I.
“TAHDİTLİ DEĞİLSE BİLE “TEHDİTLİ” YANI YAZINIMIZIN
II.
ÇOCUK ŞİİRLERİ ya da ÇOCUKLARA ŞİİRLER
(Çocukluğu olmayan yazın ve sanatın büyüklüğü de olmaz!”
BİR ARAŞTRMA VE “VAHİM SONUÇLAR”:
“Üstün ve özel yetenekli” (oldukları belli süreçlerle tanımlanmış) 75 öğrenciyle yaptığım öznel bir çalışmanın bazı sonuçlarını altalta yazarak baktığımda “vahim” bir tabloyla karşılaştım:
1. Bu öğrencilerin yalnızca %5 kadarı iyi kitap okurudur. % 37’si kitap okuru değil, % 58’inin kitaba ilgisi de yok.
Ülkemiz bağlamında okur diye tanımlanabilecek çocukların oranının %5’i bile bulmadığını da bütün bunlara eklediğimizde sorunun ne kadar ciddi olduğunu çok daha iyi anlarız. İlköğretim ikinci sınıftan başlayarak, lise bitiminden öteye uzanan OKS, ÖSS, KPS gibi “sınavlara hazırlanma süreci”; çocuklarımızın çocukluğunu tüketmekle kalmayıp, gençliğini de tüketinceye kadar süren, onbir ile onbeş yılllık bir zaman dilimini anlatır. Böylesine uzun bir zaman dilimi boyunca çocuklarımız ağırlıklı olarak test kitapları okumak, soru çözmek, böylece çocukluklarını ve gençliklerini ileride de yaşayamamak, ya da komik, trajik, hatta tirajikomik yaşantılar sergilemek üzere ertelemek zorunda kalmaktadırlar.
2. Kitap okuyanların da % 99’u şiir kitabı okumuyor. Bunun önemli bir nedeni de, yayımlanan “çocuk kitapları”nın içinde “şiir kitapları” oranının çok düşük olmasıdır. 1910 yıllarının Satı Bey’inin çağrısı hala geçerlidir. O sese katılıyor ve ben de ekliyorum:”Küçüklüğü olmayan yazın ve sanatın büyüklüğü de olmaz!” Öyleyse büyükler için yazan şair ve yazarlar bir yandan da çocuklar için şiirler üretmeli, yayımlamalıdırlar.
3. %7’si Samet Behrengi, % 1’i Mehmet Güler, % 8’i Hüseyin Yurttaş, % 37’si klasikleri, % 36’sı Harry Potter okuyor.
4. % 97’si yazmayı sevmiyor.
5.% 44’i bilgisayarla oynamaktan hoşlanıyor. %71’i kitap okumaktan, %81’i resim yapmaktan, %93’ü de tiyatroya gitmekten hoşlanmıyor.
6. %83’ü kentin en kolay ulaşılan tiyatrosuna gitmiyor, kentte yaşayan yazarları, gazetecileri bilmiyor.
7. % 48’i Harry Potter filmini izliyor.
8.Ortalama olarak % 66’sı kentin kültür-sanat devinim ve etkinliklerinden habersiz.
9. % 73’ü resim sergisi gezmiyor.
10.Yalnızca % 19’u müzik dinleyerek, % 9’u masal dinleyerek, % 32’si oyuncaklarla oynayarak büyümüş.
11. Ailelerinin % 99’unun klasik müzik dinleme, %99’unun radyo dinleme, % 83’ünün kitap okuma, % 91’inin kentteki kültürel-sanatsal etkinliklere katılma alışkanlığı yok, ama % 52’sinin televizyon izleme alışkanlığı var.
Bunda temel olarak ülkemizin sosyo-politik-kültürel yapısının birincil rolü yadsınamaz, ama bu dizgenin ürettiği, ileride kendi hizmetine koşturacağı çocukları ve gençleri insan değil, “test çözme makinesi” yerine koyan eğitim dizgesinin rolü çok daha büyük. Ezberci, testçi, ödevci eğitim dizgesi sahibinin sesi olmayı öylesine başarmış ki, çocuklar ve gençler şiir okumaktan, yazı yazmaktan nefret eden içi boş kuklalar olarak yetişmektedirler.
Kısacası, çocuklarımızın % 97’sinin yazmaktan “nefret” ettiği, kitap okuyanların % 99’unun da şiir kitabı satın alıp okumadığını saptadıktan sonra bu olgunun “çocuk ve şiir”, ya da “çocuklara şiirler” boyutuna eğilmek gereğini duydum.
Alana girdiğimde çocuklarımızın okumaktan, özellikle de şiir okumaktan soğumasının önemli bir nedeninin de, kültürel yapımızın uzantısı olan “okul ve internet şiirleri” olduğunu gördüm.
ÜLKEMİZDE ÇOCUKLARA ŞİİRLER OLGUSUNUN GELİŞME SÜRECİ:
Bilimin, sanatın bütün tarihine eşit sayılabilecek bilimsel ve sanatsal nicelik-nitelik üreten Rönesans, önce batıda, sonra da durgun suya atılan taşın oluşturduğu halkalar gibi bütün dünyada “çocuk” kavramına, çocuğa ve giderek “çocuk yazını”na dikkatleri çekti. Böylece aslında insanlıkla yaşıt sayılabilecek sözlü çocuk yazınının da önemi anlaşıldı. Masallar, ninniler derlendi, fabller yazıldı.
Başlangıçta doğallık vardı, öğüt ve didaktizm vardı ama birikim bütün bunlara “estetiği” de katarak doğru ve bütünsel teorisinin oluşmasını sağladı. Artık çocuk yazını diğer birçok işlevinin yanında çocuğun zevklerinin ve beğenilerinin gelişmesini, onun okuduğundan çokboyutlu haz duymasını da sağlamaya çalışacaktı. Bu nedenlerle, tıpkı çocuğun doğası gibi yazını da özgür, özgün ve estetik olmak zorundaydı.
Batıdaki bu gelişmeleri en az yüz yıl geriden izleyen ülkemizde de “çocuk yazını” giderek önem kazanmaya başladı. Annelerin ninnileri, Dede Korkut, Nasrettin Hoca, Karagöz ve Hacivat manzumeleri, bilmeceler ve tekerlemeler zaten vardı. Bunlara Nabi’nin(1642-1712) Hayriye-i Nabi’si, Sümbülzade Vehbi’nin Lütfiye-i Vehbi’si, Tanzimat Döneminde Şinasi’nin Lafonten çevirileri, 1869’da çıkan Mümeyyiz, 1904’te çıkan Çocuk Bahçesi adlı dergiler ve ardından çocuk şiirleri kitaplarının eklenmesiyle varlığını göstermeye ve hatta kanıtlamaya başladı.
Yirminci yüzyılın başlarına gelince, İstanbul Darülmuallimini (Erkek Öğretmen Okulu) Müdürü Sâtı Bey’i anmadan geçmemiz olananaksızdır. 1910’da, Maarif Nezareti tarafından yayımlanmaya başlayan Tedrisât-ı İptidaîye Mecmuası’nın ilk sayısında Sâtı Bey, çocuklar için yazılmış şiirlere, bestelenmiş şarkılara gereksinim olduğunu belirterek şairlerimizi göreve çağırmıştır. Onun çağrısıyla çocuk şiirleri de yazan şairlerin bir araya gelmesi “çocuklara şiirler” bağlamında bugünümüze de ışık tutan ilk ve en önemli bir adımdır.
Bu toplantıdan kısa süre sonra (“çocuklara şiir bağlamında birinci kuşak” diye tanımladığım yazıncılardan) İbrahim Alâattin Gövsa’nın “Çocuk Şiirleri (1911)”, Ali Ulvi Elöve’nin “Çocuklarımıza Neşideler (1912)” ve Tevfik Fikret’in “Şermin (1914)” adlı kitapları yayımlanmıştır. Mustafa Ruhi Şirin’in dediği gibi; bu kitaplarda yer alan, çoğu doğal ve duru bir Türkçeyle yazılan şiirlerde genel olarak iyilik, doğruluk, güzellik, yiğitlik, insanseverlik ve yurtseverlik gibi değerler ve davranışlar kazandırılmak isteniyordu. Bu ilk çocuk şiirleri biçim, anlatım ve düşünce özellikleri bakımından daha sonraki yıllarda çocuk şiiri yazmak isteyenlere örnek olmuştur.
Çocuk yazınımızın ilk örneklerinden sayılan, İbrahim Alâattin Gövsa’nın çocuklar için yazdığı eğitici şiirler, estetiğin çocuklar için yazılan şiirlerde de çok önemli ve gerekli olduğunu gösteren güzel örneklerdir. “Çocuk Şiirleri (1911)” adlı kitabında topladığı bu şiirlerde, doğrudan öğütler ve ahlâk dersleri vermek yerine, estetik yapıyı korumaya; bildirilerini şiire sindirerek vermeye çalışmıştı. Gövsa, din, yurt, ulus, ahlâk, çalışma, büyükleri sevip sayma, doğa gibi konuları işleyen bu şiirlerin çoğunu hece ölçüsüyle yazmıştır
Şair ve dilci Ali Ulvi Elöve, “Çocuklarımıza Neşideler (1912)” adlı kitabında topladığı yetmişi aşkın şiirinde, çocukların dünyasını ve duygularını dile getirmiştir.
Dönemin üçüncü çocuklara şiirler kitabını, 1914’te yayımladığı “Şermin” adlı yapıtıyla Tevfik Fikret vermiştir. Çocuk şiirini bir eğlence aracı değil, bir eğitim aracı olarak gören Tevfik Fikret, kitabındaki şiirleri bu düşünceden yola çıkarak yazmıştır. Şermin’den önceki tüm şiirlerini Osmanlıca’yla ve aruz vezniyle yazan şair; “büyüklere saygılı olma, doğayı sevme ve koruma, hurafelere inanmama, cinlerden perilerden korkmama vb.” temalarını işlediği Şermin’deki şiirlerini, çocukların kavrayabilecekleri bir dille ve hece ölçüsüyle yazmıştır.
Cumhuriyet’in ilânından hemen önceki dönemde, “Ulusal Yazın” akımı sürecinde çocuk şiirleriyle ilgilenen ve hatta onlar için şiirler yazan birçok şairimiz olmuştur. Ulusal Yazın akımının kurucularından (ve “çocuklara şiir bağlamında ikinci kuşak” diye tanımladığım yazıncılardan) Ziya Gökalp; “Kızıl Elma (1915)”, “Yeni Hayat (1918)” ve “Altın Işık (1923)” adlı kitaplarıyla; Sıracettin Hasırcıoğlu, La Fontaine’den yaptığı birtakım fabl çevirileriyle; Ali Ekrem Bolayır, “Çocuk Şiirleri (1917)” ve “Şiir Demeti (1923)” adlı, Fuad Köprülü, “Mektep Şiirleri (1918)” adlı kitaplarıyla çocuk yazını alanında başlayan olumlu gelişmelere katkıda bulunmuşlardır. Ayrıca, Mehmet Emin Yurdakul, İsmail Hikmet Ertaylan, Fazıl Ahmet Aykaç, Aka Gündüz, Ahmet Cevat Emre ve Kâzım Nami Duru gibi sanatçılar da, çeşitli dergilerde yayımlanan şiirleriyle bu alana katkı yapmışlardır.
