On üçüncü Ders: Kamu Yönetiminde Etik


YÖNETSEL ETİK’İN FELSEFİ BOYUTU: TELEOLOJİK VE DEONTOLOJİK YAKLAŞIMLAR



Yüklə 213,49 Kb.
səhifə5/12
tarix20.02.2018
ölçüsü213,49 Kb.
#42877
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12

YÖNETSEL ETİK’İN FELSEFİ BOYUTU: TELEOLOJİK VE DEONTOLOJİK YAKLAŞIMLAR


Yönetsel etik kapsamında belirlenecek ilke ve standartların arkasında bulunacak düşünsel temelin ya da dayanak noktasının ne olacağı, çok tartışılan bir konudur. Başlı başına bir çalışmayı gerektirebilecek böyle kapsamlı bir tartışma, burada kısa olarak ele alınacaktır.

Kamu görevlilerinin alacakları kararları ve gösterecekleri davranışları yönlendirecek etik ilkelerin felsefi temeli ne olacaktır? Daha genel bir ifade ile insanın eylemlerini ahlak bakımından değerli ya da değersiz kılan nedir? Akarsu’ya göre filozofların bu konuda iki ana eğilimi bulunmaktadır: Birincisi, bir eylem, sonucuna ya da başarısına göre ahlak bakımından değerlidir ya da değildir. İkincisi ise eylemler, eyleme temel olan, eylemi ortaya koyan düşünüşün niteliğine göre değerlidir ya da değildir. Yönetsel etiğe ilişkin etik yaklaşımlar da, bu ayrıma göre ele alınmaktadır. Yönetsel etiğe ilişkin birinci yaklaşım, yapılan eylemin sonucunu ve faydayı esas alan teleolojik yaklaşım, ikincisi ise, iyiniyet, değer ve ödev gibi kavramları esas alan deontolojik yaklaşımdır.


Teleolojik Yaklaşım


Teleolojik yaklaşım, ahlaki olarak neyin doğru neyin yanlış olduğunun standardını veya nihai bir kriteri benimseyen bir yaklaşımdır. Teleolojik yaklaşımda nihai referans, elde edilen ya da elde edilmesi beklenen faydanın karşılaştırılan miktarıdır, yani, kararın sonuçlarının iyi veya kötülüğüdür.

Fayda kavramı, teleolojik etiği anlamanın bir anahtarıdır. Teleolojik etiğin iki öncü akımından birisi, Niccolo Machiavelli ve Max Weber’in öncüsü olduğu ve bireyin çıkarını ahlakın temeli olarak ele alan egoizm düşüncesidir. İkincisi ise, faydayı temel alan ve Jeremy Bentham ve John Stuart Mill tarafından ortaya konulan faydacılık (utilitarianism) görüşüdür.

Egoizme göre, yapılacak doğru şey, benim iyimi artıracak şeydir veya herkes kendileri için gerçekten iyi olan şeyi ister. Bununla beraber, egoizmin görünen mantıki yetersizlikleri dikkate alındığında, egoistler fiilin kişisel sonuçlarından, herkes için sonuçlarına, yani faydacılığa kayarlar. Bundan dolayı sonuçsal ahlaki eylem, bir kimsenin belki de insancıl bir amaç için güç ve nüfuza ilgisinden (Machiavelli), bir kimsenin daha yüksek bir otoritenin düzenine riayet etmesine ilgi duymasına (Weber), en büyük sayının en büyük mutluluğu ahlak ve yasamanın temelidir görüşüne (Bentham) doğru bir kayış sergilemektedir.

Teleolojik yaklaşımın ikinci ana akımı olan faydacı ahlak anlayışının kökenleri Epikür ahlakına dayanmaktadır. Aristoppos ve Epikuros için insan, özellikle ve öncelikle “biyolojik-fiziksel” bir varlıktır. Bu filozoflar kısaca şunu söylerler: “Bütün canlıları, hayvanları izleyin. Onların temel davranış olarak haz aradıkları ve acıdan kaçtıklarını görürsünüz. İnsan da doğal bir canlı olarak bu özelliklerden korunmuş veya farklı bir varlık değildir. O da acıdan kaçmak ve haz elde etmek ister. İnsanın diğer hayvanlardan farkı, bunun farkında veya bilincinde olmasıdır. O halde, akıllı bir insanın da yapacağı şey, bu doğanın isteklerini bilinçli olarak yerine getirmesi, yani mümkün olduğu kadar acıdan kaçması, hazzını gerçekleştirmesidir. Kısaca haz, “biyolojik-fiziksel” haz, en büyük iyi, bunun tersi olan “biyolojik-fiziksel” acı da en büyük kötüdür.”

Hobbes ise yukarıdaki düşünceyi şöyle ifade etmektedir: “İyi denen şey, benim arzu ettiğim, benim hoşuma giden, benim işime gelen şeydir. ‘Bu iyidir’ demek, ‘ben bunu arzu ediyorum, ben bundan hoşlanıyorum’ demektir.”

Bentham, her eylemimizde, “olabildiğince çok sayıda insanın olabildiğince çok mutluluğunu” göz önünde tutarsak, kendi iyiliğimizin de bu eylemle en iyi şekilde sağlanacağına güvenebileceğimizi belirtmektedir. Kısaca, insan, kendi iyiliği için herkesin iyiliğini gözönünde tutmak zorundadır. Ahlaklı kimse kendi mutluluğunu isteyecektir, ama bunu “çok sayıda insanın çok sayıda mutluluğunu” istemeden gerçekleştiremeyeceğini bilecektir.

Mill’e göre, özel faydayla genel fayda birbirlerine sıkıca bağlıdırlar. Kişi başkalarının çıkarını düşünmeden kendi çıkarını düşünemez. Bu bağlamda Mill’in ahlak anlayışı, özel ve kamuya ait çıkarların ayrılmaz şekilde birbirine bağlı olduğu bütünüyle mutlu bir topluma yol açmaktadır.

Üç çeşit faydacılık tanımlanmaktadır: Birincisi “eylem faydacılığı” (bu durumda şunu şunu yapsam, genel toplum açısından faydaları ne olacaktır), ikincisi, “genel faydacılık” (bu durumda eğer herkes şunu şunu yapsa, genel toplum açısından sonuçları ne olacaktır) ve üçüncüsü ise “kural faydacılığı”dır (bu ve benzeri durumlarda, hangi kurallar en büyük genel iyiyi ortaya çıkaracaklardır). Eylem faydacılığı pratik olmayabilir. Çünkü o, düşünülen herbir eylemin, yük ve getirilerinin aktör tarafından hesaplanmasını gerekli kılmaktadır. Genel faydacılık eleştirilebilir. Çünkü, herkesin aynı şekilde hareket etmeyeceği bilinmektedir. Kural faydacılığı ise en iyi olanıdır. Çünkü kural faydacılığı, optimum sonuçları üretecek bir kuralın faydasını tanımlamaktadır. Aynı zamanda kural faydacılığı, her durumda net iyinin yeniden hesabını gereksizleştirerek eylemi basitleştirmektedir.

Faydacı anlayışa göre, bir eylemin ahlaki bakımdan doğru sayılabilmesi için, eylemin sağladığı toplam faydanın, bireyin yapacağı başka bir eylemin sağlayacağı toplam faydadan daha büyük olması gerekir. Bu anlayışa göre, iki farklı seçenekten birini seçmek durumunda olan bir kimse, daha fazla toplam fayda sağlayacak olanı seçmelidir.

Teleolojik yaklaşım esas alındığında, neden Amerikan halkının yarısından fazlasının Albay Oliver North’u dürüst bir kimse olarak nitelendirdiğini anlamak kolaydır. ABD’de “İrangate” olarak adlandırılan skandalın baş kahramanlarından olan North, profesyonel bir asker olarak, herhangi Weberyen bir kamu görevlisine benzer şekilde Başkan’ın menfaatlerine hizmet etmekten onur duyuyordu. İyi bir Machiavelci olarak eğer zorundaysa prens için yalan söyleyecekti. İyi bir faydacıya benzer şekilde de, o en büyük sayıdaki Amerikalılar için en büyük iyiyi yapıyordu. Bundan dolayı teleolojik etiğin kavramları açısından ahlaki bir insandı.



Yüklə 213,49 Kb.

Dostları ilə paylaş:
1   2   3   4   5   6   7   8   9   ...   12




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin