Myshlayevski’nin Tiflis’e gitmesinden sonra cephenin komutasını devralan General Yudenich, 1 Ocak 1915 tarihinde karşı taarruza geçerek Türk kuvvetlerini Bardız-Sarıkamış-Eşekmeydanı geçidi arasındaki üçgende çevirmek üzere bir kuşatma harekâtı başlattı.65 Türkler için durum ümitsizdi. Enver Paşa, 2 Ocak 1915 günü 9. ve 10. Kolorduları, Sol Cenah Ordusu adıyla birleştirerek generalliğe terfi eden Hafız Hakkı Paşa’nın emrine verdi. Bu ordunun toplam mevcudu 1500 kişi kadardı.66 Enver Paşa, artık yapacak bir şey kalmadığını görerek, 3 Ocak günü cepheyi terk edip Erzurum’a hareket etti.67 Ertesi gün Hafız Hakkı Paşa, 9. Kolordu karargahına gelerek elde kalan birliklere ricat emri verdi. Ancak ricat için de çok geç kalınmıştı. Bir gün önce kolorduyu kuşatan Rus birlikleri taarruza geçtiler. Hafız Hakkı Paşa atına atlayarak kurşun yağmuru altında güçlükle uzaklaşabildi. 9. Kolordu, saat 15 sıralarında düşmana teslim oldu. Esir edilenler’in miktarı 106 subay ve 80 erden ibaretti. Teslim edilen mühimmat miktarı ise işe yaramaz bir halde bulunan bir top, 3 makineli tüfek ve birkaç hayvandan ibaretti.68 9. ve 10. Kolordulardan arta kalanlar dağ yollarını takip ederek Bardız’ın doğusundaki Çermik köyü üzerinden Erzurum’a doğru çekildiler.69
Böylece büyük ümitlerle başlayan Sarıkamış Harekâtı, tarihimizin en acı mağlubiyetlerinden biri olarak noktalandı.70 Bu harekât sırasında bütün güçlüklere rağmen hiçbir zaman bozgunluk ve yılgınlık belirtisi göstermeyen 3. Ordunun uğradığı kayıplar çok büyüktü. Hafız Hakkı Paşa’nın ricat emri verirken söylediği gibi; şereften başka her şey mahvolmuştu.71 En çok zayiatı kuşatma harekâtını yapan 9. ve 10. Kolordular vermişti. Bu kolorduların 55000 kişilik mevcudundan geriye sadece 3000 kişi kalmıştı. 35000 mevcutlu 11. Kolordudan geriye kalanların miktarı ise 15000 kişiydi. Buna göre toplam zayiat 75000 kişi kadardır.72 Hasta ve yaralı olarak saf dışı kalanlarla esir düşenler de bu rakama dahildir.73 Ruslar 1915 yılı baharında harekât bölgesinden 23000 şehit naaşı toplayarak defnetmişlerdi.74 Ancak naaşlarına ulaşılamayan ya da resmî kayıtlara geçmeyen şehitler de hesaba katıldığında can kaybının daha fazla olduğu söylenebilir.
Sarıkamış Harekâtı’nın Sonuçları
Sarıkamış Harekâtı, Türkler açısından büyük bir hezimetle sonuçlanırken müttefik Alman kuvvetleri için beklenenin ötesinde yarar sağlamıştır. Yukarıda ifade edildiği gibi Almanların bu harekâttan en önemli beklentileri, olabildiğince fazla Rus kuvvetini Kafkas cephesinde tutarak, Alman-Avusturya cephesinin yükünü hafifletmekti. Türk ordusunun bu cüretkâr kuşatma harekâtı, Rusları korkutmuş olduğundan Sarıkamış yenilgisinden sonra da Kafkas cephesindeki kuvvetlerini sürekli takviye etmek zorunda bırakmıştır. Böylece Türk ordusu savaşı kaybetmiş olsa bile savaş yılları boyunca Almanları memnun edecek miktarda Rus kuvvetini Kafkas cephesinde tutmayı başarmıştır.75
Bu harekât sırasında 3. Ordunun neredeyse tamamen yok olması Anadolu’yu Rus istilâsına karşı büyük ölçüde savunmasız bırakmıştı. Ancak Ruslar elde ettikleri başarının meyvelerini toplamak hususunda pek de aceleci davranmadılar. Bu savaş sırasında Türkler kadar olmasa bile kendileri de ağır kayıplara uğramışlardı. Rusların verdiği kayıp 16000 ölü ve yaralı, 12000 hasta76 ve 2000 esir77 olmak üzere toplam 30000 kişi civarındaydı. Ayrıca harekâtın yarattığı korku ve endişe bundan sonra daha temkinli hareket etmelerine neden olduğundan, çok güçlü oldukları dönemlerde bile aşırı hareketlere teşebbüs etmekten kaçınmışlardır.78 Oysa savaşın başından beri Ruslarla işbirliği içerisinde hareket eden Anadolu’daki Ermeni çeteleri, Ruslar kadar temkinli hareket etme gereğini duymuyorlardı.
Sarıkamış yenilgisini fırsat bilen Ermeni çeteleri, Osmanlı topraklarında bağımsız bir devlet kurmak amacıyla birçok yerde isyan ederek Türk ordusunu cephe gerisinden tehdit etmeye ve bu hareketleriyle Rus ordusunu Anadolu’ya girmeye teşvik etmeye başlamışlardı. Özellikle 1915 yılı Nisan ayında Van vilayetinde başlayan isyanın tehlikeli boyutlara ulaşması üzerine Ruslar, uygun ortamdan yararlanarak Gönüllü Ermeni birliklerinin öncülüğünde sınırı geçip kuzeyde Tahir Gediği-Horasan çizgisine, güneyde ise Malazgirt-Van doğrultusunda ilerleyerek buraları işgal ettiler. Rus-Ermeni işbirliğinde gerçekleştirilen isyan ve işgallerin, bu cephedeki Türk kuvvetleri ile yöre halkının can güvenliğini ciddi surette tehdit etmeye başlaması üzerine Osmanlı hükümeti, 27 Mayıs 1915 tarihinde bir kanun çıkararak Ermenileri güney vilayetlerine tehcir etmek zorunda kaldı. Böylece Sarıkamış yenilgisi doğrudan olmasa bile dolaylı olarak Ermeni tehcirinin önemli nedenlerinden biri olmuştur.79
Sarıkamış yenilgisinden sonra bir daha eski gücüne ulaşamayan Osmanlı ordusunun bu zaafından yararlanmak isteyen Ruslar, 1916 yılı Ocak ayı başlarında yeni bir taarruz başlatarak Erzurum, Bitlis, Trabzon vilayetleri ile Erzincan sancağını da ele geçirdiler.80 İki yıl kadar düşman işgalinde kalan bu bölge ahalisi, çok büyük can ve mal kayıplarına uğradı. Ruslardan destek gören Ermeni çetelerinin vahşet tarzında gelişen saldırıları sırasında pek çok masum insan hayatını kaybederken81 yaklaşık olarak 1,5 milyon insan da yerini yurdunu terk ederek iç bölgelere göç etmek zorunda kaldı.82 Böylece Hıristiyanıyla Müslümanıyla bölge nüfusunun çoğunluğu ya telef oldu ya da evinden barkından ayrılmak zorunda kaldı. Bazı tahminlere göre bütün bu olaylar sonucunda bölge nüfusu %75 oranında azalmıştır.83 İşgal sırasında büyük bir tahribata uğrayan bölgenin geçim kaynağı, büyük ölçüde insan gücüyle yapılan tarımsal faaliyetlere bağlı olduğundan Sarıkamış yenilgisi, savaştan önce de ekonomik durumu pek iyi olmayan doğu vilayetlerinin iyice fakirleşmesine neden olmuştur.
Sarıkamış yenilgisinin siyasal düşünce alanında da önemli etkileri oldu. İttihat ve Terakki Hükümeti’nin adeta resmî bir ideoloji olarak benimsemiş olduğu Türkçülük-Turancılık fikri, savaştan önce yurt genelinde oldukça geniş bir taraftar kitlesi bulmuştu. Esir Türk illerini Çarlık Rusyası’nın boyunduruğundan kurtararak Türk birliğini sağlama arzusu, özellikle genç kuşağın kutsal ülküsü haline gelmişti. Savaş başladığında, Turan idealiyle yanıp tutuşan pek çok genç, Ruslara karşı savaşmak üzere gönüllü olarak Kafkas cephesine koşmuştu. Ancak büyük idealler uğruna başlatılan Sarıkamış harekâtının ağır bir yenilgiyle sonuçlanması, birçok insanın hayallerini yıkmış oldu.84 Sarıkamış yenilgisi ve ardından yaşanan gelişmeler, Rusya’nın Türk sömürgelerini kaybetmek niyetinde olmayan güçlü bir devlet olduğunu ispat etti. Rusya’nın bu gücü karşısında Milli Mücadele yıllarında Türkçülük-Turancılık fikri, yerini büyük ölçüde Türkiye milliyetçiliğine bıraktı.85
1. Dünya Savaşı’nın iki yıl kadar uzamasına neden olan Çanakkale cephesinin açılmasına da vesile olan Sarıkamış Harekâtı, etkisini sadece Kafkas cephesinde değil savaşın genel seyri üzerinde de hissettirmiştir. Rus Orduları Başkomutanı Grandük Nikola, 2 Ocak 1915 tarihinde Londra’ya gönderdiği bir telgrafla müttefiklerinden şu şekilde yardım talep etmişti:86 Telefonları ve telgrafları işlemez hale getiren dondurucu kış, Türk ordularını durduramıyor. Baku petrolleri ve Hindistan yolunun, Türk-Alman müttefiklerinin eline geçmesi tehlikesi vardır. İkinci bir cephe açılarak, Türk ordularının durdurulmasını dilerim. Aynı gün İngiliz Askerî Başkanı Lord Kitchener, Türklere karşı bir harekâta girişmek üzere gerekli hazırlıkların yapılacağına dair Grandük’e teminat verdi.87 Böylece 1914 yılı Eylül ve Kasım aylarından beri Çanakkale’de bir cephe açmayı düşünen İtilaf Devletleri, 1915 yılı Şubat ayı ortalarında denizden Çanakkale Boğazı’na saldırarak burada yeni bir cephe açtılar.88 İtilâf Devletlerinin bu cepheye büyük kuvvetler göndermesi müttefik Alman ve Avusturya kuvvetlerinin yükünü iyice hafifletmiştir.89
Sonuç
Yakın tarihimizin müessif hadiselerinden Sarıkamış Harekâtı’nın bir macera olduğu ve bir maceraperest olan Enver Paşa’nın bu harekâtla Almanların Avrupa cephesindeki yükünü hafifletmek uğruna, 90000 askeri Sarıkamış dağlarına gömdüğüne dair ülkemizde yanlış fakat yaygın bir görüş vardır. Bu görüş büyük ölçüde, İttihatçılar ve dolayısıyla Enver Paşa aleyhine adeta bir karalama kampanyasının başlatıldığı mütareke döneminde yazılan eserlerin etkisiyle oluşmuştur. Sarıkamış Harekâtı’na 9. Kolordu Kurmay Başkanı olarak katılan Şerif Köprülü’nün, Enver Paşa’ya karşı duyduğu husumetin etkisinde kalarak yazdığı anıları, Enver Paşa ve Sarıkamış Harekâtı’nı karalama kampanyasının öncülüğünü yapmıştır.
Sarıkamış Harekâtı’nın üzerinden 86 yıl gibi uzun sayılabilecek bir zaman geçtiği için bugün bu harekâtı, mütareke günlerindeki duygusal ortamın etkisinde kalmadan daha gerçekçi olarak değerlendirme şansına sahibiz. Böyle bir değerlendirme yapıldığında Sarıkamış Harekâtı’nın yiyecek, kışlık donanım ve ulaştırma hizmetlerinin eksik olmasına rağmen oldukça yüksek bir başarı şansına sahip olduğu söylenebilir. Kuşatma harekâtının amacını anlamakta geciken Rus komuta heyetinin şaşkınlık içerisinde yaptığı büyük hatalar da bu şan-
sı bir kat daha artırmıştır. Ancak benzer hatalara Türk komuta heyetinin de düşmesi, özellikle 9. Kolordu Komutanı İhsan Paşa ile 10. Kolordu Komutanı Hafız Hakkı Bey’in verilen emirlere uyma konusundaki isteksizlikleri ve hadiselerin en kritik anında Sarıkamış’a tesadüf eseri bir miktar Rus kuvvetinin gelmesi, zafer şansı beliren Türk ordusunun büyük bir yenilgiye uğramasına neden olmuştur. Nitekim bu harekât sırasında Rus ordusunda görev yapan Maslofki ve Nikolski gibi subaylar da harekâtın, başarı şansı yüksek, cüretkâr bir taarruz olduğunu ve kendileri için ciddi bir tehlike oluşturduğunu kabul etmişlerdir. Onlara göre kahramanca çarpışan Türk askerleri, harekâtın ilk günlerinde galip gelebilecek durumdayken, Enver Paşa’nın maiyetindeki üst düzey komutanların inisiyatif sahibi olmamaları nedeniyle bunu başaramamışlardır.
DİPNOTLAR
1 İsmail Habib Sevük, “Sarıkamış ve”, Cumhuriyet, 19 Haziran 1937.
2 Mehmed Emin, Umumî Harpte Osmanlı Cephesi Vekayii, İstanbul 1338, s. 6.
3 Karadeniz olayı hakkında geniş bilgi için bkz. Nusret Baycan, Karadeniz Olayı ve 1. Dünya Harbine Girişimiz”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, VIII / 22 (Kasım 1991), s. 175-182; Mustafa Balcıoğlu, “Birinci Dünya Savaşına Girişimizle İlgili Tartışmalar ve Yeni Belgeler”, Tarih ve Toplum, XIX / 114 (Haziran 1993), s. 340-341.
4 Nikoski, Sarıkamış Hareketleri (çev. Kaymakam Nazmî), Ankara 1935, s. 4.
5 Merkezi Tiflis’te bulunan Rus Kafkas Ordusu üç kolordudan müteşekkildi. Ruslar, Almanya ve Avusturya ile savaşa başladıklarında Osmanlı Devleti ile henüz savaş halinde olmadığından, Kafkaslar’daki üç kolordularından ikisini batı cephesine nakletmişlerdi. Osmanlı Devleti’yle savaş başladıktan sonra bu cephedeki kuvvetin yetersiz olduğu görüldü. Cepheyi takviye etmek üzere Köprüköy savaşları sırasında Tiflis’teki 2. Türkistan Kolordusu Aras vadisine intikal etti. Böylece iki kolordu Sarıkamış Grubu adıyla birleştirilerek 1. Kafkas Kolordusu Komutanı General Bergmann’ın emrine verildi. Bunların dışında savaş alanına hizmet taburları ve ikinci derecede birtakım birlikler de gelmişti. Bkz. Maslofski, Umumî Harpte Kafkas Cephesi (nşr. Kaymakam Nazmî), Ankara 1935, s. 23 vd. ; Nikolski, a.g.e., s. 3, 59.
6 Köprüköy ve Azap savaşları hakkında daha geniş bilgi için bkz. Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi Kafkas Cephesi 3.Ordu Harekâtı, I (Genelkurmay Başkanlığı Yayını), Ankara 1993, s. 97-323.
7 Nikolski, a.g.e., s. 6.
8 Tannenberg zaferini kazanan Alman ordularının sahip bulunduğu imkânlarla Kafkas cephesindeki mevcut imkânlar birbirinden çok farklıydı. Tannenberg zaferi, iyi donanımlı kuvvetlerle uygun bir mevsim ve coğrafyada elde edilmişti. Bkz. Ali İhsan Sabis, Harp Hatıralarım Birinci Dünya Harbi, II, İstanbul 1990, s. 263; H. Işık, “Birinci Dünya Savaşında Rus Cephesinde İlk Muharebeler ve Sarıkamış Harekâtı”, Dördüncü Askerî Tarih Semineri Bildirileri, Ankara 1987, s. 312.
9 Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekâtı, I, s. 348.
10 Liman von Sanders’in muhalefeti, Berlin’de güçlü bir siyasî nüfuza sahip bulunan Wangenheim etkinliği karşısında başarılı olamamıştır. Bkz. Joseph Pomiankowiski, Osmanlı İmparatorluğunun Çöküşü (çev. K. Turan), İstanbul 1990, s. 90.
11 Guze, “Büyük Harpte Kafkas Cephesindeki Muharebeler” (çev. Kaymakam Hakkı), 79 Numaralı Askerî Mecmua, Sayı: 20 (1 Kânunısani 1931), s. 34.
12 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve Rusya, Ankara 1990, s. 269.
13 Savaş başlamadan önce Kafkasya’nın Türk ve Müslüman halklarıyla, hatta buranın Gürcü ahalisiyle Osmanlı Devleti arasında Teşkilât-ı Mahsusa vasıtasıyla işbirliği sağlanmıştı. Bkz. Vahdet Keleşyılmaz, “Kafkas Harekâtının Perde Arkası”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, XVI / 47 (Temmuz 2000), s. 367-393; Philip H. Stoddard, Teşkilât-ı Mahsusa (çev. T. Demirel), İstanbul 1993, s. 50 vd.
14 Ahmet İzzet Paşa, Feryadım, I, İstanbul 1992, s. 194; Guze, a.g.e., s. 35.
15 Liman von Sanders, Türkiye’de Beş Yıl (çev. Ş. Yazman), İstanbul 1968, s. 55 vd.
16 Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılâbı, III / I, İstanbul 1983, s. 356 vd; A. İ. Sabis, a.g.e., s. 238 vd.
17 Guze, a.g.e., s. 37.
18 Şevket Süreyya Aydemir, Orta Asya’dan Makedonya’ya Enver Paşa, III, İstanbul 1972, s. 128.
19 Fahri Belen, Birinci Cihan Harbinde Türk Harbi, I, Ankara 1964, s. 140.
20 Guze, a.g.e., s. 50.
21 ATASE Arşivi; Kls. 69, Dos. 15, F. 29, 29-1, 29-2, 29-3. Dönemin Genelkurmay Harekât Şubesi Müdürü olan Yarbay Ali İhsan (Sabis) Bey henüz savaş başlamadan Harbiye Nezareti’ne sunduğu bir raporda, mevcut şartlarda Kafkas cephesinde stratejik bir taarruza geçmenin felâketten başka bir sonuç vermeyeceğini ifade etmişti. Bkz. İhsan Ilgar, “Ali İhsan Paşanın Bir Raporu ve Bir Mektubu”, Hayat Tarih Mecmuası, Yıl 5, I / 5 (Haziran 1969), s. 57.
22 Fahri Belen, Birinci Cihan Harbi, I, s. 140.
23 Ali İhsan Sabis, a.g.e., II, s. 263 vd; A. N. Kurat, a.g.e., s, 270.
24 Taarruz emrinin tam metni için bkz. Şerif Köprülü, Sarıkamış İhata Manevrası ve Meydan Muharebesi, İstanbul 1338, s. 126-128; Guze, a.g.e., s, 50-51.
25 W. E. D. Allen- P. Muratoff, 1828-1921 Türk- Kafkas Sınırı Harpleri Tarihi, Ankara, 1966, s. 264. Harekâta doğrudan doğruya katılmayan Strange Bey’in 5.000 kişilik müfrezesi toplam kuvvet miktarına dahil edilmemiştir.
26 A. İ. Sabis, a.g.e., s. 274.
27 W. E. D. Allen- P. Muratoff, a.g.e., s. 246.
28 Nikoski, a.g.e., s. 7.
29 J. Pomiankovski, a.g.e., s. 94; Guze, a.g.e., s. 41.
30 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 122; A. Baytın, a.g.e., s. 62.
31 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 131.
32 Evliya Çelebi Soğanlı geçidini şöyle anlatır;…Yine batı tarafına giderek çamlı yollar ve beller aşıp Soğanlı geçidi adlı büyük bir geçide geldik. Rum’da, Acem’de, Belh’de ve Buhara’da herkesin bildiği bir beldedir ki onu geçen tüccar ve yolcuların beli iki kat olur… Bkz Evliya Çelebi, Seyahatname, I-II (nşr. T. Kuran-N. Aktaş), İstanbul 1986, s. 643.
33 Bölgenin coğrafî yapısı hakkında daha geniş bilgi için bkz. Hüseyin Saraçoğlu, Doğu Anadolu Bölgesi, İstanbul 1989, s. 37 vd.
34 Nihat Erim, Devletler Arası Hukuk ve Siyasi Tarih Metinleri, I, s. 395 vd.
35 İlber Ortaylı, Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars”, İÜ. Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, Sayı: 9 (1978), s. 346.
36 Maslofski, a.g.e., s. 88, 132, 146. Nikolski, a.g.e., s. 56.
37 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 128; Guze, a.g.e., s. 40, 52.
38 W. E. D. Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 245 vd.
39 Nikolski, a.g.e., s. 9 vd.
40 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 135 vd.
41 Guze, a.g.e., s. 39.
42 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 145.
43 Fahri Belen, XX. Yüzyılda Osmanlı Devleti, İstanbul 1978, s. 222; Fahri Belen, Birinci Cihan Harbi, I, s. 140.
44 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 145.
45 Ş. Köprülü, a.g.e., s. 138 vd. ; A. Baytın, a.g.e., s. 73 vd.
46 Nikolski, a.g.e., s. 13 vd. ; Maslofski, a.g.e., s. 89 vd.
47 Maslofski, a.g.e., s. 94 vd.
48 Maslofski, a.g.e., s. 98, 105; Nikolski, a.g.e., s. 16.
49 W. E. D. Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 245.
50 Maslofski, a.g.e., s. 105 vd.
51 Söz konusu taarruz emrinin tam metni için bkz. A. İ. Sabis, a.g.e., s. 282.
52 A. Baytın, a.g.e., s. 76 vd. ; Ş. Köprülü, a.g.e., 154 vd. ; Alptekin Müderrisoğlu, Sarıkamış Dramı, II, İstanbul 1988, s. 360.
53 Maslovski, a.g.e., s. 166; W. E. D. Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 247.
54 A. Baytın, a.g.e., s. 83; Birinci Dünya Savaşında Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordu Harekâtı, I, s. 425.
55 Ş. Köprülü, a.g.e., 162.
56 Guze, a.g.e., s. 40; L. von Sanders, a.g.e., s. 56 vd.
57 Ş. Köprülü, a.g.e., 162.
58 W. E. D. Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 247.
59 W. E. D. Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 249.
60 “19. Süvari Numune Alayı Komutanı Erzincanlı Süleymanoğlu Ahmed Hamdi Beyin Hatıraları (1311-1343)”, Askerî Tarih Bülteni, Sayı: 37 (Ağustos 1994), s. 153; Ş. Köprülü, a.g.e., 178.
61 Maslofski, a.g.e., s. 112 vd.
62 Fahrettin Erdoğan, Esir Türk Ellerinde Hatıralarım, (basım yeri yok) 1954, s. 64 vd.
63 Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 252; Ş. Köprülü, a.g.e., s. 183.
64 A. Baytın, a.g.e., s. 89, 92, 98. Kuşatma hareketini yapan Türk birlikleri sahra toplarını dağlardan aşıramadıkları için Sarıkamış civarına kısa menzilli dağ toplarını getirebilmişlerdi. 10. Kolordu sahra toplarını Kosor boğazında bırakmıştı. Bkz. “19 ncu Süvari Numune Alayı Komutanı Erzincanlı Süleymanoğlu Ahmed Hamdi Beyin Hatıraları (1311-1343) ”, Askerî Tarih Bülteni, Sayı: 37 (Ağustos 1994), s. 152.
65 Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 255; A. Baytın, a.g.e., s. 108.
66 A. İ. Sabis, a.g.e., s. 294 vd.
67 H. Işık, a.g.m., s. 329,
68 A. Baytın, a.g.e., s. 121; 89 Köprülü, a.g.e., s. 194.
69 Maslofski, a.g.e., s. 161, nu: 5-22; Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 259.
70 Rusları tarihlerinde üç defa büyük felâketlerden kurtaran kış hadisesine dikkat çeken F. Kırzıoğlu, bu kışları Mareşal Kış olarak nitelendirir. Bkz. M. Fahrettin Kırzıoğlu, İnkılâp Tarihi Ders Notları, Erzurum 1977, s. 13.
71 Köprülü, a.g.e., s. 193.
72 Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 264.
73 Özellikle tifüs salgınından ölenlerin sayısı oldukça fazlaydı. Bu şekilde vefat edenler, açılan büyük çukurlara topluca defnediliyordu. Erzurum’a dönen Hafız Hakkı Paşa da bu hastalık nedeniyle vefat etmişti. Bkz. “19. Süvari Numune Alayı Komutanı Erzincanlı Süleymanoğlu Ahmed Hamdi Beyin Hatıraları (1311-1343)”, Askerî Tarih Bülteni, Sayı: 37 (Ağustos 1994), s. 157-158.
74 Maslofski, a.g.e., s. 152.
75 Guze, a.g.e., s. 46, 48.
76 Allen-P. Muratoff, a.g.e., s. 265.
77 F. Belen, Birinci Cihan Harbi, I, s. 144.
78 Guze, a.g.e., s. 46.
79 Bu konu hakkında daha geniş bilgi için bkz. “Vakt-ı Seferde İcraat-ı Hükümete Karşı Gelenler İçün Cihet-i Askeriyece İttihaz Olunacak Tedâbir Hakkında Kanûn-ı Muvakkat (14 Mayıs 1331) ”, Düstûr, Tertib-i Sani, VII, Dersaadet 1336, s. 609; Azmi Süslü, Ermeniler ve 1915 Tehcir Olayı, Ankara 1990; Ermeni Komitelerinin Amal ve Harekât-ı İhtilâliyesi (haz. H. Cengiz), Ankara 1983; Enver Konukçu, “Van’ın Ruslar Tarafından İşgali”, Yakın Tarihimizde Van Uluslararası Sempozyumu (Van 2-5 Nisan 1990), Ankara 1990, s. 22; Stanford J. Shaw-Ezel Kural Shaw, Osmanlı İmparatorluğu ve Modern Türkiye, II (çev. M. Harmancı), İstanbul 1983, s. 378; Justin mc Carthy, Ölüm ve Sürgün (çev: B. Umar), İstanbul 1998, s. 193-197; Tuncay Öğün, “Van’da Ermeni Komiteleri ve Faaliyetleri”, Türk Kültürü, XXXIX / 462 (Ekim 2001), s. 597-605.
80 Rusların doğu vilayetlerini ele geçirmesi hakkında daha geniş bilgi için bkz. Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3 ncü Ordu Harekâtı, II, s. 1 vd. ; Yusuf Hikmet Bayur, Türk İnkılabı, III / III, Ankara 1991, s. 63 vd. ; Akdes Nimet Kurat, a.g.e., s. 283 vd.
81 Cemal Paşa Rus istilâsı sırasında Türk ve Kürtlerden öldürülenlerin sayısının bir milyonu geçtiğini ifade etmiştir (Bkz. Cemal Paşa, Hatıralar, İstanbul 1959, s. 363-364). Rus ve Ermenilerin yöre halkına karşı giriştikleri bu saldırılara dair yayınlanmış olan belgeler için bkz. Arşiv Belgelerine Göre Kafkaslarda ve Anadolu’da Ermeni Mezalimi, I, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, Ankara 1995.
82 Bu göçler hakkında daha geniş bilgi için bkz. Nedim İpek, “Birinci Dünya Savaşı Esnasında Karadeniz ve Doğu Anadolu’da Cereyan Eden Göçler”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 12 / 1 (Mayıs 1999), s. 161-224; Fuat Dündar, İttihat ve Terakkinin Müslümanları İskân Politikası (1913-1918), İstanbul 2001, s. 227-244; Justin mcCarthy, a.g.e., s. 263-266.
83 “Şark Vilayetlerimiz”, İkdam, 6 Ağustos 1918, s. 1; Yerasimos Stefanos, Milliyetler ve Sınırlar Balkanlar, Kafkasya ve Orta-Doğu, İstanbul 1995, s. 288.
84 Faik Tonguç, Birinci Dünya Savaşında Bir Yedek Subayın Anıları, İstanbul 2001; Şevket Süreyya Aydemir, Suyu Arayan Adam, İstanbul 1987, s. 141-161.
85 Rafael Muhammetdin, Türkçülüğün Doğuşu ve Gelişimi, İstanbul 1998, s. 116.
86 M. F. Kırzıoğlu, a.g.e., s. 13.
87 C. F. Aspinal-Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale Gelibolu Askerî Harekâtı, I (çev. T. Tunay), İstanbul 1939, s. 65.
88 Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi, I, Çanakkale Cephesi I nci Kitap, Genelkurmay Başkanlığı Yayını, Ankara 1993, s. 75, 115 vd.
