Dedi ki:Bu söz Ali’den kendi sözü olarak rivayet edilir. Ali’nin sözünü ibni Ebi’dDünya1 nazarlı bir isnatla tahric etti: Ali dünyaya söven bir adamı işitti bunun üzerine dedi ki:Ona sadık olana o da sadıktır, ona anlayan için afiyet diyarıdır, onda azık edinen için zenginlik diyarıdır, Allah’ın sevdikleri için mescid, Allah’ın vahyinin indiği ve meleklerinin musalla yeridir, evliyasının ticaret yeridir, orada ahmet kazandılar, cennet karı elde ettiler, kim dünyayı kınıyorsa, dünya ayrılığını ve kendi aybını ilan eder, kendi zatının ve kendi ehlinin özelliklerini zikreder, belasıyla bela gösterir, sevinciyle sevinç ehline şevk verir, pişmanlık anında bir topluluk dünyayı kınar, diğer bir toplulukta onu över, dünya onlara anlatır, onrlar doğrularlar, onlara hatırlatır onlar da hatırlarlar, ey aldatmasıyla aldanan!Dünya sana ne zaman selam verdi?Ne zaman toprağın altındaki babalarınla seni aldattı?Veya belalarladan hangisiyle ninelerinin ölümüyle seni aldattı?Elini kaç kere çevirdin? Kendi elinle kendini hasta ettin, şifa istiyorsun, tabip istiyorsun, ihtiyacını göremedin, isteğin yerine gelmedi, dünya yarın sana da ölümünü gösterecek ağlaman ve dostların sana fayda vermeyecektir.”
Emiril Mmüminin (r.a.) dünyanın mutlak olarak kınanmayacağını, orada salih amel kazanan iin övüleceğini, orada peygamberlerin mescidlerinin olduğunu, vahiy yeri müminlerin ticaret yeri oada rahmet kazanıp cennet karı elde ettiklerini açıkladı, bu özellikte olan kimse için dünya ne güzeldir. Onun aldatması ve hilesi de zikredilir, o öğütle verir, ibretlerle nasihat verir, helak olanların ölüm yerlerini göstererek ehline ayıplarını açığa vurur, sağlıktan hastalığa, gençlikten ihtiyarlığa, zenginlikten fakirliğe, onurdan zillete doğru hal değişikliğini açıklar, fakat o dünyayı sevenin sevgi gözünü kör kulağını sağı etmiş o dünyanın çağrısını işitmez, şöyle denildiği gibi:Nice ömrüne güvenen vardır onu gfani ettim nice (mal) toplayan vardır topladığını dağıttım.
(1)Hadis mürseldir, Eyfa’ mürsel olarak rivayet etti, Ebu Nuaym Hilye’de zikretti:(5/132). Yine mürsel olarak Eyfa’dan ibni Ebi Hatim tahric etti (ibni Kesir tefsiri:3/258).
(2) Hadis zayıftır, Hakim tahric etti ve haisi doğruladı. Zehebi şu sözüyle reddetti:Bilakis münkerdir, yine ibni Adiy Kamil’de Ukayli Duafa’da tahric etti.
(1)İbni Ebi’d Dünya“Zemmü’d Dünya”’da tahric etti (S:147).
Yahya bin Muaz rahimehullah dedi ki:Eğer yaratıklar fanilik lisanlarından gayba dünya üzerine yapılan ağıtları duysaydı üzüntüden dolayı kalpleri düşerdi.1 Hukemanın bazısı dedi ki:Dünya günlerin insanlara söylediği atasözüdür, zamanın ilminin tercümana ihtiyacı yoktur, dünya sevgisiyle kalplerin kulağı öğütlere karşı sağır oldu, eğer yaratıklar şuurundaysa sevk eden kimseyi teşvik etmez. Zühd ehli dünya fazlalığına karşı birka kısımdır; bir kısmı dünya fazlalığını elde eder, onu tutar ve onunla Allah’a yaklaşır, sahabenein oğlu böyleydi. Ebu Süleyman dedi ki:Osman ve Abdurrahman bin Avf yeryüzünde Allah’ın hazinedarlarından bir hazinedardılar, onun taatı yolunda infak ediyorlardı, o ikisinin muamelesi kalpleriyle Allah içindi.2 Bazısı dünyalığı elinde tutmayıp, onu elinden çıkarıyor, onlar da iki eşittir, bir kısmı onu istekleriyle itaat olsun diye ellerinden çıkarıyorlar, bir kısmı nefsi elinden çıkarmak istemediği halde elinden çıkarıyor. Hangisinin daha faziletli olduğu hususunda ihtilaf edildi, ibni’s Semmak ve Cüneyd dedi ki:Birincisi daha faziletlidir, çünkü o nefsinde takva ve zühd makamını gerçekleştirmiştir.
İbni Ata dedi ki:İkincisi daha faziletlidir, çünkü onda amel ve mücahede varır, imam Ahmed’in sözünde de buna işaret eden mana vardır. Bazısı fazlalıklardan birşey elde edemeyen kimselerdendir, ya buna gücü yetmekle beraber veya gücü yetmediğinden dolayı böyledir, birincisi bundan daha faziletlidir, bunun için selefin çoğu dedi ki:Ömer bin Abdul Aziz Üveys ve benzerlerinden de zahid idi, Ebu Süleylman ve başkası da3 böyle dedi. Malik bin Dinar diyordu ki:İnsanlar Malik zahiddir diyorlar, Zahid Ömer bin Abdull Aziz’dir4(S: 107)Alimler hangisinin daha faziletli olduğunda ihtilaf etti. Dünyayı akrabasına alaka göstermek için isteyen ve nefsine de ihsanda bulunan mı, yoksa dünyayı tamamen istemeyen mi?Bir topluluk terk edilmesini tercih etti, Hasan onlardandır, bazısı zikredilen şekilde dünyayı talep etmeyi tercih etti, Nah’i onlardandır.
Dünyada kalpleriyle zahid olanların gördükleri şeyler vardır. Bazısı onu elde etme hususnda koşturmakla yorulmayı görüyorlar, bu gurup nefsinin rahatı için kasten zahid oluyor. Hasan dedi ki:Dünyada zühd kalp ve bedeni rahatlatır1 bazısı dünya fazlalığını almakla ahiretteki nasibinin azalmasından korkuyor, bazısı da fazlalık şeylerden uzun hesaba çekilmekten koruyor. Bazısı dedi ki:Kim Allah’tan dünyayı isterse hesap için uzun durmayı istemiştir. Bazısı dünyanın çok ayıplı olduğunu görüyor, hızlı değiştiğini ve çabuk fani olduğunu, elde etmek için rezillerin izdiham ettiğini görüyor, bazılarına denildiği gibi:Dünyadan seni zahdi ettiren nedir?Dedi ki:Vefasının azlığı, cefasının çokluğu, iştirak edenlerinin alçaklığıdır.
Bazısı Allah katında dünyanın horluğuna bakıyor ve tiksiniyor, Fudayl dedi ki:Eğer dünya bana helal olarak ahirette hesaba çekilmeyecek şekilde tamamen bana verilse adamın leşin yanından geçerken elbisesine bulaşmasından tiksindiği gibi tiksinirdim.3 Bazısı ahirete hazırlanmak ve azıklanmaktan alıkoyacağı için korkuyor. Hasan dedi ki:Onlardan biri (seleften) ömrünü zorluk içinde yaşıyordu, helal malda yanıbaşında olduğu halde kendisine şundan almaz mısın? deniliyordu da, hayır vallahi, bunu yapmama, ben onu alırsam o aldığım şeyin kalbimin ve amelimin fesadı olmasından korkuyorum.4
(1)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti:(10/56).
(2)Ebu Nuaym Hilye’de: (9/262) şu lafızla tahric etti:Osman veAbdurrahman Allah arzında Allah’ın hazinedarlarından iki hazinedardı, hayır yollarında harcıyorlardı, onlar rablerine kalpleriyle muamele etiler.
(3) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 9/272.
(4) Ebu Nuaym Hilye’de: (5/257) şu lafızla tahric etti:“Zahid dünya kenisine gelipte onu tekeden Ömer bin Abdulaziz’dir.”
(1) Ahmed “Zühd”’de Tavus’tan mürsel olarak zikretti.
(2)Bu Bişr bin Haris’in sözüdür. (Hilye: 8/337).
(3)Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 8/89.
(4)Hişam bin Hassan’ın Hasan’dan işitmesidir, Ahmed Zühd’de Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (6/269).
Ömer bin Münkedir’e mal gönderildi, şiddetli bir şekilde ağladı ve dedi ki: “Dünyanın kalbime üstün gelip, ahirette nasibimin olmamasından korkuyorum, beni ağlatan budur”, sonra emredildi, o mal Medine’nin fakirlerine verildi.
Rabia’nın1 dediği gibi bunların havası onunla meşgul olup Allah’dan kendisini alıkomasından korkuyor: Dünyanın öncesinden sonuna kadar helal olarak benim olup, Allah yolundan harcayıp, göz açıp kapayıncaya kadar bile beni Allah’dan alıkoymasını istemem. Ebu Süleyman dedi ki: “Allah’dan alıkoyanı terketmek zühddür2 ve dedi iki: Mal, evlat ve aileden seni Allah’dan alıkoyan herşey uğursuzdur 3, ve dedi ki: Dünyada zühd ehli iki tabakadır. Bazısı dünyada zahid olup orada kendisine ahiret ruhu açılmayan kimselerdendir. Bazısı da dünyada zahid olunca kendisine ahiret ruhu açılan kimselerdendir, onu için Allah’a itaat için baki kalmaktan daha sevimli bir şey yoktur.”4
Ve dedi ki: Dünya sıkıntılarını atıpta ondan rahatta olan zahid değildir, ancak zahid dünyayı terkedip orada ahiret için yorulan kimsedir.5 Dünyada zühd ile şu murad edilir: Onunla meşgul olmaktan kalbi alıkoymak, Allah’ın marifetini elde etmeye, ona dost olmaya çalışmak Ona kavuşmaya şevk duymaktır bu işler dünyadan değildir, Peygamber (s.a.v.) buyuruyor ki: “Dünyanızdan bana kadın ve güzel koku sevdirildi, gözümün aydınlığı namazda kılındı”6 namaz dünyadan sevdirilen şeylerden kılınmadı, Müsned’de ve Nesai’de olduğu gibi, zannediyorum ki, bu ikisinden başka yerde de vardır: “Dünyanızdan bana üç şey verildi”7 namazda dünyada içindeki dahil edildi, buna şu hadiste şahiddir: “Dünya lanetlenmiştir, içindeki lanetlenmiştir, ancak Allah’ın zikri ve onu içeren veya alim veya öğrenci müstesnadır.” Bunu ibni Mace ve Tirmizi tahric etti, ve hasen gördü, Ebu Hureyre’den merfu olarak tahric ettiler.8 (S: 109) Buna benzeri muttasıl ve mürsel olrak birçok vecihle rivayet edildi, Taberani Ebu’d Derda’dan1 merfu olarak şöyle dediğini tahric etti: “Dünya ve içindekiler melundur, ancak Allah’ın rızası istenilen şeyler hariçtir.”
İbni Ebi’d Dünya’da da bunu mevkuf olarak tahric etti.2 Yine fiehr bin Hacşe bin Ubade’den rivayetini tahric etti, merfu olduğu görüşündeyim, dedi. Ubade dedi ki: “Kıyamet günü dünya getirilir ve denilir ki: Ondan Allah için onalanları ayırın, diğerlerini ateşe atın.”
Dünya ve içerisideki her şey melundur, yani Allah’tan uzaklaştırıcıdır, çünkü ondan alıkoyuyor, ancak Allah’a götürün, faydalı ilim, Allah’ın zikri ve Allah’a yaklaştırıcı şeyler böyle değildir, dünyadan maksud budur, Allah kullarına kendinden korkmalarını ve kendine itaat etmelerini emretti, bunun gereği de zikrine devam etmektir. İbni Mesud dedi ki: Gerçek manada Allah’ın takvası (Allah’tan hakkıyla korkmak) Onun zikredilip unutulmamasıdır. 3 Allah namazı zikri için meşru kıldı, hac ve tavafta böyledir.
İbadet ehlinin en faziletlisi Allah’ı en çok zikredendir, bütün bunlar kınanılmış dünyadan değildir, dünya ve ehlini yaratılmasındaki maksatta budur, Allah Teala buyurdu ki: (Ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım) (Zariyat:51/56) fakihlerden ve sufiyyeden bir topluluk dünyada bulunan bu ibadetlerin cennet nimetlerinde daha faziletli olduğunu zannettiler, dediler ki: Çünkü cennet nimetleri kulun payıdır, dünyadaki ibadetler ise Rabbin hakkıdır, Rabbin hakkı kulun payından daha üstündür, bu söz hatadır.
(1) O Rabiatül Adeviyye el-Basriye’dir, meşhur saliha bir kadındır, sene (h. 135) de vefat etti.
(2) Ebu Nuaym Hilye’de: (9/258) şu lafızla tahric etti: “Zühd: Seni Allah’dan alıkoyan şeyin terkindendir.”
(3) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: (9/264).
(4) Ondan daha Nuaym Hilye’de tahric etti: (9/ 274).
(5) (Ebu Nuaym Hilye’de: (9/273) şu lafızla tahric etti: “Zahid dünyanın gamını atıpta istirahat eden değildir, ancak dünyanın gamını aıp, ahiret için yorulandır.”
(6) Tahrici biraz önce geçti, hadis sahihtir.
(7) “Üç” kelimesi hadis tariklerinden sabit olarak hiç birinde geçmemektedir, bunu Zerkeşi, Iraki, ibni Hacer, ibni’l Kayyim, Gazali ve Sehavi açıkladı. (Mekasıdu’l Hasene, S: 180, Zahdu’l Mead: 1/151, Telhisu’l Habir: (4/116).
(8) Tirmizi tahric etti: (2323-dias terkimi) Beyheki, ibni Mace Sünen’inde Ebu Hureyre’den tahric etti, Taberani Evsat’ta ibni Mesud’dan tahric etti. Nuaym Hilye’de: (3) (157, 7/90) tahric etti, onun hakkında dedi ki: Garibtir, ziya Cabir’den (rivayet etti) (Camiu’s Sağir, Tergib ve Terhib 4/174).
(1) Taberani Kebir’de tahric etti, Heysemi dedi ki: Senedinde Hidaş bin Muhacir var, onu bilmiyorum, diğer adamları güvenilirdir (Mecmau’z Zevaid: 10/222).
(2) Hadis mevkuftur. “Zümmü’d Dünya”da tahric etti. S: 6.
(3) Taberi tefsirinde, ibni’l Münzir, Taberani Kebir’de ve diğerleri tahricç etti, Hakim ve ibni Mirdeveyh sahihledi, devamı şöyledir: “İtaat edilip asi olunmamsı, zikredilip unutulmaması, şükredilip küfredilmemesidir.” (Dürrü’l Mensur: 2/105).
Onların yanlışlığını kuvvetlendiren müfeskirlerin çoğunun şu ayet hakkındaki sözleridir: (Kim iyilikle (ilahi huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir) (Neml: 2789) dediler ki: İyilik: Lailahe illallah’dır, ondan daha hayırıl bir şey yoktur. Fakat kelam takdim ve tehir üzeredir, murad: Onu için onda hayır vardır, yani ondan dolayı onun için hayır vardır, doğru olanı kitap ve sünnette gelen nasları mutlak kullanmaktır, o da ahiret dünyadan daha hayırıldır şeklindedir.
Müslim’in sahihinde2 Müstevrid bin fieddad’ın şöyle dediği rivayet edilir: “Peygamber (s.a.v.)’in yanındayken dünya ve ahireti zikrettiler, bazısı dedi ki: Dünya ahirete ulaşmak için bir köprüdür, orada namaz, amel ve zekat vardır, onlardan bir taife de dedi ki: Ahirette cennet vardır, ve Allah’ın dilediği şey vardır, Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Ahirete göre dünya sizden birinizin gidip denize varıp elini içerisine daldırıp ondan çıkardığı (su) gibidir” bu ahireti dünyadan üstün tutma hususunda nastır.
Bunun vechide dünyada mükemmellik ilim ve ameldir, ilmi ameller için kastedilir, ahirete dünyadakine kıyaslanmayacak kadar (karşılığı) kat kat verlir, ilmin aslı Allah’ı, isimleri ve sıfatlarını bilmektir, ahiritte perde açılır, kulakla duyulanlar gözle görülür, ilmül yakin aynel yakin (ilimle kesin bilme, gözel görme) mertebesine varır, Allah’ın marifeti müşahede ve göreme ile olur, bu nerede dünyadaki nerede, ameller ise onu dünyada iki maksadı vardır: Biirincisi: Azaları itaatla meşgul edilmesi ve ibadetlerle yorulmasıdır, ikincisi: Kalplerin Allah’la irtibatlandırılması ve Onu zikrriyle nurlandırılmasıdır, birincisi cennet ehlinden kaldırılmıştır. Bunun için Allah’ın kendilerine tecelli ettiği vakit sevde etmeye gayret edecekleri ve kendilerine şöyle denileceği rivayet edilir: Başlarınızı kaldırınız, siz mücahede diyarında değilsiniz.
İkincinin maksadı ise: Bu cennet ehli için daha mükemmel bir şekil gerçekleşmiştir, dünyada yakınlık, ünsiyet güzellikleri ahirette müşahade ettikleriyle kıyaslanamaz, gözleri kulakları ve kalpleri Allah’ın yakınlığı ve görülmesiyle nimetlenir, dünyada bu özellikle cuma ve bayram gibi namaz vakitlerinde olur, insanlardan murrabbinler (Allah’a yakın olanlar) için her iki defa sabah ve ikindi vaktinin namazında gerçekleşir, bunun için Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: S: 111. “Cennet ehli Rablerini görürler”1 bunun akabinde sabah ve ikindi namazını muhafaza etmeye teşvik etti. Çünkü bu iki vakit cennet ehlinin seçkinlerinin rablerini görme vaktidir, aynı şekilde zikrin ve Kuran okumanın nimetleri onlardan ebediyen kesilmez, kendilerine nefes ilham olunduğu gibi tesbih ilham olunur.
İbni Uyeyne dedi ki: Soğuk su dünya ehlinin olduğu gibi, La ilahe illlah da cennet ehli içindir, dünyada arifler için zikrin lezzeti cennetteki onunla aldıkları lezzettendir. Bununla şu açığa çıkar: (Kim iyilikle (İlahi huzura) gelirse ona daha iyisi verilir)2 bu zahiri üzeredir, dünyada tevhid kelimesinin sevabı sahibinin cennette cennet ehline özel bir şekilde söylemeye ulaşmasıdır, her halükarda cennet ehli için Allah’ı, isim, sıfat ve fillerini tafsilatlı bilme, O’na yaklaşma, müşahede ve zikrinin lezzetinin gerçekleşmesini dünyadaki mahiyetini tabir etmek mükün değildir, çünkü onu ehli onu gerçek vechi üzere idrak edememiştir, bilakis o ne gözün gördüğü ne kulağın işittiği ne insanın hatırına geldiği gibidir, kendisinden istenilen Allah bizim yanımızdaki şerden dolayı kendi ihsanıyla kendi katındaki hayırdan bizi mahrum etmesin Amin, Allahümme salli ala Muhammed ve alihi ve sahbihi ve sellem.
Hadisin şerhine dönelim: “Dünyada zahid ol ki Allah seni sevsin” bu hadis dünyada zahid olanları Allah’ı sevdiğine delildir. Selefin bazısı dedi ki: Havariler İsa (a.s.)’a dediler ki: Ey Ruhullah bize bir amel öğret ki Allah azze ve celle bizi sevsin, buyurdu ki: “Dünyada buğzedin ki Allah sizi sevsin, Allah dünyayı sevipte ahirete tercih edenleri kınadı, buyurdu ki: (Hayır doğrusu siz, çarçabuk geleni (dünya hayatını ve nimetleri) seviyor ve ahireti bırakıyorsunuz). (Kıyamet: 75/20-21), ve buyurdu ki: (Malı aşırı biçimde seviyorsunuz). (Fecr: 89/20)
(2) Hakim Müstedrek’de tahric etti, doğruladı, Zehebi de teyid etti uygun buldu.
(1) Allah’ı ahirette görülmesi hadisi mütevatirdir, 28 sahabeden rivayet edildi, bazısını Ahmed, Ebu Buhari, Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, ibni Mace Beceli’den tahric etti, Buhari, Müslim, Ahmed, Ebu Davud, Tirmizi, Ebu Hureyre’den tahric etti, Buhari, Müslim Ebu Saidi, Hudri’den tahric etti. (Kettani’nin Nazmul Mütenasir fil hadisil mütevatir S:153, Camiu’l Usul: 11/168 ve sonrası, Camiu’s Sağir).
Ve buyurdu ki: (Ve o mal sevgisine de aşırı düşkündür). (Adiyat: 100/8) Dünyayı seven kınanırsa onu sevmeyenin övüldüğüne delildir. Müsned ve ibni Hibban’ın sahihinde Ebu Musa Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Kim dünyasını severse ahiretine zarar verir, kim ahiretini severse dünyasına zarar verir, baki olanı fani olana tercih ediniz.”2 Müsned’de ve ibniMace’nin süneninde Zeyd bin Sabit Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Dünya kimin telaşı olursa Allah o kimsenin işini dağıtır, fakirliğini iki gözü arasında kılar, dünyadan da ancak kendisine takdir edilmiş olan gelir, kimin niyeti de ahiret olursa Allah onun işini toplar zenginliğini kalbinde kılar, dünya ona burnu yerde sürtülerek gelir.”3 Bunu Tirmizi4 mana ile Enes’ten merfu olarak tahric etti. Sahabi Cündüb bin Abdullah (r.a.) dedi ki:Dünya sevgisi her hatanın başıdır. Merfu olarak tarivayet edildi, Hasan’dan mürsel5 olarakta rivayet edildi. Hasan dedi ki:Kim dünyayı severse ahiret sevgisi kalbinden çıkar.6
Avn bin Abdillah dedi ki: Dünya ve ahiret kalpte terazinin iki kefesi gibidir ikisinden hangisi ağır basarsa diğeri hafif kalır.7 Vehb dedi ki: Dünya ve ahiret iki karısı olan adam gibidir (S:113) birini razı etse diğerini kızdırır1 Her halükarda dünyada zühd Allah’ın peygamberleri, velileri vesevdiklerinin şiarıdır. Amr bin As (r.a.) dedi ki:Sizin gidişiniz peygamberinizin gidişinden ne kadar uzaktır, o dünyada insanların en zahidi idi, siz ise dünya en fazla rağbet ediyorsunuz, bunu imam Ahmed tahric etti.2
İbni Mesud (r.a.) ashabına dedi ki:Siz oruç, namaz ve cihad bakımından Muhammed (s.a.v.) ashabından daha çoksunuz, fakat onlar sizden daha hayırlı idiler, dediler ki: Bu nasıldır?Onlar dünyada sizden daha zahid idiler, ahirete daha fazla rağbet ederlerdi.3 Ebu’d Derda dedi ki: Eğer siz bana bir adamın sizin en zahidiniz olduğuna yemin ederseniz, ben de sizin en hayırlınız olduğuna yemin ederim. Hasan’ın şöyle dediği rivayet edilir: Dediler ki:
“Ya Resulullah, bizim en hayırlımız kimdir?”Buyurdu ki:
“Dünyada en fazla zahid olanınız, ahirete en fazla rağbet edenizdir.”4 Bu babta konuşmak uzun sürer, işaret ettiğimiz yeterlidir inşaallah.
İkinci vasiyyet:“İnsanların elindekine karşı zahid ol ki insanlar seni sevsin.” Peygamber (s.a.v.)’in bir adama tavsiye edip şöyle buyurduğu rivayet edilir:“İnsanların ellerindekinden ümit kes zengin olursun.”Bunu Taberani5 ve başkası tahric etti. Sehl bin Sad’dan merfu olarak rivayet edilir ki: “Müminin şerefi gece kıyamıdır, izzeti insanlardan istiğnasıdır (insanlara ihtiyaç arzetmemek, kendini zengin görmek)tir.6 Hasan dedi ki:Sen insanlara cömert oldukça insanlarda sana cömert olur, ellerindekini istemedikçe böyledir.
(2) Ahmed Müsned’inde, Bezzar ve Beyhaki Zühd’de Hakim, ibni Hiban Ebu Musa el-Eşari’den tahric etti, Suyuti sahihliğine dair işaret koydu, Hakim dedi ki:Buhari ve Müslim’in şartı üzeredir, Zehebi reddeti ve dedi ki: Kopukluk vardır Münziri ve Heysemi dedi ki: Ahmed’in adamları güvenilirdir. (Feyzul Kadir:6/31,Terğib ve Terhib: 4/175).
(3) Hadis sahihtir, Ahmed, ibni Mace, Taberani, ibni Hibban sahihinde Zeyd bin Sabit’ten tahric etti, Tirmizi Enes bin Malik’ten tahric etti (Terğib ve Terhib: 4/179-180, Fethul Kebir).
(4)Tirmizi Dias terkımiyle (2467) daha önceki hadiste geçtiği gibi tahric etti, fakat senedinde Zeyd bin Eba’n er Rikaşi var, zayıftır, fakat geçen Zeyd hadisiyle kuvvetleniyor.
(5) Beyhaki fiubeler’den yetmişbirincisinde Hasan-ı Basriye isnadla mürsel olarak güzel bir isnatla tahric etti, Deylemi Firdevs’te irad etti, ibni Teymiye Cündüb el-Beceli’nin kendisözü olduğunu söyledi. (Mekasıdul HaseneS:182).
(6) Benzerini Ebu Nuaym Süfyan-ı Sevri’den şu lafızla tahric etti: “Kim dünya sever ve onunla sevinirse, kalbinden ahiret korkusu çıkarılır.” Hilye: 7/79, 10/22.
(7) Ebu Nuaym Hilye’de:(4/251) şu lafızla tahric etti: “Dünya ve ahiret Ademoğlunun kalbinde terazinin iki kefesi gibidir, ikisinden biri diğerine ağır basar.”
(1) Zemmü’d Dünya, s:7.
(2)Yine Hakim Müstedrek’te tahric etti: 4/315.
(3) Ebu Nuaym Hilye’de: 1/136, ibni Ebi fieybe, ibnil Mübarek ve Hennad “Zühd”’de tahric etti, Hakim sahihledi.
(4) Hadis mürsel, zayıf Beyhaki fiube’ler de tahric etti.
(5) Taberani Evsat’ta ibni Mesud’dan tahric etti Heysemi Mecma’da dedi ki: (10/286). Senedinde İbrahim bin Ziyad el-İcli evr o metrüktür.
(6) Ebu Nuaym Hilye’de: (3/253) tahric etti ve hadisgariptir, dedi. Yine Ukayli Duafa’da, Kudai Müsnedu’ş fiihap’ta Ebu Hüreyre’den tahric etti, hakim sahihledi , Zehebi de uygun buldu.
Eğer sen böyle yaparsan senden gizlenirler sözünden hoşlanmazlar, sana buğzederler1 Eyyub es-Sühdiyanı dedi ki: İki özellik kendisinde bulunmadan adam seçkin biri olamaz: İnsanların elindekine karşı iffet ve onların yaptıkları hatayı geçiştirmek (affetmek) tir2 Abdullah bin Selam’ın Ömer’in yanında Kab el-Ahbar’la karşılaştığı ve:
“Ey Kab ilim erbabı kimdir?” dediği rivayet edilir o da:
“Onunla amel edenlerdir” dedi, dedi ki:
“Ezberlekten ev aklaktıktan sonra ilmi alimlerin kalplerinden götüren şey nedir?” dedi ki:
“Onu tama nefis iştahlılığı, insanlardan ihtiyaç istemek götürür” doğru söyledin dedi3 Peygamber (s.a.v.)’den insanlardan isteme hususunda iffetli olmayı ve onlara ihtiyaç arzetmemeyi emreden çok rivayetler vardır kim insanlardan ellerinde bulunan isterse insanlar ondan hoşlanmazlar ve ona buğzederler çünkü mal Ademoğlunun nefislerine sevdirilmiştir kim insanlardan sevdikleri şeyi talep ederse bundan dolayı kendisinden insanlar hoşlanmaz. İsteyene malının tamamı da elinden çıkarıp verdiği malın alçaklığından dolayı yine de isteyene istediğini yerine getiremediğini söyleyen veya ehline elbiseniz başkasının üzerinde sizin üzerinizden daha güzeldir veya bineğiniz başkasının altında daha güzeldir, diyen çok nadirdir uzun zamandır bu özellik ortadan kalktı. Kim insanların elindekine zahit olur iffetli olursa insanlar onu sever bunun için ona ikramda bulunurlar. (S:115) Bu nedenle onlara efendi olur arabinin biri basra ehline dediki: Bu şehir ahalisinin efendisi kimdir? dediler ki: Hasan ( Basri)’dir, dedi ki: Ne ile size efendi oldu? dediler ki: İnsanlar onun ilmine muhtaç oldu o onların dünyasını istemedi selefin bazısının dünya ev ehlini tanıtan şu sözü ne güzeldir: “O ancak değişen bir leştir üzerinde köpekler var gayretleri onu koparıp çekmektirsen sakınırsan ehlinden selamette kalırsın eğer sende çekersen köpekleri seninle çekişirlir.
(1) Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti: 3/20.
(2) İbni Abdil Ber “Camii Beyanil ilmi ve fadlihi” de tahric etti: 2 /8.
OTUZİKİNCİHADİS
Zarar vermek ve zarar görmek yoktur:
Ebu Sait Sad bin Malik bin Sinan el-Hudri (r.a.)’dan , Resulullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Zarar vermekte zarar görmekte yoktur” hadis hasendir bunu ibni Mace Darekutni ve başkaları müsnet olarak rivayet etti Malik Muvatta’da mürsel olarak Amr bin Yahya’dan o da babasından o da Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Zarar vermek ve zarar görmek yoktur, kim zarar verirse Allah da ona zarar verir, kim zorluk verirse Allah da ona zorluk verir.” Hakim dedi ki:Müslim’in şartı üzere sahihul isnattır.
S:117 Beyhaki dedi ki: Osman bin Deraverdi bununla teferrüd etti (yalnız kaldı)1 Malik Muvatta da Amr bin Yahya’dan tahric etti, o da babsından mürsel olarak rivayet etti. İbni Abdil Ber dedi ki:2 Bu hadisin mürselliği hususunda Malik hakkında ihtilaf edilmedi, dedi ki: Sahih bir vecihle müsned değildir, sonra Abdul Melik bin Muazen Nusaybi rivayetinden tahric etti, o da Deraverdi’den mevsul olarak rivayet etti, imam Ahmed Deraverdi’nin kendi ezberinden rivayet ettiğini zayıf sayıyordu ve o rivayete önem vermiyordu, Malik’in sözünün onun sözünden önde tutulmasında şüphhe etmedi. Hafız Halid bin Sad el-Endelüsi dedi ki: “Zarar verme ve zarar görme yoktur” hadisi müsned olarak sahih değildir.
İbni Mace ise Fudayl bin Süleyman rivayetinden tahric etti dedi ki:Bize Musa bin Ukbe anlattı, dedi ki: Bize İshak bin Yahya bin el-Velid Ubade bin Samit’ten rivayetle anlattı:Rasulullah (s.a.v.) zarar verme zarar görme olmayacağına hükmetti, bu sahife cümlesidir bu şekilde rivayet ediliyor, bu munkatıdır (kopuktur) kitaptan alınmıştır, bunu ibnul Medini, Ebu Züra ve başkaları söyledi. İshak binYahya’ya, Ebu Talha denildi, o zayıftır, Ubade’den işitmemiştir, bunu Ebu Zür’a, ibni Ebi Hatim3 Darekutni bir yerde dedi, denildi ki:İshak bin Yahya bin el Velid Ubade’den rivayet etti, yine Ubade’den işitmedi bunu yine Darekutni5 söyledi, ibni Adiy bunu zayıflar kitabında zikretti ve dedi ki:Hadislerinin geneli gayrı mahfuzdur, denildi ki:Musa bin Ukbe ondan işitmemiştir, ancak bu hadisleri ondan rivayetle Ebu Ayyaş el-Esedi’den rivayet etti, Ebu Ayyaş bilinmiyor. Yine ibni Mace başka bir vecihle Cabir el-Cufi’den tahric etti, o da İkrime’den o da ibni Abbas’tan şöyle dediğini rivayet etti:Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki:“Zarar verme ve zarar görme yoktur.”Cabir el Cufi’yi çoğunluk zayıf saydı.
Dostları ilə paylaş: |