Osmanlı Kültürünün Eflak ve Boğdan’ın Yaşamına Etkisi


Paskeviç ve Şark Seraskerliği İle İlişkileri / Yrd. Doç. Dr. İbrahim Aykun [s.721-729]



Yüklə 11,12 Mb.
səhifə84/105
tarix15.01.2019
ölçüsü11,12 Mb.
#96589
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   105

Paskeviç ve Şark Seraskerliği İle İlişkileri / Yrd. Doç. Dr. İbrahim Aykun [s.721-729]


Atatürk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

İlk Osmanlı-Rus ilişkileri II. Bayezid zamanında başlamıştır. Sonraları Rusya güçlenince yönünü güneye çevirmiş, dolayısıyla bu topraklar üzerinde bulunan Osmanlı Devleti ile devamlı bir çatışma halinde bulunmuş, iki devlet tarihte pek çok kez savaşmışlardır.

Fransız ihtilalinden sonra gelişen milliyetçilik fikri bünyesinde çeşitli ulusları barındıran imparatorluklar için ciddi bir tehlike oluşturmuştur. Nitekim bu fikir Osmanlı Devleti’nde de etkisini göstermekte gecikmemiş, içten içe bir kaynaşma başlamıştır. Bağımsızlık için ilk ayaklanan ulus Sırplar, bağımsızlıklarını ilk alan ulus da Grekler olmuştur. Rumların isyanlarının uzun ve etkili olmasının nedeni, büyük devletlerin menfaatleri gereği isyancıları desteklemesidir.

I. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın Sebebi ve Savaşa Götüren Olaylar

Rumların isyanları ve Navarin olayı Rusların savaş açmalarına bir bahane oldu. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşının asıl sebebi belki de en önemlisi, Çar I. Petro tarafından vasiyet şeklinde belirlenen, Rusların Osmanlı Devleti üzerindeki tarihi emelleridir. Ruslar, Karadeniz’e çıkmalı, İstanbul ve Hindistan’a mümkün olduğu kadar yaklaşmalı, Karadeniz’e çıktıktan sonra tersaneler kurarak güneye sıcak denizlere inmeli, Basra Körfezi’ne kadar inerek “Cihanın Ambarı” durumunda olan, Avrupalıların birçok sahil kasabalarına yerleştiği Hindistan’a kadar gitmeli ve Türkler Rumeli’den atmalı idi.1

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nın çıkmasında asıl sebep bu idi. Yunan isyanı ve gelişen olaylarda savaşın çıkmasında kıvılcım oluşturmuştur.

1821’deki isyanda Rusya’nın rolü büyüktü. 1814’de Odesa’da kurulan ve Yunan isyanının hazırlanmasında ve idare edilmesinde önemli rol oynayan “Etniki Eterya” cemiyetinin yönetimini de, Çar’ın harp yaveri Alexandr İpsilanti yapmıştı.2 İlk isyan Rusya’dan yardım alabilmek için Eflak ve Boğdan’da çıkarılmış ise de, başarısızlıkla sonuçlanması üzerine, ikinci isyan Mora’da başlatılmıştı.3 Bu arada İngiltere de kendi himayesinde bağımsız bir Yunanistan kurulması için çalışıyordu. Böyle bir politika izlemesinin nedeni, isyanı bastırmak için Mısır Valisi Mehmed Ali Paşa’dan yardım isteyen Osmanlı Devleti’nin, bu yardıma karşılık, Mora ve Girid valiliklerini vermeyi vaad etmesiydi. Mora ve Girit valiliklerinin Mehmed Ali Paşa’ya verilmesini, Doğu Akdeniz’deki menfaatlerine zararlı görüyordu.4 İngiltere’nin asileri desteklediğini öğrenen Rusya da asilerden desteğini çekti.5

1 Aralık 1825’te Rus Çarı I. Alexandr’ın ölümü üzerine yerine geçen ve Türk düşmanlığı ile tanınan Çar I. Nikola zamanında Osmanlı-Rus ilişkileri yeniden gerginleşmişti. Çünkü Çar, Osmanlıların Mora isyanını bastırmaları karşısında Rusya’nın seyirci kalmasını moral bakımından bir yenilgi sayıyordu. Bunun üzerine bir nota göndererek Bükreş Andlaşması’nın hükümlerinin yürütülmesine itiraz etmiş, Osmanlı Devleti de isyanı bastırmak üzere iken, yeni bir mesele ile uğraşmak istemediğinden, Rusya’nın notada belirttiği meseleleri görüşmüş ve 7 Ekim 1826’da Akkerman Andlaşması imzalanmıştı.6

Daha sonra İngiltere ve Rusya temsilcileri 4 Nisan 1826’da Petersburg’da bir araya gelerek Yunan meselesini çözmeye karar verdiler ve yapılan görüşmelerde, Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’ne vergi ile bağlı özerk bir devlet haline getirilmesine karar alındı. Bu protokolde, önerinin Osmanlılara kabul ettirilmesi de yer alıyordu.7 Kendisine karşı kurulmuş olan “Kutsal İttifakı” parçalamak düşüncesiyle Fransa da bu protokole katılacağını bildirmişti. Bunun üzerine üç devlet 6 Temmuz 1827’de Londra Andlaşması’nı imzaladı. Bu anlaşmaya göre Yunanistan bağımsız bir devlet haline getirilecek ve andlaşma Osmanlı Devleti tarafından kabul edilmediği takdirde de güç kullanılarak kabul ettirilecekti.8

Osmanlı Devleti müttefikler tarafından kendisine sunulan teklifi, hem iç işlerine müdahale saydığından hem de Rumların bağımsızlığının imparatorluk içerisinde bulunan etnik olarak farklı çok sayıdaki millete örnek teşkil edeceğini düşündüğünden kabul etmedi.9 Bunun üzerine müttefikler andlaşma metninde de yer aldığı gibi baskı yolunu tercih ettiler10 ve Navarin koyunda bulunan Osmanlı-Mısır donanmasını taciz etmeye başladılar. Donanmanın limanda toplu halde bulunmasını sakıncalı bulan Türk Amiraller, donanmayı limandan çıkarmak istedilerse de müttefik donanmasının engellemesiyle karşılaştılar.11 İngiliz Amirali Sir Edward Codrington kumandasındaki müttefik donanması, küçük bir bahane ile aniden Osmanlı donanması üzerine saldırdı. 3-4 saat süren bir bombardıman sonunda Osmanlı donanması adeta yok edilirken, 4.000 Türk denizcisi yaralandı ve Navarin koyunun suları 6.000 denizciye mezar oldu.12 İngiltere çok önemli bir hata yapmıştı. Bizzat bu olaya katılarak, Rusya’nın güneye sarkarak Doğu Akdeniz’de kendi menfaatlerine tehdit oluşturmasına yardım etme gafletinde bulundu. 28 Ocak 1828’de İngiltere Kralının Parlamentoyu açış konuşmasında Osmanlılardan “eski müttefik” ve Navarin olayından da “uğursuz olay” diye bahsetmesi hiçbir şey ifade etmiyordu.13

1826’da Yeniçeri Ocağı’nın kaldırılmasından sonra yerine kurulan Asakir-i Mansure-i Muhammediye daha yeni teşkilatlandırılıyordu. Üstelik şimdi de donanmasını kaybetmişti. Bu da tabii Rusya’nın işine yarıyordu. Navarin olayından sonra gelişen olaylar yeni bir Osmanlı-Rus savaşının çıkmasına sebep oldu.

II. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı

A. Savaşın Başlaması ve 1828 Yılı Harekatı

1 Nisan 1828’de Çar Nikola “Rus adının şerefini, Rus Devleti’nin haysiyetini, haklarının dokunulmazlığını ve millî şerefi” korumak bahanesiyle Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti.14 Rusya’nın bu tavrı karşısında Bâb-ı Fetva’da Osmanlı üst düzey yetkililerinin katıldığı toplantıda, Rusya’nın sınırı tecavüz ile savaşa başladığı vurgulanarak “mukâbele-i bi’l-misle riayetle kâffe-i millet-i Osmaniyenin muharebeye hazırlanması ve müdafaaya devletçe teşebbüs olunması şer’an lazım geldiği Cânib-i Şer’-i Şerifden ifade olunmağla, mucibince Devlet-i Aliyye’nin Rusya Devleti’ne asker ve leşker sevki icab eylediği”ne karar verildi.15

Rusya ile Osmanlı Devleti hem Avrupa kıtasında hem de Asya kıtasında sınır komşusu idiler. Dolayısıyla savaş Avrupa ve Asya kıtasında yapıldı. Savaşın ilanından sonra Ruslar Kafkasya cephesinde de sınırı geçerek Osmanlı topraklarına girdiler. Rus ordularının komutanlığını Paskeviç yapıyordu. Osmanlı Ordusu komutanı ise Erzurum Valisi ve Şark Seraskeri16 Galib Paşa idi.

Kars Muhafızı Emin Paşa, İstanbul’a gönderdiği yazıda, Rusların sınırı geçerek Tiknis köyüne geldiklerini bildiriyordu.17 Rus Generali Paskeviç’de18 Emin Paşa’ya gönderdiği 14 Haziran 1828 tarihli mektubunda, Osmanlıların andlaşmalara uymadığını, Müslümanları Rusya aleyhine kışkırttığını, Rusya’nın bu sebeplerden dolayı savaş ilan ettiğini belirttikten sonra: “… saları olduğum asakir-i nusret-i müesser ile bu def’a Gümrü tarafından hudud-ı İslamiyeye mürur eylediğimi…”19 şeklinde ifadelerle kendince savaşın sebeplerini de izah ediyordu.

A. Kars’ın Ruslar Tarafından Alınması

Kafkasya-Azerbaycan ve İran’a giden yollar üzerinde bulunan, tarihte çok önemli mücadelelere sahne olan, doğudaki serhad şehirlerimizden Kars, Paskeviç’in hedefindeki ilk şehirdi. Kars’ı alarak Ahıska ile Anadolu’nun iç kısımlarından ve Trabzon’dan gelecek destek kuvvetlerinin toplandığı, askeri malzemelerin biriktirildiği Erzurum ile irtibatı kesmeyi amaçlıyordu.20

Paskeviç, Erzurum’dan Kars’a gelecek yardımlara mani olmak için ordusunu şehrin güneyine yerleştirdi.21 Rus ordusunda 15 piyade taburu, 6 süvari bölüğü, 7 Kazak alayı, 85 top bulunuyordu. Rus ordusu toplam 14.000 kadar askerden, Osmanlı ordusu ise 11.000 asker ve 151 toptan oluşuyordu.22 Erzurum Valisi ve Şark Seraskeri Galib Paşa da Erzurum’dan yardım göndermeye çalışıyordu. Ancak Galib Paşa’nın da imkanları çok sınırlıydı. İstanbul’a gönderdiği şukkada “akçeden ve hususan topçu fikdanından çektiğimi tarif edemem” diyerek sıkıntısını bildiriyordu. Doğuya gönderilen asitane topçularının azlığı, Kars, Ahıska, Ardahan, Bayezid ve Erzurum olmak savunulacak yerin fazlalığı nedeniyle bunların nasıl yeteceğinden yakınıyordu.23 Rusların Kars kuşatması sırasında Emin Paşa’nın 5.000 kişilik süvari kuvvetiyle yapmış olduğu huruç hareketi başarısız oldu ve 5 Temmuz sabahı Ruslar istihkam siperlerinde bulunan 26 adet kuşatma topuyla kaleyi döğmeye başladılar.24 Osmanlı Kuvvetleri Karsı savunmaya çalışıyor ve Rus saldırılarına başarıyla karşı koyuyorlardı. Teğmen Labeentsef bir Ermeni varoşuna yaptığı saldırıda güç durumda kalmış, yardıma gönderilen birlikler de başarılı olamamışlardı. Albay Miklaşevsky, 39 ve 42 alaylardan aldığı bölüklerle şiddetli çarpışmaların olduğu mezarlığa gitmiş ve mezarlığı almış ise de Türklerin karşı koyması üzerine geri çekilmişti.25 Rusların Türk savunması karşısında başarısız olmaları üzerine 39. ve 42. Alayların tümü yardıma gönderildi.26 Güç durumda kalan Rus birlikleri bu yardımdan sonra Türk direnişini kırmayı ve Kars çayının sol tarafındaki tepeleri ele geçirmeyi başardılar. Ruslar ele geçirdikleri yerlere top yerleştirerek kaleyi ve şehri top ateşine tutmaya başladılar. Bu saldırılardan sonra yalçın bir kaya üzerindeki iç kale ile tüm Kars Rusların eline geçti. Paskeviç’in teslim olmaları teklifi üzerine Emin Paşa düşünmek için süre istediyse de kabul etmedi. Emin Paşa askerler arasında itaatsizlik ve huzursuzluk çıkmasından korktuğu için, kalenin anahtarını Ruslara teslim etti.27 Bu mücadeleler sırasında Türk kayıpları 1361 esir, 2000 şehit ve yaralı, Rus kayıpları ise ölü ve yaralı 400 kadardı.28

Ruslar Osmanlı ordusu hakkında bilgi edinmek amacıyla Kars’ın Müslüman ve reayasından para karşılığı casuslar temin etmişlerdi. Ruslara bilgi verdikleri tespit edilen iki zımmi ve Yusuf Bayraktar adında birisi yakalanmıştı.29

B. Ahılkelek’in Rusların Eline Geçmesi

Paskeviç Kars’ı ele geçirdikten sonra veba salgını yüzünden bir süre beklemek zorunda kaldı. Veba salgınının atlatılmasından sonra30 Erzurum tarafına doğru sahte bir nümayiş hareketi yaptıktan sonra Ahıska’ya giden iki yoldan biri olan ve Ahılkelek’ten geçen yola saptı. Bu yolu kullanmasının sebebi yolun çevirme hareketlerine daha az açık ve Rusya’dan istenilen takviye kuvvetlerinin izleyeceği yollara yakın olmasıydı.31

Paskeviç’in az önce değindiğimiz Erzurum üzerine yanıltmak için yaptığı yürüyüşü haber alan, Kars’a yardım için gönderilen, ancak Karsın düştüğünü öğrendikten sonra Ardahan yönüne çekilen, Köse Mehmed Paşa komutasındaki kuvvetler, Erzurum’un güvenliğini temin için Kars-Erzurum arasındaki Soğanlı dağlarına çekilmişti.32 Rus ordusunun Ahıska yönüne doğru hareket ettiğini öğrendikten sonra Ardahan’a, oradan da Yalnızçam Dağı ile Dokuz-pınar arasındaki boyun üzerinden Posof Çayı yönüne doğru ilerlemişti.33

Ahılkelek kalesi, 1.000 kişilik bir kuvvet tarafından savunuluyordu. Kaleyi ölünceye kadar savunmada kararlı olan Türkler, Paskeviç’in tesirli ateşi karşısında, diğer kuvvetlere katılmak düşüncesiyle kalenin surlarından sarkıttıkları iplerle aşağıya inmişler ise de bunlar şehit edilmişlerdir. Aşağıya sarkıtılan iplerden istifade eden rus askerleri surlardan içeri girerek, kaleyi teslim almışlardır.34 Burada Rus ordusuna 2 topla 25.000 kişilik bir takviye kuvveti katılmıştır.35