89 Guze, a.g.e., s. 46 vd.
I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Azerbaycan ve Dağıstan’a Askeri ve Siyasi Yardımı
dr. NâsIr Yüceer
ARAŞTIRMACI / TÜRKİYE
1. Giriş
Devletin yönetimini âdeta tek başına elinde tutan Enver Paşa’nın iradesiyle 2 Ağustos 1914’te Almanya ile gizli bir ittifak Antlaşması yapılınca Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na girmesi kaçınılmaz olmuştu. Bunun hemen akabinde Amiral Şuson (Souchon) komutasındaki Goben ve Breslav adlı Alman zırhlılarının Çanakkale Boğazı’ndan geçerek İstanbul’a gelmesi ve Enver Paşa’nın emriyle Türk donanmasıyla birlikte Karadeniz’e açılarak 29 Ekim 1914’te Rusların Sivastopol, Odesa, Novarosisk ve Kefe deniz üslerini bombalaması İtilâf Devletlerinin Osmanlı Devleti’ne savaş ilân etmesine neden oldu. Osmanlı Devleti de 11 Kasım 1914’te İtilâf devletlerine savaş ilân ettiğini açıklamasıyla; dört yıl boyunca yedi değişik cephede imparatorluğun yıkılmasıyla sonuçlanacak bir savaşın içinde buldu kendisini. Bu savaşta önemli cephelerden biri şüphesiz Ruslarla çetin muharebelerin yapıldığı Kafkas cephesidir.
Odesa ve Sivastopol’un bombalanmasından sonra doğuda Türk sınırındaki Rus birlikleri harekât ve faaliyetlerini artırmış, 1 Kasım 1914 sabahı Rus birlikleri Musun, Narman, Kötek ve Kaleboğazı bölgelerinden Türk sınırını geçerek savaşı başlatmışlardır.1 Bunun üzerine savaşı Kafkaslara taşıyacak Sarıkamış taarruzuyla 22 Aralık 1914 tarihinde başlayan muharebeler 14 Ocak 1915 tarihinde 3. Ordu birliklerinin soğuk hastalık ve donanım yetersizliği gibi faktörlerin de etkisiyle önemli bir kısmının yok olmasıyla dramatik bir şekilde bozgunla sonuçlanmıştır.
Sarıkamış mağlubiyeti sonucu çok güçsüz duruma düşen 3. Ordu karşısında Rus Kafkas Ordusu 1915 ve 1916 yıllarında sağladığı üstünlükle taarruzlarını geliştirerek Doğu Karadeniz ve Doğu Anadolu’nun önemli bir bölümünü işgal etti. Rus ordusunun bu üstünlüğü Rusya’nın iç bünyesinde yaşanmaya başlayan buhranla 1917 yılında yavaş yavaş kaybolmaya başladı.
Rusya’da 12 Mart 1917’de meydana gelen İhtilâl sonucu çarlığın devrilmesi ve Rusya’nın içine düştüğü siyasî ve sosyal çalkantılar, orduda da etkisini göstermeye başlamıştı. Nihayet 7 Kasım 1917’de meydana gelen Bolşevik İhtilâli, olaylara yeni bir yön vermişti. Bolşevik İhtilâli sonrasında Rus siyasetinin değişmesiyle Kafkas cephesinde barış imkânı ortaya çıkmıştı. Alman cephesinde büyük darbeler yiyen Rus ordusunun durumu çok kötüleşmişti. Bolşevik Rus idarecilerinin müracaatı üzerine Almanya mütarekeyi kabul etti. 15 Aralık 1917’de Brest-Litovsk şehrinde bir taraftan Almanya, Avusturya, Bulgaristan ve Osmanlı Devleti, diğer taraftan da Rusya arasında mütareke yapıldı ve barış görüşmelerine başlandı. Öte yandan Türk-Rus Kafkas cephesinde de 18 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi akdedildi. Erzincan Mütarekesi’nin imzalanmasının ardından Rus ordularının işgal ettikleri bölgelerden çekilmeye başlamalarıyla, bu bölgeler, Ermeni çetelerinin faaliyet alanı hâline geldi. Cepheden çekilen Rus birliklerinin yerini mütareke hü-
Dostları ilə paylaş: |