Nevevi Kırk Hadis Şerhi



Yüklə 2,71 Mb.
səhifə8/57
tarix17.12.2017
ölçüsü2,71 Mb.
#35128
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   57

Muhammed bin Vasi’dedi ki: Az bir takvayla birlikte dua yeter. Süfyan’a denildiki: Allah’a dua etsin? dedik: Günahları terk etmek duadır. Leys dedi ki: Musa (a.s) İki elini kaldırmış gayretle Allah’tan istekte bulunanbir adam gördü, ve dedi ki: Ya Rabbi kulun sana kendisine merhamet edinceye kadar sana dua etti, sen merhametlilerinen merhametlisin, onun (adamın) haceti husunuda ne yaptın, Allah teala: Ey Musa,o benim hakıma bakıncaya kadar elini kopuncaya kadar kaldısa bile onun ihtiyacına bakmam, buyurdu.

Taberani zayıf bir isnadla İbni Abbas (r.a)’tan manası merfu olarak tahric etti. Malik binh Dinar dedik: İsrail oğularına birbela geldi, bir çıkış aradılar. Allah teala onların peygamberine onlaraşunu haber vermesini vahyetti: Sizyüksek yerere pis bedenlerle çıkıyorsunuz, siz kan akıttığınız ve evlerinizi haramlarla doldurduğunuz avuçlar bana açıyorsunuz, şimdi benim gazabım sizin üzerinize şiddetli oldu ve benden ancak uzaklaşmanız ziyadeleşecekti, buyurdu, Selefin bazısı dedi ki: İcabeti yavaşlatma,onun yolları masiyetlerle kapatılmıştır,ş şairlerin bazısı bu manayı almış ve demişki:

Her sıkıntıda ilaha dua ediyoruz sonra sıkıntılar gidince onu unutuyoruz

duaya nasıl icabet ümit ediyoruz icabetin yolunu günahlarla kapattık.

______


(1) Ahmed, Bezzar, İbni Mace, İbni Hibban sahihinde Ayşe (ra)dan tahric etti. (2) Buhari, Müslim İbni Hibban Abdullah bin Ömer’den tahric etti. (3) Ebu Nuaym hilyede Abdullah bin Mübarek’ten, Oda Vehb bin Münebbihten rivayet etti. (4) Fatır suresi ayet: 10 (5) Abdullah bin Ahmed babasından rivayet etti.

ONBİRİNCİ HADİS

(S:198) (ŞÜPHELİ OLANLARI TERK ETMEK)

Muhammed bin Ali bin Ebu Talib (ra), rasullullah (sav)’in torunudan ve reyhanesinden rivayet edildi dedi ki: Rasululah (sav)’den ezberledim: Sana şüphe vereni bırak, şüphe vermeyene yapış Bunu Nesai ve Tirmizi rivayet etti ve Hasen,sahihtir dedi.

Bu hadisi İmam Ahmed Tirmizi, Nesai, İbni Hibban sahihinde ve Hakim Büreyde bin ebi Meryem’den, Oda ebil Havra’dan Oda ali (ra)’ın oğlu Hasan’dan rivayet etti ve Tirmizi doğruladı.

Ebul Havra es Sa’di hakkında çokları dedi ki: İsmi Rabia bin Şeyhan’dır, İbni Hibbanve Nesai Ona güvenilir dedi, ahmed Ebul Havra4nın isminin Rabia bin Şeyhan olduğu hususunda durdu, bu ikisini ayırmaya meyletti aynı isimler olduğu görüşüne meyletti)

Cevzecani dedi ki: Ebul Havra meçhuldür, bilinmiyor. (1) Bu hadis içinde vitirin kunutunun zikri bulunan uzun bir hadistir, (S: 199) Tirmizi ve başkasının yanında bu hadiste ziyade var oda: Doğruluk huzurdu,yalan şüphedir. İbni Hibbanın lafzı: Hayır huzurdur, şer şüphedir3

İmam Ahmed içerisinde cehalet bulunan isnadla Enes (ra)’ten tahric etti, peygamber (sav) buyurduki: sana şüphe verin bırak, şüphe vermeyene yapış”

Başka bir vecihle Enes’e mevkuf olarak tahirc etti, onu Taberani, Malik rivayetiyle tahric etti oda Nafi’den Oda İbni Ömer’den meruu olarak rivayet etti.

Darekutni dedi ki: Bu İbni Ömer ve Ömer’in sözünden rivayet ediliyor.

Zayıf bir isnatla Osman bin Ata el Horasani4den rivyaet ediliyor, oda babasınadn oda Hasan’dan Oda ebu Hureyre (ra)den rivayet ediyor, peygamber (sav) bir adama buyurdu ki: Sana şüphe verini barık şüphe vermeyene yapı” Adam: Ben bunu nasıl bileceğim?, dedi.Buyurdiki: bir iş yapacağım zaman elini göğsününü üzerine koy; kalp muhakkak haram için çarpary, helal için sükunet bulur, takvalı müslüman büyüğün korkusundan küçüğü terk eder. Ata el Horasani’den mürsel olarak rivayet edildi.

Taberani benzerini zayıf bir isat ile Vasile bin Eska’dan Oda peygamber (sav)’den rivayet etti, ve şu ziyadeyi yaptı: Ona takvalı kimdir?, denildi buyurdiki ki: Şüphe anında durandır (2)


Nesai EBu Bekir (ra)’den münazarası kıssasını tahric etti, ve bir ziyde yaptı, oda: Ebu Bekir (ra) Ömer (ra) ‘e dedi ki: Rasulullah (sav) ancak buyurdu namaz kılıncaya , zekat verinceye kadar savaşmakla emrolundum. Bunu ibni Huzeyme sahihinde tahric etti, fakat bu rivayette İmran el Kattan isnad ve metin olarak hata etti, bunu hafız imamlar dedi, bazıları: Ali binel Medini, Ebu Zür’a, Ebu Hatim, Tirmizi, Nesai, bu hadis peygamber (sav)’den ne Ebu Bekir nede Ömer (ra) rivayetiyle bu lafızla değildir, ancak Ebu Bekir (ra) dedi ki: Vallahi namazla zekatın arasını ayıranla savaşırım, zekat malın hakkıdır, bunu da Allah en iyi bilir hadisin şu metninden almıştır. Ancak hakkıyla müstesna bir rivayettede: Ancak islam hakkı müstesna namaz kılmayı, zekatı islamın hakkından kıldı, yine hadlerin işlenmemeside islamın hakkındandır, bütün bunlar ancak hakkıyla müstesnadır” sözünden müstesnadır.

Namazla zekatın arasını ayıranla savaşacağım, zekat malın hakkıdır” sözü , namazı terkedenle savaşılacağına delildir, çünkü namaz bedenin hakkıdır, aynı şekilde zekatı terkedilende, çünkü zekat malın hakkıdır.

Bunda şu vardır: Namazı terkedenle savaşmak icma olunmuş bir durumdur, çünkü onu kendisine kıyas edilen asıl kıldı, bu Ömer (ra)’ın delil olarak zikrettiği hadiste zikrolunmadı, ancak bunu Allah hakkıyla müstesna” sözünden aldı. Zekatta böyle çünkü hakkındandır, bütün bunlar islamın haklarındandır.

_______________

(1) Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizi, tahric etti ve Hasen garib, dedi: (2) Bezzar, Taberani evsatta tahric etti, Heysemi Bezzarın ravileri hakkında dedi ki: Mürseldir, senedde bilinmeyenler var Mecmauzzevaid/ 3/64 (3) Kütübü sitte Ashabından ibni Mace hariç, diğerleri ve İmam Ahmed rivayet etti, Sahihtir.

Yine sahihi Müslimdeki Ümmü Seleme (r.a)a’den yapılan rivayetlede delil gösterilebilir, peygamber (sav) buyurduki: Sizin başınıza emirler gelecektir, onlardan iyilik ve kötülük göreceksiniz, kim onlara inkar ederse beraet etmiştir, kim hoş görmezse selamette kalmıştır, fakat kim razı olur ve tabi olursa (o kurtulamamıştır) Dedilerki: Ey Allahın rasulü, onlarla savaşalım mı? Namaz kıldıkları müddetçe hayır” buyurdu (1) Namaz ve zekatın terki üzerine savaşıldığı gibi islamın diğer rükünlerini terkedenlerin hükmüde onlarla savaşmaktır.

İbni Şihab Hanzala bin Ali binel Eska’dan rivayet etti: Ebu Bekir (ra) Halid bin Velidi (ra) gönderdi ve beş şey üzerine insanlarla savaşmasını emretti, kimbeşten birini terkederse bunun üzerine onunla savaş dedi: (Bu beş şey): Allahtan başka ilah olmadığına, Muhammedin Allahın rasulü olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekat verme, ve ramazan orucu tutmak.

Said bin Cübeyr dedi ki: Ömer bin Hattab dedi ki: Namaz ve zekat üzerine savaştığımız gibi, eğer insanlar haccıda terketseler onlarla savaşırız. Bu söz bu farzlardan birinden kaçanlar içindir. Bir kişinin kaçınmasına gelince: alimlerin çoğunluğunca namazdan kaçınan öldürülür, bu söz: Malik, Şafii Ahmed, Ebu Ubeyd ve başkalarının sözüdür:

Buna sahihaydeki Ebu Saidi Hudri (ra)’den rivayet edilen şu hadis delildir: Halid bin Velid peygamber (sav)’den bir adamı öldürmek için izin istedi, hayır, belki o namaz kılıyordur” buyurdu. Halid (ra) dedi ki: Nice namaz kılan vardır kalbinde olmayanı söylüyor, rasulullah (sav) buyurduki: Ben insanların kalbini delmekte emrolunmadım, içlerini yarmaklada emrolunmadım.

(S: 161) İmam Ahmedin müsnedinde, Ubeydullah bin Adiy bin el Hıyardan rivayet edildi: Kendisine ensardan bir adam bahsetmişti: O peygamber (sav)’e geilip münafıklardan birini öldürmek için izin istemiş, ve peygamber (sav) buyurmuş ki: Allahtan başka ilah olmadıına şehadet etmiyor mu? Evet, fakat onun şehadeti yoktur hükmündedi) dedi. Muhammedin Allah rasulü olduğuna şehadet etmiyor mu? Buyurdu, evet, dedi. Namaz kılmıyor mu? buyurdu, evet fakat onun namazı yoktur hükmündedir. dedi. İşte onları öldürmekten Allah bizi nehyetti buyurdu (3)

Zekat vermekten kaçınanlar hakkında iki görüş vardır: Birincisi Öldürülür, bu imam Ahmedin meşhur görüşüdür, ibni Ömerin bu hadisiyle delillendirilir, İkinci: Öldürülmez, buda Malik, Şafii ve bir rivayette Ahmedin görüşüdür,

Oruç ise: Malik, ve Ahmed bir rivayette dedi ki: Terkinden dolayı öldürülür, Şafii, ve Ahmed bir rivayette: Öldürülmez, dedi, bunada İbni Ömerin hadisi delil gösterilebilir. Çünkü onda oruç zikredilmemiştir. Bunun için imam Ahmed Ebu Talib rivayetinde dedi ki: Oruç hakkında bir şey gelmemiştir.

Derim ki: İbni Abbastan merfu ve mevkuf olarak rivayet edildiki: Şehadeti, ve ya namaz, veya orucu terkeden zekat ve hacca muhalif onlara, kafirdir, kanı helaldir. İslam beş şey üzerine bina edilmiştir. Hadisinin şerhinde zikri geçti.

Hacca gelince: Terkinden dolayı öldürülme hususunda Ahmedden iki rivayet var ashabımızdan bazısı öldürülme rivayetini tamamen terketmeye azmedenler veya terkettiği senede öleceğini kuvvetli bir zanla bildiği halde erteleyenler içindir, manasına yorumladılar. Fakat sonra yaparım diye ertelerse alimlerin çoğunun dediği gibi öldürülmez.

Ancak hakkıyla müstesna sözü, bir rivayettede: Ancak islam hakkı müstesna daha öncede Ebu Bekir (ra)’in namaz ve zekatı bu hakka dahil ettiği geçti, alimlerden bazısı buna oruç ve haccıda dahil etti.

_______________

(1) Hadis sahihtir, Müslim Kitabül imare rakam 27’de tahric etti. (2) Ahmed, Buhari, Müslim Ebu Saidi Hurdirin tahric etti, sahihtir. (3) Ahmed şeyhaynin şartı üzere sahih bir isnatla tahric etti.

DOKUNCU HADİS

(DİNDE YASAKLAR VE EMİRLER)

-Ebu Abdurrahman Ebu Huyreyre (ra)’den şöyledediği rivayet edildi: Peygamber (sav)’i işittim buyuruyorki: Sizi neyden neyhettiysem ondan sakının, bize emrettiğim şeyi gücünüz yettiğince yapın, sizden öncekileri ancak çok sormaları ve peygamberlerine ihtilaf etmeleri helak etti” Buhari ve Müslim rivayet etti.

Bu lafızla hadisi sadece Müslim tahric etti. Zühri Den, O’da Said bin Müseyyeb ve Ebu Seleme’den, her ikiside Ebu Hureyre (ra)’den rivayet etti. Buhari ve Müslim Ebu Hureyreden A’rac’ın rivayetiyle Peygamber (sav)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: Sizi terkettiğim müddetçe beni terkedin, sizden öncekileri ancak soru sormaları ve peygamberine ihtilaf etmeleri helak etti, sizi bir şeyden nehyedersem ondan kaçının, size bir şey emredersem onu gücünüz yettiğinizce yapın “ Bunu Müslim iki yolla manasıyla Ebu Hureyre (ra’den tahric etti.

Onun bir rivayetinde Muhammed bin Ziyaddan, O’da Ebu Hureyreden (ra) bu hadisin sebebini zikretti, Ebu Hureyre (ra) dedi ki: Rasulullah (sav) bize hitab etti ve buyurduki: Ey insanlar Allah size haccı farz etti, hac ediniz “ Bir adam: Ey Allahın rasulü her senemi, dedi adam üç defa söyleyinceye kadar sustu, ve buyurduki: Sizi terkettiğim müddetçe beni bırakınız, sizden öncekiler ancak soru sormaları ve peygamberlerine ihtilaf etmeleri sebebiyle helak edildi, size birşey emredersem gücünüz yettiği kadar yapın, sizi bir şeyden neyheyedersem onu terkedin” (1) (S:165) Bunu Darekutni başka bir vecihle muhtasar olarak tahic etti, ve onda dedi ki: Allah tealanın şu ayeti indi: Ey iman edenler açıklanırsa hoşunuza gitmeycek şeyleri sormayın (2)

Bir çok vecihle buayetin peygamber (sav)’e haccın her senemi olduğunu sorunca indiği rivayet edildi.

Sahihaynde Enes (ra)’den rivayet edildi, dedi ki: Rasullulah (sav) bize hitab etti, bir adam dedi ki: Babam kimdir: Filan buyurdu.vebuayet nazil oldu (şeyleri sormayın) (2) Yine Buhari ve Müslimde Katade’den O’da Enes (ra)’den rivayet etti: Bugün bana hangi şeyden sorarsanız açıklarım” buyurdu, adamlar kendisiyle tartıştığı zaman babasından başkasına nisbet edilerek çağrılan bir adam kalktı ve Ey Allahın rasulü babam kimdir?. dedi. Baban Huzafedir” buyurdu, sonra Ömer (ra) Ra olarak Allaha, din olarak islama, peygamber olarak Muhammede razı olduk, fitnelerden Allaha sığnıyoruz dedi, Katade ve bu hadisi zikrettiğinde bu ayetide zikrediyordu: Ey iman edenler açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın)

Taberi tefsirinde, Ebu Hureyre (ra)’den tahric etti: (S:166)) Rasulullah (sav) (sav) kızgın ve yüzü kızarmış olarak çıktı ve minber üzerine oturdu, bir adam ayağa kalktı ve : Ben nerdeyim? dedi, Ateşte buyurdu, diğer biri kalktı ve Babam kim? dedi, Babam Huzafe’dir buyurdu. Ömer (ra) kalktı ve Allaha razı olduk, din olara islama razı olduk, peygamber olarak Muhammede, önder olarak kurana razı olduk, ey Allahın rasulü biz cahiliyye ve şirkten yeni kurtulmuş bir kavimiz, Alllah babalarımızı daha iyi bilir. dedi ki: Kızgınlığı sakinleşti, ve ayet nazil oldu: Ey iman edenler açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın)