Usta şairlerimizden bir bölümünün 1930’lardan sonra özellikle çocuklar için yazmaya yönelmeleri çocuk şiiri bakımından bir kazanç olmuştur. (“Çocuklara şiirler bağlamında üçüncü kuşak” diye tanımladığım yazıncılardan) Faruk Nafiz Çamlıbel “Akıncı Türküleri (1938)” ile, Yusuf Ziya Ortaç “Kuş Cıvıltıları (1938” ile ve Hasan Âli Yücel “Sizin İçin (1938)" ile çocuk yazınına doğrudan katkıda bulunan şairler arasında yer alırlar. Bu kuşaktan şiirleri, çocuklar için düzenlenen çeşitli antolojilerde sık sık yayımlanan öteki şairlerimiz de şunlardır: Necmettin Halil Onan, Ömer Bedrettin Uşaklı, Orhan Şaik Gökyay, Ahmet Kutsi Tecer, Halide Nusret Zorlutuna, Ziya Osman Saba, Vasfi Mahir Kocatürk, Yaşar Nabi, İlhami Bekir Tez, Ceyhun Atuf Kansu, Nazım Hikmet, Atilla İlhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Cahit Külebi, Behçet Necatigil, Mehmet Başaran, Ali Yüce, Özdemir Asaf, Necati Cumalı, M.Cevdet Anday, Rıfat Ilgaz, Cahit Külebi ve İbrahim Zeki Burdurlu.
Adları sayılan bu şairler dışında çocuk şiirine karşı sürekli ilgi gösteren ve yalnız çocuk şiirlerinden oluşan yapıtlar yayımlayan (“çocuk şiirleri bağlamında dördüncü kuşak” olarak tanımladığım) şairlerimiz de vardır. Bunlar arasında Elma Ağacı (1971) adlı kitabıyla Şükrü Enis Regü; Sonbahar (1962) ve Sevgi Bahçesi (1963) adlı kitaplarıyla Mehmet Necati Öngay; Açıl Susam Açıl (1967), Kuş Ayak (1971) ve Balina ile Mandalina (1976) adını taşıyan kitaplarıyla Fazıl Hüsnü Dağlarca gerek biçim ve söyleyiş gerek hayal, duygu ve düşünce yönlerinden çocuk şiirimize belli bir düzey ve içerik kazandırmışlardır (Özkırımlı, 1990).
Ayrıca Orhan Veli, Oktay Rıfat, Ülkü Tamer, Ataol Behramoğlu, Yalvaç Ural, Süreyya Berfe, Sezai Karakoç, İsmet Özel, Ece Ayhan, Ahmet Uysal, Eray Canberk, Ali Yüce, Aydın Hatipoğlu, Refik Durbaş, Sezer Odabaşıoğlu, Çetin Öner, Ayla Çınaroğlu, Hüseyin Yurttaş, Veysel Çolak, Halim Yağcıoğlu, Cahit Zarifoğlu gibi isimleri de bu dönem ve sonrası için anmak gerekiyor.
Unesco’nun 1979 yılını Dünya Çocuk Yılı olarak kabul etmesi ülkemiz çocuk yazınının miladı sayılabilir. Ne ki süreç buralarda bir yerlerde, daha doğrusu 12 Eylül 1980’de yapılan bir askeri darbeyle “kökünden” kesildi. Yaşamın her alanında olduğu gibi çocuk yazını alanında da yasaklar başladı, kitaplar toplatıldı, ya da üzerlerine “tahditlidir” damgası vurularak satışı, okullara sokulması engellendi. Tam da bu noktada çocuk yazını alanında bir isim ve onun kitapları öne çıktı, hatta piyasayı tek başına doldurdu. Kemalettin Tuğcu’ydu bu isim. Çocukları özellikle kahramanlıklara özendiren, okudukları olaylarla özdeşleştiren, içeriğiyle eğitimbilim, sanat ve estetik açıdan yoğun eleştiriler alan kitapları uzun yıllar okundu, okutuldu. Çünkü düzen Kemalettin Tuğcu simgeselinde çocuk yazını alanında da aradığını bulmuş, eline kalemi vermiş, tıpkı bir sismograf gibi bugünlerimizi imleyen felaketin tablosunu yaptırmış; büyüklüğünü üretemeyen yazın ve sanatın tohumlarını attırmıştı. Sonuç olarak; okumayan, ya da eksik, yanlış okuyan çocuklar büyümüş, okumayan çocukların ve gençlerin okumayan büyükleri (yöneticileri, starları, öğretmenleri, yazarları, politikacıları, askerleri) olarak ülkemizi karanlığa gömebilmek için ellerinden geleni yapmışlardır. Emperyalizmle işbirliğine girerek demokrasinin, yazının ve şiirin başına bela olarak cuntayı, faşizmi, şeriatı, mafyayı, gizli örgütleri ve son olarak da derin devleti üretmişler.
Bu bağlamda dönemin en belirgin özelliği çocuk şiirlerinin tamamen ortadan yok olmasıdır.
Ülkemizin yazın ve sanat alanında ciddi bir dönüm noktası olan 12 Eylül’den önce ve sonra çocuk şiirleri alanında ürün veren (“çocuklara şiirler bağlamında beşinci kuşak” olarak tanımladığım) şair ve yazarlarımızdan bazıları da şunlardır: Sunay Akın, Gülsüm Cengiz, Aziz Sivaslıoğlu, Cafer Yıldırım, Necdet Neydim, Babür Pınar, İsmail Uyaroğlu, Abdulkadir Budak ve özellikle 12 Eylül sonrası süreçte de Aytül Akal, Mavisel yener, Yunus Bekir Yurdakul, Mustafa Işık, Vehbi Cem Aşkun, Yılmaz Yeşildağ, Müslim Çelik, Neşe Yaşın, Nevzat Çelik, Adnan Çakmakçıoğlu, Mustafa Işık, Vehbi Cem Aşkun, Ziyaettin Büyükkoyuncu, Mustafa Ruhi Şirin, Şaban Akbaba v.d…
ÇOCUKLARA ŞİİRLERDE ÖZ VE BİÇİM:
Ülkemizdeki çocuk şiirleri olgusunu, dil, anlatım, estetik bağlamında ele aldığımızda üç ana gruba ayırabileceğimizi görürüz:
A.Ninniler ve Tekerlemeler:
Ninniler: İlginç olan şu ki, çocuk şiirleri bağlamında ninnilerin ve tekerlemelerin çok özel bir yeri var. Halkın ortak beğenisinin ve kültürünün ürünü olan ninni ve tekerlemelerde insana, şiir sanatına, müziğe dair bütün güzel özelliklere bol bol rastlıyoruz.
Ninnilerimize örnek:
Eşek senin ağzınla fırın mı yapayım?
Fırınlı dağlar, sümbüllü bağlar
Ben nerde kalayım ooooyyy….
Eşek senin burnunla çeşme mi yapayım? Aaaaa!....
Çeşmeli dağlar
********
Ninni de ninni ninnice
Bol soğanlı börülce
Yesin benim oğlum doyunca
Mini mini yavrum ninniiiii
Ninni de yavrum neni…. Eeee---eeee….
Tekerlemeler: Özellikle okul öncesi dönemde çocukların dil gelişimine, okula başlangıç yıllarında da okuma becerilerinin ve hatta okuma alışkanlığının gelişmesine ciddi katkısı olan sözlü (-halk-çocuklara-) şiir örnekleridir.
Tekerlemelerimize örnek:
El el epenek
Elden düşen kepenek
Kepeneğin yarısı
Keloğlan'ın karısı
*********
Çarşıya gittim
Eve geldim hanım yok
Bebek ağlar beşik yok
Çorba taşar kaşık yok
Ali baba öldü tabut yok
B.Manzumeler:
Ülkemizde “çocuk” ve “şiir” sözcükleri yan yana gelince ne yazık ki akla, öncelikle okullarda okutulan şiirler (!) gelmektedir. Çünkü özellikle çocukluklarımızın şiir kitabı satın almaları ve şiir okumaları, çeşitli tarihi-toplumsal-kültürel nedenlerle bir kültürel davranış (alışkanlık) haline gelmemiş, böyle bir gelenek oluşmamıştır.
Postmodern sanat anlayışının bile ilgilenmediği, statükonun hoş karşıladığı (işine gelen) olumsuz yapısı nedeniyle ilgilenmeye gerek duymadığı, okullarda ve internette kendine oldukça geniş yer bulan ve büyük çoğunluğuna (çok az sayıda gerçek şiirlerin de varlığını yadsımadan) şiir diyemeyeceğimiz (hatta manzume bile diyemeyeceğimiz) manzumeleri konuları (içerikleri) itibariyle beş başlık altında toplayabiliriz:
1.Belirli Günler ve Haftalar için yazılmış manzumeler: Bunlara “rant kapısı manzumeler” de diyebiliriz. Çünkü yaklaşık olarak on beş milyon öğrencinin tüketimine sunulmakta ve iyi para etmektedir.
Bu alanda “belirli günler ve haftalar”la (Kızılay, Yeşilay, Yerli Malı, Polis, Vakıflar haftası, Öğretmenler Günü, v.b. sayısı elliyi geçkin) ilgili, “sanat” ve “şiir” adına hüzün verici manzumeler yer almaktadır.
(Kurtulıuş Savaşı’mız, Mustafa Kemel Atatürk, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, 19 Mayıs Atatürk’ün Samsun’a çıkışı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı gibi konularda sanatsal şiir yazmış olan ve genellikle “eski kuşak” diye tanımlayabileceğimiz şairlerimizin ve o güzelim şiirlerinin günümüz çocuk yazını(şiiri) içinde, burada da olduğu gibi yalnızca bir parntez içi kadar alan kapladığını belirtmeliyim.)
Kitaplarda ve internet sitelerinde “çocuklara şiir” adıyla yayımlanan bu manzumelerde dil ve biçim adına hiçbir estetik özellik, öznellik, özgelik görmediğimiz gibi, içerik olarak da olumlu bir özellik, şiire sindirilmiş sağlıklı bildiriler göremiyoruz. Bol bol aşağılama, küfür, düşmanlık, kin v.b. egosantirik, paranoyak, özellikle de şizofrenik söylemlere rastlıyoruz. Bazı örneklere bakarak bu gerçeği kolaylıkla görebiliriz.
NEVRUZ
Hainlerin yaptığına yüreğim yandı
Bu itler kendini arslan mı sandı
Beğenmeyenin işi ne canım vatanda
Nevruz baharımın geldiği gündür
Yaşama mutluluk saldığı gündür
Yeter beynindeki kinleri durdur
Adam gibi adam ol vatanı bölme
EMRECAN BAKANER
(Dersimiz.com), 6761 kez okunmuş
VAKIF
Ağaç dikilir imece ile orman olur
Dağ başını almış dik yamaçlar duman olur
Her bağın bir bağcısı olur da,
Vakıfsız bir dünya viran olur
Neyyir Can'ım can gelir gayri
Kuruyan damardan kan gelir gayri
Millet el ele birlik olmuşsa eğer,
Düze çıkar dağlar, vakıf olur gayri
Neyyir Arıbaş (Dersimiz.com.)
İLKÖĞRETİM HAFTASI
İlköğretim haftasını
Kutlayalım hep birlikte.
Çalışmanın arkasını
Bırakmayalım derslikte.
İbrahim Şimşek ((Dersimiz.com.)
2.Ünite manzumeleri: Vücudumuzu tanıyalım, yangından korunma, ulaşım, kooperatifçilik, hayvanlar, beslenme v.b konularla ilgili, şiir değeri olmayan sipariş manzumeler furyası…
DENGELİ BESLENME
Öğretmenim anlattı
Hergün farklı yemeyi
Tatlı, tuzlu demeden
Her gıdadan yemeyi
Ispanak demir yaparmış
Havuçla beslenirmiş gözlerim
Eğer süt içmezsem
Kısa kalırmış kemiklerim
Boyum uzasın diye süt içmeliyim
Annem ne verirse hemen
Hapur hupur yemeliyim
Büyüyünce bende
Çocuklarıma bu şiiri söyleyeceğim.
Dengeli beslenin
Çabuk büyüyün diyeceğim.
Emine ÇELİK(Dersimiz.com.)
HAVA TAŞITI
Bulutlara dalıyor
Dönerek alçalıyor
Çok yolcu taşıyor
Hava taşıtı uçak.
DENİZ TAŞITI
İskeleye yanaşır
Denize çok yaraşır
Öyle çok yolcu taşır
Deniz taşıtı vapur
KARA TAŞITI
Koyu bir duman salar
Birden tünele dalar
Öyle çok yolcu taşır
Kara taşıtı tren
(imzasız) (Dersimiz.com.)
3.Vatan-Millet-Bayrak manzumeleri: İnsan olmak, insan haklarından ve evrensellikten yana olmak adına düşündürücü bir manzumeler alanıdır bura. Şiir adı verilerek yazılan anlatımı bozuk, övünülen ulusun dilinin bile doğru dürüst kullanılamadığı, estetik değer taşımayan bu manzumelerde kafatasçılıktan ulusalcılığa, ulusal ve dini kahramanlıklardan, Türkçülüğe ve hatta oradan da Türk-İslam sentezciliğine, giderek savaş kışkırtıcılığına uzanan yelpazede sayısız ürünle karşılaşırız.
VATAN TÜRKÜSÜ
Yürü gökten yüce bir ses
Ne diyor bak ey Türk sana:
“Kasırga ol, dağlarda es.”
Alev, ateş sal cihana.
…………..
Vehbi Cem Aşkun(Çocuklara Şiirler)
BAYRAĞIM
Batmayacak hiç ay'ın
Sönmeyecek hiç yıldız'ın
Gökleri süsler kan kırmızın,
Benim allı Bayrağım
Mihrican Karaca(Dersimiz.com),
9660 kez okunmuş
TÜRK BAYRAĞI
Türk Bayrağı demek;
Atatürk demek,
Mehmet Âkif demek,
Mehmet Âkif'ler demek!
Kahraman Mehmetçikler'in,
Gözlerindeki, âsil bakıştır, bayrak!
Nene Hâtunların,
Yörük Efelerin,
Omzunda taşıdığı, mermilerdir bayrak!
Bir bayrak,
Bin bayrak, milyon bayrak, milyar bayrak olur!
Oktay Zerrin(Dersimiz.com),
5054 kez okunmuş
VATAN İÇİN
Türk'üz adımız var, şanımız kadar,
Her gün ufkumuzdan bin şimşek çakar.
Bu millet isterse, cihanı sarsar,
Bu ülkü, bu bayrak, bu toprak için...
Süleyman ÖZBEK(Dersimiz.com),
3736 kez okunmuş
DUMLUPINAR’DA ŞEHİT ASKERİN MEZARI BAŞINDA
Bir daha nikahlıydık sevgili hürriyete;
Kahramanlık Tanrı'dan vergidir bu millete...
Bir damla asîl kanda bir mucize saklıdır,
Bu topraklar Türklüğe inanmakta haklıdır.
Osman Atilla (Dersimiz.com.)
BAYRAĞIMA SAYGIM SONSUZDUR
Gönüllüyüm istekliyim bayraktarın olayım bayrak
Gücün bize güç katsın hız versin millete bayrak
Bayrağa hürmetsiz kimler varsa hepsi soysuzdur
Atadan emanet bayrağıma saygım sonsuzdur...
Mehmet Karlı(Dersimiz.com),
4084 kez okunmuş.
4.Dinsel manzumeler: Çocuğa ve onunla ilgili sanata bakış açısının bir sonucu olsa gerek çocuk şiirleri açısından en kısır alan…
Bu alanda sayıları az da olsa, dinsel ve mistik düşünce sahibi bir kısım şairlerin “şiir”lerine rastlıyoruz. Genellikle karamsar, çocuğa görelilik ilkesine uymayan, tanrı buyruğunu yaşamın özü gibi dayatan, yazgıya ve İslami koşullara uymaya davet eden “irşad” şiirler-i-dir bunlar:
ACI DUYGULAR
Çocukluğum, çocuk yıllar
Gitti gelmedi bir daha
Can dostlarım diyar diyar
Gitti gelmedi bir daha.
………………….
Zaman iter, toprak çeker
Can ağacı yaprak döker
Sevdiklerim teker teker
Gitti gelmedi bir daha.
Adurrahim Karakoç (Çocuklara Şiirler Antolojisi’nden)
GÜLDÜ
bu burak’tır deyü sopayı
at yaptı çocuk ve güldü
……………………
kırbaçladı atını çocuk güldü
Burak ve çocuk ikisi bir güldü.
Cevat Akkanat (Çocuklara Şiirler Antolojisi’nden)
GÜVERCİNLER
Bir ağaç mezartaşını yutuyordu çarşıkapıda
“içimizde kımıldanırken İstanbul”
bir çocuk mabedlerin susamışlığını satıyordu
sesini hatırlayamadığımız bir su testisinde
güneş sanki günahımızdı üstümüzde.
