Dikkat edilmesi gereken bir nokta şu ki Allah insanların kıbleye yönelmesini nimetini tamamlamak için birinci adım, Mekke fethini ikinci adım ve rehberi suresi, halifeyi tayin etmeyi ise son adım olarak kabul etmektedir. Dolayısıyla nimeti tamamlamanın ortamını hazırlayan birinci aşamada geleceğe delalet eden filleriyle beyan etmekte, ama Gadir-i Hum olayında geçmiş fiiliyle ifade etmektedir. Ayrıca hatırlatmak gerekir hem kıble değişimi ve hem de rehber tayini konusunda Allah şöyle buyuruyor: “onlardan korkmayın, benden korkun. ” Çünkü her ikisinde de mukavemet, mukabele, bahanecilik ve fitne çıkarılması ihtimali vardır. Rivayetlerde de Ka’be imam ve Kur’an’ın benzerliği husunda bir takım ifadeler yer almıştır. Kur’an, kanun, imam, rehber ve kıble; İslam’ın en açık göstergeleridir ve her üç hususta da saygındırlar. Dolayısıyla bizlere şunu hatırlatıyor: Kıble değişimi hususunda düşmanlar bahane peşinde koşup ortalığı verveleye verdiğinde nasıl direnmeniz ve korkmamanız gerekiyorduysa, Gadir-i Hum’da tayin edilen rehber ve halife konusunda da sadece insanlardan korkmamalı, kendi nefsani arzularınızdan korkmalısınız, sapıklığa düşmemelisiniz. Ayrıca Bihar’ul-Envar c. 22 s. 483’de Peygamberden nakledilen bir hadiste şöyle yer almıştır: “Ey Ali! Senin ümmet arasındaki misalin, Allah’ın insanlara apaçık bir nişane ve bayrak karar kıldığı Ka’be misalidir. ” Hakeza Bihar’ul-Envar c. 24 s. 211de 303de İmam Sadık’tan nakledilen bir rivayette şöyle yer almıştır: “Biz Allah’ın Ka’be’siyiz, Biz Allah’ın kıblesiyiz. ”
1 “Tilavet”, birbiri ardınca manasınadır ve birbiri ardınca doğru ve münasip bir sistem dahilinde bir tür kutsallık taşıyan ibareleri okumaya denilmiştir. Tezkiye kelimesi de yeşerme, gelişme ve temizleme anlamındadır. Kitabı talim etmek semavi hüküm ve ayetleri öğretmektir. Hikmet talimi ise doğru bir bakış ve düşünce şekli vermektir.
1 Allah’ı anmak sadece dille değildir. Bedenin tüm organlarıyla, kalp ve canla da anmak mümkündür. Gerçek anmak ise günah anında Alah’ı hatırlamak ve günahlardan el çekmektir.
2 Tevbe suresi, 67. ayet
3 Allah’ı anmanın etkileri şunlardır:
Allah’ın nimetlerini anmak, Allah’a şükretmenin ve O’nu tanımanın sembolüdür.
b-Rekabetler ve sçluk kuruntuları: “Çokluk kuruntusu sizi o kadar meşgul etti. ” (Tekasür suresi, 19. ayet)
c-Arzular ve hayaller: “emelleri onları avundursun” (Hicr suresi, 3. ayet)
Kur’an’da bazı ilahi nimetlerin şükrü özel olarak tavsiye edilmiştir. Bu cümleden: Özgürlük, vahdet, topluluk, kudret, izzet ve gaybi yardımlar. . . “Anın” diye başlayan ayetlere müracaat ediniz.
2 Kur’anda yaklaşık yetmiş defa sabır kelimesi kullanılmıştır. Her kim Allah’a olan imanıyla sabrederse düşmanların hilesi asla onu etkilemez. “Sabreder ve takva sahibi olursanız onların hilesi size hiçbir zarar vermez. ”(Al-i İmran suresi, 120. ayet)
1 Mecme’ul-Beyan tefsiri, ilgili ayet.
2 Al-i İmran suresi, 168- 170. ayet
1 Allah yolunda şahadet; savaş meydanlarında öldürülmek, terör, düşmanların suikasti; her mekan ve zamanda mal, namus ve canını savunma yolunda öldürülenleri de kapsamaktadır.
Şehidler berzah aleminde diri ve mutludurlar. Kendilerine sonradan katılacak olan müminleri yaşamlarıyla ilgili müjdelerler.
Rivayette de yer aldığı üzere (Kafi c. 3, s. 235 Kitab’ul-Cenaiz) berzah aleminde Allah’ın velileri lezzet ve huzur içinde, düşmanları ise azap ve dert içindedir. Sıradan insanlar ise kıyamet kopana kadar bir sessizlik içindedir.
1 İlahi imtihanları kazanmanın başlıca yolları şunlardır:
c: Geçmiş insanların onca sorunları nasıl geride bıraktıklarını dikkate almak,
d: Bütün sorunlarımızı Allah’ın gördüğünü bilmek. . . Allah bütün bunları görmekte ve her şeyi muhasebe etmektedir. Hz. Hüseyin Aşura günü oğlu kucağında oklanıp şehit edilince şöyle buyurdu: “Bu acı olayı Allah gördüğü için bana kolay gelmektedir. ”
1 Nehc’ul Belağa 143. hutbe
2 Her konuda sabrımız birer kemaldir: Savaşta sabır cesaret; günahta sabır, takva; dünyada sabır züht; şehvette sabır iffet; ibadette sabır itaat; şüpheli şeylerde sabır ise ver’a ve zühttür.
1 O’ndan olan bütün musibetler gerçek malik olan Allah’ın mülkünde tasarrufudur. İnsan Allah’ın hikmet ve merhamet sahibi olduğunu, kendisinin daha önce bir hiç olduğunu ve daha sonra da bir hiç olacağını bilecek olursa, Allah’ın emri altında olması gerektiğini kabul eder. O beni cansızken bitkiye, bitkiden hayvana, ve hayvandan insana doğru sevketmiş ve şimdi de bu olaylar benim gelişmemi yücelmemi sağlamaktadır. Tıpkı bir buğdayı ezip önce un, sonra da ekmek haline getirerek kemale eriştirdiğimiz gibi.
1 Hz. Hüseyin’in Aşura ziyaretinin son cümlesi.
2 Salat, nimet ve rahmete erişmektir. Sela ise kahır ve gazaba uğramaktır. “Kızgın ateşe atırlırlar”
1 Tevbe suresi, 103. ayet
2 A’raf suresi, 156. ayet
1 Sefa ve Merve Mescid’ul-Haram’ın kenarında karşılıklı iki dağın adıdır. Birbirine uzaklıkları yaklaşık 428 metredir. Hacılar bu mesafeyi yedi defa katetmek zorundadır. Hacılar bu yürüyüş esnasında Hz. İbrahim’in fedakar eşi Hacer’i anmaktadırlar. Hacer oğlu İsmail’e su bulmak için yedi defa büyük bir üzüntü ve kaygıyla hiçbir dostu ve kimsesi olmadan bu yolu kat etmiştir. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yer yüzünde bu iki dağın arasından (ki bu gün üstü kapalı bir geçit haline getirilmiştir. ) daha iyi bir yer yoktur. ” Zira tüm mütekebbirler orada başı açık, yalın ayak, kefen giymiş ve hiçbir farklılığa sebep olmadan heyecan ve ızdırapla bu mesafeyi kat etmeli, bazen koşmalı, bazen de yürümelidir. Ayrıca burada Mekke kafirlerini tevhide davet eden ve dinlenilmeyen İslam Peygamberinin davet hatıralarının izleri de vardır.
1 Hakkı gizleme hususunda bir kaç nükte:
a- Rivayetlerde şöyle yer almışdır: “Kıyamette hakkı gizleyenlerin ağzına gem vurulur. ”
b-Hakkı gizleyenler bunu çeşitli şekillerde yapmış olabilirler: Bazen sessiz kalarak, bazen hakkı izhar etmeyerek, bazen tevil ederek, bazen halkı boş şeylerle meşgul edip onları gerçek sorunlarından gaflete düşürerek. . . .
c-Hakkı gizlemek daha çok alimler tarafından gerçekleşmektedir. Halbuki Allah-u Teala Al-i imran suresi 187. ayette şöyle buyurmaktadır: “Allah, Kitab verilenlerden, onu insanlara açıklayacaksınız ve gizlemeyeceksiniz, diye ahid almıştı”
1 Diğer birçok günahlarda olduğu gibi hakkı gizleme günahı hususunda da tövbe kapısı açıktır. Ama gerçek tövbe kalbi pişmanlık, amellerini ıslah ve gizlediği geçekleri açıklamayladır. Tövbe bazen amelle gerçekleşir. Namazını kılmayan ve şimdi tövbe eden kimse gibi. Bazen de mal ödemekle olur. Tıpkı halkın malını zayi eden ve şimdi pişman olan kimse gibi. Ama hakkı gizlemenin tövbesi gerçekleri açıklamayladır. Zira hakkı gizleyerek nesillerin düşünce ve ilim dünyasına ihanet eden kimse sadece o gerçekleri beyan ederek bunu telafi edebilir.
1 Yunus suresi, 91. ayet
1 Bakara suresi, 132. ayet
1 Nebe suresi, 12. ayet
2 Mülk suresi, 3. ayet
3 Fusilet suresi, 12. ayet
4 Ra’d suresi, 2. ayet
5 Enbiya suresi, 32. ayet
1 “Dun” kelimesi “gayr”(başkası) anlamına gelmektedir. Misal olarak “dunillah” kelimesi “Allah’tan gayrisi” anlamındadır. Ama bazen “huzur” anlamına da gelir. Örneğin ziyaretname de şöyle okuyoruz: “İmam Hüseyin’in huzurunda kanlarını feda edenler. ”
1 Rivayetlerde de yer aldığı üzere kıyamette çeşitli duraklar ve sahneler vardır. Bazılarında ağızlara sükut mührü vurulur. Sadece hasretli bakışlarla birbirine bakar ve ağlarlar. Bazı yerlerde birbirlerinden yardım isterler. Bazı yerlerde feryat eder, birbirlerine beddua ederler. Bu ayette de belirtildiği gibi mabutlar, maşuklar ve tağutlar kendi dostlarından uzak kaçtığı gibi, dostları da onlara yaptığı yardımlardan duyduğu aşklardan, şiddetli bir şekilde pişman olurlar. Ama artık iş işten geçmiştir. Yüreklerinde sadece bir hasret vardır. Dilleriyle şöyle derler: “Eğer bir daha geri dönersek onlara uymayacağız. Bugünde vefasız davranan ve bizden uzaklaşan kimseleri biz de dünyaya dönersek onlardan uzak dururuz. ” Onlar hasret içinde yanarlar, ama hasretin burda hiçbir faydası olmaz. Onlar asla cehennem ateşinden çıkamazlar.
1 Sa’d suresi, 83. ayet
2 Bakara suresi, 60. ayet
3 Burhan Tefsirinde şöyle nakledilmiştir: “Tarık adında birisi eşinden ayrılıp ruhban olmaya karar vermişti. Bunun üzerine İmam Sadık (a.s) ona şöyle buyurdu: “Bu şeytanın adımlarındandır. ”
1 Nahl suresi, 100. ayet
2 Hicr suresi, 42. ayet
1 Akıl, nimet sahibine şükredilmesini emretmektedir. Allah’a şükretmek de nimetlerin artmasına ve devamına neden olmaktadır. Allah’a şükür gerçek iman ve ihlasın göstergesidir.
İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah helal nimetleri ve işleri kendine haram kılan kimseye gazap etmiştir. ”
2 Bakara suresi, 168. ayet
1 Vesail’uş-Şia c. 16 s. 310. ayet
1 Zımnen bilmemiz gerekir ki eğer birinin canı tehlikedeyse veya bir fesat ve tehlike söz konusuysa gerçekleri örtmenin sakıncası yoktur. Örneğin kendinin ve diğerlerinin günahlarını kötülüğün yaygınlaşmaması için saklaması gibi
1 Tıpkı: “Kur’an’ın en kapsamlı ve küçük suresi Asr suresidir. ” denildiği gibi. Bu ayette de bütün ahlaki ameli ve itikadi ilkeler beyan edilmiştir.
2 Tefsir-i Kurtubi ve Ruh’ul-Meani.
3 Usul-i Kafi c. 2, s. 665
1 Kısas “kasse” kökünden olup takip etmek anlamındadır. Sürekli ve devamlı olan hikayelere de “kıssa” denmektedir. Bu yüzden birinci katlin ardından gerçekleşen ikinci katle de kısas denmiştir.
1 Elbette bazı hususlarda kısas caiz değildir. Örneğin eğer bir baba evladını öldürürse, babanın makamına saygınlık açısından o katil baba kısas edilmez. Fıkıh kitaplarında hikmet esasınca bunun bir çok örnekleri de beyan edilmiştir.
1 Vesail’uş-Şia c. 13 s. 352
2 Vesail’uş-Şia c. 13 s. 352
3 Vesail’uş-Şia Vesiye maddesi.
1 Nehc’ul-Fesaha 626. cümle
1 Etyab’ul-Beyan’dan naklen
1 Tefsir-u Nur’is-Sakalayn c. 1 s. 159
1 Mecme’ul- Beyan tefsirinin sahibi “Cenef” kelimesini “bilmeden düşülen sapkınlık”, “ism” kelimesini ise bilerek yapılan günah anlamına almıştır.
1 Takva günahtan sakınma manasınadır. Günahların çoğu gazap ve şehvetten kaynaklanmaktadır. Oruç da bu iki gücü kontrol altına aldığı için fesadı önlemekte ve takvayı artırmaktadır. (Kafi, c. 2, s. 18)
3 İf’al babının manalarından biri de selb suresi, olumsuzluktur. Örneğin “ecime” kelimesi dilsizlik anlamındadır. Bu kelime if’al babına nakledilince “i’cam” yani dilsizliği gidermek anlamını vermektedir. Bu ayette de “yutikunehum” kelimesi takati selb olanlar, dayanamayanlar anlamını verir.
1 Elbette “ramz” dumanı ve külü olmayan yakmak anlamındadır. X ışınlarıyla yakmak gibi.
1 Bu kaide fıkıhta “laharaç” (zorluk yoktur) diye meşhurdur.
2 Bihar’ul-Envar c. 96, s. 356
1 Şaban ayının son Cuma günü Peygamber (s.a.a)’in yaptığı hutbeden bir bölüm.
1 Usul-i Kafi’de yer alan bir rivayette şöyle buyrulmaktadır: “Her kim haram lokma yerse, iyliği emredip kötülükten sakındırayı terkederse, gaflet ve itinasızlık üzere dua ederse duası kabul olmaz. ”
2 Elbette rivayetlerde yer alan özel saatler ve mukaddes mekanlar fazileti ifade etmektedir. Duanın o günler ve mekanlara mahsus olduğunu değil.
1 İtikaf dünya ile ilişkisini kesmek ve mescide sığınmaktır. İnsan bu ibadeti boyunca ruhunu güçlendirmektedir. Nitekim Peygamber-i Ekrem (s.a.a) de karşılaştığı sorunlar ve müşkülatların akabinde bazen mescitte itikafa giriyor ve bu vesileyle ruh ve gönlünü nurlandırıyordu.
1 Bihar’ul-Envar c. 77, s. 54
2 Maide suresi, 42. ayet
3 Bihar’ul-Envar, c. 104, s. 273
4 Vesail’uş-Şia c. 12, s. 63
5 Nehc’ul-Belağa 131. hutbe.
6 Nehc’ul-Belağa 224. hutbe
1 Nehc’ul-Fesaha 539. hadis
2 Nehc’ul-Fesaha 2693. hadis
1 Ayette beyan edilen zaman hac ve umreye matuftur. Temettu’ umresi Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayında yapılmaktadır. Hac ise Zilhicce ayındadır.
1 Vesail’ul-Şia c. 8, s. 9
1 Allah en büyüktür, Allah en büyüktür, Allah’dan başka ilah yoktur, Allah en büyüktür. Hamd Allah’a mahsustur, bize hidayet ettiği için Allah en büyüktür, bizi kurbanlık hayvanlardan rızıklandırdığı için Allah en büyüktür. ”
1 Hac suresi, 41. ayet
2 Meraği Tefsiri ve Fahr-u Razi ise “hars”tan maksadın kadınlar olabileceğini ifade etmişlerdir. Nitekim Kur’an da, “kadınlarınız sizin tarlanızdır. ” buyurmuştur. Onlara göre nesilden maksad da evlattır. Yani tağut aile düzenini ve terbiyesini yok etmektedir.
1 Ehsen’ul Hadis tefsiri c. 1 s. 376
1 Şerh-u Nehc’il-Belağa c. 13 s. 262
2 Bir çok Ehl-i Sünnet alimi bu fazileti ikrar etmiştir. Allame Emini el-Gadir c. 2, s. 48’de bu alimlerin adını kaydetmiştir. Bu cümleden İmam Ahmed bin Hanbel Müsned c. 1, s. 348’de bunu açıkça ikrar etmiştir. Etyeb’ul-Beyan tefsirinde şöyle yer almıştır: “Ğayat’ul Meram kitabında; dokuz hadis Ehl-i Sünnet’ten, 11 hadis de Şii alimlerinden olmak üzere toplam 20 hadis bu ayetin Hz. Ali (a.s)’ın fedakarlığı hakkında nazil olduğunu beyan etmektedir. 3. asır kitaplarından olan Tarih-i Taberi’de de (c. 2, s. 373) Hz. Ali’nin Peygamberin yatağına yatma olayı detaylıca kaydetilmiştir. Hakeza Tarih-i Ya’kubi c. 2 s. 39’da bu konu açıkça zikredilmiştir. İbn-i Ebi’l Hadid’de Şerh-u Nehc’il-Belağa c. 4’de şöyle yazmıştır: “Muaviye bu ayetin İbn-i Mülcem hakkında nazil olduğunu söylemeleri için dört bin dirhem para vermişti. ”
1 Bakara suresi, 197. ayet
1 Rum suresi, 26. ayet
1 A’raf suresi, 144. ayet
1 Nisa suresi, 41. ayet
1 Mufredat-i Rağib
1 Nehc’ül-Belağa 108. hutbe
2 Tefsir-i Ruh’ul-Beyan c. 1 s. 400
3 İnsan önce uyuklar, sonra uyur. Bu yüzden Kur’an’da önce uyuklamayı, sonra da uyumayı zikretmiştir. “la te’huzu” kelimesinden kahır ve galebe anlaşılmaktadır. Genelde kahır ve galebe hususlarında iki olumsuz, “la-la” kelimeleri birbiri ardınca yer almaktadır. Örneğin biz de Farsça’da şöyle diyoruz: “Falan mııtıkaya ne alay rakib olabilir, ne de ordu!” Veya, “Falan şahıs öyle bir hızlı gidiyor ki kendisine ne yaya giden yetişir, ne de süvari. ”
1 Tetimmet’ul-Munteha s. 329
1 “Göklerde ve yerde olanlar O’nundur; hepsi O’na boyun eğmiştir. ” “Dilerse sizi yok eder, yeniden başkalarını yaratır. ”
1 Ali (a. s. ) şöyle buyuruyor: “Hali değişmez, halden hale de girmez. Geceler ve gündüzler O'nu eskitemez, aydınlıklar ve karanlıklar, onu değiştiremez. ”
2“Yere gireni ve oradan çıkanı, gökten ineni ve oraya yükseleni bilir. ”(Sebe suresi, 2. ayet)
“İçinde olanı gizleseniz de açıklasanız da Allah onu bilir. ” (Al-i İmran suresi, 2. ayet)