Başka bir hadiste: “Gafiller içinde Allah’ı zikreden (savaştan) kaçanlar içinde savaşan gibidir, gafiller içinde Allah’ı zikreden kuru ağaçların ortasında yeşil ağaç gibidir.”7
Ebu Ubeyde bin Abdullah bin Mesud dedi ki:Çarşıda da olsa adamın kalbi Allah’ı zikrediyorsa o namazdadır, S: 379 eğer dilini de oynatırsa daha faziletlidir.1 Seleften bazısı gaflet ehli arasında Allah’ı zikretmek için çarşıya gidiyordu. İki adam çarşıda karşılaştı, biri arkadaşına dedi ki: Gel insanların gaflet anında Allah’ı zikredelim, bir yerde yalnız kaldılar ve Allah’ı zikrettiler sonra ayrıldılar, sonra o ikisinden biri öldü, biri onunla rüyasında karşılaştı ve ona dedi ki: Seninle çarşıda karşılaştığımız günün akşamı Allah’ın bizi bağışladığını hisettin mi?.
FASIL
Gündüz ve gecede zikir Vazifelerine Dairdir:
Malumdur ki Allah vakitlerinde gece ve gündüzde beş vakit namazla Allah müslümanlara kendisini zikretmelerini emretmiştir, yine bu farzlarla birlikte nafile olarak kendilerine kendisini zikretmelerini meşru kılmıştır, nafile:Ziya dedir bu beş vakit namaz üzerine ziyade olmuş olur, o da iki çeşittir: Birincisi: O namaz cinsindendir, onlara beş vakit namazla birlikte öncesinde ve sonrasında veya öncesindeveya sonrasında sünnet olarak meşru kılmıştır, bunlar farzın üzerine ziyade olmuş oluyor, eğer farz da bir noksanlık varsa noksanlığı bu nafilelerle telafi eder, yoksa nafileler farzlar üzerine ziyadedir.
Namaz vakitleri arasında, arada başka bir farzın bulunmadığı en uzun boşluk yatsıyla sabah namazı arasıdır ve sabah namazıyla öğle namazı arasıdır, bunlardan her biriarasında nafile meşru kıldı, ta ki zikirden gaflet vakti uzamasın, yatsı namazıyla sabah namazı arasında vitir ve gece (teheccüd) namazını meşru kıldı, sabahla öğle namazı arasında duha namazını meşru kıldı. Bu namazların bazısı bazısından daha kuvvetlidir, en kuvvetlisi vitirdir, bunun için alimler vacibliği hakknıda ihtilaf etti. Bundan sonra gece namazı kuvvetlidir.
Yine şu iki arasında nafile namaz olmayan namazdan sonra zikir müstehab kılındı sabah ve ikindinin arkasında. Sabah namazından sonra zikir müstehab kılındı sabah ve ikindinin arkasında. Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar zikir ikindiden sonra güneş batıncaya kadar zikir müstehabtır.
(1) Buhari dedi ki:İsnadı sahih değildir, Tirmizi (37575) Manası, rivayetin arkasında olduğu gibi savaşta da Allah’ı zikreder Camiul usul: 5/242.
(6) Sahihtir, Ahmed, Tirmizi (3424), ibni Mace, Darimi, Beğavi, Taberani Dua’da tahric etti, Hakim ve Zehebi doğruladı.
(7) Zayıftır ibni Ömer’den ibni Adiy Kamil’de, Ebu Nuaym Hilye’de (6/181) senedinde İmran el-Kasir var, Münkerul hadistir-Buhari’nin dediği gibi- Ahmed Zühd’de ibni Mesud’dan.
(1)Ebu Nuaym Hilyede tahric etti:(4/204).
Bu iki vakit, yani sabah ve ikindi vakti zikir için gündüzün en faziletli vakitleridir, bunun için Allah kuranda birçok yerde bu vakitlerde zikrini emretti, şu ayet gibi: (Sabah ve akşam onu tesbih ediniz) (Ahzab:33/42) ve: (Sabah ve akşam rabbinin ismini zikret) (İnsan: 76/25) ve: (Akşam ve sabah tesbih et) (Ali İmran: 3/41) ve: (Onlara: Sabah akşam tesbihte bulunun diye işaret verdi) (Meryem: 19/11) ve: (Akşama ulaştğınızda (akşam ve yatsı vaktinde) sabaha kavuştuğunda Allah’ı tesbih edin) (Rum: 30/17) ve: (Akşam sabah hamd ile rabbini tesbih et) (Ğafir (mümin): 40/55) ve: (Kendi kendine, yalvararak ve ürpererek, yüksek olmayan bir sesle sabah akşam rabbini an ve gafillerden olma) (A’raf:7/205) ve: (Güneş doğmadan ve batmadan önce hamd ile rabbini tesbih et) (TAha: 20/130) ve: (Rabbini hamd ile güneş doğmadan ve batmadan önce tesbih et.) (Kaf:50/39).
Zikir yapılan en faziletli vakit sabah namazı ve ikindi namazı vaktidir, o ikisi namazların en efdalidir.
Her ikisi hakkında da:Orta namaz olduğu rivayeteti geçti. O ikisi berdan (iki soğuk vakit)tir ki; kim o ikisini muhafaza ederse cennete girer, o ikisini zikir vakti olarak gece takib eder. Bunun için bu iki vakitten sonra Kuran’da gece tesbihi ve namazı zikredilir, mutlak zikre tesbih, tekbir ve tehlil girdiği gibi namaz, Kuran okumak, onu öğrenmek ve öğretmekte girer.
Ashabımızdan bazısı sabah ve ikindiden sonra Kuran okumayı tesbih ve benzeri şeye tercih etti.
Evzai bunun hakkında soruldu ve dedi ki:Onların yolu zikirdi, Kuran okursa o da güzeldir, S: 381 bunun zahiri bu vakitte zikir tilavetten daha efdaldir, yine İshak farz namazların arkasında yüz kere yapılan tesbihatın tilavetten daha faziletli olduğunu söyledi.
Peygamber (s.a.v.)’den gelen zikirler ve dualar gerçekten çoktur. Yine akşamla yatsı arasını namaz ve zikirle geçirmek müstehabtır. Daha önce Enes hadisi geçmişti: fiu ayet bunun hakkında indi: (Vücutları yataklarından uzak kalır) (Ahzab: 33/42) yatsının gecenin üçte birine tehir etmek müstehabtır, buna sahih hadisler işaret etmiştir, bu imam Ahmed ve başkasının mezheb görüşüdür. Bu namazın en faziletli vakti sonudur, gecenin ilk üçte birinde bu namazı cemaatla kılmak için namaz veya zikir, veya mescidde namazı beklemekle meşgul olunur, sonra yatsıyı ve arkasından gelen sünneti kılınca veya uykudan önce vitiri kılınca, uyku için ayağına giydiği zaman taharet üzere (abdestli) uyuması müstehabtır, yüzün tamamlayıcısı olarak tesbih, hamd ve tekbir getirir, Peygamber (s.a.v.) bunu Fatıma ve Ali’ye uyumak istedikleri zaman yapmalarını öğretmişti2 sonra Peygamber (s.a.v.)’den varid olan zikir ve virdleri gücü yettiğince yapar, bu kuran okumak ve Allah’ı zikretmek gibi çeşitlidir, sonra bu hal üzere uyur, gece uyanınca ve yatağı üzerinde döndükçe Allah’ı zikreder. Buhari’nin sahihinde3 Ubade Peygamber (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet etti: “Kimin gece uykusu kaçar, sağa sola döner ve:La ilahe illallahu vahdehu la şerike lehu, lehul mülkü ve lehül hamdu ve hüve ala külli şeyin kadir,sübhanellahi velhamdilillah vallahu ekber, vela havle vela kuvvete illa billah der, sonra: Rabbim beni bağışla” veya buyurdu ki:“Sonra dua ederse ona icabet edilir, eğer azmeder abdest alır ve namaz kılarsa namazı kabul olur” Tirmizi’4de Ebu Ümame’den rivayet edildi, o da Peygamber (s.a.v.)’den şöyle buyurduğunu rivayet etti:“Kim yatağına abdestli ve Allah’ı zikrederek girer, ta uyuklama gelinceye kadar bu hal devam ederse, gecenin her saatinde Allah’dan dünya ve ahiret hayrından istese Allah mutlaka ona verir.”
(2) Tirmizi’de Kitabuz Zikr’e bak. (3405) Camiul usul: 5/237-244) Terğib ve Terhib: 2/420-438).
(3) Sahihtir, Ubade bin Samit’ten Buhari, Ebu Davud, Tirmizi (3411), Nesai gece ve gündüzün ameli kitabında tahric etti, ibni Hibban doğruladı Camiu’l usul: 5/70.
(4)Destekleyicileriyle birlikte hadis hasendir, Tirmizi (3525), Taberani Kebir’de tahric etti, senedinde fiehr bin Havşeb var, zayıftır. Camiu’l usul: 5/243.
Ebu Davud manasını Muaz’dan tahric etti.1 Nesai2 Amr bin Abse’den tahric etti. İmam Ahmed de Amr bin Abse’den tahric etti:“Uyanınca ilk şöyle dediği şu olursa: Seni tesbih ederim, senden başka ilah yoktur, beni bağışla, hatalarından sıyrılır, aynen yılanın derisinden sıyrıldığı gibi” ve sabittir ki, Peygamber (s.a.v.) uykusundan uyanınca diyordu ki:“Öldükten sonra beni dirilten Allah’a hamd olsun, dönüş onadır.”4 Kişi sonra kalkar abdest alır, teheccüd kılar ve bununla Peygamber (s.a.v.)’den varid olmuş bütün şeyleri yerine getirir, teheccüdünü seherde istiğfarla sona erdirir, Allah seherlerde istiğfar edenleri övdü, fecir doğunca (sabah namazı vakti girince) sabah namazını kılar ve sabah namazından sonra daha önce zikir geçtiği gibi güneş doğuncaya kadar me’sur (eserlerde gelen) zikirle meşgul olur, kimin hali zikrettiğimiz hal üzere olursa dili Allah’ın zikrinden dolayı ıslak olur, uyanıkken uyuyuncaya kadar zikri kendine arkadaş eder, sonra uyanınca onunla (zikirle) başlar, işte bu sadık muhabbetin delillerindendir, bazısının dediği gibi:
Her yatışta herşeyin sonu sensin kalktığım zamanda ilk şey sesin.
İnsanın gece ve gündüz vakitlerinde dini, bedeni ve dünyası için yaptığı herşeyde Allah’ın ismini söylemesi meşru olur, ona yeme, içme, giyinme, ailesiyle cimasında, evinde girişinde, ısışında, tuvalete girişinde, ondan çıkışında, bineğine binişinde Allah’ın ismini zikretmesi ve hamdetmesi meşru olur ve kestiği kurbana da besmele çeker.
Aksırdığı zaman Allah’a hamdetmesi, din ve dünya hususunda bela ehlini görünce, kardeşlerle karşılaşınca, S: 383 birbirine halini sorunca, insanın sevdiği nimetler yenilenince, hoşlanmadığı azab türü şeyler uzaklaşınca Allah’a hamdetmesi meşrudur. Bundan daha mükemmelide boluk, darlık, sıkıntı genişlik ve herhalde Allah’a hamdetmedir.
Çarşıya girerken, gece horoz sesi duyunca, gök gürültüsü duyunca, yağmur inişi anında, rüzgarın kuvvetli ettiği zaman, hilalleri görünce, meyvelerin ilk çıkışını görünce Allah’a dua etmesi meşrudur.
Yine sıkıntı geldiği, dünyevi musibetler ortaya çıktığı zaman, yolculuğa çıkarken sefer’den dönüşte eve inerken ve seferden dönüş anında Allah’ın zikri ve dua etmek meşrudur. Kızgınlık anında, uykuda hoşuna gitmeyen birrüya gördüğünde gece köpek ve eşek duyduğunda Allah’a sığınması meşrudur. Hakkında hayrın ortaya çıkmadığı şeye azmetme anında istihare (hayırlısını isteme) meşrudur ve küçüğünden, büyüğünden bütün günahlardan Allah’a tevbe istiğfar etmek gerekir, Allah teala buyurdu ki: (Yine onlar ki, bir kötülük yaptıklarında, ya da kendilerine zulmettiklerinde Allah’ı hatırlayıp günahlarından dolayı hemen tevbe istiğfar ederler) (Ali İmran: 3/135) Kim bu hali muhafaza ederse bütün hallerinde Allah’ın zikrinden dolayı dili ıslak olur.
FASIL
Kitabında başına Peygamber (s.a.v.)’in toplayıcı (geniş kapsamlı) kelimelerle gönderildiğini zikrettik geniş kapsamlı kelimeleri seviyordu, bunu başkası için zikirde de tercih ediyordu. Müslim’in sahihinde2 ibni Abbas’tan o da Cüveyriye bintil Haris’ten rivayet etti: Peygamber (s.a.v.) sabah namazını kılınca onun yanından (Cüveyriye’nin) çıktı o da kendi mescidindeydi, sonra duha namazını kıldıktan sonra döndü ve oturuyordu, bunun üzerine:
“Sen hala seni bıraktığım hal üzere misin?” buyurdu;
“Evet” dedi Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Senden sonra ben üç kere dört kelime söyledim, eğer senin gün boyunca söylediğinle tartılsa onlardan ağır gelir: Yaratıkları adadince, zatının rızası adedince, arşının ağırlığınca, kelimelerinin mürekkebi adedince sübhanellahive bihamdihi” bunu Nesai tahric etti3 ve lafzı:“Yarattıkları adedince, zatınan rızası adedince, arşının ağırlığınca, kelimelerinin mürekkebince sübhanellah velhamulillah vela ilahe illallahu vallahu ekber.”
(1) Ebu Davud, ibni Mace, Nesai Amelul yevmi velle’de tahric etti senedinde fiehr bin Havşeb var.
(2) Nesai daha önce geçtiği gibi Amelül yevmi veleyle’de tahric etti.
(3)Ahmed müsnedinde, Haraiti mekarimul ahlakta tahric etti.
(4) Sahihtir, Buhari, Tirmizi, Ebu Davud, Huzeyfe binYeman’dan, Buhari Ebu Zerri Ğıfari’den, Buhari,Müslim, Tirmizi ve Ebu Davud, Bera bin Azib’ten tahric etti.
(2) Sahihtir Müslim, Ahmed ve Ebu Davudtahric etti.
(3)Bunu Amelül Yevmi velleyle’de tahric etti ve Tirmizi (3550) tahric etti ve dedi ki: Hadis hasen sahihtir (Terğib ve Terhib: 2/438-4397).
Bunu Ebu Davud, Tirmizi, Nesai, Sad bin Ebi Vakkas’tan tahric etti, o Peygamber (s.a.v.)’le birlikte bir kadının yanına girdi, önünde kendisiyle tesbih çektiği çekirdek ve çakıl taşları vardı, bunun üzerine buyurdu ki: “Sana bundan daha kolayı ve daha faziletlisini haber vereyim mi: Gökte yarattığı adedince sübhanellah, yerde yarattığı adedince sübhanellah vellahu ekber bunun gibi, velhamdulillah bunungibi, vela havle vela kuvvete illabillah bunun gibi.”1 Tirmizi Safiyye’ten tahric etti2 dedi ki: Önümde kendisiyle Allah’ı tesbih ettiğim dört bin çekirdek vardı, Rasulullah (s.a.v.) yanıma girdi,
“Sen bununla tesbih mi ettin?” dedi. “Sana senin tesbih ettiğinden daha fazla birşeyi öğreteyim mi?” dedi;
“Öğret” dedim. Buyurdu ki:
“Yarattığı adedince sübhanellah de.”
Nesai ve ibni Hibban sahihinde Ebu Ümame’den tahric etti: O dudağını oynatırken Peygamber (s.a.v.) ona uğradı buyurdu ki:
“Ey Ebu Ümame ne söylüyorsun?”Rabbimi zikrediyorum dedim. Sana daha çoğunu veya gündüzle beraber gecenin zikrinden daha faziletlisini haber vereyim mi. fiöyle söylemendir: Yarattığı adedince sübhanellah, yaratıklarının dolasu kadar sübhanellah, gök ve yerdekiler adedince sübhanellah, yer ve gök dolusu kadar sübhanellah, kitabının saydığı kadar sübhanellah, kiabının saydığının dolusu kadar sübhenallah, herşey adedince sübhanellah, herşey dolusunca sübhanellah ve şöyle demendir: Bunun misli gibi elhamdulillah”3 Bezzar4 Ebu’dderda’dan tahric etti ve ibni Ebi’ddünya ona isnatla tahric etti ki:
S: 385 Peygamber (s.a.v.)Muaz’a dedi ki:
“Ey Muaz günde rabbini kaç kere zikrediyorsun? Her gün onu on bin aded zikrediyor musun?”
“Bütün bunu yapıyorum” dedi. Buyurdu ki:
“Sana bazı kelimeler öğreteyim ki, onlar sana on bin ve on binden daha kolaydır, şöyle demendir:İlminin saydığı kadar lailahe ilallah, kelimeleri adedince la ilahe illallah, yarattığı adedince lailahe illallah, arşının ağırlığınca la ilahe illallah, göklerinin dolusunca lailahe illallah, yeryüzünün dolusunca la ilahe illallah yeryüzünün dolusunca lailahe illallah, bununla birlikte bir misli la ilahe illallah bununla birlikte bunun misli Allah’u ekber, bununla birlikte bunun misli el hamdulillah.”1
Ona isnadıyla: “İbni Mesud düğümlü iplerle zikreden bir kadını ona zikretti bunun üzerine buyurdu ki:
“Ben senin için ondan hayırlı bir şeyi bildireyim mi?Kara ve deniz dolusunca sübhanellah, gökler ve yer dolusunca sübhanellah, yarattığı adedince sübhanellah, zatının rızasınca sübhanellah, sen o zaman karayı denizi gök ve yeri doldurmuş olursun.” Mu’temir bin Süleyman’a isnadıyla dedi ki:Babam beş hadis anlatıyor ve sonra diyordu ki: Mühlet verin, yarattığı ve yaratacağı adedince, yarattığının ve yaratacağının ağırlığınca, yarattığı ve yaratacağı dolusunca, göklerinin dolusunca, yeryüzünün dolusunca ve bunun misli ve katlarınca ve yarattığı adedince, arşının ağırlığınca rahmetinin nihayetince kelimelerinin mürekkebince, rızası tutarınca ve razı oluncaya kadar ve razı oluncada geçmişte yarattığının hepsinin zikrettiği adedince, geri de kalanların zikredeceği kadar, her sene her ay, her cuma, her gün ve saatlerden her saatte, ebedden ebede kadar her koku alışı ve her nefes aldıkça dünya ve ahirete ebediyetince bunun daha üstünü kesilmeyecek ve sonu bitmeyecek şekilde sübhanellah velhamdulillah vela ilahe illallahu vallahu ekber ve lahavle vela kuvvete illa billah. Mutaemi bin Süleymana isnadıyla şöyle dediğini rivayet etti:Abdul Melik bin Halid’i ölümünden sonra gördüm ve dedim ki:
“Ne yaptın?”
“Hayır” dedi, dedim ki:
“Hatalıya bir şey umuyoruz” dedi ki:
“Ebil Mu’temir’in tesbihatını öğrenmek istiyordu, ne güzel şeydir. İbnu Ebiddünya dedi ki:Bana Muhammed bin Ebil hüseyin anlattı dedi ki: Bana Basra’lıların bazısı anlattı: Yunus bin Ubeyd’i uykudakinin gördüğü gibi (rüyada) bir adam gördü, o rum beldelerinde isabet almıştı (şehid olmuştu) ve dedi dedi ki: Orada gördüğün amellerden en faziletlisi nedir? dedi ki:Ebul Mu’temir’in tesbihatını Allah katında bir değeri olduğunu gördüm. Yine Peygamber (s.a.v.)’in duanın kapsamlısı hoşuna gidiyordu.
(1) Sahihtir, Ebu Davud, Tirmizi (3563)Nesai, ibni Mace ve Hakim tahric etti ve dedi ki isnadı sahihtir, Beğavi, Taberani dua da Sad bin Ebi Vakkas’ın kızı Ayşe’den oda babasından rivayet etti Terğib ve Terhib: 2/439).
(2)Hasendir, Tirmizi (3550), Taberani Kebir’de, Hakim tahric etti senedinde Haşim bin Said el-Kufi var zayıftır fakat Taberani ve başkasının yanında ki şahidlerle desteklendi, Cüveyriye’den Müslim, Ebu Davud, Nesai ve ibni Mace’nin tahric ettiği bunlardandır Terğib ve Terhib: 2/348 ve sonrası.
(3)Sahihtir, Ebu Ümame’den Ahmed, Nesai, ibni Ebi’ddünya, ibni Huzeyme, ibni Hibban kısa tahic etti, ve Hakim de dedi ki: fieyhey’nin şartı üzere sahihtir, Taberani iki is natla tahric etti, birisi Hasendir Terğib ve Terhib: 2/439-440.
(4)Bezzar müsnedinde tahric etti.
(1) İbnu Ebiddünya ve Dulabi “Künyeler ve isimler” de beni Mahzum’dan bir adamdan (O Ebu fiibil’di) o da dedesinden rivayet etti o sahabedir.
Seven sevdiğinin ismini başkasından işitirse neşesi artar, heyecanı katlanır. Peygamber (s.a.v.) ibni Mesud’a dedi ki:
“Bana Kuran oku” dedi ki:
“Sana mı okuyayım, Kuran sana nazil oldu?” buyurdu ki:
“Başkasından dinlemeyi seviyorum, bunun üzerine okudu ve iki gözü (Peygamber (s.a.v.)’in) yaşardı.”1 fiibli ya Allah, ya Cevva diyen birini duydu ve titredi.
Biz Mina’da Hayf’teyken biri dua etti gönüllerin şevkini heyecanlandırdı ve bilmiyordu başkası Lelaninn ismini çağırdı sanki göğüsümde Leyla kuşu uçurdu.
Sevilenin zikri anında nabız hızlı atar:
Sevenin yanında sevilen zikredilince sarhoşlar sallanır ve titrer. Sevenlerin zikri gafillerin zikrine zıddı: (Müminler ancak Allah zikredilince kalbleri ürperenlerdir) (Enfal: 8/2)
Zikrinden dolayı beni titreme tutuyor suyun ıslattığı kuşun titrediği gibi yedi sınıftan biri de: Kimsenin olmadığı yerde Allah’ı zikredipte gözlerinden yaş gelen adamdır. Ebul Celed dedi ki: Allah Musa’ya vahyetti ki:Beni hatırladığın zaman azaların titreyerek beni zikret, benim zikrim anında huşulu, mutmenin ol, beni zikrettiğin zaman dilini kalbinin arkasında kıl.”3
Ali (r.a.) bir gün sahabeyi vasfetti ve dedi ki: fiiddetli rüzgarlı bir günde ağacın sallandığı gibi Allah’ı zikrettikleri zaman sallanırlardı, göz yaşları elbislerinin üzerine akardı4 S: 375 Züheyr el-Babi dedi ki:Allah’ın kendini zikreden ve ruhları iştiyakla çıkan kulları vardır, bir kavim onu zikretti heybetten dolayı kalbleri titredi, şayet ateşle yakılsalardı ateşin yakmasını hissetmezlerdi, diğerleri zikretti kışın soğuğunda onu zikretti, korkusundan dolayı ter döktüler, bir kavim onu zikretti renkleri attı, bir kavim zikretti uykusuzluktan gözleri kurudu.
Ebu Yezid öğle namazını kıldı, tekbir getirmek isteyince Allah’ın ismini büyüttüğünden dolayı gücü yetmedi, göğü ve omuz arasındaki etleri titredi hatta kemiklerinin kemiklerinin hareketinin sesi duyuldu.
Ebu Hafs Nisaubri Allah’ı zikredince hali değişir ve bunu yanındakilerin hepsi görürdü, diyordu ki:Hak sahibinin peygamberler dışında dışında gafletsiz Allah’ı zikredipte sağ kalacağını zannetmiyorum, çünkü onlar peygamberlik kuvvetiyle destelenmiştir, evliyaların hasları da velayetlerinin kuvvetiyle desteklenmiştir.2 Sevgilinin ismi işitilince mafsalları titrer, zikrolunan şeyin büyüklüğünden dolayı Ebu Yezid bir gece sabaha kadar La ilahe illallah demek için çalıştı, saygı ve büyüklemesinden dolayı güç yetiremedi, sabah olunca, indi kan işedi.
Sizi hatırlayınca büyükleme unutuyuşuyla unuttum, ihmal unutuşuyla eğilsiz kimsiniz ben kimim hatırladığım zaman sizin örneğinizi büyüttüm hatırıma geliyor
Zikir ariflerin kalblerinin lezzetidir, Allah teala buyurdu ki: (Onlar ki, iman ederler ve kalbleri Allah’ın zikriyle huzur bulur, dikkat edin kalbler Allah’ın zikriyle huzur buur) (Ra’d: 13/28) Malik bin Dinar dedi ki: Lezzetlenenler Allah’ın zikrinin benzeri gibi lezzetlenmemiştir.
Bazı geçmiş kitablarda Allah buyuruyor ki:Bana karşı sıdık olanlar topluluğu sevinin, benim zikrimle nimetlenin. Zikri geçen başka bir eserde de:Atmacaların yuvalarına döndükleri gibi zikre dönerler.4
(1) Buhari ve Müslim tahric etti (Buğa’nın Buhari rakamlaması: 4306, Muhtasaru Müslim buğa rakamlandırması: 2119).
(3)Ahmed Zühd’de tahric etti.
(1) İsnadı zayıftır, Ebu Nuaym Hilye’de tahric etti (1/76).
(2) İbnul Cevzi’nin Sıfatus Safvesi: 4/119.
(4) İradı ve hakkında söz geçti.
Ebu Davud’un süneninde1 Ayşe dedi ki:“Dualardan kapsamlısı Peygamber (s.a.v.)’in hoşuna gidiyordu, bunun arasında olanı terkediyordu.”Bunu Bezzar ve başkası yine Ayşe’den tahric etti “Peygamber (s.a.v.) ona dedi ki:Ey Ayşe kapsamlı dua etmen lazım: Ey Allah’ım senden bildiğim ve bilmediğim, acele ve ilerde gelecek hayrın hesini senedin istiyorum, senin kulun ve peygamberin bin Muhammedin senden istediği hayrı senden istiyorum, bildiğim ve bilmediğim acele ve ileride gelecek şerrin hepsinden sana sığınıyorum, Allah’ın peygamberin ve kulun Muhammed’in sana sığındığı şerrin hepsinden sana sığınıyorum, Allah’ım senden cenneti ve cennete yaklaştıracak söz veameli senden istiyorum, ateşten ve ateşe yaklaştıracak söz ve amelden sana sığınıyorum, bana verdiğin hükmü akibetinin rüşd (doru) kılmanı isterim”
Bunu imam Ahmed, ibni Mace, ibni Hibban sahihinde ve Hakim tahric etti, onların yanında duanın kapsamlıları (kelimesinin) zikri yoktur.
Hakim’in yanında:“Sana kamil dualar (gerekir)” şeklindedir. Bunu Ebu bin Esrem tahric etti, onun yanında: “Peygamber (s.a.v.) ona dedi ki: Kapsamlı kelimeleri ve onların açıcılarını almaktan seni engelleyen nedir” ve bu duayı zikretti.2
Bunu Tirmizi3 Ebu Ümame’den tahric etti dedi ki: “Rasulullah (s.a.v.) çok dua etti, ondan bişr şey ezberlemedik, dedik ki: Ya Rasulullah çok dua ettin, ondan birşey ezberlemedik, buyurdu ki:Bütün bunları toplayan bir şeyi size bildireyim mi? Dersiniz ki: Allah’ım Peygamberin Muhammed (s.a.v.)’in senden istediği hayrı istiyoruz, Peygamberin Muhammed (s.a.v.)’in sana sığındığı şerden sana sığınıyoruz, sen yardım dilenilensin ve senden ulaşması (yardıma yetişmek) (vardır) güç ve kuvvet ancak Allah iledir.”
Bunu Taberani ümmü Seleme’den tahric etti, Peygamber (s.a.v.) kendisinin uzun duasında diyordu ki: “Allah’ım senden hayrın açılışlarını ve sonlarını, öncesini ve sonunu, dışını ve içini istiyorum.”4
S: 387 Müsnedde1 Sad bin Ebi Vakkas’tan rivayet edildi: Kendisinin dua eden ve şöyle diyen oğlunu işitti:Allah’ım senden cennet ve onun nimetlerini, onun ipeğini -vebuna benzer- istiyorum, cehennemden ve onun zincirlerinden ve bukağılarından sana sığınıyorum, bunun üzerine (Sad):Allah’tan çok hayır istedin ve çok şerden sığındın dedi, ben Rasulullah (s.a.v.)’i işittim buyuruyordu ki: “Duada haddi aşan bir kavim olacaktır ve şu ayeti okudu:(Rabbinize yalvara yakara ve gizlice dua edin. Bileseniz O, haddi aşanları sevmez) (Araf: 7/55) sana şöyle demen yeterlidir: Allah’ım senden cenneti ve ona yaklaştıracak söz ve ameli senden istiyorum, ateşten ve ona yaklaştıracak söz ve amelden sana sığınıyorum.” Sahihayn’de3 ibni Mesud’un şöyle dediği rivayet edildi: Rasulullah (s.a.v.)’in arkasında namazda: Allah’a selam olsun, Cebrail ve Mikail’e, filan filana selam olsun diyorduk, bir gün Rasulullah (s.a.v.) bize buyurdu ki: “Allah selamdır, sizden biriniz namazda oturunca; Ettehiyyatulillahi vessalavatu vettayyibatu lillahi, esselemu aleke eyyühen nebiyu ve rahmetullahi ve rahmettullahi ve berakatuhu, eselamu aleyna ve alaibadilla hissalihin desin, böyle derse gökte ve yerde her salih kula isabet eder. Eşhedu enla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden abduhu ve rasuluhu (desin), sonra isteklerinden dilediğini seçsin.”
Müsned’de4 ibni Mesud’un şöyle dediği rivayet edildi:Rasulullah (s.a.v.) hayrın anahtarlarını, toplayıcılarını veya hayrın toplayıcılarını, açılışlarını ve sonlarını bize öğretti, bize öğretinceye kadar biz namazda ne diyeceğimizi bilmiyorduk buyurdu ki: “Deyiniz ki: Ettehiyyatulillahi” ve sonuna kadar zikretti. Allah en iyi bilen ve en hikmet sahibidir. Allah yaratıklarının en hayırlısı Muhammed (s.a.v.)’e salat etsin. Allah bize yeter o ne güzel vekildir.
(Kitabın sonudur başta ve sonda hamd Allah’adır.)
(1) Hadis sahihtir, Ahmed ve Ebu Davud tahric etti, Hakim, ibni Hibban ve Zehebi doğruladı, şu lafzıdır: “Rasulullah (s.a.v.) duadan kapsamlıları seviyordu, bunun dışındakileri tekediyordu.” (Camiul usul: 5/17).
(2)Sahihtir, Ahmed, ibni Mace Buhari Edebül Müfred’de (639) tahric etti, ibni Hibban, Hakim ve Zehebi doğruladı.
(3) Tirmizi (3516) tahric etti ve dedi ki: Hadis Hasen, garibtir.
(4)Hadis sahihtir, Taberani Kebir’de tahric etti ve doğruladı (Zehebi de doğruladı.)
(1) Hadisin isnadı zayıftır, Ahmed müsnedinde, Sad’ın kölesi vardır, meçhuldür.
(3) Sahihtir, Ahmed, Buhari, Müslim ibni Mesud’dan tahric etti (Neylül Evtar: 2/278) Ebu Bekir el-Bezzar dedi ki:Bu teşehhüdde en sahih hadistir. Tirmizi dedi ki: Teşehhüd de en sahih hadistir, sahabe ve Tabiin’den ilim ehlinin çoğunun yanında amel bunun üzerinedir.
(4) Ahmed müsned de tahric etti, adamları güvenilirdir. Teşehhüdü sahabeden bir topluluk- ibni Mesud dışında-rivayet etti, ibni Abbas, Cabir, Ömer, ibni Ömer, Ali, Ebu Musal el-Eşari, Ayşe,Semure ve ibnuz Zübeyr gibi (Neylül Evtar: 2/278) bu 24 sahabeden mütevatir bir hadistir. (Nazmul Mütenasir Kettani, S: 64).
Dostları ilə paylaş: |