Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi öğrenir ve geç unuturuz.
Öğrenme işlemine katılan duyu organlarımızın sayısı ne kadar fazla ise o kadar iyi öğrenir ve geç unuturuz.
En iyi öğrendiğimiz şeyler kendi kendimize yaparak öğrendiğimiz şeylerdir.
Öğrendiğimiz şeylerin çoğunu gözlerimizin yardımı ile öğrenebiliriz.
En iyi öğretim, somuttan soyuta ve basitten karmaşığa doğru giden öğretimdir.
Bireyler, öğrenme ortamında şu 3 sorunun cevabını bulamadıkları takdirde, içeriği öğrenememekte ya da içeriği anlamaları oldukça uzun zaman almaktadır.
Bireyler, öğrenme ortamında şu 3 sorunun cevabını bulamadıkları takdirde, içeriği öğrenememekte ya da içeriği anlamaları oldukça uzun zaman almaktadır.
Bu bilgiyi daha önce duydum ya da gördüm mü?
Bu bilgi hangi bilişsel yapıma daha uygun? Bu bilgi ile ne yapabilirim?
Bu bilgi ile daha önce öğrendiklerim arasında bir benzerlik ya da farklılık var mı?
Öğrenciler, 50 dakikalık bir dersin neredeyse %40’ını ders sonunda hiç hatırlamamaktadır.
Öğrenciler, dersin ilk 10 dakikasındaki içeriğin %70’ini akıllarında tutabilmektedirler.
Dersin son 10 dakikasındaki içeriğin ise sadece %20’si öğrencilerin akıllarında kalmaktadır.
Özellikle “Giriş” düzeyinde ve çoğunlukla “Düz Anlatım” yöntemiyle verilen derslerde, derse sürekli devam eden ve derse hiç devam etmeyip sadece kitaptan okuyan öğrenciler arasındaki başarı farkı sadece %8’dir.
Bir birimlik bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılması 10 saniye almaktadır.
Bir birimlik bilginin kısa süreli bellekten uzun süreli belleğe aktarılması 10 saniye almaktadır.
Normal bir konuşma hızıyla anlatımda ise bir dakikada 150 sözcük söylenmektedir.
Aşağı yukarı her 5 sözcükte 1 fikir üretilebilmektedir.
Bu durumda öğrenci, 1 dakikada 30 fikri yani anlamı almakla yükümlü tutulmaktadır.
Bu durumda öğrenci kendisine aktarılan önemli bilgilerin sadece %30’unu bilişsel olarak kodlama ve depolama şansına sahiptir.
Kökeni eski Yunanca da “Paid” (Çocuk) kelimesinden gelen Pedagoji, çocuğun yönlendirilmesi ve yetiştirilmesi bilimine ve sanatına karşılık gelir.
Kökeni eski Yunanca da “Paid” (Çocuk) kelimesinden gelen Pedagoji, çocuğun yönlendirilmesi ve yetiştirilmesi bilimine ve sanatına karşılık gelir.
Bilmek ve öğretmek hem bilimsel hem de sanatsal boyutu içeren bir olgudur.
Andragoji ise, eski Yunanda “adam” kavramına karşılık gelen “andras” kökünden gelmektedir.
Pedagojik ve andragojik yaklaşımların bileşkesi ise, bireyi yaşam boyu öğrenmeye (life-long education) hazırlamak bilimidir.
Güdüleme, öğrenme ve hatırlama kavramları üzerine inşa edilmiş bir insan kaynakları yönetimi terimidir (Robert Blake ve Jane Srygley ).
Güdüleme, öğrenme ve hatırlama kavramları üzerine inşa edilmiş bir insan kaynakları yönetimi terimidir (Robert Blake ve Jane Srygley ).
Sinergoji (Synergogy) = Synergos + Agogus
“Bir arada çalışma” + “öğretmen”
Sinergoji = Bir konuyu öğretmek için ortak olarak çalışma
Biyolojik olarak yetişkin; üreyebilme yetisine ve becerisine ulaşmış bireylerdir. Bu dönem ergenliğin ilk safhasına karşılık gelir.
Yasal olarak yetişkin; imza atabilen, başkasının iznine veya himayesine ihtiyaç duymadan yasal yükümlülüklerini yerine getirebilen, ülkemizde yasal yetişkinlik yaşı olan 18 yaşını bitirmiş kişilerdir.
Sosyolojik açıdan yetişkin; toplumda yetişkinlerin rollerini üstlenmiş ve tam zamanlı çalışma, oy kullanma gibi sosyal sorumluluklarını yerine getirebilen bireylerdir. Ülkemizde sosyolojik açıdan yetişkinlik, genelde yasal yetişkinlikten önce gerçekleşir.
Psikolojik olarak yetişkin ise, öz-beni gelişmiş, kendi yaşantısını kontrol edebilen ve yönlendiren, öz-güven ve öz-saygı olgularını hayatının her kademesinde kullanan ve geliştiren bireylerdir.