ALLAH (c.c.) CENNETİ ANLATIYOR...
• “... Sabırlarının karşılığı cennet ve oradaki ipeklerdir. Orada tahtlara yaslanırlar, orada yakıcı sıcak ve dondurucu soğuk görmezler. Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmıştır.” (İnsan: 76/11-14)
“... sabırlarının karşılığı...” yani dünyadayken yapmış oldukları kulluktaki sabırlarının karşılığı...
Yerinde olsam dünya ve cennetteki nimetlerin kıyasını yapıp yatırımımı5 ona göre yaparım.
“... Meyve ağaçlarının gölgeleri üzerlerine sarkmış ve onların koparılması kolaylaştırılmış.’ (İnsan: 76/11-14)
Tamamen insan fıtratına ve zevkine uygun ifadeler... Kendini bir anlık Cennette ve en sevdiğin meyve ağacının altına uzanmış meyveleri kopardığını düşün...
Koparılması kolay... Hazmi kolay... Karın ağrısı yapmıyor... Tuvalet derdi yok... Niye bahçeme girdin diye peşinden koşan da yok... Hiçbir emek sarfetmeden gelen bir rızık...
Devam ediyoruz;
• “Cennette olanlara diledikleri meyve ve etten bol bol veririz.” (Tur: 52/3)
Her ne kadar imtihanda başarılı olmuş fakirlere sesleniliyor gibi gözükse de bu nimetlerin muhatabı tüm cennetliklerdir.
• ‘Defteri sağdan verilenler; ne mutlu o sağcılara... Onlar dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölge altında, çağlayarak akan su kenarlarında; bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen bol meyveler arasındadırlar.’ (Vakıa: 56/27-33)
• ‘Ve canlarının çekeceklerinden kuş eti (ikram edilir).’ (Vakıa: 56/21)
‘Defteri sağdan verilenler...’Niçin yaratıldığının farkına varıp Ruhlar Aleminde iken Rabbine verdiği sözü tutanlar cennet tapusunu alıp ebediyyen kalacakları meskenlerinin yolunu tutarlar...
Daha çok şehir hayatı yaşayanların duygularına hitap edildiği görülür.
Beton binalar arasında bunalan şehir insanı piknik ihtiyacı hissedip kendini yeşillikler arasına atmak ister... Yeşil ağaç altında uzanıp hemen yanıbaşında olan şelalelerden gelen su zerrecikleriyle serinlemek için neler vermez ki şehir adamı...
İşte insanların fıtratını bilen Allah-û Teâlâ, aynı ortamdan belki de milyon kat daha da güzel olan cennet hazırlayarak insanları cenneti kazanmaya teşvik etmiş... Tüm güzelliğiyle konuklarını bekleyen cennet...
– Kimlerdir bu konuklar?
– Cevabını sana bırakıyorum...
Devam ediyoruz.
• “... Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar. Kullarımızdan Allah’a karşı gelmekten sakınanları mirasçı kılacağımız cennet budur işte.” (Meryem: 19/62-63)
“...Orada rızıklarını sabah akşam hazır bulurlar...”
Oradaki rızık garanti altındadır. Hiçbir emek sarfetmeden, hiçbir mesai yapmadan, hiçbir ter akıtmadan ve yorulmadan rızık gelir... Orada geçim derdi de yoktur.
Sen dünyada gereği gibi kulluk etmiş, yorulmuş ve gereken sabrı göstermişsindir. Bir nevi dinlenme tesisidir cennetler... Ebedi kalmak için hazırlanmış dinlenme tesisleri...
• “... Orada canların istediği, gözlerin lezzet aldığı şeyler de vardır. Sizler orada ebedi kalıcılarsınız.” (Zuhruf: 43/72-73)
Dünyadayken canının istediği herşeye sahip olamayabilirsin. Ama bir dönemlik (bir ömürlük) sabır karşılığında canın ne isterse; arzu ve isteklerine sınır konmaz, yasak ta edilmez...
Bir iki hadis okuyup asıl konumuza dönelim.
• Muaz ibn Cebel’den; Peygamber (s.a.v.):
“Cennet ehli cennete vücutları kılsız, yüzleri parlak, gözleri sürmeli ve otuz üç yaşında (gençler) olarak gireceklerdir” buyurdu.6
Ruhlar Alemindeyken bizleri üç farklı beden bekliyordu;
– Dünyadaki beden
– Cennetteki beden
– Cehennemdeki beden.
Dünyadaki bedeni tanıyoruz. Kemik, kan, et ve deri. En ufak bir soğuğa dayanamayan, diken bile batsa dayanılmaz sancılar veren, sakat kalma riski fazla olan bu bedenlerin aksine hiç yaşlanmayan, ağrısı mağrısı olmayan bedenler emanet edilir başarılı ruh’a...
Doksan yaşında da terk etsen bu dünyayı; genç olarak girersin cennete eğer sınavı başarırsan...
• Ebu Hureyre’den (r.a.) Resulullah (s.a.v.); “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurdu:
‘Salih kullarıma hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen şeyler hazırladım.”7
‘... Hiçbir gözün görmediği...’ Güzellikleriyle başını döndüren dünyadaki manzaralar cennet güzelliği yanında birer çöp misalidir. Oradaki manzaralar baş döndürmez; ‘Bayıltır!’
‘... Hiçbir kulağın işitmediği...’ Belli ki hayal ötesi!.. Belli ki büyük sürpriz!
‘... ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen...’ Hiçbir şairin, hiçbir ressam ve hiçbir romancının aklına gelmeyen çizgi ötesi mekânlar...
Dostları ilə paylaş: |