OKUL VE ÇEVRE GÜVENLİĞİ
Türkiye’nin sahip olduğu genç nüfus birçok avantajı beraberinde getirirken,bu potansiyeli iyi değerlendirmek için gençlerin eğitimlerinin en iyi şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyor.Eğitimde beklenen başarıların elde edilmesindeki en önemli faktörlerden biri ise okul güvenliği.Günümüzde toplumsal yaşam normlarındaki ve güvenlik tehditlerindeki değişimlerle,okullarda farklı dönemlerde tehdit olarak algılanan unsurlardaki değişim, öncelikle farklılaşan sosyo-ekonomik yapının anlaşılmasını gerekli kılıyor.Eğitim sisteminde oluşan yeni risklerin ve güvenlik tehditlerinin kapsamlı bir analizinin yanı sıra,bu tehditlerin en aza indirilmesinde farklı aktörlere düşen sorumlulukların tanınması ise elzem.
Genel kanının aksine,okul güvenliğinin sağlanmasına yönelik uygulamalar,sadece şiddetin ve/veya suçun önlenmesine yönelik çalışmalardan oluşmuyor.Okul güvenliğinin aşamaları,okul ve çevresindeki fiziksel şartların dezavantajlı konumlarının giderilip güvenli hale getirilmelerinden, çocuk gelişimi ve psikolojisi konusunda eğitimli personele;suç ve şiddet karşısında farkındalık oluşturulmasından, öğrencilerin aileleri ile sağlıklı ve etkili iletişime kadar uzanan geniş bir yelpazede ele alınmalı. Dolayısıyla okul güvenliğini etkileyen faktörler oldukça geniş ve çok çeşitli unsurlar içeriyor.Bu unsurların bir kısmı fiziksel düzenlemeleri kapsarken,bir kısmı ise okulun sosyal ortamı,okul ve çevresinde yaşanan güvenlik tehditlerinin azalması gibi farklı faktörleri işaret ediyor.Sözü geçen bu faktörler,okulun güvenli ya da güvensiz olmasını yakından etkiliyor.
Okul güvenliğinin önemi
Okul güvenliğinin sağlanması, içerisindeki bireylerin burada geçirdikleri zamanın kaliteli hale gelmesi için vazgeçilmez bir zorunluluk. Maslow’un motivasyon teorisinde dahi öğrenci,öğretmen, yönetici ve hatta velinin başarma,kendini gerçekleştirme duygularının baskın hâle gelebilmesi için önce güvenlik ve emniyet ihtiyacının karşılanması gerekliliği karşımıza çıkıyor.
Çocukların aktif zamanlarının büyük bölümünü okullarda geçirdikleri,gelişim ve eğitimlerinin büyük çoğunluğunu okulda tamamladıkları düşünüldüğünde,alınacak güvenlik önlemlerinin önemi daha iyi anlaşılıyor.Dolayısıyla okulun yetersiz kalan fiziksel ve sosyal önlemlerinden kaynaklanan kısıtlı okul ve okul çevresi güvenliği,çocuklar üzerinde tehlike oluşturuyor.Bu durum,çocukları şiddet ve suça yöneltebilecek riskler meydana getirirken aynı zamanda farklı güvenlik tehditlerine de kapı aralıyor.
Güvenli okul nasıl olmalı?
Güvenli okulu,öğrencilerin ve öğretmenlerin kendilerini fiziksel,psikolojik ve duygusal olarak özgür hissettikleri,korku veren bir çevreden uzak, öğrencilerin öğrenebildiği,öğretmenlerin de öğretebildiği ortamlar olarak tanımlayabiliriz.
Çocukların hem duygusal hem de fiziksel gelişim sürecinde bulunuyor olmalarından dolayı güvenlik olgusu,yetişkinlerin güvenliğine kıyasla çok daha farklı boyutlar barındırıyor.Dolayısıyla okulların öğrencilere sosyal becerilerini sergileyebilecekleri,problemlerini çözebilecekleri,öfkelerini kontrol edebilecekleri ve doğru davranış kalıplarını oluşturacakları güvenli bir ortam sunması gerekiyor.
Okul güvenliğinin sağlanmasına yönelik politika ve uygulamaların felsefi bir arka plana dayanması büyük önem taşıyor.Bu noktada Batı’da uygulanan ve güvenlik zaafına sebep olan sorunların tanımlanmasından yola çıkan“güvenli okullar”(safer schools) yaklaşımı, ideal bir okul güvenliği modeli olarak karşımıza çıkıyor.Bu yaklaşıma göre analizlerin,katılan taraflar arasında uzlaşma çerçevesinde oluşturulması gerekiyor.Çalışmaların çok sektörlü olması ve birimler arasında ortaklık prensibine göre yürütülmesiyse güvenli okullar yaklaşımının bir diğer aşaması.
Okul ve çevresinde yaşanan güvenlik problemleri
Türkiye’de son yıllarda okul ve okul çevresinde karşımıza çıkan riskler arasında şiddet,suça karışma ve madde bağımlılığı önemli bir yer tutuyor.Araştırmalar,bu tehditlerin özellikle kentlerde yoğunlaştığına,eğitim ortamını tehdit eden risklerin kentsel bir karakter kazanarak yeni şekillerde karşımıza çıkabildiğine işaret ediyor.
Okulda şiddet,öğretmenler,görevliler ya da öğrenciler tarafından uygulanabiliyor.En fazla uygulanan şiddet türlerine bakıldığında ise karşımıza ilk olarak hem bedensel,hem de sözlü ve duygusal saldırıyı ifade eden zorbalık(bullying)çıkıyor.
Okullarda fiziksel şiddet yaygınlığı
Okullarda en yaygın biçimde karşılaşılan şiddet biçimi olarak değerlendirilen zorbalık,itme,dövme, kesici yada patlayıcı silah kullanarak korkutma, tehdit,alay etme,ayrımcılık,aşağılama,cinsel taciz gibi bedensel, sözlü, duygusal,cinsel biçimde gerçekleştirilebilir.Bu çeşitlilik düşünüldüğünde öğrencilerin okullarda zorbalığın herhangi bir çeşidine maruz kalma olasılığının çok yüksek olduğu tahmin edilebilir. Okul ve okul çevresinde çeteleşen gruplar dolayısıyla da gerçekleşebilen bu şiddet türü, gençler arasında ölümlere varabilen sonuçlar doğurması açısından en tehlikeli unsurlardan biri olarak ele alınmalıdır.Geçtiğimiz günlerde gündemde bomba etkisi yapan bir olay,belki de bu şiddet türüne gösterilebilecek en akıl almaz örneklerden biri.Dört lise öğrencisinin arkadaşlarını“erkek arkadaşımla neden çıktın?” bahanesiyle mezarlığa götürerek yaptıkları işkencenin görüntüleri,henüz lise çağında olan gençlerin sergiledikleri bu şiddet eğiliminin anlaşılmasını zorunlu kılıyor.
En büyük tehlike: Madde bağımlılığı
Okul ve çevresinde yaşanan ve yüksek risk taşıyan güvenlik problemlerinden bir diğeri de kuşkusuz suça karışma ve madde kullanımı. Suç içeren davranışların öğrenilmesindeki birincil etkenin kişiler arası yakın ilişkiler olduğu düşünüldüğünde,çocuklar ve gençler arasındaki ilişkiler sonucu okullarda suç ve şiddet mağduru olma riskinin her daim mevcut olduğu söylenebilir.Bu noktada asıl zor olan,bu tür ilişkilere dair tedbirleri öğrencileri sosyal hayatlarından soyutlamadan ele almaktır.Madde bağımlılığı,özellikle gençleri tehdit eden en önemli sorun olarak karşımıza çıkıyor.En yüksek risk grubunu 12-24 yaş arasında gençlerin oluşturduğu madde kullanımı,yaş grubu sebebiyle okul ve okul çevresi güvenliğine de etki eden temel tehditlerden biri.Madde bağımlılığı yaşayan çocuklara karşı davranışlardaki titizlik çok önemli.Özellikle çocuğun okul sistemi içinde tutularak, disiplin işlemine maruz kalmadan rehabiliteye yönlendirilmesi sorunun çözümünde en kritik noktalardan bir tanesi.Bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Yeniden Derneği etkin çalışmalar sürdürüyor.Bu çalışma kapsamında söz konusu dernekte 50 kişilik rehber öğretmen grubu eğitilerek,MEB aracılığıyla gönderilen bağımlı öğrencilerin rehabilitasyonu sağlanıyor.
Cezalandırma biçimi olarak “şiddet”
Her ne kadar bilinçli eğitimciler ve eğitim politikaları ile birlikte fiziksel şiddetin azaldığı varsayılsada, okul ve okul çevresi güvenliğine ilk tehdit, öğrencilerin okul içi ve dışında,okul yöneticileri,öğretmen, okul görevlileri veya akranları eliyle maruz kaldıkları fiziksel şiddettir.Zaman zaman medyaya da yansıyan bu tür olaylar,şiddetin halen cezalandırma ve disipline etme aracı olarak kullanımının toplum nezdinde doğru kabul edilmeye devam etmesinden güç alıyor.Dolayısıyla okul içi ve dışındaki fiziksel şiddetin önlenmesi,şiddetin bir anomali olarak kabul edilmesi ve buna karşı alternatif yaklaşımlar geliştirilmesiyle mümkün.
Bir cezalandırma ya da disipline etme yöntemi olarak şiddetin tercih edilmesi,tam ters bir etkiyle öğrenci için olumsuz sonuçlar doğmasına sebep oluyor.Farklı uzmanlar tarafından yapılan konuya dair araştırmalar da paralel sonuçlar ortaya koyuyor.Buna göre, öğretmenlerin hizmet içi tutumları ile öğrencilerin şiddet davranışları arasında güçlü bir ilişki bulunuyor.Cezalandırma olarak şiddete maruz kalan öğrenciler zamanla eğitim sisteminin dışına çıkmaya başlıyor.Bu ya uygulamaya maruz kalan öğrencinin şiddete daha meyyal,daha agresif bir yapıya bürünmesine neden oluyor ya da tam tersi biçimde içine kapanması ve sistemde aktif biçimde varlık göstermemesiyle sonuçlanıyor.
Okul mekânlarının güvenliği
Okul ve okul çevresi güvenliğine dair tehditler,yalnızca eğitim-öğretim sürecindeki öğrencileri değil, aileleri,eğitimcileri yani toplumun geniş bir kesimini ilgilendiriyor.Dolayısıyla okul ve okul çevresi güvenliğinin sağlanması geniş çaplı stratejileri ve farklı aktörlerin iş birliğini gerektiriyor.
Fiziksel ve mekânsal unsurlar,okulun psiko-sosyal ortamını besler ve sağlıklı bir eğitim ortamına zemin oluşturur.Durum tespiti açısından incelendiğinde ülkemizde okul çevresinde ve sınıflarda fiziki ortam ve çevresel tasarım noktasında öğrencilerin güvenliğinin sağlanması ve korunmasına yönelik ideal ölçüler ve standartlar henüz geliştirilmiş değil.Pek çok ülkede okul mekânlarının tasarlanması özel bir uzmanlık alanı olarak kabul edilirken,Türkiye’de buna yönelik çalışmalar henüz profesyonel anlamda gerçekleştirilmiyor.Bu durum her yıl eğitim–öğretim döneminde pek çok öğrencinin,yetersiz ve kimi zaman da tehdit oluşturan fiziksel ve çevresel koşullar nedeniyle zarar görmesine yol açıyor.
Okulun sosyal ortamının eğitime katkı sunacak şekilde oluşması,öncelikle okulun mekânsal özelliklerinin düzenlenmesini gerekli kılıyor.Dolayısıyla fiziksel düzenlemelerin“eylem planları” doğrultusunda hazırlanması,bu anlamda da teori ile uygulama arasındaki ilişkinin yüksek düzeyde tutulması gerekiyor.Milli Eğitim Bakanlığı,okulların fiziki yapısının düzenlemesine yönelik standartlar geliştirmeye çalışıyor.Ancak yapılan çalışmaların ülke genelinde eğitim ortamlarının güvenli ortamlar haline getirilmesinde genele yayılması ve uygulanabilir olması,konuya ilginin farklı aktörler,kurum ve kuruluşlar vasıtasıyla artırılması ile mümkün.
Okul güvenliğinde iç mekan düzenlemeleri
Okul güvenliğinin sağlanmasına yönelik düzenlemelerin önemli bir ayağını,okulun iç mekân düzenlemeleri oluşturuyor.Binanın dış görünüşü,iç düzeni,temizlik ve hijyeni,ferah ve sağlığa uygun bir ortam oluşu,öğrencilerin kendilerini bu mekânlarda güvende hissetmeleri açısından önem taşıyan fiziki faktörler arasında.
Okullarda materyallerin kalitesiz oluşu ve sağlam monte edilmeyişinden kaynaklanan güvenlik ihlalleri oldukça fazla.Geçtiğimiz yıllarda okulların merdivenlerinde,bahçesinde ya da tuvaletlerde meydana gelen kazalar sonucu ufacık çocukların inanılmaz şekillerde hayatlarını kaybettiği haberleri gündemde çokça yer aldı.İstanbul’da bir okulda, kırılan lavabo sebebiyle hayatını kaybeden 6 yaşındaki ana sınıfı öğrencisi ya da Balıkesir’de bahçede beklerken üzerine düşen bayrak direği sonucu ağır yaralanan ilköğretim öğrencisinin haberleri bu ihmallere çarpıcı örnekler.
Bina içinde kazalara en fazla sebebiyet veren bir diğer unsur da merdivenler.Söz konusu kazalara önlem olarak merdivenler yerine yüksekliklerin rampalarla,yokuşlarla çıkılmasını sağlayacak bir ortamın yaratılmasıyla,hem merdiven kaynaklı kazalar azaltılacak, hem de engelli öğrencilerin ve yakınlarının hayatını zora sokan bir unsur ortadan kalkmış olacak.Korkulukların yükselmesi yine alınabilecek tedbirler arasında görülebilir.Zira okullarda öğrencilerin pencerelerden düşmesi de sık karşılaşılan bir kaza türü. Dolayısıyla sınıf camlarının etrafında setler oluşturmak bir tedbir olabilir. Başta okulu dışarıya bağlayan bahçe kapısı olmak üzere,tüm bağlantı noktalarının sirkülasyona imkan verecek şekilde dizayn edilmesi ve otomatik kapıların kontrolünün yetkili güvenlik görevlilerine verilmesi de kapılar aracılığıyla güvenliğin sağlanmasına yönelik önlemlerden birkaçı.
Yapısal olarak özellikle ilköğretim okullarının,yaşça büyük ve küçük çocukların aynı mekânlarda bulunmasını engelleyecek şekilde tasarlanması, okulda güvenliğin tesisi için önemli bir diğer unsur olarak kabul ediliyor.
Okul binasının kötü durumda olması,öğrenci sağlığı ve başarısı üzerinde negatif anlamda etkilidir.Yetersiz havalandırma,çevresel kirleticiler ve gün ışığının yetersiz alınmasına sebep olabilecek fiziksel şartların öğrencilerin psikolojisini etkilediği biliniyor.Dolayısıyla okul binasının tasarımı, öğrencilerin öğrenmelerini kolaylaştırıcı,yaratıcılıklarını artırıcı,kendilerini geliştirmelerine olanak tanıyan pozitif bir ortam olmalı.
Güvenlik için geliştirilecek çözümler de bu perspektife zarar vermemeli.
Okul güvenliği,dış mekânın güvenliğini de kapsar
Okul güvenliğinin sağlanmasında okulun iç mekanı kadar dış mekan da büyük önem arz ediyor.Bu noktada okul binası kadar onu çevreleyen bahçenin de gerekli güvenlik önlemlerine sahip olması önemli.Buna göre okul bahçesini çeviren duvarların ve çitlerin dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı öğrencilerin kendilerini güvende hissedebilmelerini sağlayacak düzeyde olmaları gerekir. Ayrıca bu duvar ya da çitlerin, öğrencilerin okuldan kaçmalarını engellemek amacıyla değil,dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı onları korumayı hedefleyen bir yaklaşımla hazırlanması,hapishane benzeri bir görüntünün ortaya çıkmaması için önemli.
Okulun fiziksel şartlarını en çok etkileyen faktörlerden biri de -en az okul binası kadar okul güvenliğini ilgilendiren- içinde bulunduğu bölgenin sosyal ve fiziksel özellikleridir.Bu bölgesel faktörlerin fiziksel ve sosyal koşulları şehir,kırsal alan ve kasaba üçgeninde iyice belirginleşir.Yapılan araştırmalara göre bu üçgenin şehir ayağında kurulan okullar,kasaba ve köy okullarına göre çok daha fazla zarar görüyor ve bu okullarda şiddet olayları daha fazla gözleniyor.
Okulların bulunduğu çevrenin,eğitim öğretim misyonuna uygun seçilmesi önemli.Hapishane,meyhane, kıraathane, kahvehane,bar ve elektronik oyun merkezleri gibi topluma açık yerler ile alkollü içki satılan yerlerin okul bina ve tesislerinden en az 100 metre uzaklıkta bulunması 222 sayılı İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile zorunlu hale getirilmiş durumda.Bu sayede öğrencilerin olumsuz davranışlar,alışkanlıklar edinmelerinin önüne geçilmesi hedefleniyor.
Okulun iç ve dış güvenliğinin niteliğini belirleyen bir diğer özellik de okulun büyüklüğü ve mevcudu. Okulun fiziki büyüklüğü denetim zorluğuna sebebiyet verirken,istenmeyen öğrenci davranışlarının ortaya çıkması sonucunu da doğuruyor.Kalabalık nüfuslu okullarda her bir öğrenci ile güçlü bir iletişim kurmak zor olacağından,bu tip okullarda yüksek suç işleme oranları görülüyor, öğrencilerin okula ilgileri azalıyor.Küçük okullarda ise öğrenciler ve personel birbirini tanıma şansına sahip oluyor.Bu da karşılıklı destekleyici ilişkilerin kurulmasına,okul içinde hizmetin,katılımın artmasına katkı sağlıyor. Dolayısıyla suç oranlarının yüksek olduğu bölgelerde bu özellikler dikkate alınarak,denetim ve gözetimin yüksek düzeyde olabileceği,fiziksel olarak daha küçük okulların inşa edilmesi önemli.
Okul ve çevresinde ışıklandırma ve güvenlik teknolojilerinin önemi
Bireylerin güvenlik algılarını etkileyen en önemli unsurlardan biride okul ve çevrenin ışıklandırılması. Okul içi ve bahçesindeki ışıklandırmaların kişilerin birbirlerini görebilmelerini sağlayacak düzeyde olması önemli.Doğru ışıklandırma güvenliği sağlamada çok etkili olabileceği gibi,ışığın yanlış tasarımı ve kullanımı da birçok soruna sebep olabiliyor.Özellikle park alanlarının,giriş ve çıkışların izinsiz girişleri engelleyecek şekilde tasarlanması büyük önem arz ediyor.Okulun fiziksel güvenliğinin sağlanmasının bir diğer kolunu güvenlik teknolojilerinin kullanımı meydana getiriyor.Teknolojinin güvenlik sektörüne yansıması,iletişim araçları,yangın alarmları,kapalı devre gözetim sistemleri (MOBESE) ve teknik kilit sistemlerinin kullanımı şeklinde olabiliyor.Okul güvenliğinde kapalı devre gözetim sistemlerinin kullanımı, uzmanlar arasında tartışmalı bir konu.Uzman görüşlerine ve yapılan araştırmalara göre,kameralar,önleyiciliği ve caydırıcılığının yanında,olayların tespiti noktasında önem taşıyor olsa bile,bunların sınıf içerisinde yerleştirilmesinden ziyade,okulun genel kullanım alanları olan salon,koridor ve bahçe alanlarında kullanılması gerektiği uzmanların hemfikir oldukları bir konu.Literatürde kameraların kullanılmasına alternatif olabilecek bir fikir,saydam duvarlı koridorların oluşturulması ile uygulanıyor.Bu uygulama ile duvar ve koridorların saydam inşa edilmesi sonucunda,okul yöneticilerinin bir bakışta okulun birçok bölgesinden haberdar olması hedefleniyor.Okulun fiziksel güvenliği noktasında aslında en son dile getirilen fakat önem bakımından ilk sıralarda gelen bir diğer unsur da afet yönetimi planı.Okullarda olası bir afet anında ilk müdahalelerin yapılabilmesi ve gerekli yolların takip edilebilmesi için,afet yönetimi konusunda tüm yönetici,öğretmen ve çalışanların görev paylaşımıyla gerekli eylem planları ve görev yerleri konusunda bilgi sahibi olmaları gerekiyor.Benzer tehlikeler dolayısıyla acil çıkış alanlarında çıkışa engel olabilecek dolap,masa,sandalye,koltuk ve benzeri unsurların ortadan kaldırılması,buna ek olarak sınıf kapılarının doğru ve hızlı tahliye için dışa doğru açılması konusunda gerekli düzenlemelerin yapılması da afet yönetim planı çerçevesinde alınacak tedbirler içerisinde sayılabilir.
Geçtiğimiz yıllarda meydana gelen deprem felaketlerinde edinilen tecrübelerden hatırlanacağı üzere özellikle okul bahçeleri afet zamanlarında lojistik destek ve barınma amaçlı kullanılan yerler arasında.Dolayısıyla herhangi bir afet durumunda okul bahçesinin toplanma alanı olarak belirlenmesi ve bu olasılığa uygun gerekli düzenlemelerin yapılması da afet yönetimi dâhilinde planlanmalı.
Okullarda sağlıklı psiko-sosyal ortamın sağlanması
Okul güvenliği fiziksel şiddet ve suç unsurların yanı sıra,sosyal ve psikolojik güvenliği de içeriyor.Bu nedenle öğrencilerin güvenliklerinin sağlanması,onların şiddetten korunması,suçun faili veya mağduru olmaması gibi başlıkları kapsadığı gibi,sosyal ve psikolojik güvenlik meselesini de kapsıyor.
Okuldaki sosyal ve psikolojik ortam okul iklimi kavramıyla açıklanıyor.Okul sistemi içindeki duygu,tavır ve bireysel davranışlar ile ilgili faktörlerin oluşmasıyla ve okul içerisindeki unsurlar arasındaki ilişkilerin incelenmesiyle okul iklimi oluşuyor.Öğrencilerin kendisiyle,akranlarıyla,ailesi ve toplumla,okuldaki öğretmenler,yöneticiler ve personelle ilişkisi,okul iklimi içerisindeki ilişki katmanlarını meydana getiriyor.Bu ilişkilerin kurum içinde etkili biçimde süreklilik göstermesi,okul ikliminin tüm bireyler açısından sağlıklı ve güvenli bir ortam haline gelmesi sonucunu doğuruyor.
Bu iletişim sayesinde okul ve çevresinde suç,şiddet, çeteleşme gibi problemlerin oluşmaması için gerekli güven ortamı kendiliğinden oluşuyor.
Sonuç yerine
Okul-okul çevresinde yaşanan şiddet,suça karışma,madde bağımlılığı gibi problemler,günün ihtiyaçlarına göre yenilenen farklı yaklaşımlara ihtiyacı artırıyor.Eğitim kalitesinin arttırılmasında,öğrencilere güvenli,kendilerini ilgi ve yeteneklerine uygun şekilde ifade edebilecekleri ortamların sunulması yapılacaklar listesinin ilk sırasında yer alıyor. Okul-okul çevresi güvenliği ve eğitim-öğretim başarısını karşılaştıran çalışmalar,okulda suç ve eğitim başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişkinin varlığına işaret ediyor.Okulun fiziki ve mekânsal güvenliğinin yanı sıra,okulun psiko-sosyal ortamı ve okul çevresinde karşılaşılan güvenlik tehditleri gibi problemler,okul güvenliği konusunu daha karmaşık bir yapıya taşıyor.Okul ve okul çevresinde oluşan bu tarz güvenlik tehditlerinin değişken yapısı,çok yönlü ve çok aktörlü çalışmaları gerekli kılıyor.
Gelişmekte olan ülkeler arasında değerlendirilen Türkiye’de eğitim sistemine ait problemler standart değil,bölgelere, kurumlara göre farklılaşıyor.Dolayısıyla problemleri koordine edecek bir sisteme ve bu sistemi hayata geçirecek bir kuruma ihtiyaç büyük.Okul güvenliği uygulamalarıyla,mevcut sorunlarla mücadele amaçlı herhangi bir programın başarılı olması,programın bütün öğelerinin ve yapılacak bütün girişimlerin toplam koordinasyonunu gerektiren,bütün unsurların mücadeleye katılımını sağlayan yaklaşımlarla, projelerle mümkün.Bu noktada farklı ülke örneklerinde konuya yönelik tedbirlerin incelenmesi,okul güven(siz)liği kaynaklı mağduriyetin en aza indirilmesi açısından önemli.
Günümüzde toplumsal yaşam normlarındaki farklılaşmalar,sosyo-ekonomik yapıda yaşanan dönüşümler ve yükselen yaşam beklentileri, okullarda yeni güvenlik tehditleri oluşturmaktadır. Okullarda farklı donemlerde tehdit olarak algılanan unsurlardaki değişim,oncelikle bu yeni yapının anlaşılmasını gerekli kılmaktadır. Okullarda oluşan yeni risklerin ve guvenlik tehditlerinin kapsamlı bir analizinin yanı sıra,bu tehditlerin en aza indirilmesinde farklı aktorlere duşen sorumlulukların tanımlanması elzemdir.Genel kanının aksine,okul guvenliğinin sağlanmasına yonelik uygulamalar, sadece şiddetin ve/veya sucun onlenmesine yonelik calışmalardan oluşmaz.Okul guvenliğinin aşamaları,okul ve cevresindeki fiziksel şartların dezavantajlı konumlarının giderilip,guvenli hale getirilmelerinden,cocuk gelişimi ve psikolojisi konusunda eğitimli personele;suc ve şiddet karşısında farkındalığın oluşturulmasından,oğrencilerin aileleri ile olan sağlıklı ve etkili bir iletişime kadar uzanan geniş bir yelpazede ele alınmalıdır.
Bu raporun amacı,ulkemizde oğrenci ve eğitimcileri kapsayan şekilde okul ve okul cevresi guvenliğinin farklı boyutlarını tartışmak,bu sorunların nedenlerini incelemek ve oluşan guvenlik tehditlerine karşı cok sektorlu stratejiler geliştirilmesi yonunde oneriler sunmaktır. Raporun son kısmında yer alan Okul ve Okul Cevresi Guvenliği Eylem Planı,okul ve okul cevresi guvenliğinden sorumlu farklı aktorlere duşen rolleri tanımlamakta,one cıkan sorunların cozumunde işbirliği yapılacak aktorleri uygulamaya yonelik şekilde ele almaktadır.
Güvenli okul,genclerin ve cocukların oğretmenlerden,okulyoneticilerinden ve okulda gorevli kişilerden veya akranlarından şiddet gormediği ve şiddet gorme korkusu yaşamadığı bir ortam olarak tanımlanmaktadır. Bunun yanı sıra,okulun sosyal ortamı,tasarımı,ic donanımı ile butuncul bir guvenlik algısı sunması da guvenli okulun one cıkan unsurlarıdır.Okullardaki guvenlik algısı oğrenciler icin en az eğitim kadar onemli bir ihtiyactır.
Ulkemiz eğitim kurumlarında verilen eğitimin başarılı olmasındaki en temel etkenlerden biri eğitim–oğretimin sağlandığı okulların guvenli ve emin ortamlar olmasıdır.Eğitim kalitesinin arttırılmasında, oğrencilere guvenli ve kendilerini ilgi ve yeteneklerine uygun şekilde ifade edebilecekleri ortamların sunulması,gercekleştirilmesi gereken en temel unsurdur.Okul ve okul cevresi guvenliği ve eğitim-oğretim başarısını karşılaştıran calışmalar, okulda suc ve eğitim başarısı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir ilişki ortaya koymaktadır.
Ulkemizde her yıl pek cok oğrenci okul ve okul cevresinin fiziksel ve cevresel tasarımında yaşanan problemler nedeniyle guvenlik tehditlerine maruz kalmaktadır.Ulkemizde okul ve okul cevresinin tasarımı ve fiziksel guvenliğinin gelişmiş standartları yoktur.Bu durum cocuk ve genclerin sağlıklı ve guvenli ortamlarda eğitim– oğretim almasının onune gecmektedir.
Toplumun değişen yapısı ve yaşam şartlarına paralel olarak,okullarda oluşan guvenlik tehditleride farklılaşmaktadır. Okulun fiziksel guvenliği ve psiko-sosyal ortamının guvenli oluşunun yanı sıra,okulların şiddet,suca karışma ve madde bağımlılığı gibi unsurlardan da korunması onemlidir.
Ulkemizde genel olarak şiddet,bireylerin birbirlerine fiziksel olarak zarar vermesi olarak algılanmaktadır.Fakat okullardaki mevcut şiddet, fiziksel şiddet,sözlü-duygusal-psikolojik şiddet,cinsel şiddet ve ekonomik şiddet farklı şiddet turlerini de kapsamaktadır.Şiddet ve suc oluşma sureclerinin dikkatle takibi ve bu cercevede farklı aktorlerin konu ile ilgili işbirliğine ihtiyac duyulmaktadır.
İstanbul’da farklı okullarda gercekleştirilen araştırmalar,oğrenciler arası fiziksel şiddetin yaygınlığına dair net veriler sunmaktadır. Oğrencilerin %50’si,bu calışmalar cercevesinde kavgaya karıştıklarını ifade etmişlerdir.Bu şiddet turune dahil olan oğrencilerin,kavga sonucu bir başkasını yaralama veya kendilerinin yaralanması durumu goz ardı edilemeyecek kadar ciddi boyutlardadır.Oğrencilerin, %15,4’u karıştığı kavgalarda kendisi fiziksel olarak yaralanırken,daha yuksek bir oranı (%26,3) başkasını fiziksel olarak yaraladığını ifade etmiştir.Farklı calışmalar,oğretmen ve yonetici davranışlarının okullarda ortaya cıkan şiddet olaylarına da etkisi olduğuna işaret etmektedir.Oğrencilerin yaşları ve eğitim gordukleri sınıflar yukseldikce okul iklimini daha guvensiz olarak algıladıkları gorulmektedir.
Benzer şekilde oğrencilerin okul icerisindeki farklı faaliyetlere katılımının ve ders başarılarının da oğrencilerin okul guvenliği algısını etkilediği gorulmuştur.USAK tarafından gercekleştirilen İstanbul Kent Guvenliği Projesinde uygulanan alan araştırması bulgularına gore,İstanbul’un 32 ayrı ilcesinde yaşayan mahalle sakinlerinin okulda öğrencileri tehdit eden en önemli tehlikeyi uyuşturucu madde bağımlılığı,kötü arkadaş çevresi ve okul düzeninin ve okul çevresinin bozukluğu olarak tanımlamaktadır.Bu cercevede madde bağımlılığı gunumuzde ozellikle gencleri tehdit eden en onemli sorunlar arasında yer almaktadır.Yapılan araştırmalara gore madde kullanımı ve bağımlılığında en onemli risk grubunu 12–24 yaş arasındaki gencler oluşturmaktadır.
Bu kitlenin buyuk bolumu ise orgun ve yaygın eğitim kapsamındadır.
Okullarda şiddeti analiz etmeye yonelik merkezimizce geliştirilen İletişimsel Yaklaşım Modeli,pratik olarak şiddetin turleri,davranış kalıplarında şiddetin dışa vurulan,farklılaşan karakteri uzerine odaklanmaktadır. Bu model,şiddetin birbirinden farklı ve karmaşık nedenlerinin incelenmesinde,kişiler arası ilişkiler ağından yola cıkar.Bu ilişkiler ağı basit şekilde okul icerisinde oluşan ve okulun sakinleri tarafından da kabul goren hiyerarşik ağlardır.
Ozetle,elinizdeki rapor,okul ve okul cevresi guvenliğinin farklı boyutları haiz yapısının analiz edilmesinde farklı aktorlerin işbirliğine imkan tanıyan butuncul politikalar cercevesinde hareket edilmesinin onemini vurgulamaktadır.Bu bağlamda rapor,cocuk ve genclerin farklılaşan ihtiyaclarına paralel şekilde değişen guvenlik algılarının yuksek tutulmasının,eğitim- oğretimin belirli standartlar cercevesinde tasarlanmış,sosyal ve psikolojik ortamı sağlıklı okullarda gercekleşmesi ile ilişkisini ortaya koymaktadır.Rapor ayrıca okul guvenliğinin,ulkemizde oluşturulacak eğitim-oğretim stratejilerinin temel başlıklarından biri olarak belirli standartlara kavuşturulmasını ve bu konuda farklı aktorlerle Milli Eğitim Bakanlığı arasında gercekleşebilecek olası işbirliklerine yonelik alternatifleri tartışmaktadır.
Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği bir telaşla aileler,çocuklarının gelişimi ve eğitimi için onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar. Dolayısıyla,bu gelişim büyük ölçüde çocuğun zamanının büyük bir kısmını geçirdiği okullarda tamamlanmaktadır. Kentsel alanlarda yaşam koşullarının getirdiği telaşla aileler,cocuklarının gelişimi ve eğitimi icin onlara yeterli zamanı ayıramamaktadırlar.Dolayısıyla, bu gelişim buyuk olcude cocuğun zamanının buyuk bir kısmını gecirdiği okullarda tamamlanmaktadır.
Bu şartlarda okulun yetersiz kalan fiziksel ve sosyal onlemlerinden kaynaklanan kısıtlı okul ve okul cevresi guvenliği,cocuklar uzerinde tehlike oluşturmaktadır.Bu durum cocukları şiddet ve suca yoneltebilecek bir risk oluştururken aynı zamanda farklı guvenlik tehditlerine de kapı aralamaktadır.2010/ 2011 eğitim-oğretim yılı itibari ile yaklaşık 16 milyon oğrenci ve 600 bin oğretmen eğitim–oğretim sureci icerisinde yer almaktadır. Rakamların buyukluğu,eğitim oğretimin kalitesi kadar bu surece dahil olan kitleye dair guvenlik tehditlerinin etki alanının da ne kadar geniş olduğunu da gozler onune sermektedir.Okul ve okul cevresi guvenliğine yonelik tehditler,yalnıza bu surec icerisinde yer alan cocuk ve gencleri değil,toplumun geniş bir kesimini,aileleri, eğitimcileri de yakından ilgilendirmektedir.Ote yandan cok yonlu yapısıyla okul ve okul cevresi guvenliğinin sağlanması geniş caplı stratejileri ve farklı aktorlerin işbirliğini gerektiren cok yonlu bir konudur.
Okul ve okul cevresinde karşılaşılan farklı guvenlik tehditlerinin pek coğu okulun psiko-sosyal ortamı ve fiziksel durumu ile yakından ilişkilidir.Bu kapsamda,okulun psiko-sosyal atmosferi oğrencilerin yanı sıra aile yaklaşımını,okul yonetici ve eğitimcilerini,okulda gorevli personeli de kapsar.Okul psiko-sosyal ortamı, personelin mesleki gelişimlerini destekleyecek,paydaşların katılımını sağlayacak,ozel bilgilerin gizliliğini koruyacak ve cocukların akademik başarısını sağlayacak şekilde yonetilmelidir.
Okulların psiko-sosyal ortamını besleyen ve sağlıklı bir eğitim ortamına zemin oluşturan unsurlar ise fiziksel ve mekansal unsurlardır.Durum tespiti acısından incelendiğinde,ulkemizde,okul cevresinde ve sınıflarda fiziki ortamın ve cevresel tasarımın oğrencilerin guvenliğinin sağlanması ve korunmasına yonelik duzenlemelerine ilişkin ideal olculer ve standartlar henuz geliştirilmemiştir.Pek cok ulkede okul mekanlarının planlanması ozel bir uzmanlık alanı olarak kabul edilirken,Turkiye’de buna yonelik calışmalar henuz profesyonel anlamda yurutulmemektedir.Bu durum,her yıl eğitim oğretim donemi icerisinde pek cok oğrencinin okulların yetersiz, zaman zamanda tehdit unsuru oluşturan fiziksel ve cevresel koşulları nedeniyle zarar gormesine yol acmaktadır.
Okul ve okul cevresi guvenliğinin sağlanması ve cok sektorlu cozum onerilerinin oluşturulması,Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu(USAK)tarafından Uluslararası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği (USİDER)sponsorluğunda gercekleştirilen İstanbul Kent Guvenliği Projesi(2010) geniş yer tutmuştur.Elinizdeki calışma,yukarıda sozu gecen okul guvenliğine dair konuların yanı sıra,şiddet,suca karışma ve madde bağımlılığı gibi onde gelen guvenlik problemlerine dair İstanbul Kent Guvenliği Projesi bulguları ve Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK)verilerini de paylaşmaktadır.Rapor,İstanbul Kent Guvenliği Projesi’nde yer alan anket,uzman mulakatları ve calıştaylar yoluyla ulaşılmış bulgulardan hareketle,okul guvenliğinin sağlanmasına yonelik kapsamlı analizlere yer vermektedir.Raporun ilk bolumunde okul guvenliğinin unsurları,okulun ic ve dış fiziksel guvenliğine bağlı faktorler ve okulun psiko-sosyal ortamını oluşturan faktorler cercevesinde incelenmiştir.
Bu kısımda sunulan guvenli okullar yaklaşımı,okul ve okul cevresi guvenliğini butuncul ele alan bir model olarak incelenmiştir.Raporun ikinci bolumunde şiddet,suca karışma ve madde bağımlılığı gibi okulları tehdit eden guvenlik problemleri analiz edilmiştir.Bu guvelik problemlerinin analizinde ulkemiz sosyal dokusuna uygun oneriler geliştirilmesi hedeflenmiştir.Raporun ucuncu bolumu,ulkemizdeki okullarda şiddetin boyutlarını ele almakta,sebeplerini incelemektedir.Raporun dorduncu bolumunde ise okulda suc ve şiddet gibi guvenlik tehditlerine yonelik farklı analizler ve bakış acıları tartışılarak sorunların cozumune yonelik alternatifler sunulmuştur.Raporun son bolumunde,farklı bolumlerde ele alınan tartışmalar ve bulgular cercevesinde okullarda şiddeti analiz etmeye yonelik olarak tarafımızca geliştirilen İletişimsel Yaklaşım Modeli’ne yer verilmiştir.Raporun son bolumunde yer alan okul ve okul cevresi guvenliği eylem planı,okul guvenliğinin sağlanmasından sorumlu farklı aktorlere yonelik cok aktorlu stratejiler ve oneriler sunmaktadır.
Dostları ilə paylaş: |