Sonra bu güvercinler niye varlar
Bir anıyı yaşatmak için mi
Ölümsüz bir ses mi taşımak için ötelere
Avuç içlerinde camilerin.
Erdem Beyazıt (Çocuklara Şiirler Antolojisi’nden)
ÇİÇEKLER VE ÇOCUKLAR
………………………………
Nedense çocukla çiçekte aynı
Kaderi görürüm.Bu beni yıkar
Hayatın düzeni böyle kurulmuş
Galiba bunda ada bir yüce sır var.
Çocuk büyümese, içek solmasa
Hayat bir noktada bıkkınlık verir
Rabbım büyük elbet; kırıp dökse de,
Her batında yeni hayat gönderir.
Muhsin İlyas Subaşı (Çocuklara Şiirler Antolojisi’nden)
ÇOCUK
………………………
Fatihlik nimetinden yüzü bir nurlu mühür
Biz akıl tutsağıyız, çocuktur ki, asıl hür.
Allah diyor ki:”Geçti gazabımı rahmetim!”
Bir merhamet heykeli mahzun bakışlı yetim.
…………………………….
Necip Fazıl Kısakürek (Çocuklara Şiirler Antolojisi’nden)
Ancak egemen manzume biçemi, ılımlı İslami görüşten şeriatçılığa, çeşitli tarikatlardan İslam dininin hegemonik baskısını yansıtan çeşitli dinsel “vaazlar” ve Yunus taklidi ilahilerdir.
Bu alandaki şiirlere(!) egemen anlayışın dikkat çeken en önemli özelliği; sürekli olarak bazı geleneklerle iç içe ve milliyetçilikle elele yürümesidir. Biçimsel yönden tam bir arapsaçı, içerik yönünden de yine çağdışı, fanatik, bağnaz, dinselparanoyak, islamişizofren….
MİZAN YAKINDIR
Beşer Düşmüş Dünya Keyfine
Riya Girmiş Allah Zikrine
Ramak Kalmış Ki Kıyamete
Rabbim Sonumuzu Hayr Ede
Ey İnsan Ne Gezersin Avare
Geriye Kalanların Hep Virane
Sarıl Sonun İçin İbadete
Ne Yazacak Haşrda Defterine
Yunus Duman(Dersimiz.com)
BAYRAĞIMA SAYGIM SONSUZDUR
Düğün varsa biryerde yükseklere dikilir bayrak
Bayramlarda törenlerde kurtuluşta asılır bayrak
Hacdan dönenler evlerine asar sallanır bayrak
Manevi değerli bayrağıma saygım sonsuzdur...
Mehmet Karlı(Dersimiz.com),
4084 kez okunmuş.
5.İnternet manzumeleri:
“Sizde şiir eklemek isterseniz hemen tıklayın.” Böyle yazıyor bir internet sitesinin ana sayfasında. Şiir istiyor, ama “de” eki bitişik…
Bu alanda okuma ortamlarına sunulan şiir adlı manzumeler de tıpkı yaygın okul manzumeleri gibi manzume değeri bile olmayan sözcük yığınlarıdır. Düzeysiz, estetikten, dilden, anlatımdan yoksun…
Nasıl “internet cafe” adlı bataklıklar çocukları ve gençleri zehirleyen, küfür makineleri rolünü oynuyorsa, internet siteleri de buna benzer bir işlev vererek bir sürü güzel değerleri ve bu arada sanata (özelde de şiire) dair olanları çürütme, parçalama, yok etme rolü oynamaktadır.
İlginç ve önemli olan da şudur: Yukarıdaki internet alıntılarından da anlaşılacağı gibi bu manzumeler hiç de azımsanamayacak sayıda çocuk-genç tarafından okunmaktadır. Kısaca söylemek gerekirse; olumsuzluk bağlamında niceliğin niteliğe, yani niteliksizliğe, çirkinliğe, çağdışılığa dönüşmesi gerçekleşmekte ve yaşama damgasını vurmaktadır.
ÇOCUKLARA MANZUMELER-ŞİİRLER-DE SORUNLAR:
1.BİÇİMSEL SORUNLAR:
Özetlemek gerekirse bu manzumelerdeki biçimsel hataları, kusurları şu temel başlıklar altında toplayabiliriz:
*İmge hataları, sözcük enflasyonu, müzikalite yoksunluğu.
*Sözcüklerin aynı yapıt içinde eski ve yani biçimiyle kullanılması.
*İyelik ekleriyle zamirlerinin aynı tümce içinde yar alması.
*Anlatım bozukluğu.
*İmla hatası.
*Özne-yüklem, zaman uyuşmazlığı.
*Sanatsal (estetik) düzeyin tutturulamaması.
*Çocuğa görelilik ilkesine uyulmaması.
Bu kusurlar, çocukların şiir okuma alışkanlığını, şiir okuma zevkini yok eden, aynı zamanda büyükler için de yazan birçok şair ve yazar da dahil olmak üzere “büyük yazını” şair ve yazarlarının okunmaması sonucunu da doğuran, göz ardı edilemeyecek kadar önemli kusurlardır. Çünkü çocukluğu olmayan yazın ve sanatın büyüklüğü de olmaz.
2.İÇERİK(ÖZ)SEL SORUNLAR:
İçerikle ilgili yanlışlar ve kusurlar da şöyle özetlenebilir:
*Irk, cins, din, mezhep, ırk, renk ayrımı yapmak.
*Kahramanlığa özendirmek.
*Irkçılığı kabul ettirmeye çalışmak.
*Beyinleri savaşa koşullamak.
*Şeriat kurallarını, ya da en azından İslami kuralları aşılamaya çalışmak.
*Çocukların hayal dünyasını sınırlamak, hatta tüketmek.
*Yazgıyı, boyun eğmeği dayatmak.
*Korkuyu egemen kılmak.
*Baskıyı, kölecilik anlayışını meşru göstermeye çalışmak.
*Zamanı ibadete, zikre ve hatta ikinci bir din gibi sunulan futbola ayırmalarına özendirmek.
*Çocukların dünyasını cinle, şeytanla, falla koşullamak.
VEHAMETİN NEDENLERİ YA DA SONUÇ:
Görüldüğü gibi; her alandan üretimlerin içinde genel toplama göre çok az da olsa nitelikli şiirlerin var olduğunu yadsımadan, çocuklara şiirler bağlamında (genel karakteri, niceliği ve okunma oranı itibariyle) “vahim” bir tabloyla karşı karşıya olduğumuz somut bir gerçek.
Bu “vehamet”in nedenlerine gelince: Yine temelinde tıpkı eğitim gibi yazının da metalaşması için elinden geleni esirgemeyen kurulu düzen ve onun medyasının pohpohladığı popüler kitle kültürü, pragmatik (yararcı) yaşam anlayışı ve “çocuk yazını”nın (şiirinin) insan yaşamındaki (sosyolojik ve psikolojik) yerinin, öneminin ve etkisinin felsefi düzeyde kavranamaması var.
*Ülkemizin kültür yapısıyla doğrudan ilintili bir sonuç bu. Toplumunun yalnızca % 8’inin, çocuklarının da yalnızca % 5’inin iyi okur olduğu, yine eğitim sisteminin ürünü olarak kitap okuru çocuklarının % 97’sinin yazmaktan “nefret” ettiği, % 99’unun da şiir kitabı satın alıp okumadığı, “iyi” şairlerinin bile şiir kitaplarının 500 ile 1000 arasında basıldığı bir toplumsal-kültürel yapıdan daha fazla ne bekleyebiliriz ki? (22 Mart Dünya Çocuk Şiirleri Günü’nü kutlamamasını örneğin.)
Diğer bazı nedenleri de şöylece sıralayabiliriz:
*Çocuğa dair hiçbir birikimi olmayan birçok yayıncının çocuk yazınını yalnızca para kazanma aracı olarak görmesi.
*Bu anlayışla yakın çevrelerindeki bazı işlenmemiş yetenekleri, ücretsiz, ya da çok düşük ücretlerle yazmaya zorlamaları ve bu yolla ortaya çıkan dosyaları kitaplaştırmaları.
*Kitapların dil, kurgu, anlatım hatalarıyla dolu, sanatsal niteliklerden, estetik değerlerden yoksun olması.
*İdeolojik eğitimin aracı olarak görülmesi.
*Okulların tam anlamıyla rant furyasına bulaşarak, hiçbir seçicilik çabası göstermemeleri.
*Öğretmenlerin ve ailelerin okumamaları, duyarsızlıkları.
*”Seri üretim”, ya da ”sekreterya üretiminin yaygınlaşması.
*Çocuk için yazıldığı halde çocuğa göre olmayışı.
*Çocuk yazını dünyasında eleştirmenlerin olmaması.
C. Çocuklar için Yazılmış Gerçek Şiirler ve Sorunları:
Bu kategoride, isimleri yazının başlangıç sayfalarında belirtilen yazar ve şairlerimizin yazdığı birbirinden güzel, estetik değeri yüksek çocuk şiirler yer almaktadır.
ALIŞAMADIM
Bu dünya ne tuhaf
Alışamadım bir türlü denize,
Beş kıtaya, insan sesine.
Her gün yeniden düşünüyorum hepsini.
Alışamadım desem doğrudur
Ellerime.
Melih Cevdet ANDAY
AZIK
Acıkmayasın
Sevgi koydum
Azık sana
Yer dolusu çiçek
Gök dolusu güneş
Verdim sana
Üşümeyesin
Korkmayasın
Işık koydum
Azık sana
Öplüm öplüm
Öpülgen dost
Saçları denize
Dökülgen dost
Ağlamayasın
Yazık sana
Gülme koydum
Azık sana
Ali YÜCE
YILDIZLAR
Kitabın yanında defter
Defterin yanında bardak
Bardağın yanında çocuk
Çocuğun yanında kedi
Ve uzakta yıldızlar yıldızlar
Oktay RİFAT
VAR
Ağacı kıskanırım
Yemiş yüklü dalı var
Bahar olsun güz olsun
Ne güzel masalı var
İmrenirim arıya
Petek petek balı var
konduğu çiçeklerin
Pembesi var alı var
CAHİT SITKI TARANCI
UYKU
Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Dallarında gezinsin
Kül rengi güvercinler
Konsunlar yastığıma
Uyutmak için beni
Sırtlarında kuş tüyü
Gagalarında ninni
Kaldırıp yatağımı
Uçursunlar göklere
Kendimi yıldızlarda
Bulayım birdenbire
Bana çiçek gönderme
Bir kuş ağacı gönder
Alnıma dokunanlar
İyileşmiş desinler
ÜLKÜ TAMER
BEBEKLERİN ULUSU YOK
İlk kez yurdurndan uzakta yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Başlanm tutuşları aynı
Bakarken gözlerinde aynı merak
Ağlarken aynı seslerinin tonu
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Güllerin en hası, en goncası
Sarışın bir ışık parçası kimi
Kimi kapkara üzüm tanesi
Babalar, çıkarmayın onlan akıldan
Analar, koruyun bebeklerinizi
Susturun susturun söyletmeyin
Savaştan, yıkımdan söz ederse biri
Bırakalım sevdayla büyüsünler
Serpilip gelişsinler fidan gibi
Senin benim hiç kimsenin değil
Bütün bir yeryüzünündür onlar
Bütün insanlığın gözbebeği
İlk kez yurdumdan uzakta" yaşadım bu duyguyu
Bebeklerin ulusu yok
Bebekler, çiçeği insanlığımızın
Ve geleceğimizin biricik umudu
Öyle de olsa bu şiirlerle ilgili sorunlarımız da var:
1.Her şeyden önce yalnızca çocuklara şiir üreten, ya da yalnızca çocuklara şiirlerin teorisiyle ilgilenen şair ve yazarımız yoktur.
2.Çocuklara şiirler nitelik ve nicelik olarak kalabalık çocuk nüfusumuzun gereksinmesine yanıt olmaktan çok uzaktadır.
3.Kirli paranın temiz parayı kovması gibi, çocuklar için yazılmış nitelikli şiirler okulların dışına itilmiştir.
4.Bu tür şiirler yayımcılar tarafından kabul görmemekte, kitaplaştırılmamaktadır.
5.Ciddi sanat dergilerinde de çocuklar için yazılmış şiirlere yer verilmemektedir.
6.Çocuklara şiirler yayımlayan çocuk dergileri de nicelik olarak yetersizdir.
Bütün bunlardan başka özellikle vurgulanması gereken gerçeklik de şudur: Sanatsal, estetik ve hatta felsefi açıdan güçlü şiirler yazan, bu şiirleriyle çeşitli ödüller de alan günümüz şairleri arasında çocuklar için şiir üreten şaire rastlamıyoruz artık. Kabul edilmesi gerekir ki, postmodern sanat ve şiir anlayışı ne kadar güçlü ve geçerli şiirler üretirse üretsin yaşamın iki alanında var olamamaktadır:
1.Topluluklar önünde şiir okunması gerektiğinde,
2.Çocuklara şiirler alanında.
ÇÖZÜM İÇİN ÖNERİLER:
A.Genel anlamda:
Demokrasiyi geliştirmek.
Toplumun kültür düzeyini yükseltmek
Eğitim dizgesini demokratikleştirmek
Sanat eğitimi olanaklarını yaygınlaştırmak.
Kültürel dengeli beslenme (%50 bilim+ %50 sanat) bilincini geliştirmek.
Postmoden sanat anlayışını terk etmek.
B.Özel anlamda:
*Geçmişte olduğu gibi büyükler için yazan nitelikli şairlerimizin çocuk şiiri üretimine de katılmaları.
*Yalnızca çocuk şiirleri yazan şairlerin özellikle desteklenmesi, özendirilmesi.
*Nitelikli yazın-sanat dergilerinin nitelikli çocuk şiirlerine yer vermeleri
*Çocuk şiiri ağırlıklı çocuk dergilerinin yayımlanması ve bu dergilerin desteklenmesi, özendirilmesi.
*Üniversitelerin ilgili bölümlerine ve özellikle öğretmen yetiştiren fakültelerinin programlarına “çocuk şiirleri dersi”nin konması.
*İlk ve orta öğretim ders kitaplarında nitelikli çocuk şiirlerine de yer verilmesi ve derslerde üzerinde durulacak bir programa bağlanması.
*Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, çocuk, öğretmen ve şiirle ilgili bölümleri olan üniversitelerin, yayınevlerinin ve yayınların çocuk şiirleri yarışmaları düzenlemeleri, başarılı olanları ödüllendirmeleri ve kitaplaştırarak yayımlamaları.
*Çocuk şiirleri eleştirmenlerinin yetiştirilmesi, bu alanda çalışanların desteklenmesi, özendirilmesi.
*Okul kitaplarının, internet sitelerinin, kursların, diğer eğitim-öğretim kurumlarının ve hatta çocuk şiirleri yayımlayan yayınevlerinin yayınlarının eğtimbilim, yazın ve sanat bağlamında oluşturulacak “çocuk şiirleri komisyanları”nca denetlenmesi.
*Öğretmenlere çocuk şiirleri konulu hizmet içi eğitim verilmesi.
*Çocuk şiirleri üretim atölyelerinin kurulması.
*Çocuk şiirleri festivalleri, günleri, haftalarının düzenlenmesi, yaygınlaştırılması.
*Çocuk şiirleri konulu radyo, televizyon izlencelerinin yapılması.
*22 Mart Çocuk Şiirleri Günü’nün bilimsel ve sanatsal etkinliklerle kutlanması.
KAYNAKLAR:
1.Üstün ve/ya özel yetenekli” 75 öğrenciyle yapılan envanter çalışması,Şaban Akbaba,Bursa, 2005.
2. Türk Edebiyatı Ansiklopedisi, Atilla Özkırımlı, İnkılap Yay,İstanbul,1982, 1990.
3.Türkiye Yazarlar ve Kültür Adamları Ansiklopedisi, İhsan Işık, Elvan Yay.,Ankara,2006
4.Çocuk Edebiyatı (99 Soruda Çocuk Edebiyatı Dizisi),Mustafa Ruhi Şirin, Çocuk Vakfı Yay,İstanbu,1994
5.İnternet:Antoloji.com, dersimiz.com.
6.Çocuklara Şiirler Antolojisi, Vehbi Cem Aşkun, Elips Yay.,Ankara, 2007.
7.Çocuklara Şiirler Antolojisi, Arif Ay,Akçağ Yay.,Ankara,2001.
8.Çocuklar İçin Seçilmiş Şiirler, Kavram Yay.,İstanbul,1997.
Kocaeli Üniversitesi ……………… Etkinliğiğnde bildiri olarak sunuldu
Kocaeli Ün. ……………………Dergisi………..
Dostları ilə paylaş: |