Orijinal adı: Şerh-i Hadis-i Cunud-i Akl ve Cehl Merhum İmam Humeyni (r a)


Yumuşaklık ve Zıddı olan Kabalık Hakkında



Yüklə 1,28 Mb.
səhifə46/66
tarix24.02.2018
ölçüsü1,28 Mb.
#43328
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   66

Yumuşaklık ve Zıddı olan Kabalık Hakkında


Burada da dört bölüm vardır:

Birinci Bölüm

Yumuşaklık ve Kabalığın Anlamı Hususunda


“Rıfk” kelimesi “anf” kelimesinin zıddı olup yumuşaklık ve idare etmek anlamındadır. “Refeke Rifken bihi, lehu ve aleyha” cümlesi, ona lütufta bulundu; “Refekehu” cümlesi, ona yardım etti ve “Refuke Refaketen” cümlesi, “dost oldu” anlamındadır. 1

“Refik” kelimesi de yumuşaklık ve idare etme açısından, “dost” olarak kullanılmaktadır ve “rıfk” kelimesi yumuşaklık anlamındadır. 2

Mecme’ul-Bahreyn’de ise şöyle yer almıştır: “Rıfk” kelimesi, “hurk” kelimesinin zıddıdır ve “rıfk” insanın güzel amel etmesi anlamındadır. Nitekim hadiste şöyle yer almıştır: “Yumuşaklık kabalık olunca kabalık da yumuşaklık olur.”3 Söylenildiği üzere bu cümlenin anlamı şudur: “Bir işte yumuşaklık faydalı değilse, kabalıkta bulun ve kabalık da –yani acele davranmak- faydalı değilse, o halde yumuşak davran ve bundan maksat da yumuşaklık ve kabalığı kendi yerinde kullanmandır. Şüphesiz yumuşaklık yerinde kullanılmazsa kabalık olur ve kabalık da yerinde kullanılmazsa yumuşaklık olur. Hz. Ali’nin (a.s) şu sözü de bu anlama yakın bir anlam ifade etmektedir: “Bazen ilaç, hastalık ve hastalık da ilaç olur.”4 5

Hadisin anlamı çok kolay olmasına rağmen bu kadar karmaşık anlam vermesi çok ilginçtir. Zira hadisin anlamı şudur ki yumuşaklık, kabalık ve zahmete sebep olursa, bu yumuşaklığı kenara itmek ve yumuşaklığın kendisi olan kabalığa baş vurmak gerekir. Örneğin bir elin kesilmesi gerekiyorsa, yumuşaklıkla kesmet zahmete sebep olur ve kabalık sayılır. Dolayısıyla acele ve şiddetle işi yapmak gerekir ki bu kabalık ve şiddet yumuşaklığın bizzat kendisidir.

“Harike hurken” ise idare etme ve yumuşaklığın karşıtıdır.”Hurk” aklın zayıflığı, ahmaklık, cehalet, eziyet ve acele anlamlarına da gelmiştir.1

Hadiste ise şöyle yer almıştır: “Kabalık uğursuzluktur, yumuşaklık ise uğurdur.”2 İmam Kazım’ın (a.s) Hişam b. Hakem’e yaptığı vasiyetinde de aynı sözler zikredilmiştir.3 “Hurk-i Came” kelimesi de elbiseyi yırtmak anlamındadır.4 “ve hereke” ise dehşete kapıldı ve korktu anlamındadır.”ehreke” ise, dehşete düşürdü anlamını ifade etmektedir.5

Zahiren lugatlardaki çeşitli anlamlar birbirinden alınmıştır. Hepsinin temeli ise, kullanım alanlarına dikkat etmek hususunda bir tek anlama dönmektedir.

İkinci Bölüm

İnsanın İşlerinde Yumuşaklığın Rolünün Beyanında


Bil ki yumuşaklık ve idare etme haletinin işleri yapmada tam bir rolü vardır. Zira insanlarla muaşeret ederken ve dünyevi işleri yerine getirirken bu halet, büyük bir etkinliğe sahiptir. Bu işler, ister dini, ister hidayet ve insanların irşadı, ister iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, ister nefsin riyazeti ve isterse de Allah’a doğru süluk ile ilgili olsun, fark etmez.

Belki de hadis-i şerifte yer alan, “yumuşaklık uğur, kabalık ise uğursuzluktur” ifadesi de bu işlerden bazısına işaret etmektedir. Örneğin dünyevi işleri yapmak hususunda, yumuşak davranıldığı taktirde insanların kalbi ele geçirilebilir, onları kendine itaat ettirebilir. İnsan şiddet ile işlerinden hiçbirini yerine getiremez. Sulta ve şiddetle birisi insana itaat etse dahi kalp itaat etmediği için, insan ihanetinden güvende olamaz. Ama yumuşaklık ve dostluk kalpleri itaat ettirir ve kalp itaat edince de zahir ve batın tüm kuvveler itaat eder, kalpleri fethetmek, ülkeleri fethetmekten daha yücedir.

Sadakat ve fedakarlık üzere yapılan hizmetler de kalpleri fethetmek türündendir. Kalpler fethedilince ülkeler de fethedilir. İslami fetihler, İslam askerlerinin kalpleri fethetme neticesinde hasıl olmuştur. Aksi taktirde o sayı ve imkanlarla o ilerlemenin sağlanması mümkün değildi.

Özetle yumuşaklığın, işlerin ilerlemesindeki rolü her şeyden daha çoktur. Nitekim dünyevi hedeflerde de bu böyledir. Halkı hidayet ve irşad etme gibi dini hedeflerde de yumuşaklık önemli hususlardan biridir ve bu olmaksızın belirtilen değerli hedef hayata geçirilemez.

Allah-u Teala Harun ve Musa’yı (a.s) Firavun’un yanına gidip onu irşad etmekle görevlendirdikten sonra onlara şöyle buyurmuştur: “Firavun'a gidin, doğrusu o azmıştır. Ona yumuşak söz söyleyin, belki öğüt dinler veya korkar.1 Firavun’un katı kalbi –ki enaniyeti öyle bir yere varmıştı ki uluhiyet iddiasında bulunmuştu- yumuşaklıkla daha kolay elde edilebilir. Bu açıdan şöyle buyurmuştur: “Tuğyan eden Firavun’un yanına gidin, ona karşı yumuşak sözler söylesin. Şayet bu yumuşak sözlülük ona Allah’ı hatırlatır ve de kıyametten korkar.”

Bu, kalpleri fethetme yolunu açan Hak yolunun hidayetçileri için tümel bir emirdir. Nitekim Allah-u Teala, Peygamberi (s.a.a) överek şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sen büyük bir ahlak üzeresin.”2 Elbette böylesine büyük bir hedef için büyük bir ahlak gerekir ki bütün aksiliklere karşı direniş gücüne sahip olsun ve hiçbir şey karşılığında insanları irşad etmekten el çekmesin.

Hak yolunun hidayetçilerinin çektiği en büyük zahmet, sıkıntı ve zorluk, cahillerle muaşeret ve akılsızları davet etmek olmuştur ve de olmaktadır. Bu açıdan bunlar en üstün ahlaki sıfatlara sahip olmalıdır. Güzel muaşerette bulunmak, yumuşaklık ve idare etme kuvveleri öyle bir düzeyde olmalıdır ki cahillerin ve akılsızların bütün cehaletleri karşısında sabredebilsinler. Çabuk incinme, kırgınlık ve sinir hastalıkları, tümüyle bu değerli işe aykırıdır. Şiddet, zorbalık ve acele davranmak, Allah’a doğru hidayet edenlerin görevine aykırıdır. Nitekim rivayat-i şerifede de bu anlama çok işaret edilmiştir.”3

İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak babında önemli hususulardan biri de yumuşak olmak ve insanları idare etmektir. 4 Eğer insan, bir günah işleyen veya bir farzı terk eden kimseyi şiddetle bundan alı koymaya çalışırsa o kimsenin işi küçük günahtan büyük günaha veya irtidat ve küfre varabilir. Zira insana, emretmek ve sakındırmak acı gelmektedir. Gazap ve sinirleri tahrik etmektedir. İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak, bu acılığı, söz yumuşaklığı, idare etme ve güzel ahlak ile telafi etmelidir ki söz de etkili olabilsin ve günahkar kimsenin katı kalbini yumuşatabilsin.

Şeyh Seduk’un Hisal kitabında yer alan bir rivayete göre Hz. Hızır (a.s) Musa’dan (a.s) ayrılmak istediğinde son olarak şu sözü söylemiştir: “Hiç kimseyi günahından dolayı kınama ve bil ki Allah nezdinde en sevimli işler üç şeydir: İhtiyaçsızlık ve ihtiyaçlılık zamanında ölçülü hareket etmek, kudret anında bağışlamak ve Allah’ın kullarına karşı yumuşak davranmak. Dünyada birine karşı yumuşak davranan kimseye Allah-u Teala da ahirette yumuşak davranır ve hikmetin başı aziz ve celil olan Allah’tan korkmaktır. 2

Nefsin riyazeti ve Hak yolunun süluku hakkında da nefsine karşı yumuşak davranmak önemli hususlardan biridir. Zira nefis sıkı tutulunca özellikle işin başında ve özellikle gençler için nefsin riyazetten ve süluktan nefret etmesine sebep olur ve hakka teslim olmaktan kaçınır.

Bir çok defa görüldüğü gibi yeni yetişmiş gençler, uzun süre müstahaplara riayet ettiği halde sonradan tümüyle sapmışlar ve dine karşı laobali olmuşlardır. Rivayet-i şerife de bu işe, bir çok yerde işaret edilmiştir.”3 Bundan sonra da inşallah bu rivayetlerden bazısını zikredeceğiz.


Yüklə 1,28 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   42   43   44   45   46   47   48   49   ...   66




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin