On üçüncü Ders: Kamu Yönetiminde Etik


İhbarcılar (Muhbirler) ve Korunmaları



Yüklə 213,49 Kb.
səhifə9/12
tarix20.02.2018
ölçüsü213,49 Kb.
#42877
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12

İhbarcılar (Muhbirler) ve Korunmaları


Yolsuzluğun hemen hemen bütün türleri ve özellikle de rüşvet, gizlilik içerisinde yürütülmekte, bu nedenle de ortaya çıkarılması son derece güç olmaktadır. Etiğe dayalı bir yönetim sisteminin oluşturulmasında, kurum içerisinde ahlak dışı davranışta bulunanların ortaya çıkarılması son derece önemlidir. Bir kamu kurumundaki ahlak dışı uygulamaları, dolandırıcılığı, savurganlığı ve görevi kötüye kullanmayı dışarıdakilere nazaran daha iyi bilen, kurum içerisindeki görevlilerdir. Bu nedenle, ancak kurum içerisindeki ahlaklı kamu görevlilerinin, ahlak dışı uygulamalarda ve yolsuz davranışlarda bulunanları ihbar etmeleri suretiyle söz konusu olaylar kolaylıkla açığa çıkarılabilir.

İhbar etme (whistleblowing), bir kurumdaki yönetici veya çalışanların bazı yanlış uygulamalarını açıklama eylemi olarak tanımlanabilir. Söz konusu yanlış uygulamaları açıklayan kişiler de, genellikle muhbir veya ihbarcı (whistleblower) olarak adlandırılmaktadır. “İhbarcı, halkın sağlığını, güvenliğini ve özgürlüğünü tehlikeye atan, yasal olmayan ve israfa sebebiyet veren yönetim faaliyetleri hakkındaki bilgileri açıklayan kamu görevlisidir”.

Eğer yolsuzlukların ve ahlak dışı uygulamaların açığa çıkmasında ihbar etme mekanizması olmasaydı, geçmiş dönemde ortaya çıkan hiç bir yolsuzluk olayından kamuoyunun haberi olmayacaktı. Yolsuzlukların ihbar edilmediği durumlarda, bu tür olayların açığa çıkması ancak tesadüflere bağlı kalacaktır. Nitekim, ülkemizde devlet içinde yasal olmayan örgütlerin var olduğu, Susurluk’ta tesadüfen meydana gelen bir trafik kazasının neticesinde ortaya çıkmıştır. Yine Emlak-Bank skandalı da, tarafların kendi aralarındaki iç hesaplaşma sonucunda kamuoyunun gündemine gelmiştir. İSKİ skandalı olarak bilinen olayın da açığa çıkması, bir aşk ilişkisi sebebiyle olmuştur.

İhbarcılık kurumunun, çeşitli ülkelerdeki kullanımı ve toplum tarafından değerlendirilmesi farklı olmaktadır. Bazı durumlarda kamu yararına yönelik bir nitelik taşırken, bazı durumlarda ise özel menfaat temini esas olmaktadır. Kısacası, söz konusu kurumun kötüye kullanılabilme yönü muhtemeldir. Dolayısıyla, eski uygulamalar ve buna bağlı yerleşik kanaatlar, bazı ülkelerde ihbarcılığın kötü bir iş olarak algılanması sonucunu doğurmaktadır. Özellikle kurum içi yozlaşmanın üst düzeyde olduğu durumlarda, ihbarcılar, genellikle, kurum içindeki amirleri ve arkadaşları tarafından “istenmeyen adam” ilan edilmekte ve bir şekilde kurumdan uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Ülkemizde bunun en son ve güzel örneği, Susurluk olayı ile ilgili açıklamalarda bulunan Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkan Vekili’nin başına gelenlerdir.

Gerek özel sektörde, gerekse kamu sektöründe, sözünü ettiğimiz tepki, ihbar edenlere karşı misillemede bulunulması sonucunu doğurmaktadır. Bir çok durumda, ihbarda bulunanlar işlerini kaybetmekle karşı karşıya kalmaktadır. Çoğu durumda, işten çıkarma doğrudan yapılamadığı için, ihbarcıyı kurumdan uzaklaştırmak için bazı yöntemler denenmektedir. Bunlardan bir tanesi, ihbarda bulundukları konularda onları lekelemek için, mesleki yeterlik, cinsiyet veya erdem gibi hemen hemen her şeylerine saldırarak ihbarcıları hedef haline getirmektir. İkinci bir yöntem, muhbiri ihbar ettiği konuyla ilgili problemin çözümü için görevlendirmek, daha sonra bir çözüm üretememesi için bir sürü engeller ortaya koyarak görevi başarmayı imkansız kılmak ve böylece yetersizlik nedeniyle muhbiri işten çıkarmaktır. Yine başka bir yöntem de, ihbarcıyı zor durumlara sokarak onlarla uğraşmasını sağlamak ve böylece konunun unutulmasını temin etmektir.

Böyle bir ortam içinde, gerçekten de, bir kimsenin, kurum içerisinde beraber çalıştığı ve belki de yakın ilişkiler içinde bulunduğu bir iş arkadaşının ya da kendisiyle ilgili kararlar verme durumunda olan amirinin ahlak dışı bir eylemini gördüğünde, bu durumu ilgililere ihbar etmeye karar vermesi son derece zordur. Böyle bir davranışı, ancak sağlam bir karaktere, cesaret, dayanıklılık ve kararlılık gibi özelliklere sahip olan ve etik ilke ve değerlere çok önem veren kişiler gerçekleştirebilirler.

Muhbirlik, halk arasında da genel kabul görmemekte, muhbirlere, gammazcı veya ispiyoncu gibi aşağılayıcı sıfatlar yakıştırılmakta ve söz konusu kişiler toplum içerisinden dışlanmaktadır. Oysa israf, yasadışı uygulamalar ve gücün kötüye kullanımı konularında açıklamada bulunma, yönetimi halkın güveni açısından daha değerli kılmaya yönelik bir faaliyet olarak görülmelidir.

İhbar etmenin çeşitli yöntemleri bulunmaktadır. Temelde bu yöntemleri kurum içi ve kurum dışı yöntemler olarak ikiye ayırmak mümkündür. Kurum içi yöntemlerden birisi, hiyerarşik silsile yoluyla üstlere durumun bildirilmesidir. İkincisi, iletişim araçları vasıtasıyla ihbarda bulunmaktır. Üçüncüsü, bir kurum içi denetim mekanizmasına (genel müfettiş, teftiş kurulu, müfettiş vb.) durumu iletmektir. Dördüncüsü, kurum içinde ihbar etmeyi teşvik amacıyla oluşturulan ve karşılığında nakit para ödülü de verilen programlar vasıtasıyla ihbarda bulunmaktır. Kurum dışı yöntemlere gelince, bunların içinde en etkili olanı medyaya haber vermektir. Yine kurum dışı yöntemlerden birisi de, ulusal düzeyde görev yapan denetim organlarına (ulusal etik kurumu, ombudsman, milletvekilleri vb.) ihbarda bulunmaktır.

ABD’de yukarıda sözünü ettiğimiz yöntemlerden en çok, örgüt dışındaki bir kimse ya da kuruma ihbarda bulunma yöntemi kullanılmaktadır. Bunun da temel nedeni, kurum içi ihbar yöntemlerinin, yukarıda sözünü ettiğimiz misilleme tehlikelerini daha çok içermesidir. Özellikle örgüt kültüründe muhbirliğin hoş karşılanmadığı durumlarda, kurum içi yöntemlerle ihbarda bulunmak büyük risk taşımaktadır. Bu nedenle, etiksel davranışı geliştirmede ihbar etmenin etkili bir şekilde kullanılabilmesi için, örgüt kültürünün bu yönde değişmesi gerekmektedir.

Kamu yönetiminde ahlak dışı uygulamaların önlenmesinde ihbar mekanizmasının etkili olabilmesi için, ihbarcıların korunmaları gerekmektedir. Maddi ve manevi bakımdan yoğun riskler içeren ihbarcılık müessesesinin etkili olabilmesi ve kişilerin rahatça ihbarda bulunabilmesi için, onları korumaya yönelik şu önlemler alınabilir:

Birinci olarak, ihbarcıları korumanın en etkin yolu, onların haklarını yasal güvence altına almak ve korunmaları ile ilgili ayrıntıları yasal olarak düzenlemektir. Ancak pek çok durumda, ihbarcıların yasal olarak korunması bile mümkün olmayabilmektedir. Çünkü, ihbarcının deşifre olması, yani isminin açığa çıkması, onu hedef durumuna getirmektedir.

İkinci olarak, ihbarda bulunanların gizli tutulması, ihbarcıları korumanın bir diğer etkili yoludur. Onlar, ihbarda bulundukları işlemsel düzeyde gizli tutulmalıdır. Ancak ismi açıklanmayan muhbirlerin kimlikleri, genellikle sonradan ortaya çıkmaktadır.

Üçüncü olarak, etik ilke ve standartlar içerisinde ihbarcıları özendirecek maddelerin yer alması, hem ihbar etme konusunda tereddüde düşen kimseleri cesaretlendirici bir işlev görecektir, hem de onların davranışını meşru kılarak tepkileri azaltacaktır.

Dördüncü olarak, ihbarcılar, kamu görevlilerinin üye olduğu sendikalar, dernekler ve meslek birlikleri tarafından da korunabilir. Özellikle, ihbarda bulunanların görevine son verildiği durumlarda, söz konusu örgütler bunu önlemede bir baskı unsuru oluşturabilir.

Bir muhbirin, korunacak muhbirler içinde yer alması için, ihbar ettiği bilginin tüm detaylarıyla doğru olması gerekmeyebilir. Gerekli olan tek şey, ihbar konusu ile ilgili eylemlerin bir veya daha fazlası ile ilgili mantıklı delillerin bulunmasıdır.

Rüşvet olaylarını açığa çıkarabilmek için, taraflardan birisine dokunulmazlık tanınmalıdır. Eğer rüşveti alan kamu görevlisi ya da veren kişilere aynı anda kovuşturma açılır ve bunların ceza alma olasılıkları ortaya çıkarsa, taraflar birbirleri aleyhine tanıklık etmeyeceklerdir. Çünkü birinin diğerinin aleyhine tanıklık etmesi, aynı zamanda kendisinin de suçu itiraf etmesi anlamına gelecektir. Eğer kamu görevlilerine dokunulmazlık sağlanır ve rüşvet olayını itiraf etmeleri sağlanırsa, bu kişileri tamamen cezasız bırakmak doğru olmaz; en azından görev yerleri değiştirilebilir. Eğer rüşvet verene dokunulmazlık sağlanırsa, bunların rüşvet olayını ortaya çıkarması durumunda, cezai olmayan bir yaptırım (örneğin rüşvet veren bir müteahhidin bir daha devlet ihalelerine çağırılmaması) uygulanması yoluna gidilebilir.

İhbar etmenin kolaylaştırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla geliştirilen çeşitli yöntemler bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi, kamu yönetimindeki ahlak dışı uygulamaların bildirilmesi amacıyla bir telefon hattının oluşturulmasıdır. Telefona isimsiz olarak ihbarda bulunulması da kabul edilmelidir. Başka bir yöntem mektup, faks, e-mail vb. yollarla ihbarda bulunulması için bir merkez kurulmasıdır. Ancak, burada önemli olan, gelen her ihbarın doğruluk derecesinin araştırılması ve titizlikle üzerinde durulmasıdır. Yoksa yapılan ihbarları isimsiz ve önemsiz olarak nitelendirip üzerine gitmemek, böyle bir girişimi sonuçsuz bırakacaktır.

Yapılan ihbarlar, bazen gerçek dışı olabilir. Bir ihbarın gerçekten haklı ve doğru olduğunu belirlemek için şu kriterler dikkate alınabilir: İhbarın ahlaki bir güdüyle yapılması; ihbarda bulunulmadan önce örgüt içerisindeki tüm yolların denenmiş olması (örneğin ilgili amirlere durumun iletilmesi vb.); ihbarın, mantıklı bir insanı ikna edecek kanıtlara dayanması; ihbarın bir kimsenin sorumluluğunu hedef alması, yani spesifik olması ve yapılacak ihbarın başarı şansının bulunması.



Yüklə 213,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   4   5   6   7   8   9   10   11   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin