Öğr. Gör. Abdullah AKGÜN
2009, ANTALYA
Bu gün dersimizde Klasör ve Dosyaların Silinmesi ve Kısayol konularını anlatacağız.
Belgelerim’i açın. Uygulama 1’de önerilen şekilde 5 adet yeni klasör açın. Bu uygulama için daha önceden klasör ya da dosyanız varsa onları da kullanabilirsiniz. Komut vermeden önce silmeyi düşündüğünüz dosya veya klasörü seçin. Komut verildikten sonra nesnenin silinmesi için onay istenir. “Evet” nesnenin Geri Dönüşüm Kutusuna atılmasını sağlar
Sil komutu Shift tuşu basılı tutularak kullanıldığında nesne Geri Dönüşüm Kutusu gönderilmez, tamamen silinir.
Silinen dosyalar Geri Dönüşüm Kutusuna taşınır. Geri Dönüşüm kutusundaki nesneler eski yerlerine tekrar yüklenebilecekleri gibi tamamen de silinebilirler. Silinen bir nesneyi kurtarmak için; Geri Dönüşüm Kutusu açılarak nesne seçilir. “Geri Yükle” komutu verilir.
Masaüstü kullanıcının en fazla karşılaştığı klasördür. Sistemdeki her klasörün içine kısayol oluşturmak mümkün olmasına rağmen, herhangi bir programa kısayol oluşturulacağı zaman masaüstü tercih edilir.
Sayın Süleyman Bey,
Telefon görüşmelerimize istinaden en uygun oteller ve fiyatları aşağıda belirttiğimiz şekildedir.
Bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla,
Sayın Süleyman Bey,
Telefon görüşmelerimize istinaden en uygun oteller ve fiyatları aşağıda belirttiğimiz şekildedir.
Bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla,
Bilişim çağında bilgisayarın girmediği bir iş alanı kalmadı. Böyle olunca herkes evine iş yerine bir bilgisayar alıp “benim de bir bilgisayarım var” diyenlerin sınıfına dahil oluyor. Mehmet Bey de ilköğretime yeni giren kızının çağdaş dünyayı yakalayabilmesi için ona bir bilgisayar aldı. Bilgisayar eve kuruldu. Eh, kıza da biraz nasıl çalıştığı anlatıldı.
Akşama kadar iş yerinde hurdaya dönen Mehmet Bey büyük bir hevesle evine geldi. Her zaman kendisini kapıda karşılayan kızı bilgisayar başında oturuyordu. Tebessüm etti. Benim kızım en iyi şekilde bilgisayarı öğrenecek, arkadaşları içinde parmakla gösterilen bir öğrenci olacak. Ne mutlu bana diye düşündü.
Dün kapım çaldı… Neden bilmem ama sen geldin aklıma. Kalbim titredi inan. Ayağa kalktım. Gözlerim kapıdaydı… Kapı kolu yere doğru inerken, yüreğimde düşecek gibi oldu. Kalbim yerinden oynadı sanki, kapı aralanırken. Kapının açılmasıyla koltuğa nasıl yığıldım bilemezsin.
Kalp kalbe karşıdır derler. O saatte senin de beni düşündüğünden emindim. Kilometrelerce uzaklarda bir kalbin benim için çarptığını ve her an dua ettiğini biliyorum. Biliyorum ki koşullar ne olursa olsun, sonsuza dek o kalp beni unutmayacak. Ve sen de bil ki kalbimden hiçbir zaman çıkmayacaksın.
Seni düşündüm ya, üstelik senin de beni düşündüğünü. Hep böyle olmadı mı şimdiye kadar. Hayatı hep aynı anda, aynı şekilde yaşamadık mı? Ben seni düşünmüşsem eminim sen de beni düşündün. Ben ne demişsem, senin de ağzından aynı cümleler çıkmadı mı? İkimizde aynı yolda aynı yağmurda ıslanmamış mıydık? Yıllarca aynı okulun aynı sıralarında aynı şarkıyı söylememiş miydik?
Sanıyor musun ki kilometrelerce yollar, aramıza sur çeken sıradağlar, seni benden ayırdı. Asla. Daha da seni kalbimin derinliklerine gömdü. Seninle yaşıyorum şimdi her an. Her an aklımdasın. Her an “Acaba ne yapıyor, mutlu mu?” diye düşündüğümsün... Sen benim bir tanem. Sen benim can kardeşimsin.
Yalan söylemiş birileri. “Gözden ırak olan gönülden ırak olur” diye. Gerçi gözümden de ırak değilsin. Göz bebeğimsin. Göz bebeğimde saklarım seni. Baktığım her noktada, gördüğüm her rüyada, kurduğum her hayalde ve dinlediğim her şarkıda sen varsın. İyi ki varsın. Senin varlığın benim varlığım. Sen varsan ben de öyle varım.
Sen, bende bir başkasın. Kimse yerini tutamaz, eline su dökemez. Kalbimin en el değmemiş yerinde kurulu tahtında sonsuza dek oturacaksın. Sen adını kalbimin her köşesine dostluğunla, arkadaşlığınla ve sevginle yazmadın; kazıdın. Kimsenin sende dâhil, adını oradan silmeye asla gücü yetmeyecektir. Kalemdir benim, ölümüne korurum... Ya daha ne diyeyim sana. Kelimeler yetmiyor işte... Sen anlıyorsun beni...
Biliyor musun, bu yazdıklarımı ben sana değil, sanki sen bana yazdın. Senin de böyle düşündüğünden eminim. Hislerim beni hiçbir zaman yanıltmadı. Daha doğrusu sen beni hiç yanıltmadın. Yıllarca hep yanımda oldun. En sıkıştığım an da sen vardın yanımda. En mutlu olduğum an yine sen yanımdaydın. Her zaman her yerde, iyi günde kötü günde hep birlikteydik. Bunca yılı birlikte devirdik. Daha koca koca yılları yine birlikte devireceğiz.
Ne zaman istersen değil, ne zaman bana ihtiyacın olursa değil, her an, kalbimin her atışında, hep yanındayım. Hep seninleyim. Sen de benimle.
İyi ki varsın... İyi ki tanıdım seni. İyi ki arkadaşımsın... İyi ki... İyi ki... iyi ki...
Her insan beklenmez,
Beklendiğini biliyorsun
Her insan özlenmez,
Özlendiğini biliyorsun
Kapının her çalışında,
Seni görmek istedi gönlüm.
Kapıdaki sen olmayınca,
Her gün defalarca öldüm.
Beklemek, tatlı bir heyecandır içimde. Randevu saatine az kaldıkça... Geçmek bilmez dakikalar, her bakışımda hep aynı yerde duruyor gibidir yelkovan. Aynı yerdedir aslında. İki bakışın arası bir dakika bile değildir. Dakikada birkaç kez saate baktığımdan, ibre hiç yerinden oynamıyor gibidir.
Beklemek, mutluluktur içimde. Saat buluşma vaktine doğru vurmaya başladığında... Gözlerim yoldadır. Uzakta görülen her siluet sana benzer, rüzgarda dalgalanan saçlar, seninkinin aynısıdır. Yolda gözüken herkes sensindir sanki. Yüreğim pıtı pıtı. Gözlerim parlar. Yerinde duramaz heyecandan. Mutluluktan uçamıyorsam bile oturduğum yerde ayaklarımla tempo tutmaktayımdır.
Beklemek heyecandır içimde... Buluşma saati geldiğinde.... Gözlerim kapıdadır. Kapıdaki en küçük bir karartı seni düşündürür. Gelmişsindir, kapıdasındır, içeri gireceksindir. Kalbim titremektedir. Kapı kolu yere doğru inerken, yüreğimde düşecek gibi olur. Kalp yerinden oynar sanki, kapı aralanırken. Kapının açılmasıyla koltuğa yığılır kalırım. Gelen beklemediğim, hatta o an istemediğim birisidir.
Saat gelir, ve sen karşımdasındır. Dünya umurumda değildir artık. Hasretle, özlemle...
Saat gelir, ve sen gelmezsin hiç... Kalbimin atışı hızlanır. Garson başımdadır. “Beyefendi, dediğiniz saat geldi, bir şeyler ister misiniz” der ama sen yoksundur... Gözlerim boş masayı gösterir. “Biraz daha” diye karşıdaki adama yalvarır. “Peki” dir aldığım cevap ama huzursuz olmuşumdur, sen hala yoksun görünürlerde...
Saat geçer, geç olur... Yudumlanan çay yerine, bekletilmenin, aldatılmanın, ekilmenin hüznü dolar içime. Saatin her tık’ı sen, her isim senin adındır. Gözlerim ve boynum fırıldak olur. Boynum yorulur bakınmaktan, sen olmazsın ortalıkta... Hüznün vardır sadece, hasretin vardır yüreğimde, için için yanarım özleminle... Yan masadaki sevgililerin muhabbeti, kahreder yüreğimi, buğulanmaya başlar gözlerim, yavaş yavaş solmaya başlar gönül gülleri...
Beklemek kahırdır, acıdır ekilmek... Ekildiğimden eminimdir de, terk etmeye cesaret edemem buluşma yerini. Ya gelirse, ya trafiğe takıldıysa, bir umuttur içimde aşk sözlerin. Sadece sönük bir umut. “Gelirim”, hatta gülerek “Beni fazla bekletme” demiştin...
Beklemek ölümdür, kahreder aşık yüreği... Kalkarım masadan... Yalnız içilen çayın hesabı kapanır. Bu defa kapısında kafenin. Orada beklerim bir süre. İnanmam aldatıldığıma. Beklemem, aşkımın beni ekeceğini. Yolda el ele geçen sevgilileri görmek işkencedir. Çeviririm kafamı. Kıskanır, hırpalarım kendimi. Haykırmak ister ama susar buğulanan yüreğim...
Beklemek, son noktadır hayatta... Kafamı yatağa koyduğumda bile hala beklemektedir beynim. Uyuyamam, sen varsın aklımda... Hiç çıkmıyordur zaten. Artık tesellilere kalmıştır... Gece kara kabusa dönmüştür. Ben içmeyeyim de kim içsin demeye başlamışımdır çaresiz...
Kara gece, yerini koltukta sızan adamın üzerinde yeni bir güne bırakır. Geriye dünden kalan bir baş ağrısı, umutsuz, hayalleri darmadağın olmuş bir genç ve hüngür hüngür ağlayan iki göz kalır.
Gün değişir ama, ben hala dündeyim. Hala beklemekteyim. Ve bu bekleyiş yıllarca sürüp gidecek...
Büyük hayallerle, mutluluk, sevgi ve arkadaşlık duygularıyla aldım seni kalbime. Kalbimdeki yerini sağlama aldığını anladığında kazımaya başladın yüreğimin çeperlerini. Kısa bir süre sonra çıbana döndün. Ne ilaçlar kullandım ama nafile. Bir türlü söküp atamadım seni içimden... Koca koca günler, yıllar geçti aradan.
Merhem sürerler üzerine. Zaman ve merhem bir sur örer. Kurur irinlerin. Acımazsın kuruyunca. Bazen üzerine bir şeyler değer. Hafif bir sızlarsın. Acıtmazsın ama. Tam düzeldi derken bir gün yolum, çay içtiğimiz cafelerden birisine, birlikte yürüdüğümüz parklardan birisine düşer.
İşte o an. Soyulur birden kabuğun. Başlarsın yine için için kanamaya. Sızlarsın ilk günkünden daha da fazla... Dayanılmaz bir acı sarar benliğimi. Ağrı kesiciler nafile...
Zamanla kabuk bağlar-sın yine... Dinlediğim bir şarkı kabuğunu nota nota kazır, kabuk kalkar üzerinden. Kalbime girdiğin ilk günkü gibi kanamaya başlarsın...
Sen benim yaramsın. Bir duran, bir kanayan, ne yaşatan ne de bitiren bir yara. Kalbimde ölüm nedeni bir yarasın. Doktorlar verem, kanser, bunalım, depresyon, kriz derler belki ama, ÖLÜM NEDENİM SENSİN.
Ne kış mevsimlerden, ne de sonbahar.
Ne bir fırtına var ne de hafif bir rüzgar.
Bir yaprak daha düştü dalımdan
Yüreğimde, biten bir aşkın acısı var
Ayrılık... Yeni bir hayata adımı attığım ayrılık... Ayrılık kararı verdiğimde ne kadar üzüntülüydüm bilemezsin. Ayrılmam gerektiğini düşünüyordum. Öyleydi de... Yürümüyordu. Daha fazla bir birimizi üzmemizin, bitmiş bir aşkı yaşatmak uğruna aramızdaki saygının da kaybolmasına neden olmanın bir anlamı yoktu.
Ayrıldık... Seni sevmeme rağmen ayrıldım. Bu ayrılık benim için yeni bir başlangıç değil, deli divane olacağım günlerin başlangıcıydı. Bunun farkındaydım. Tek umudum bir çok yaranın ilacı olan zamandı. Alışırım zannetmiştim yokluğuna. O büyülü sıcağından vazgeçmek mümkün olmadı.
“Geri Dön” demek. Utanmasam, zavallı hissetmesem kendimi, korkmasam reddedileceğimden, arkasına saklanmasam gururumun, ağzından çıkacak ilk söz olacak. Yalvararak belki, diz çöküp önüne “Geri Dön” demek geliyor içimden..
Özlediğim gibi seni, sen de beni özlüyor musun? Senin de hatırladığında beni, buğulanıyor mu gözlerin? Buğulu gözlerle, hasretle yolumu gözlüyor musun? Ah olur da bir gün sen de özlersen, olur da bir gün sen de gözlerimle buluşmayı istersen...
Geri dön, ne olur geri dön. Hiç ummadığım bir anda birden karşımda bitiver, uzanıp tutuver elimi... Bekleme benden utanır diyemem, ne olur geri dön...
Unutmak... Seni unutmak mümkün değil. Denedim unutmayı. Unutarak gönlümü avutmayı. Seni unutmak istedikçe her şey bana seni hatırlatıyor. Tam unuttum derken, ortak bir dostumuz senden söz ediyor... Unutuyorum derken, birlikte söylediğimiz şarkılardan birisi kulağımda zonkluyor... Artık unuttum diyecekken seni görüyorum rüyamda; sarılırım, ısıtırsın soğuk gecelerimi, süslersin hayallerimi...
Unutamamak... Her zaman aklımda olup, yanımda olmaman ve bir daha olmayacak olman. Gelmeyeceğini, dönmeyeceğini bile bile seni kalbimden söküp atamamak. Kahreder beni. Ağlarım hüngür hüngür saatlerce. İçin için günlerce... Utanır oldum, otobüste, yolda, sokakta dinlediğim şarkılarda ağlamaktan. Utanır oldum...
Ben unutmak istedikçe her şey seni hatırlatır yeniden... Dinlediğim bir şarkı, elinde bir demet gül ile başımda duran çiçekçi kız, yürüdüğümüz yollar, oturduğumuz park; her şey seni hatırlatıyor her an. Unutamadım seni, sen de unutmadıysan, sen de özlediysen...
Geri dön, ne olur geri dön. Hiç ummadığım bir anda birden karşımda bitiver, uzanıp tutuver elimi... Bekleme benden utanır diyemem, ne olur geri dön...
Alışırım zannettiğim yokluğunda acılanmam
Vazgeçmek zor senin o büyülü tuhaf sıcağından
Dön demeye utanırım zavallı korkularımla Arkasına saklandığım gururumdan
Geri dön geri dön
Ne olur geri dön
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Ah olur da bir gün sen de özlersen
Olur da bir gün gözlerimle buluşmayı istersen
Uzanıp tutuver elimi bir gün
Utanır diyemem ne olur geri dön
Her şey bana seni hatırlatır unutmak isterken
Utanırım hep o acılı şarkılarla ağlarken
Bazen bir dost ya da bir çiçekle evime gelirsin
Her şey seni hatırlatır da yeniden
Namlunun ucunda şimdi kalbim.
Son noktası olacak ömrümün.
Basamıyorum tetiğe
Belki bir gün dönersin diye.
Bir uçurumun başındayım şimdi
Bir adım atsam bitecek her şey...
Atamıyorum son adımı
Belki bir gün dönersin diye.
Dostları ilə paylaş: |