Ahılkelek’ten sonra Paskeviç, Ahıska yoluna hakim Hertvis kalesini de ele geçirmek için bir kuvvet göndermiştir. 200 kişi ve 14 topla savunulan kale, 3000 süvari ve piyadeden oluşan Rus kuvvetleri karşısında kale teslim edilmek zorunda kalınmıştır.36

C. Rusların Ahıska Kuşatması

Ruslar Ahılkelek’ten sonra Ahıska üzerine yürüdüler. Paskeviç, Köse Mehmed Paşa’nın kendisinden önce Ahıska’nın yardımına gitmesine izin vermemek için, Çeki-Çiviler dağından geçen 60 km’lik yolu tercih etti.37

Ahıska, Posof Çayı’nın Kür nehrine karıştığı yerden 6 km. kadar batıda, Kartalin tepelerinin güney eteklerinde kurulmuş ve taştan yapılmış bir sur ile çevrilmişti.38

Ahıska 10.000 kişilik bir garnizon tarafından savunuluyordu. Köse Mehmed Paşa da komutasındaki kuvvetlerle yardıma gelmişti.39 Gelen takviye kuvvetleri ile birlikte Rus askeri sayısı 10.000’den fazlaydı. 20 Ağustos’ta Ruslar, savaşmak veya Burzon geçidinden çekilerek geri dönmek şıklarından birini tercih için topladıkları harp meclisinde, gece baskını teklifini kabul etmişlerdi.40

Ahıska’ya gelerek Taştepe’ye ordugahını kuran Köse Mehmed Paşa, savaşmak için çadırların sökülerek ileriye götürülmesini istemiş, tam bu sırada “gavur basdı geliyor” diyerek Erzurum ve Sivas sancaklarının nefir-i amm askeri Rusların yüzünü görmeksizin ve top sesi bile işitmeksizin kaçmışlardı. Osmanlı tarafında bu karışıklığı gören Ruslar saldırıya geçmişlerdi.41 Ahıska’da şehri ölünceye kadar savunmaya kararlı bir halk vardı ve “kaleden dışarı çıkmamağa ve kal’a kapılarını kapamağa cümlesi ittifak ve akd-ü misak” etmişlerdi.42

Paskeviç’i korkutan, Türklerin toplanıp Ahıska üzerine gelecekleri yolunda aldığı istihbarattı. Bundan dolayı taarruz için acele ediyordu. Türkler, Kars ve Ahılkelek’in sabahın erken saatlerinde yapılan saldırılar sonucunda alındığını, Ahıska’ya da aynı şekilde sabah saatlerinde hücum edileceğini tahmin ediyorlardı. Ancak Paskeviç Türkleri gafil avlamak için saldırıyı öğleden sonra yapmaya karar verdi.43

Paskeviç, 26 Ağustos 1828’de saldırı emrini verdi ve ilk saldırı için görevlendirilen Şirvan Alayı, surlardan açılan gedikten içeri girdi. Bataryaların yerleştirilmesi için çalışmalar devam ediyordu. Rusların ilk saldırısı başarısızlıkla neticelendi ise Zaykof tarafından getirilen toplar sayesinde çarpışmaların şiddetli şekilde devam ettiği mezarlık tarafı Rusların eline geçti. Çarpışmaların ikinci merkezi durumunda olan kilise tarafına Şirvan alayının yaptığı saldırı başarısızlıkla neticelendi. Bu arada şehirde yangın çıktı,44 Ahıska alev alev yanıyordu.

Şehri savunan halk Rusların eline esir düşmektense, ölümü tercih etmiş ve bir camiye toplanan 400 kişi yanarak şehit olmuş, kalanlar ise Rus katliamından nasiplerini alarak can vermişlerdi.45

Bu savaşta şehri savunan muhafızlardan 5.000, Ahıska halkından ise 3.000 kişi şehit olmuştu. Ruslar ise 2 general, 8 çeşitli rütbede subay, 118 kayıp vermişlerdi.46

D. 1828 Yılında Yapılan Diğer Muharebeler

Paskeviç, Ahıska’dan sonra Ardahan üzerine, General Muraviyev komutasında bir kuvvet gönderdi. Kars’tan ilerleyen Bergman komutasındaki diğer bir kuvvet Erzurum ve Kars yollarının kavşak noktasında, Kür nehri kenarında bulunan Ardahan’ı muharebesiz teslim aldı.47 Akçor da kendiliğinden Ruslara teslim oldu.48

Ruslar Anapa’yı da kuşatmışlardı. Ruslara karşı mücadele eden kabileler, ihtiyaçları olan tuzun Ruslar tarafından temin edileceği teklifi üzerine savunmadan vazgeçmişlerdi. Trabzon’dan deniz yoluyla yardım gelmemesi üzerine Anapa Ruslara teslim edildi.49

General Çavçavadze de Bayezid üzerine yürümüş, burayı ele geçirdikten sonra Diyadin ve Eleşkid taraflarını da almıştı.50

Kış geldiği için savaşa ara verilmiş, Rus ordusunun bir kısmı Kutais’e, bir kısmı Gürcistan’a, bir kısmı da Bayezid’e yerleşmişlerdi. Osmanlılar ise Velibaba’da biraz öncü kuvveti bırakmışlar, kalan ordu ise kışı geçirmek için Pasin sancağına gelmişlerdi.51

Bu arada Galib Paşa Erzurum valiliğinden azledildi. II. Mahmud’a göre “vikaye-i nüfuz ve itibarına takviyet içün herbir tarafı gözetilmişken şimdiye dek hiç bir gûne faide ve semeresi görülmeyüb” işler bu mertebeye gelmişti.52 Galip Paşa’nın azline sebep, Şark cephesinde başarılı olmamasının yanında İstanbul’a gönderdiği kaimesinin kenarına yazdığı “Rusyalunun bu gidişle tecavüzü müşkilat-ı mucib ve esbab-ı mukavemet mevkud olduğundan vesait-i münasebe tedarikiyle musalehaya teşebbüsün lüzumunu ihtar ederim” ifadesiydi.53 Yani Galip Paşa barış yapılması taraftarıydı. Ordunun durumunu daha gerçekçi olarak değerlendirmişti. Onun bu düşüncesi padişahı kızdırmış ve azledilmişti. Yerine Maden-i Hümayun Emini Salih Paşa tayin edildi.54

Salih Paşa, hemen gerekli hazırlıklara başladı. Asker toplanması için çalışmalara başladı ve 80.000 kişilik bir ordu meydana getirildi.55

E. Rusya’ya Karşı Osmanlı-İran İttifak Teşebbüsü

İran, Rusya ile yaptığı ve 1828 yılı başlarında imzaladığı Türkmençayı andlaşmasıyla sona eren savaşta büyük kayıplara uğramıştı. Osmanlı devleti bu durumdan istifade etmek istedi ve ortak düşmana karşı bir ittifak Andlaşması imzalama teşebbüsünde bulundu. Bu iş için Tezkere-i Sani Tayyibi Efendi görevlendirildi.56 Ona verilen talimatta57 İran görevini gizli tutması, mühimmat nezareti göreviyle Erzurum’a gittiğini söylemesi, Erzurum’da Salih Paşa ve Defterdar Nazif Efendi ile görüşmesinden sonra duruma göre İran’a gidip gitmemeye karar vermesi yer alıyordu. Tayyibi Efendi Erzurum’a vardıktan sonra Salih Paşa ve Nafiz Efendi ile görüşmüş ve sonra İran’a gitmekten vazgeçmişti. Buna sebep savaş sırasında yakalanan esirler içerisinde İran askerinin bulunmasıydı. Osmanlı ordusunun durumu da İranlı yetkililer tarafından bilindiğinden ittifak yapmayacakları ihtimali büyüktü.58

B. Osmanlı-Rus-Savaşı’nın 1829 Yılı Harekatı

A. Zivin ve Millidüz Muharebeleri

Salih Paşa, Hakkı Paşa’yı 30.000 asker ve 12 topla birlikte ordusunu kurmak üzere Millidüz’e gönderdi.59 Ayrıca casuslar temin ederek Ruslar hakkında bilgi toplanmıştı. Bilgilere göre, Rusların Kars önündeki büyük bir ordusundan başka, Benliahmed ve Kotanlu’da da ordusu bulunuyordu.60

Paskeviç önce Millidüz’de bulunan Osmanlı birlikleri üzerine hücum etmeyi planladıysa da, asıl ordunun Zivin’de bulunduğunu, Hasankale ve Köprüköy’den takviye kuvvetlerin geldiğini öğrenince Zivin üzerine saldırmaya karar vermişti. 30 Haziran’da Muraviyev’in öncü kuvvetleri, Karaurgan’da Osmanlı kuvvetleri ile karşılaştılar. Rusların geldiği haberi Salih Paşa’ya ulaştığı vakit, “tedariksiz tiz elden muharebeye şüru’ etmesünler” diye haber göndermiş, kendisi de düşmanın bulunduğu tarafa gitmiş ve burada savaşmak zorunda kalınmıştı.61

1 Temmuz’da Paskeviç Zivin’e doğru hareket etmişti,62 Muraviyev, Hançayı vadisini ana yolun batısına doğru aşmış Zivin tepelerinin uygun yerlerinden gelerek Osmanlı ordusunun sol kanadına dönerken, Paskeviç de vadiye inerek Zivin’i işgal etmişti. Aynı gün gece yarısına doğru Zivin’deki Türk ordugahı, levazımatı ve hayli çok yük hayvanı da Rusların eline geçmişti.63

Zivin’den sonra Paskeviç, Hakkı Paşa ordusunun bulunduğu Millidüz üzerine yürüdü. Esasında Salih Paşa ordusunun bozulması, Hakkı Paşa ordusunda da büyük bir moral çöküntüsü yarattı ve asker arasında firarlar yaşanmaya başlandı. Rus ordusunun Hakkı Paşa ordusu üzerine saldırıya geçmesiyle birlikte, tabya ve metrislerde bulunan askerler top ve tüfekle karşılık vermeye başladılarsa da zaten moral olarak çöküntü içerisinde bulunan askerler dağılmaya başlamışlardı. Hakkı Paşa saldırılara metanetle karşı koyduysa da esir olmaktan kurtulamadı. Hakkı Paşa ordusunda bulunan Behrampaşazâde Hüseyin Paşa, yenilgiden sonra 30-40 kadar süvari ile birlikte Hasankale’ye Salih Paşa’nın yanına gelebilmişti.64 Bundan sonra Salih Paşa Erzurum’a geldi. Prens Bekoviç idaresindeki Rus kuvvetleri Hasankale’yi ele geçirerek Erzurum’a biraz daha yaklaşmış oldular.65

B. Rusların Erzurum Üzerine Gelmesi ve İşgali

Ruslar Zivin ve Millidüz’de yaptıkları savaşlardan sonra, Osmanlı Devletinin önemli doğu şehirlerinden Erzurum üzerine hareket ettiler. Salih Paşa Zivin’den Erzurum’a döndüğünde halkın, arabalarını hazırlayarak göçe hazırlandıklarını görmüş, fetvalar çıkartarak buna engel olmak istemişse de başarılı olamamıştı.66 Yine şehrin güvenliğini sağlamak için yeni tabyalar yapmak ve hendekler kazmak gibi teşebbüslerde bulunmuştu. Ancak halkın morali çok bozuktu. Buna sebep, çok sayıdaki ordunun daha düşmanla doğru dürüst savaşmadan dağılması, askerlerin grup gurup kaçmalarıydı.

Erzurum’da büyük bir kargaşalık hüküm sürüyordu. Gerekli mühimmat ihtiyaç duyulan yerlere nakledilmeye çalışılıyordu.67 Salih Paşa önemli eşyalarını Maden tarafına göndermişti. Bunu duyan halk “sizler bu kadar askerle döğüşmeyüb firar ettiniz, şimdi de burada sebat etmeyüb savuşub gidüb ırz ve malınızı göz göre göre gavura teslim edeceksiniz” diyerek şehirde bulunan yabancılara da “yabancı makulesi kalkub gitsünler, gitmezler ise zararımız dokunur” sözünü tellal aracılığıyla ilan ettirmişler ve askeri şehirden çıkarmışlardı.68 Behrampaşazade Hüseyin Paşa şehirden çıkarılan askeri durdurup, tekrar şehre sokmuş ise de halkın tüfek ve top ateşiyle karşılaşmıştı. Tekrar kaçmaya başlayan askeri durdurduysa da Tokat Voyvodası Latif-zâde, Çorum Mütesellimi Hakkı Paşa’nın Kethüdası Ahmet Bey askerin huzurunda “seraskeri katleylediler ve yerlüler her ne kadar Osmanlı askeri var ise katlediyorlar “demeleri üzerine asker tekrar kaçmaya başlamışlardı.69 Erzurum’da bir kargaşalık hüküm sürüyordu. Ruslar Hasankale’ye geldiklerinde Soğanlı Dağı civarındaki savaşta esir düşen Erzurumlu Silahşör Memiş Ağa70 ve Bekir Ağa’yı şehrin teslimini teklif etmek düşüncesiyle Erzurum’a gönderdiler.71 Bu arada şehirde şehrin teslimi veya savaşmak şıklarından birisini tercih etmek için toplantı yapılmıştı.72

7 Temmuz’da Seraskerin gönderdiği Erzurumlu delegelerle görüşmeler yapılmış73 aynı gün Rus ordusu Gümüşlü Kümbet tarafına gelip savaşmaksızın geri dönmüştü.74

Ruslar kale ile irtibatı sağlayan Deveboynu’na geldiklerinde şehrin ileri gelenlerine hitaben bir mektup göndermişlerdi. Bu mektup Osman Paşa’nın konağında okunduktan sonra şehrin teslimine karar verilmişti.75

Salih Paşa, Hacı-Kadrizâde Osman Paşa, Defterdar Nazif Efendi, Ahmed Paşa ve Abdullah Paşa esir olarak Gümüşlü Kümbet’te bulunan Rus ordusuna götürüldüler.76

Sultan II. Mahmud, “Erzurum’un bu hale gireceği ahalisinin evvelki tavırlarından anlaşılmıştı” demek suretiyle, Erzurum halkının bu husustaki gayretsizliğini belirtmiş ve sitemde bulunmuştu77

Salih Paşa’nın yerine Şark Seraskerliğine Osman Paşa tayin edildi.78 Erzurum’a General Pankratiyev askeri idareci olarak görevlendirildi.79

C. Rusların Erzurum’un Güney Taraflarındaki Harekatı

Rusların Bayezid’de, 3 piyade taburu ile 400 Kazak ve 10 adet topları bulunuyordu. Salih Paşa ile Rus kuvvetleri arasında Zivin’de mücadele devam ederken Van Valisi İshak Paşa Bayezid kalesini kuşatmış ise de başarılı olamamıştı.80

Paskeviç, Erzurum’un alınmasından sonra Erzurum’un güney tarafında bulunan Hınıs üzerine bir müfreze göndermiş ve burayı muhare-

besiz teslim almıştır.81 Hınıs’a gönderilen kuvvetlere, ahaliye iyi davranılması konusunda bir talimat verilmişti. 13 Ağustos’ta Hınıs yakınlarında Türk-Rus kuvvetleri arasında bir karşılaşma olmuş ve bu Rusların yenilgisiyle neticelenmiştir. Bunun üzerine General Pankratiev veba salgınını bahane ederek Hınıs’taki kuvvetlerin Hınıs-Erzurum arasında bulunan Güllü köyüne çekilmesini emretmiştir.82

5 Ekim’de Muş işgal edilmiştir.83 Muş muhafızı Emin Paşa daha önce Ruslara müracaat ederek, Muş valiliğinin tasdikini istemiştir.84

D. Rusların Bayburt Harekatı

1. Bayburt Harekatı

Ruslar Erzurum’u ele geçirdikten sonra Bayburt üzerine yürüme kararı aldılar. Paskeviç, Bayburt ve Gümüşhane’den sonra Trabzon’u alarak, burasını Sivas’a ve İç Anadolu’ya yapılacak harekat için üs olarak kullanmayı amaçlıyordu. Anadolu’nun iç kısımlarına yapılacak askeri harekatın başarısı Karadeniz filosuyla yapılacak işbirliğine bağlıydı.85

Rusların harekatı Bayburt tarafına kaydırmak düşüncesinde oldukları istihbaratından sonra, çevre sancak ve kazalara yazılar gönderilerek eli silah tutan, savaşabilecek durumda olan kimselerin Bayburt tarafına gönderilmesi istenmişti.86

Paskeviç, Bayburt harekatı için General Burtsov kumandasında 2 tabur piyade, 100 Kazak, 2 Müslüman süvari alayı bir kuvvet göndermişti. 6 adet de top bulunuyordu.87

Rusların Masadderesi civarına geldikleri sırada Bayburt halkının büyük kısmı Bayburt’u terketmişti. Bayburt’un o zamanki durumunu en iyi şekilde Vamık Efendi’den öğreniyoruz: “Bayburd ve havalisi üç bin nefer mikdarı delil ve hayta askeri mevcud ise de beynlerine ihtilaf düşmüş ve nehb ve garete alışmış olduklarından, bunlar hasaret ve mazarrattan ma’ada bir işe yaramazlar. Tuzcu-zâde ve Koçak-oğlunun askeri dahi altı yüz nefer olur olmaz raddelerindedir ve el-haletü hazihi Bayburd’da Kethüda beyin getürdüğü iki kıt’a topdan ma’ada cebehane ve mühimmat-ı saireden eser yokdur. El-yevm Bayburd’da mevcud olan zahire cüz’i bir şeydir. Ahali-i bayburd dahi güya başlu başına kalarak küffar ile mukabele etmek kelimatıyla evlad u iyal ve ahmal-i eskallerini çıkarub dağ köylerine aşurdular. Bayburd boş kaldı. Lakin ahali-i merkumun mukabele edeceklerini kat’an akıl kesmez.”88

Şark Seraskerliğine tayin edilen Hazinedar-zâde Osman Paşa, Rusların Bayburt üzerine hareket ettikleri sırada, komutasındaki 10.000 askerle Balahor’da bulunuyordu. Bayburt da ise 12.000 asker bulunuyordu.89 Bayburt’ta bulunan Tuzcu-zâde Aziz Ağa, Abanos-oğlu Süleyman Ağa ve Kumbasar-oğlu Süleyman Ağa’nın komutasındaki askerler firar etmiş, 50 kişilik hizmetkarları ile kalmışlardı.90

Yukarıda Bayburt’un durumu izah edilmişti. Hal böyle olunca da Burtsov komutasındaki Rus kuvvetleri fazla bir direnmeyle karşılaşmadan Bayburt’u ele geçirdiler. Osmanlı kuvvetlerinin Bayburt’u geri almak için Gümüşhane’de hazırlık yaptıklarını öğrenen Burtsov, buna fırsat vermemek üzere Bayburt’a iki bölük bırakmış, kalan kuvvetlerle Hart yönüne doğru hareket etmişlerdi. Rus kuvvetleri Cuma günü ansızın Osmanlı ordusu üzerine saldırdıysa da Osman Paşa’nın temin ettiği Sürmene, Of ve Rize taraflarından eli silah tutan “bi’l-cümle ehl-i iman”ın yardıma yetişmesiyle Ruslar, yenilgiye uğratıldılar.91 Burtsov da öldürüldü.92

Ruslar ilk ciddi mukavemeti Hart ovasında aldılar. Bu yenilgi üzerine Erzurum’da bulunan Paskeviç, Rusları tehdit eden kuvvetleri besleyen Trabzon’u ele geçirmek için Bayburt’a geldi.93 Osmanlı kuvvetleri de Rusların Erzurum’dan yardım almasını önlemek için Masadderesi ve Koşupınar civarını kontrol altına aldılar.94

20 Ağustos’ta Paskeviç Hart üzerine yürüdü ve Türk kuvvetlerini yenilgiye uğrattı. Osman Paşa geri çekilmek zorunda kaldı. Osman Paşa bu yenilgiden sonra Sofiyan Dere geçidine geldi. Bir öncü kuvveti Çep Hane köyüne, üç birlik de Vavuk dağlarının kuzey taraflarına gönderildi.95

Paskeviç Gümüşhane üzerine Albay Simnoviç kumandasında bir kuvvet gönderdi. Paskeviç de Karahisar’a kadar bir yürüyüş yapmış ise de, Trabzon’a giden yolların aşılamayacağını düşündüğünden Erzurum’a dönmüştür.96

Gümüşhane’ye gönderilen kuvvetler, buradan dönerek, Kelkit ve Şiran taraflarında bir süre dolaştıktan sonra tekrar Trabzon’a gitmek düşüncesiyle Tandırlık’a kadar yürüdülerse de, bu civarda bulunan Osmanlı kuvvetlerinin karşı koyması üzerine, geri çekilmek zorunda kaldılar.97

Bu sırada Erzurum’a dönme kararı veren Paskeviç, ayrılmadan önce, Bayburt ve köylerinde bulunan hanelerin mal ve eşyalarını yağmalatmış, ekin tarlalarını da imha ettirmiştir. Ayrıca kaleyi lağımla tahrip ile kalede bulunan cami ve evleri de yaktırmıştı. Bayburt’u tahrip ettirdikten sonra Erzurum’a dönmüştür.98 Rusların Erzurum’a çekilmesinden sonra Osmanlı kuvvetleri Bayburt’a gelmişlerdi. Bu sırada Trabzon’da bulunan Şark Seraskeri Osman Paşa, bu mutlu haber üzerine Gümüşhane’ye gelmişti.99

2. Bayburt Harekatı

Rusların Bayburt’tan Erzurum’a gelmelerinden sonra Şark Seraskeri Osman Paşa, Rusları buradan da uzaklaştırmak için hazırlıklar yapıyordu. Yine Rusların Tercan ve Erzincan üzerine yürümeleri ihtimali üzerine gerekli tedbirler alınmıştı.100 Tercan civarlarında birtakım çatışmalar meydana gelmişti. Ruslar, Tercan Voyvodası Mahmud Bey’in, faaliyetlerine mani olmak için Sergeyev komutasında bir kuvvet göndermişlerdi. Mahmud Bey, Rusların gelmesi üzerine Tercan’ı terketmişti. Ruslar Tercan ileri gelenlerinden Erzurum’a zahire getirme sözü aldıktan sonra Erzurum’a dönmüşlerdi. Mahmud Bey’in, halkı Ruslar aleyhine kışkırtması üzerine, Albay Muravyev komutasında gönderilen kuvvetler Mahmud Bey’in evini ve bütün eşyasını imha etmişlerdi.101

Osman Paşa’nın Rusları Erzurum’dan atmak için hazırlıklar yaptığını öğrenen Paskeviç, Erzurum’da yeteri kadar kuvvet bıraktıktan sonra Bayburt’a doğru yola çıktı.102 Paskeviç’in ikinci defa Bayburt üzerine hareket etmesine bir sebep de, Hasan Paşa’nın Karahisar’dan Van Mutasarrıfına yazdığı ve Paskeviç’in eline geçen mektupta: “Şiran’da Grafı bozdum, kıra kıra Kelkid’e sürdüm ve ol mahalden Bayburd’a kaçtı. Andan dahi Erzurum’a firar edüb gitdiler ve bu esnada elli-altmış bin ademle Erzurum üzerine varmak üzereyim” ifadelerinin yer almasıydı.103

Paskeviç’in Bayburt üzerine hareket ettiği haberinin alınması üzerine, gerekli hazırlıklar yapılmış, çeşitli bölgelerde bulunan kuvvetlerin toplanıp Bayburt’a gelmeleri istenmişti. Kuvvetler Bayburt’a doğru hareket ederken yolda Ruslarla barış yapıldığı haberi gelmişti ve sabahleyin barış haberinin Ruslara bildirilmesine karar verilmişti. Rusların sabahın erken saatlerinde Bayburt’a girmeleri üzerine barış haberi ulaştırılamamış ve yapılan muharebe, Osmanlı kuvvetlerinin yenilgisiyle sonuçlanmıştı.104 Edirne Andlaşması’nın imzalanmasından sonra barış haberini getiren Rus subayı Trabzon’da karaya çıkartılmamış, bundan dolayı ikinci defa Bayburt Ruslar tarafından tahrip edilmiştir.105 Yani batı cephesinde savaş sona ermesine rağmen doğuda devam etmiştir.

Kars, Erzurum ve Bayburt savaşları, Karslı Muhammed Hamid Divançesindeki Mersiyelerle, Natiki mahlasıyla tanınan Ahmed Dursun’un “Der Mersiyye-i Zabt-ı Erzurum sane-Allahu ani’l-umum” ve Bayburtlu Zihni’nin “Hart Destanı” ile ebedileşmiştir.106

E. 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı’nda Ermeniler

Ermeniler savaş sırasında Ruslarla işbirliği yapmaktan çekinmediler. Kars ve Çıldır yöresinde bulunan Ermeniler Ruslar’a bağlılıklarını bildirmişlerdi. Ruslar Kars’ı aldıktan sonra ele geçirilen Türk silahları Ermenilere verilerek Rus ordusunda asker olarak görevlendirilmişlerdi.107 Aynı şekilde Bayezid’de olan Ermeniler de Rus ordusuna asker olarak yazılmışlardı.108 Ermeniler yıllarca birlikte yaşadıkları Türklere karşı eza ve cefa etmekten çekinmemişlerdi. İstanbul’a Ermenilerin Ruslarla işbirliği yaparak Türklere karşı yaptıkları zulümler rapor edilmekteydi.109

Çar I. Petro, Ermenilerin Rusya’ya göçürülerek, bunlar aracılığıyla doğu ticaretinden faydalanmayı tasarlamıştı. Ermenilerin Rus topraklarına yerleşmeleri karşılığında her türlü dini ve dünyevi ayrıcalıkların ve garantilerin verileceği de vaad edilmişti.110 Ruslar Türkmençayı Andlaşması’yla sona eren Rus-İran savaşında Ermenileri Rusya’ya göçürmeye çalışmışlardı. Göçmek isteyenler hakkında zorlama da yapılmıştı.

Ruslar zorla göç politikasını Doğu Anadolu’da da uyguladılar. Şark Seraskeri Osman Paşa, Rusların Ermenileri göçe zorladığını, onların ise buna karşı çıktıklarını, yani göçe zorlamanın bahis konusu edildiğini vurgulamıştır.111

Rusya’ya göçürülen Ermeniler Revan, Ahısta ve Ahılkelek’e yerleştirildiler.112 Doğu Anadolu’dan göçürülen aile sayısı 4230 idi. 454 aile evlerini satmış, diğerleri ise olduğu gibi bırakmışlardı.113 Göçürülen toplam aile sayısı 20.000, kişi sayısı ise 100.000 idi.114

III. Edirne Andlaşması

Doğu Cephesinde Kars, Ahılkelek, Ahıska, Ardahan, Erzurum, Bayburt gibi önemli merkezler, Rusların eline geçmişti. Batı cephesinde de durum doğu cephesinden farksızdı. Ruslar Edirne’ye kadar gelmişlerdi. Aslında Ruslar da barış yapılması taraftarıydılar. Çünkü ana kuvvetlerden çok uzaklaşmışlardı. Hastalıklar nedeniyle çok kayba uğramışlardı. Adolphus Slade Rus subaylarına dayanarak eğer Türkler, manen ve maddeten çökmüş olan Ruslara saldırmış olsalardı, son erlerine kadar bütün orduyu kılıçtan geçirebilirlerdi ifadeleri de Rusların durumlarını anlatmaktadır.115

Her iki tarafın da barış istemesi üzerine yapılan görüşmelerden sonra 14 Eylül 1829’da Edirne Andlaşması imzalandı ve 26 Eylül 1829’da tasdik edildi.116

Edirne Andlaşması’nın, IV. maddesi Anadolu’daki Osmanlı-Rus sınırıyla ilgiliydi. XIII. maddesi ise savaşa karışmış veya desteklemiş olan teb’anın durumlarıyla ilgiliydi. Bu madde ile Ruslar, Doğu Anadolu’da kendilerini destekleyen Ermenilere zarar gelmesini engellemeye çalışmışlardı.

Edirne Andlaşması, gereğince doğu sınırının tespiti için görüşmeler yapılmış ve tarih kısmı boş bırakılmasına rağmen Ekim 1829’da imzalandığı anlaşılan mukavele-nâmeye göre:117

I. Ocak 1830’da, mümkünse daha önce İspir, Tortum ve Narman şehir ve kazalarının hemen Osmanlı Devleti’ne teslimi,

II. Edirne Andlaşması’nın tasdiknamelerinin mübadelesi haberinin gelmesi üzerine Bayburt ve Muş’un Osmanlılara teslimi,

III. Yukarıdaki şehirleri idare eden Rus memurlarına, adı geçen kazaların, Osmanlılara teslimine kadar, kim olursa olsun müdahale edilmemesi ve teslime kadar görevlerini sürdürmeleri,

IV. Kış mevsiminin gelmesinden dolayı, gerekli tahliyenin yapılması zor olacağından, bahara kadar Erzurum, Emre, Tercan, Hınıs, Aşağı ve Yukarı Pasin, Kars Bayezid kale ve şehirlerinin Ruslarda kalması,

V. Mayıs ayında iki taraftan oluşacak bir heyetin sınırı tespitine kadar Ahıska eyaletinde, Rus askerlerinin Koylayan, Boçkof, Ardahan ve Göle’nin bir bölümünden başka yerleri kışlamak için kullanmamaları. Bu yerlerin haricinde bulunan ve hududun beri taraflarında yer alan Ahıska eyaleti kazalarının Osmanlılara teslimi,

VI. Bahara kadar, Rus askerlerinin kışlayacakları yerlerin, Rusya tarafından tayin edilecek görevlilerce idare edilmesi,

VII. Anadolu cihetinde Rusya’nın işgalinde bulunan ve Edirne Andlaşmasına göre Osmanlılara iade edilmesi gereken yerlerin, andlaşmanın tasdik ile nüshalarının mübadelesinden sonra sekiz aylık bir süre içerisinde mutlaka teslim edilmesi.

Ruslar Andlaşma hükümlerince Erzurum ve çevresini tahliye etmişlerdir. Bu ilk Rus işgalinde çok sayıda tarihi değere sahip mimari ve yazma eseri Rusya’ya götürdüler.118 Yine Paskeviç Erzurum kalesini biraz küçülttürerek yeniden inşa ettirmiştir.

Sonuç

1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı yenilgiyle sonuçlanmıştı. Bu savaş Asakir-i Mansure-i Muhammediye ordusunun ilk sınavıydı. Yeni kurulduğu ve teşkilatlandırılması tam olarak yapılamadığı için bu sınavda başarılı olamadı. 80.000 kişilik bir ordunun Zivin ve Millidüz’de Rus ordusu ile doğru dürüst karşılaşmadan dağılması da Osmanlı yetkililerine orduya önem verilmesi yolunda bir mesaj vermiştir. Yenilgiden daha çok “Millet-i Sadıka” olarak adlandırılan Ermenilerin aynı yolu, aynı çeşmeyi paylaştıkları, ölümde hastalıkta dertlerini paylaştıkları Türklere karşı düşmanca bir tutum içine girmeleri, Ruslar ile işbirliği yapmaları ve Rusya’ya göçmeleriydi.



Erzurum’dan çok sayıda aile Anadolu’nun iç kısımlarına göç etmişlerdi. XIX. yüzyılın başında nüfusu 100.000 olarak tahmin edilen Erzurum, bu nüfusa 1965’te erişebilmiştir.

1 1856 Paris Muahede-namesi ve Deli Petro’nun Vasiyet-namesi, s. 28-32.

2 Yorga, N., Osmanlı Tarihi V (Çev. Bekir Sıtkı Baykal), Ank. 1948. s. 245.

3 Yorga, N., Osmanlı Tarihi V, s. 112.

4 Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi V, Ank. 1983, s. 116.

5 Yorga, N., Osmanlı Tarihi V, s. 325.

6 Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi V, s. 116.

7 Yorga, N., Osmanlı Tarihi V, s. 313.

8 Şimşir, Bilal N., Ege Sorunu-Belgeler I (1912-1913), Ank. 1976, s. XXII.

9 Uçarol Rifat, Siyasi Tarih, İst. 1985, s. 110.

10 Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi V, s. 117.

11 Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi III/, Ank. 1978, s. 544.

12 Şimşir, Bilal N., Ege Sorunu I, s. XXXIX.

13 Şimşir, Bilal N., Ege Sorunu I, s. XLI.

14 Yorga, N., Osmanlı Tarihi V, s. 340.

15 Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi I, İst. 1290, s. 291.

16 Beylerbeyileri, sefer sırasında Erzurum’da bulunuyor ve Şark Serdarı unvanını taşıyorlardı. Sonraları İran ve Rus harpleri nedeniyle “Aktarı Şarkiye” kullanılmaya başlanmıştı. XIX. yüzyıl başlarında ise Ordu Şark Seraskeri denilen komutanlarca idare edilmişti. Bu komutanlığın adı “Şark Seraskerliği” yani doğu ordusu baş komutanlığı idi.

17 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Hatt-ı Hümayun Tasnifi (HH), Numara (Nr), 43274-J.

18 İvan Fyodorovic Paskeviç, 19 Mayıs 1782’de doğdu. Çar I. Nikola’nın tahta çıkması sırada Decembrist akım taraftarı olduğu gerekçesiyle yargılandı. 1806-1812 Osmanlı-Rus ve 1826-İran savaşlarına katıldı. 1827’de Kafkasya Rus ordusu komutanlığına atanan Paskeviç’e, Revan’ı almasından sonra Çar tarafından “Revan Kontu” unvanını verildi. Konukçu, Enver, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Ank. 1992, s. 477-478.

19 BOA. HH. Nr. 43274-K.

20 Allen, W. E. D. -Muratoff, Paul, 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi, Ank. 1966, s. 25.

21 Ahmed Muhtar, 1828-1829 Türkiye-Rusya Seferi ve Edirne Muahedesi I, İst. 1928, s. 214.

22 Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya Seferi, s. 214.

23 BOA, HH. Nr. 43274.

24 Baddeley, John F., Rusların Kafkasya’yı İstilası ve Şeyh Şamil (Çev. Sedat Özden), İst. 1989, s. 193.

25 Ahmed Muhtar, 1828-1829 Türkiye-Rusya Seferi I, s. 216.

26 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 194.

27 Monteith, Kars and Erzeroum: with The Campaigns of Prince Paskiewitch in 1828-1829, London 1856, s. 165.

28 Chesney, R. A., The Russo-Turkish Campaigns of 1828 and 1829, Bombay, 1854, s. 178.

29 BOA, HH. Nr. 42442.

30 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 197.

31 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 197.

32 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 197.

33 Allen-Muratoff, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 28.

34 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 197-198.

35 Gökçe, Cemal, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğunun Kafkasya Siyaseti, İst. 1979, s. 238-239.

36 Chesney, R. A., The Russo-Turkish Campaigns, s. 182.

37 Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya Seferi I, s. 221.

38 Çakın, Naci, Osmanlı-Rus Harbi (1828-1829), Ank. 1978, s. 160.

39 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 198.; Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya seferi I, s. 222.

40 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 199.

41 BOA. HH. Nr. 53851-B.

42 BOA. HH. Nr. 43851-B.

43 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 202.

44 Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya Seferi I, adlı eserinde Kropakin “Asker-i Tarih” isimli eserinden naklen şu bilgiyi vermektedir “General paskeviç husule gelen yangından istifade etmek maksadiyle naire-i hariki mümkün bulunduğu kadar etrafa sirayet ettirmeleri zımnında askere bir emr-i mahsus tebliği eyledi”. s. 228.

45 Baddeley, Rusların Kafkasya’yı İstilası, s. 203.

46 Monteith, Kars and Erzeroum, s. 210.

47 Monteith, Kars and Erzeroum, s. 216.

48 Allen-Muratof, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 29.

49 Gökçe, Kafkasya, 232.

50 Çakın, Osmanlı-Rus Harbi, s. 169.

51 Averyanof, P., XIX. Asırda Rusya Türkiye-İran Muharebeleri (Çev. Mülazım Adil Efendi-Yüzbaşı Mustafa Efendi), Ank. 1926, s. 32.

52 BOA. HH. Nr. 43349.

53 Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi II, s. 76.

54 BOA. Cevdet Dahiliye (CD). Nr. 1061.

55 Chesney, The Russo-Turkish Campaigns, s. 251.; Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 476.

56 Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi II, s. 20.

57 Talimatın tam matni için bkz. Akif Paşa, Muharrerat-ı Husisiye-i Akif Paşa, İst. 1301, s. 39-42.

58 BOA. HH. Nr. 37341.

59 BOA. HH. Nr. 37241-L.

60 BOA. HH. Nr. 37241-H.

61 BOA. HH. Nr. 43203.

62 Allen-Muratof, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 37.

63 Allen-Muratof, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 37.

64 BOA. HH. Nr. 43203.; BOA. HH. Nr. 43203-A,; BOA. HH. Nr. 43203-F.

65 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 484.

66 BOA. HH. Nr. 43203.

67 BOA. HH. Nr. 37241.

68 BOA. HH. Nr. 37241-H.

69 BOA. HH. Nr. 37241-K.

70 BOA. HH. Nr. 42716-E.

71 Ushakoff, Geschichte der Feldzüge in der Asiatischen Türkei wahrend Der Jahre 1828 und 1829 II, Leipzig 1838. s. 124. 125.; Monteith, Kars and Erzeroum, s. 270-271.

72 Mehmed Arif, Rusya İle 1244 ve 1245 Senelerinde Vuku’bulan Harbe Dair Bir Vesika, Tarih_i Osmani Encümeni Mecmuası, Sayı 14, s. 890.

73 Puşkin, A. Sergeyeviç, Erzurum Yolculuğu (Çev. A. Behramoğlu), İst. 1982, s. 46.

74 BOA. HH. Nr. 42716-E.

75 Mehmed Arif, Rusya İle 1244 ve 1245 Harbi, s. 890.

76 BOA. HH. Nr. 43202-G.

77 BOA. HH. Nr. 43175.

78 BOA. HH. Nr. 43175.; 36955-A.

79 Ushakoff, Geschichte der Feldzüge in der Asiatischen Türkei, s. 161.

80 Averyanof, P., Rusya-Türkiye İran, s. 40.

81 Erkin, Celal, 1828-1829 Türk-Rus Harbinde Kafkas Cephesi, İst. 1940, s. 75.

82 Averyanof, P., Rusya-Türkiye İran, s. 35-36.

83 Averyanof, P., Rusya-Türkiye İran, s. 41.

84 Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya Seferi II, s. 87.

85 Allen-Muratof, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 40.

86 BOA. HH. Nr. 43175.

87 Monteith, Kars and Erzeroum, s. 280.

88 BOA. HH. Nr. 42716-F.

89 Ahmed Muhtar, Türkiye-Rusya Seferi II, s. 88.

90 BOA. HH. Nr. 42716-G.

91 BOA. HH. Nr. 42716-L.

92 Ushakoff, Geschichte der Feldzüge in der Asiatischen Türkei, s. 218.

93 Erkin, 1828-1829 Türk-Rus Harbinde Kafkas Cephesi, s. 76.

94 BOA. HH. Nr. 42716-D.

95 Monteith, Kars and Erzeroum, s. 280.

96 Erkin, 1828-1829 Türk-Rus Harbinde Kafkas Cephesi, s. 76.

97 BOA. HH. Nr. 42894-B.

98 BOA. HH. Nr. 43188.; BOA. HH. Nr. 42864.

99 BOA. HH. Nr. 43188-H.; BOA. HH. Nr. 42864.

100 BOA. HH. Nr. 42864.

101 Averyanof, P., Rusya-Türkiye İran, s. 38-39.

102 Chesney, The Russo-Turkish Campaigns, s. 277.

103 Mehmed Arif, Rusya İle 1244 ve 1245 Harbi, s. 895.

104 BOA. HH. Nr. 42750-A.

105 Konukçu, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, s. 492-493.

106 Destan ve mersiyeler için bkz. Aykun, İbrahim, Erzurum ve çevresinde İlk Rus İşgali (1828-1829), (Atatürk Üniversitesi Sosyal bil. Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Erz. 1991. S. 90-100.

107 Beydilli, Kemal, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Belgeler 17, 384 Bu çalışma, Doğu Anadolu’dan göçürülen Ermenilerin göçürülme amaç ve şekli hakkında belgeleri ihtiva etmektedir.

108 BOA. HH. Nr. 42833-D.

109 BOA. HH. Nr. 42437.; BOA. HH. Nr. 42471-D.

110 Beydilli, Kemal, Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, s. 368.

111 BOA. HH. Nr. 42863.

112 Allen-Muratof, Türk-Kafkas Sınırındaki Harpler, s. 42-43.

113 Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi, s. 126.

114 Beydilli, Kemal, Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, s. 410.

115 Slade, Adolphus, Kapdan Paşa (Çev. Osman Öndeş), Ank. 1976, s. 256.

116 Yorga, Osmanlı Tarihi V, s. 354. Andlaşmanın tam metni için bkz. Muahedat Mecmuası IV, İst. 1298, s. 70-83.

117 Turan, Şerafettin, 1829 Edirne Andlaşması, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi IX/1-2 (Mart-Haziran) 1951, s. 141-142.

118 Aykun, İ., Erzurum’da İlk Rus İşgali, s. 83.

Başbakanlık Osmanlı Arşivi Hattı Hümayun ve Cevdet Dahiliye Tasnifleri.

1856 Paris Muahede-namesi ve Deli Petro’nun Vasiyet-namesi, s. 28-32.

Ahmed Lütfi, Tarih-i Lütfi II, İst. 1290.

Ahmed Muhtar, 1828-1829 Türkiye-Rusya Seferi ve Edirne Muahedesi I-II, İst. 1928.

Akif Paşa, Muharrerat-ı Hususiye-i Akif Paşa, İst. 1301.

Allen. E. D. -Muratoff, Paul, 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi, Ank. 1966.

Averyanof, P., XIX. Asırda Rusya Türkiye-İran Muharabeleri (Çev. Mülazım Adil Efendi-Yüzbaşı Mustafa Efendi), Ank. 1926.

Aykun, İbrahim, Erzurum ve Çevresinde İlk Rus İşgali (1828-1829), (Atatürk Üniversitesi Sosyal Bil. Enstitüsü, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi) Erz. 1991.

Baddeley, John F., Rusların Kafkasya’yı İstilası ve Şeyh Şamil (Çev. Sedat Özden), İst. 1989.

Beydilli, Kemal, 1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşında Doğu Anadolu’dan Rusya’ya Göçürülen Ermeniler, Belgeler 17.

Chesney, R. A., The Russo-Turkish Campaigns of 1828 and 1829, Bombay, 1854.

Çakın, Naci, Osmanlı-Rus Harbi (1828-1829), Ank. 1978.

Erkin, Celal, 1828-1829 Türk-Rus Harbinde Kafkas Cephesi, İst. 1940.

Gökçe, Cemal, Kafkasya ve Osmanlı İmparatorluğunun Kafkasya Siyaseti, İst. 1979.

Karal, E. Ziya, Osmanlı Tarihi V, Ank. 1983.

Konukçu, Enver, Selçuklulardan Cumhuriyete Erzurum, Ank. 1992.

Mehmed Arif, Rusya İle 1244 ve 1245 Senelerinde Vuku’bulan Harbe Dair Bir Vesika, Tarih-i Osmani Encümeni Mecmuası, Sayı 14.

Monteith, Kars and Erzeroum: with The Campaigns of Prince Paskiewitch in 1828-1829, London 1856.

Puşkin, A. Sergeyeviç, Erzurum Yolculuğu (Çev. A. Behramoğlu), İst. 1982.

Slade, Kapdan Paşa (Çev. Osman Öndeş), Ank. 1976.

Şimşir, Bilal N., Ege Sorunu-Belgeler I (1912-1913), Ank. 1976.

Turan, Şerafettin, 1829 Edirne Andlaşması, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi IX/1-2 (Mart-Haziran) 1951.

Türk Silahlı Kuvvetleri Tarihi III/, Ank. 1978.

Uçarol Rifat, Siyasi Tarih, İst. 1985.

Ushakoff, Geschichte der Feldzüge in der Asiatischen Türkei wahrend Der Jahre 1828 und 1829 II, Leipzig 1838.

Yorga, N., Osmanlı Tarihi V (Çev. Bekir Sıtkı Baykal), Ank. 1948.


Yüklə 11,12 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   80   81   82   83   84   85   86   87   ...   105




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin