Osmanlı-Rus Savaşı1



Yüklə 8,72 Mb.
səhifə49/193
tarix27.12.2018
ölçüsü8,72 Mb.
#87611
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   193

Kongrelerce seçilen Merkez-i Umumi üyeleri, Dr. Nazım, Ziya Gökalp, Mithat Şükrü Bleda, Ömer Naci, Ahmet Şükrü, Enver,Talat, Seyit, Hacı Adil, Cavit, Bahattin Şakir, Kara Kemal, Hayri Efendi, Dr.Rüsuhi, Eyüp Sabri Akgöl, Hüseyin Cahit Yalçın, Nuri Paşa, Şeyhülislam Musa Kazım, Halil Paşa, Küçük Talat, Ali Başhamba, Beylerdi.187

Cemiyet-parti yapısı içinde yaşamanın bunalımı ortamında İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin on yıla yakın iktidarı I. Dünya Savaşı yenilgisiyle sona erdi. Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’nda mağlup olunca İttihat ve Terakki Cemiyeti mütareke yolları aradı. 8 Ocak 1918’de ilan edilen Wilson Prensipleri çerçevesinde anlaşma yapılması talebiyle Talat Paşa kabinesi 8 Ekim 1918’de istifa etti. Talat Paşa kabinesinden sonra 14 Ekim 1918’de İzzet Paşa kabinesi kuruldu.188 Talat Paşa arkasında güvendiği bir hükümet bırakmak amacıyla İzzet Paşa kabinesine Cavit, Hayri ve Hamdi Beylerin girmesini sağladı.189

İttihat ve Terakki Cemiyeti mensupları savaşın sonucundan, Rum ve Ermeni tehcirlerinden sorumlu tutuldu. Bu sebeple sorumluların cezalandırılması istendi.190 Artık karar verme zamanı gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyeti 1 Kasım 1918’de olağanüstü kongresini yaptı. Bu kongrede cemiyet kendisini feshetti. Ülkeyi partisiz bırakmamak için yerine Teceddüt Partisi’nin kurulmasını sağladı.191 Böylece gözlerini arkada bırakmayacakları ve itimat edebilecekleri partiyi de kurdurdular. Olağanüstü kongrede Talat Paşa uzun bir konuşma yaptı. Konuşmasında tehlikeli zamanlarda iktidarı teslim etmek için muhalif partiye ne kadar ihtiyaç bulunduğunu, muhalif bir parti kurulamamasındaki üzüntülerini ve yanlışlıklarını itiraf etti.192

Cemiyetin yöneticileri İngilizlere teslim olup yargılanmamak için 2 Kasım’ı 3 Kasım’a bağlayan gece İstanbul’dan ayrıldı. Talat, Enver ve Cemal Paşalar, Dr. Nazım Bey, Bahattin Şakir Cemal, Azmi Beyler yurt dışına çıktı.193 Ayrıca bunların gıyabında idam cezası verildi.194

DİPNOTLAR

1 Rıza Tahsin, Mirat-ı Mekteb-i Tıbbiye, İstanbul 1328, c. 2, s. 113.

2 E. E. Ramsaur, Jön Türkler ve 1908 İhtilali, Sander Yayınları, İstanbul 1972, s. 31; İbrahim Temo’nun İttihat ve Terakki Anıları, Arba Yayınları, İstanbul 1987, s. 15; Kazım Karabekir, İttihat ve Terakki Cemiyeti 1896-1909, Emre Yayınları, İstanbul 1993, s. 464; Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul 1984, c. 1, s. 19.

3 Süleyman Kocabaş, Jön Türkler Nerede Yanıldı 1890-1918, Vatan Yayınları, İstanbul 1991, s. 31.

4 Ramsaur, a.g.e., s. 32.

5 Semih Nafiz Tansu, İttihat ve Terakki İçinde Dönenler, İstanbul 1960, s. 26.

6 Şükrü Hanioğlu, Osmanlı İttihat ve Terakki Cemiyeti ve Jön Türkler (1889-1902), İletişim Yayınları, İstanbul 1985, s. 175; Ramsaur, a.g.e., s. 33.