______________

(1) İmam Ahmed, Müslim, Nesai tahric etti. İbni Hibban doğruladı. (2) Buhari ve Müslim Enes (ra)’den tahric etti. Buhari, Müslim ve İbni Ceriri Taberi tefsirinde tahri ettti Camiul beyan 7/52

Yine Avfi yoluyla İbni Abbastan Allah tealanın şu kavli hakkında (Ey iman edenler açıklarısa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın) şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (sav) insanlar içinde Ey Kavim hac üzerinize farz kılındı” diye çağırdı. Esed oğullarından bir adam kalktı ve Her senemi, dedi, rasulullah (sav) çok şiddetli kızdırıldı, Nefsimi kudret elinde bulundurana yemin olsunki, şayet evet deseydim farz olurdu ve güç yetiremezdiniz, ve o halde küfre giderdiniz, sizi terkettiğim müddetçe beni terkediniz, size bir şey emredersem yapınız, sizi bir şeyden nehyedersem ondan sakının” Buyurdu, Allah teala şunu inzal buyurdu: Ey iman edenler açıklanırsa hoşunaza gitmeyecek şeyleri sormayın). Onları Hristiyanların sofra istedikleri gibi istekle bulunmalarını yasakladı, onlar (Hristiyanlar) o istek sebebiyle kafir olmuşlardı. Allah bundan neyheyetti ve buyurduki: Ey iman edenler açıklanırsa hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın) bekleyiniz kuran hümü indiği zaman açıklamasını bulursunuz.

Bu hadisler ihtiyaç olmayan ve cevabı soranı cennette miyim diye sorması gibi. Nehye delildir, mesela: Adamın, ateşte mi, veya cennete miyim diye sorması gibi. Babası kendisinin ona nisbet edildiğimi yoksa başka kimsemidir? gibi. Alay, abes ve inat için soru sormaktan nehyedildiğine işarettir, çok münafıkların yaptığı gibi.

Müşrikler ve ehli kitabın yaptığı gibi mucuziler istemek ve önerilerde bulunmakta buna yakındır: İkrime ve başkası dedi ki: Ayet bunun hakkında nazil oldu, Allahın kullarından gizlediği ve bildirmediği şeyden sormakta buna yakındır, kıyametin kopma vaktini sormak ve ruhtan sormak gibi.

(S: 167) Yine müslümanların çok helal ve haramdan, sorunun şiddete sebeb olması korkulan sorudan nehye delildir, haccın her senemi olduğunu sormak gibi, Sahihte Sa’ bin ebi Vakkas (ra)dan rivayet edildi, O’da peygamber (sav)’i şöyle buyurduğunu rivayet etti: Müslümanlar hakkında suç bakımından müslümanalrın en suçlusu haram olmayan bir şey hakkında sorupta sorusu sebebiyle haram kılınan kimsedir (1)

Peygamber (sav) lisan hakkında sorulunca meseleleri hoş görmedi ve ayıpladı hatta o konu hakkında soru soran vaki olmadan ehli hakkında bu belaya maruz kaldı (2). Peyamber (sav) kıyl ve kalden, çok sorudan ve malı zayi etmekten nehyediyordu. (3)

Peygamber (sav) meseleler hakkında ancak kendisine gelen bedevi Arablara ruhsat veriyordu, bu şekilde onarı ısındırıyordu, Medine’de ikamte eden, kalblerinde iman kökleşmiş olan muhacir ve enser sorudan neyhedilmiştir, Sahihi Müslimde Nevvas bin Sem’andan şöyle didiği rivayet edildi: Medine’de rasulullah (sav)’la bir sene ikamet ettim, beni hicret etmekten ancak soru sormak engelledi, bizden biri hicret edince peygamber (sav)’e soru sormazdı.

Onda yine Enes (ra)’den şöyle dediği rivayet edildi: Biz Rasulullah (sav)’e bir şey sormaktan nehyedildik, çölden akıllı bir adamın gelipte soru sorması hoşumuza gidiyordu. (4)

Müsnedde Ebu Ümamenin şöyle didiği rivayet edildi: Allah Teala (Ey İman edenler açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormaın) ayetini indirmişti, edenler açıklandığında hoşunuza gitmeyecek şeyleri sormayın) ayetini indirmişti,

(S:168) Çok soru soru sormayı çirkin gördük, Allah teala bunu peygamberine inzal buyurunca bundan sakındık, bize bedevi bir Arab geldi., ona bir bürd rüşvet verdik ve peygamber (sav)’e boru, sor dedik, ve hadisi zikretti (5)

Ebu Ya’lanın müsnedinde Bera’ bin Azibin şöyle didiği rivayet edildi: Eğer bana bir sünnet gelirse, ve bende rasulullaha (sav) bir şey hakkında sormak istesemde ondan çekinsem, bedevi arabların gelmesini arzu ederdik.

(1)


Hadis sahihtir, Buhari, Müslim, Ahmed, Ebu Davud tahric eti. İbni Hibban doğruladı. (2) Hadis sahihtir, Tirmizi Hriç Cemait Sehl bin Sa’d es Saididen tahric etti, soru soran Uveymir el Aclanidir. (3) Hadis Sahihtir, buhari ve müslim muğire bin Şubeden tahric etti. (4) Hadis sahihtir, Müslim Nesai ve İbni Hibban tahric etti. (5) Hadis zayıftır, Ahmed, Taberani Kebirde tahric etti.

Bezzar’ın müsnedinde İbni Abbas (ra)’in şöyle dediği rivayet edildi: Ben rasulullahın (sav) ashabından daha hayırlısını görmedim, ona ancak oniki mesele sordular, hepside kuranda vardır: Sana içki ve kumardan soruyorlar) (1) Sana haram aydan soruyorlar) (2), (Sana helallerden aylardan) soruyorlar) (3) Sana yetimlerden soruyorlar) (4).. ve hadisi zikretti.

Rasulullah (sav)’in ashabı bazan bazı hadiseler vuku bulmadan önce fakat amel etmek için soruyorlardı, şöyle dedikleri gibi: Biz yarın düşmanla karşılacağız yanlarımımızda bıçak yok kamışarla hayvan keselim mi (5), kendilerine haber verdiği emirlere itaat etmek ve onlarla savaşak hakkında soru sordular.

Huzeyfe (ra) fitnelerden ve fitne anında ne yapılacağını sordu. (6)

Bu hadisin şu sözü: Size terkettiğim müddetçe beni terkedin, sizden öncekiler çok soru sormaları ve peygamberine ihtilaf etmeleri sebebiyle helak oldu” soruların hoş olmadığına ve kınandığına işaret ediyor.

Fakat bazı insanlar bunun peygamber (sav)’in zamanına has olduğunu zannediyor, haram edilmeyenin haram kılınması vardı veya yapması zor olan şeyin farz kılınma korkusu vardı bu peyamber (sav)in vefatından sonra bu korku kalmamıştır, diyor. Fakat soru sormanın çirkinliğinin sebebi sadece bu değil, bilakis onun başka sebebide var, oda sözünü zikkettiğimiz ibni Abbasın sözünde işaret ettiği şeydir: Bekleyiniz, eğer kuran ayeti inerse, sorduğunuz her şeyi onda bulursunuz.

Bunun manası: Müslümanların dini hususunda ihtiyaç duyacağı herşeyi mutlaka Allah yüce kitabında açıklamış, rasulü onu tebliğ etmiştir, bundan sonra kimsenin sormasına iihtiyaç yoktur, çünkü Allah kullarının menfaatını onlardan daha iyi bilir, kendilerinin hidayetine ve menfaatine olanşeyleri mutlaka Allah başlangıçta açıklayacaktır, Allah teala şöyle buyurdu: (Sapmamanız için Allah size açıklıyor (7) O halde bir şey sormaya hacet yok, özellikle bir şey vuku bulmadan sormaya hiç ihtiyaç yok, en mühim ihtiyaç Allah ve rasulünün haber verdiğini anlamak, ona tabi olup, onunla amel etmektedir.

Ömer (ra)’ın sorduğu gibi (Kelale hakkında), peygamber (sav) Yaz ayeti sana kafidir) buyurdu (8) Bazan bazı meselelerden soruluyor, kurana havele ediyordu, rasululah (sav) bu hadiste emriyle ve yasağıyla meşgulolmak soru sormaya vakit bırakmayacağına işaretediyor, buyurduki: Size bir şey yasaklarsam ondan kaçının, bir şey emredersem gücünüz yettiğince yapın “Müslümanların üzerine düşen Allah ve rasulünden gelin araştırmak, sonra onu anlamaya çalışmak manaları üzerinde durmaktır, ilmi işlerdense (kavrayamamışsa) onu tasdik etmektir. Eğer ameli işlerdense gücü yettiğince emirleri yapmaya, yasaklardan kaçmaya çalışmalıdır, azmi tamamen buna sarfetmeli, başka şeye sarfetmemelidir. Kitab ve sünneten ilim talebi hususunda rasulullahın (sav) ashabı ve onlara tabi olanların hali bu şekildeydi.

Emir ve yasakları dinleyenin gayreti olmamış işleri farzetmeye giderse, buda yasağa dahildir, inanın ciddiyetten ve işi takib etmekten gevşetir.

Bir adam İbni Ömere Haceri esvedi selamlayıp öpme hakkında sordu, ibni Ömer ona dedi ki: Peygamber (sav)’i gördüm onu selamladı ve öptü adam ona dedi ki: Yapamazsam görüşün, nedir, izidham olursa görüşün nedir, ibni Ömer ona: Görüşün nedir Yemen’de bırak, ben rasululhahı (sav) gördüm selamladı ve onu öptü. Bunu Tirmizi tahric etti.

_________

(1) Bakara, ayet: 219) (2) Bakara, ayet: 127 (3) Bakara: (4) Bakara, 220 (5) Bunu cemaat tahric etti. (Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai ve İbni Mace tahric etti (6) Ahmed, Buhari, Müslim, Nesai ve İbni Mace Ebu Hureyreden tahric etti. (7) Nisa Suresi, ayet: 176) (8) Müslim ve İbni Mace tahric etti, İbni Kesir tefsirinde 1/594’te dedi ki: Mürseldir, yaz ayetiyse nisa suresindeki şu ayettir: (Eğer bir erkek veya kadının, anababası ve çocukları bulunmadığı halde kelale şeklinde) malı mirasçılara kalırsa..) Nisa, ayet:12 (9) Aynı şekilde Buhari ve Nesaide tahric ett. Neylül evtar: 5/40

İbni Ömerin muradı: Senin ancak peygamber (sav)’e uyma azmin olmalı, bundan aciz olmayı farzetmeye ihtiyaç yok, veya olmadan zorluk görmeye ihtiyaç yok, çünkü bu azmi gevşetir tabi olma hususundaki samimiyeti kırar, dinde fakihleşmek, ilimden sormak ancak çekişme ve cidal için değilde amel için olursa övülür Ali (ra)’den rivayet edildiki: Ahir zamanda olacak fitneleri zikr etti, Ömer (ra) dedi ki: Bu ne zaman ey Ali dinden başka başka şeyde fakih olunduğu zaman, amelden başka bir için öğrenildiği, ahiret ameliyle dünya aranıldığı zaman, dedi.

İbni Mesud (ra)’den şöyle didiği rivayet edildi: Küçüğün büyüdüğü büyüğün ihtiyarladığı, sünnet edinilip bir gün değişinde, bu münkerir denildiği fitneleri giyerseniz nasıl olursunuz. Dedilerki: Bu ne zamandır? Güvenilirleriniz azaldığı, emirleriniz çoğaldığı, fakihleriniz azaldığı kurralarınız çoğaldığı, dinden baka bir amaçla fakih olunduğu, ahiret ameliyle dünya arandığı zamandır, dedi. Bunu Abdurrazzak kitabında tahric etti. Bu manadan dolayı sahabe ve tabinlerden çoğu vuku bulmadna önceki hadiseler hakkındaki sorulardan hoşlanmıyolar ve buna cevab vermiyorlardı. Amr bin Mürre dedi ki: Ömer (ra) insanların huzuruna çıktı ve dedi ki: Olmamış şeylerden sormayın, ben Ömer (ra)’den şöyle dediği rivayet edildi: Olmamış şeylerden sormayın, her Ömer (ra)’i işittim olmamış şeyden sorana lanet etti (2) Zeyd bin Sabit bir şey hakkında sorulduğunda şöyle diyordu: Böyle mi oldu? Eğer: Hayır, derlerse, bunu bırakınız taki oluncaya kadar. (3) Mesruk dedi ki: Übey bin Ka’ba bir şey sordum dedi ki: Oldu mu? Hayır, dedim Olana kadar bizi rahatlat, olursa senin için görüşümüz hakkında ictihadımızı yaparız, dedi. (S: 171) Şa’bi dedi ki: Amar bir meseleden soruldu, dedi ki: Bu olmuşmu? Hayır, dediler. Oluncaya kadar, bırakın olursa sizin için cevabını vermeye çalışırız, dedi. (4) Salt bin Raşid’den şöyle didiği rivayet edildi: Tavusa bir şey sordum, bu oldumu dedi, evet, dedim. Allah için, dedi. Allah için dedim. dedi ki: Ashabımız bize Muaz bin ebelin şöyle didiğini rivayet ettiler: Ey insanlar, inmeden önce belaya acele etmeyin, sonra sizi şuaraya buraya götürür (dağıtır), Eğer siz gelmeden önce belaya acele etmezseniz içlerinde sorulduğu zaman doğrulanan veya kendisine muvaffakiyet (başarır) verilen kimse olduğu için müslümanlar dağılmaz. (5)

Ebu Davud Müsreller isimli kitabında İbni Aclan yoluyla, Tavus’tan Muaz bin Cebel (ra)’den şöyle dediğini rivayet etti: Rasulullah (sav) buyurduki: Bela inmeden acele etmeyiniz, eğer siz böyle yapmazsanız kendilerinden söz söylediği zaman doğrulanan, veya başarı verilen kimseler olduğundan müslümanlar dağılmazlar, eğer siz acele ederseniz, sizin için yollar buraya şuraya bin Minhal rivayetiyle tahric etti: Bize erir bin Haim anlattı (dedi ki: Zübeyr bin Saidi işitim (dedi ki: Haşim oğullarından bir adam dedi ki: Şehylerimimizi işittim rasulullah (sav)’in şöyle buyurduğunu anlatıyorlar: Açıklaması inmeyen şeylerden soruncaya kadar ümmetin içinde sorulduğu zaman doğrulancak şey hakkında sorarlarsa (Onları buraya şuraya götürür (dağıtır” (6) Sahabihi Muaviye’den, peygamber (sav)’in kapalı (hatalı görülen şeylerden) nehyettiğini rivayet etti. Bunu İmam Ahmed tahric etti. Evzai bunu tefsir eti ve dedi ki: Bu zor çetin meselelerdir. İsa bin Yunus dedi ki: Bu ihtiyaç duyulmayan nasıl nasıllardır.

________________

(1) Darimi ve İbni Abdil Ber Amr’dan, O’da Tavus’tan O’da Ömer (ra)’dan tahric etti, fakat Tavus Ömer (ra)den işitmedi. (2) İbni Abdil ber tahric eti, (3) Darimi ve İbni Abdil ber tahric etti. (4) Darimi ishaktan tahic etti, Metalibi Aliyenin tahkikçisi dedi ki: Müsneddede varki: Bu mevkuftur, adamları güvenilirdir, eğer Şa’bi Ammardan işitmeşse sahihtir, (5) Darimi tahric etti, Buhari dedi ki: Bunu İshak bir isnadla rivayet etti, Ebu Bekir bin ei Şeybe muazdan merfu olara rivayet etti Metalibi aliye 3/ 106 (6) Hadis zayıftır, çünkü zübeyr bin Saidin hadisi zayıftır, ondan yukardada bilinmeyenler var.


Yüklə 2,71 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   ...   57




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin