapan bir baba ya da bağıra çağıra ağlayan bir çocuğu kucaklayıp bırakmayan bir anne çocuğun ayrılma sürecine köstek olmuş olur. Baba okula gitmeyi önemli bir ayrılık haline getirirken, anne ağlama tepkisine ödül vermiş olur. Tabi ki okul öncesi dönemde çocuk güvende olduğunu hissedinceye kadar anne-baba sürece destek olmalı, okulun güvenli, eğlenceli, neşe ile gidilen bir yuva olduğunu hissettirmeli. Önemli olan nokta bu, anne-baba bunu hissettirebilmeli, okul öncesi çocuklar kelimelerden çok duygularla öğrenirler. Şöyle söylenmeli, duyguları öğrenirler. Ne kadar büyük değil, ne kadar şirin, ne kadar tatlı, çok hoş bir yer, üstelik çok eğlenceli, ne güzel oyunlar var, ya miniş oyuncaklara ne demeli…
İLK GÜNLER,
Yataktan çıkmak istemeyebilir, bahaneler bulur, hasta olduğunu söyleyebilir.
Okula kadar sizinle gelir ama elinizi bırakmaz, geri dönmek isteyebilir.
Küçük bir ağlama krizi yaşayabilir, size sarılıp ayrılmak istemeyebilir.
Biraz oyuncaklarla oynayıp, hemen geri dönebilir.
Göz mesafesi sınırları içinde olmanızı isteyebilir.
Kaygı ya da korku nedeniyle altına kaçırabilir.
Bir köşeye çekilip dakikalarca uzaktan diğer çocukları seyredebilir.
Belki de arkasına bile bakmadan diğer çocukların arasına karışabilir.
OKULA BAŞLAMADAN ÖNCE,
Anne-Baba anlatmalı. Okulda ne yapılır. Boyama yapılır, diğer çocuklar ile beraber yapılır, o zaman daha eğlenceli olur. Kağıttan kuşlar, kuzular, çiçekler, arabalar kesilir yapıştırılır, herkes yapıştırır. Güzel şarkılar öğrenilir, hep beraber söylenir. Oyunlar çok zevklidir, hiç bitmezmiş gibi gelir. Çocuklar beraber çok güzel yemekler yer.
Okula gitme kararı ailece hep beraber alınır. Ailemizde herkesin görevi vardır. Bunlar tek tek konuşulur.
Okul ile ev arasında paralellik kurulur, benzer şeyler vurgulanır, uyum süreci kolaylaştırılır.
Okul ailece gezilir, daha önce konuşulan şeyler okulda gösterilir, başka çocuklarında anne-babaları ile benzer çalışmaları, oyuncakları, oyunları ne kadar beğendikleri anlatılır ve gösterilir.
ÖZEL NEŞE ERBERK ANAOKULU OLARAK BİZ,
Alanlarında deneyimli öğretmenlerimiz, en kısa süre içinde çocuklarımıza okullarına ait olduğunu hissettirmek için programlı bir ekip çalışması yaparlar. Gurup çalışmalarına katılan çocuklarımız kısa bir süre sonra biz duygusunu öğrenirler. Koro halindeki davranışları alışma sürecini hızlandırır.
Birbirlerinin kaşıklarına bakarak gittikçe artan lokma sayıları uzayan zevkli bir yemek sohbetine bile dönüşebilir ama uyku zamanı gelmiştir, pijamalarımızı giyip huzurlu bir öğlen uykusuna yatmadan önce ellerimizi yıkayıp, tuvaleti rahatça kullanabilmek özbakım becerilerimizin ilk işaretleridir.
Kalem kullanma, boyama, kesme ve yapıştırma çalışmaları ince motor becerilerinin; koşma, yakalama, zıplama, tırmanma oyunları kaba motor becerilerinin gelişmesine yardımcı olur.
Arkadaşları ile beraber oynadıkları oyunlar, beraber yapılan kuleler, söylenilen şarkılar, anlatılan hikayeler dil gelişimlerinin hızlanmasına, hayal dünyalarının genişlemesine ve sosyal uyum süreçlerinin artmasına yardımcı olur.
İlk günlerde etrafındaki nesneleri ve çocukları yabancı gözlerle gözlemleyen çocuklarımız, bir süre sonra okula gelmeyen arkadaşlarını merak etmeye, aramaya başlarlar. Okulun kapısından içeriye ilk günler kocaman gözler ile bakan çocuklarımız, bir süre sonra anne-babasının elini bırakıp koşarak arkadaşının elini tutar. Artık anne-baba gerilerde kalmıştır, kelebek uçmaya başlamıştır.
ÖNCE ANNE VARDI…
İnsan hayatının her aşamasında, her dakikasında anne. Yıllarca her okulun her kreşin kapısında gördüğüm yüzlerce anne. Yeni doğan çocuk odalarında anne, ilk adımlarına tanık olan anne, kreş kapısında bekleyen anne, ütülü okul giysilerini hazırlayan anne, sınav günleri okul kapısında bekleyen anne, üzülünce sığındığımız liman anne, mutlu olunca kucakladığımız sıcaklık anne…Hiçbir tanıma, hiçbir kalıba sığmayan anne.
Yıllarca eğitimin her alanında çalışmış bir ruh sağlığı uzmanı olarak yüzlerce anne ile görüştüm! Babalarımızın hakkını yemek istemem, ama maalesef görüşme yapabildiğim baba sayısının anneler kadar fazla olduğunu söyleyemeyeceğim. Birçok görüşmeye gelen babanın bu görüşmeyi annelerin zoruyla yaptığını söyleyebilirim. Çoğu insan bu konuya sosyokültürel açıklamalar ekleyebilir, ama sağlıklı aile tablosunda anneler ve babalar çocuk eğitiminde eşit sorumluluğa sahiptir; görev bölüşümü olabilir, ailenin her ferdi kendi üzerine düşen görevleri yerine getirmeye çalışabilir. Her şeyin paylaşımı yapılabilir ama bir şey çok dikkatli paylaşılmalıdır : SEVGİ.
Çocuk sevmeyi ne zaman ve nasıl öğrenir ?
Cevap : Daha anne karnındayken annesinin sesiyle, sıcaklığıyla, ilgisiyle.
Sağlıklı ve mutlu bir çocuk doğmadan önce sağlıklı ve mutlu bir birey olmaya başlar. Çünkü o tektir, biriciktir, özeldir ve bunları hissetmek ister. Bizim ülkemizde, köylerimizde anneler konuşur karınlarındaki bebekleriyle, anlatırlar daha doğmadan hayatı onlara. Beraber ağlayıp beraber gülerler, bebeklerimiz gülmeyi, ağlamayı, üzülmeyi, sevilmeyi öğrenirler.
Kimden ?
Cevap : ANNE
Siz yaşamın sıcaklığını duyumsadınız mı?
Hangi güneş ısıtır ruhunuzu, hangi ışık aydınlatır yanlızlığınızı ? Hiçbiri. Yıllarca bir yere ulaşmak için çalışırsınız, geceler gündüzler birbirine karışır; diplomalar, ödüller, kariyerler alır başını gider ve bazen bir hiçliğe ulaşırsınız ya da hiçbir şeye ulaşamazsınız. En yakınınızdaki kişi bile sizlerden kilometrelerce uzaktır. Salondaki kanepeye kıvrılıp yatarsınız cenin şeklinde, ruhunuz üşür ve o kadar çok istersiniz ki annenizin dünyayı kucaklayabilecek kadar büyük ama kelebeğin kanadındaki benekler kadar hafif eli saçlarınızı okşasın…Dünyanın en güzel terapisi ANNE TERAPİSİDİR.
Yıllarca süren gözlemlerim, bana bir şeyi çok iyi öğretti. Dünyamızın Güneş etrafında dönmesi hayatın, canlılığın nedenidir. Güneş dünyamıza can verir, hayat verir. O güneş kim biliyor musunuz : ANNE
Anneleri anlayabilir misiniz?
Anne ve çocuk birlikteyken annenin gözlerine dikkatle bakın. Empatinin en üst noktası. Çocuk koşarken annenin de nefesi hızlanır, düştüğünde ondan önce bağırır ve inanın annenin canı daha çok yanar. Bu duyguyu ölçebilecek hiçbir teknolojik ürün icat edilmemiştir, edilemeyecektir de. Sizler belki bazen anneleri anlamayabilirsiniz ama onlar birçok şeyi çok iyi anlıyorlar.
Vakit geç olmadan anlamaya çalışın.
Güçlü olan kim?
Bu soruya bence hiçbir erkek cevap vermesin. Varoluş basamaklarının ilk aşamalarında ağlayan bebek kendini güvende hissetmek için kimin sesini, yüzünü arıyor. Etrafa taşıp haykıran, sağa sola zıplayan koşturan bir şeylerin tepesine çıkmaya çalışan çocuk göz ucuyla kimden onay bekliyor. Yıllar hızla ilerliyor, kendi ailesini kurup ilk sıkıştığında kimi arıyor, kimden yardım bekliyor.
DEĞERLİ BABALAR, bunların hepsini anneler çok iyi biliyor. Bu yazı annelere değil sizlere hitaben yazılmıştır. Vakit geç olmadan, hayatın tadını çıkarmak dileğiyle.
ŞARTLI KABULİYET FORMU
……./………/ 20…..
Değerli Velimiz,
Okul öncesi dönem, çocukların tüm gelişim alanlarında oldukça ilerleme kaydettikleri önemli bir dönemdir. Çocukların ilerleme gösterdiği bu süreçte okulun ve ailenin işbirliği içinde olmasını oldukça önemsiyoruz.
Her çocuk özeldir ve aynı yaşta olsalar bile gelişimleri ve öğrenme hızları birbirinden farklı olabilir. Okul eğitimi (gurup eğitimi) başladığında bu farklılıklar önem kazanır. Çalışmaları diğer çocukların yapabildiğini kendisinin yapamadığını görmek çocukta duygusal kırıklığa neden olabilir. Agresifleşebilir ve diğer çocuklarla iletişimi bozulabilir. Zaman içinde bu farklılıklar eğer önlem alınmazsa artabilir ve çocuğun okula uyumunu ve öğrenmesini etkileyebilir. Bazı çocuklarda da farklı nedenlerden kaynaklanan (aile içi sorunlar, olumsuz anne-baba tutumları gibi) davranış problemleri gözlemlenebilir.
Bu problemler sınıf dinamiğini bozabilir, çocuğun arkadaşları ile arasındaki iletişimi olumsuz yönde etkileyebilir.
Okulumuza kayıt alırken mutlaka çocuklarınızı da tanımak istiyoruz. Psikoloğumuz, sizlerden aldığı bilgilere, gözlem ve bireysel tanıma çalışmalarına dayanarak çocuğun eğitim programımıza uyum sağlayıp sağlayamayacağını gözlemler. Bu gözlem ve görüşlerini zaman zaman sizlerle paylaşır. Bazı durumlarda çocukların gelişimleri bizim okulda yapacağımız çalışmalarla istenilen düzeye gelebilir. Bazı durumlarda ise okul dışından profesyonel bir desteğe, farklı bir görüşe ihtiyaç duyulabilir.
Çocuğunuzun davranışsal ya da diğer alanlardaki gelişimine yönelik olarak yaşanabilecek sorunlar karşısında okulumuza destek vermenizi, önerilmesi durumunda bir uzmandan profesyonel yardım almanızı mutlaka bekliyor, okuduğunuz bu metni imzalayarak okul-aile işbirliğine bu yönde destek vereceğinizi göstermenizi istiyoruz. Aksi halde çabalarımızın sonuç vermeyeceğini düşündüğümüz için öğrenciyi yakından tanıyan okul kurucusu, psikoloğu, okul yöneticisi ve sınıf öğretmeni tarafından alınan ortak bir karar sonucuna göre hareket edileceğini önemle belirtmek isteriz.
Sevgilerle…
ÖĞRENCİNİN ADI-SOYADI :
VELİNİN ADI-SOYADI :
İMZASI :
SIKÇA SORULAN SORULAR
-
Veli index’ini bulamadım. Tekrar gönderebilir misiniz?
Cevap: Size göndermiş olduğumuz rehberlik el kitapçığının içerisinde 6. Ve 7. Sayfalarda bulabilirsiniz.
-
Veli seminerlerini 3’den fazla yapabilir miyiz?
Cevap: Eğer istek olursa yapabilir ve bize bildirebilirsiniz.
-
Seminer süresini ne kadar tutmamızı öneriyorsunuz?
Cevap: 45 dakika ile 60 dakika arası
-
Veli görüşmelerinin bir süresi var mı?
Cevap: Bir psikolog görüşmesinin olması gerektiği kadar yani 45 dakika öneriyoruz. Fakat bu süre uzayabiliyor.
-
Seminer konularının içeriği bizlere mi bağlı?
Cevap: Evet, size konu başlıkları verilecek, siz içerikleri hazırlayacaksınız.
-
Paylaşım toplantılarını neye göre yapıyorsunuz?
Cevap: Paylaşım toplantılarını, aynı soruları yönelten 5-6 velimizi toplayarak aynı sorunu yaşayan velilerimiz ile görüşerek yapıyoruz.
-
Gessel testini gerekli durumlarda mı uyguluyoruz yoksa her çocuğa mı?
Cevap: Gessel testini sadece gerekli gördüğümüz durumlarda çocuklara uyguluyoruz.
-
Testi eğitimi aldığımıza dair uygulayıcı sertifikası olması gerekli midir?
Cevap: Evet uygulayıcı sertifikası olması gerekli.
-
Veli görüşme notlarını nasıl tutuyorsunuz? Kendimize göre bir formatta tutabilir miyiz?
Cevap: Bilgisayar ortamında her çocuk için bir klasör açarak notları tutmayı tercih ediyoruz.
-
Veli görüşme formlarının her ay çıktısını alıp dosyaya mı yerleştiriyoruz yoksa bilgisayar ortamında mı tutuyoruz?
Cevap: -Sene sonunda çıktılarını alarak dosyalayabilirsiniz.
-
Gelişim testi uygularken Metropolitan dışında bir teste gerek duyuluyor mu? Böyle bir durumda ne yapmamız gerekli?
Cevap: Eğer Metropolitan testi dışında başka bir teste gerek duyduğunuzu düşündüğünüz bir durum ile karşılaşırsanız, Bender-Gestalt de uygulayabiliyoruz. Fakat genelde sıkıntılı bir durum var ise bir yere yönlendirmeyi aileye tavsiye ediyoruz.
Dostları ilə paylaş: |