7 Hanioğlu, a.g.e., s. 175.

8 Temo, a.g.e., s. 15-17.

9 Ramsaur, a.g.e., s. 33-35; Temo, a.g.e., s. 18; Hanioğlu, a.g.e., s. 176, 177.

10 Kocabaş, a.g.e., s. 33.

11 Ramsaur, a.g.e., s. 35; Karabekir, a.g.e., s. 466, 467.

12 Kocabaş, a.g.e., s. 34.

13 Ramsaur, a.g.e., s. 36.

14 T. B. M. M. Arşivi, Dosya No: 239/31, Defter No: 8, s. 1.

15 Kocabaş, a.g.e., s. 34.

16 Ahmet Eyicil, Dokor Nazım Bey, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara 1989, s. 7.

17 Kocabaş, a.g.e., s. 45.
18 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 7; Karabekir, a.g.e., s. 467.

19 Hanioğlu, a.g.e., s. 180.

20 İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1906-1907 Senelerine Ait Muharebatın Kopya Defteri (İTCMD), İstanbul Belediye Kütüphanesi, Yazma No: 45, 6 Ağustos 1906, Tahrirat No: 55, s. 84.

21 İTCMD, 20 Temmuz 1906, Tahrirat No: 45, s. 69.

22 Mithat Şükrü Bleda, İmparatorluğun Çöküşü, İstanbul 1986, s. 14.

23 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 8; Menteşe, a.g.e., s. 11.

24 Meşveret Gazetesi, 6 Kanun-ı Sani 1908, No: 3, s. 1.

25 Aynı Gazete, s. 2.

26 Aynı Gazete, 15 Kanun-ı Sani 1908, Sayı: 4, s. 3.

27 Mehmet Murat Kafkasya’da doğdu. Petrogard’da eğitim gördü. Kafkasya’da Çarlık idaresini dayanılmaz bularak vatanını terk etmek zorunda kaldı. Genç yaşta İstanbul’a geldi. Düyun-ı Umumiye’de çalıştı. Mülkiye’de ders vermeye başladı. Mizan Gazetesi’ni çıkardığı için kendisine Mizancı Murat da denilmektedir. Ramsaur, a.g.e., s. 42-44.

28 Ramsaur, a.g.e., s. 45.

29 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 10; Ramsaur, a.g.e., s. 40.

30 Mizancı Murat, İttihad-ı Osmani Cemiyeti, Mücadehe-i Milliye, Gurbet ve Avdet Devirleri, Nehir Yayınevi, İstanbul 1994, s. 313.

31 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 10; Ramsaur, a.g.e., s. 40.

32 Meşveret Gazetesi, 23 Teşrin-i Evvel 1896, s. 8.

33 Ahmet Bedevi Kuran, İnkilap Tarihimiz ve Terakki, İstanbul 1984, s. 113.

34 Şerif Mardin, Jön Türklerin Siyasi Fikirleri 1895-1908, İstanbul 1983, s. 80, 81.

35 Ramsaur, a.g.e., s. 46.

36 Kocabaş, a.g.e., s. 34; Ramsaur, a.g.e., s. 48, 49.

37 Ramsaur, a.g.e., s. 49.

38 Mardin, a.g.e., s. 104.

39 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 12.

40 Kocabaş, a.g.e., s. 35.

41 Karabekir, a.g.e., s. 488.

42 Murat, a.g.e., s. 129-133.

43 Karabekir, a.g.e., s. 488; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 13.

44 Murat, a.g.e., s. 198-200.

45 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 12; Menteşe, a.g.e., s. 115, 116.

46 Yahya Kemal Beyatlı, Siyasi ve Edebi Portreler, İstanbul 1968, s. 118; Kocabaş, a.g.e., s. 36; Mardin, a.g.e., s. 144; Ramsaur, a.g.e., s. 71, Karabekir, a.g.e., s. 492.

47 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 13.

48 Kocabaş, a.g.e., s. 35; Ramsaur, a.g.e., s. 72, 73.

49 Ramsaur, a.g.e., s. 83.

50 Mardin, a.g.e., s. 234.

51 Cemal Kutay, Talat Paşa’nın Gurbet Hatıraları, İstanbul 1984, c. 1, s. 158.

52 Mardin, a.g.e., s. 144.

53 Ramsaur, a.g.e., s. 84; Kocabaş, a.g.e., s. 66, 67.

54 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 14; Kuran, a.g.e., s. 185-188.

55 Kocabaş, a.g.e., s. 67; Ramsaur, a.g.e., s. 85-90.

56 Kutay, a.g.e., s. 194; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 14.

57 Kutay, a.g.e., s. 170.

58 İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1906-1907 Senelerine Ait Muharebatın Kopya Defteri (İTCKD), İstanbul Belediye Kütüphanesi, Yazma No: 45, s. 1.

59 Aynı Kaynak, 2 Haziran 1906, s. 48, 49.

60 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 35, 12 Temmuz 1906, s. 58; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 16, 17.

61 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 54, 6 Ağustos 1906, s. 84.

62 Ağaoğlu, a.g.e., s. 67.

63 Eşref Kuşçubaşı, Doktor Nazım Bey’le İlgili Notlar, Cemal Kutay’ın Özel Arşivi, (Notların Osmanlıca fotokopisi yazarın arşivinde bulunmaktadır), s. 30; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 121, 122.

64 İTCKD, Tahrirat No: 55, 6 Ağustos 1906, s. 86.

65 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 57, 9 Ağustos 1906, s. 92.

66 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 66, s. 117.

67 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 66, s. 123.

68 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 181, s. 136, 137.

69 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 189, s. 140.

70 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 223, s. 195; Tahrirat No: 249, s. 231.

71 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 227, s. 297.

72 Aynı Kaynak, Tahrirat No: 467, c. 2, s. 70.

73 Hüseyin Cahit Yalçın, Siyasi Anılar, İstanbul 1976, s. 5.

74 Duru, a.g.e., s. 14.

75 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasi Partiler 1859-1952, İstanbul 1932, s. 8.

76 Karabekir, a.g.e., s. 131.

77 Tahlif (Yemin) Merasimi: Bir odanın ortasına bir masa konur. Masanın üzeri kırmızı bir kumaşla örtülür. Bunun üzerine Kuran-ı Kerim ve tabanca konur. Yemin edecek üye veya üyelerin sağ elleri Kuran-ı Kerim ve sol elleri tabanca üzerine konur. Bir üyenin eşliğinde yüksek sesle hep birlikte yemin metni okunur.

78 Karabekir, a.g.e., s. 131.

79 Tevfik Çavdar, Talat Paşa, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1995, s. 50.

80 Çavdar, a.g.e., s. 51.

81 Kutay, Talat Paşa, c. 1, s. 158; Çavdar, a.g.e., s. 70.

82 Çavdar, a.g.e., s. 52.

83 Çavdar, a.g.e., s. 53.

84 Ramsaur, a.g.e., s. 140.

85 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 28.

86 Ramsaur, a.g.e., s. 141.

87 Aynı Eser, s. 182.

88 Fethi Okyar, Üç Devirde Bir Adam, İstanbul 1980, s. 8.

89 Mithat Şükrü Bleda, İmparatorluğun Çöküşü, İstanbul 1979, s. 15.

90 Kazım Karabekir, a.g.e., s. 131.

91 Aynı Eser, s. 24.

92 Aynı Eser, s. 10.

93 Mithat Şükrü Bleda, a.g.e., s. 24.

94 T.B.M.M. Arşivi, Dosya No: 239/31, Defter No: 8, s. 2.

95 Halil Menteşe, Halil Menteşe’nin Anıları, İstanbul 1986, s. 122.

96 Bleda, a.g.e., s. 25.

97 Cemal Kutay, Talat Paşa, c. 1, s. 170.

98 Kuran, a.g.e., s. 245.

99 T. B. M. M. Arşivi, Dr. Nazım Bey’in Birinci Defteri, Dosya No: 239/31, Defter No: 8, s. 2.

100 Ziya Şakir, Yakın Tarihin Üç Büyük Adamı, Talat, Enver, Cemal Paşalar, İstanbul 1943, s. 15.

101 Aynı Eser, s. 246.

102 Ziya Şakir, a.g.e., s. 15.

103 Kutay, a.g.e., s. 158.

104 Kazım Nami Duru, a.g.e., s. 16.

105 Bleda, a.g.e., s. 31.

106 Menteşe, a.g.e., s. 122.

107 Karabekir, a.g.e., s. 131.

108 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, İstanbul 1984, c. 1, s. 114.

109 Merkezi Paris olan “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti” ile, merkezi Selanik olan “Osmanlı Hürriyet Cemiyeti” 19 Şaban 1325 ve 27 Eylül 1907 tarihinden itibaren “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti” namı altında âtiyüzzikir şerait ile ittihat etmiştir;.

Madde 1-Cemiyetin biri dahili değeri harici olmak üzere iki merkezi umumisi olacak ve bunlardan harici Merkez-i Umumi Paris’te ve dahili Merkez-i Umumi de şimdilik Selanik’te bulunacak ve her iki merkezin ayrı ayrı amirleri olacaktır.

Madde 2-Maksad-ı esası 1292 (1876) tarihinde neşrolunan Mithat Paşa Kanun-i Esasi’nin tatbik ve devamı meriyetini teminden ibaret

olan cemiyetin bu maksuda vasıl için istidat ve icabat-ı mahalliyeyi nazar-ı dikkate alarak teşkilat ve vezaifi efradı tayin eden dahili ve harici ayrı ayrı iki nizamname de bulunacaktır.

Madde 3-Umur-u daire-i maliyede Merkez-i Umumiler her ne kadar müstakil iseler de icabında yekdiğerine muavenete mecburdurlar.

Madde 4-Dahili Merkez-i Umumi’de doğrudan doğruya irtibatında mahzur görülen dahildeki şuabat ve efrat, Paris Merkez-i Umumi vasıtasıyla muhabere etmek üzerine dahildeki Merkez-i Umumiye tabi olacaktır.

Madde 5-Harici Merkez-i Umumi şuabâtı hariciyenin merciliğinden başka cemiyetin harice karşı murahhaslığı vazifesini ifa eyleyecektir. Hükümât ve matbuatı ecnebiye ile olan münasebâtın mesuliyetini harici Merkez-i Umumi’ye ve dahildeki teşebbusât ve icratın mesuliyeti de kâmilen dahili Merkez-i Umumi’ye aittir.

Madde 6-Merkez-i Umumiler yalnız ikna ile yekdiğerinin harekâtını tâdile selâhiyettardırlar.

Madde 7-Cemiyetin vasıta-ı neşri efkârı şimdilik Türkçe “Şura-yı Ümmet” Fransızca “Meşveret” gazeteleridir. Dahili Merkez-i Umumi’nin muavenet ve iştirakiyle harici Merkez-i Umumi’nin tahtı nezaretinde tab’ı neşredilecek “Şura-yı Ümmet” ile Türkçe bilcümle neşriyatta harici Merkez-i Umumi’nin tekâlifini nazarı dikkate almaya mecbur olduğundan mesuliyetine dahili Merkez-i Umumi de iştirak edecektir. 13 Eylül 1323 Saat 1 Ezanı (27 Eylül 1907)., İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Gizli Muhabere Defteri, Tahrirat No: 386, c. 1, s. 44; Kuran, a.g.e., s. 238; Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 49; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılap Tarihi, Ankara 1983, c. 2, Kısım 4, s. 59.

110 Kuran, a.g.e., s. 244.

111 Ramsaur, a.g.e., s. 141-143.

112 Sina Akşin, Jön Türkler ve İttihat ve Terakki, Remzi Kitabevi, İstanbul 1987, s. 65; Temo, a.g.e., s. 171; Ramsaur, a.g.e., s. 144-145; Kocabaş, a.g.e., s. 73.

113 Akşin, a.g.e., s. 66.

114 Ramsaur, a.g.e., s. 146; Akşin, a.g.e., s. 66-68.

115 Kocabaş, a.g.e., s. 74.

116 Ramsaur, a.g.e., s. 146.

117 Akşin, a.g.e., s. 68.

118 Ramsaur, a.g.e., s. 150-151.

119 Karabekir, a.g.e., s. 251.

120 Kutay, a.g.e., s. 171.

121 Menteşe, a.g.e., s. 119.

122 Ahmet Refik, İnkılab-ı Azim, İstanbul 1326, s. 69.

123 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 6-7.

124 Menteşe, a.g.e., s. 119.

125 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 1.

126 Beyatlı, a.g.e., s. 112.

127 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 36.

128 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 7.

129 Takvimli Gazete, Tarih: 6 Eylül 1912, Sayı: 128, Alemdar Gazetesi Askeri Hükümet tarafından kapatıldığı zaman yerine Takvimli Gazete çıkarılmıştır.; Kuşçubaşı, a.g.e., s. 9.

130 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 9.

131 Menteşe, a.g.e., s. 120.

132 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 9.

133 Bleda, a.g.e., s. 42; Çavdar, a.g.e., s. 80.

134 Lord Kinross, Atatürk, Tercüme Eden: Necdet Sander, İstanbul 1981, s. 71.

135 Ahmet Refik, a.g.e., s. 70.

136 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 7.

137 Mustafa Müftüoğlu, Yakın Tarihimizde Siyasi Cinayetler, İstanbul 1973, s. 41, 42; Kuşçubaşı, a.g.e., s. 8.

138 Çakıcı Mehmet Efe, Gerçek Hayat Hikayesi, İstanbul 1973, s. 203-206.

139 Ramsaur, a.g.e., s. 136-137.

140 Ramsaur, a.g.e., s. 167.

141 Akşin, a.g.e., s. 72.

142 Ramsaur, a.g.e., s. 153.

143 Tunaya, 1984, a.g.e., s. 23.

144 İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “II. Meşrutiyet’in İlanı”, Belleten, Ocak 1956, c. 20, Sayı: 77, s. 108.

145 Ahmet Niyazi, Hatırat-ı Niyazi, İstanbul 1326, s. 100-104.

146 Ramsaur, a.g.e., s. 155.

147 İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarih Kronolojisi, Türkiye Yayınevi, İstanbul 1972, c. 4, s. 360; Temo, a.g.e., s. 117; Kutay, 1964, a.g.e., s. 222, 223; Menteşe, a.g.e., s. 123, 124.

148 Ahmet Refik, a.g.e., s. 76; Menteşe, a.g.e., s. 125.

149 Kocabaş, a.g.e., s. 170.

150 Danişmend, a.g.e., s. 361; Kuşçubaşı, a.g.e., s. 13.

151 Cemal Kutay, Prens Sabahattin Bey, Sultan II. Abdulhamit, İttihat ve Terakki, İstanbul 1964, s. 215.

152 Kuran, a.g.e., s. 246; Menteşe, a.g.e., s. 120.

153 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 11.

154 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 13.

155 Kuşçubaşı, a.g.e., s. 12.

156 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 43.

157 Karabekir, a.g.e., s. 413-414.

158 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 45, 46.

159 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 48.

160 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 49, 50; Kuşçubaşı, a.g.e., s. 23.

161 Eyicil, 1989, a.g.e., s. 52.

162 Feroz Ahmad, İttihat ve Terakki 1908-1914, Kaynak Yayınları, 3. Baskı, İstanbul 1986, s. 95.

163 Akşin, a.g.e., s. 87.

164 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılap Tarihi, TTK Basımevi, 3. Baskı, Ankara 1983, c. I, Kısım 2, s. 172.

165 İttihat ve Terakki’nin Son Yılları (1916 Kongre Zabıtları), Nehir Yayınları, Sadeleştiren: Eşref Yağcıoğlu, İstanbul 1992, s. 88; Feroz Ahmad, a.g.e., s. 95.

166 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 24.

167 Türkiye Tarihi, Cem Yayınevi, İstanbul 2000, c. 4, s. 34.

168 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 24.

169 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 25.

170 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 26.

171 Türkiye Tarihi, Cem Yayınevi, İstanbul 2000, c. 4, s. 42.

172 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 26.

173 Türkiye Tarihi, Cem Yayınevi, İstanbul 2000, c. 4, s. 39.

174 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 27.

175 Akşin, a.g.e., s. 154.

176 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 28.

177 Akşin, a.g.e., s. 149.

178 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 29.

179 Akşin, a.g.e., s. 153.

180 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 30.

181 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 32, 33.

182 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 31.

183 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 33, 34.

184 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 34.

185 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 35.

186 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 36.

187 Tunaya, 1984, a.g.e., c. 1, s. 37.

188 Fahri Belen, Türk Kurtuluş Savaşı, Ankara 1984, s. 239; Bayur, a.g.e., s. 13; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 71.

189 T.B.M.M. Arşivi, Dosya No: 8, s. 13-15.

190 Bernard Lewis, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Ankara 1984, s. 239.; Eyicil, 1989, a.g.e., s. 71.

191 T.B.M.M. Arşivi, Dosya No: 8, s. 18-19; Tunaya, a.g.e., c. 1, s. 37.

192 T.B.M.M. Arşivi, Dosya No: 8, s. 16.

193 T.B.M.M. Arşivi, Dosya No: 230-231, Defter No: 8, s. 23-24; Dosya No: 230-231, Defter No: 11, s. 25.

194 Mim Kemal Öke, Ermeni Meselesi, İstanbul 1986, s. 297.
Mustafa kemal Paşa’nın İttihatçılığı

Prof. Dr. E.Semİh YalçIn

Gazi Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi / Türkiye

Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemine girmesiyle birlikte başlayan ve kurtuluşun çaresi olarak düşünülen Islahat hareketleri, özellikle Tanzimat’ın ilânı, ülkeye batılı fikirlerin girmesine ve gelişmesine yol açmıştı. Bununla birlikte basının da gelişmesi sonucu, 1860’lı yıllardan itibaren İmparatorluk bünyesinde birbirlerinden haberdar olan ve kuvvet alan bir muhalif aydın kesim ortaya çıkmıştır. Devletin kurtuluş çaresinin meşrutiyet rejiminde saklı olduğunu düşünen gerek Genç Osmanlı, gerekse Jön Türk hareketi, bu muhalif aydın kesimin tepkileri sonucu oluşmuş birer siyasî hareket özelliğini taşır. Bu kesimin çabalarıyla 23 Aralık 1876’da Osmanlı Kanun-i Esasî’si ilân edilmiş ve I. Meşrutiyet Dönemi başlatılmıştır.

Fakat bu dönem oldukça kısa sürmüş, 14 Şubat 1878’de Meclis-i Mebusan tatil edilerek Kanun-ı Esasî askıya alınmıştır. Bundan sonra 30 yıl boyunca Osmanlı aydınları, Meşrutiyet’in tekrar ilânı için çalışmışlar, bunun için gizli dernek ve cemiyetler kurmuşlardır. Bu işte en faal coğrafya Balkanlar olmuştur. Balkanla’rın Avrupa’ya yakınlığı, buradan gelen fikirlerden ilk etkilenen bölge olmasını sağlamıştır. Ayrıca Balkanlar’la ilgilenen batılı devletler tarafından bu bölgede yaşayan gayrimüslim milletlerin ayrılıkçı hareketleri aşırı derecede desteklenmiştir.

Özellikle Selânik, Bizans’tan beri en önemli merkez durumundadır. Şehir; değişik fikirlerin, siyâsi hâdiselerin meydana geldiği, aynı zamanda ticarî alanda ağırlığı olan bir liman şehridir. Selânik ayrıca ordu merkezidir ve her konuda geniş bir etki alanı vardır. Nüfusun büyük çoğunluğu ise Türk’tür.1 Bu coğrafyada Balkan Türklüğünün verdiği mücadele çok yönlü olup iktisadî gücü; sosyal yapısını ve politik ağırlığını koruma mücadelesi içerisindedir. Bununla birlikte Selânik’in sahip olduğu gerek tarihî miras, gerekse toplumsal değerler tehdit altındadır.

Böyle bir ortamda Selânik’te doğup büyüyen Mustafa Kemal Paşa da devletin içinde bulunduğu durumla ilgilenmiş, devletin kurtuluşu için çareler aramış; mevcut siyasî sisteme muhalif aydın kesim arasında yer almıştır. Sadece bu tabloda yer almayan; ancak Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişte fevkalâde önemli rol oynayan ve yeni devletin tesisinde liderlik görevini üstlenen Mustafa Kemal Paşa’nın Meşrutiyet Dönemi’ndeki faaliyetleri bu anlamda düşünüldüğünde daha da önem kazanmaktadır. Özellikle onun yeni Türk devletinin doğuşu arifesinde yer aldığı siyasî ve sosyal alandaki yapılanmalar ilgi uyandırmaktadır. Bu konular içerisinde en fazla dikkat çeken husus ise, döneme damgasını vuran İttihat ve Terakki Partisi ile Mustafa Kemal Paşa’nın ilişkisi ve kendisinin bir ittihatçı olup olmadığı meselesidir. Mustafa Kemal Paşa’nın ittihatçılığı meselesi üzerine bugüne kadar yayımlanmış çeşitli çalışmalar bulunmaktadır.2 Mevcut ciddî ve kıymetli araştırmalara bir katkı niteliğindeki bu çalışmanın amacı; meseleyi tahlilî bir üslûpla ve tarihî perspektifle ortaya koyma çabasından ibarettir.

Mustafa Kemal’in Gizli

Cemiyetler İçinde Yer Alması

1876’da ilân edilen Kanun-ı Esasî’nin yeniden yürürlüğe konması, Osmanlı Devleti’nin bünyesinde barındırdığı çeşitli milletlerin temsil edileceği meşrutî idare tarzı, asker-sivil aydınların ortak istekleriydi. Meşrutî idareye her meseleyi çözecek sihirli bir güç ve sistem olarak bakılıyordu. Sultan Abdülhamit yönetiminin düşürülmesi dolayısıyla, özgürlüklerin sağlanacağı ve devletin bütün unsurlarının eşit olacağı bir siyasî yapıda bunalımların atlatılacağı görüşü hâkimdi. Fakat yeni sistemin devleti düzenleyecek somut bir programı yoktu.

Aydın kesimin, ideallerinin bu denli mükemmel olmasına rağmen, devletin içinde bulunduğu sosyal, siyasî ve iktisadî meselelerin detay ve derinliğinden aydınların pek haberdar olmadıkları da göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Bu dönemde Genç Türk hareketi radikallikten yoksun, daha çok romantik bir yapı arz etmekteydi. Temel düşünce; Tarık Zafer Tunaya’nın da belirttiği gibi “Bu devlet

nasıl kurtulur?” sorusu çerçevesinde şekillenmekteydi. İstekleri sadece anayasal bir sistemin egemen olmasıydı. Bu sıralarda saltanatı kaldırmak gibi bir düşünce ortada yoktu veya en azından şimdilik ifade edilmiyordu.3

Bu temel çıkış noktalarından hareket eden Genç Osmanlıların teşkilâtlanmasındaki başarısızlığı sonucunda, aynı hedeflerle ortaya çıkan Genç Türkler grubu, 1889 yılında, İttihat ve Terakki Cemiyetini kurmuştur. Cemiyetin kurulmasına öncülük eden İbrahim Temo, Abdullah Cevdet, İshak Sukutî ve Mehmet Reşit; birkaç yıl içinde başta Askerî Tıbbiye olmak üzere diğer okullarda hücreler kurmuş bulunuyorlardı. Kısa zamanda İmparatorluğun sınırları içinde memur ve asker arasında ciddî bir güç hâline geldiler. Ancak İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin 1896 yılının Ağustos ayındaki hükûmet darbesi girişimi başarısızlıkla sonuçlanmış; mevcut yönetim daha hızlı hareket ederek Cemiyetin üst düzey yöneticilerini tutuklamış ve sürgüne yollamıştır. Dolayısıyla Osmanlı sınırları içinde Cemiyetin üst yapısı tamamen yok edilmiştir. Bu gelişmeden sonra İttihat ve Terakki Cemiyeti yönetimi yurt dışında odaklanmaya başladıysa da kendi içindeki bölünmeler Cemiyetin gücünü yitirmesine sebep olmuş; dolayısıyla 1908 Meşrutiyeti’nin ilânında yurt dışındaki İttihatçıların fazla rolleri olmamıştır.

1900’lü yıllarda İmparatorluğun çeşitli vilâyetlerinde, yurt dışında faaliyet gösteren İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden ayrı, aynı ideallerle hareket eden; fakat İttihat Terakki ismini taşımayan birtakım gruplar varlıklarını devam ettirmiştir. 1896 yılındaki tasfiye bu gruplara fazla zarar vermemiş, sadece aralarındaki irtibatın kesilmesine sebep olmuştu. 1903 yılından itibaren bu tür grupların, yurt dışındaki İttihat ve Terakki Cemiyeti’nden bağımsız olarak faaliyetlere giriştiği kaynaklarda yer almaktadır. 1905 yılına gelindiğinde ise yurt içinde gizli olarak çalışan gruplar için en müsait ve faal coğrafya Makedonya ve bu bölgedeki Üçüncü Ordu olmuştur.

İmparatorluğun sınırları dâhilinde gizli faaliyetleri organize edenlerin; İttihat ve Terakki Cemiyeti ruhuna sahip olduğunu tereddüt etmeksizin söylemek mümkündür. Hüseyin Cahit Yalçın’ın belirttiği gibi: “Memlekette bir İttihatçılık ruhu vücut bulmuştu. Bu, âdeta mistik bir nüfuzdu. Vatan aşkı etrafında bütün fedakârlıkları, feragatleri topluyor ve aynı ideal uğrunda birleşenleri kuvvetli bir tesanüt hissi içinde tek bir vücut hâline getiriyordu”.4

Bu tür bir ruh anlayışı ile hareket eden İttihatçıların, çoğunluğunun Osmanlı milliyetçisi olduğu söylenebilir. Bu arada, İttihatçıların çoğunlukla asker olduğu da düşünülürse, Türk unsuru ekseriyetine dayanan bir kısım asker aydın kesimin, uzun vadede Osmanlılık fikriyatını Türk milliyetçiliği için araç olarak görmüş oldukları anlaşılmaktadır. Mustafa Kemal ve arkadaşlarının pozisyonlarını bu kompozisyon içinde değerlendirdiğimizde, onların Genç Türklerin halefi5 ve ileride Türklüğün kurtuluşunu Misak-ı Millî sınırları içinde bir çözüm temeline oturtabilen grup olduğu görülür.

İşte böyle bir siyasî ve sosyokültürel ortamda Mustafa Kemal’in Harp Okuluna girişiyle birlikte sistemle hesaplaşması başlar. Mevcut sistemi sorgulayarak Türk toplumu adına istikbalde gerçekleşmesini arzuladığı değişimlerin fikrî temellerini zihninde hazırlar ve mefkurelerini çevresiyle tartışmaya başlar.6 Mustafa Kemal’in bu dönemdeki çevresi, 1899 yılında girdiği Harp Okulu öğrencileridir.7 Arkadaşları, daha çok Manastır İdadîsi’nden gelen kişilerdi.8 Mustafa Kemal’in hocaları ise; Necip Asım (Yazıksız), Rahmi Paşa, Fazıl Bey, Osman Efendi ve Naci (İldeniz) Bey gibi dönemin seçkin kişileriydi.9

Harp Okulunu 1902’de bitiren ve kurmay sınıfına seçilerek Harp Akademisi (Erkân-ı Harp) ne başlayan10 Mustafa Kemal, siyasetle aktif bir şekilde uğraşmaya bu dönemde başlamıştır. Hürriyetçi fikirlerini Harp Okulu öğrencilerine aşılamak için İsmail Hakkı, Ömer Naci, Ali Fuat (Cebesoy) gibi bazı arkadaşlarıyla birlikte el yazısıyla bir dergi çıkartmıştır.11 Asım Gündüz, Mustafa Kemal’in faaliyetleri için; “…bizler vatan, millet ve Türklük fikirlerini ilk defa Harp Akademisi yıllarında ondan duymuştuk.”12 demektedir.


Yüklə 8,72 Mb.

Dostları ilə paylaş:
1   ...   45   46   47   48   49   50   51   52   ...   193




Verilənlər bazası müəlliflik hüququ ilə müdafiə olunur ©muhaz.org 2024
rəhbərliyinə müraciət

gir | qeydiyyatdan keç
    Ana səhifə


yükləyin