İMAN VE İSTİKAMET
Süfyan bin Abdullah (r.a)’tan rivayet edildiki: Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü bana islamda birsöz söyleki senden başkasına ondan bir daha sormayalım, buyurduki: Allah’a iman ettim de, sonra da istikametli ol” Bunu Müslim rivayet etti.
Bu hadisi Müslim Hişam bin Urve’den Oda babasından Oda Süfyan’dan rivayet etti. Süfyan: Abdullah esSekafi’in oğludur,sahabedir. Ömer (r.a)’i Taif valisiydi.
Süfyan bin Abdullah’tan diğer vecihlerle fazlalarla birlikte rivayet edildi. O rivayeteri imam Ahmed, Tirmizi, İbni Mace Zühri’den Oda Muhammed bin Abdurrahman bin Maiz’den rivayetetti. Tirmizi’de: Abdurrahman bin Maiz Süfyan bin Abdullah’ın şöyle dediğini rivayet etti: Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü, bana yapışacağım bir işialat, buyurduki: dedi ki: Rabbim, Allah’tır, sonra istikametli ol” Dedim ki: Ey Allah’ın rasulü benim üzerime ençok korktuğun şey nedir? Kendi dilini tuttu, sonra buyurduki: Bu Tirmizi dedi ki: Hasen sahitir.
İmam Ahmed ve Nesai Abdullah bin Süfyan (s.a.v)’e şu sözü: Ey Allah’ın rasulü bana islamda bir söz söyleki senden başkasına ondan bir daha sormayalım” Daha başka kimseye muhtaç olmayacak şekilde yeterli, islam hakkında kapsamlı bir söz talebidir. Peygamber (sav)’de ona buyurduki: islam hakkında kapsamlı bir söz talebidir. Peygamber (s.a.v)’de ona buyurduki: Allah’a iman ettim, de sonra istikametli ol” Diğer bir rivayette de: Rabbim Allah’tır, deyip, sonra da dosdoğru yolda yürüyenlerin üzerine melekler iner. Onlara: Korkmayın, üzülmeyin, size vadolunan cennetle sevinin, derler) (1) Ve: Rabbimiz Allah’tır, deyip sonra da dosdoğru yaşayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarına karşılık orada ebedi kalacaklardır) (2)
Nezai tefsirinde Süheyl bin Ebi Hazm’dan tahric etti, dedi ki: Biza sabitenes’ten rivayet etti: Peygamber (s.a.v) şu ayeti okudu: Rabbimiz Allah’tır deyip sora dosdoğru yaşayanlar...) Ve buyurduki: İnsanlar bunu dediler sonra küfrettiler, kim bu söz üzerine (Rabbimiz Allah’tır) ölürse o istikamet ehlindedir” Bunu Tirmizi de tahriç etti, onun üzerine ölürse, o istikametli onlardandır.” Ve Tirmizi: Hasen garip, dedi. Süheyl ezberi bakımından hakkında konuşuldu.
Ebu Bekir Sıddık sonra dosdoğru yaşayanlar tefsiri hakkında dedi ki: Onlar Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayanlardır. (3) Ondan şöyle dediği rivayet edildi: Sonra Allah’ın rableri olduğu hususunda dosdoğru olanlardır.
İbni Abas’tan zayıf bir isnatla şöyle dediği rivayet edildi: Bu Allah’ın kitabında La ilahe illallah şehadeti üzerine en kuvvetli nastır: (Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar..) (5) (S: 400) Buna benzer, Enes, Mücahid, esved bin Hilal, Zeyd bin eslem Süddi, İkrime ve başkalarından da rivayet edildi.
Ömer bin Hattab (r.a)’tan rivayet edildiki: O bu ayeti minber üzerinde okudu rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar...) Ve dedi ki: Tilkinin avcıyı aldatırken zikzak çizdiği gibi zikzak çizmezler (6)
Ali bin ebi Talha İbi Abbas’tan sonra dosdoğru yaşayanlar) ayeti hakkında şöyle dediğini rivayet etti. Farzlarını yerine getirmede dosdoğru olanlardır. (7)
______________
(1) Fussilet: 30 (2) Ahkaf: 13 (3) İbni Ceriri Taberi tefsirinde, İbnil Mübare Zühd’de tahric etti. (4) Taberi tefsirinde tahric etti. (5) İbni Hatim tahric etti. İbni Kesir tefsiri: 4/98 (6) Ahmed, ibnil Mübarek ve Taberi tefsirde Zühri’den tahric etti. Fakat senedinde kopukluk var, çünkü zühri Ömer’den duymamıştır. (7) Taberi’den
Ebul Ali’den şöyle dediği rivayet edildi: Sonra din ve ameli ona halis kılanlar.(1)
Katade şöyle dedi: Murad tevhid üzere istikamettir. Ancak sahibini cehenneme haram kılan tevhidi murad etmiştir, bu Lai ilahe illalah’ın manasını gerçekleştirmektir. Çünkü ilah itaat edilendir, korkudan, saygıdan, sevgiden, ümitten, tevekkül ve duadan dolayı asi olunmayandır, masiyetlerin hepsi bu tevhidi yaraar, çünkü o heva çağırıcısı şeytana icabettir, Allah azze ve celle buurduki: Hevasını ilah edineni gördün mü? (2) Hasan ve başkası dedi ki: O kimse hevasının her şeyii yapar, bu tevhidde istikamete zıddır.
Şu rivayet üzere rivayete gelince Allah’a iman ettim de “ mana açıktır.. (S: 401) Çünkü selef o onlara tabi ehli hadise göre salih amellerde imana dahildir. Allah teala buyurduki: O halde seninle bareber tevbe edenlerle birlikte emrolunduğun gibi dosdoğru ol! Aşırı da gitmeyin. Çünkü, o sizin yaptıklarınzı çok iyi görendir. (3). O ve onula beraber tevbe edenlerin istimateli olmalarını ve emroldukları şeyin dışına çıkmamalarını emretti, emrin dışına çıkmak ta tuğyandır. Kedisinin amellerini gördüğün ve onlara vakıf olduğunu haber verdi ve buyurduki: İşte onun içinsen tevhide) davet et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol, onların heveslerine uyma) (4) Katade dedi ki: Kuran üzere istikametli olmakla emroludur. Hasan şöye dedi: Bu ayet inince rasululah (s.a.v) kolları sıvadı, ve gülerken görülmedi. Bunu İbni ebi Hatim tahric etti. Kuşeyri ve başkası birisinden şunu zikretti: O peygamber (sav)’i rüyada görmüş demişki: Ya rasullulah, sen beni hud suresi ve kardeşleri ihtiyarlarlattı) buyurdun, onlardan senine ihtiyarlarlattı? Buyurduki: Şu ayet emrolunduğun gibi dosdoğru ol) (5)
Allah teala buyurduki: Deki ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilahınızın birtek ilah olduğu vahyolunuyor. Artık O’na yönelin, O’ndan mağfiret dileyin) (6)
Allah teala genel olarak dini ayakta tutmayı emretti, buyurduki: (S: 402) Dini ayakta tutun ve oda ayrılığa düşmeyin” diye Nuh’a tavsiye ettiğini sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve isaya tavsiye ettiğimiz Allah size de din kıldı.) (7) İki ayette tevhid üzere istikamete emrettiği gibi bir çok yerde de namazı emretti.
İstikamet: Doğru yola gitmektir, oda sağa sola sapmaksızın doğru dindir, ve bu bütün zahiri ve batini taatları ve yasakları terk etmeyi de kapsar, bu tavsiye bütün din hasletlerinin hepsini içinde toplamış oldu.
(Artık O’na yönelin, O’dan mağfiret dileyi) ayeti, emredilen istikamette mutlaka kusur olacağına bunun tevbeyi gerektiren istiğfar ve istikamete geri dönüşle kusurun giderileceğine işarettir, bu peygamber (s.a.v)’in Muaz’a şu sözü gibidir: Nerede olur ol, Allah’tan kork, kötülüğün peşinde iyilik yap ki onu kötülüğü imha etsin peygamber (s.a.v) insanların istikameti hakkıyla yerine getirmeye güç yetiremeyeceklerini haber verdi. İmam Ahmed ve İbni Mace Sevban’dan peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: İstikametli olun, tam yapamazsınız, bilinizki amellerinizin en hayırlısı namazdır, abdesti ancak mü’min muhafaza eder İmam Ahmed’in bir rivayetin de de: Doğru olun, doğruluğa yaklaşı, abdesti ancak mü’min muhafaza eder”
Sahihaynde Ebu Hureyre (r.a)’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi:
Doğru olunuz, doğruluğa yaklaşınız”
Doğruluk: İstikametin hakikatıdır, hedefe atıpta isabet ettiren gibi, bütün sözler ve işlerde isabettir, peygamber (sav) Ali (r.a)’ye Allah’tan doğruluk ve hidayet istemesini emretti ve ona buyurduki: Oku doğrultuğun gibi doğruluk, yola hidayetin gibi hidayet zikret”(8)
(1) İbni Kesir tefsirinde zikretti: 4/ 99 (2) Casiye, ayet: 23 (3) Hud, ayet: 112 (4) Şura, ayet: 15 (5) Bu eseri Beyheki Şuabul imanda ebu ali es Sirri’den tahric etti. Bei Hud ve kardeşleri ihtiyarlarlattı” hadisi sahih, mütevatirir. (6) Fussilet, ayet: 6 (7) Şura: 13 (8) Hadis sahihtir, Ahmed, Müslim, Ebu Davud ve Nesai Ali’den şu lafızla tahric eti. Ey Ali Allah’tan doğruluk ve hidayet iste.”
(S: 403) Yaklaşmak: Hedefe isabet ettiremezse, hedefe yakın bir yere isabet etmektir, fakat hedefe isabet etmetir, fakat hedefe isabet ettirmek ve doğrulukta samimi olmak şartıyladır, ve yakınlaştırma istemesi kasten olmamalıdır, buna peygamber (s.a.v)’in Hakem bin Hazen el Külefi’den rivayet edilen hadisi delildir. Ey insanlar! Size emrettiğimin hepsini yapamazsınız-veya güçyetiremezsiniz-fakat doğru olu vemüjdeleyin” (1) Manası: Doğruluğu, isaeti ve istikameti kasteden, çünkü eğer emrolundukarının tümünde doğru olmuş olsalar, o zaman emrolunduklarıın hepsini yapmış olurlardı.
Ebu Bekir (r.a)’in Rabbimiz Allah’tır deyip sonra dosdoğru yaşayanlar). Başkasına yönelmeyenlerdir diye tefsiretiği gibi, istikametin aslı kalbin tevhid üzerinde istikametli olmasıdır. Kalb ne zaman Allah’ın marifeti, haş yeti onu büyültmesi, korkusu, sevgisi, iradesi, ümidi, duası ve ona güveni ve ondan başkasından yüz çevirme üzerine istikamete olursa, azaların hepsi de ona taat üzere istikamette olur, çünkü kalp azaların kıralıdır, azalar onun ordusudur, kıral istikamette olursa ordusu ve raiyyeti de istikamette olur, (Yüzünü hanif olarak dine çevir) ayeti de böyle kasdın ve iradenin tek, şeriki olmayan Allah’a halis kılınmasıdır diye tevsir edildi Kalbten sonra azalardan istikametine riayet edilenlerin en büyüğü dildir, o kalbin tercümanı ve onun sözcüsüdür, bunun için peygamber (s.a.v) istikamete emrettikten sonra dili korumayı tavsiye buyurdu. İmam Ahmed’in müsredinde Enes (r.a)’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi: Kulun kalbi istikamette oluncaya kadar imanı istikamette olmaz, dili istikamette oluncaya kadar da kalbi istikamette olmaz” Tirmizi’de Ebu Saidi Hudri’den merfu ve mevkuf olarak rivayet edildiki: Adem oğlu sabahlayınca azaların hepsi dile söver ve deler ki: Bizim hakkımızda Allah’tan kork, biz ancak seninleyiz, sen istikametli olursan biz istikametli oluruz, seneğrilirsen biz de eğriliriz.” (2)
(1) Hadis hasendir, Ahmed, Ebu Davud ve Taberani kebir’de tahric etti. (2) Tirmizi merfu ve Ebu Said’e mevkuf olarak tahric eti, ve dedi ki: Mevkuf daha sahihtir.
İBADET VE VE CENETE GİRMEK
Ebu Abdullah Cabir bin Abdullah el Esari (r.a)’den rivayet edildiki: Bir adam rasululah (s.a.v)’e sordu ve dedi ki: Farz namazları kılsam, ramazan orucunu tutsam, helalları helal, haramları haram kabul etsem, bundan daha fazla yapmasam cennete girer miyim? Evet, buyurdu” Bunu Müslim rivayet etti. Haramları haram kabul etsem’in manası: Onlardan kaçınsam. Helalları helal kabul etsem’in manası: Helal olduğuna inanarak onları yapsam demektir.)
Bu hadisi Müslim Ebuz Zübeyr rivayetiyle tahric etti, O’da Cabir’den rivayet etti ve sonuna şu fazlalığı yaptı: dedi ki: Vallahi bundan fazla yapmam” Yine bunu A’meş rivayetiyle tahirc etti, O’da ebu Salih ve Ebu Süfyan’dan O’da Cabir’den şöyle dediğini rivayet eti: Nu’man bin Kavakl dedi ki: Ey Allah’ın rasulü görüşünüz nedir, farz namazı kılsam, haramı haram helalı helal kabul etsem ve bundan fazla da yapmasam, cennete girer miyim? Peygamber (s.a.v) buyurduki: Evet bazısı helal’in helal kılınmasını, onun helallığına inanmak, haramın haram kılınmasını, haramlığına inanmakla birlikte sakınmak diye yorumladılar.
Helalin helal kılınmasından, onun yapılması murad edilebilir, burada helal haram olmayandan ibaret olur, farz müstehab ve mübah ta ona dahil olur. Mana kendi sen haram olmayanı yapması ve mübahın da daşına çıkmaması ve haramlardan sakınması olur. Seleften bir taife, İbniAbbas ve İbni Mesud’dan onlardadır (Kendilerine kitap verdiğimizt kimseler onu hakkkıyla okuyorlar ve ona iman ediyolar) ayeti hakkında dedilerki: (S:405) Onlar helalini helal, haramını haram kılıyorlar ve onları tahrif etmiyorlar. (1)
Haram kılma ve helal kılmayla murad: Bu hadiste zikredildiği gibi helali işlemek, haramdan sakınmaktır. Allah teala herem eyleri değiştiren kafirler hakkında buyurdu: Haram ayları ertelemek, sadece kafirlikte ileri gitmektir. Çünkü onunla kafir olanlar saptırılır. Allah’ın haram kıldığının sayısını bozmak ve O’nun haram kıldığını helal kılmak için haram ayırı bir yıl helal sayarlar, bir yılda haram sayarlar) (2). Bununla murad: Onlar hara ayda bir yıl savaşıyorlar ve böylece helal saymış oluyolardı, oda savaşmaktan bir yıl da kaçınıyordı ve onu haram kılıyorlardı. Allah azze ve celle buyurduki: Ey iman edener! Allah’ın size helal kıldığı ve temiz şeyleri (siz kendinize haram kılmayın ve sınır aşmayın. Allah sınırı aşanları sevmez) (3) Bu ayet zahidlikten dolayı bazı helal, temiz şeyleri kullamaktan kaçınan, bazısı da bir iki gün yemin edip kullanmayan veya nefsine haram kılan topluluk hakkında idi. Bütün bunlar haddi zatında haramlığını gerektirmez, bazısıda yemin etmeksizin ve haram kılmaksızın kaçındı, nefse zarar vermek kastedildiği için hepsini haramdiye isimlendirdi.
Misallerde denilirki: Haramdan kaçınmayan ve kendine mübah kılından faydalanmayan hakkında filan ne haramtanır, ne helal. Hadis farzları yapıp, haramlardan kaçınanın cennete gireceğine işaret ediyor.
Bu manada veya buna yakın olarak peygamber (sav)’den hadisler mütevatirdir. Nesai, ibni Hibban ve Hakim Ebu Hureyre ve Ebu Said’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: Hangi müslüman beş vakit namazını kılar, ramazan orucunu tutar, zekatını verir ve yedi bayak günahta sanılırsa onun için cennet kapıları açılır, hangisinden dilerse girer, sonra şu ayeti okudu: Eğer yasaklandığınız şeylerin büyüklerinden sakınırsanız, sizin kötülüklerinizi örter ve şerefli bir yere girdiriz. (4) (S:406) İmam Ahmed ve Nesai ebu Eyyub elensri’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu tahric etti: Hangi birkul hiçbirşeyi ortak koşmadan Allah’a ibadet eder, namazı kılar, zekatı veri, ramazan orucunu tutar, büyük günalardan sakınırsa oun için cennet varır, veya cennete girer”
Müsedde ibni Abbas (r.a)’dan rivayet edildi: Dımam binSalebe peygamber (s.a.v)’e elçi olarak geldi, Peygamber (s.a.v) ona beş vakit namazı, orucu zekatı, haccı, ve islam
_________
(1)Hadisin isnadı sahihtir, İbni Abbas’tan Taberi tefsirindetahric etti. (2) Tevbe: 37 (3) Maide: 87 (4) Nisa: 31
şeriatının hepsini zikretti, bitirince dedi ki: Ben Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah rasülü olduğuna şehadet ediyorum. Bu farzları yerine getireceğim ve bana yasakladıklarındanda kaçınacağım, ne fazla ne de eksik yapacağım. Rasulullah (s.a.v) buyurduki: Doğru söylediyse cennete girdi” Bunu Taberani başka bir vecihten tahric etti, onun hadisinde dedikiki: Beşincisie benim ihtiyacım yoktur.” Yani fuhşiyatları, sonra dedi ki: Bunlarla amel edeceğim. Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki: Eğer doğru söylediyse mutlaka cenete girecektir.
Sahihi Buhari’de Ebu Eyyup el Esari’den rivayet edildiki: Bir adam peygamber (sav)’e dedi ki: Beni cennete girdirecek bir ameli bana haber ver. Buyurduki: Allah’a ibadet eder, ona hiçbirşeyi ortak koşmazsın, namazı kılar zekatı verirsen ve sılai rahim yaparsın.”Bunu Müslim’de tahric etti, ancak onunkinde şöyledi: dedi ki: Bana, beni cennete yaklaştıracak ve cehennemden uzaklaştıracak bir ameli haber ver.” Yine Müslimde bir rivayette de: Arkasını dönüncü rasulullah (s.a.v) buyurduki: Eğer emrolunduğu şeye yapışırsa cennete girer” Sahihaynde Ebu Hureyre (ra)’den rivayet edildiki: Bedevi bir Arap dedi ki:Ya rasululalh bana bir amel göster ki, yaptığım zaman cennete gireyim. (S: 407) Buyurduki: Allah’a ibadet eder O’na hiçbirşeyi ortak koşmazsın, farz namazı kılar, farz zekatı verir, ramazan orucunu tutarsın” Adam dedi ki: Seni hak ile göderene yemi eder mi ki bundan fazla ve noksan yapma, arkasını dönüp gidince peygamber (s.a.v) Kimin cennet ehlinden bir adamı görmek hoşuna giderse bu adama baksın” Hadis sahihtir, Buhari ve müslim tahric etti.)
Sahihaynde Talha bin Ubeydullah’tan rivayet edildi: Saçı dağılık bir bedevi rasulullah (s.a.v)’a geldi, ve dedi ki: Ya rasulullah, Allah bana namazdan neyi farz kıldı? bana haber ver. Buyurdu ki: Beş vakit namaz, ancak nafile yapman müstesna. dedi ki: Bana haber ver, Allah bana oruçtan neyi farz kıldı, buyurduki: Ramazan ayı , ancak afile yapman müstesna, dedi ki: Allah zekatta bana neyi farz kıldı? Rasulullah (s.a.v) ona islamın şeriatlarını haber verdi. Adam dedi ki: Sana hak ile ikramda bulunana yemin ederim ki: Hiçbir nafile yapmam, Allah’ın bana farz kıldığı şeylerden de hiç birini eksik yapmam. Rasululah (s.a.v) buyurdu ki: Doğru söylediyse kurtuldu, veya doğru söylediyse cennete girdi” Bu lafız Buhari’nidir. Sahihi Müslim’de Enes (r.a)’den rivayet edildiki: Bedevi bir Arap peygamber (s.a.v)’e sordu.. ve Hadisi mana ile zikretti ve şu ziyadeyi yaptı: Gücü yetene beyti haccetmektir” dedi ki: Seni hak ile göderene yemin olsunki bunlardan fazladan, noksan da yapmam, peygamber (s.a.v) buyurduki: Eğer doğru söylediyse olar onu cennete girdirecektir” Bedevinin muradı farz namazlardan farz zekattan ramazan orucundan, ve hac’tan nafile olarak fazla yapmayacağıdır, yoksa bundan laka islamın farzlarından bir şey yapmam manakına değildir.
Bu hadislerde haramlardan kaçınmak zikredilmemiştir, çünkü soru soran kedisini cennete girdirecek amelleri sordu.
Tirmizi Ebu Ümame (r.a)’den şöyle dediğini tahric etti: Peygamber (s.a.v)’i veda haccında hutbe okuyurdu işittim buyurduki: Ey insanlar! Allah’tan korkunuz! Beş vakit namazınızı kılınız, bir ay ramazan orucunuzu tutunuz, mallarınızın zekatını veriniz, emirlerinize itaat ediniz, rabbbinizin cennetine giriniz” Hasen sahihtir”
(S: 408) Bunu İmam Ahmed’de tahric etti, Allah’tan korkunuz” yerine Rabbinize ibadet ediniz” şeklindedir. Bunu Bakiy bin Mahled’de müsnedinde başka bir vecihle tahric etti, onun hadisinin lafzı da: Beşvakit namazınını kılınız, ramazan ayı orucununuzu tutunuz, haccınızı yapınız, gönül hoşluğunuzla mallarınızı zekatını veriniz, rabbinizin cennetine giriniz” İmam ahmed ibnil Müntefiki’e isnatla şöyle dediğini tahric etti. Arafattayken peygamber (s.a.v)’e geldim, dedim ki: İki şeyden sana soracağım. Beni cehennemden ne kurtarır, ve beni cennete ne girdirir? Buyurduki: Eğer sen soruyu kısa, veciz yaptıysan, ben de büyük ve uzun yapacağım, o halde bende naklet (iyi öğren) Hiçbir şeyi ortak koşmadan Allah’a ibadet et, Farz namazı, kıl, farz zekatı ver, ramazan orucunu tut, insanların sana yapmasını istediğin şeyi sen de onlara yap, sana yapılmasından hoşlanmadığın şeyi, sende insanlara yapma”
Yine onun bir rivayetinde buyurduki: Allah’tan kork ve O’na hiçbir şeyi ortak koşma, namazı kıl, zekatı ver, beyti haccet, ramazan orucunu tut ve bundan fazla yapma” Denildi ki: Bu sahibi: Vakıd bin Müntefik’tir. İsmi: Lakit’tir, (1) Bu ameller cennete girmeyi gerektirecek sebeblerdir. Haramları işlemek engeller olabilir, buna imam Ahmed’in Amr bin Mürre el Cüheni’den tahric ettiği hadis delildir. dedi ki: Bir adam peygamber (s.a.v)’e geldi ve dedi ki: Ey Allah’ın rasulü, ben Allah’tan başka ilah olmadığına, senin Allah rasülü olduğuna şehadet ettim, beş vakit amazı kıldım, malımın zekatını verdim, ramazan, ayının orucunu tuttum. Rasulullah (s.a.v) buyurduki: Kim bu hal üzere ölürse, anne babasına asi olmadıkça iki parmağıı dikti, bu şekilde kıyamet günü peygamber, sıddıklar, şehidlerle beraberdir.” cennete girmek bu amellerin bazısına terettüt ettiği de variddir, namaz gibi. (S: 409) Meşhur hadiste şöyledir: Kim namazları vakitlerinde kılarsa, onun için Allah katında onu cennete girdireceğine dair ahd söz olur”
Sahih hadiste vardır ki: Kim iki soğuğu sabah ve yatsı namazını kılarsa cennete girer. Bütün bunlar şartları yerine geldiği ve engellerinin kalktığı zaman, cennete girmeyi gerektirici sebebtir. Buna imam Ahmed’in Beşir bin Hasasiye’den tahric ettiği hadis delildir, dedi ki: Peygaber (s.a.v)’e biat etmek içi geldim, bana Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in O’nun kulu ve rasulü olduğuna şehadeti, namaz kılıp zekat vermemi, islam haccını yapmamı, ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihad etmemi şart koştu, dedim ki: Ey Allah’ın rasülü iki tanesine gelince: Cihad ve zekat vallahi be onlara güç yetiremem, bunun üzerine rasulullah (sav) elini ttutu, salladı ve buyurduki: Cihad yok, zekat yok, ne ile cennnete gireceksin? Dedim ki: O halde sana biat edeyim ey Allah’ın rasülü. Ve o’nunla hepsi üzerinebiat ettim”(2) Bu hadiste cennete girmek için cihad ve zekat olmazsa bu hasletlerin yetmeyeceği bildirilmiştir.
Bazı sahih hadislerde haramları işlemenin cennete girmeye engel olduğu sabittir. Şu hadis gibi: Sılai rahmi kesen cennete giremez.” (3) Ve : Kalbinde zerre ağırlığınca kibir olan kimse cennete giremez” (4) Ve: iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçek iman etmiş olamazsınız” (5) (S: 410) Ödeninceye kadar borç ile cennete girilmeyeceğine dair hadisler gibi (6/ Sahih hadiste vardı ki: Mü’minler sırattan geçerlerken, bir demir kafes içerisinde dünyada iken kendi aralarındaki haklarda, kısas alınıncyaa kadar bekletilirler”Bütün bunlar engellerdir.
Burdan sadece tevhidle cennete girmeye işaret eden hadislerin manası ortaya çıkar. Sahihaynde Ebu Zer (r.a)’den peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu rivayet edildi. Hangi bir La ilahe illalah der, ve bu şekilde ölürse cennete girer, Dedim ki: Zina etse, hırsızlık yapsa damı? Buyurduki: Zia etse, hırsızlık yapsada, bunu üç kere buyurdu sonra dördüncü de buyurduki: EbuZer’in surnunun sürtülmesine rağmen Yine sahihaynde ubade bin Samit’ten peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu tahric edildi. Tek ve şeriki olmayan Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammede’in O’nun kulu ve rasülü olduğana, İsa’nın Allah’ın kulu ve rasulü ve Allah’ın Meryem’e attığı kelimesi ve ruhu olduğuna, cennetin cehennemin hak olduğna kim şehadet ederse, Allah teala onu bulunduğu amel üzere cennete girdirir.
______
(1) Zahire göre O İsabe’de geçtiği gibi Başka bir Sahabedir.(2) Hadis sabittir. Ahmed
taberani Kebir ve evsatta tahirc etti. Heysemi dedi ki: Ahmed’in adamları güvenilir kabul edildi. (3) Hadis sahihtir. Cübeyr bin Mut’im’den Ahmed, Buhari, Müslim, Ebu Davud ve Tirmizi tahric etti ve doğruladı. (4) Hadis sahihtir. Abdullah bin Mesud”’dan Ahmed, Müslim Ebu Davud ve Tiirmizi tahric etti. (5) Sahihtir, Ebu Hureyre’den Ahmed, Müslim, Ebu Davud, Tirmizi ve İbni Mace tahric etti. (6) Ahmed, Ebu Davud, Hakim ve Tayalisi Semure bin Cüdüb’ten tahric etti.
(S: 411) Ebu Hureyre (r.a)’den rivayet edildiki: Bir peygamber (s.a.v) ona buyurduki: Kalbi yakin olarak inanarak Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet eden kimseyle karşılaştığın zaman, onu cennetle müjdele” (1) Bu manada çok hadis vardır.
Sahihaynde rivayet edildi ki: Bir peygamber (s.a.v) Muaz’a dedi ki: Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhamed’in O’nun kulu ve rasulü olduğuna şehadet eden her kulu Allah cehenneme haram kılar” Sahihaynde İtban bin Malik’ten peygamber (s.a.v)’in şöyle buyurduğu riva etedildi: Allah’ın rızasını isteyerek La ilahe illalah diyen kimseyi Allah cehenneme haram kılar. Alimlerden bir toplulukdedi ki: Tevhid kelimesi cennete girmeyi ve cehenmemden kurtulmayı gerektirici bir sebeptir, fakat şartı var: O da: Farzları yapmaktır. Birde cennete girmein engelleri vardır: O da büyük günahları işlemektir.
Hasan Farazdak’a dedi ki: La ilahe illallah’ın şartları vardır, evli kadına iftira etmekten sakın. onun şöyle dediği rivayet edildi. Bu direk, ipler nerede? Yani tevhid kelimesi çadırın direğidir, ipler olmazsa direkler durmaz, o da haramları terk etmek ve farzları yapmaktır.
Hasan’a denildikki: İnsanlar La ilahe illalah diyen cennete giren diyorlar. dedi ki: Kim La ilahe illalah der veonun hakkını ve farzını yerine getirirse, cennete girer. Vehb bin Münebbih’e denildiki: La ilahe illalah cenetin anahtarı değil midir? dedi ki: Evet fakat her anahtarın düyleri de olur, eğer dişi olan anahtarı getirirsen, açar yoksa açmaz (2) İbni Ömer’den rivayet edilene benziyor: O, Teriyle birlikte amelin fayda vermediği gibi, La ilahe illalah’la birlikte amel zarar eder mi? diye soruldu, ibni Ömer dedi ki: Amel işle aldanma. (3) Bir grup, Dahhak ve Zühri’den onlardandır, dedi ki: Bu farzları ve had’lerden önceydi.
Bazıları onun neshedildiğine işaret etti, bazıları dedi ki: Ona bazı şartlar ilave edildi. (S: 412) Ziyade şartlar nesh midir, değil midir? Bunda usul cüler arasıda ihtilaf vardır. Bütün bunların hepsinde görüş vardır, çünkü bu hadisklerin çoğu farzları ve hadlerden sonradır.
Sevri dedi ki: Onu farzlar ve hadler neshetti. Onun muradının da diğerleriin muradınan aynısı olabilir, muradı. farzalrı ve hadler ounla açığa çıktı, sadece keleme şehadet, dünya ve ahiret cezalarını düşürmez manasında olabilir. Bu gibi açıklamaya ve evesveseleri ortadan kaldırmaya selef nesh ismi veriyordu, yoksa o meşhur ıstılahtaki nesh değildir. Bir taife de dedi ki: Bu mutfaknaslar, ihlas ve doğrululakla söyleme kaydıyla kayıtlanmış olarak geldi, onun ihlası ve doğruluğu da masiyet üzerine ısrar etmemektir.
Hasan Basri’nin mürsellerinde peygamber (s.a.v)’den rivayet edildiki: Kim ihlaslı olarak La ilahe illallah derse cennete girer. Denildiki: Onun ihlası nedir? Buyurduki: Kendini Allah’ın haram kıldığıdan engellemendir” Bu müsned olarak ta diğer vecihlele zayıf olarak rivayet edildi. her halde daha önce hikaye ettiğimiz sözüyle de Hasan buna işaret etti. Eğer kalbte Lai ilahe illah derse cennete girer. Denildiki: onun ihlası nedir? Buyurdu ki: Kendini Allah’ın haram kıldığından engelemendir” Bu müsned olarak ta diğer vecihlerle zayıf olarak rivayet edildi. Her halde daha önce hikaye ettiğimiz sözüyle de Hasan buna işaret etti. Eğer kalbte La ilahe illalah”ın manası, doğruluğu ve ihlası gerçekleşirse, bu kalbte korku, saygı, sevgi, ümit, büyükleme ve tevekkül olarak kalbte kökleşmesini gerektirir ve kalb bununla dolar, ve başka yaratılmışlar uzaklaşır. Ne zaman bu şekilde olursa orra Allah’ın istediği, sevdiğinden başka bir şey kalmaz, bu şekilde kalpten, bütün nefis ve iradeleri ve şeytanı vesveseleri uzaklaşır.
Dostları ilə paylaş: |