Orijinal adı: Şerh-i Hadis-i Cunud-i Akl ve Cehl Merhum İmam Humeyni (r a)


Beşinci Bölüm Gazap Kuvvesinin Etkilerinin Beyanında



Yüklə 1,28 Mb.
səhifə34/66
tarix24.02.2018
ölçüsü1,28 Mb.
#43328
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   66

Beşinci Bölüm

Gazap Kuvvesinin Etkilerinin Beyanında


Bil ki gazap kuvvesi de hayvanlara ve özellikle de insanlara verilen ilahi büyük nimetlerden biridir. Canlılar, bu değerli kuvve sebebiyle şahsiyetini, türünü, ferdi ve toplumsal bekasını korumaktadır. Zira insan bu tabiat ve madde aleminde olduğu müddetçe, bu alemde var olan çatışmalar ve zıtlar vasıtasıyla ve kendi tabiatındaki kabul ve etkilenme kuvvesi vasıtasıyla sürekli gelişme ve erime halindedir. Eğer, eriyen şeylerin yerine yeni şeyler geçmeyecek olursa çok geçmeden dahili ifsat edici maddeler, onu yok eder. Aynı şekilde dünya ve izdiham aleminde olduğu müddetçe de insanın bir takım düşmanları ve bozguncuları vardır. Eğer onlar önlenmezse insanı çok geçmeden yok ederler.

Aynı şekilde, hayvan ve insan ferdi için de bir takım iç ve dış bozguncu ve eziyet edici maddeler vardır. İnsanlık ailesi, cemiyet düzeni ve insanlığın erdemli şehri için de bir takım bozucu ve zarar verici maddeler vardır ki eğer bunlar yok edilmezse çok geçmeden, insanlık ailesini, erdemli şehir düzenini birbirine katar ve en kısa zamanda medeniyet alemi yok olmaya doğru koyulur.

Bu açıdan ilahi ezeli inayet ve rahmani kamil rahmet gereği hayvanda mutlak şekliyle ve insanda ise özellikle bu değerli gazap kuvvesi karar kılınmıştır ki hayvan ve insan –hayvan olduğu sebebiyle- dahili ve harici eziyet edici maddeleri ortadan kaldırsın ve insan özellikle aile düzenini, toplum düzenini ve erdemli şehri bozmayı öneren şeyleri ortadan kaldırsın.

İnsanlık ailesini savunmak, memleket sınırlarını korumak, din düzenini muhafaza etmek, topluluğu ayakta tutmak, kötülerin erdemli şehre saldırısını engellemek ve insanlık ve din düşmanlarına karşı cihat etmek sadece Hak Teala’nın eliyle insanın mayasına katılan ve emanet bırakılan bu semavi hediye ve Allah vergisi kuvve sayesinde mümkündür.

Alemdeki düzen ve birliği sağlayan ilahi siyasetler, cezalar ve hudutların icrası da bu kudret ve ilahi kuvve sayesindedir. Hatta nefis ile cihat, İblis ve cehalet askerlerini defetmek de bu değerli kuvvenin yardımıyla şekillenmektedir. Her kimde bu ilahi gazap ve intikamın tecellisi olan değerli kuvve, tefrit ve nakıs şekliyle var olursa bundan bir çok pis melekeler ve korku, ödleklik, zayıflık, tembellik, refahına düşkünlük, sabırsızlık, kararsızlık, rahatına düşkünlük, donmuşluk ve zulmü kabullenme –ki zulüm gibi veya ondan daha kötüdür-, sövgülere rızayet göstermek, rezaletler, çirkinliklere boyun eğmek, kendisine, ailesine ve dinine karşı gayretsiz olmak ortaya çıkar.

Allah-u Teala müminlerin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Kafirlere karşı çok çetin, kendi aralarında son derece merhametlidirler.1

Bu itidal haleti, yeri geldiğinde rahmet ve şefkate, yeri geldiğinde de şiddet ve gazaba dönüşmektedir.

Rivayet-i şerifelerde yerinde gazap etmemek kınanmış ve reddedilmiştir.

Muhammed b. Ya’kub kendi isnadıyla İmam Bakır’dan (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Allah, Şuayb Peygamber’e (a.s) şöyle buyurdu: “Şüphesiz ben, senin kavminden yüz bin kişiye azap edeceğim ki bunlardan kırk bini kötülerden, altmış bini ise iyilerdendir.” Şuayb şöyle arzetti: “Ey Allah’ım! Kötüler neyse, ama iyiler neden?” Vahiy şöyle buyurdu: “Zira onlar da günah ehline karşı gevşek davrandılar, ihmalkarlık gösterdiler ve benim gazabım için gazapta bulunmadılar.”2

Vesail kitabında da Mehasin’i Berki’den naklen, Ali b. Hüseyin’in (a.s) şöyle buyurduğu yer almıştır: “Musa b. İmran şöyle dedi: “Ey Allah’ım! Senin gölgenden başka bir gölgenin olmadığı bir günde, arşının kendilerine gölge ettiği o kimseler, kimlerdir?” Böylece Allah ona şöyle vahyetti: “Onlar, kalbi temiz olanlar, elleriyle iyilik yapanlar, kendi babalarını andıkları gibi azamet ve celalimi hatırlayanlar.” Sonunda ise şöyle buyurdu: “Benim, haramlarım helal kılındığında gazaba gelenler, yaralanan bir kaplan misalidir.”1

Resulullah’ın (s.a.a) ahlakı hakkında da şöyle nakledilmiştir: “Allah Resulü, ilahi haramlar çiğnenmedikçe kendisine yapılan bir haksızlık karşısında yardım dilememiştir. Dolayısıyla o sadece Allah Tebareke ve Teala için gazaplanırdı.”2

Buradan da anlaşıldığı üzere rahmetin karşıtı olan, cehalet ve İblis’in askerlerinden sayılan gazap ölçülü olduğu ve akıl, Hak Teala ve mukaddes semavi şeriat ölçüleri altında bulunduğu sırada ortaya çıkan gazap değildir. Aksine bu gazaptan maksat, gelecek bölümde kınanacak ve yalanlanacak olan ifrat halindeki gazaptır.



Altıncı Bölüm

Gazabi Kuvvenin Sapıklığı Beyanında


Allah Tebareke ve Teala’nın gazap kuvvesini insana düzeni koruma ve dünya ve ahiret saadetini elde etmek için bağışladığı hakikati açıklandıktan sonra, eğer insan bu ilahi nimeti kendi yerinde kullanmaz ve kendi yerinde bu esası korumak için gazaplanmazsa, Hak Teala’nın nimetlerine küfranda bulunmuş olur ve de, “Ve eğer nankörlük ederseniz hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir!”3 ayetinin kapsamına girer.

Bundan daha kötüsü, büyüğü ve çirkini de şudur ki bu ilahi kuvveyi ilahi maksadın aksine kullanması ve aile düzeni ve insanlığın erdemli şehrinin aleyhine çalıştırmasıdır. Bu durumda nimete küfranda bulunmakla birlikte, hürmeti de çiğnenmektedir. Elbette bu durumda, ilahi askerlerden ve cehalet ve şeytan askerlerinin karşıtlarından olması gereken gazap kuvvesi, büyük şeytanın askerlerinden biri haline gelir. Akıl ve Hak Teala’nın askerlerine muhalif ve karşıt olur, gazap memleketi yavaş yavaş şeytan ve cehaletin hakimiyeti altına girer. Bu kuvve, akıl ve Hak Teala’nın eğitilmiş köpeği olacağına, şeytanın eğitilmiş köpeği haline gelir. Kendi başına buyruk bir köpeğe dönüşür, dost ve düşmanı tanımaz ve önüne geleni parçalar, insanlık düzenini sarsar ve yok eder, böyle bir insan gazap kuvvesiyle, alemdeki bütün insanları sefalete sürükler ve çaresiz kılar.

İnsanın yırtıcılığı, diğer hayvanların yırtıcılığı gibi değildir. Belli bir sınır ve duraklaması yoktur. Zira insanın boğazı, bütün alemi yutsa dahi kani olmayacak bir yapıdadır. Yutma ateşi asla sönmez. Bu yüzden gazap cehennemi, bütün tabiat alemini yakabilir.

Yazar bu sayfaları yazdığı zaman müttefik güçler ile Almanya arasında yapılan dünya savaşının alevlendiği bir zamandır. Bu savaş ateşleri bütün dünyada yakılmıştır. Bu alevli cehennem ateşi, yamyam ve yırtıcı bir hayvanın Almanya lideri sıfatıyla alemi, özellikle de kendi milletini sefalete ve perişanlığa sürükleyen gazap ateşinden başka bir şey değildir ve şu anda da bu gazap ateşi sönmeye yüz tutmuştur.

Ama dünya düzeninin bozulması, yırtıcılığın yaygın hale gelmesi, şeytanlık ve cehaletin alemde revac bulmasıyla, Allah’ın günümüz Avrupa’sına nasip ettiği akılları şaşkınlığa düşüren bu buluşlar ve teknoloji eğer akıl ve ilahi din bayrağı altında idare edilecek olsaydı, alem tümüyle nurani ve adalet içinde olurdu. Bütün dünya, güzel ilişkiler kurarak, ebedi saadetini temin edebilirdi. Ama ne yazık ki bu buluş kuvvesi, cehalet, bilgisizlik, şeytanlık ve bencilliğin egemenliği altında, insan türünün saadetine ve erdemli şehir düzeninin zıddına kullanılmaktadır. Dünyayı aydınlatması gereken şey, dünyayı zulmet ve çaresizliğe sürüklemiş bulunmaktadır. İnsana sefalet, zillet ve zahmet yolunu kat ettirmektedir. Bunun nerede son bulacağı ve bu zavallı topluluğun insan suretindeki birkaç hayvanın hatta hayvanlar için bile utanç teşkil eden birkaç şahsın elinden ne zaman kurtulacağı ve bu çaresizliğin ne zaman biteceği ve bu topraktan karanlık yurtların ne zaman kamil ıslah eden velinin ilahi nuruyla aydınlanacağını, sadece Allah bilir.”Allah’ım! Onun zuhurunu acil kıl ve onu zahir kılarak bize ihsanda bulun.”


Yüklə 1,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   30   31   32   33   34   35   36   37   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin