NİÇİN İBADET
İbadet duygusu insanda Cenab-ı Hakk'ı bilmeye karşılık gelen bir keyfiyettir. Yani insan, bir tarafta bu muhteşem kâinatı yaratan Zat'a delâlet edecek nizam ve intizâm levhâları görür. Sonra bu fevkalâde nizamı kuran, düzen sahibi düzenleyiciye intikâl eder. İşte böyle, dikkat ve ibretle kâinata bakabilen hiçbir şeyi gayesiz, nizamsız göremez ve dolayısıyla kendisinin de bu nizama göre hareket etmesi lâzım geldiğini anlar
Kâinatta herşey, âdeta bir başka yerde hazırlanmış ve insanın istifadesine arz edilmiş gibidir. Kimisi konserve, kimisi meyve şeklinde takdim edilen bu nimetlerle, yeryüzü âdetâ geniş bir nimet sofrası; bağlar, bahçeler de birer tablacı haline gelirler. İnsan,önüne konan bu sofrasındaki nimetlere elini uzattıkça, gerçek nimet sahibini duyuyor, hissediyor gibi olur.
Her nimet her ihsân bir tarafdan o nimet ve ihsan sahibine delalet eder, diğer taraftan da bizleri, O'nun karşısında saygılı olmaya zorlar. Yani Allah (C.C)'ın kendisine bildirmesine karşı hemen ubudiyyetle mukabele edilmelidir.
Zeyd bin Amr Hz. Ömer'in amcası oluyordu.. Bu zat, Efendimiz'in (sav) peygamberliğine yetişememişti. Ama, bütün ruhuyla Efendimiz'in (sav)atmosferini, O'nun gerçek mânâ ve mahiyetini, hakikât-ı Ahmediye'yi sezmiş, iliklerine kadar doymuş; ancak, duyduğu hissettiği bu şeylere ad koyamamıştı. Diyor ki: "Allah'ın ufukda bir nuru var. Zuhur edeceğine inanıyorum. O'nun âsârını başımızın üzerinde görüyor gibi oluyorum. " Sonra, Cenab-ı Hakk'a teveccüh ediyor: "Ey Yüce Yaratıcı, ben seni tam bilemedim; bilseydim yüzümü yere koyacak bir daha da kaldırmayacaktım" mealinde hislerini ifade ediyor. Görüldüğü gibi, tertemiz, dupduru bir vicdan, kâinata, nizama, âhenge baktığı zaman, bu umumi armoni içinde o da kendine çeki-düzen verip ubûdiyet tavrı takınacak ve Allah'a kulluk yapacaktır.
Demek Allah'ı bilme ve tanımanın yanında, hemen AIlah'a kulluk başlıyor... Evet, mâdem bu binbir nimetle bizi perverde eden Allah var. Öyle ise kulluk da var. İşte Allah (C.C), insan vicdanında mekni olan bu kulluk düşüncesini formüle ediyor.
İşte, ibadet, "Allah'a iman ve Zât-ı Ulûhiyet hakkındaki marifet ve buğu buğu bu marifetten yükselen muhabbet ve hayretle yapılması gerekli olan şeylerin, Cenab-ı Hakk'ın iş'ar ve irşadıyla yine O'nun emirlerine göre kanalize ve formüle edilmesi" demektir.
Dostları ilə paylaş: |